Kalradya Mücadelesi 6. Bölüm Çıktı!

Users who are viewing this thread

burakb59

Regular
Hikaye ismi '' Calradia Of War '' yerine '' Kalradya Mücadelesi '' olarak değiştirilmiştir.

Bölüm 1 ve 2 başka biri tarafından yazılmıştır. Diğer bölümler benim yazılarımdır. hikaye Mount & Blade: Warband oyunundan esinlenerek yazılmıştır.


Bölüm 1
Rodoklu birlikler Pravendeki Kral Harlaus'un malikanesinin kapısını delicesine itiyorlardı. 

Bölüm 2: İnsansı Duygular
Bıraktığı kral Tulkar gerçekten hırs dolu biriydi, serbest bırakılınca tahtına dönmek istedi fakat
halkını yalnız bırakıp kaçmaya çalıştığı için krallıktan kovulmuştu!!
Elraên gibi bir köylü tarafından kovulunca çılgına döndü adeta onu öldürmeye ant içti.
Tam 15 yıl boyunca ortalardan kayboldu.Kendini dağlarda ki haydutlarla birlikte gizledi.
Fakat oradan bile Kalradya’ya hükmediyordu neredeyse.Durmadan isyanlar çıkıyor köyler,şehirler harap oluyordu.Yine çıkan bir isyanda Elraên çok ağır yaralandı.Casuslarından,Elraên’in yaralı olduğunu öğrenen Tulkar’ın eline bir koz geçmişti,sonunda Kalradya devrimini başlatacaktı…


Haydutlardan oluşan devasa bir ordu kurdu,şehirlere saldırmadan önce isyanlar çıkarttırdı.Ve düşen şehirleri birer birer ele geçirdiler. Son olarak 12.05.57 tarihinde Praven’e saldırdı, Elraên yaralıydı askerleri ona Praven’in neredeyse düşeceklerini söylediler.Birkerian’a verin şu mektubu dedi. Ve uyudu. Ağır bir gürültü ile ilkildi. Sonunda Tulkar kaleye girdi hemen korumalar kılıçlarını çektiler ve savaştılar.Sonunda baş başa kalmışlardı.
Bir an sessizlik hakim sürdü.Sonra Tulkar bunu bozdu:
-Yıllardır bugünü bekliyordum…

Elraên yorgun bir ses tonuyla:

-İyi o zaman ne bekliyorsun.

Zehirli kılıcını çekti Tulkar ondan önce Elraên davrandı Pleation ile bacağına bir çizik attı.Daha da sinirlenen Tulkar,Elraên’ın tam kalbine soktu bıçağı.Tam o anda ‘’şak’’ diye bir ses geldi.
Tulkar,boğazına giren okla beraber yere yığıldı. Evet bu oydu, bunu yapan Birkerian’dı.
Kısa süre içerisinde şehir,haydutlardan temizlendi. Elraên’in naaşı kaldırıldı.
Herkesin kafasında aynı soru vardı.Peki şimdi kral kim olacaktı?
BÖLÜM 2 BİTTİ.

Tanınmayan Karekterler:
Birkerian’a dair;
Birkerian babası gibi tam bir avcıydı.Vurdum mu indirdi. Fakat odaha pis işler yapıyordu. Kelle avcılığı
Yaptığı birkaç gezintide Elraên’i tanımış onunla dost olmuşlardı.

Tulkar’a dair;
Tulkar tamamen hırslı idi.Daima diğerlerini ezerdi

Bölüm 3: Yeni Kral
Birkerian konseyi toplayıp;
Peki kral kim olacak? dedi.

Bütün salonda büyüyen bir fısıldaşma başladı.
Aralarından en yaşlı bilge bir adam :
-Bunu biz halledemeyiz fakat yıllar önce Hendilion'un 2 oğlu vardı. Bir tanesi Harlaustu fakat 2. oğlunu tanıyan pek fazla kişi olmadı çünkü Hendilion ölmeden önce onu sürgün etmişti. Yetenekli bir şövalye olan Kapalous, Harlaus'un suçlu olduğu bir kavgada Kapalous'u suçlu çıkartıp, sürgün ettirmişti. Tahta geçen Harlous, Kapalous'un hakkındaki bütün kanıtları Praven Şehrindeki köşkünün gizli bir odasında tutmakta, kısa bir süre önce Elraen ile orayı keşfettik ve Elraen 'eğer ben ölürsem yerime Kapalous'u getirin' demişti. Uzun uğraşlar sonucu Reyvadin Şehrinde bir turnuvada hayatını kaybettiğini öğrendik. Ama son biri daha vardı.

Birkerian meraklanarak sordu:
-Peki kim bu ?

Bilge Adam sözüne devam etti.
- Kapalous'un ilk ve tek oğlu olan Thorn. Yetenekli, çevik bir delikanlı. Hayatını haydut avlayarak ve turnuvalarda kazandığı paralarla geçindiriyor. Tıpkı babası gibi zeki, cesur ve güçlü. Örnek bir kral!

Birkerian, hemen habercileri çağırıp Thorn isimli kişinin saraya getirilmesini istedi.

1 HAFTA SONRA

Kapılar bu kez taht varisi Thorn için açıldı. Tüm saray halkı ve halk taht varisini görmek için sokaklara dökülmüşlerdi. Genç Thorn neye uğradığını şaşırmıştı. Daha 1 hafta önce pis kokulu haydutlarla savaşıp, turnuva turnuva geziyordu. Fakat şimdi taht varisi olarak rahat bir hayata alışabilecek miydi ?

Sonunda saraya ulaşabilmişlerdi. İlk olarak şık bir masada ziyafet çekti. Ve daha sonra konseyin bulunduğu geniş salona geldiler.

Söze Birkerian Başladı.
-Sarayımızı şereflendiren taht varisi Thorn. Hoşgeldin!

Thorn ilk başta şaşırdı fakat kendini toplayarak :
-O şeref bana ait benim soylu babamın sürgününden sonra beni yeniden buraya çağırmanız beni onurlandırdı.

Birkerian :
-Seni buraya çağırmamızın sebebi bildiğin üzere Kralımız Elraen'in ölümünden sonra tahta yeni birinin geçmesinin gerektiğidir. Yani seni tahtın gerçek varisi olarak görüyoruz, yıllar önce haksız yere sürgün edilen baban öldüğünden dolayı tahta senin geçmen bizce kabul edilebilir bir durum.

Thorn :
-Bu durum benim için onur verici, babamın haksız sürgününden sonra amcama büyük öfkem vardı ve onun ölümünden sonra kahramanca ülkeyi yöneten ve savunan Elraen'e büyük saygı duyuyorum.

Birkerian :
-Konseyin kararıyla seni kral ilan ediyoruz majesteleri.

Thorn :
-Halkımı ve ülkemi yönetemeyeceğimden kuşkunuz olmasın.

Thorn'un tahta geçmesinin şerefine o akşam Praven'de büyük bir ziyafet verildi. Bütün soylular ve köylüler şehir meydanında eğlendiler.

Fakat o akşam eğlenmeyenlerde vardı ve gizli planların peşindelerdi.

Bilinmeyen Karakterler:

Thorn : Kahverengi saçları ve kahverengi gözleriyle yakışıklı bir delikanlı olan Thorn babasının sürgününden sonra babasından kılıç-kalkan, taktik dersleri almıştır.

Bilge Adam : Elraen ile yakın dost olan bilge bir adam.

Bölüm 4: Kötülük Filizleri
Kara Şövalyeler'in lideri Vallas ve Kötülükler Kraliçesi Marnean'ın Oğlu Utan Calradia'nın yeni kralı Thorn'un kim olduğunu merak ediyorlardı. Kim olduğunu bilmedikleri birisini nasıl tahta oturtabilirlerdi ki ? Vallas ve Utan bu yeni kralın kim olduğunu öğrenmek istiyorlardı. Vallas 20 yıl önceki anlaşmanın başarısızlığının öfkesiyle kaynıyordu. Utan ise Elraen öldüğünden dolayı gözlerini Thorn'a çevirmişti. Bilgi toplamak için Yalen Şehrine gitmek için hazırlıklara başladılar.

Kariho Şehrine doğru yola koyuldular. Ölüm Diyarının Kariho Şehrine vardıklarında dikkat çekmemek için şövalyelerini geride bıraktılar. Kariho Şehri güvenli bir yerleşim yeriydi. Ülkenin Ticaret merkezi görevi görüyordu. Utan'ın gemisi Deniz Şahin'i yerine sıradan bir ticaret gemisine binmişlerdi. Yolculuk boyunca ağızlarını bıçak açmamıştı. Gemiden inip ilk iş olarak Ünlü Kırık Bardak Hanına gittiler hem bilgi almak hemde biraz dinlenmek için. Hana girer girmez 2 bira sipariş ettiler ve köşede bir masaya yerleştiler.
Bir süre sonra Vallas söze başladı.
-Şurada ki adamı görüyor musun ?
-Evet ne olmuş ona ?
-Buraya gelmeden önce bir kervanla geliyorlardı. Bahse girerim bir tüccardır işimize yarayabilir.
Utan hızlı davranıp tüccarı yanına çağırdı.
-Bayım iyi günler bize katılmak ister misiniz ?
-Neden olmasın bu aralar birileriyle konuşmaya ihtiyacım var. Diyerek sırıttı.
'Hancı bize 1 bira daha!' diye bağırdı Vallas.
-Bayım nereden geliyorsunuz sanırım bir tüccarsınız.
-Evet ben bir tüccarım Jelkala Şehrinden geliyorum.
-Biz uzak diyarlardan buraya geldik Praven Şehrine gidiyoruz. Bize bir kervan bulabilir misiniz ?
-Şansınız varmış benim kervanım Praven'e gidiyor. İsterseniz bize katılın eli silah tutan herkese ihtiyacımız var. Yollar haydut dolu.
-Teşekkür ederim bayım. Size minnettarız.
-1 saat sonra yola çıkacağız kervan şehrin girişinde olmalı isterseniz orada bekleyin benimde pazara uğramam lazım.
-Teşekkür ederiz biz biraz daha burada duracağız.
Tüccar kapıdan çıktıktan sonra Vallas söze girdi.
-Planımız işliyor yolda biraz daha bilgi almak için tüccarımızı zorlayacağım.
-Bizde geç kalmayalım kervana inelim.
Biraların parasını ödeyip handan ayrıldılar ve kervana doğru gittiler.

Yola çıktıktan sonra Haringoth Kalesine yaklaştıklarında sessizliği bozan Vallas oldu.
-Bu toprakları yöneten kim ? diye sordu.
-Thorn, Kral Thorn daha önce duyulmayan biri babası Kapalous, amcası Harlaus, dedesi Hendilion'dur. Anlattıklarına göre Hendilion, Kapalousu sürgün etmiş. Elraen ölmeden önce Kapalous'u kral yapmalarını istemiş fakat Kapalous öldüğü için taht varisi olarak Thorn'u göstermişler.
-Hepsi bu kadar mı ?
-Tüm bildiğim bu bayım.

2 günlük yolculuktan sonra kervan, Praven'e yaklaşıyordu. Büyüleyici mimarisiyle görende hayranlık bırakıyordu. Praven kapıları kervan için açıldı. Muhafızlar kervanı kontrol ederken Muhafızın gözü Vallas ve Utan'a takıldı kervan başına; 'Şu ikisi kim?' diye sordu. Kervan başı umursamaz bir tavırla; 'Yalen'de bize katılan 2 acemi adam' dedi. Muhafız; 'Gözüm bir yerden ısırıyor ama hadi bakalım geçin.' dedi.

Vallas'ın içine korku toğumları serpiliyordu bu kadar svadyalılının arasına 2 kişi ile girmek çok aptalcaydı yanlış bir hareketlerinde kelleleri gidebilirdi. Geceyi geçirmek için Uçan Sandalye hanına gittiler ve acımasız planlarını yapmaya başladılar.


Bilinmeyen Karakterler:

Vallas: Uzun siyah saçları ve kas katı yüzü ile soğuk ve acımasız bir adam.

Utan: Annesini ölümünden sonra krallığı yöneten cesur bir delikanlı fazla kötülük beslemese de annesinin intikamını almak için ant içmiş.

Tüccar: Gerçek adı Siparin Thorn'un adamı ve tüccarı. Ticaretten iyi anlayan birisi.


Bölüm 5: Devlet Meseleleri
  Siparin Jelkala'dan gelen eşyaları Thorn'un hazırlattığı depoya götürdü. Dönüşte Thorn'un sarayına uğrayıp raporları götürmesi gerekiyordu. Thorn'un odasına girdiğinde Thorn ve Danışmanı Birkerian önlerindeki raporlar üzerinde tartışıyorlardı. Thorn, Siparin'in geldiğini farketti ve:
-Hoşgeldin kadim dostum neler getirdin bize bakalım?
-Hoşbuldum lordum Jelkala'da ticaret gelişiyor. Buraya gelirken Yalen'e uğradım ve 2 tane yolcu kervanımıza katıldı bana sizi sordu ve gizemli bir tavırları vardı.
-Önemli bir şey değildir her halde sıradan yolculardır. Benim olan şeyleri getirdin mi?
-Evet lordum işte burada 2500 dinar ve raporlar.
-Sana güvenebileceğimi biliyordum dostum işte 500 dinarın ve 250 dinarda kervan masrafları için haftaya yeniden bekliyorum seni.
-Tabii lordum iyi günler. Diyerek odadan ayrıldı.

  Thorn ve Birkerian önlerindeki raporlara göz attı. Tevarin Kalesi lordu Tredian ve Haringoth Kalesi lordu Haringoth, Rodok dağlarına devriyeye gittiklerinde bilinmeyen bir nedenden dolayı saldırıya uğramış ve canlarını zor kurtarmışlardı. Krala gelen raporlarda saldırganların çok sayıda rodok muhafızı bulunduğu ve haydutlardan oluştuğuydu. Bunun apaçık bir kışkırtma olduğu ortadaydı. Thorn içeriye habercilerinden en güvendiği Asuan'ı çağırdı. Asuan kapıdan içeriye girdi. Thorn söze başladı:
-Asuan senin için bir görevim var fakat tehlikeli bizim içinde kritik bir durum.
-Nedir lordum elimden gelemicek hiç bir iş yoktur.
-Senin Rodok kralı Graveth'e mesaj iletmeni istiyorum.
-Tabii ki lordum benim için çocuk oyuncağı.
-Bizim için değil. Diyerek masaya yöneldi kalemi eline alıp boş kağıda ''Sayın lordum, derebeylerimden olan Tredian ve Haringoth'un Rodok dağlarında devriyeye gittiği vakit saldırıya uğramışlar canlarını zor kurtarmışlar. Bizi ilgilendiren kısım çok sayıda rodok muhafızıda savaştaymış. Bunu apaçık bir kışkırtma olarak görüyorum. Saygılar Kral Thorn. ''
-Asuan işte ileteceğin mesaj, yeminine sadık kalacağını biliyorum ama yinede dikkatli ol yanına 10 tane svadyalı şövalye al işine yarayabilir. Yolun açık olsun Asuan.
-Peki lordum iyi günler. Dedi ve hızla odadan ayrıldı.

Bu sefer odaya Birkerian'ın habercilerinden Orland geldi ve arkasında sandık taşıyan iki adam vardı:
-Majesteleri! . Diyerek selam verdi. Birkerian devam etti:
-Evet, Orland ?
-Derebeylerinin vergilerini getirdim. İşte raporlar, dinarlarda sandıkta.
-Tamam Orland çıkabilirsin.
-İyi günler. Diyerek odadan ayrıldı.

Kral Thorn söze başladı:
-Aç bakalım şu raporları Birkerian.
-Tabii lordum. Diyerek raporları masaya serdi. Ve konuşmaya devam etti.
-18 lord vergilerini göndermiş fakat 2 tane eksik vergi var ve iki tanede mektup var. Lord Tredian ve Lord Haringoth tarafından gönderilmiş. Toplamda 30000 dinar gönderilmiş lordum.
-Mektupları açalım bakalım ne yazmışlar. Diyerek mektuplara uzandı.
    İki mektupta da aynı şeyler yazıyordu: '' Sayın Kralım, bildiğiniz üzere Rodok Dağlarında ki devriyede çok kayıp verdim. Bu haftaki vergiyi gönderemedim. Özrümü kabul edin. Lord Tredian/Haringoth.'' Neyse ki Thorn yufka yürekli bir kraldı ve bu olayı görmezden geldi. Masaya yönelip 2 tane mektup yazmaya başladı: ''Sayın Lordum, Özrünüzü kabul ediyorum fakat bir daha aynı olay olursa bu kadar sakin olmayacağım. Saygılar Kral Thorn. '' Muhafızlardan bir haberci yollanmasını istemişti. Kralın odasından bu sıralar haberci eksik olmazdı.
Haberci kapıdan girince Thorn söze başladı:
-Şu mektubu Haringoth lorduna, bunu da Tevarin lorduna vermeni istiyorum işte 60 dinar.
-Peki lordum. İyi günler. Diyerek odadan ayrıldı. Hava kararmaya başlamıştı. Birkerian izin isteyerek odadan ayrıldı. İçeriye şehrin lonca başkanı Tyga girdi. Thorn lonca başkanın geldiğini görünce:
-Oo Tyga seni hangi rüzgar attı buraya?
-Lordum sizi rahatsız ettim fakat bir sorunumuz var?
-Nedir o?
-Halkınız size karşı ilgisiz onlarla daha çok ilgilenmelisiniz.
-Mesela ne önerirsin?
-Bence bir turnuva düzenleyelin ve sonrasında bir ziyafet verin.
-Mantıklı geliyor. Al şu 3000 dinarı arena sorumlusuyla konuş her yere duyur turnuvayı. 2500 dinarla da pazardan erzak al ve saraya getir. Yanına da 2 tane asker al yardımcı olsunlar.
-Peki lordum iyi akşamlar. Thorn arkasını dönmüş ve pencereden şehri izliyordu.
  Arkasında ki kapılar açılmıştı. Bu sefer gelen kale komutanı Sir Hawken idi. 2 gün önce Thorn ile bir handa karşılaşmış ve Thorn ile konuşmaya başladıklarında Thorn bu adamın en iyisi olduğuna kanaat getirmişti ve onu komutan yapmıştı. Hawken söze başladı:
-Lordum, sizi rahatsız ediyorum fakat sizinle konuşacaklarım var.
-Devam et Hawken seni dinliyorum.
-Grubunuzda ki askerler ve kale garnizonunda ki askerlerin maaşlarını almaları gerekiyor. Bir komutan olarak benim gelip söylemem uygun olur diye düşünmüştüm.
-İyi düşünmüşsün Hawken, kimse gelmeseydi benimde vermeye gönlüm yoktu zaten. Diyerek güldü. Ve dinar sandığına uzandı. İçinden bir kese dinar çıkartıp:
-Al bakalım Hawken 1500 dinar, şunda da 250 dinar var buda senin maaşın.
-Askerlerin bu akşam yüzleri gülecek. Deyip odadan ayrıldı.
  Ve gün bu görüşmeden sonra bitti.

