Nasıl Da vinci hem ressam, hem müzisyen, hem jeolog, hem anatomist, hem mimar, hem hezarfen, hem heykeltıraş, hem yazar, hem gökbilimci, hem haritacı, hem botanikçi, hem matematikçi olabiliyorsa, başka kişiler de (peygamberler mesela) bu tür vasıflara sahip olabilirler. Bu tamamen anlatıma dayalı, sonradan yazılmış eser ve eserler bu kişiler tarafından düşünülmüş olabilir. Tarihe kayıt edilmemiş şeyleri saymıyoruz bile.
Yani tamamen beynimizin yetmediği durumlar için oluşturulmuş bir inanç olgusu var. Zaten "iman" "inanç" kanıt gerektirmez ve deneye tutulamaz. Bu tür konular bilim ile düşünülmemelidir. Sizin bir tanrıya, yaratıcıya, gizli güce, bilinmeyene yüklemeniz gereken düşünceleriniz, stresiniz, sırlarınız varsa iman ediniz.
Etik ve ahlak kurallarınızı var olan toplumsal inançlara göre düzenleyebilirsiniz, ortak kültürdeki dili konuşabilirsiniz, en basitinden ateist birinin şaşırmak için "allah, allah" demesi onu dine inanan biri yapmaz, bu dil ortak kültürde geçtiği için kullanılmıştır. Bu tamamen insanın doğası gereği topluma uyum sağlamak için yapılan bir eylemdir. Yeni doğan bir bebeğin inancı, etik ve ahlak kuralları etrafındaki toplum ile oluşturulmuştur ve bu sonradan değiştirilebilir durumdadır.
Kimseyi bak burada yazıyor diyerek imana zorlayamazsınız, kimseyi de bu çürütüldü diye kendi inancından vazgeçiremezsiniz. Kişinin tamamen ihtiyaçları ile alakalıdır. Bir kişi zina yapmaktan korkuyorsa bunu inancındaki ölüm sonrası korkusu yüzünden yapıyordur diyebiliriz. Tecavüz meselesi mesela, tecavüz eden kişilerin gerçekten imanlı ve inançlı olduğu düşünebilir mi? İrade sahibi olabilir mi? Bu eylem sırasında ölüm sonrası aklına gelmemiştir, geldiyse de inanmamıştır * Yani bir dine inanıyor olması onu mutlak ahlaklı ve etikli hale getirmez* Benim bir dine inanmamam* beni ahlaksız, etik kurallara inanmayan uymayan biri yapmaz. Aksine belki de benim ahlak ve etiğim bu inanlardan çok daha üst düzeydedir.
Benim şahsi fikrim, kutsal kitapların bu tür düşünür, siyasetçi, vasıflı kişi veya kişiler tarafından duruma göre düşünülmüş, tartışılmış olmasıdır. Çoğu da sonradan esere dönüşür. Yine de bu beni inançsız biri yapar mı? Terminolojide "batıl inanç" denen davranışları sergiliyor olabilirim. "Şans yüzüğü", "Okunmuş Prinç", "okunmuş su" vs vs örnekleri benim "kendime" olan inancımı arttırıyor, beni motive ediyor, sakinleştiriyor olabilir. Siz Allah bilir, eder, görür, yardımcı olur derken; Ben kalemim yanımda, yüzüğüm yanımda diye düşünerek *kendimi motive edebilir,* var olan bilgim ve yeteneğim sayesinde iş yapabilirim. İkisi de aynı noktada birleşir. Şans faktörü. Ola gelen şeyler sonucundan, bilgi ve yeteneklerde eklendikten sonra, allah inancı olanda bir iş başarabilir, yapabilir, batıl dediğimiz inancı olanda. Ve budist olabilirim, budaya değil düşüncelerine inanıyorumdur.
Tekrar kitap konusuna dönelim, dönemin sorunlarına çözüm getiren bu araç, insanların yüreğine bilinmeyenin korkusunu salmış ve bu sayede toplumsal düzeni sağlamıştır. Bu Tanrıya spesifik olan şeyler, nedense bundan önceki tanrılarda nedense görülmemiştir. Misal Hristiyanlıkta tanrı daha merhametlidir ancak zebur çok daha gaddar bir tanrıdır. Tanrının sakinleşip köpürdüğü fikri daha İskandinav tanrılarına özgüdür.
Demem* o ki kimse kimseye hakikat nedir diye bir yerlerini yırtmasın arkadaş. Bir kişinin ahlak ve etiği, sizin ahlak ve etiğiniz ile çakışmıyorsa bu kişinin bir şeye inanıp inanması kimseyi etkilemez. AKSİNE size katkı sağlayabilir? Bir şeyler öğrenebilirsiniz. Güneşe inan, fikir ve düşüncelerini güneş etrafında şekillendiren biri toplumsal açıdan zararlı değilse, size de zararı olmaz, hatta aksine ondan yeni şeyler öğrebilir, ufkunuzu açabilirsiniz.
Ahitleri okumak sizi "dinden çıkarmaz". Dinden çıkmada ne ise artık? Bu bir inanç şeklidir, bu bir toplum veya örgüt değildir. Sonuçta "Allah" bağışlayıcı değil miydi?
Zebur okumakta nitekim aynı şeyi yapmaz. Okuyun, düşünün ve sizin için doğru olan inanç biçimine inanın ya da inanmayın. "İnanmama" düşüncesi de sonuçta bir inançtır. Olmayan bir şeye inanmayı reddettiğinize inanırsınız. Güzel inançlı günler ve geceler.
