Kara Bey
Biraz uzun ama senin görüşlerini çürütmeyi amaçlıyorum, sen ve diğer meraklı üyeler dikkatlice okursa sevinirim. Ninova Savaşı, 602-628 yılları arasındaki son Bizans-Sasani Savaşı'nda gerçekleşiyor. Tek bir savaşla değerlendirilebilecek bir dönem değildi. Birçok savaş, kuşatma, olay ve isyan yaşanmıştır o dönem. İmparator Herakleios'a karşı Yahudiler isyan ediyor, Sasaniler Kudüs'u ve Mısır'ı işgal ediyor vesaire... Konu dışına çıkılacak ama sağlam argümanlar sunmak istiyorum. 618 yılında Sasaniler (Persler diyelim artık), Kalkedon ortodoksluğundan memnun olmayan monofizitlerin desteğiyle Mısır'ı fethetti. Anadolu'ya baktığımız zaman ise Persler 615 yılında bugün bildiğimiz Kadıköy'e kadar gelmişler, 617'de de orayı ele geçirmişlerdi. Persler, Konstantinopolis'ten görünüyordu artık. Daha sonra Mısırlıların istilalarına karşı koyabilmek için geri çekildiler. Ama 620-622 yılları arasında Doğu Ege Denizi'ndeki Rodos gibi önemli adaları alarak Konstantinopolis'i denizden işgal edebilme şansına eriştiler. 622 yılında Bizans ilerleyişe geçti. Anadolu'daki Pers güçlerini Galatya önlerinden Doğu Anadolu'ya kadar sürdü. Ancak Avar tehlikesi sebebiyle onlar da geri çekilmek zorunda kaldılar. Sadece Pontus'ta bir ordu kaldı. Mart 624'te Herakleios, Pers topraklarına saldırmak üzere Konstantinopolis'ten ayrıldı. Ermenistan ve Kafkasya bölgelerini kullanarak İran'a doğrudan ulaşmak istiyordu. Şubat 625'te Pers ana kampında sürpriz bir gece saldırısı yaptı ve Persleri tarumar etti. Ancak Sarus Muharabesi'nde yenilerek tekrar geri çekildi, Persler avantajını korudu. 626 yılında bahsettiğim Konstantinopolis kuşatması gerçekleşti. Persler, Slavları da yönetmekte olan Avarlar ile birlikte hareket etti. Ne karada ne denizde başarılı olamadılar.
Konstantinopolis Kuşatması sırasında Herakleios, Batı Göktürk Kağanlığı ile ittifak halindeydi. Türkler, o dönemde Persler ile anlaşamıyordu. Esasında İstemi Yabgu döneminden beri, 568, Türkler ile Bizanslılar arasında Perslere karşı bir ittifak vardı. Türkler, son Bizans-Sasani savaşı için bazı kaynaklara göre 40.000 kadar asker yolladılar. 627'de Ninova Muharabesi gerçekleşti. Ninova bölgesi dağlık bir bölge ama muharebe Karamlays Deresi civarındaki düzlükte gerçekleşti ve hava, Pers okçularının üstünlüğünü azaltacak derecede sisliydi. Sasaniler bu savaşı kaybettiler ama Bizans da tam zafer kazanmış değildi. Pers ordusu isyan etti ve II. Hüsrev'i devirerek onun yerine oğlunu tahta geçirdiler. İki taraf da çok yara aldığından hemen barış imzalandı.
Savaş sonrası yaşananlar: Herakleios İslam'ın yayılışını engellemeye çalıştı ancak yenilgiler alarak itibarını kaybetti. Hüsrev'in oğlu birkaç ay sonra ölünce Pers ülkesinde iç savaş çıktı. Hanedanlar arası mücadelede Sasaniler çok yıprandı ve ancak
632 yılında istikrar sağlanabildi. Ancak her şey için çok geçti. Yorgun düşmüş bu iki devlet, İslam ordularının şiddetli saldırılarına karşılık verebilecek durumda değildi. Senin yazdıklarında birçok bilgi yanlışlığı var. Şimdi oralara geliyorum. Bizans, Arapların sınırlarına yayılmıyor. Oralar zaten onlarındı. Savaş sonrası eski topraklarını geri kazanmışlardı. İlk Arap-Bizans savaşı
629 Mute Muharebesi. İki taraf da çok kayıp vererek geri çekildi ama o savaş Suriye topraklarında yapılmıştı ve Suriye toprakları Bizans'a aitti. O topraklara yayılım gösterenler Araplar'dı. Sasani İmparatorluğu da her anlamda tükenmişti. Onlarca farklı kişi tahtta hak iddia ediyordu.
633 yılında Müslümanların İran ve Mezopotamya'ya saldırıları başladı. 650 civarı da yine İran'ı tamamen ele geçirdiler.
634 yılında Araplar, Arabistan Yarımadası dışına çıkarak Bizans topraklarına saldırılar düzenlemeye başlamıştı.
632 yılında Peygamber, Bizans üzerine yapılacak sefer için hazırlanmaktaydı. Ancak malum hadise gerçekleşince Ebu Bekir halife seçildi.
634 tarihinde Filistin ve Suriye üzerinde şiddetli çatışmalar yaşanmaya devam etti.
