Bölüm 4: İsyanın İlk Ayak Sesleri
7 Mayıs 1257
Yollarda haydut avlaya avlaya Vaegir sınırlarında cirit atıyorduk.. İsyanın ayak sesleri önce Rivaçeğ'de duyulmuş, halk ikiye bölünmüş. Valdym sandığım kadar çaresiz değilmiş, Vaegir Krallığı içerisinde eli kulağı çokmuş. Casusların biri gidiyor biri geliyor. Kral Yaroglek ve boyarları Svadya üzerine sefer düzenlediği için şimdilik bizimle uğraşamaz, bu iyi haber. Valdym elimdeki orduyla başkent Reyvadin'i kuşatmak istedi buna izin vermedim. Nedeni çok açık, Reyvadin'e savunma birliği yerleştiremeden Yaroglek tepemize çöker..
Yaroglek'in seferde oluşundan faydalanmak gerek! Vaegir'in soğuk bölgelerine geçmek için çok erken. 7 Mayıs 1257 akşamı kampta yine düşünceli bir biçimdeyken Valdym askerleri teftişini bitirmiş ve yanıma gelmişti.. Tedirgin bir hali vardı, ben ise adını yeni yeni zikrettiğim bir diyarda isyanın baş pençesi olmuştum. Valdym'den Vaegir Krallığının haritasını istedim, planı ortaya koyma vakti. Reyvadin'i kuşatmaya hazırlanmadan Yaroglek kellemizi alırdı bariz açık. Dramug Kalesi! Eğer savunan bir boyar yoksa kaleyi kuşatmanın mantıklı bir fikir olduğunu düşünüyordum. Vaegir boyarlarının içine bir korku salmanın ilk adımı. Sabah ilk iş Dramug'u gözlemlemek!
8 Mayıs 1257
Dramug civarı.. Gözcü askerler kaleyi gözlemliyor, içeride bir boyar ordusu olmadığından emin olup vakit kaybetmememiz lazımdı. Bir kaç saat sonra geri döndüler. Askerler gözlemin sonucundan çok emindi.. Bir tanesi yanıma geldi, selam verdi..
"Boyar Madrox. Dramug Kalesinde garnizon askerleri dışında boyar ordusu yok. Kaleyi almak zor olmayacaktır efendim!"
Valdym'le birbirimize kaleyi alacağımızdan emin bir şekilde baktık.. Bu iş ortaklıktan çok dostluğa yelken açıyordu, şuan için bir sıkıntı yok. Orduyu yavaş yavaş Dramug'a konuşlandırmak istedim. Ancak Reyvadin civarında devriye gezen Boyar Khavel sürpriz bir şekilde ordusuyla çıka geldi.. Kuşatmaya hazırlanıyorken, meydan muharebesine hazırlandık.
155 askerimle 113 kişilik Boyar Khavel'in ordusuna karşı savaşa hazırdık.. Askerlerim korkusuzca emirlerimi bekliyordu. Okçular piyadelerden 30 adım ileriye, Süvariler beni takip edecek! Düşmana vur kaç yaparak kafa döndüreceğiz. Süvariler hazırdı, Valdym'de savaşın içerisinde olmak istiyordu. Boyar Khavel, süvari birliğini birbirlerine yakın tutuyordu. Piyadeleri ise süvarilerin peşinde dönüyordu. Süvari birliğini kırarsam piyadeler sorun olmayacaktır. İlk harekat bizden, Dağınık bir şekilde düşman ordusunun içerisine girdik, vurduğumuz her darbenin ardından düşmanın etrafında dört dönüyorduk. Düşman şaşırmamıştı, sanırım Kalradya orduları savaş taktiklerine karşı soğuk kanlı. Düşmanın okçusu çok olmadığı için şanslıydık. Düşman, Piyadelerim ve okçularımın menzili dışında kaldığı için süvarilerim ile tek başımıza mücadele veriyorduk.. İlk harekat başarılıydı! Boyar Khavel elindeki şövalyeleri ve son piyade birliklerini üzerimize yolladı, o sırada piyadelerime saldırı emrini verdim! Hızla savaş alanına girdiler ve Boyar Khavel'in ordusunu darma duman ettik.. Geriye kalan düşman askerleri sağa sola kaçışıyordu, savaş meydanındaki son düşman askerini Valdym kılıcıyla indirerek bir haykırış attı.. Galibiyet haykırışıydı bu.. Khavel ise arkasına bile bakmadan kaçtı..