Hatta ileride tüm inançları birleştirip, "evrensel iyi" dediğimiz inancı ortaya çıkaracak biri olur aranızdan? Kim bilir?
* olan kısımları şimdi düzenledim.
Yani tamamen beynimizin yetmediği durumlar için oluşturulmuş bir inanç olgusu var. Zaten "iman" "inanç" kanıt gerektirmez ve deneye tutulamaz. Bu tür konular bilim ile düşünülmemelidir. Sizin bir tanrıya, yaratıcıya, gizli güce, bilinmeyene yüklemeniz gereken düşünceleriniz, stresiniz, sırlarınız varsa iman ediniz.
Etik ve ahlak kurallarınızı var olan toplumsal inançlara göre düzenleyebilirsiniz, ortak kültürdeki dili konuşabilirsiniz, en basitinden ateist birinin şaşırmak için "allah, allah" demesi onu dine inanan biri yapmaz, bu dil ortak kültürde geçtiği için kullanılmıştır. Bu tamamen insanın doğası gereği topluma uyum sağlamak için yapılan bir eylemdir. Yeni doğan bir bebeğin inancı, etik ve ahlak kuralları etrafındaki toplum ile oluşturulmuştur ve bu sonradan değiştirilebilir durumdadır.
Kimseyi bak burada yazıyor diyerek imana zorlayamazsınız, kimseyi de bu çürütüldü diye kendi inancından vazgeçiremezsiniz. Kişinin tamamen ihtiyaçları ile alakalıdır. Bir kişi zina yapmaktan korkuyorsa bunu inancındaki ölüm sonrası korkusu yüzünden yapıyordur diyebiliriz. Tecavüz meselesi mesela, tecavüz eden kişilerin gerçekten imanlı ve inançlı olduğu düşünebilir mi? İrade sahibi olabilir mi? Bu eylem sırasında ölüm sonrası aklına gelmemiştir, geldiyse de inanmamıştır * Yani bir dine inanıyor olması onu mutlak ahlaklı ve etikli hale getirmez* Benim bir dine inanmamam* beni ahlaksız, etik kurallara inanmayan uymayan biri yapmaz. Aksine belki de benim ahlak ve etiğim bu inanlardan çok daha üst düzeydedir.
Benim şahsi fikrim, kutsal kitapların bu tür düşünür, siyasetçi, vasıflı kişi veya kişiler tarafından duruma göre düşünülmüş, tartışılmış olmasıdır. Çoğu da sonradan esere dönüşür. Yine de bu beni inançsız biri yapar mı? Terminolojide "batıl inanç" denen davranışları sergiliyor olabilirim. "Şans yüzüğü", "Okunmuş Prinç", "okunmuş su" vs vs örnekleri benim "kendime" olan inancımı arttırıyor, beni motive ediyor, sakinleştiriyor olabilir. Siz Allah bilir, eder, görür, yardımcı olur derken; Ben kalemim yanımda, yüzüğüm yanımda diye düşünerek *kendimi motive edebilir,* var olan bilgim ve yeteneğim sayesinde iş yapabilirim. İkisi de aynı noktada birleşir. Şans faktörü. Ola gelen şeyler sonucundan, bilgi ve yeteneklerde eklendikten sonra, allah inancı olanda bir iş başarabilir, yapabilir, batıl dediğimiz inancı olanda. Ve budist olabilirim, budaya değil düşüncelerine inanıyorumdur.
Nitekim dinleri var eden kişiler de bunu kullanmıştır.Olan her şey zihnin sonucudur, zihin üstüne temellenir, zihinden oluşur. Eğer bir insan arı bir zihinle konuşur ya da edimde bulunursa, onu asla terk etmeyen bir gölge gibi bunu mutluluk izler.
Tekrar kitap konusuna dönelim, dönemin sorunlarına çözüm getiren bu araç, insanların yüreğine bilinmeyenin korkusunu salmış ve bu sayede toplumsal düzeni sağlamıştır. Bu Tanrıya spesifik olan şeyler, nedense bundan önceki tanrılarda nedense görülmemiştir. Misal Hristiyanlıkta tanrı daha merhametlidir ancak zebur çok daha gaddar bir tanrıdır. Tanrının sakinleşip köpürdüğü fikri daha İskandinav tanrılarına özgüdür.
Demem* o ki kimse kimseye hakikat nedir diye bir yerlerini yırtmasın arkadaş. Bir kişinin ahlak ve etiği, sizin ahlak ve etiğiniz ile çakışmıyorsa bu kişinin bir şeye inanıp inanması kimseyi etkilemez. AKSİNE size katkı sağlayabilir? Bir şeyler öğrenebilirsiniz. Güneşe inan, fikir ve düşüncelerini güneş etrafında şekillendiren biri toplumsal açıdan zararlı değilse, size de zararı olmaz, hatta aksine ondan yeni şeyler öğrebilir, ufkunuzu açabilirsiniz.
Ahitleri okumak sizi "dinden çıkarmaz". Dinden çıkmada ne ise artık? Bu bir inanç şeklidir, bu bir toplum veya örgüt değildir. Sonuçta "Allah" bağışlayıcı değil miydi?
Zebur okumakta nitekim aynı şeyi yapmaz. Okuyun, düşünün ve sizin için doğru olan inanç biçimine inanın ya da inanmayın. "İnanmama" düşüncesi de sonuçta bir inançtır. Olmayan bir şeye inanmayı reddettiğinize inanırsınız. Güzel inançlı günler ve geceler.
Hatta ileride tüm inançları birleştirip, "evrensel iyi" dediğimiz inancı ortaya çıkaracak biri olur aranızdan? Kim bilir?
* olan kısımları şimdi düzenledim.