Mekke Fethi'ni bu kadar detaylı anlatmaya gerek yok ama argümanlarımı iyice sağlamlaştırmak istiyorum.
630 yılında fetih gerçekleşiyor. İslam dininde Allah ve din adına hareket edilerek İslam'ı yayma eksenli bir anlayış vardır.
Fetih Suresi, Hudeybiye Antlaşması sonrası
628'de iniyor. Surede, Müslümanlara güven veriliyor, iman düşünceleri kuvvetlendiriliyor; inananlar için cennet ödülü ve tevhid inancı işleniyor. Buna inanmayanları bekleyen şeyler vesaire diye devam ediyor. İslam orduları Mekke ordularıyla yaptığı savaşlarda zaferler kazanabiliyordu ama ağır kayıp vermeye başlamıştı. Uhud Savaşında ağır kayıplar verdiler ama Medine'yi korudular. Hendek Muharebesi de sonuçsuz kaldı. Durumu tersine çevirmek gerekiyordu. Mekke ele geçirilmeliydi derken tam o dönemlerde Fetih Suresi indi (bak sen şu işe!). Bu sure açık bir şekilde Mekke Fethi'ne yorumlanacak ifadelerle doluydu. Haliyle Müslümanlara zafer inancını aşıladı ve güven tazelemeye yaradı. Kur'an, Muhammed'in ölümü sırasında sahabeden değişik kişilerin ellerinde dağınık parçalar halinde bulunuyordu. Ebu Bekir döneminde kurulan komisyonla kitaplaştırıldı. O dönem sadece 7 kişi yazma biliyordu. Kur'an metni olan herkesin bu metinleri getirmesi ve bu metinleri Muhammed'den duyduklarına dair iki güvenilir tanık gösterilmesi istendi. O dönem Kur'an surelerini herkes ezbere biliyor çünkü sureler akılda kalacak şekilde ufak ufak iniyormuş. Halk da kolayca ezberliyor tabii. Yalnız o dönemki savaşlarda yaklaşık 70'kadar hafız öldürülüyor. Sadece 7 kişiden oluşan bir hafiz grubu kitaplaştırılma görevi ile uğraşıyor. Okuma yazma bilmeyen bir toplumda, kaç kişinin elinde Kur'an metni bulunabilir? Bunların kaçı bulunabilmiş, kaçı gerçekten peygamberin ağzından çıktığı gibi yazılabilmiştir? Peygamber 'e vahiy geliyor, O'da gidiyor çevresindekilere söylüyor. Ne dese Allah'tan geldiğine inanıyorlar zaten. Kur'an'ın değiştirilip değiştirilmediği değil, ortaya çıkışı şüpheli.
"Tarihsel tutarsızlığın olduğuna asla rastlamadım ama yazıldığı dönemde Mekke’nin fethiyle, Doğu Romalıların Perslere yenildikten sonra tekrar Perslere karşı kazanacağını seneler öncesinden bilen bir kitap olduğunu gördüm."
Bunların hangi birini seneler öncesinden biliyor? Yukarıda müthiş detaylı bir şekilde argümanlarımı sundum. Mekke Fethi gerçekleştikten, Bizans-Sasani savaşları olup bittikten sonra kitaplaştırılmış. Seneler öncesi dediğin birkaç yıl. Hatta Sasani-Bizans savaşı devam ederken sureler de peygambere iniyor. Her şey gözlerinin önünde yaşanıyor zaten. Tahmin etmek niye zor olsun? 572-591 yıllarında yapılan Bizans-Sasani savaşlarında kimse kimseyi tarumar etmedi, yenişemediler. Ama bazı sonuçları oldu. O esnada Sasanilerde İç Savaş yaşandı. Bizans'a sığınan Hüsrev, yine Bizans yardımıyla tahtı ele geçirdi. Bizans ve Pers ilişkileri boyut değiştirdi. Dara gibi kazandıkları yerleri Bizans'a geri verdi, Erivan, Bagaran, Kars, Malazgirt gibi Kafkasya topraklarını da Bizans'a sundu. Bizans, Kafkasya üzerinde hakimiyetini güçlendirdi. Bu durum, İmparator Mauricius'un öldürülmesine kadar sürdü. Sonrasını yukarıda yazdım zaten. Tekrar savaş başlıyor. Savaş öncesi Bizans ile Sasaniler aynı durumda sayılırlar.
Bizans tarumar edildi, sonra toparlanıp Persleri yendiler ve bu beklenmeyen bir şeydi saçma sapan bir bilgi yanlışlığıdır. Tarih her şeyi apaçık gösteriyor. Kaynaklar taraflı olabilir ancak birçok araştırmacı, tarihçi ve profesör, o dönem olan bitenleri büyük oranda ortaya sundu. Kur'an zaten indirildiği ve kitaplaştırıldığı dönemin olaylarını işliyor. Ha, İstanbul fethini haber vermesi meselesini dersen, Arapların iki kere İstanbul'u kuşatması var. Yine yukarıda dediğim Fetih Suresi meselesine dönüyor iş. Gaz veriyor, güven tazeletiyor, hadi oğlum alırsınız İstanbul'u. Orayı alan komutan ne güzel komutandır diye diye gazlıyor. Müslümanlar arasında İstanbul'u fethetme çılgınlığı başlıyor. Eninde sonunda alınacağı da tarihsel süreçte belli zaten.