Khavel'in kraliyet ordusunu perişan ettikten sonra Dramug Kalesine düzenleyeceğimiz saldırıya geri döndük..
10 Mayıs 1257
Kuşatma için her şey hazırdı.. Fellador ve Valdym'i kuşatmaya dahil etmek istemedim, ancak ikisi de çok istekliydi. Kuşatmaya katılmamalarını söyleyip moral kırmak istemedim. Tehlikeliydi, ancak askerlerim kale duvarlarından içeri girdikten sonra bizde kuşatmaya dahil olacak ve kaleye girecektik.. İlk saldırı okçularımdandı.. Kale duvarlarının tepesindeki düşman okçularıyla karşılıklı ok atışı.. Kale duvarlarından bir bir düşen düşman okçuları.. Piyadelerim kale duvarlarına kuşatma merdivenlerini dayamak için var güçleriyle ilerledi.. Başarıyla kuşatma merdivenleri kale duvarlarına dayandı.. Askerlerim içeri girmek isterken korkusuzca tırmanıyordu.. Düşman okçuları ise tırmanan her bir askeri indirmek için kararlı.. Bu sırada okçularımda merdivenlerden tırmanan askerlerime ok atan düşmanları indiriyordu.. Valdym, Fellador ve ben kuşatmayı tırnaklarımızı kemirerek seyrediyorduk.. Sonunda bir kaç piyade kale duvarlarından kaleye girdi.. Duvarları kollayan piyadelerle çarpışmaya başladılar, onların ardından piyadelerim hızla merdivenleri çıkıyor ve kalenin içerisine giriyordu.. Kuşatma başarılı gibi görünüyor. Sonunda tüm piyadelerim kale duvarlarını tırmandı, ardından okçularım merdivenlere akın etti.. Peşlerinden de biz.. Fellador, Valdym ile birlikte merdivenleri tırmanıp kaleye girdik. Kalkanlarımızı ve kılıçlarımızı çekerek askerlerimizin ardından ilerliyorduk..
Kaleyi savunan düşman sayısı az olsa da büyük bir cesaretle üzerimize geliyorlardı.. Askerlerim birbirlerine yakın bir şekilde karşısına çıkan her düşmanı tek tek indiriyordu.. Askerlerim kale avlusunda geriye kalan düşman okçu ve piyadelerini dört bir yandan çember içine aldık.. Çaresiz bir biçimde olan düşman askerlerini delik deşik ettik.
Zafer çığlıkları! Dramug bizim! Geriye kalan ve saraya çekilen düşmanları öldürmek üzere saraya kalabalık adımlarla ilerledik, kaledeki bir kaç askeride indirdikten sonra zaferimizi kutlamadan evvel askerlerim ölen askerlerimizi ve düşman askerlerini gömmek üzere işe koyuldu.. O günün gecesi sarayda derin bir uyku çektim..
11 Mayıs 1257
Dün geceden aklımı kurcalayan şeyler var. Kalenin kalıcı olarak elimde kalması lazım, izlediğim yolda çok dikkatli olmam gerek. Tabi ki Valdym'le ve sadık hizmetkarım Fellador'la bu konuda derinlemesine fikir alışverişi yapmak gerek. Ancak Valdym'in aklında farklı şeyler vardı, örneğin kalenin sahibi kim olacak? İstese kaleyi kendi himayesine alabilirdi ancak bana sormak istedi. Bu işleri değiştirdi, aklımdaki planlar da aynı şekilde. Kendimden emin bir şekilde kaleyi bana bahşetmesini istedim. Ayrıca Dramug Kalesine bağlı Tebandra köyü de bana bağlanacak ve köyün vergilerini ben toplayacaktım. Valdym çok kısa bir sessizlikten sonra kaleyi bana verdi.
Sanırım artık bana bu soruyu sorduğu için pişman olmuştur, yine de yüzündeki tebessümü kaybetmedi. Demiştim, ortaklık yerini dostluğa bırakıyordu.