Bilinmeyen Karakterler:

Asuan: Çok zeki, pratik ve hızlı düşünebilen bir delikanlı, haberci olmak onun kaderinde var.

Orland: Birkerian'ın veznedarı bütün ayak işlerini o yapıyor. Çelik gibi sinirleri var.

Tyga: Şehrin lonca başkanı Thorn taht varisi olmadan önce bir çok kez Tyga'dan görev alıp yapardı.

Hawken: Doğuştan yetenekli bir şövalye, çok iyi eğitilmiş ve cesur delikanlı.

Bölüm 6: Kötülük Filizleri 2
  O akşam, her akşam olduğu gibi içkiyi fazla kaçıranlar ortalığı savaş alanına döndürmüştü. Utan ve Vallas kapıdan içeriye girdiklerinde ne olduğunu anlamadan üzerlerine bir sandalye geldi. Vallas ve Utan öfkeyle ayağa kalktı, o sırada önlerinden kavga eden iki adama kılıçlarını sapladı. Bir anda hanı ölüm sessizliği almıştı. Bütün gözler Utan ve Vallas’ın üzerindeydi. Vallas ‘’Ne bakıyorsunuz ?!’’ dedi. Geri kalan kavgacı grupta teker teker handan ayrıldı. Hancı, Vallas ve Utan’a yaklaştı ve ‘’Beyim, teşekkür ederim. Beni büyük bir masraftan kurtardınız. Size nasıl teşekkür edebilirim?’’ diye sordu. Vallas ‘’ Önemi yok. Sadece kafamızı dinlemek istiyoruz. İki kişilik bir oda ve taze pişmiş 2 tavuk yanında da 2 bira istiyoruz. Parası neyse öderiz.’’ Dedi. ‘’Olur mu beyim bu akşamlık bizden olsun.’’ Dedi ve siparişleri hazırlamak için mutfağa yöneldi. Yemekleri beklerken Utan plandan bahsetmeye başladı ama Vallas onu durdurdu. ‘’ Şurada oturan iki adamı görüyor musun ? ‘’ dedi. Utan’ın ‘’Evet’’ dediğini duydu ve fısıldayarak ‘’ Onlar kral muhafızı buraya gelmeden önce biraz araştırma yaptım, uniformalarında koca bir aslan figürü var. Söylediklerine dikkat et ve hızlı hızlı yemeğe özen göster. Planı odada yapacağız.’’ Dedi ve önlerine gelen taze pişmiş tavuğu yiyip biralarını dibine kadar içtiler.
  Odaya vardıklarında saat geç olmuştu ve ikisi de tıka basa doymuştu. Utan yatağa uzanıp gözlerini kapamıştı bile. Vallas ‘’ Planı şimdi mi yoksa yarın mı yapmak istersiniz Majeşteleri(!) ? ‘’ dedi. Utan somurtarak ayağa kalktı ve küçük masanın üstünde duran belgelere bir göz attı ve ‘’ Şimdi başlayalım ‘’ dedi. Vallas aklından geçenleri sesli bir biçimde aktardı ‘’ Thorn ve Birkerian arenada fazla zaman geçiriyorlar bu sayede biz de onları gözleme hatta konuşma fırsatı yakalayabiliriz. Birkerian yay kullanmasını çok iyi biliyor onu oradan tanıyabiliriz, Thorn ise kılıç ve kalkan kullanıyor. Yarın ilk iş arenaya gidicez.’’ Dedi. Ve derin bir uykuya daldılar.

  Sabahın ilk ışıkları Utan’ın yüzüne vuruyordu. Mırıldanarak uyandı ve üzerini değiştirerek şehrin göz kamaştırıcı mimarisine daldı. Düşüncelere daldıkça duygulanıyor, annesiyle birlikte yaşadığı hayatı özlüyordu. Bunları düşündükçe Elraen’e kin tutuyordu, içinde intikam ateşinden başka bir şey yoktu. Tam o sırada omzunda bir el hissetti. Döndüğünde Vallas ona bakıyordu. Vallas ‘’ Yola koyulma vakti aşağı inip bir şeyler yiyelim.’’ Dedi. Merdivenlerden inerken hancı onları karşıladı. ‘’ Günaydınlar beyim, sizin için özel bir kahvaltı hazırlayabilirim.’’ Vallas ‘’ Neden olmasın ‘’ dedi ve köşede bir yere oturdu. Son kez planlarını tekrar ettiler. Ve önlerine gelen kahvaltıyı silip süpürdüler.

  Güneş tam tepeye gelmek üzereydi. Utan ve Vallas, arenaya doğru yola çıktılar. Arenaya vardıklarında muhafızlar üzerlerini kontrol ettiler ve kılıçlarına el koydular. Arenayı boydan boya gören bir yere oturdular. Her zamanki gibi garnizon askerleri sabah antrenmanından sonra taktik çalışması yapıyorlardı. Utan ve Vallas arenayı göz gezdirirken kenarda ok atışı yapan birine rastladılar. Adam yayı kusursuz kullanıyordu. Birden Utan’ın aklına bir fikir geldi. Valllas’a dönerek ‘’ Bir fikrim var. Birkerian’ın yanına gidicem ve biraz bilgi alıcam.’’ Dedi. Vallas ‘’Hayır, bu çok tehlikeli ikimiz içinde son olabilir.’’ Utan o sırada ayağa kalkmış gidiyordu. İlk olarak arena sorumlusuna uğrayıp ok talimi için izin alacaktı. Arena sorumlusu bugün iyi günündeydi. İzni verdi ve atış talimi yapan Birkerian’ın yanına gönderdi. Birkerian yanına yaklaşmakta olan genci görünce ‘’ Sende kimsin? ‘’ diye sordu. Utan acemi bir tavırla ‘’ Şey efendim ben atış talimi yapmak istiyordum ve sizin yanınıza gönderdiler. ‘’ Birkerian ‘’ Tamam eline bir yay al birkaç tanede ok al’’ dedi. Utan denileni yaptı ve atış yapmaya başladı. İlk atışında tam 12’yi buldurdu, ikinci atışı da öncekinin 1 santim yanına isabet etti. Birkerian ‘’ Sen doğal bir yeteneksin. Kralımızın böyle adamlara çok ihtiyacı var. ‘’ dedi. Utan, kral lafını duyunca hemen söze girdi. ‘’Kralın hizmetinde olmaktan gurur duyarım.’’ Dedi. Birkerian ‘’ Tamam seni ben eğiticem. Şimdilik bu kadar akşama doğru yeniden burada ol. Thorn’da burada olucak seni onunla tanıştırırım. ‘’ dedi ve uzaklaştı. Utan’da Vallas’ın yanına döndü. Olanları anlatınca Vallas öfkeden kudurdu. Adeta burnundan soluyordu. ‘’ Bizim buraya gelme amacımız bilgi toplayıp geri dönmek ve intikam için savaşmaktı. Sen gelmiş bize acı çektiren Elraen’in ülkesi için savaşıcam diyorsun.’’ Utan ‘’ Bir an olsun iyi tarafından bakamaz mısın ? Thorn ve Birkerian’a öncekinden daha yakın olucam, Svadya’nın savaş taktiklerini, kültürlerini, insanlarını ve coğrafyasını tanımış olucam. Bana 6 ay zaman ver. Sen geri dön. Krallığın başına konseyi getir. 6 ay sonra görüşürüz. ‘’ dedi. Ve Vallas geri dönmek için yola koyuldu.

Yazdıkça konuyu güncelleyeceğim. Umarım beğenirsiniz. İyi kötü yorumlarınızı eksik etmeyin.
Facebook Sayfamdan da Takip Edebilirsiniz.
https://www.facebook.com/pages/Kalradya-M%C3%BCcadelesi/422671291140664
 
Evet, hikaye olarak fena sayılmaz ama adının türkçeye karşılığı "Savaş Kalradyası" oluyor. Bence bu garip bir isim olmuş, "War of Calradia" yada "Calradia at War" gibi bir isim daha güzel durur (bence). Hikaye olarak topluca 5 bölüm yayınlamışsın, hiç de fena değil, muhtemelen sana birçok eleştiri gelecek ama sen hatalarını düzeltmeye bak, takipçinim.
 
Seher Akıncısı said:
Evet, hikaye olarak fena sayılmaz ama adının türkçeye karşılığı "Savaş Kalradyası" oluyor. Bence bu garip bir isim olmuş, "War of Calradia" yada "Calradia at War" gibi bir isim daha güzel durur (bence). Hikaye olarak topluca 5 bölüm yayınlamışsın, hiç de fena değil, muhtemelen sana birçok eleştiri gelecek ama sen hatalarını düzeltmeye bak, takipçinim.
+1
 
Çoğunu okudum , bana senaryo yapıyorsun ama yazıya geçirmede sıkıntı çekiyorsun gibi geldi.
Her cümleden sonra satır atlama paragraf olarak yaz ama sık sık paragraf başı yap okuyucuyu sıkmasın.
"hikâye devam ediyor." gibi cümleler itici geliyor bana kullanma bence.
Yazının sonuna zaten açıklama bölmü ekliyorsun "  Pleation yazıpta parantez içinde (kılıcın ismi) yazma,parantezi bunun için kullanma yani böyle yapabilirsin mesela ( Kitaplarda çoğu yazar bunları kullanıyor.)

......... .... ... Pletion* nun kabzasını kavrayan Elraên* ............
.................... .................... ........................ ...............blala
(yazının altına)
Pletion:Kılıç ..
Elraên: .....

ilk kez kullandığın isimlerde böyle yapabilirsin yada açıklama yapmadan geçmişini hikaye içinde anlatırsın okuyucu bulur.
Başka, olayları çok hızlı geçiyorsun bence daha yazabilirsin.

Şimdi -bazıları söyler zaten- ben olumsuzluklarını söyledim yine sen  ''uuu hatalarım var falan deme biz yazma  desek bile bırakma, yazmayı seviyorsan yaz kimseyi dinleme burdaki söylediklerimide daha geliştirmek için kullanabilirsin.Genel olarak baktığımda senaryo iyi gibi farklı şeyler yazabilir gibisin:smile:Yazın ise daha gelişebilir bence ,okudukca ve yazdıkca gelişir zaten.
 
İsim konusunda Türkçe bir isim kullanmayı düşünüyorum. İlk yazımda da belirttiğim gibi 1. ve 2. bölüm başka bir arkadaşım yazdı içinden beğenmediğim yazıları düzelttim fakat gözümden kaçanlar da olmuş mesela parantez içinde ''kılıcın ismi'' yazma fikri benim değildi :smile: . Ek olarak bölümleri bir birine bağlamaya çalışıyorum mesela bölüm 4'te Vallas ve Utan'ın macerasını anlattım ve yarım bıraktım 5. bölümde Thorn'un devlet işleri ile nasıl ilgilendiğini anlattım. Bölüm 6, bölüm 4'ün devamı olucak. Tamamen kendi hayal gücüme göre yazıyorum ve etkilendiğim bir söz ile yazmaya devam ettim:
Edebiyatın bu kurgu yönünün en iyi tarafı daima sonsuza uzanmasıdır. Yani yazar hiç kimsenin sevmeyeceğini bilse de kendi istediği gibi yaratabilir “Evren”ini.
Yazının tamamı için:

 
Back
Top Bottom