DorkBey
Sergeant at Arms
Evet arkadaşlar bu konuda türk modu yapmanızda yardımcı olucak tarihi bilgiler verilmektedir.
Karahanlı Devleti
Gazne Devleti
Büyük Selcuklu
TİMUR İMPARATORLUĞU
Arkadaşlar askeri yapıları ile ilgili fotoğraflar varsa yorum atarak faydalanmak isteyen kişiler faydanabilir.
Karahanlı Devleti
Devletin adı Kara ve Han iki Türkçe kelimeden oluşmuştur. "Kara", Türkçe'de siyahı, soyluluğu gösterir ve "Han", doğrusu Kağan, yöneticilere verilen Tanhu, Hakan, Yabgu, ve İlbey gibi Türkçe bir unvandır. Prof. Omeljan Pritsak, meseleyi daha başka açıdan ele alarak izah etmiştir. Türklerde Kara, Kızıl, Ak ve Gök, dört yönü temsil etmektedir. Kara, kuzey tarafını gösterir ve ekseri şehirlerde ayrı olarak bu yönlerin kapılarının isimleri vardır. Belh'in kuzey, yani Kara'nın yönü (tarafı) Türk kapısıdır. Güney kapısı Hint, batı kapısı Yahudi, doğu kapısı ise Çin kapısıdır. Kara aynı zamanda kuvvetli, cebbar ve cesur demektir. Bu bakımdan bu ismi almış olmalıdırlar. Gazneli Mahmud'a Çinlilerin verdiği "Karahan" tabiri de aynı mânâda olmalıdır. "Kara", azamet yükseklik ve üstünlük demektir.[6] Meselâ Türk ülkelerinden en doğudan batıya kadar rastlanan karasular, hep gür, coşkun su ve nehirlere verilmiştir.
Siyasi tarihi[değiştir | kaynağı değiştir]
Kurucusu Bilge Kül Kadir Han'dır. Bilge Kül öldükten sonra oğulları Bazır ve Oğulçak devletin başına geçtiler. Devletin Batı kısmında hükümdar olan Oğulçak, Samanoğulları Devleti'ndeki karışıklıklardan yararlanarak isyan eden bir Samanî şehzadesinin sığınma talebini kabul etti. Oğulçak'ın yeğeni Satuk Buğra, bu şehzade sayesinde müslüman oldu ve Abdulkerim adını aldı. Bu olaydan sonra amcası Oğulçak'ı mağlup eden Abdulkerim Satuk Buğra, devletin başına geçti ve Han ünvanını alarak islamiyeti resmen kabul etti. Karahanlılar, islamiyeti topluca kabul eden ilk Türk devletidir. Satuk Buğra Han 955 (Hîcrî 344) yılında, Kâşgarlı Mahmud'un Divân-ı Lügati't-Türk'te " اَرتُج " artuç: Ardıç olarak geçen altın Artuç köyünde gömülmüştür.[7] Kaşgar'da bu adda iki köy vardır. O zamanlar Kaşgar'ın kuzeyinde iki tane Artuç (Atuş, Artux) isminde köy vardı, birisinin adı altın[8] Artuç (Atuş, Artux), ikincisi üst Artuç (Atuş, Artux)'dur.
Karahanlı tarihi[değiştir | kaynağı değiştir]
Tarihi kaynaklar, birbirleri ile fazlasıyla ters düşer. Karahanlı Devleti'nin ilk Hanı, tarihi ve kurucusunun kim olduğu daima tartışılmıştır. Karahanlı devleti İslam'la ilgilidir ve tüm kaynaklar aynı kişiye yani Satuk Buğra Han'a odaklanmıştır. Sadece bir tarihçi, Abu’l-Futub ‘Abd al-Ghafir bin Husayn al-Alma’i, ki Hicri beşinci yüzyılda Kaşgar'da yaşamıştır, Tarikh Kashghar adıyla şehrin tarihini yazmış ve Satuk Buğra Han'ın din değiştirdiğini anlatmıştır. Ancak, bu ilk el yazması metin kaybedilmiş ve kısmen tekrar 14. yüzyılın başında Jamal Qarshi tarafından Mulhaqat al-Surah isimli kitabında yeniden belirtilmiştir. Bir başka kaynak 1889 yılı içinde bulunan Çağatayca dilinin son kısmına ait Buğra Han hatıralarıdır (Tazkirah Buğra Han). 17. yüzyıldan kalma bir başka el yazması kopyası bulunur.[kaynak belirtilmeli]
Kuruluş dönemi ile ilgili pek fazla bilgi bulunmayan Karahanlılar Devleti, Karluk, Çiğil, Yağma ve diğer Türk boylarından oluşmuştur.
Devlet, 840 yılında Uygur Devleti'nin, Kırgızlar tarafından yıkılmasıyla Bilge Kül Kadir Han tarafından kurulmuştur. 893 yılında Kaşgar devletin başkenti olmuştur. Bilge Hüsamettin Han'dan sonra devleti oğulları, Bazır Arslan Han ve Oğulçak Kadir Han yönetmişlerdir. Balasagun ve Taraz merkezli iki ana idari bölgeye ayrılan devlette Bazır Arslan Han, Balasagun'da Büyük Kağan olarak ve Oğulçak Kadir Han Taraz'da Ortak Kağan olarak yönetimi paylaşmışlardır.
10. yüzyıl sonlarında Oğulçak Kadır Han'ın yeğeni Satuk'un, savaş halinde bulundukları Samanî sığınmacıların etkisi ile İslam'ı kabul etmesi devletin tarihinde yeni bir sayfa açmıştır. İslam'ı kabulunden sonra Abdülkerim adını alan Satuk Han, devletin sürekli savaş halinde olduğu Samanîler'den de aldığı destek ile amcasına karşı mücadele ederek devletin yönetimini ele geçirmiştir.
İslamiyet'i devlet dini olarak benimseyen Satuk Han döneminde Karahanlı Devleti'nin tamamına yakın bir bölümü bu dine geçmiştir. Karahanlı Devleti ilk büyük Müslüman Türk devleti olmuştur. Halife "Nasr Bin Ali" döneminde Abbasiler Karahanlıları Müslüman ülkesi olarak tanımıştır. Samanoğulları ile ihtilafta olan Karahanlılar, Gazneliler'i destekleyerek Samanoğulları Devleti'ni yıkmıştır. Gazneliler ile Ceyhun nehri sınır olarak belirlenmiştir.
Devlet 1042 yılında hanedan içindeki kavgalar sonucunda Doğu ve Batı Karahanlı devletleri olarak ikiye bölünmüştür. Batı Karahanlı Devleti, 1042-1212 yılları arasında hüküm sürmüş ve ilk başkenti Özkent olan devlet 1212 yılında Harzemşahlar tarafından yıkılmıştır. Önemli merkezleri Balasagun, Talas ve Kaşgar ve ilk hükümdarı Tamgaç Buğra Han olan Doğu Karahanlı Devleti ise 1211 yılında Karahitaylar tarafından yıkılmıştır. Çinliler yakınlarında kurulan tüm yabancı devletlere yaptıkları gibi Divide et impera (Böl ve hükmet) hilesini kullanıp önce ikiye bölmüşler daha sonra yıkmışlardır. Aynı oyun Göktürklerede yapılmıştır. Böyle oyunları Ruslar Anaasya'da yaşayan diğer Türk Uluslarına uygulayıp birbirlerine düşman yapmışlardır.[kaynak belirtilmeli]
Krallık (Kağanlık) Altayların aile sistemine göre iki alt krallığa bölünmüştür. Doğu Karahanlıların hükûmdarı, daha büyük han olup "Arslan Kara Han" unvanıyla Balasagun (ya da Kara Ordu)'da ikamet etmiştir. "Arslan" kelimesi Karluklar'dan Çiğil boyunun totemi (ongunu) olan aslan manasına gelmektedir. Batı Karahanlıların hükûmdarı olan ikinci Karahan ise Taraz'da üslenmiş ve daha sonra Kaşgar'a taşınmış ve tekrar Taraz'a dönmüştür. Onun unvanı Buğra Kara Han idi. "Buğra" kelimesi Karluklar'ın Yağma boyunun totemi (ongunu) olan deve anlamına gelmektedir.[9]
Karahanlı Devleti, Aral Gölü'nden Batı Çin ve Moğolistan adacıklarına kadar uzanan bir coğrafyada hüküm sürmüştür.
İktisâdi yapısı[değiştir | kaynağı değiştir]
Karahanlılar devrinde kömür, bakır, altın ve kurşun içeren maden ocakları işletilmiştir. Kuça, Kaşgar, Aksu ve Hoten pazarlarında altın ve bakırdan işlenmiş eşyalar satılmış, her yıl sergiler düzenlenmiştir. Soda (sodium carbonate), Yeşim taşı, Yurungkaş Nehri yatağından çıkarılan beyaz Yeşim ve Karakaş Nehri yatağından çıkarılan siyah Yeşim, Lapis lazuli (lâcivert taşı) ve İpek, İpek Yolu boyunca ticareti yapılmıştır. Karahanlılardan Satuk Buğra Karahan, Harun Buğra Karahan, Musa Buğra Karahan, Yusuf Kadir Karahan, Süleyman Arslan Karahan, batı hanlarından Tamğaç İbrahim Han, I. Nasr Şemsi el-Mülk Han ve diğerlerinin adına altun, gümüş, bakır madeni paralar basılmıştır.
İdare sistemi[değiştir | kaynağı değiştir]
Ülüş sistemi[değiştir | kaynağı değiştir]
ülüş[10] Orta Asya Türk Devlet geleneğine göre ülke topraklarının Hakanlar tarafından hanedan üyeleri, yakın akrabalar arasında özerk idare statüsünde ve halk arasında paylaştırılması esasına dayanan idarî yapılanmadır. Ülüş sistemi bilim adamlarınca göçebe devlet anlayışı ve teşkilât sistemine dayandırılmıştır.[11]
Toy, Türk devletlerinde resmi bir görüşme gayesiyle toplanılan veya Türk boylarının, topluluklarının belli bir amaç doğrultusunda bir araya geldikleri toplantılardır. Hükümdarlar çeşitli sebeplerle toy düzenlerlerdi. Bunlar, tahta çıkış toyu, zafer toyu, düğün toyu, doğum toyu, ad koyma toyu gibi toylardır. Bu toylar Türklerde sosyal hayatın düzenlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.[12][13]
Orun, Türk hanlarının saraylarında veya devlet törenlerinde, toylarda Türk boylarının alacakları, oturacakları yerlerin tespit edildiği kurallardır.[14][15][16]
Hakanların her ne kadar vilayeti çok, payesi (rütbesi) yüksek olursa olsun, turuncu renkte ipekten veya kumaştan yapılan sayıları dokuzu geçmeyen tuğ[17] (sancak)'ları bulunurmuş ve onlar dokuz sayısını uğur sayarlarmış.
Uygarlık[değiştir | kaynağı değiştir]
İslam'ın kabülü sonrasında Karahanlılar Uygur alfabesi ni benimsemişler ve Türkçe'yi resmi dil olarak kullanmışlardır. Türklerin yoğun olarak yaşadığı topraklarda devlet kurulması sebebiyle diğer Türk-İslam devletlerinden farklı olarak Arapça ve Farsça dilleri Karahanlılar'da etkin olamamıştır.
"Ribat" (Taşrabat) adı verilen kervansaraylar yapılmıştır. Tuğla ve kerpiç ağırlıklı olduğu için günümüze enkazları kalmıştır. Türk-İslam sentezi olarak Kümbetler ilk bu dönemde görülür. Bir Türk arşını olan çığ, Arap arşının üçte ikisi kadar uzunlukta olup, göçebeler bununla bez ölçerlermiş.
Yusuf Has Hacib'in Kutadgu Bilig (Mutluluk Bilgisi), Kaşgarlı Mahmud'un Divânu Lügati't-Türk (Büyük Türk Sözlüğü), İmam-ı Ebü'l-Fütuh Abdülgafur'un Tarih-i Kaşgar (Kaşgar'ın Tarihi) adlı çalışmaları bu dönemin en önemli yapıtlarıdır.
Karahanlılarda yönetim terimleri:
tégin: Hükümdar oğlu
Muhtesib: Kadın
Tamgacı: Mühürdar
agıcı: ipek kumaşları muhafaza eden kimse, hazinedar
Bitikçi: İç ve dış yazışmalara bakan
imga: Taşradaki gelir giderlere bakan(doğu karahanlılarda)
Amil: Taşradaki gelir giderlere bakan(batı karahanlılarda)
Kökyuk: Muhtar
Eşkinci: Ulaşım ve posta işlerine bakan
kadıncı: Bilge Kül Kadir
turbı: yâver, yardımcı
Ağıcı: Maliye işlerine bakan
Tigin: Hükümdar oğlu
térig: Ahaliden toplanan vergi (tirik)
térnek: dernek, işlerini konuşmak için ulusun toplandığı yer.[18]
Karahanlılarda verilen unvanlar:
Kunçuy: Hatun'dan bir derece aşağı kadın, bilge, prenses
Kara: Hakanlı hanlarına verilen ungun (unvan)
Kül Tegin: Hakanlı ailesi çocuklarına verilen adlardan
Çağri Tegin: Hakanlı ailesi çocuklarına verilen adlardan
Bekeç: Tekinlerin, Han oğullarının sanı
Sagun: Karluk büyüklerinin ungunu (unvanı)
Sökmen: yiğitlere verilen ungun (unvan)savaşta başarılı hizmet verenlere Kılıç Han Sökmen, Tonğa Tégin, Alp Tégin ve Yağan Tégin unvanları verilmiştir.
Kadir Han: Hakanların sert ve çetin olanına verilen ungun (unvan)
Karahanlılarda askeri terimler:
tura: kalkan, siper
turag: sığnak
tugrağ: Hakan tarafından savaş zamanında askere verilen at
tutgak: atlı bölük
Ordu yapısı[değiştir | kaynağı değiştir]
Ordu iki temel birimden oluşurdu:[kaynak belirtilmeli]
1. Hassa Ordusu
2. Eyalet Ordusu
10 kişilik orduya "otağ", 100 kişilik orduya "haly", 1000 kişilik orduya "subaşı" denilirdi. Ordu kurağına veya ordu karargâhına "toy" denilirdi. Savaşlarda Hakanın çadırı kurulur, tuğ dikilir ve nöbet davulu (tuğ) vurulurdu. Usta kılavuzlar (yorçı) ve öncü bölükler (yizek) düşmanı gözetler ve düşman gözcülerini yakalamak için atlı bölük (tutgak) çıkarılırdı.
Uygurların soyağacı[değiştir | kaynağı değiştir]
Siyasi tarihi[değiştir | kaynağı değiştir]
Kurucusu Bilge Kül Kadir Han'dır. Bilge Kül öldükten sonra oğulları Bazır ve Oğulçak devletin başına geçtiler. Devletin Batı kısmında hükümdar olan Oğulçak, Samanoğulları Devleti'ndeki karışıklıklardan yararlanarak isyan eden bir Samanî şehzadesinin sığınma talebini kabul etti. Oğulçak'ın yeğeni Satuk Buğra, bu şehzade sayesinde müslüman oldu ve Abdulkerim adını aldı. Bu olaydan sonra amcası Oğulçak'ı mağlup eden Abdulkerim Satuk Buğra, devletin başına geçti ve Han ünvanını alarak islamiyeti resmen kabul etti. Karahanlılar, islamiyeti topluca kabul eden ilk Türk devletidir. Satuk Buğra Han 955 (Hîcrî 344) yılında, Kâşgarlı Mahmud'un Divân-ı Lügati't-Türk'te " اَرتُج " artuç: Ardıç olarak geçen altın Artuç köyünde gömülmüştür.[7] Kaşgar'da bu adda iki köy vardır. O zamanlar Kaşgar'ın kuzeyinde iki tane Artuç (Atuş, Artux) isminde köy vardı, birisinin adı altın[8] Artuç (Atuş, Artux), ikincisi üst Artuç (Atuş, Artux)'dur.
Karahanlı tarihi[değiştir | kaynağı değiştir]
Tarihi kaynaklar, birbirleri ile fazlasıyla ters düşer. Karahanlı Devleti'nin ilk Hanı, tarihi ve kurucusunun kim olduğu daima tartışılmıştır. Karahanlı devleti İslam'la ilgilidir ve tüm kaynaklar aynı kişiye yani Satuk Buğra Han'a odaklanmıştır. Sadece bir tarihçi, Abu’l-Futub ‘Abd al-Ghafir bin Husayn al-Alma’i, ki Hicri beşinci yüzyılda Kaşgar'da yaşamıştır, Tarikh Kashghar adıyla şehrin tarihini yazmış ve Satuk Buğra Han'ın din değiştirdiğini anlatmıştır. Ancak, bu ilk el yazması metin kaybedilmiş ve kısmen tekrar 14. yüzyılın başında Jamal Qarshi tarafından Mulhaqat al-Surah isimli kitabında yeniden belirtilmiştir. Bir başka kaynak 1889 yılı içinde bulunan Çağatayca dilinin son kısmına ait Buğra Han hatıralarıdır (Tazkirah Buğra Han). 17. yüzyıldan kalma bir başka el yazması kopyası bulunur.[kaynak belirtilmeli]
Kuruluş dönemi ile ilgili pek fazla bilgi bulunmayan Karahanlılar Devleti, Karluk, Çiğil, Yağma ve diğer Türk boylarından oluşmuştur.
Devlet, 840 yılında Uygur Devleti'nin, Kırgızlar tarafından yıkılmasıyla Bilge Kül Kadir Han tarafından kurulmuştur. 893 yılında Kaşgar devletin başkenti olmuştur. Bilge Hüsamettin Han'dan sonra devleti oğulları, Bazır Arslan Han ve Oğulçak Kadir Han yönetmişlerdir. Balasagun ve Taraz merkezli iki ana idari bölgeye ayrılan devlette Bazır Arslan Han, Balasagun'da Büyük Kağan olarak ve Oğulçak Kadir Han Taraz'da Ortak Kağan olarak yönetimi paylaşmışlardır.
10. yüzyıl sonlarında Oğulçak Kadır Han'ın yeğeni Satuk'un, savaş halinde bulundukları Samanî sığınmacıların etkisi ile İslam'ı kabul etmesi devletin tarihinde yeni bir sayfa açmıştır. İslam'ı kabulunden sonra Abdülkerim adını alan Satuk Han, devletin sürekli savaş halinde olduğu Samanîler'den de aldığı destek ile amcasına karşı mücadele ederek devletin yönetimini ele geçirmiştir.
İslamiyet'i devlet dini olarak benimseyen Satuk Han döneminde Karahanlı Devleti'nin tamamına yakın bir bölümü bu dine geçmiştir. Karahanlı Devleti ilk büyük Müslüman Türk devleti olmuştur. Halife "Nasr Bin Ali" döneminde Abbasiler Karahanlıları Müslüman ülkesi olarak tanımıştır. Samanoğulları ile ihtilafta olan Karahanlılar, Gazneliler'i destekleyerek Samanoğulları Devleti'ni yıkmıştır. Gazneliler ile Ceyhun nehri sınır olarak belirlenmiştir.
Devlet 1042 yılında hanedan içindeki kavgalar sonucunda Doğu ve Batı Karahanlı devletleri olarak ikiye bölünmüştür. Batı Karahanlı Devleti, 1042-1212 yılları arasında hüküm sürmüş ve ilk başkenti Özkent olan devlet 1212 yılında Harzemşahlar tarafından yıkılmıştır. Önemli merkezleri Balasagun, Talas ve Kaşgar ve ilk hükümdarı Tamgaç Buğra Han olan Doğu Karahanlı Devleti ise 1211 yılında Karahitaylar tarafından yıkılmıştır. Çinliler yakınlarında kurulan tüm yabancı devletlere yaptıkları gibi Divide et impera (Böl ve hükmet) hilesini kullanıp önce ikiye bölmüşler daha sonra yıkmışlardır. Aynı oyun Göktürklerede yapılmıştır. Böyle oyunları Ruslar Anaasya'da yaşayan diğer Türk Uluslarına uygulayıp birbirlerine düşman yapmışlardır.[kaynak belirtilmeli]
Krallık (Kağanlık) Altayların aile sistemine göre iki alt krallığa bölünmüştür. Doğu Karahanlıların hükûmdarı, daha büyük han olup "Arslan Kara Han" unvanıyla Balasagun (ya da Kara Ordu)'da ikamet etmiştir. "Arslan" kelimesi Karluklar'dan Çiğil boyunun totemi (ongunu) olan aslan manasına gelmektedir. Batı Karahanlıların hükûmdarı olan ikinci Karahan ise Taraz'da üslenmiş ve daha sonra Kaşgar'a taşınmış ve tekrar Taraz'a dönmüştür. Onun unvanı Buğra Kara Han idi. "Buğra" kelimesi Karluklar'ın Yağma boyunun totemi (ongunu) olan deve anlamına gelmektedir.[9]
Karahanlı Devleti, Aral Gölü'nden Batı Çin ve Moğolistan adacıklarına kadar uzanan bir coğrafyada hüküm sürmüştür.
İktisâdi yapısı[değiştir | kaynağı değiştir]
Karahanlılar devrinde kömür, bakır, altın ve kurşun içeren maden ocakları işletilmiştir. Kuça, Kaşgar, Aksu ve Hoten pazarlarında altın ve bakırdan işlenmiş eşyalar satılmış, her yıl sergiler düzenlenmiştir. Soda (sodium carbonate), Yeşim taşı, Yurungkaş Nehri yatağından çıkarılan beyaz Yeşim ve Karakaş Nehri yatağından çıkarılan siyah Yeşim, Lapis lazuli (lâcivert taşı) ve İpek, İpek Yolu boyunca ticareti yapılmıştır. Karahanlılardan Satuk Buğra Karahan, Harun Buğra Karahan, Musa Buğra Karahan, Yusuf Kadir Karahan, Süleyman Arslan Karahan, batı hanlarından Tamğaç İbrahim Han, I. Nasr Şemsi el-Mülk Han ve diğerlerinin adına altun, gümüş, bakır madeni paralar basılmıştır.
İdare sistemi[değiştir | kaynağı değiştir]
Ülüş sistemi[değiştir | kaynağı değiştir]
ülüş[10] Orta Asya Türk Devlet geleneğine göre ülke topraklarının Hakanlar tarafından hanedan üyeleri, yakın akrabalar arasında özerk idare statüsünde ve halk arasında paylaştırılması esasına dayanan idarî yapılanmadır. Ülüş sistemi bilim adamlarınca göçebe devlet anlayışı ve teşkilât sistemine dayandırılmıştır.[11]
Toy, Türk devletlerinde resmi bir görüşme gayesiyle toplanılan veya Türk boylarının, topluluklarının belli bir amaç doğrultusunda bir araya geldikleri toplantılardır. Hükümdarlar çeşitli sebeplerle toy düzenlerlerdi. Bunlar, tahta çıkış toyu, zafer toyu, düğün toyu, doğum toyu, ad koyma toyu gibi toylardır. Bu toylar Türklerde sosyal hayatın düzenlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.[12][13]
Orun, Türk hanlarının saraylarında veya devlet törenlerinde, toylarda Türk boylarının alacakları, oturacakları yerlerin tespit edildiği kurallardır.[14][15][16]
Hakanların her ne kadar vilayeti çok, payesi (rütbesi) yüksek olursa olsun, turuncu renkte ipekten veya kumaştan yapılan sayıları dokuzu geçmeyen tuğ[17] (sancak)'ları bulunurmuş ve onlar dokuz sayısını uğur sayarlarmış.
Uygarlık[değiştir | kaynağı değiştir]
İslam'ın kabülü sonrasında Karahanlılar Uygur alfabesi ni benimsemişler ve Türkçe'yi resmi dil olarak kullanmışlardır. Türklerin yoğun olarak yaşadığı topraklarda devlet kurulması sebebiyle diğer Türk-İslam devletlerinden farklı olarak Arapça ve Farsça dilleri Karahanlılar'da etkin olamamıştır.
"Ribat" (Taşrabat) adı verilen kervansaraylar yapılmıştır. Tuğla ve kerpiç ağırlıklı olduğu için günümüze enkazları kalmıştır. Türk-İslam sentezi olarak Kümbetler ilk bu dönemde görülür. Bir Türk arşını olan çığ, Arap arşının üçte ikisi kadar uzunlukta olup, göçebeler bununla bez ölçerlermiş.
Yusuf Has Hacib'in Kutadgu Bilig (Mutluluk Bilgisi), Kaşgarlı Mahmud'un Divânu Lügati't-Türk (Büyük Türk Sözlüğü), İmam-ı Ebü'l-Fütuh Abdülgafur'un Tarih-i Kaşgar (Kaşgar'ın Tarihi) adlı çalışmaları bu dönemin en önemli yapıtlarıdır.
Karahanlılarda yönetim terimleri:
tégin: Hükümdar oğlu
Muhtesib: Kadın
Tamgacı: Mühürdar
agıcı: ipek kumaşları muhafaza eden kimse, hazinedar
Bitikçi: İç ve dış yazışmalara bakan
imga: Taşradaki gelir giderlere bakan(doğu karahanlılarda)
Amil: Taşradaki gelir giderlere bakan(batı karahanlılarda)
Kökyuk: Muhtar
Eşkinci: Ulaşım ve posta işlerine bakan
kadıncı: Bilge Kül Kadir
turbı: yâver, yardımcı
Ağıcı: Maliye işlerine bakan
Tigin: Hükümdar oğlu
térig: Ahaliden toplanan vergi (tirik)
térnek: dernek, işlerini konuşmak için ulusun toplandığı yer.[18]
Karahanlılarda verilen unvanlar:
Kunçuy: Hatun'dan bir derece aşağı kadın, bilge, prenses
Kara: Hakanlı hanlarına verilen ungun (unvan)
Kül Tegin: Hakanlı ailesi çocuklarına verilen adlardan
Çağri Tegin: Hakanlı ailesi çocuklarına verilen adlardan
Bekeç: Tekinlerin, Han oğullarının sanı
Sagun: Karluk büyüklerinin ungunu (unvanı)
Sökmen: yiğitlere verilen ungun (unvan)savaşta başarılı hizmet verenlere Kılıç Han Sökmen, Tonğa Tégin, Alp Tégin ve Yağan Tégin unvanları verilmiştir.
Kadir Han: Hakanların sert ve çetin olanına verilen ungun (unvan)
Karahanlılarda askeri terimler:
tura: kalkan, siper
turag: sığnak
tugrağ: Hakan tarafından savaş zamanında askere verilen at
tutgak: atlı bölük
Ordu yapısı[değiştir | kaynağı değiştir]
Ordu iki temel birimden oluşurdu:[kaynak belirtilmeli]
1. Hassa Ordusu
2. Eyalet Ordusu
10 kişilik orduya "otağ", 100 kişilik orduya "haly", 1000 kişilik orduya "subaşı" denilirdi. Ordu kurağına veya ordu karargâhına "toy" denilirdi. Savaşlarda Hakanın çadırı kurulur, tuğ dikilir ve nöbet davulu (tuğ) vurulurdu. Usta kılavuzlar (yorçı) ve öncü bölükler (yizek) düşmanı gözetler ve düşman gözcülerini yakalamak için atlı bölük (tutgak) çıkarılırdı.
Uygurların soyağacı[değiştir | kaynağı değiştir]
Gazne Devleti
azneliler Devleti'nden önce de Afganistan'da Türk toplulukları bulunmaktaydı ve Gazneliler Devleti, büyük ölçüde bu topluluklara dayanarak kuruldu. Gazneli Devleti'nin kurucusu Sebük Tigin, köle (Gulam) olarak Samanîlerin yurduna gelince Müslüman olmuştur.[15][16] O dönemde bir devletin millî kimliği, idarecilerine göre isim almaktaydı.[17] Sebük Tigin'in Pend-Nâme'sine (öğüt kitabına) göre kendisi Türkistan'da "Barsahlılar" denen kabiledendir.[18][19][20] Sebük Tigin, "Türk Köle" olarak Samanî Emiri Alp Tegin tarafından satın alınmıştır.[18][21] Ebu'l Gazi Bahadır Han ise, Sultan Gazneli Mahmud'un babası Sebük Tigin'in kayı boyundan olduğunu belirtmiştir.[22]
Siyasi tarihi[değiştir | kaynağı değiştir]
Kuruluş dönemi[değiştir | kaynağı değiştir]
Afganistan'da MÖ 2. yüzyıldan itibaren çeşitli devletler kurulmuştur. Burada kurulan devletlerden biri olan Gazne Devleti, tarihi kaynaklarda, Yemînîler ve Sebükteginîler olarak da geçmektedir.[23] Samanî Devleti'nin en parlak devrinde çok sayıda Türk, gruplar hâlinde Maveraünnehir yoluyla İslam dünyasına getirilmekteydi. Samanî Devleti'nin zayıflamaya başladığı sırada; Simcurîler, Kara Tegin İsficâbî ve Baytuz gibi Türk aile ve komutanlar Afganistan'ın çeşitli bölgelerinde hâkimiyet kurmuşlardı.[23]
İşte bu Türk komutanlarından biri de Gazne Devleti'ni kuracak olan Alp Tegin'dir.[23] Tahminen 890-891 yıllarında[23] doğan Alp Tegin, Samanî emirine köle olarak satılmış ve onun hassa askerleri arasına dahil edilmiştir.[24] Samanîlerin takdir ettikleri vasıflara sahip olmasından ötürü azat edildi ve kendisine bazı Samanî birliklerinin komutası verildi.[24] Bundan sonra hâcibü'l-hüccâblığa (bütün saray idaresinin başı) yükselmiştir.[25]
Sarayda nüfuzunu arttıran Alp Tegin, 10 Şubat 961 tarihinde Samanî emiri tarafından en yüksek askeri makam olan "Horasan sipehsâlârlığı"na getirildi. Ayrıca, onun yerine hâcib olarak yine onun bir gulâmı getirilmesiyle saraydaki nüfuzunu devam ettirdi.[25][26] Samanî Devleti'nin başına kimin geçeceği konusunda Alp Tegin'in etkili olması sonucu, Samanî sarayında Alp Tegin'in hâkimiyetinden ve her işe müdahale edişinden kurtulmak isteyen yeni bir grup ortaya çıktı. Samanî hanedan üyeleriyle ordu, Mansur bin Nuh'a sadakat yemini ederek, onu tahta geçirdiler. Alp Tegin ise kendi adayını zorla tahta çıkarmak için çaba göstermeye çalışsa da, askerlerine güvenmediğinden Buhara üzerine yürümekten vazgeçerek kendi has gulâmlarıyla beraber Belh'e çekildi ve bu şehri aldı. Alp Tegin'e karşı olanlar I. Mansur'u onu yakalamak için ordu göndermeye ikna ettiler. Alp Tegin, kendisine doğru gelen 16.000 kişilik orduya karşı harekete geçerek Belh ile Hulm arasındaki, "Hulm Geçidi"nde yer tuttu ve 3.000 kişilik ordusuyla muharebeyi Nisan-Mayıs 962'de kazandı[27] ve Gazne'ye doğru yürüyerek 4 aylık bir çaba sonucunda 12 Ocak 963'te Gazne'yi ele geçirip, Gazne Devleti'nin temelini attı.[27]
Alp Tegin, Hindistan'a seferler düzenlemeye başladığı sırada (13 Eylül 963) hayatını kaybetti.[28] Ölümünden sonra Gazne'de hâkimiyet kısa bir süre elden çıksa da yerine geçen oğlu Ebu İshak İbrahim, Samanî emirinin de yardımıyla şehri yeniden ele geçirdi. Ebu İshak İbrahim'in oğlu olmadığından, 12 Kasım 966'daki ölümünden sonra onun yerine Türk komutanlarından Bilge Tegin seçilip, Samanî Devleti'ne bağlılığını bildirdi.[29] Buhara'daki Samanî komutanlarından Fâik, bağımsız bırakılmış bu Türk topluluğunu egemenliği altına almak için bir ordu gönderse de, ordusu mağlup edildi ve bir daha Buhara'dan Gazne'ye saldırı olmadı.
Bilge Tegin'in 975'te ölmesi üzerine tahta Alp Tegin'in diğer bir kölesi olan Böri Tegin geçti. Böri Tegin, halkla ters düşmesi üzerine 20 Nisan 977'de tahttan indirildi ve yerine Türk komutanları tarafından seçilen Sebük Tegin geldi. Sebük Tegin, görünüşte Samanîlerin bir valisi olarak hareket etmesine rağmen, bağımsız bir Gazne Devleti'nin temeli onun zamanında atılmıştı.[30] Çok geçmeden Türklerin nüfuzu, Gazne'den Doğu Afganistan'daki Zabulistan bölgesine kadar yayıldı. Topraklarını; Toharistan, Zemindaver ve Belucistan'daki Kusdar bölgesine kadar genişletti. Müslümanlığın yayılmasını engelleyen Hinduşahî Racası'nı mağlup etti ve Kabil Nehri boyunca Peşaver'e kadar ilerledi. Türk komutanlarından Ebu Ali Simcûrî ve Fâik ittifakına karşı Samanî Emiri I. Mansur, 994'te Sebük Tegin'i yardıma çağırdı. Sebük Tegin ve oğlu Mahmut'un Horasan'a gelip isyancıları yenmesi üzerine Samanî emiri, Mahmut'a Seyfü'd-devle unvanı ve Horasan ordu komutanlığı verdi.[31] Gazneli hâkimiyetini; Toharistan, Zabulistan, Gur ve Belucistan'a kadar taşıyan Sebük Tegin, Ağustos 997'de öldü.
Sebük Tegin ölmeden önce küçük oğlu İsmail'in tahta geçmesini vasiyet etmesinden dolayı İsmail, babasının ölüm haberini aldıktan sonra Belh'e gelerek hükümdarlığını ilan etti. Nişabur'da bulunan Mahmut ise kudret ve tecrübe bakımından İsmail'den üstündü.[32] Mahmut, İsmail'e kendisinin yaşça büyük olduğunu ve tahta geçmesi gerektiğini, İsmail'e de Belh ve Horasan eyaletlerinin yönetimini bırakmayı teklif ettiyse de, İsmail bunu kabul etmedi. İki kardeş arasında Mart 998 tarihinde yapılan muharebeyi Mahmud'un ordusu kazandı.[32]
Askeri teşkilat[değiştir | kaynağı değiştir]
Gazneli Devleti, başlangıçta genişleme siyaseti takip ettiğinden ordu hazır durumda bulunurdu. Gaznelilerde askerî teşkilatı: gulâmlar, vassal devlet askerleri, Türkmenler ve bölge kuvvetleri ve fillerden oluşurdu. Ancak, ordunun temel gücünü gulâmlar oluştururdu.[93] Orduda en küçük rütbe hayltaş (ya da ser-i visak) olup 10 süvarinin kumandanıdır. 100 kişilik süvari kumandanı kâid, 500 süvarinin kumandanı serhenk, en az 1000 kişinin kumandanı sâlâr ya da sipehsâlâr ve ordu kumandanı da hâcib olarak verilirdi.[94]
Asker Yapısı
Gulâmların çoğunluğu Türk olup sayıları yaklaşık 4.000-6.000 kişiydi. Sonraları bu gulâmlara Hintler ve Tacikler de katılmıştı. Bunların kumandanına sâlâr-ı gulâmân denirdi. Sultanın muhafız kuvveti olan gulâmlar ise, gulâmân-ı hâs olarak adlandırılırdı. Orduda kuzeyden gelen ücretli Türkmen (Yağmalar, Karluklar ve Halaçlar gibi) askerler de yardımcı kuvvet olarak bulunurdu. Eyalet valileri de mahallî savunmada kullanmak amacıyla kabilelerden asker kaydederlerdi. Orduda önemli bir unsuru da Hindistan'dan haraç olarak alınan fillerdi. Ordudaki fil sayısı 1700 civarındaydı. Ayrıca, devletin kuruluşundan itibaren savaşlarda gönüllü gazilerden de faydalanılmıştır
Siyasi tarihi[değiştir | kaynağı değiştir]
Kuruluş dönemi[değiştir | kaynağı değiştir]
Afganistan'da MÖ 2. yüzyıldan itibaren çeşitli devletler kurulmuştur. Burada kurulan devletlerden biri olan Gazne Devleti, tarihi kaynaklarda, Yemînîler ve Sebükteginîler olarak da geçmektedir.[23] Samanî Devleti'nin en parlak devrinde çok sayıda Türk, gruplar hâlinde Maveraünnehir yoluyla İslam dünyasına getirilmekteydi. Samanî Devleti'nin zayıflamaya başladığı sırada; Simcurîler, Kara Tegin İsficâbî ve Baytuz gibi Türk aile ve komutanlar Afganistan'ın çeşitli bölgelerinde hâkimiyet kurmuşlardı.[23]
İşte bu Türk komutanlarından biri de Gazne Devleti'ni kuracak olan Alp Tegin'dir.[23] Tahminen 890-891 yıllarında[23] doğan Alp Tegin, Samanî emirine köle olarak satılmış ve onun hassa askerleri arasına dahil edilmiştir.[24] Samanîlerin takdir ettikleri vasıflara sahip olmasından ötürü azat edildi ve kendisine bazı Samanî birliklerinin komutası verildi.[24] Bundan sonra hâcibü'l-hüccâblığa (bütün saray idaresinin başı) yükselmiştir.[25]
Sarayda nüfuzunu arttıran Alp Tegin, 10 Şubat 961 tarihinde Samanî emiri tarafından en yüksek askeri makam olan "Horasan sipehsâlârlığı"na getirildi. Ayrıca, onun yerine hâcib olarak yine onun bir gulâmı getirilmesiyle saraydaki nüfuzunu devam ettirdi.[25][26] Samanî Devleti'nin başına kimin geçeceği konusunda Alp Tegin'in etkili olması sonucu, Samanî sarayında Alp Tegin'in hâkimiyetinden ve her işe müdahale edişinden kurtulmak isteyen yeni bir grup ortaya çıktı. Samanî hanedan üyeleriyle ordu, Mansur bin Nuh'a sadakat yemini ederek, onu tahta geçirdiler. Alp Tegin ise kendi adayını zorla tahta çıkarmak için çaba göstermeye çalışsa da, askerlerine güvenmediğinden Buhara üzerine yürümekten vazgeçerek kendi has gulâmlarıyla beraber Belh'e çekildi ve bu şehri aldı. Alp Tegin'e karşı olanlar I. Mansur'u onu yakalamak için ordu göndermeye ikna ettiler. Alp Tegin, kendisine doğru gelen 16.000 kişilik orduya karşı harekete geçerek Belh ile Hulm arasındaki, "Hulm Geçidi"nde yer tuttu ve 3.000 kişilik ordusuyla muharebeyi Nisan-Mayıs 962'de kazandı[27] ve Gazne'ye doğru yürüyerek 4 aylık bir çaba sonucunda 12 Ocak 963'te Gazne'yi ele geçirip, Gazne Devleti'nin temelini attı.[27]
Alp Tegin, Hindistan'a seferler düzenlemeye başladığı sırada (13 Eylül 963) hayatını kaybetti.[28] Ölümünden sonra Gazne'de hâkimiyet kısa bir süre elden çıksa da yerine geçen oğlu Ebu İshak İbrahim, Samanî emirinin de yardımıyla şehri yeniden ele geçirdi. Ebu İshak İbrahim'in oğlu olmadığından, 12 Kasım 966'daki ölümünden sonra onun yerine Türk komutanlarından Bilge Tegin seçilip, Samanî Devleti'ne bağlılığını bildirdi.[29] Buhara'daki Samanî komutanlarından Fâik, bağımsız bırakılmış bu Türk topluluğunu egemenliği altına almak için bir ordu gönderse de, ordusu mağlup edildi ve bir daha Buhara'dan Gazne'ye saldırı olmadı.
Bilge Tegin'in 975'te ölmesi üzerine tahta Alp Tegin'in diğer bir kölesi olan Böri Tegin geçti. Böri Tegin, halkla ters düşmesi üzerine 20 Nisan 977'de tahttan indirildi ve yerine Türk komutanları tarafından seçilen Sebük Tegin geldi. Sebük Tegin, görünüşte Samanîlerin bir valisi olarak hareket etmesine rağmen, bağımsız bir Gazne Devleti'nin temeli onun zamanında atılmıştı.[30] Çok geçmeden Türklerin nüfuzu, Gazne'den Doğu Afganistan'daki Zabulistan bölgesine kadar yayıldı. Topraklarını; Toharistan, Zemindaver ve Belucistan'daki Kusdar bölgesine kadar genişletti. Müslümanlığın yayılmasını engelleyen Hinduşahî Racası'nı mağlup etti ve Kabil Nehri boyunca Peşaver'e kadar ilerledi. Türk komutanlarından Ebu Ali Simcûrî ve Fâik ittifakına karşı Samanî Emiri I. Mansur, 994'te Sebük Tegin'i yardıma çağırdı. Sebük Tegin ve oğlu Mahmut'un Horasan'a gelip isyancıları yenmesi üzerine Samanî emiri, Mahmut'a Seyfü'd-devle unvanı ve Horasan ordu komutanlığı verdi.[31] Gazneli hâkimiyetini; Toharistan, Zabulistan, Gur ve Belucistan'a kadar taşıyan Sebük Tegin, Ağustos 997'de öldü.
Sebük Tegin ölmeden önce küçük oğlu İsmail'in tahta geçmesini vasiyet etmesinden dolayı İsmail, babasının ölüm haberini aldıktan sonra Belh'e gelerek hükümdarlığını ilan etti. Nişabur'da bulunan Mahmut ise kudret ve tecrübe bakımından İsmail'den üstündü.[32] Mahmut, İsmail'e kendisinin yaşça büyük olduğunu ve tahta geçmesi gerektiğini, İsmail'e de Belh ve Horasan eyaletlerinin yönetimini bırakmayı teklif ettiyse de, İsmail bunu kabul etmedi. İki kardeş arasında Mart 998 tarihinde yapılan muharebeyi Mahmud'un ordusu kazandı.[32]
Askeri teşkilat[değiştir | kaynağı değiştir]
Gazneli Devleti, başlangıçta genişleme siyaseti takip ettiğinden ordu hazır durumda bulunurdu. Gaznelilerde askerî teşkilatı: gulâmlar, vassal devlet askerleri, Türkmenler ve bölge kuvvetleri ve fillerden oluşurdu. Ancak, ordunun temel gücünü gulâmlar oluştururdu.[93] Orduda en küçük rütbe hayltaş (ya da ser-i visak) olup 10 süvarinin kumandanıdır. 100 kişilik süvari kumandanı kâid, 500 süvarinin kumandanı serhenk, en az 1000 kişinin kumandanı sâlâr ya da sipehsâlâr ve ordu kumandanı da hâcib olarak verilirdi.[94]
Asker Yapısı
Gulâmların çoğunluğu Türk olup sayıları yaklaşık 4.000-6.000 kişiydi. Sonraları bu gulâmlara Hintler ve Tacikler de katılmıştı. Bunların kumandanına sâlâr-ı gulâmân denirdi. Sultanın muhafız kuvveti olan gulâmlar ise, gulâmân-ı hâs olarak adlandırılırdı. Orduda kuzeyden gelen ücretli Türkmen (Yağmalar, Karluklar ve Halaçlar gibi) askerler de yardımcı kuvvet olarak bulunurdu. Eyalet valileri de mahallî savunmada kullanmak amacıyla kabilelerden asker kaydederlerdi. Orduda önemli bir unsuru da Hindistan'dan haraç olarak alınan fillerdi. Ordudaki fil sayısı 1700 civarındaydı. Ayrıca, devletin kuruluşundan itibaren savaşlarda gönüllü gazilerden de faydalanılmıştır
Büyük Selcuklu
Büyük Selçuklu Devleti ya da Büyük Selçuklu İmparatorluğu[9] (Farsça: امپراطوری سلجوقیان), bir Türk-islam devleti. Zamanla yayıldığı bölgelerdeki Farsi kültürü benimsemiştir.[10] [11]
Göçmen Türklerde bozkırdaki ırmakları geçiş büyük önem arzediyordu. Oğuzname'de salı keşfeden kişi boyun önemli bir atası sayılmaktadır. Hanedanın atası olan Selçuk Bey tarafından temeli atılan bu devlet Bağdat'ı kendine başkent yaparak Abbâsî halifesinin koruyucusu konumuna erişti. 1092 yılında Selçuklu hükümdarı Melikşah'ın ölümünden sonra bölünmeye uğradı. Bu devletin yıkılmasından sonra Selçuk Bey'in soyundan gelenler tarafından kurulan diğer devletler:Kirman Selçuklu Devleti, Horasan Selçuklu Devleti, Irak Selçuklu Devleti, Suriye Selçuklu Devleti ve Anadolu Selçuklu Devleti'dir. 1040-1157 yılları arasında hüküm süren Büyük Selçuklular, en güçlü oldukları dönemde Harezm, Horasan, İran, Irak, Suriye, Arap Yarımadası ve Anadolu'nun büyük kısmına egemen olmuş bir Türk devletidir. Kapladıkları alan doğuda Balkaş ve Issık Gölleri, Tarım Havzası; batıda Ege ve Akdeniz sahilleri, kuzeyde Aral Gölü, Hazar Denizi, Kafkasya, Karadeniz; güneyde Arabistan dahil Umman Denizi'ne kadar ulaşıyordu (10.000.000 km2).
Kuruluş[değiştir | kaynağı değiştir]
Kınık boyu Orta Asya'daki Oğuz boylarından biriydi. Büyük Selçuklu İmparatorluğunun çekirdeğini oluşturan boy, ittifak ile bu boy olarak kabul edilmesine karşın elimizde bunu gösteren net bir kanıt yoktur. Devlete ve hanedana adını veren Selçuk Bey'in bilinen en eski atası babası Dukak'dır. Dukak Yengikent Oğuz Yabguluğu'nda subaşı (ordu/birlik komutanı) olarak görev yapmış ve daha sonra adı kaynaklarda “Salcuk”, “Salçuk”,”Selcük”, “Selçuk”, “Sarçuk” gibi farklı şekillerde yazılan oğlu Selçuk bu göreve gelmiştir. Selçuk Bey’in torunlarının kurduğu devlet devrin kaynakları tarafından, onun adına nisbetle Selçukiyyan, Selaçıka, Al-i Selçuk (Selçuklu ailesi) olarak verilir. Oğuz Yabgularının Hazar Kağanlığı veya Karahanlılar’a bağlı oldukları ileri sürülür. Oğuzlar’ın Karahanlılar ile bazen mücadele, bazen de ittifak halinde bulundukları ve onlara paralı asker olarak hizmet ettikleri tespit edilmiştir. Selçuk Bey’in oğullarına Mikail, İsrail, Musa, Yusuf gibi isimler vermesi nedeniyle de Hazarlara bağlı olduğu ve Musevi olduğu ileri sürülmektedir[12].
10. yüzyılın ikinci yarısında, Kıtaylar Moğolistan’dan çıkartılınca Kıpçak boy birliği dağıldı ve Oğuzlar kuzey komşuları olan Türk boylarının birleşmesi ve göçleri sebebiyle ciddi baskıya maruz kaldılar. Bu da Yabguların otorite ve güçlerini etkilemeye başladı. Bu etki ve belki de bazı kaynaklarda belirtilen Selçuk Bey'in iktidar mücadelesine girdiği Yagbu karşısında başarılı olamaması sonucu (tahminen 960~985) Selçuk Bey boyu ile beraber Maveraünnehir yönüne göç ettiler ve yine bir Yabgu'ya bağlı Cend'e yerleştiler. Bu bölge o sıralarda özellikle Samaniler tarafından yoğun biçimde islam propogandası uygulanan bir bölgeydi ve Selçuk Bey de ailesi ile islamiyeti seçti. İslamiyeti seçmesinden sonra da kısa süresinde etrafındakiler ve özellikle silahlı Oğuzlar onun önderliğinde topladılar. Bu göçebe topluluk Karahanlılara ve Samanîlere savaşlarda asker vererek karşılığında geniş otlaklar elde etti ve Samanîler Devletinin yönetiminde söz sahibi oldu. Samanîler Devleti yıkılınca Selçuk Bey, Müslüman halkıyla birlikte Horasan bölgesine yerleşti. Selçuk Bey'in 1009'da ölümünden sonra daha da güneye indiler.
Selçuk Bey'in oğlu Arslan Bey'in yönetiminde, Karahanlıları ve Gaznelileri endişelendirecek kadar güçlendiler. Arslan Bey'in Gaznelilerce tutuklanması ve 1032'de ölmesinden sonra, Selçuk Bey'in torunları Tuğrul Bey ve Çağrı Bey bağımsızlıklarını elde etmeye giriştiler. Selçukluların teşkilatlı devlet düzenine girmesi bu dönemde oldu. Devletin ilk yöneticisi Tuğrul Bey'di. Selçuklular 1035'te büyük bir Gazneli ordusunu yenerek Horasan içlerine doğru ilerlediler. 1037'de de, bugünkü Türkmenistan’da yer alan Merv kentini ele geçirdiler. 1038'de Gaznelileri ikinci kez yendiler ve Nişabur kentine girerek bağımsızlıklarını ilan ettiler. Tuğrul Bey sultan sanıyla hükümdar ilan edildi ve Büyük Selçuklu Devleti de böylece kurulmuş oldu.
Gazneli I. Mesut, Büyük Selçuklu Devleti’ni ortadan kaldırmak amacıyla güçlü bir orduyla Selçuklu topraklarına girdi. Gazneli ve Büyük Selçuklu orduları, Merv yakınlarında Dandanakan denen yerde karşılaştılar. Mayıs 1040’ta yapılan Dandanakan Muharebesi'nda, Büyük Selçuklular Gazneli ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu savaştan sonra Büyük Selçuklu Devleti’nin Harzem ve Horasan'da varlığı kesinlik kazandı. Tuğrul Bey, bu savaşın ardından giriştiği fetihlerle bütün İran'ı denetimi altına aldı. 1041'de Kirman, 1042'de Harzemşahlar ve Kakuveyhîler, Cürcan'da Ziyarîler ve Misafirîler, Hamedan ve İsfahan şehirleri, 1051'de Şiraz'daki Kalicarîler, 1052'de Umman, 1054'te Tebriz'deki Revadîler, Diyarbakır'daki Mervanîler, Hille'deki Mezyedîler, Musul'daki Ukaylîler, 1056'da Huzistan'daki Hezâresbîler ve Büveyhoğulları'nın toprakları Büyük Selçuklu Devleti'ne katıldı. Devletin sınırları, batıda Bizans, güneybatıda Abbasiler, kuzeybatıda Gürcistan topraklarına dayandı.
18 Eylül 1048'de Erzurum yakınlarındaki Pasinler Ovası'nda birleşik Bizans-Gürcü ordusuyla yaptığı Pasinler Savaşı'nı kazanan Büyük Selçuklular, Doğu Anadolu içlerine akınlar düzenlemeye başladılar. İslam dünyasının dinsel önderi konumundaki Abbasiler, bu dönemde Bağdat'ı elinde tutan Büveyhilerin siyasal baskısı altındaydı. Tuğrul Bey, Halife Kâim'in çağrısı üzerine 15 Aralık 1055'te Bağdat'a girdi ve Büveyhileri halifeliğin merkezinden çıkardı. Bu olayın ardından Büyük Selçukluların İslam dünyasındaki itibarı arttı.
ASKERİ YAPILARI
ASKERİ AĞACI
Göçmen Türklerde bozkırdaki ırmakları geçiş büyük önem arzediyordu. Oğuzname'de salı keşfeden kişi boyun önemli bir atası sayılmaktadır. Hanedanın atası olan Selçuk Bey tarafından temeli atılan bu devlet Bağdat'ı kendine başkent yaparak Abbâsî halifesinin koruyucusu konumuna erişti. 1092 yılında Selçuklu hükümdarı Melikşah'ın ölümünden sonra bölünmeye uğradı. Bu devletin yıkılmasından sonra Selçuk Bey'in soyundan gelenler tarafından kurulan diğer devletler:Kirman Selçuklu Devleti, Horasan Selçuklu Devleti, Irak Selçuklu Devleti, Suriye Selçuklu Devleti ve Anadolu Selçuklu Devleti'dir. 1040-1157 yılları arasında hüküm süren Büyük Selçuklular, en güçlü oldukları dönemde Harezm, Horasan, İran, Irak, Suriye, Arap Yarımadası ve Anadolu'nun büyük kısmına egemen olmuş bir Türk devletidir. Kapladıkları alan doğuda Balkaş ve Issık Gölleri, Tarım Havzası; batıda Ege ve Akdeniz sahilleri, kuzeyde Aral Gölü, Hazar Denizi, Kafkasya, Karadeniz; güneyde Arabistan dahil Umman Denizi'ne kadar ulaşıyordu (10.000.000 km2).
Kuruluş[değiştir | kaynağı değiştir]
Kınık boyu Orta Asya'daki Oğuz boylarından biriydi. Büyük Selçuklu İmparatorluğunun çekirdeğini oluşturan boy, ittifak ile bu boy olarak kabul edilmesine karşın elimizde bunu gösteren net bir kanıt yoktur. Devlete ve hanedana adını veren Selçuk Bey'in bilinen en eski atası babası Dukak'dır. Dukak Yengikent Oğuz Yabguluğu'nda subaşı (ordu/birlik komutanı) olarak görev yapmış ve daha sonra adı kaynaklarda “Salcuk”, “Salçuk”,”Selcük”, “Selçuk”, “Sarçuk” gibi farklı şekillerde yazılan oğlu Selçuk bu göreve gelmiştir. Selçuk Bey’in torunlarının kurduğu devlet devrin kaynakları tarafından, onun adına nisbetle Selçukiyyan, Selaçıka, Al-i Selçuk (Selçuklu ailesi) olarak verilir. Oğuz Yabgularının Hazar Kağanlığı veya Karahanlılar’a bağlı oldukları ileri sürülür. Oğuzlar’ın Karahanlılar ile bazen mücadele, bazen de ittifak halinde bulundukları ve onlara paralı asker olarak hizmet ettikleri tespit edilmiştir. Selçuk Bey’in oğullarına Mikail, İsrail, Musa, Yusuf gibi isimler vermesi nedeniyle de Hazarlara bağlı olduğu ve Musevi olduğu ileri sürülmektedir[12].
10. yüzyılın ikinci yarısında, Kıtaylar Moğolistan’dan çıkartılınca Kıpçak boy birliği dağıldı ve Oğuzlar kuzey komşuları olan Türk boylarının birleşmesi ve göçleri sebebiyle ciddi baskıya maruz kaldılar. Bu da Yabguların otorite ve güçlerini etkilemeye başladı. Bu etki ve belki de bazı kaynaklarda belirtilen Selçuk Bey'in iktidar mücadelesine girdiği Yagbu karşısında başarılı olamaması sonucu (tahminen 960~985) Selçuk Bey boyu ile beraber Maveraünnehir yönüne göç ettiler ve yine bir Yabgu'ya bağlı Cend'e yerleştiler. Bu bölge o sıralarda özellikle Samaniler tarafından yoğun biçimde islam propogandası uygulanan bir bölgeydi ve Selçuk Bey de ailesi ile islamiyeti seçti. İslamiyeti seçmesinden sonra da kısa süresinde etrafındakiler ve özellikle silahlı Oğuzlar onun önderliğinde topladılar. Bu göçebe topluluk Karahanlılara ve Samanîlere savaşlarda asker vererek karşılığında geniş otlaklar elde etti ve Samanîler Devletinin yönetiminde söz sahibi oldu. Samanîler Devleti yıkılınca Selçuk Bey, Müslüman halkıyla birlikte Horasan bölgesine yerleşti. Selçuk Bey'in 1009'da ölümünden sonra daha da güneye indiler.
Selçuk Bey'in oğlu Arslan Bey'in yönetiminde, Karahanlıları ve Gaznelileri endişelendirecek kadar güçlendiler. Arslan Bey'in Gaznelilerce tutuklanması ve 1032'de ölmesinden sonra, Selçuk Bey'in torunları Tuğrul Bey ve Çağrı Bey bağımsızlıklarını elde etmeye giriştiler. Selçukluların teşkilatlı devlet düzenine girmesi bu dönemde oldu. Devletin ilk yöneticisi Tuğrul Bey'di. Selçuklular 1035'te büyük bir Gazneli ordusunu yenerek Horasan içlerine doğru ilerlediler. 1037'de de, bugünkü Türkmenistan’da yer alan Merv kentini ele geçirdiler. 1038'de Gaznelileri ikinci kez yendiler ve Nişabur kentine girerek bağımsızlıklarını ilan ettiler. Tuğrul Bey sultan sanıyla hükümdar ilan edildi ve Büyük Selçuklu Devleti de böylece kurulmuş oldu.
Gazneli I. Mesut, Büyük Selçuklu Devleti’ni ortadan kaldırmak amacıyla güçlü bir orduyla Selçuklu topraklarına girdi. Gazneli ve Büyük Selçuklu orduları, Merv yakınlarında Dandanakan denen yerde karşılaştılar. Mayıs 1040’ta yapılan Dandanakan Muharebesi'nda, Büyük Selçuklular Gazneli ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu savaştan sonra Büyük Selçuklu Devleti’nin Harzem ve Horasan'da varlığı kesinlik kazandı. Tuğrul Bey, bu savaşın ardından giriştiği fetihlerle bütün İran'ı denetimi altına aldı. 1041'de Kirman, 1042'de Harzemşahlar ve Kakuveyhîler, Cürcan'da Ziyarîler ve Misafirîler, Hamedan ve İsfahan şehirleri, 1051'de Şiraz'daki Kalicarîler, 1052'de Umman, 1054'te Tebriz'deki Revadîler, Diyarbakır'daki Mervanîler, Hille'deki Mezyedîler, Musul'daki Ukaylîler, 1056'da Huzistan'daki Hezâresbîler ve Büveyhoğulları'nın toprakları Büyük Selçuklu Devleti'ne katıldı. Devletin sınırları, batıda Bizans, güneybatıda Abbasiler, kuzeybatıda Gürcistan topraklarına dayandı.
18 Eylül 1048'de Erzurum yakınlarındaki Pasinler Ovası'nda birleşik Bizans-Gürcü ordusuyla yaptığı Pasinler Savaşı'nı kazanan Büyük Selçuklular, Doğu Anadolu içlerine akınlar düzenlemeye başladılar. İslam dünyasının dinsel önderi konumundaki Abbasiler, bu dönemde Bağdat'ı elinde tutan Büveyhilerin siyasal baskısı altındaydı. Tuğrul Bey, Halife Kâim'in çağrısı üzerine 15 Aralık 1055'te Bağdat'a girdi ve Büveyhileri halifeliğin merkezinden çıkardı. Bu olayın ardından Büyük Selçukluların İslam dünyasındaki itibarı arttı.
ASKERİ YAPILARI
TİMUR İMPARATORLUĞU
Timur İmparatorluğu[7], Timurlular Devleti veya Büyük Timur İmparatorluğu (Farsça: گوركانى Gurkānī, tarihe geçtiği adı تيموريان Tīmūriyān), Fars ve İslam medeniyeti unsurları ile Türk-Moğol devlet ve askeri teşkilat unsurlarını bünyesinde barındıran[8] ve soyu Türk-Moğol boylarından biri olan Barlaslar'a dayanan Çağatay Emiri Timur tarafından kurulmuş bir Türk[9][10]-Moğol sünni islam[11][12] devleti.[13][14][15][16]
Timurlu İmparatorluğu Hunlar, Göktürkler, Uygurlar, Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular ve Harezmşahlar’ın yıkılmasından sonra Türklerin Türkistan’da kurduğu en büyük devlet olmuş ve bu devirde Türkistan ve Horasan, İslam mimarisi açısından en parlak dönemini yaşamıştır. 15. yüzyılın sonlarından itibaren Türkistan, Harezm, Kırım, Kazan ve Azerbaycan'da Çağatay Türkçesi de yüksek bir kültür dili haline gelmiştir. Dinin, ilim ve sanatın koruyucusu olan Timur; Türkistan’da Türkçe’nin, Türk sanat ve kültürünün Fars kültürünün baskısı altında yok olup gitmesini önlemiş ve öne geçmesini sağlamış, Türk edebiyatı büyüme ve gelişme göstermiş, sanat, bilim ve edebiyat dünyası Timur Rönesans’ını yaşamıştır .
Timur, Semerkant’ı imparatorluğunun başkenti yaptıktan sonra, şehri görkemli mimarî yapılarla donattırıp seferlerde ele geçirdiği şehirlerdeki alimleri, bilim adamlarını ve öğretmenleri Semerkant'a getirtmiştir. Timur, Türklerinin göçmen hayatı yaşadığı Mâverâünnehr’i şehirleştirmiş, obaları iskân etmiş, su kanalları inşasıyla milleti tarıma geçirmiş, büyük şehirleri ticâret yollarına bağlamış, pek çok kütüphane ve medrese yaptırmıştır.[17] Bu nedenle, 14. ve 15. yüzyıllar Semerkand’ın altın dönemi olarak tarihe geçmiştir. Timur'dan sonra hükümdar olan oğulları ve torunları da aynı şekilde hareket ettiler. Timur ve halefleri döneminde gelişen sanat ve bilim dünyası nedeniyle bu dönem Timur rönesansı olarak anılmaktadır. Timurluların Türkistan'a hakimiyeti Özbek, Kazak ve Türkmenlerin günümüze kadar ulaşacak olan tarihlerinin önemli bir noktasını teşkil eder. 1507'de Timurlular'ın Türkistan'daki hakimiyetine, Özbekler tarafından son verildi. Bu mücadeleler sırasında hanedandan etkinlik gösteren Babür, bir başarı sağlayamayınca önce Afganistan’a, sonra da Hindistan'a çekildi, orada Babür İmparatorluğu'nu kurdu. Timur hanedanı, Babür'ün Hindistan'da kurduğu devlet ile varlığını koruyabildi
Timurlu İmparatorluğu Hunlar, Göktürkler, Uygurlar, Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular ve Harezmşahlar’ın yıkılmasından sonra Türklerin Türkistan’da kurduğu en büyük devlet olmuş ve bu devirde Türkistan ve Horasan, İslam mimarisi açısından en parlak dönemini yaşamıştır. 15. yüzyılın sonlarından itibaren Türkistan, Harezm, Kırım, Kazan ve Azerbaycan'da Çağatay Türkçesi de yüksek bir kültür dili haline gelmiştir. Dinin, ilim ve sanatın koruyucusu olan Timur; Türkistan’da Türkçe’nin, Türk sanat ve kültürünün Fars kültürünün baskısı altında yok olup gitmesini önlemiş ve öne geçmesini sağlamış, Türk edebiyatı büyüme ve gelişme göstermiş, sanat, bilim ve edebiyat dünyası Timur Rönesans’ını yaşamıştır .
Timur, Semerkant’ı imparatorluğunun başkenti yaptıktan sonra, şehri görkemli mimarî yapılarla donattırıp seferlerde ele geçirdiği şehirlerdeki alimleri, bilim adamlarını ve öğretmenleri Semerkant'a getirtmiştir. Timur, Türklerinin göçmen hayatı yaşadığı Mâverâünnehr’i şehirleştirmiş, obaları iskân etmiş, su kanalları inşasıyla milleti tarıma geçirmiş, büyük şehirleri ticâret yollarına bağlamış, pek çok kütüphane ve medrese yaptırmıştır.[17] Bu nedenle, 14. ve 15. yüzyıllar Semerkand’ın altın dönemi olarak tarihe geçmiştir. Timur'dan sonra hükümdar olan oğulları ve torunları da aynı şekilde hareket ettiler. Timur ve halefleri döneminde gelişen sanat ve bilim dünyası nedeniyle bu dönem Timur rönesansı olarak anılmaktadır. Timurluların Türkistan'a hakimiyeti Özbek, Kazak ve Türkmenlerin günümüze kadar ulaşacak olan tarihlerinin önemli bir noktasını teşkil eder. 1507'de Timurlular'ın Türkistan'daki hakimiyetine, Özbekler tarafından son verildi. Bu mücadeleler sırasında hanedandan etkinlik gösteren Babür, bir başarı sağlayamayınca önce Afganistan’a, sonra da Hindistan'a çekildi, orada Babür İmparatorluğu'nu kurdu. Timur hanedanı, Babür'ün Hindistan'da kurduğu devlet ile varlığını koruyabildi
Arkadaşlar askeri yapıları ile ilgili fotoğraflar varsa yorum atarak faydalanmak isteyen kişiler faydanabilir.