Kalenin çevresinde çok yabancı dolaşıyordu.. Gözcüler bunun farkında, bu durumu hep bana bildiriyorlardı. Bu durum beni rahatsız etmeye başladı.. Kalede esir tutulan Svadyalı askerleri zindandan çıkarıp garnizona yerleştirdim. Kışlada yatacakları yatak, yiyecekleri yemeği sağladım. Yaroglek'e karşı tek omuz! Şu sıralar kaleden çıkmak pek mantıklı görünmüyor, sanırım biraz dinlenmek iyi olacak. Garnizonda ordumdan hariç 25 kişi vardı. Ordumu kaleden dışarı çıkarırsam kaleyi kaybetme olasılığım çok yüksekti.
13 Mayıs 1257
13 Mayıs 1257 öğlen vakitleri kalenin dışında beyaz bayrak sallayan bir Vaegir Atlısı göründü.. Boyar Gastya'nın ordusunun Dramug'a yaklaşmak üzere olduğunu kuşatmaya hazırlandığını bildirdi.. Bir kaç saat sonra Boyar Gastya 143 kişiyle Dramug'u kuşatmaya hazırlandı.. Onunla görüşmek istedim, kuşatma öncesi karşı karşıya geldik..
Atının üzerinde dizginlerini sımsıkı tutuyordu.. Bende atımla ona yaklaştım, karşı karşıya geldik..
"Madrox! Adını ilk duyduğumda bile fırsatçı bir akbaba olduğunu düşünmüştüm. Yanılmamışım."
Gülümsedim..
"Size de iyi günler Boyar Gastya! Yalnız bana artık Baş Boyar Madrox diyeceksiniz."
Alay edercesine güldü.. Ciddi bir tavır aldım, kararlı bir şekilde gözlerinin içine baktım..
"Seni bu asil davamıza davet ediyorum Boyar Gastya! Bize katıl, hem haklının yanında olacaksın hemde ödüllendirileceksin!"
Suratındaki ifade nefrete büründü..
Zaten yaşlı kurtların kolayca Yaroglek'ten vazgeçeceğini düşünmüyordum.. Boyar Gastya kuşatmayı kaldırmayacağını, eğer hemen kaleyi terk edersem burada başıma bir şey gelmeyeceğini söyledi.. Çok güzel vaatler ha, ama kararlıydım sonuna kadar savaşacaktım. Kaleye geri çekildim.. Boyar Gastya'da ordusunun başına döndü.. Surların tepesinden Valdym ve Fellador'la birlikte düşmanı seyrediyorduk.. Valdym sessizdi. Bu durum beni rahatsız etmeye başladı.. Fellador;
"Efendim. Savaşıyor muyuz?"
Kararlılıkla baktım yüzüne..
"Bu kale için bir sürü asker feda ettim. Bırakıp gidemem."
Valdym'e döndüm..
"Ya siz ekselansları? Ağzını bıçak açmıyor. Siz neler düşünüyorsunuz, aklınızda ne var?"
Valdym sakalını kaşıdı..
"Senin tavsiyelerin benim hükmüm artık Boyar Madrox. Kaleyi sonuna kadar savunmamız gerektiğini düşünüyorum."
Alaycı bir şekilde gülümsedim, çaresiz bir köle gibi ne düşünsem onaylıyordu..
"Aynı fikirde olduğumuza sevindim."
Saraya doğru hareketlendim..
14 Mayıs 1257
Gastya'nın habercileri gelmeye devam ediyor.. Kuşatmayı kaldırmak, Dramug ve çevresindeki köy için 7500 dinar teklif etmiş.. Düşünmeye bile gerek yok!
Bu kale kanla alındı, ancak kanla verilir!
Dramug Kalesinde sıkışıp kaldık, Boyar Gastya'nın gitmeye niyeti yoktu. Erzağımız tükenmek üzere, kaleden erzak almak için ayrılırsak geri döndüğümüzde kalede dalgalanan sancağımı göremeyeceğimi biliyordum.. Akşam üstü.. İyi haber! Kalenin az ilerisinde bir Vaegir kervanının Reyvadin'e gittiğini öğrendim.. Akşamın karanlığından faydalanıp birliğimle Gastya'nın ordusuna fark edilmeden kaleden ayrılıp kervanı yağmalamak için harekete geçtim..
