Eski ve bilinmeyen bir dünyada Dinerion Krallığı'na bağlı Kelijron Şehri'nde yetiştirdiği efsanevi savaşçıları ve eski rünlerle işlenen silahlarıyla ünlenen bir haneden bahsedilir.Bu hanenin sekiz evladının başından geçen kan ve onur dolu maceralarını sizlere aktarmak için hazırım ! Peki ya siz bu maceraya hazır mısınız ?
*İlk bölümün yayılanmasından birkaç saat sonra 110 okura ulaştık.Teşekkür ederiz*
-- House of Killborn ortaçağ temalı oyunlar için 13 yıllık arkadaş grubu arasında kurulan eğlence hedefli bir gruptur.Yıllarca yaşadıklarımızı ve hayal gücümü birleştirip güzel bir hikaye oluşturmak istedim.Ana karakterlerin hepsi gerçek insanları temsil etmektedir. -- Hikaye Wattpad üzerinden yazıldığı için telif hakları kullanıcıya aittir.
(İmla hatalarını mesaj yoluyla bildirmenizi rica ederim.)
*İlk bölümün yayılanmasından birkaç saat sonra 110 okura ulaştık.Teşekkür ederiz*
http://www.wattpad.com/story/25401807-kemik-kan-ve-onur *Tüm telif hakları saklıdır*
-- House of Killborn ortaçağ temalı oyunlar için 13 yıllık arkadaş grubu arasında kurulan eğlence hedefli bir gruptur.Yıllarca yaşadıklarımızı ve hayal gücümü birleştirip güzel bir hikaye oluşturmak istedim.Ana karakterlerin hepsi gerçek insanları temsil etmektedir. -- Hikaye Wattpad üzerinden yazıldığı için telif hakları kullanıcıya aittir.
http://forums.taleworlds.com/index.php/topic,267714.0.html
(İmla hatalarını mesaj yoluyla bildirmenizi rica ederim.)
28 Tammikuu 802 // Kelijron Şehri
Auxred Killborn.Savaş meydanında baltalarla olan yeteneği ve yaratıcılığı ile ünlenmiş kiralık bir savaşçıydı.Uzun sarı saçları, koyu mavi gözleri ve gür bir sakalı vardı.Killborn Hanesi'nden geliyordu.Killborn Hanesi,genellikle kışın soğuyla ve hayvancılıkla ünlü Kelijron Şehri'nde bulunan köklü bir haneydi.Büyük savaşçıların doğduğu bu hane yüzyıllardır aile geleneklerine bağlı olarak yaşıyordu.Burada her 50 yılda bir yeni doğan evlatların 16 yaşında kadar doğal yetenekleri belirlenir ve bu yönde geliştirilirdi.Eğitimlerini genellikle tecrübeli ve savaş alanında onur kazanan eski savaçılar takip ederdi.16. yaş gününün sabahı çocuklara hanenin özel silah deposundan üç silah seçme hakkı tanınırdı.Silahını seçen çocuklar özel bir törenle kutsanır ve gözleri bağlanırdı.Eğitmenleri yetiştirdikleri Killborn çocuklarını bilmedikleri uzak diyarlara götürür ve gözlerini açıp geri dönerdi.Bu geleneğin amacı Killborn çocuklarını her türlü ortama hazırlamak ve çeşitli tecrübeler kazanarak geri döndüklerinde kendilerini kanıtlayıp Kerigan olmaya hak kazanmalarını sağlamaktı.Geri dönenlerin hepsi onurlandırılır aralarından bir tanesi Kerigan olarak seçilir ve haneyi yönetirdi.Tammiiku aynının 28. gününde 16 yaşına basan sekiz genç onuruna bir şölen düzenlenmişti.Bu sekiz genç sırasıyla Auxred,Altayer,Dagen,Earon,Halet,Kirigün,Sjarlon ve Valion Killborn'du.Earon ve Dagen dışında neredeyse hepsi aynı boydaydı.Auxred'in ince ve formda bir vücudu , omuzlarına kadar gelen düz sarı saçları ve yeni çıkmaya başlamış sarı bir sakalı vardı.Hayalperestliği ,yaratıcı zekası ve çevikliği ile tanınırdı.Kardeşler arasında mizahı geniş olan Altayer insanlara sataşmaya ve karşısındakini kızdırmaya bayılırdı.Auxred gibi formda fakat biraz daha kilolu bir vücuda sahipti.Mizahının yanı sıra kadınlara olan düşkünlüğü ile de tanınırdı başı bu yüzden sayısız belaya girmişti fakat asla tavrı değişmezdi.Koyu kahverengi saçları, ağzı boyunca uzanan bir bıyığı ve keçi sakalı vardı.Dagen aralarında en kilolusuydu.Kilosundan rahatsızlık duymazdı zira göbeği yağlı olmasına rağmen kolları taşıdığı balyoz yüzünden bacaklarıysa göbeğinin ağırlığı yüzünden kaslıydı.Kısa siyah saçları ve orta uzunlukta keçi sakalı vardı.Genellikle diğerlerine sataşır fakat en zor zamanlarında yardıma koşardı.Earon diğerlerinden biraz daha uzun iri yapılı bir vücuda sahipti.Gece kadar koyu saçları vardı sakal sevmezdi ve genellikle sessiz bir tipti.Kardeşleriyle eğlenmekten zevk alırdı fakat yabancılara karşı her zaman sessiz ve kayıtsızdı.Halet ve Valion diğerlerinden çok birbirlerine daha yakınlardı.Halet'in açık kahverengi saçları ve top sakalı vardı.Vücudu aralarında en kaslı ve kısa olan Halet'ti.Genellikle nişancılığıyla ve sanatçı ruhuyla tanınırdı.Valion ise genellikle içkiye düşkünlüğüyle ve kılıçlara olan yeteneğiyle ün salmıştı.Koyu kahverengi kısa saçları ve gür bir sakalı vardı.Kirigün aralarında en dengesiz olanıydı.Bütün tehlikelere düşünmeden atılır sonucunda sadece gülerdi.Umursamaz yapısı onu birçok belaya soksada kardeşleri tarafından sevilirdi.Uzun kızıl saçları ve tüysüz bir yüzü vardı.Son olarak kardeşler arasında yaptığı planlarla ve mantığıyla saygı gören kısa sarı saçlı,ince ve kaslı bir yapıya sahip Sjarlon vardı.Eğlenmekten zevk alır insanlarla kolayca sohbet ederdi.Hepsi üçer silah seçip geleneğe göre birbirinden uzak ve bilmedikleri diyarlara gönderileceklerdi.Auxred,şölen boyunca Peltinin Ormanı'na gönderileceği anı hayal etti.Kardeşi olarak gördüğü arkadaşlarından ayrılıp bir başına hayatta kalmak üzerine görevlendirilmişti.İçinde hafif bir heyecan vardı çünkü doğayı çok severdi fakat hayatının en mutheşem zamanlarını kardeşleriyle geçirmişti şimdiyse bir başına kalacaktı.Her ne kadar onlardan ayrılmak istemesede buna mecburdu.Kendini kanıtlamak ve onurlandırılmak istiyordu bu yüzden elinden geleni yapacak,hayatta kalacak ve gönderildiği yerden hanesi için özel bir ganimet getirecekti.Ormana vardığı anda vahşi hayvanlardan ve insanlardan saklanmak zorunda olduğunu biliyordu.Ormanın yapısına bakarak bir ağacın tepesine gizlenmeyi ya da bulabilirse büyük bir kovuğa girmeyi planlıyordu.Önceliği barınaktı çünkü ormanda avlayabileceği hayvan olduğunu biliyordu bu onun için bir sorun değildi.Baltalarını yaşına göre ustalıkla kullanan Auxred yeterince çevik ve kurnazdı.Onun için asıl sorun suydu.Birşeyleri yakalamak ve onlardan kaçmak konusunda ustaydı fakat bulmak konusunda pek de usta olduğu söylenemezdi.Hayalperestliği yüzünden genelde dikkati dağılır ve yaptığı planlar birbirine girerdi.Ne yapacağını düşünmeye devam etmeden önce kaymaklı birasından bir yudum daha almak için birasına uzandığı anda yaşına göre kalın ve kıllı bir bilek birayı kaptı.Bu bilek ve cesaret ancak gençler arasında en patavatsız olan Dagen'e aitti.Birayı tek bir dikişte döke döke içen Dagen birden bağırdı :
-Düşüncelerine dalmayı kes artık.Bir erkek olda hazırlık yapmak yerine içindeki sese güven! Eğer senden önce dönersem seni hizmetçim yapacağım pis herif !
Auxred kafasını kaldırmadan bunun kim olduğunu anlamıştı çünkü ona sadece bir kişi pislik diye seslenebilirdi.Saatlerce tek kelime etmeden sadece suratlarına bakarak kahkahalar atan , en garip olayları yaşayıp ne kadar kavga etselerde asla ayrılamayan fakat durmadan birbirleriyle mücadele eden iki arkadaş.İkiside diğerini tanımak için gözle görmeye ihtiyaç duymazdı.Seslerini, tavırlarını ve kokuklarını bilirlerdi.Aslına bakacak olursak Dagen'i tanıyan herkes kokusundan geldiğini anlayabilirdi.Dagen, insanlara takılmayı seven, girdiği bahisleri her ne pahasına olursa olsun kazanan ve arkadaşlarını asla yarı yolda bırakmayan iri yarı bir gençti.Genellikle ağzında etraftaki otlardan hazırladığı karışımın bulunduğu piposu olurdu.Pipo tüttürmediği zamanlardaysa birası elinden hiç eksik olmazdı ve birası bitmişti.Auxred hafifçe sırıtarak cevap verdi :
+Geri dönebilirsen seve seve çalışırım fakat sen benim hizmetkarım olacaksın kilolu pislik.
Bu hakaretin üzerine Dagen sinirlendi.Sakalından bira damlarken Auxred'e sinirli bir şekilde bakmaya başladı.Auxred'te dönüp ona sinirli bir şekilde bakmaya başladı.Dagen birayı masaya koydu,hala sinirli bir şekilde bakışıyorlardı.İki üç dakika bakıştıktan sonra Dagen gülmeye başladı bunun üzerine Auxred kahkaha atmaya ve masaya vurmaya başladı.İkili uzun bir süre sebepsiz yere gülüştükten sonra kucaklaşıp birer bira daha aldılar.Dagen keyifle sordu :
-Demek Peltinin Ormanı ha ? Senin gibi tüysüz küçük bir sıçan için iyi bir yer değil mi ?
Auxred yine sırıtarak cevapladı :
+Evet öyle.Gerçi senin hayatta kalabileceğin her yer de hayatta kalabilirim pis herif.
-Eminim kalırdın.
+Dalga geçmeyi bırakta söyle seni nereye gönderiyorlar ?
-Nereden bileyim salak herif ? Bize söylemiyorlar eğitmene söylüyorlar.Senin aksine ben oraya buraya tırmanıp bilgi toplamıyorum keyfime bakıp gerekenlerle yüzleşiyorum .
+Kıçını kaldırmakta zorlanman senin hatan.Sana az yemeni söyleyip durdum sen ne yaptın ? Her gün en az 4 domuzu tek başına bitirdin ... Senden adam olmaz.
-Onu ****** et de diğerleri şehirdeki son günün tadını çıkarıp eğleniyor.Burda oturmayı bırakıp aramıza katılacak mısın yoksa ben mi kaldırayım ?
+O ormana gitmemin en güzel yanı beni sinir edecek kilolu bir pislik olmaması.
İki kafadar biralarını bitirip şölen alanına doğru kahkaha atarak yürümeye başladılar.Biraz sonra şölen alanına geldiklerinde diğerlerinin dans edip eğlendiklerini gördüler.Auxred derin bir nefes alıp şölenin eğlencesine kendini kaptırmış arkadaşlarına baktı.Earon, yeni tanıştığı genç müzisyen Cecilyn ile konuşuyordu.Halet,Kirigün ve Valion şarkı söyleyerek biralarını dikiyor Altayer ise hizmetçi kadınlardan birini kucağına oturtmuş kahkahalar atıyordu.Sjarlon ise Flajen'i ayrılmadan önce tutkuyla öpüyordu.Dagen,Auxred'in sırtına vurup :
-Sonunda o da birini buldu.
+Sonunda !
-Sen ne yapacaksın ?Hala erkekliğini kanıtlayamadın.Ormanda hayvanlarla mı sevişeceksin ?
Auxred umursamaz bir şekilde bakıp yürümeye devam etti.Gece yarısına kadar devam eden şölenden sonra şehir halkı sokakları boşalttı ve şehir uykuya daldı.
29 Tammikuu 802 // Kelijron Ormanı
Şafak vakti eğitmenler gençleri uyandırıp hazırladı.Kutsama töreni öncesi sabahın erken saatlerinde uğurlanacak gençler avlanmaya çıkardı.Getirilen avların değerine göre silah seçim sırası belirlenirdi.Bu aynı tür silahları kullananlar için önemliydi çünkü Killborn demirciliği eski rünler kullanılarak yapılırdı.Her silahın bir adı ve özelliği vardı.Silahı hak eden savaşçı özelliğiyle bütünleşip sanki bir parçasıymışçasına düşmanları üzerine korku salardı.Killborn geleneklerinin ve silahlarının ünlü olma nedeniyde buydu.Gençler hazırlanıp şehir kapısında toplandılar.Her biri standart bir yay , 30 adet ok ve küçük bir av bıçağı ile av alanının olduğu Kelijron Ormanı'na doğru yola çıktılar.Yarım saatlik bir yolculuğun sonunda ormana varıldı.Hanenin geleneğine göre av süresini belirlemek için bir mum yakılır,ateşi söndüğünde av borusu üflenerek sürenin bittiği duyurulurdu.Gençler ava başlamadan önce ateş yakıp eğitmenlerine teşekkür etme amaçlı önceden seçilmiş ve hazırlanmış özel etleri hazırlayıp hep beraber kahvaltı ettiler.Yemeğin sonuna geldiklerinde birer bira içip kahvaltıyı sonlandırdılar.Eğitmenlerinin eşliğinde belirlenen noktalara geçen gençleri heyecanlı bir hava sarmıştı.Bu kendilerini kanıtlamak için ön adımdı.En iyi avı getiren en iyi silahı seçer ve en çabuk dönüp Kerigan ünavınını kazanırdı.Tabii ki bu kadar basit değildi fakat enerji ve hırs dolu gençlerin akıllarında tasarladıkları küçük planlardan biriydi bu.Heyecanlı bekleyiş sürüyordu.Eğitmenlerden en tecrübeli olanları ormanın iç kesimlerine yerleşip avı izleyip hile yapılmadığından ve kimin ne avladığından emin olmak için hazırlanmaya başladılar.Diğerleri ise yaklaşık on dakika bekledikten sonra av borusunu üfleyeceklerdi.Eğitmenler yerlerini alıp hazırlıkları bitirdiler.Yaklaşık iki dakika kalmıştı.Gençler derin nefesler alıp sakin kalmaya odaklanıp beklediler.
Bölüm I : Kardeşlerin Son Avı
Auxred Killborn.Savaş meydanında baltalarla olan yeteneği ve yaratıcılığı ile ünlenmiş kiralık bir savaşçıydı.Uzun sarı saçları, koyu mavi gözleri ve gür bir sakalı vardı.Killborn Hanesi'nden geliyordu.Killborn Hanesi,genellikle kışın soğuyla ve hayvancılıkla ünlü Kelijron Şehri'nde bulunan köklü bir haneydi.Büyük savaşçıların doğduğu bu hane yüzyıllardır aile geleneklerine bağlı olarak yaşıyordu.Burada her 50 yılda bir yeni doğan evlatların 16 yaşında kadar doğal yetenekleri belirlenir ve bu yönde geliştirilirdi.Eğitimlerini genellikle tecrübeli ve savaş alanında onur kazanan eski savaçılar takip ederdi.16. yaş gününün sabahı çocuklara hanenin özel silah deposundan üç silah seçme hakkı tanınırdı.Silahını seçen çocuklar özel bir törenle kutsanır ve gözleri bağlanırdı.Eğitmenleri yetiştirdikleri Killborn çocuklarını bilmedikleri uzak diyarlara götürür ve gözlerini açıp geri dönerdi.Bu geleneğin amacı Killborn çocuklarını her türlü ortama hazırlamak ve çeşitli tecrübeler kazanarak geri döndüklerinde kendilerini kanıtlayıp Kerigan olmaya hak kazanmalarını sağlamaktı.Geri dönenlerin hepsi onurlandırılır aralarından bir tanesi Kerigan olarak seçilir ve haneyi yönetirdi.Tammiiku aynının 28. gününde 16 yaşına basan sekiz genç onuruna bir şölen düzenlenmişti.Bu sekiz genç sırasıyla Auxred,Altayer,Dagen,Earon,Halet,Kirigün,Sjarlon ve Valion Killborn'du.Earon ve Dagen dışında neredeyse hepsi aynı boydaydı.Auxred'in ince ve formda bir vücudu , omuzlarına kadar gelen düz sarı saçları ve yeni çıkmaya başlamış sarı bir sakalı vardı.Hayalperestliği ,yaratıcı zekası ve çevikliği ile tanınırdı.Kardeşler arasında mizahı geniş olan Altayer insanlara sataşmaya ve karşısındakini kızdırmaya bayılırdı.Auxred gibi formda fakat biraz daha kilolu bir vücuda sahipti.Mizahının yanı sıra kadınlara olan düşkünlüğü ile de tanınırdı başı bu yüzden sayısız belaya girmişti fakat asla tavrı değişmezdi.Koyu kahverengi saçları, ağzı boyunca uzanan bir bıyığı ve keçi sakalı vardı.Dagen aralarında en kilolusuydu.Kilosundan rahatsızlık duymazdı zira göbeği yağlı olmasına rağmen kolları taşıdığı balyoz yüzünden bacaklarıysa göbeğinin ağırlığı yüzünden kaslıydı.Kısa siyah saçları ve orta uzunlukta keçi sakalı vardı.Genellikle diğerlerine sataşır fakat en zor zamanlarında yardıma koşardı.Earon diğerlerinden biraz daha uzun iri yapılı bir vücuda sahipti.Gece kadar koyu saçları vardı sakal sevmezdi ve genellikle sessiz bir tipti.Kardeşleriyle eğlenmekten zevk alırdı fakat yabancılara karşı her zaman sessiz ve kayıtsızdı.Halet ve Valion diğerlerinden çok birbirlerine daha yakınlardı.Halet'in açık kahverengi saçları ve top sakalı vardı.Vücudu aralarında en kaslı ve kısa olan Halet'ti.Genellikle nişancılığıyla ve sanatçı ruhuyla tanınırdı.Valion ise genellikle içkiye düşkünlüğüyle ve kılıçlara olan yeteneğiyle ün salmıştı.Koyu kahverengi kısa saçları ve gür bir sakalı vardı.Kirigün aralarında en dengesiz olanıydı.Bütün tehlikelere düşünmeden atılır sonucunda sadece gülerdi.Umursamaz yapısı onu birçok belaya soksada kardeşleri tarafından sevilirdi.Uzun kızıl saçları ve tüysüz bir yüzü vardı.Son olarak kardeşler arasında yaptığı planlarla ve mantığıyla saygı gören kısa sarı saçlı,ince ve kaslı bir yapıya sahip Sjarlon vardı.Eğlenmekten zevk alır insanlarla kolayca sohbet ederdi.Hepsi üçer silah seçip geleneğe göre birbirinden uzak ve bilmedikleri diyarlara gönderileceklerdi.Auxred,şölen boyunca Peltinin Ormanı'na gönderileceği anı hayal etti.Kardeşi olarak gördüğü arkadaşlarından ayrılıp bir başına hayatta kalmak üzerine görevlendirilmişti.İçinde hafif bir heyecan vardı çünkü doğayı çok severdi fakat hayatının en mutheşem zamanlarını kardeşleriyle geçirmişti şimdiyse bir başına kalacaktı.Her ne kadar onlardan ayrılmak istemesede buna mecburdu.Kendini kanıtlamak ve onurlandırılmak istiyordu bu yüzden elinden geleni yapacak,hayatta kalacak ve gönderildiği yerden hanesi için özel bir ganimet getirecekti.Ormana vardığı anda vahşi hayvanlardan ve insanlardan saklanmak zorunda olduğunu biliyordu.Ormanın yapısına bakarak bir ağacın tepesine gizlenmeyi ya da bulabilirse büyük bir kovuğa girmeyi planlıyordu.Önceliği barınaktı çünkü ormanda avlayabileceği hayvan olduğunu biliyordu bu onun için bir sorun değildi.Baltalarını yaşına göre ustalıkla kullanan Auxred yeterince çevik ve kurnazdı.Onun için asıl sorun suydu.Birşeyleri yakalamak ve onlardan kaçmak konusunda ustaydı fakat bulmak konusunda pek de usta olduğu söylenemezdi.Hayalperestliği yüzünden genelde dikkati dağılır ve yaptığı planlar birbirine girerdi.Ne yapacağını düşünmeye devam etmeden önce kaymaklı birasından bir yudum daha almak için birasına uzandığı anda yaşına göre kalın ve kıllı bir bilek birayı kaptı.Bu bilek ve cesaret ancak gençler arasında en patavatsız olan Dagen'e aitti.Birayı tek bir dikişte döke döke içen Dagen birden bağırdı :
-Düşüncelerine dalmayı kes artık.Bir erkek olda hazırlık yapmak yerine içindeki sese güven! Eğer senden önce dönersem seni hizmetçim yapacağım pis herif !
Auxred kafasını kaldırmadan bunun kim olduğunu anlamıştı çünkü ona sadece bir kişi pislik diye seslenebilirdi.Saatlerce tek kelime etmeden sadece suratlarına bakarak kahkahalar atan , en garip olayları yaşayıp ne kadar kavga etselerde asla ayrılamayan fakat durmadan birbirleriyle mücadele eden iki arkadaş.İkiside diğerini tanımak için gözle görmeye ihtiyaç duymazdı.Seslerini, tavırlarını ve kokuklarını bilirlerdi.Aslına bakacak olursak Dagen'i tanıyan herkes kokusundan geldiğini anlayabilirdi.Dagen, insanlara takılmayı seven, girdiği bahisleri her ne pahasına olursa olsun kazanan ve arkadaşlarını asla yarı yolda bırakmayan iri yarı bir gençti.Genellikle ağzında etraftaki otlardan hazırladığı karışımın bulunduğu piposu olurdu.Pipo tüttürmediği zamanlardaysa birası elinden hiç eksik olmazdı ve birası bitmişti.Auxred hafifçe sırıtarak cevap verdi :
+Geri dönebilirsen seve seve çalışırım fakat sen benim hizmetkarım olacaksın kilolu pislik.
Bu hakaretin üzerine Dagen sinirlendi.Sakalından bira damlarken Auxred'e sinirli bir şekilde bakmaya başladı.Auxred'te dönüp ona sinirli bir şekilde bakmaya başladı.Dagen birayı masaya koydu,hala sinirli bir şekilde bakışıyorlardı.İki üç dakika bakıştıktan sonra Dagen gülmeye başladı bunun üzerine Auxred kahkaha atmaya ve masaya vurmaya başladı.İkili uzun bir süre sebepsiz yere gülüştükten sonra kucaklaşıp birer bira daha aldılar.Dagen keyifle sordu :
-Demek Peltinin Ormanı ha ? Senin gibi tüysüz küçük bir sıçan için iyi bir yer değil mi ?
Auxred yine sırıtarak cevapladı :
+Evet öyle.Gerçi senin hayatta kalabileceğin her yer de hayatta kalabilirim pis herif.
-Eminim kalırdın.
+Dalga geçmeyi bırakta söyle seni nereye gönderiyorlar ?
-Nereden bileyim salak herif ? Bize söylemiyorlar eğitmene söylüyorlar.Senin aksine ben oraya buraya tırmanıp bilgi toplamıyorum keyfime bakıp gerekenlerle yüzleşiyorum .
+Kıçını kaldırmakta zorlanman senin hatan.Sana az yemeni söyleyip durdum sen ne yaptın ? Her gün en az 4 domuzu tek başına bitirdin ... Senden adam olmaz.
-Onu ****** et de diğerleri şehirdeki son günün tadını çıkarıp eğleniyor.Burda oturmayı bırakıp aramıza katılacak mısın yoksa ben mi kaldırayım ?
+O ormana gitmemin en güzel yanı beni sinir edecek kilolu bir pislik olmaması.
İki kafadar biralarını bitirip şölen alanına doğru kahkaha atarak yürümeye başladılar.Biraz sonra şölen alanına geldiklerinde diğerlerinin dans edip eğlendiklerini gördüler.Auxred derin bir nefes alıp şölenin eğlencesine kendini kaptırmış arkadaşlarına baktı.Earon, yeni tanıştığı genç müzisyen Cecilyn ile konuşuyordu.Halet,Kirigün ve Valion şarkı söyleyerek biralarını dikiyor Altayer ise hizmetçi kadınlardan birini kucağına oturtmuş kahkahalar atıyordu.Sjarlon ise Flajen'i ayrılmadan önce tutkuyla öpüyordu.Dagen,Auxred'in sırtına vurup :
-Sonunda o da birini buldu.
+Sonunda !
-Sen ne yapacaksın ?Hala erkekliğini kanıtlayamadın.Ormanda hayvanlarla mı sevişeceksin ?
Auxred umursamaz bir şekilde bakıp yürümeye devam etti.Gece yarısına kadar devam eden şölenden sonra şehir halkı sokakları boşalttı ve şehir uykuya daldı.
29 Tammikuu 802 // Kelijron Ormanı
Şafak vakti eğitmenler gençleri uyandırıp hazırladı.Kutsama töreni öncesi sabahın erken saatlerinde uğurlanacak gençler avlanmaya çıkardı.Getirilen avların değerine göre silah seçim sırası belirlenirdi.Bu aynı tür silahları kullananlar için önemliydi çünkü Killborn demirciliği eski rünler kullanılarak yapılırdı.Her silahın bir adı ve özelliği vardı.Silahı hak eden savaşçı özelliğiyle bütünleşip sanki bir parçasıymışçasına düşmanları üzerine korku salardı.Killborn geleneklerinin ve silahlarının ünlü olma nedeniyde buydu.Gençler hazırlanıp şehir kapısında toplandılar.Her biri standart bir yay , 30 adet ok ve küçük bir av bıçağı ile av alanının olduğu Kelijron Ormanı'na doğru yola çıktılar.Yarım saatlik bir yolculuğun sonunda ormana varıldı.Hanenin geleneğine göre av süresini belirlemek için bir mum yakılır,ateşi söndüğünde av borusu üflenerek sürenin bittiği duyurulurdu.Gençler ava başlamadan önce ateş yakıp eğitmenlerine teşekkür etme amaçlı önceden seçilmiş ve hazırlanmış özel etleri hazırlayıp hep beraber kahvaltı ettiler.Yemeğin sonuna geldiklerinde birer bira içip kahvaltıyı sonlandırdılar.Eğitmenlerinin eşliğinde belirlenen noktalara geçen gençleri heyecanlı bir hava sarmıştı.Bu kendilerini kanıtlamak için ön adımdı.En iyi avı getiren en iyi silahı seçer ve en çabuk dönüp Kerigan ünavınını kazanırdı.Tabii ki bu kadar basit değildi fakat enerji ve hırs dolu gençlerin akıllarında tasarladıkları küçük planlardan biriydi bu.Heyecanlı bekleyiş sürüyordu.Eğitmenlerden en tecrübeli olanları ormanın iç kesimlerine yerleşip avı izleyip hile yapılmadığından ve kimin ne avladığından emin olmak için hazırlanmaya başladılar.Diğerleri ise yaklaşık on dakika bekledikten sonra av borusunu üfleyeceklerdi.Eğitmenler yerlerini alıp hazırlıkları bitirdiler.Yaklaşık iki dakika kalmıştı.Gençler derin nefesler alıp sakin kalmaya odaklanıp beklediler.
Bölüm I : Kardeşlerin Son Avı
29 Tammikuu 802 // Kelijron Ormanı
Bekleyişin ardından av borusu duyuldu.Borunun sesi bütün ormanda yankılandı.Huzur içinde şarkı söyleyen kuşlar ulu av borusunun sesiyle irkilip birden uçuşmaya başladılar.Orman şimdi çok sessizdi.Sık ve gür ağaçlarla kaplı olan Kelijron Ormanı birçok türden yaratığa ev sahipliği yapardı.Avlanması en kolay olanları jurllardı.Bir jurl dışardan bakıldığında kurbağaya benzetilebilinir fakat normal bir kurbağanın aksine tehlike anında kaçmak yerine vücut ısısını ikiye katlayarak derisini elle tutulamaz bir hale getirirdi.Bu, doğal yaşamda hayatta kalmak için ya da bir hayvana karşı kendini yem olarak kullanmak için mükemmel bir özelliktir fakat insanlara karşı pekte işe yaramazdı.Renkleri bulundukları doğal ortama göre değişebilir ve yeterince sakin durumda kalırlarsa gözle görülmeleri neredeyse imkansızlaşırdı.Jurllar,ormanı tanıyan avcılar için kolay avlardır fakat yüzlerce tehlikeli yaratığın varlığıda hatırlanmalıdır.Borunun yankılanması bittiğinde gençler ormana dağılmaya başladı.Auxred kardeşlerini iyi tanıyordu.En iyi kamufle onlanlarını , tuzaklardan en iyi anlayanlarını ve diğer özelliklerini biliyordu.Diğerleride onun özelliklerini biliyorlardı bu yüzden her zaman izleyeceği taktiklerin yerine düşündüklerinin tam tersini yapmayı planladı.Normalde hemen bir ağacın tepesine çıkar ve güvenli bir yol çizerdi kafasında.Nerede neyin olduğunu ve çevreyi nasıl kullanabileceğini yaratıcı zekası sayesinde planlar çevikliği sayesinde de hızlıca gerçekleştirirdi.Karşısında sadece yaratıklar olsaydı bu plan kabul edilebilir bir plandı fakat onu doğduğu andan itibaren gözlemleyip tanıyan yedi kardeşi vardı karşısında.Hemen bir çalının arkasına atladı ve sürünmeye başladı.Eğer su kaynağı bulursa orada yaşayan avları ve bu avlarla beselenen daha büyük yaratıkların izlerini bulabileceğini biliyordu.Yavaş yavaş sürünürken birkaç saniyeliğine duraksayıp etrafı dinliyordu.Herhangi bir ayak sesi duymamıştı fakat hayvanların çıkardığı sesleri duyabiliyordu.Seslerin geldiği yöne doğru sürünmeye devam etti.Yanından geçtiği karınca yuvaları güneye ilerlediğini gösteriyordu.Ağaçların gürlüğü nedeniyle güneş ışığı küçük parçalarar halinde ormanın içine yayılıyordu bu nedenle ormanın serin bir havası vardı.Auxred'in ormanları sevmesinin nedenlerinden biride buydu.İç kısımlar serin,ağaç tepeleri sıcacıktı.Bir an önce avını bulup ağaçlardan birinin tepesine çıkıp işaret borusunu üflemeyi umuyordu.Tekrar duraksadı ve yeri dinledi.Sık ve tekrar eden bir adım sesi geliyordu fakat adımdan çok bir nesne düşüyor gibiydi.Sesleri dinledikten sonra ne olduğunu anlamak için biraz daha sürünüp büyükçe bir çalının içine girip dışarıya baktı.Karşısında genişçe bir göl vardı.Gölün etrafı jurllar ile dolu olmalıydı fakat sadece bir adet jurl vardı.Hemen onu yakalayıp yem olarak kullanmayı düşündü.Sol eliyle sağ omzundaki yayını çıkardı ve saği eliyle sırtındaki kılıftan bir adet ok alıp yayını gerdi.Fırlatma konusunda oldukça yetenekliydi fakat menzilli silahlar için ola yeteneği hakkında aynı şeyler söylenemezdi.Kardeşler arasında en iyi nişancı Sjarlon'du.Sjarlon'un ona çocukken öğrettiği şekilde derin bir nefes aldı.Hedefine bir kere daha bakıp gözlerini yumdu.Nefesini ağır bir şekilde bırakmaya başladı.Sjarlon, yeterince odaklanırsa okun istediği yere gidebieleceğinden bahsetmişti.Hedefinin yerini ve okunun vurmasını istediği yeri hayal etti ve odaklanamaya başladı.Kendinden emin olduğu anda gergin yayını serbest bırakıp okunu hedefine göre gönderdi.Gökyüzünden hedefine süzülen bir oponung gibi ilerliyordu oku.Hedefinin çığlığını beklerken kırılan bir çubuk sesi duydu.Gözlerini açtığında hedefi hala yerinde bekliyordu fakat oku üzerinde değildi.Biraz daha dikkatli baktığında okunun yerde kırılmış olduğunu ve biraz daha ilerisinde farklı bir okun hedefin tersi yönünde yere dik bir şekilde saplanmış olarak gördü.Bu,diğerlerinden birine ait olmalıydı çünkü okun tüyleri başlangıçta dağıtılan av oklarıyla aynıydı.Tüylerin uç kısımları beyaz ön tarafları koyu maviydi.Aralarında havadaki bir oku kolayca vurabilecek bir tek insan vardı."Sjarlon !" diye düşündü ve panikledi.Her ne kadar yaratıcı ve çevik olsa da okunu hedefine gönderdiğinde gözleri kapalıydı.Oku atan kişiyi görmedeği için hala kim olduğundan emin değildi şanslı bir atışta olabilirdi.Kim olduğunu tekrar anlamak için okun yerdeki açısına bakarak geldiği yönü hayal ederek yayını tekrar hazırladı.Bu sefer kim olduğunu anlayacaktı.Yayını gerip etrafa bir kere daha baktı.Kimseyi göremeyince okunu karşısındaki ağaçların arasına gönderdi.Ne bir hedefe ne de bir ağaca çarpma sesi geldi.İyice endişelenmeye başladı.Karşısındakini şaşırtmaya kararlıydı.Hemen çalının dibinde bulunan taşlardan birini aldı ve sol tarafa gölün kıyısına doğru fırlattı.Taşın yere çarptığını duyduğu anda ters yöne doğru yuvarlanıp hemen yayına bir ok yerleştirip gerdi ve ayağa kalkıp rakibini görmeye çalıştı.O anda ensesine batan soğuk çeliği ve dalga geçen bir tonda ses duydu :
-Sana öğrettiğim şeyleri bana karşı kullanmak biraz akılsızcaydı.Beni hayal kırıklığına uğrattın tüysüz sıçan.Yaratıcı birşeyler beklerdim fakat bu çok basit bir hamleydi kardeşim.
+Sen olduğunu tahmin etmiştim fakat sen bunu tahmin edemedin.
-Sen neden bahsediyorsun ?
Auxred çevikliğine güvenerek boynunu hızla öne eğip gergin durumda olan yayın önce gövdesini sonra ipini bıraktı.Üzerindeki gerginlik birden kaybolan yay aksi yöne , konuşan kişinin suratına doğru fırladı.Neye uğradığını şaşıran Sjarlon bir an oku tutan elini serbest bıraktı ve elindeki ok yaydan fırladı.Suratına çarpan yayın etkisiyle sersemleyen Sjarlon okun kardeşini vurduğunu sanıp dehşete kapıldı.Kafasını tutarak önüne korkuyla baktı fakat oku yere saplanmış halde duruyordu.Şaşkınlıkla etrafa bakındı fakat Auxred'ten bir iz bulamayınca hemen koşup oradan uzaklaşmaya başladı.Biraz sonra arkasından gelen olup olmadığını anlamak için önceden hazırladığı keseyi yere fırlattı ve ağaçlardan birinin arkasına saklandı.Hızlı bir şekilde nefes aldığı için bu sessiz ormanda fark edilmesi kolaylaşıyordu ve koştuğu için yeterince dikkat çektiğini düşünüyordu.Koluyla ağzını hafifçe kapatıp nefesine hakim olmaya çalışıyordu.Nefesinin kontrolünü sağladıktan sonra yere bakıp üzerinde ayak izi olup olmadığına baktı.Herhangi bir iz olmadığı için devam takip edilmediğini anlayıp yavaşça ormanda ilerlemeye devam etti.Bu sırada Auxred yaşadığı olayı aklında tekrar canlandırdı.Yapacaklarının bir işe yaramaması Sjarlon'un , normalin tersine hareket edeceğini anladığını fark etti.Buna şaşırmamıştı çünkü Sjarlon gerçekten zekiydi.Auxred bu sefer en yakın ağaca tırmanmaya karar verdi.Hızlıca yanındaki ağaca tırmanıp göle ve orada bulunan jurla tekrar baktı.Orada duruyordu ! Hemen yayını gerip gözlerini kapatmadan okunu bıraktı.Jurl ,karnına saplanan okun şiddetiyle saniyeler içinde sesini çıkaramadan yere yığıldı.Hemen ağaçtan inip jurlu yerden aldı.Karnını delip sağ tapar kemiğine saplanan okunu çekip çıkardı.Hayvanın miğdesinin bir kısmı delikten dışarı sarktı.Göl kenarındaki bikilerden birinin yaprağını koparıp hayvanı sardı.Sjarlon geri dönmeden uzaklaşmalıydı ve ona sıktığı yöne doğru yavaş ve sessiz adımlarla ilerlemeye başladı.İlerlemeye devam ettikçe bardakları birbirine çarpınca çıkan sesi işitmeye başladı.Sesin geldiği yöne doğru ilerlemeden önce riski göze alamadı ve son seferki hatasını tekrarlamamak için yeniden bir ağacın tepesine çıktı.Ormanın ağaçları kalın dallara ve gür yapraklara sahipti.Vücudunun hafifliği sayesinde dalların üzerinde zorlanmadan hareket ederek sese doğru ilerledi.Yaprakları aralayıp aşağı baktığında tanıdık bir manzarayla karşılaştı ve kahkaha atmamak için kendini zor tuttu.Sese neden olan şey Valion ve Halet'in bira dolu bardaklarını her dikişten önce çarpıştırmalarıydı.Auxred,gece herkes uyuduğunda biraları getirip sakladıklarına emindi.Bu,diğerlerininde birşeyler getirmiş olabileceklerini gösterirdi.İçmekle meşgul oldukları için geriye sadece beş kardeş kalıyordu.Bu sefer sol tarafa doğru ilerlemeye devam etti.Hala etrafta avlamaya değer bir yaratık ya da hayvan yoktu.Eğitmenlerin yaktığı mumun ilk parçası neredeyse yanmıştı ve geriye dört parça kalmıştı bu da av başladığından beri nerdeyse iki saat geçtiğini gösteriyordu.Valion son birasınıda bitirdikten sonra fısıldamaya başladı :
-Sence avladığımız palanları bulan olmuş mudur ?
Halet'te birasını dikip cevap verdi :
+Sanmıyorum.Ne bir ağacın üzerine ne de bir çalıya sakldık kimse bulamaz !
-Haklısın fakat gölün içine saklamak sence iyi bir fikir mi ? Cesetleri törende parçalara ayrıldığında içlerinden balık çıksın istemem işte bu çok komik ve aşalayıcı olurdu.Avını yemekle meşgul yaratıkları avladığımızı düşünürlerdi ...
+Telaşlanma ! Ağızlarına büyük taşlar yerleştirdim ne boğazlarından geçer ne de düşer.
-Seninle çalışmayı bu yüzden seviyorum.Genelde kaslarını çalıştırsanda arada bir kafanıda çalıştırabiliyorsun.
İkili kahkaha atıp cesetleri sakladıkları göle doğru yürümeye başladılar.Avlarını birbirlerinden uzak noktalara sürükleyip işaret borularını üfleyeceklerdi bu sayede beraber çalıştıkları anlaşılmayacaktı.Auxred sakinliğini koruyordu.Ağacın tepesinden inip yerde iz aramaya karar verdi.Sakinliğini koruyarak etrafı araştırmaya başladı.Yaklaşık on dakika sonra birkaç ize rasladı.İzleri incelediğinde dört kısa parmağı olan geniş bir ayak izine ve insan izine rastladı.Onları takip etmeye başladı.İzler ani değişimlerle farklı yönlere yayılıyordu bu da bir kovalamacanın gerçekleştiğini gösteriyordu.Sakinliğin yerini merak almaya başlamıştı ve adımları hızlanmaya başladı.İzleri takip ettikçe sinirli bir varlığın hırlamalarına , bir insanın gürleyişine ve sert bir cismin çarpma sesleri geliyordu.Sesleri dinleyerek izleri takip etmeye devam etti ve büyükçe bir kayanın bulunduğu açık bir alana geldi.Kendini belli etmek istemediği için kayanın arkasına geçip hafifçe eğilip açık alana baktı.İrice bir adam ve daha da irice bir yaratık mücadele ediyordu.Yaratığa dikkatlice baktığında fiziksel yapısı seçilebiliyordu.Kafasında üç adet boyunuzu vardı.Sağ ve sol tarafında iki adet uzun ve geniş , orta kısımda daha kısa bir boynuz bulunuyordu.Yaratığın dört bacağı vardı ve ayaklarında dört adet kısa parmak vardı ve yapıca geniş bir tabanı vardı.Genişçe kahverengi bir gövdesi ve bacakları üzerinde koruma görevi gören oval kalın çıkıntılar vardı.Bunlar kemikleri olmalıydı.Yaratık öfkeyle iri adama doğru koşup boynuzlamaya çalışıyordu fakat adam yerde yuvarlanarak her defasında ağaca çarpmasına neden oluyordu.Adamın elindeki geniş balyozdan Dagen olduğu anlaşılıyordu tabii ki hayvana saldırırken ailesine ettiği hakaretlerde bunu belli ediyordu.Bir yandan yaratığa bir yandan da ailesine küfürler ediyordu.Auxred herkesin birşeyler getirdiğini düşünmeye başladı.Her zaman hazırlık yapmasıyla dalga geçen Dagen bile hazırlık yapmıştı.Hafifçe sırıtıp mücadeleyi izlemeye devam etti.Dagen'in üzerine koşan yaratık öfkeden deliriyordu.Dagen birden yana yuvarlanıp ağaca çarpmasına neden oldu ve bağırdı :
-Koca boynuzlarını kopartacağım seni piç kurusu ! Bu kadar kovalamaca yeter ! Sıra bende !
Nara atarak balyozunu tüm gücüyle kaldırıp ağaca çarpmaktan sersemleyen yaratığın kafasına indirdi.Yaratığın beyni balyozun şiddetiyle kafatasından parçalanarak fırlamıştı.Dagen balyozunu zorlukla çıkarıp yere bıraktı.Üzeri kana bulanmıştı.Kemerinden av bıçağını çıkarıp yaratığın kesmeye başladı.Kısa sürede yer yaratığın kanıyla kaplanmıştı.Biraz uğraştıktan sonra yaratığın kafasını bedeninden ayırmasıyla dili ve kırılan birkaç dişi kesik boğazından yere saçıldı.Dagen yaratığın bedenine son bir kez bakıp bağırdı :
-Sana ne demiştim piç kurusu ? Kafanı temizleyip tuvalet yapacağım ! Ağzına sıçacağım !
Yaratığın kafası sayesinde ilk sırayı alacağını düşünüp keyifle homurdandı.Vakit kaybetmeden avını bulduğunu duyurmak için işaret borusunu üfledi.Kalın ve içten gelen bir sesti borunun sesi.Auxred vakit kaybetmeye başladığını fark etti fakat kardeşini tebrik etmekten kendini alıkoyamadı.Birden ortaya çıkıp kahkaha atarak bağırdı :
-Küçükken çamurda yuvarladığımız domuzlar gibiydin pis herif !
+Bu domuz avını yakaladı ve silahını kapmaya hazır peki ya sen ne avladın pislik ?
-Senin avını gölgede bırakacak bir av ! Törende yüzünü görmek için sabırsızlanıyorum.
+Törende görüşelim o zaman küçük kardeşim.Şimdi burdan kaybol eğer eğitmenler seni görürde avım geçersiz sayılırsa senin kafanı sunarım!
Auxred kahkaha atarak uzaklaştı fakat sesindeki endişe anlaşılabilirdi.Hızlı olmalı ve bir av bulmalıydı ! Avı üç boynuzlu bir kafadan daha özel olmalıydı yoksa rezil olacaktı ve zaferi anlamsız kalacaktı.Kardeşiyle yarışmasına neden olan hırsına yenik düştü ve ormanın farklı bir tarafına doğru koşmaya başladı.Koşarken kısa aralıklarla iki işaret borusu daha duydu.Bunlar daha uzaktan geliyordu. Valion ve Halet olduklarını düşündü ve geriye kalanları hatırladı.Atletik Altayer , sessiz Earon , yeterince zeki ve tehlikeli Sjarlon ve son olarak dikkatsiz fakat yetenekli Kirigün.Daha vakti olduğunun farkındaydı fakat elini çabuk tutmak istiyordu.Ormanın daha önce gitmediği daha karanlık kısmına gitmeye karar verdi.Burada ağaçlar daha sık ve gürdü bu yüzden neredeyse hiç güneş düşmezdi.Hızlı ve emin adımlarla ışığın azaldığı yöne doğru koşmaya başladı.Artık bir av bulmanın vakti gelmişti !
Bölüm I : Kardeşlerin Son Avı (Kısım 2)
Bekleyişin ardından av borusu duyuldu.Borunun sesi bütün ormanda yankılandı.Huzur içinde şarkı söyleyen kuşlar ulu av borusunun sesiyle irkilip birden uçuşmaya başladılar.Orman şimdi çok sessizdi.Sık ve gür ağaçlarla kaplı olan Kelijron Ormanı birçok türden yaratığa ev sahipliği yapardı.Avlanması en kolay olanları jurllardı.Bir jurl dışardan bakıldığında kurbağaya benzetilebilinir fakat normal bir kurbağanın aksine tehlike anında kaçmak yerine vücut ısısını ikiye katlayarak derisini elle tutulamaz bir hale getirirdi.Bu, doğal yaşamda hayatta kalmak için ya da bir hayvana karşı kendini yem olarak kullanmak için mükemmel bir özelliktir fakat insanlara karşı pekte işe yaramazdı.Renkleri bulundukları doğal ortama göre değişebilir ve yeterince sakin durumda kalırlarsa gözle görülmeleri neredeyse imkansızlaşırdı.Jurllar,ormanı tanıyan avcılar için kolay avlardır fakat yüzlerce tehlikeli yaratığın varlığıda hatırlanmalıdır.Borunun yankılanması bittiğinde gençler ormana dağılmaya başladı.Auxred kardeşlerini iyi tanıyordu.En iyi kamufle onlanlarını , tuzaklardan en iyi anlayanlarını ve diğer özelliklerini biliyordu.Diğerleride onun özelliklerini biliyorlardı bu yüzden her zaman izleyeceği taktiklerin yerine düşündüklerinin tam tersini yapmayı planladı.Normalde hemen bir ağacın tepesine çıkar ve güvenli bir yol çizerdi kafasında.Nerede neyin olduğunu ve çevreyi nasıl kullanabileceğini yaratıcı zekası sayesinde planlar çevikliği sayesinde de hızlıca gerçekleştirirdi.Karşısında sadece yaratıklar olsaydı bu plan kabul edilebilir bir plandı fakat onu doğduğu andan itibaren gözlemleyip tanıyan yedi kardeşi vardı karşısında.Hemen bir çalının arkasına atladı ve sürünmeye başladı.Eğer su kaynağı bulursa orada yaşayan avları ve bu avlarla beselenen daha büyük yaratıkların izlerini bulabileceğini biliyordu.Yavaş yavaş sürünürken birkaç saniyeliğine duraksayıp etrafı dinliyordu.Herhangi bir ayak sesi duymamıştı fakat hayvanların çıkardığı sesleri duyabiliyordu.Seslerin geldiği yöne doğru sürünmeye devam etti.Yanından geçtiği karınca yuvaları güneye ilerlediğini gösteriyordu.Ağaçların gürlüğü nedeniyle güneş ışığı küçük parçalarar halinde ormanın içine yayılıyordu bu nedenle ormanın serin bir havası vardı.Auxred'in ormanları sevmesinin nedenlerinden biride buydu.İç kısımlar serin,ağaç tepeleri sıcacıktı.Bir an önce avını bulup ağaçlardan birinin tepesine çıkıp işaret borusunu üflemeyi umuyordu.Tekrar duraksadı ve yeri dinledi.Sık ve tekrar eden bir adım sesi geliyordu fakat adımdan çok bir nesne düşüyor gibiydi.Sesleri dinledikten sonra ne olduğunu anlamak için biraz daha sürünüp büyükçe bir çalının içine girip dışarıya baktı.Karşısında genişçe bir göl vardı.Gölün etrafı jurllar ile dolu olmalıydı fakat sadece bir adet jurl vardı.Hemen onu yakalayıp yem olarak kullanmayı düşündü.Sol eliyle sağ omzundaki yayını çıkardı ve saği eliyle sırtındaki kılıftan bir adet ok alıp yayını gerdi.Fırlatma konusunda oldukça yetenekliydi fakat menzilli silahlar için ola yeteneği hakkında aynı şeyler söylenemezdi.Kardeşler arasında en iyi nişancı Sjarlon'du.Sjarlon'un ona çocukken öğrettiği şekilde derin bir nefes aldı.Hedefine bir kere daha bakıp gözlerini yumdu.Nefesini ağır bir şekilde bırakmaya başladı.Sjarlon, yeterince odaklanırsa okun istediği yere gidebieleceğinden bahsetmişti.Hedefinin yerini ve okunun vurmasını istediği yeri hayal etti ve odaklanamaya başladı.Kendinden emin olduğu anda gergin yayını serbest bırakıp okunu hedefine göre gönderdi.Gökyüzünden hedefine süzülen bir oponung gibi ilerliyordu oku.Hedefinin çığlığını beklerken kırılan bir çubuk sesi duydu.Gözlerini açtığında hedefi hala yerinde bekliyordu fakat oku üzerinde değildi.Biraz daha dikkatli baktığında okunun yerde kırılmış olduğunu ve biraz daha ilerisinde farklı bir okun hedefin tersi yönünde yere dik bir şekilde saplanmış olarak gördü.Bu,diğerlerinden birine ait olmalıydı çünkü okun tüyleri başlangıçta dağıtılan av oklarıyla aynıydı.Tüylerin uç kısımları beyaz ön tarafları koyu maviydi.Aralarında havadaki bir oku kolayca vurabilecek bir tek insan vardı."Sjarlon !" diye düşündü ve panikledi.Her ne kadar yaratıcı ve çevik olsa da okunu hedefine gönderdiğinde gözleri kapalıydı.Oku atan kişiyi görmedeği için hala kim olduğundan emin değildi şanslı bir atışta olabilirdi.Kim olduğunu tekrar anlamak için okun yerdeki açısına bakarak geldiği yönü hayal ederek yayını tekrar hazırladı.Bu sefer kim olduğunu anlayacaktı.Yayını gerip etrafa bir kere daha baktı.Kimseyi göremeyince okunu karşısındaki ağaçların arasına gönderdi.Ne bir hedefe ne de bir ağaca çarpma sesi geldi.İyice endişelenmeye başladı.Karşısındakini şaşırtmaya kararlıydı.Hemen çalının dibinde bulunan taşlardan birini aldı ve sol tarafa gölün kıyısına doğru fırlattı.Taşın yere çarptığını duyduğu anda ters yöne doğru yuvarlanıp hemen yayına bir ok yerleştirip gerdi ve ayağa kalkıp rakibini görmeye çalıştı.O anda ensesine batan soğuk çeliği ve dalga geçen bir tonda ses duydu :
-Sana öğrettiğim şeyleri bana karşı kullanmak biraz akılsızcaydı.Beni hayal kırıklığına uğrattın tüysüz sıçan.Yaratıcı birşeyler beklerdim fakat bu çok basit bir hamleydi kardeşim.
+Sen olduğunu tahmin etmiştim fakat sen bunu tahmin edemedin.
-Sen neden bahsediyorsun ?
Auxred çevikliğine güvenerek boynunu hızla öne eğip gergin durumda olan yayın önce gövdesini sonra ipini bıraktı.Üzerindeki gerginlik birden kaybolan yay aksi yöne , konuşan kişinin suratına doğru fırladı.Neye uğradığını şaşıran Sjarlon bir an oku tutan elini serbest bıraktı ve elindeki ok yaydan fırladı.Suratına çarpan yayın etkisiyle sersemleyen Sjarlon okun kardeşini vurduğunu sanıp dehşete kapıldı.Kafasını tutarak önüne korkuyla baktı fakat oku yere saplanmış halde duruyordu.Şaşkınlıkla etrafa bakındı fakat Auxred'ten bir iz bulamayınca hemen koşup oradan uzaklaşmaya başladı.Biraz sonra arkasından gelen olup olmadığını anlamak için önceden hazırladığı keseyi yere fırlattı ve ağaçlardan birinin arkasına saklandı.Hızlı bir şekilde nefes aldığı için bu sessiz ormanda fark edilmesi kolaylaşıyordu ve koştuğu için yeterince dikkat çektiğini düşünüyordu.Koluyla ağzını hafifçe kapatıp nefesine hakim olmaya çalışıyordu.Nefesinin kontrolünü sağladıktan sonra yere bakıp üzerinde ayak izi olup olmadığına baktı.Herhangi bir iz olmadığı için devam takip edilmediğini anlayıp yavaşça ormanda ilerlemeye devam etti.Bu sırada Auxred yaşadığı olayı aklında tekrar canlandırdı.Yapacaklarının bir işe yaramaması Sjarlon'un , normalin tersine hareket edeceğini anladığını fark etti.Buna şaşırmamıştı çünkü Sjarlon gerçekten zekiydi.Auxred bu sefer en yakın ağaca tırmanmaya karar verdi.Hızlıca yanındaki ağaca tırmanıp göle ve orada bulunan jurla tekrar baktı.Orada duruyordu ! Hemen yayını gerip gözlerini kapatmadan okunu bıraktı.Jurl ,karnına saplanan okun şiddetiyle saniyeler içinde sesini çıkaramadan yere yığıldı.Hemen ağaçtan inip jurlu yerden aldı.Karnını delip sağ tapar kemiğine saplanan okunu çekip çıkardı.Hayvanın miğdesinin bir kısmı delikten dışarı sarktı.Göl kenarındaki bikilerden birinin yaprağını koparıp hayvanı sardı.Sjarlon geri dönmeden uzaklaşmalıydı ve ona sıktığı yöne doğru yavaş ve sessiz adımlarla ilerlemeye başladı.İlerlemeye devam ettikçe bardakları birbirine çarpınca çıkan sesi işitmeye başladı.Sesin geldiği yöne doğru ilerlemeden önce riski göze alamadı ve son seferki hatasını tekrarlamamak için yeniden bir ağacın tepesine çıktı.Ormanın ağaçları kalın dallara ve gür yapraklara sahipti.Vücudunun hafifliği sayesinde dalların üzerinde zorlanmadan hareket ederek sese doğru ilerledi.Yaprakları aralayıp aşağı baktığında tanıdık bir manzarayla karşılaştı ve kahkaha atmamak için kendini zor tuttu.Sese neden olan şey Valion ve Halet'in bira dolu bardaklarını her dikişten önce çarpıştırmalarıydı.Auxred,gece herkes uyuduğunda biraları getirip sakladıklarına emindi.Bu,diğerlerininde birşeyler getirmiş olabileceklerini gösterirdi.İçmekle meşgul oldukları için geriye sadece beş kardeş kalıyordu.Bu sefer sol tarafa doğru ilerlemeye devam etti.Hala etrafta avlamaya değer bir yaratık ya da hayvan yoktu.Eğitmenlerin yaktığı mumun ilk parçası neredeyse yanmıştı ve geriye dört parça kalmıştı bu da av başladığından beri nerdeyse iki saat geçtiğini gösteriyordu.Valion son birasınıda bitirdikten sonra fısıldamaya başladı :
-Sence avladığımız palanları bulan olmuş mudur ?
Halet'te birasını dikip cevap verdi :
+Sanmıyorum.Ne bir ağacın üzerine ne de bir çalıya sakldık kimse bulamaz !
-Haklısın fakat gölün içine saklamak sence iyi bir fikir mi ? Cesetleri törende parçalara ayrıldığında içlerinden balık çıksın istemem işte bu çok komik ve aşalayıcı olurdu.Avını yemekle meşgul yaratıkları avladığımızı düşünürlerdi ...
+Telaşlanma ! Ağızlarına büyük taşlar yerleştirdim ne boğazlarından geçer ne de düşer.
-Seninle çalışmayı bu yüzden seviyorum.Genelde kaslarını çalıştırsanda arada bir kafanıda çalıştırabiliyorsun.
İkili kahkaha atıp cesetleri sakladıkları göle doğru yürümeye başladılar.Avlarını birbirlerinden uzak noktalara sürükleyip işaret borularını üfleyeceklerdi bu sayede beraber çalıştıkları anlaşılmayacaktı.Auxred sakinliğini koruyordu.Ağacın tepesinden inip yerde iz aramaya karar verdi.Sakinliğini koruyarak etrafı araştırmaya başladı.Yaklaşık on dakika sonra birkaç ize rasladı.İzleri incelediğinde dört kısa parmağı olan geniş bir ayak izine ve insan izine rastladı.Onları takip etmeye başladı.İzler ani değişimlerle farklı yönlere yayılıyordu bu da bir kovalamacanın gerçekleştiğini gösteriyordu.Sakinliğin yerini merak almaya başlamıştı ve adımları hızlanmaya başladı.İzleri takip ettikçe sinirli bir varlığın hırlamalarına , bir insanın gürleyişine ve sert bir cismin çarpma sesleri geliyordu.Sesleri dinleyerek izleri takip etmeye devam etti ve büyükçe bir kayanın bulunduğu açık bir alana geldi.Kendini belli etmek istemediği için kayanın arkasına geçip hafifçe eğilip açık alana baktı.İrice bir adam ve daha da irice bir yaratık mücadele ediyordu.Yaratığa dikkatlice baktığında fiziksel yapısı seçilebiliyordu.Kafasında üç adet boyunuzu vardı.Sağ ve sol tarafında iki adet uzun ve geniş , orta kısımda daha kısa bir boynuz bulunuyordu.Yaratığın dört bacağı vardı ve ayaklarında dört adet kısa parmak vardı ve yapıca geniş bir tabanı vardı.Genişçe kahverengi bir gövdesi ve bacakları üzerinde koruma görevi gören oval kalın çıkıntılar vardı.Bunlar kemikleri olmalıydı.Yaratık öfkeyle iri adama doğru koşup boynuzlamaya çalışıyordu fakat adam yerde yuvarlanarak her defasında ağaca çarpmasına neden oluyordu.Adamın elindeki geniş balyozdan Dagen olduğu anlaşılıyordu tabii ki hayvana saldırırken ailesine ettiği hakaretlerde bunu belli ediyordu.Bir yandan yaratığa bir yandan da ailesine küfürler ediyordu.Auxred herkesin birşeyler getirdiğini düşünmeye başladı.Her zaman hazırlık yapmasıyla dalga geçen Dagen bile hazırlık yapmıştı.Hafifçe sırıtıp mücadeleyi izlemeye devam etti.Dagen'in üzerine koşan yaratık öfkeden deliriyordu.Dagen birden yana yuvarlanıp ağaca çarpmasına neden oldu ve bağırdı :
-Koca boynuzlarını kopartacağım seni piç kurusu ! Bu kadar kovalamaca yeter ! Sıra bende !
Nara atarak balyozunu tüm gücüyle kaldırıp ağaca çarpmaktan sersemleyen yaratığın kafasına indirdi.Yaratığın beyni balyozun şiddetiyle kafatasından parçalanarak fırlamıştı.Dagen balyozunu zorlukla çıkarıp yere bıraktı.Üzeri kana bulanmıştı.Kemerinden av bıçağını çıkarıp yaratığın kesmeye başladı.Kısa sürede yer yaratığın kanıyla kaplanmıştı.Biraz uğraştıktan sonra yaratığın kafasını bedeninden ayırmasıyla dili ve kırılan birkaç dişi kesik boğazından yere saçıldı.Dagen yaratığın bedenine son bir kez bakıp bağırdı :
-Sana ne demiştim piç kurusu ? Kafanı temizleyip tuvalet yapacağım ! Ağzına sıçacağım !
Yaratığın kafası sayesinde ilk sırayı alacağını düşünüp keyifle homurdandı.Vakit kaybetmeden avını bulduğunu duyurmak için işaret borusunu üfledi.Kalın ve içten gelen bir sesti borunun sesi.Auxred vakit kaybetmeye başladığını fark etti fakat kardeşini tebrik etmekten kendini alıkoyamadı.Birden ortaya çıkıp kahkaha atarak bağırdı :
-Küçükken çamurda yuvarladığımız domuzlar gibiydin pis herif !
+Bu domuz avını yakaladı ve silahını kapmaya hazır peki ya sen ne avladın pislik ?
-Senin avını gölgede bırakacak bir av ! Törende yüzünü görmek için sabırsızlanıyorum.
+Törende görüşelim o zaman küçük kardeşim.Şimdi burdan kaybol eğer eğitmenler seni görürde avım geçersiz sayılırsa senin kafanı sunarım!
Auxred kahkaha atarak uzaklaştı fakat sesindeki endişe anlaşılabilirdi.Hızlı olmalı ve bir av bulmalıydı ! Avı üç boynuzlu bir kafadan daha özel olmalıydı yoksa rezil olacaktı ve zaferi anlamsız kalacaktı.Kardeşiyle yarışmasına neden olan hırsına yenik düştü ve ormanın farklı bir tarafına doğru koşmaya başladı.Koşarken kısa aralıklarla iki işaret borusu daha duydu.Bunlar daha uzaktan geliyordu. Valion ve Halet olduklarını düşündü ve geriye kalanları hatırladı.Atletik Altayer , sessiz Earon , yeterince zeki ve tehlikeli Sjarlon ve son olarak dikkatsiz fakat yetenekli Kirigün.Daha vakti olduğunun farkındaydı fakat elini çabuk tutmak istiyordu.Ormanın daha önce gitmediği daha karanlık kısmına gitmeye karar verdi.Burada ağaçlar daha sık ve gürdü bu yüzden neredeyse hiç güneş düşmezdi.Hızlı ve emin adımlarla ışığın azaldığı yöne doğru koşmaya başladı.Artık bir av bulmanın vakti gelmişti !
Bölüm I : Kardeşlerin Son Avı (Kısım 2)