Kervan başıyla karşı karşıya geldim.. Korkudan titriyordu, yaklaştım..
"Ağır ol serseri! Bu kervan Kral Yaroglek'in himayesindedir, ters bir hareketin onun gazabıyla karşılaşmana neden olacaktır!"
Güldüm..
"Sence tedirgin bir halim var mı? Yaroglek'in canı cehenneme! Askerler saldırın!"
Kervan muhafızları öne çıktılar.. Aynı şekilde benim süvari ve şövalyelerimde.. Kısa sürede kervan birliklerini yok ettik.. Kervanda bulunan alet edevatları, erzakları yağmalayarak tekrar kaleye geri çekildik.. Erzak yeterli değildi bir iki gün idare etse bile razıydım..
O gece.. Dışarıda hareketlilik vardı, Boyar Gastya'nın gece saldıracağını düşünmüyordum.. Sarayda Valdym ve Fellador'la olacakları bekliyorduk.. Askerlerim her şeye hazırdı, Valdym'in orduma dahil ettiği askerlerde korkusuzca olacakları bekliyordu, bu iyi.
Geceyi sarayımda geçirdim.. Düşmanın her hangi bir saldırısına karşı askerler de uykusuz kalmıştı.. Gecenin ilerleyen saatlerinde de hareketlilik yaşanmayınca askerleri dinlendirme emri verdim, nöbetleşe dinlendiler..
15 Mayıs 1257
Her şey 15 Mayıs sabahı başladı.. Gastya saldırıya geçti.. Okçularıyla kale duvarlarımı dövüyordu, Okçu kulelerim ise altta kalmıyor ve düşmana hızla karşılık veriyordu.. Gastyanın okçuları ateşe devam ederken piyadeleri kaleye saldırmaya başladı, okçularım hem düşman piyadelerine hem de okçularına karşılık vermek zorunda kalmıştı.. Bu durum karşısında yinede piyadelerimi kale kapısından dışarıya bırakmamakta kararlıydım.. Piyadelerim kale duvarlarının tepesinde kaleye girmeye çalışan düşmanı püskürtmek için hazırdı..
Bir ara Gastya'nın şövalyeleri duvarları tırmanıp içeriye girdi, kale duvarlarında piyadelerimle çarpışıyorlardı.. Düşmanın gaddar şövalyelerini okçu kulelerindeki okçularımın yardımıyla tek tek indirdiler. Yine de Gastya piyadelerini ileri sürmeye devam ediyor ve kalenin içerisine girmeyi planlıyordu.. Ona istediğini vermemekte ısrarcıyım! Kale kuşatmasına katılıp bir yay kuşandım, yaklaşan düşman askerlerine sıkıyordum.. Okçuluk pek bana göre olmasa da hırsım ve azmimle 4 düşmanı okla öldürdüm.
Kuşatma kızışırken Valdym'in askerlerinden bazıları savaş naraları atarak kalenin surlarından aşağıya atladı! Kaleye girmeye çalışan düşmanların kafalarına baltalarını geçirmek için. Gastya ısrarla askerlerini ölüme gönderirken kale surlarından atlayan manyaklar gelmeye çalışan düşmanı geri püskürtüyor bazıları ise aldığı ok darbeleriyle yere yığılıyordu...
ZAFER BİZİM ! YAŞASIN BAŞ BOYAR MADROX VE KRAL I. VALDYM !
Kuşatmayı dağıtıp Gastya'yı eli boş evine uğurladık.. O gün devriye birliği oluşturup Dhirim ve civarı köylerinden şarap, bira, peynir, tereyağı, ekmek ne varsa almalarını söyledim.. Akşam üzeri ellerinde bol erzakla dönen askerlerimle bir ziyafet düzenledim! Valdym ile kadehlerimizi tokuşturduk, bu savaşta galibiyetle geçmişti ancak üzerimize gelmeye devam edeceklerini unutmamam gerek!
******
Karakterler
Madrox'un karakterler kısmındaki görünümü:
******
Oynanış Notları
Madrox'un şuan ki istatistikleri: