TroL Paşa
Sergeant at Arms



Kergit Hanlığı'nda terleten bir yaz günü, güneş tam tepedeyken acı haber tüm halka yayılıyor.
Kergit Hanlığı'nın Han'ı Mudan hastalıktan ölmüştür. Ve fırsat kollayan oğlu Sancar Han başa geçmiştir.
Sen ise evinde kadife yatağında döne döne uyuyorsun. Takî tören çanları çalana kadar.
Yatağından yere düşüyor ve irkilerek uyanıyorsun. Elini yüzünü yıkayıp ve babandan yadigar Ordu Satırı'nı yanına alıp dışarı fırlıyorsun.
Mutlu Kergit halkı, ağlıyor ve tüm sokaklarda yas havası var. Yoldan birini çevirip neler olup bittiğini soruyorsun,
Adam çekil şurdan hergele diyip seni yere düşürüyor, Elin kılıcının kınına doğru gidiyor ancak kendine geliyorsun.
Başka birini çevirip soruyorsun ve sana olan biteni anlatıyor. Hemen tören alanına doğru koşarak gidiyorsun, Tören çoktan başlamış ve Mudan Han defnedilmişti. Sen sadece taç törenine katılabildin. Sancar Han tacı başına geçiriyor. Nal sesleriyle Sarranid'i ürküten koca Kergit Hanlığı Han değişikliğiyle zayıflamıştı. Halk ondan tek birşey bekliyor; Barış. Sancar Han ise Toprak istiyor ve barışa niyetli değil.
Sancar Han bağırır : Dağılın! gösteri bitti, ayımı oynuyor burada!
Bir grup insan : Devleti devlet yapan halktır! Halka bağıramazsın der ve Sancar Han'a karşı çıkar.
Sancar Han kılıcını kınından çıkartır ve bunu söyleyen gruba doğru doğrultur.
Sancar Han : Asker! getirin onları!
2 Kergit Askeri istemeyerekte olsa o 7 insanı Sancar Han'ın önüne getirip diz çöktürtür.
Sancar Han : Kellelerini istiyorum!
1 Kergit askeri bunu yapamayacağını söyleyip diğer grup gibi diz çöker, Diğer asker ise tertibi dahil diz çöken herkesi kılıçtan geçirir.
Halk öfkeden kudurarak bölgeyi terk eder...
Günün ardından, Sancar Han'a karşı gelen çeteler kurulur ve bir elebaşı seçilir. Mudan Han'ın ikinci oğlu Dustum Han, Dustum Han barışcıl ve kan akmasını sevmeyen bir önderdir. Halk onu daha çok sever ve onaylar, ancak Sancar Han Dustum Han'ı vatan haini ilan eder ve ona destek veren herkesi kılıçtan geçirir, Sancar Han, Dustum Han'a destek veren köyleri yıkıp geçiyor ve adeta terör estiriyordu. Sarranidlilerse bu durumu görüp Dustum Han çetelerine ekipman yardımı sağlıyordu. Sende bir Dustum Han çetesi kurmaya karar verdin ve arkadaşlarını topladın, Sarranid'den gelen yardım kervanından gerekli ekipmanları aldıktan sonra ilk iş olarak daha çok adam toplamaya karar verdin. Bu yüzden hanları tek tek dolaşmaya başladın, Halmar Han'ına gelip insanlara sormaya başlayınca hoş olmayan birşeyle karşılaştın...
1. BÖLÜMÜN SONU
Kergit Hanlığı'nın Han'ı Mudan hastalıktan ölmüştür. Ve fırsat kollayan oğlu Sancar Han başa geçmiştir.
Sen ise evinde kadife yatağında döne döne uyuyorsun. Takî tören çanları çalana kadar.
Yatağından yere düşüyor ve irkilerek uyanıyorsun. Elini yüzünü yıkayıp ve babandan yadigar Ordu Satırı'nı yanına alıp dışarı fırlıyorsun.
Mutlu Kergit halkı, ağlıyor ve tüm sokaklarda yas havası var. Yoldan birini çevirip neler olup bittiğini soruyorsun,
Adam çekil şurdan hergele diyip seni yere düşürüyor, Elin kılıcının kınına doğru gidiyor ancak kendine geliyorsun.
Başka birini çevirip soruyorsun ve sana olan biteni anlatıyor. Hemen tören alanına doğru koşarak gidiyorsun, Tören çoktan başlamış ve Mudan Han defnedilmişti. Sen sadece taç törenine katılabildin. Sancar Han tacı başına geçiriyor. Nal sesleriyle Sarranid'i ürküten koca Kergit Hanlığı Han değişikliğiyle zayıflamıştı. Halk ondan tek birşey bekliyor; Barış. Sancar Han ise Toprak istiyor ve barışa niyetli değil.
Sancar Han bağırır : Dağılın! gösteri bitti, ayımı oynuyor burada!
Bir grup insan : Devleti devlet yapan halktır! Halka bağıramazsın der ve Sancar Han'a karşı çıkar.
Sancar Han kılıcını kınından çıkartır ve bunu söyleyen gruba doğru doğrultur.
Sancar Han : Asker! getirin onları!
2 Kergit Askeri istemeyerekte olsa o 7 insanı Sancar Han'ın önüne getirip diz çöktürtür.
Sancar Han : Kellelerini istiyorum!
1 Kergit askeri bunu yapamayacağını söyleyip diğer grup gibi diz çöker, Diğer asker ise tertibi dahil diz çöken herkesi kılıçtan geçirir.
Halk öfkeden kudurarak bölgeyi terk eder...
Günün ardından, Sancar Han'a karşı gelen çeteler kurulur ve bir elebaşı seçilir. Mudan Han'ın ikinci oğlu Dustum Han, Dustum Han barışcıl ve kan akmasını sevmeyen bir önderdir. Halk onu daha çok sever ve onaylar, ancak Sancar Han Dustum Han'ı vatan haini ilan eder ve ona destek veren herkesi kılıçtan geçirir, Sancar Han, Dustum Han'a destek veren köyleri yıkıp geçiyor ve adeta terör estiriyordu. Sarranidlilerse bu durumu görüp Dustum Han çetelerine ekipman yardımı sağlıyordu. Sende bir Dustum Han çetesi kurmaya karar verdin ve arkadaşlarını topladın, Sarranid'den gelen yardım kervanından gerekli ekipmanları aldıktan sonra ilk iş olarak daha çok adam toplamaya karar verdin. Bu yüzden hanları tek tek dolaşmaya başladın, Halmar Han'ına gelip insanlara sormaya başlayınca hoş olmayan birşeyle karşılaştın...
1. BÖLÜMÜN SONU

Etrafı izleyip şarabından yudum alan adama doğru yaklaşıp dürtüyosun ve adam bir anda irkiliyor
Sarhoş adam : Evet evet kadifede çok ucuzladı, der ve homurdanarak şarabından bir yudum daha alır.
Sen : Sancar Han'ın zulmüne karşı birlik olmak istermisin genç adam, sana kılıç at ve erzak sağlarız.
Sarhoş adam şarabını masaya çarpar ve sarhoş değilmiş gibi bağırır;
Sancar Han'ın selamı var! Tutuklusun!
Ellerini arkada birleştirip seni sıkıca tutan adama tekmeyi savurup ani hareketle döner yumruk atıp sendelemesini sağlıyorsun. Baba yadigarı Ordu Satırı'nı çıkartıp adamın sağ akciğerine saplıyorsun ve orada sana katılmayı reddeden tüm görgü tanıklarını esir alıyorsun. Elbette sende Sancar Han'a dönmemek için esirlere çok iyi bakıyor hatta neredeyse özgürlermiş gibi yaşatıyorsun. Esirlerden birkaçı sana katılmak istiyor ve onları yanına alıyorsun.
Şuanki gücün :
32 Nefer
55 Ekipman
130 Parça Erzak
Geri kalan esirleri ise serbest bırakıyorsun, nede olsa okadar iyi baktın artık sana ihanet etmezler. Sancar Han 7800 Süvariyle Sarranid'e girmiş, köyleri yıkıp geçmiş ve Sarranid yardım kervanlarını yağmalayıp katletmişti. Savaşa giriyor, yıldırım hızıyla akın ediyor ve kazanıyordu. Durdurulamaz bir güç haline gelmişti. Sultan Hakim, tüm Dustum Han Çetelerine mektup yolladı ve seferberliğe davet etti. Sancar Han'a karşı tek seferlik bir birleşme teklif etti. Sende gitmeye karar verdin ancak geride kalan köyler yağmalanacak, destekçiler öldürülecekti. Zaten yardım kervanları gelmediği için ancak kendini zorla doyurabilen neferlerin fedakarlık yapıp erzaklarının çoğunu köylere bıraktılar. Belki açtılar ama köylüler daha aç ve savunmasızdı, en azından karınları doymuş oldu. Tüm Dustum Han Çeteleri birleşmişti.
Sultan Hakim :
5600 Nefer
5676 Ekipman
4890 Parça Erzak
Sancar Han :
7800 Nefer
9500 Ekipman
17860 Parça Erzak
Net bir yenilgiye doğru gidiyordunuz, ancak Sultan kararlıydı. Kergit gücü artık gözle görülebilir hale gelmişti. Sultan Hakim emirler yağdırmaya başladı ve Süvarileri sağ ve sol arka kanada koydu. Mızrakçıları öne bir kalkan gibi dizdi. Kergitlerin tamamen atlılardan oluşan bir akın ordusu olduğunu biliyordu. Mızrakçıların arkasına Kalkanlı Askerler ve onlarında arkasına Piyadeler. Bu savaşta ne yazıkki okçu yok. Sarranidin tek dileği, Rodokların saldırmamasıdır. Olası bir Rodok saldırısında Başkent düşer ve Sarranid yıkılırdı, Savaş Borazanları çalmaya başladı...
Kergit Yıldırım Akını Ordusu Dört nala dümdüz ilerlerken bir anda Sağ, Sol ve Orta olarak üçe ayrıldılar. Sağ ve Sol kanat Sağ ve Soldan arkalarına geçerken, Orta kısım mızrakçıları oyalıyordu, Kergitler çok güzel bir taktik yapmıştı. Takî Dustum Han'ın önderliğinde ve seninde içerisinde bulunduğun Bozkır ordusu atağa kalkana kadar. Kergitleri çember içerisine alan Dustum Han atlılarla büyük gürültü çıkartıyor ve Kergitlerin motivasyonunu düşürüyordu çember darala darala ilerliyor ve Kergitlere saldırmaya hazırlanıyordu. Ve çember dört nala Kergitlere hücum etti.
SAVAŞ KAZANANI :
Sarranid Sultanlığı
Ancak neredeyse kullanılabilir ekipman, Yaşayan asker kalmıştı. Kalan tek güç Dustum Han'ın ordusuydu. Dustum Han'ın ordusunun durumuda vahim. Ekipmanları yeterli ve Neferi var ancak Erzakları yok denecek kadar az. Sancar Han Tulga'ya doğru çekilirken Sultan Hakim şaşırtıcı bir şekilde geri çekilmeyerek Sancar Han'ı kovalamaya başladı. Geride 20 asker bırakarak kaçmaya devam eden Sancar Han başarıyla kaçtı ancak geride bıraktığı 20 asker Dustum Han'a katıldı. Dustum Han çetelere dağılma emri verdi ve eskisi gibi dağınık çeteler oluştu. Diğer çeteler Kergit Hanlığı tarafına doğru gitti ancak sen farklı bir strateji izleyerek Rodok Krallığı tarafına at sürdün. Çünki erzak yok ve askerler açlıktan kıvranıyor Rodok ise Sancar Han'ın zayıflamasını istediği için sınırdan geçmene izin veriyor ve sana 100 parça erzak sağlıyorlar.
Şuanki gücün :
16 Nefer
23 Ekipman
107 Parça Erzak
Bu güçle yapabileceğin tek şey Haydut öldürmek olur. Kergit Hanlığı tarafına at sürüyorsun. Vardığında sınırda devriye gezen askerlerle karşılaşıyorsun ve hepsini kayıpsız bir şekilde öldürüyorsun sınırdan geçip bir Bozkır Haydutu grubunu gözüne kestiriyorsun ve tüm haydutları biçiyorsun. Askerler yorgunluktan kılıç tutamayacak hale geldiği için artık Halmar Han'ına dönme vakti geldi. Halmar Han'ına girip konaklıyorsun ve ağlayan birini görüyorsun ona doğru yaklaşıyorsun...
2. BÖLÜMÜN SONU
Sarhoş adam : Evet evet kadifede çok ucuzladı, der ve homurdanarak şarabından bir yudum daha alır.
Sen : Sancar Han'ın zulmüne karşı birlik olmak istermisin genç adam, sana kılıç at ve erzak sağlarız.
Sarhoş adam şarabını masaya çarpar ve sarhoş değilmiş gibi bağırır;
Sancar Han'ın selamı var! Tutuklusun!
Ellerini arkada birleştirip seni sıkıca tutan adama tekmeyi savurup ani hareketle döner yumruk atıp sendelemesini sağlıyorsun. Baba yadigarı Ordu Satırı'nı çıkartıp adamın sağ akciğerine saplıyorsun ve orada sana katılmayı reddeden tüm görgü tanıklarını esir alıyorsun. Elbette sende Sancar Han'a dönmemek için esirlere çok iyi bakıyor hatta neredeyse özgürlermiş gibi yaşatıyorsun. Esirlerden birkaçı sana katılmak istiyor ve onları yanına alıyorsun.
Şuanki gücün :
32 Nefer
55 Ekipman
130 Parça Erzak
Geri kalan esirleri ise serbest bırakıyorsun, nede olsa okadar iyi baktın artık sana ihanet etmezler. Sancar Han 7800 Süvariyle Sarranid'e girmiş, köyleri yıkıp geçmiş ve Sarranid yardım kervanlarını yağmalayıp katletmişti. Savaşa giriyor, yıldırım hızıyla akın ediyor ve kazanıyordu. Durdurulamaz bir güç haline gelmişti. Sultan Hakim, tüm Dustum Han Çetelerine mektup yolladı ve seferberliğe davet etti. Sancar Han'a karşı tek seferlik bir birleşme teklif etti. Sende gitmeye karar verdin ancak geride kalan köyler yağmalanacak, destekçiler öldürülecekti. Zaten yardım kervanları gelmediği için ancak kendini zorla doyurabilen neferlerin fedakarlık yapıp erzaklarının çoğunu köylere bıraktılar. Belki açtılar ama köylüler daha aç ve savunmasızdı, en azından karınları doymuş oldu. Tüm Dustum Han Çeteleri birleşmişti.
Sultan Hakim :
5600 Nefer
5676 Ekipman
4890 Parça Erzak
Sancar Han :
7800 Nefer
9500 Ekipman
17860 Parça Erzak
Net bir yenilgiye doğru gidiyordunuz, ancak Sultan kararlıydı. Kergit gücü artık gözle görülebilir hale gelmişti. Sultan Hakim emirler yağdırmaya başladı ve Süvarileri sağ ve sol arka kanada koydu. Mızrakçıları öne bir kalkan gibi dizdi. Kergitlerin tamamen atlılardan oluşan bir akın ordusu olduğunu biliyordu. Mızrakçıların arkasına Kalkanlı Askerler ve onlarında arkasına Piyadeler. Bu savaşta ne yazıkki okçu yok. Sarranidin tek dileği, Rodokların saldırmamasıdır. Olası bir Rodok saldırısında Başkent düşer ve Sarranid yıkılırdı, Savaş Borazanları çalmaya başladı...
Kergit Yıldırım Akını Ordusu Dört nala dümdüz ilerlerken bir anda Sağ, Sol ve Orta olarak üçe ayrıldılar. Sağ ve Sol kanat Sağ ve Soldan arkalarına geçerken, Orta kısım mızrakçıları oyalıyordu, Kergitler çok güzel bir taktik yapmıştı. Takî Dustum Han'ın önderliğinde ve seninde içerisinde bulunduğun Bozkır ordusu atağa kalkana kadar. Kergitleri çember içerisine alan Dustum Han atlılarla büyük gürültü çıkartıyor ve Kergitlerin motivasyonunu düşürüyordu çember darala darala ilerliyor ve Kergitlere saldırmaya hazırlanıyordu. Ve çember dört nala Kergitlere hücum etti.
SAVAŞ KAZANANI :
Sarranid Sultanlığı
Ancak neredeyse kullanılabilir ekipman, Yaşayan asker kalmıştı. Kalan tek güç Dustum Han'ın ordusuydu. Dustum Han'ın ordusunun durumuda vahim. Ekipmanları yeterli ve Neferi var ancak Erzakları yok denecek kadar az. Sancar Han Tulga'ya doğru çekilirken Sultan Hakim şaşırtıcı bir şekilde geri çekilmeyerek Sancar Han'ı kovalamaya başladı. Geride 20 asker bırakarak kaçmaya devam eden Sancar Han başarıyla kaçtı ancak geride bıraktığı 20 asker Dustum Han'a katıldı. Dustum Han çetelere dağılma emri verdi ve eskisi gibi dağınık çeteler oluştu. Diğer çeteler Kergit Hanlığı tarafına doğru gitti ancak sen farklı bir strateji izleyerek Rodok Krallığı tarafına at sürdün. Çünki erzak yok ve askerler açlıktan kıvranıyor Rodok ise Sancar Han'ın zayıflamasını istediği için sınırdan geçmene izin veriyor ve sana 100 parça erzak sağlıyorlar.
Şuanki gücün :
16 Nefer
23 Ekipman
107 Parça Erzak
Bu güçle yapabileceğin tek şey Haydut öldürmek olur. Kergit Hanlığı tarafına at sürüyorsun. Vardığında sınırda devriye gezen askerlerle karşılaşıyorsun ve hepsini kayıpsız bir şekilde öldürüyorsun sınırdan geçip bir Bozkır Haydutu grubunu gözüne kestiriyorsun ve tüm haydutları biçiyorsun. Askerler yorgunluktan kılıç tutamayacak hale geldiği için artık Halmar Han'ına dönme vakti geldi. Halmar Han'ına girip konaklıyorsun ve ağlayan birini görüyorsun ona doğru yaklaşıyorsun...
2. BÖLÜMÜN SONU

Ağlayan kişiye yaklaşıyorsun ve yanına oturuyorsun. Yüzünü sana doğru döndüğünde Dalgalı kumral saçları ve okyanus mavisi gözleri ile seni güzel bir leydi karşılıyor.
Sen : Yardımcı olabilirmiyim hanımefendi.
Leydi : Pek yardımın dokunacağını sanmıyorum.
Leydinin karşısında senin gibi Açık Kahverengi saçları, yeşil gözlü yakışıklı birini görünce afallamıştı.
Sen : Sorununuzu anlatırsanız belki derman olabilirim?
Leydi : Peki, odalardan birine geçelim.
Leydi ile beraber Hancıdan bir oda tutup, odaya doğru ağır adımlarla ilerlemeye başlarsınız. Leydi yürürken bir yandanda eliyle göz yaşlarını siliyordu. Odaya varıp bir köşeye oturursunuz.
Sen : Peki, öncelikle tanışalım. Adın nedir?
Leydi : Eygiş. Kral Ragnar'ın kızıyım. Eygiş Hatun derler.
Sen : Bende Freydis. Dustum Han'ın derebeylerindenim. Freydis Noyan derler. Anlat bakalım derdin nedir.
Eygiş Hatun : Borç! derdim borç! zamanında Kral Harlaus'dan bir mücevher aldım. Karşılığında ona bir Safkan At götürüyordum ki yolda Orman Haydutları beni köşeye kıstırıp atımı çaldılar.
Sen : Ulan hadsizler! Ulan şerefsizler! şunlara bak sen. Babalarının topraklarıymış gibi hırsızlık yapıyorlar, Ben şimdi onların analarını!
Eygiş Hatun : Sakinleş Freydis! kendine gel, 40 kişiden fazlalar. Hepimizi öldürürler
Sen : Orduma katıl. Onları bulup atını geri alalım ve Kral Harlaus'a götürelim.
Eygiş Hatun : Peki, yolu göster.
Odadan ayrılırsınız ve leydiye aşık olduğunu farkedersin, birlikte ağır adımlarla Han kapısına yönelirsiniz. Kapıda seni bekleyen iki neferin peşinize takılır ve ordunun kamp yaptığı bölgeye ilerlersiniz. Kampın ortasına geçer ve tüm askerlere bağırırsın.
Hemen toplanın! acil konuşmamız gerek!
Tüm askerler işlerini bırakarak önünde sıralanırlar. Bu leydinin adı Eygiş Hatun! artık bizimle beraber olacak, sarkıntılık edenin kellesini bayrak diye sallarım! Askerler anladım dercesine kafalarını bir öne bir arkaya sallarlar. Eygiş Hatuna işaret edersin ve beraber Loganın yanına gidersiniz. Logan askerlerinin Bölük Başı ve Kamp Sorumlusudur. Loganın yanına gittiğiniz sırada Logan ekipmanlara bakım yapıyor ve erzakları kontrol ediyordu.
Sen : Logan! Lan Logan! sağırmısın oğlum.
Logan : Ha? ha. Geldim, geldim beyim. Bu hanımefendide kim?
Sen : Hanımefendi babandır. Leydi o!
Logan : Kusura bakmayın beyim, cahilliğime verin.
Sen : Benden değil leydiden özür dileyeceksin. Her neyse, bu Eygiş Hatun. Artık bizimle beraber, ona sağlamından bir ekipman ayarla.
Logan : Tamamdır beyim, oldu bil.
Eygiş Hatun'u Logan'ın yanına bıraktıktan sonra kamp girişinde bir gürültü duyuyorsun. Baba yadigarı Ordu Satırını kınından çıkarttığın gibi kamp girişine fırlıyorsun. Ellerinde çuvallarla Kamp Girişindeki 2 nöbetçiyi zorlayan 40 dan fazla köylüyü görüyorsun. Çok yaşa Freydis Noyan! diye bağırıyorlar ve içeri girmeye çalışıyorlar. Askerlere girmelerine izin vermelerini söylüyorsun ve Köylüler gelip çuvalları yere bırakıyorlar.
Köylüler : Lütfen bizide ordunuza katın beyim! Size bol bol erzak ve ekipman getirdik! bizi alın, bizde savaşmak istiyoruz. Sancar Han köyümüzü yaktırmak için bir grup adam yolladı, Ölüm ordusu diye bir grup, Köylüleri öldürmek için gönderilen hafif piyadeler. Ancak elimizdeki tarım aletleriyle saldırıp bastırdık. Tüm ekipmanları toplayıp geldik, bizide alın.
Sen : Ben Freydis Noyan'ım. Orduma katılmak isteyen kimseyi reddetmem. Ekipmanları şu sağdaki adama, Ekipmancı Logan'a götürün. Erzakları ise şuradaki kırmızı beyazlı erzak çadırına götürün. Hoşgeldiniz beyler!
Yanında Eygiş Hatun beliriyor, çok güzel boyalı zırhı ve seninkinin benzeri Sarı-Siyah bir kınında ordu satırı ile etrafa ışık saçıyor adeta.
Sen : Vay, Eygiş! Zırh sana yakışmış. Doğuştan savaşcıymışsında haberin yok.
Eygiş yüzü kızarmış bir şekilde : Teşekkür ederim.
Sen : Askerler ! Askerler! Aslanlarım! Hedef Svadya, hazırlanın. Atlarınızı besleyin, Orman haydutu avına çıkacağız!
Askerler koşar adımlarla Logan'a gidiyor ve ekipmanlarını kuşanıyordu. Birkaç güne kamp tamamen toplanmış ve yola çıkılmış olunurdu. Ancak bukadar adamın katılmasıyla kampta yer kalmamıştı şansa sadece 1 kişi yatacak yer bulamamıştı. Oda Eygiş Hatun. senin çadırında 1 kişilik yer vardı ama tereddüt ettiğinden soramadın. Hava kararıp herkes yataklara dağıldığında tüm cesaretini topladın ve Eygiş Hatun'un önüne atıldın.
Sen : Eygiş. İstersen benim çadırımda 1 kişilik yer var. Ama tabii istersen.
Eygiş Hatun : Neden olmasın? Yani ee. Olabilir, tabii.
Çadıra geçtiniz, senin pek uykun yok. Hava yaz olmasına rağmen geceleri -6 dereceye kadar düşüyor, Kıç dondurucu bir soğuk var.
Yatağa geçip uzanıyorsun ve üstünü örtüyorsun. Eygiş Hatun'da yanına sokuluyor.
Elini Eygiş Hatun'un beline dolayarak : Seni seviyorum leydim..
Eygiş Hatun'da ellerini seni beline doluyor ve : Bende seni seviyorum.
Eygiş Hatun'un dudağına yapışıyor ve uzun uzun öpüp kokluyorsun. Kergit geleneklerine uygun olmadığı için cinsel anlamda birşey yaşamıyorsunuz. Sadece öpüşmekle yetiniyor ve birbirinize sarılarak uyuyorsunuz.
Sabah çığlık sesleriyle uyanıyorsun. Uyandığında Eygiş Hatun hâla uyuyordu. Uyandırmaya kıyamıyor ve çadırın sağ köşesine gidip Baba yadigarı Ordu Satırını alıyorsun. Eygiş Hatun'un yanağına bir öpücük kondurup dışarı çıkıyorsun.
Dün köylünün bahsettiği Ölüm Ordusu'nun ta kendisini görüyorsun. Kampın yerini bulmuşlar ve saldırıyorlar. Neferlerin ile Ölüm Ordusu kıyasıya mücadele ediyor. Ordu satırını kınından çıkarttığın gibi atılıyorsun
Savulun ulan!
Ölüm Ordusu ile çarpıştığın sırada sol kolun boydan boya kesiliyor ve yere düşüyorsun acı içinde kıvranırken Ölüm Ordusu'ndan biri tam kafana kılıcı saplayacakken üstüne devriliveriyor. Askeri üstünden atınca Eygiş Hatun'u görüyorsun, elini uzatıyor ve seni kaldırıyor. sendeleyerek ve acı içinde Komutan Çadırına geri dönüyorsun Eygiş Hatun gelip seni yatağa yatırıyor ve koluna bir bez parçasıyla bastırıyor.
Eygiş Hatun : İyi olacaksın, hiç merak etme. dinlenmene bak.
Eygiş Hatun kolunu bez parçasıyla sarıyor ve kılıcını kınından çıkartıp savaş alanına dönüyor. Uyuyorsun ve saatler sonra gözünü açtığında çadırın alev aldığını görüyorsun. kendini hızla dışarı attığında askerlerinin alev alan kampı söndürmeye uğraştığını görüyorsun. Askerlerin Ölüm Ordusu'nu yenmiş ama Ölüm Ordusu kaçarken kampı yakmışlardı. 4 Ölü, 6 Yaralı vardı. Yaralılar sıhhiyeler tarafından iyileştiriliyor. Kolunun iyi olduğunu hissediyorsun ve bezi çıkartıyorsun. Kolun Eygiş Hatun sayesinde iyiydi. Artık ona hayatını borçlusun. Logan koşarak yanına geliyor.
Logan : Beyim! beyim! Kampın içinden geçtiler ama onları yendik. Kamp kullanılmaz halde. Acilen yola çıkmalıyız.
Sen : Hazırlanın o halde! Orman haydutlarını avlamak için yola çıkıyoruz!
Yaralılar için bir çadır kurup içine 2 Doktor, 5 asker bırakıp yola koyuluyorsunuz
Şuanki Gücün :
25 Nefer
36 Ekipman
350 Parça Erzak
At sürerken bir yandan Eygiş Hatunla konuşuyorsun ve yerlerini soruyorsun.
Eygiş Hatun : Dhirimin birazcık sağ tarafında bir kampları var.
Sen : O halde Dhirime! Orduca Dhirim'de konaklıyacağız ve gece olunca bam! Kampı basıp hepsini kılıçtan geçireceğiz, ardından senin atını kurtarıp Kral Harlausa götüreceğiz.
Ordu ile beraber Dhirim yollarını tutuyorsunuz. Dhirim'e varıp Han'a girdiğinizde hancıdan oda için 100 dinar eksik kaldığını farkediyorsunuz. Hancıya doğru yaklaştığınızda şişman hancı birden sana bakıyor
Şişman Hancı : Ooo Freydis Noyan! Sancar Han'ın korkulu rüyası! hoşgeldin. Sana bira, şarap, konaklama herşey bedava. Gönlünce eğlen!
Sen : Eyvallah birader! Bu iyiliğini unutmayacağım. Gece hava iyice karardığında beni uyandır.
Şişman Hancı : Tamamdır beyim.
Neferlerle beraber odalara yöneliyorsunuz. Gece hancının dürtmesi ile aniden uyanıveriyorsun.
Sen : Ha? ha? noluyor amına koyayım.
Şişman Hancı : Uyanın beyim. Gece oldu.
Sen : Tamamdır eyvallah, yerine gidebilirsin.
Yerinden doğrulup Eygiş Hatunu öperek uyandırıyorsun.
Sen : Eygiş. Kalk hadi, gece oldu, Haydutların kampına gideceğiz.
Tüm neferleri uyandırdıktan sonra handan çıkıp atlara yöneliyorsunuz. Eygiş Hatun yolu tarif etmek için en önden ilerliyor. Yolda kuyu görüyor ve duruyorsunuz, Uykulu neferlerin. Yüzüne su çarparak kendilerine geliyorlar. Sonunda haydut kampı beliriyor.
Tahta surlarla çevrili, Önünde 2 dandik zırhlı nöbetçi bulunan kampa sessizce gireceksiniz. Eygiş Hatunun atı görülüyor. Tam merkezde duruyor. En iyi nişancıları yanına alıp ilerliyorsunuz. Nişancılara atış emri veriyorsun ve aynı anda iki nöbetçide toprağı boyluyor. Ardından orduyla hızlıca akın edecekken bir anda Haydut Kampındaki sirenler çalıyor ve haydutlar uyanıyor. Çetin bir muharebe seni bekliyor. Ordunla kampa akın ediyorsun. Gecenin karanlığında çarpıştığın sırada Eygişin çığlığıyla kafanı sesin geldiği yöne doğrultuyorsun. Sağ omzu ve belinden ağır yara alan Eygiş Hatun yüz üstü toprağa düşüyor.
3. BÖLÜMÜN SONU
Sen : Yardımcı olabilirmiyim hanımefendi.
Leydi : Pek yardımın dokunacağını sanmıyorum.
Leydinin karşısında senin gibi Açık Kahverengi saçları, yeşil gözlü yakışıklı birini görünce afallamıştı.
Sen : Sorununuzu anlatırsanız belki derman olabilirim?
Leydi : Peki, odalardan birine geçelim.
Leydi ile beraber Hancıdan bir oda tutup, odaya doğru ağır adımlarla ilerlemeye başlarsınız. Leydi yürürken bir yandanda eliyle göz yaşlarını siliyordu. Odaya varıp bir köşeye oturursunuz.
Sen : Peki, öncelikle tanışalım. Adın nedir?
Leydi : Eygiş. Kral Ragnar'ın kızıyım. Eygiş Hatun derler.
Sen : Bende Freydis. Dustum Han'ın derebeylerindenim. Freydis Noyan derler. Anlat bakalım derdin nedir.
Eygiş Hatun : Borç! derdim borç! zamanında Kral Harlaus'dan bir mücevher aldım. Karşılığında ona bir Safkan At götürüyordum ki yolda Orman Haydutları beni köşeye kıstırıp atımı çaldılar.
Sen : Ulan hadsizler! Ulan şerefsizler! şunlara bak sen. Babalarının topraklarıymış gibi hırsızlık yapıyorlar, Ben şimdi onların analarını!
Eygiş Hatun : Sakinleş Freydis! kendine gel, 40 kişiden fazlalar. Hepimizi öldürürler
Sen : Orduma katıl. Onları bulup atını geri alalım ve Kral Harlaus'a götürelim.
Eygiş Hatun : Peki, yolu göster.
Odadan ayrılırsınız ve leydiye aşık olduğunu farkedersin, birlikte ağır adımlarla Han kapısına yönelirsiniz. Kapıda seni bekleyen iki neferin peşinize takılır ve ordunun kamp yaptığı bölgeye ilerlersiniz. Kampın ortasına geçer ve tüm askerlere bağırırsın.
Hemen toplanın! acil konuşmamız gerek!
Tüm askerler işlerini bırakarak önünde sıralanırlar. Bu leydinin adı Eygiş Hatun! artık bizimle beraber olacak, sarkıntılık edenin kellesini bayrak diye sallarım! Askerler anladım dercesine kafalarını bir öne bir arkaya sallarlar. Eygiş Hatuna işaret edersin ve beraber Loganın yanına gidersiniz. Logan askerlerinin Bölük Başı ve Kamp Sorumlusudur. Loganın yanına gittiğiniz sırada Logan ekipmanlara bakım yapıyor ve erzakları kontrol ediyordu.
Sen : Logan! Lan Logan! sağırmısın oğlum.
Logan : Ha? ha. Geldim, geldim beyim. Bu hanımefendide kim?
Sen : Hanımefendi babandır. Leydi o!
Logan : Kusura bakmayın beyim, cahilliğime verin.
Sen : Benden değil leydiden özür dileyeceksin. Her neyse, bu Eygiş Hatun. Artık bizimle beraber, ona sağlamından bir ekipman ayarla.
Logan : Tamamdır beyim, oldu bil.
Eygiş Hatun'u Logan'ın yanına bıraktıktan sonra kamp girişinde bir gürültü duyuyorsun. Baba yadigarı Ordu Satırını kınından çıkarttığın gibi kamp girişine fırlıyorsun. Ellerinde çuvallarla Kamp Girişindeki 2 nöbetçiyi zorlayan 40 dan fazla köylüyü görüyorsun. Çok yaşa Freydis Noyan! diye bağırıyorlar ve içeri girmeye çalışıyorlar. Askerlere girmelerine izin vermelerini söylüyorsun ve Köylüler gelip çuvalları yere bırakıyorlar.
Köylüler : Lütfen bizide ordunuza katın beyim! Size bol bol erzak ve ekipman getirdik! bizi alın, bizde savaşmak istiyoruz. Sancar Han köyümüzü yaktırmak için bir grup adam yolladı, Ölüm ordusu diye bir grup, Köylüleri öldürmek için gönderilen hafif piyadeler. Ancak elimizdeki tarım aletleriyle saldırıp bastırdık. Tüm ekipmanları toplayıp geldik, bizide alın.
Sen : Ben Freydis Noyan'ım. Orduma katılmak isteyen kimseyi reddetmem. Ekipmanları şu sağdaki adama, Ekipmancı Logan'a götürün. Erzakları ise şuradaki kırmızı beyazlı erzak çadırına götürün. Hoşgeldiniz beyler!
Yanında Eygiş Hatun beliriyor, çok güzel boyalı zırhı ve seninkinin benzeri Sarı-Siyah bir kınında ordu satırı ile etrafa ışık saçıyor adeta.
Sen : Vay, Eygiş! Zırh sana yakışmış. Doğuştan savaşcıymışsında haberin yok.
Eygiş yüzü kızarmış bir şekilde : Teşekkür ederim.
Sen : Askerler ! Askerler! Aslanlarım! Hedef Svadya, hazırlanın. Atlarınızı besleyin, Orman haydutu avına çıkacağız!
Askerler koşar adımlarla Logan'a gidiyor ve ekipmanlarını kuşanıyordu. Birkaç güne kamp tamamen toplanmış ve yola çıkılmış olunurdu. Ancak bukadar adamın katılmasıyla kampta yer kalmamıştı şansa sadece 1 kişi yatacak yer bulamamıştı. Oda Eygiş Hatun. senin çadırında 1 kişilik yer vardı ama tereddüt ettiğinden soramadın. Hava kararıp herkes yataklara dağıldığında tüm cesaretini topladın ve Eygiş Hatun'un önüne atıldın.
Sen : Eygiş. İstersen benim çadırımda 1 kişilik yer var. Ama tabii istersen.
Eygiş Hatun : Neden olmasın? Yani ee. Olabilir, tabii.
Çadıra geçtiniz, senin pek uykun yok. Hava yaz olmasına rağmen geceleri -6 dereceye kadar düşüyor, Kıç dondurucu bir soğuk var.
Yatağa geçip uzanıyorsun ve üstünü örtüyorsun. Eygiş Hatun'da yanına sokuluyor.
Elini Eygiş Hatun'un beline dolayarak : Seni seviyorum leydim..
Eygiş Hatun'da ellerini seni beline doluyor ve : Bende seni seviyorum.
Eygiş Hatun'un dudağına yapışıyor ve uzun uzun öpüp kokluyorsun. Kergit geleneklerine uygun olmadığı için cinsel anlamda birşey yaşamıyorsunuz. Sadece öpüşmekle yetiniyor ve birbirinize sarılarak uyuyorsunuz.
Sabah çığlık sesleriyle uyanıyorsun. Uyandığında Eygiş Hatun hâla uyuyordu. Uyandırmaya kıyamıyor ve çadırın sağ köşesine gidip Baba yadigarı Ordu Satırını alıyorsun. Eygiş Hatun'un yanağına bir öpücük kondurup dışarı çıkıyorsun.
Dün köylünün bahsettiği Ölüm Ordusu'nun ta kendisini görüyorsun. Kampın yerini bulmuşlar ve saldırıyorlar. Neferlerin ile Ölüm Ordusu kıyasıya mücadele ediyor. Ordu satırını kınından çıkarttığın gibi atılıyorsun
Savulun ulan!
Ölüm Ordusu ile çarpıştığın sırada sol kolun boydan boya kesiliyor ve yere düşüyorsun acı içinde kıvranırken Ölüm Ordusu'ndan biri tam kafana kılıcı saplayacakken üstüne devriliveriyor. Askeri üstünden atınca Eygiş Hatun'u görüyorsun, elini uzatıyor ve seni kaldırıyor. sendeleyerek ve acı içinde Komutan Çadırına geri dönüyorsun Eygiş Hatun gelip seni yatağa yatırıyor ve koluna bir bez parçasıyla bastırıyor.
Eygiş Hatun : İyi olacaksın, hiç merak etme. dinlenmene bak.
Eygiş Hatun kolunu bez parçasıyla sarıyor ve kılıcını kınından çıkartıp savaş alanına dönüyor. Uyuyorsun ve saatler sonra gözünü açtığında çadırın alev aldığını görüyorsun. kendini hızla dışarı attığında askerlerinin alev alan kampı söndürmeye uğraştığını görüyorsun. Askerlerin Ölüm Ordusu'nu yenmiş ama Ölüm Ordusu kaçarken kampı yakmışlardı. 4 Ölü, 6 Yaralı vardı. Yaralılar sıhhiyeler tarafından iyileştiriliyor. Kolunun iyi olduğunu hissediyorsun ve bezi çıkartıyorsun. Kolun Eygiş Hatun sayesinde iyiydi. Artık ona hayatını borçlusun. Logan koşarak yanına geliyor.
Logan : Beyim! beyim! Kampın içinden geçtiler ama onları yendik. Kamp kullanılmaz halde. Acilen yola çıkmalıyız.
Sen : Hazırlanın o halde! Orman haydutlarını avlamak için yola çıkıyoruz!
Yaralılar için bir çadır kurup içine 2 Doktor, 5 asker bırakıp yola koyuluyorsunuz
Şuanki Gücün :
25 Nefer
36 Ekipman
350 Parça Erzak
At sürerken bir yandan Eygiş Hatunla konuşuyorsun ve yerlerini soruyorsun.
Eygiş Hatun : Dhirimin birazcık sağ tarafında bir kampları var.
Sen : O halde Dhirime! Orduca Dhirim'de konaklıyacağız ve gece olunca bam! Kampı basıp hepsini kılıçtan geçireceğiz, ardından senin atını kurtarıp Kral Harlausa götüreceğiz.
Ordu ile beraber Dhirim yollarını tutuyorsunuz. Dhirim'e varıp Han'a girdiğinizde hancıdan oda için 100 dinar eksik kaldığını farkediyorsunuz. Hancıya doğru yaklaştığınızda şişman hancı birden sana bakıyor
Şişman Hancı : Ooo Freydis Noyan! Sancar Han'ın korkulu rüyası! hoşgeldin. Sana bira, şarap, konaklama herşey bedava. Gönlünce eğlen!
Sen : Eyvallah birader! Bu iyiliğini unutmayacağım. Gece hava iyice karardığında beni uyandır.
Şişman Hancı : Tamamdır beyim.
Neferlerle beraber odalara yöneliyorsunuz. Gece hancının dürtmesi ile aniden uyanıveriyorsun.
Sen : Ha? ha? noluyor amına koyayım.
Şişman Hancı : Uyanın beyim. Gece oldu.
Sen : Tamamdır eyvallah, yerine gidebilirsin.
Yerinden doğrulup Eygiş Hatunu öperek uyandırıyorsun.
Sen : Eygiş. Kalk hadi, gece oldu, Haydutların kampına gideceğiz.
Tüm neferleri uyandırdıktan sonra handan çıkıp atlara yöneliyorsunuz. Eygiş Hatun yolu tarif etmek için en önden ilerliyor. Yolda kuyu görüyor ve duruyorsunuz, Uykulu neferlerin. Yüzüne su çarparak kendilerine geliyorlar. Sonunda haydut kampı beliriyor.
Tahta surlarla çevrili, Önünde 2 dandik zırhlı nöbetçi bulunan kampa sessizce gireceksiniz. Eygiş Hatunun atı görülüyor. Tam merkezde duruyor. En iyi nişancıları yanına alıp ilerliyorsunuz. Nişancılara atış emri veriyorsun ve aynı anda iki nöbetçide toprağı boyluyor. Ardından orduyla hızlıca akın edecekken bir anda Haydut Kampındaki sirenler çalıyor ve haydutlar uyanıyor. Çetin bir muharebe seni bekliyor. Ordunla kampa akın ediyorsun. Gecenin karanlığında çarpıştığın sırada Eygişin çığlığıyla kafanı sesin geldiği yöne doğrultuyorsun. Sağ omzu ve belinden ağır yara alan Eygiş Hatun yüz üstü toprağa düşüyor.
3. BÖLÜMÜN SONU

Eygiş Hatun'a doğru, babanın sana emanet ettiği beyaz, keskin ve bakımlı Ordu Satırını, gözyaşları eşliğinde savura savura ilerliyorsun.
Haydutlar senin hırsına karşı koyamıyor ve cesetleri etrafa dağılıyordu. Kan kaybından bilincini kaybetmiş Eygiş Hatun'u kollarına aldığın gibi koşarak haydut kampından ayrılıyorsun. Geriye dönüp baktığında, askerlerinin teker teker Haydut Kamplarının üstüne konuşlanmış okçular tarafından avlandığını görüyorsun. Bir anlık kılıcını çekip askerlerine yardım etmek istiyorsun ancak Eygiş Hatun'un durumunu hatırlıyorsun. Askerlerinden vazgeçip kampdan uzaklaşıyorsun..
Dhirim Hanına vardığında bir sıhhıye buluyorsun ve Eygiş Hatun'un tedavisine başlıyor. O Sırada içeri beyaz ceketli bir çocuk giriyor aniden.
Nordlar! Nordlar! Nord ordu..
Sırtından baltalanarak öldürülen çocuk, hanın soğuk zeminine yüzüstü düşüveriyor. İçeri 3 Nord Kahramanı giriyor ve karşısına çıkan herkesi öldürüyor. Bir Nord kahramanı tam kelleni alacakken, diğer Nord kahramanı Eygiş hatun'u görüyor ve arkadaşını durduruyor. Kafana çuval geçirip seni biryere doğru götürüyorlar..
Yol boyunca hakaretler ederek kurtulmaya çalışıyorsun ancak iriyarı kaslı ve çelik zırhlı Nord Kahramanlarına karşı hiçbir şansın yok. Sonunda çuvalı açıp diz çöktürüyorlar. Kendini Kral Ragnar'ın önünde buluyorsun. Yaklaşıp yanına geliyor ve kızımın yanındaki pislik sendin demek. Son gücüyle burnuna bir aparkat sallıyor, devriliyorsun ve Nord Kahramanları seni tekrar kaldırıyor.
Kral Ragnar : Söyle ulan, kızımla ne işin vardı!
Cevap veremiyorsun. Kral Ragnar dahada sinirlenip seni söylesene lan naralarıyla tekmelemeye başlıyor.
Kanlar içerisinde : Sevgili.. sevgilisiyim!
Kral Ragnar : Sen kimsin ki kralın kızıyla sevgili oluyorsun lan!
Kanlar içerisinde yere devriliyorsun.. Bilincini kaybetmeden önceki duyduğun son şey Kral Ragnar'ın Asker! bu salağı Köle taciri Ramun'a satın. diye hönkürmesiydi.
Gözlerini açtığında kendini Nord Kahramanı ile Köle Taciri Ramunun arasında buluyorsun.
Köle Taciri Ramun : 100!
Nord Kahramanı : 200!
Köle Taciri Ramun : 150 Son.
Nord Kahramanı : Tamam, ver parayı.
Seni 150 dinarcığa satmışlardı anlaşılan.
Ardından içeriye tek gözü kör biri girer, giyiminden Kaptan olduğunu kolayca anlıyorsun.
Kaptan : Ramun! kürek çekecek köle lazım eski dostum.
Köle Taciri Ramun : 300 dinara senindir.
Kaptan : 300 mü, hahaha! Ucuza gitti bu sefer. al bakalım.
Ve şimdide bir kaptana satılmıştın, Seni ve 7 kişiyi 10 kişilik bir koruma eşliğinde Uçan Kalamar adında bir gemiye getiriyorlar, 600 Mürettebat alabilen, 300 Top içeren, Okyanusların en gelişmiş ve en hızlı gemisi. Bir arıza nedeniyle Kalradyaya uzak bir adadaki tamirciye gitmesi gerekiyor, ve yelkenleri kırık olduğu için sadece kürek desteğiyle yavaş yavaş ilerlemesi gerekiyor. Kirli tahta parçalarının üstlerine oturup kürek çekmeye başlıyorsunuz.
Gardiyan : İsyan etmeye kalkışan olursa değişik fantezilerimle karşı karşıya gelir.
Saatlerce yol alıyorsunuz ve Gardiyan uyuya kalıyor. İsyan tertipliyorsunuz ve oturduğunuz tahta parçalarından birini sökerek Gardiyanı öldürüyorsun. Gardiyanın zırhını ve kılıcını alıyorsun, önden diğer kürekcileri gönderiyorsun ki dikkat çeksinler.
Kürekçiler güverteye çıkıyor ve ellerine ne geçtiyse onla Gardiyanlara saldırıyorlar 30 Gardiyanı katletmeyi başarıyorsunuz ve Kaptan Kukumis sizi başarınızdan dolayı tebrik ediyor.
Kaptan Kukumis : Kim tertipledi bu sikimsonik planı der ve Rom*undan bir yudum alır.
Öne atılarak : Ben tertipledim! Freydis Noyan! Dustum Han'ın derebeylerindenim!
Kaptan Kukumis : Aferin genç salak. Askerler! Freydis Noyan salağı hariç hepsini kılıçtan geçirin.
Biraz zaman geçtikten sonra seni köpek balıklarıyla mücadele etmen için bir kılıç ve kayıkla denize bırakıyorlar.
Gemiye son bir kez bakıyorsun, Kaptan Kukumis sana el sallayarak Romundan bir yudum daha alıyor.
Denize uzun uzun bakıyorsun, küçük balıklardan başka hiçbir balık olmadığını farkediyorsun. Kürek çekmeye başlıyorsun..
Saatler sonra bir ada görüyorsun, üstündede bir baraka görüyorsun. Kayığı hemen yanaştırıp karaya çıkıyorsun. Barakaya giriyorsun fakat kimse yok. Bir not ve bir cesetten başka tabii.
Notta yazan :
Veda, Kuzeydeki Nordlanda Veda!
Veda, Güneydeki Kalradyaya Veda!
Veda, Tüm herşeye veda...
Nottaki birşey dikkatini çekiyor
Güneydeki Kalradya
Güneşin doğmasını bekliyorsun ve güneş doğduğunda Güney'i bulup harekete geçiyorsun..
Kayıkta gözlerini açtığında, uyuduğunu farkedip irkiliyorsun, Sürüklene sürüklene bir karaya vurmuşsun. Kalradyaya benzetiyorsun ama emin olmayan adımlarla ilerliyorsun, bir süre sonra seni Çöllük bir alan karşılıyor. Karşıdan geçen bir kervan'ın taşıdığı balın üstünde DURQUBA BALI yazdığını görüyorsun. Sarranidde olduğunu varsayarak kervana yaklaşıyorsun.
Ağalar! Ağalar! bana bir atı kaç dinara satarsınız?
Al şu sakat ve hasta belalı atı, hiçbir boka yaramıyor zaten! diyerek öldü ölecek olan bir atı gösterir.
Ata atladığın gibi : Sağolun ağalar! bunu unutmayacağım! diye bağırıyorsun.
Kuzeye doğru dört nala gidiyorsun. Bir süre sonra bozkıra varıyorsun, Kendi memleketin.. Kendi toprağın. Bir zamanların onurlu, şerefli Kergit'i...
Dustum Han'ın yaşadığı Ada Kulun köyüne varıyorsun. Köylülere tek tek soruyorsun:
+ Dustum Han nerede yaşıyor?
- Dustum Han kim la?
+ Dustum Han buralımı?
- Uxvjsalqb? (Farklı bir dil konuşur)
+ Dustum Han nerede yaşıyor acaba?
- Gel gösteriyim ağam.
Köylüyle birlikte bir evin arkasına geçersiniz. Köylü bir anda hançerini çıkartıp
Dustum Han'la ne işin vardı ulan!
Dustum Han'ın bir ajanı olduğunu anlayarak : Derebeyiyim!
Köylü : Nerden bileceğim!
Kaptanın almadığı Dustum Hanın hediyesi kolyeyi gösteriyorsun. Özür dileyerek seni Dustum Han'a götürüyor.
Dustum Han : Hoşgeldin Freydis!
Sen : Hoşbuldum han'ım.
Dustum Han : Ne oldu? Neden geldin?
Sen : Kral Ragnar beni esir aldı, bir köle tacirine sattı ama kaçtım.
Dustum Han : O Alçaklar Sancar Han'a destek veriyor zaten. bizi birbirimize düşürüp tüm Kergiti işgal edecek.
Dustum Han'a baştan sona olan biten herşeyi tüm detaylarıyla anlatıyorsun ve birlikte yola çıkıyorsunuz.
Dustum Han : Bugün gerekli gücü topladık. Ağabeyim Sancar'a son darbeyi vuracağız. Başkent Tulga bizimdir!
Sen : İyi güzel hanım, alalım şu Sancarın kellesini.
Dustum Han Ulaklar aracılığıyla tüm derebeylere mesaj gönderir. En az 1000 asker toplayıp Halmar'a gelmelerini emreder. Dustum Hanla Köy hanına gidip oturursunuz.
Dustum Han : Hancı! İki en güzelinden rom!
Dustum Han ekler : Sen yokken Tulga hariç heryeri aldık, halkın tamamı bizi destekliyor. Tüm kergit gücü Tulga'da. Yaklaşık 150 bin asker var. biz ise 70 bin askerle saldıracağız. Yenilirsek isyan biter. Son gücümüz ancak onlarında son gücü, yenersek Kergit Hanlığı himayeme girer.
Onaylarcasına kafanı yukarı aşağı sallarsın.
Saatler sonra haberci içeri girerek : Ordular hazırdır beyim!
Dustum Han sana en iyi zırhı, en iyi kılıcı ve en iyi atı vererek bir ordunun başına geçiriyor. Dört nala Tulgaya ilerliyorsunuz, gittiğiniz yoldaki köylüler size erzak sağlıyor ve coşkuyla karşılıyor.
Sonunda Tulga surları göründü. Tulga'dan savaş borazanları ve savaş çanları çalıyordu Halk korku içinde şehrin gerisine çekilmişti.
Dustum Han : Merdiven dayay..
Dustum Han sol kolundan okla vurulmuştu.
Dört asker Dustum Han'ı cephe gerisine taşırken Freydis Noyan! Kuşatmayı sen yönet diye bağırıyordu
Dustum Han'ı tamamlayarak : Merdivenleri dayayın! Okçular hiza alın! Kalkanlı piyadeler Okçuların önüne set dizin! Süvariler en arkaya!
Kuşatma savaşı başlamıştı. Sen aşağıda taktik çizerken ve emirler yağdırırken, askerler surlara girmiş ve Kergit askerlerini dağıtıyordu. Bazı askerler ise Dustum Han'ın tarafına geçip bizim yanımızda savaşıyordu.
Sancar Han'ın kergitinin bayrağının indirilerek Dustum Han'ın Kırmızı kergit bayrağının göndere çekildiğini görüyorsun.
Dustum Han'a haber vermek için komutan çadırına gidiyorsun
İçeri girdiğinde oradaki askerlerin Dustum Han'ı öldürdüğünü görüyorsun. İki askeride anında orada kılıçtan geçiriyorsun. Sıhhıye ekipleri çağırarak Dustum Han'ı tören için bir tabuta taşıtıyorsun. Sancar Han'ı ise tüm halkın önünde bir törenle kılıçtan geçirmek üzere, Sancar Han'ın başa geçtiği yere getiriyorsun.
Sen : Kergit Halkı! Yüce Halk! Kralımız ölmüş olabilir! ancak bugün Sancar Han'da ölecek. Yeni kralımızı oylarla siz Halk belirleyecek. İstediğiniz kişiyi seçebilirsiniz. Ama bundan önce, 7 Arkadaşımızı katleden bu haini onları katlettiği gibi aynı yerde katledeceğiz!
Ordu Satırını Sancar Han'ın kellesine vurarak kellesini uçuruyorsun..
Rom* : Bir içki türüdür, korsanlar tarafından bolca tüketilir idi.
Haydutlar senin hırsına karşı koyamıyor ve cesetleri etrafa dağılıyordu. Kan kaybından bilincini kaybetmiş Eygiş Hatun'u kollarına aldığın gibi koşarak haydut kampından ayrılıyorsun. Geriye dönüp baktığında, askerlerinin teker teker Haydut Kamplarının üstüne konuşlanmış okçular tarafından avlandığını görüyorsun. Bir anlık kılıcını çekip askerlerine yardım etmek istiyorsun ancak Eygiş Hatun'un durumunu hatırlıyorsun. Askerlerinden vazgeçip kampdan uzaklaşıyorsun..
Dhirim Hanına vardığında bir sıhhıye buluyorsun ve Eygiş Hatun'un tedavisine başlıyor. O Sırada içeri beyaz ceketli bir çocuk giriyor aniden.
Nordlar! Nordlar! Nord ordu..
Sırtından baltalanarak öldürülen çocuk, hanın soğuk zeminine yüzüstü düşüveriyor. İçeri 3 Nord Kahramanı giriyor ve karşısına çıkan herkesi öldürüyor. Bir Nord kahramanı tam kelleni alacakken, diğer Nord kahramanı Eygiş hatun'u görüyor ve arkadaşını durduruyor. Kafana çuval geçirip seni biryere doğru götürüyorlar..
Yol boyunca hakaretler ederek kurtulmaya çalışıyorsun ancak iriyarı kaslı ve çelik zırhlı Nord Kahramanlarına karşı hiçbir şansın yok. Sonunda çuvalı açıp diz çöktürüyorlar. Kendini Kral Ragnar'ın önünde buluyorsun. Yaklaşıp yanına geliyor ve kızımın yanındaki pislik sendin demek. Son gücüyle burnuna bir aparkat sallıyor, devriliyorsun ve Nord Kahramanları seni tekrar kaldırıyor.
Kral Ragnar : Söyle ulan, kızımla ne işin vardı!
Cevap veremiyorsun. Kral Ragnar dahada sinirlenip seni söylesene lan naralarıyla tekmelemeye başlıyor.
Kanlar içerisinde : Sevgili.. sevgilisiyim!
Kral Ragnar : Sen kimsin ki kralın kızıyla sevgili oluyorsun lan!
Kanlar içerisinde yere devriliyorsun.. Bilincini kaybetmeden önceki duyduğun son şey Kral Ragnar'ın Asker! bu salağı Köle taciri Ramun'a satın. diye hönkürmesiydi.
Gözlerini açtığında kendini Nord Kahramanı ile Köle Taciri Ramunun arasında buluyorsun.
Köle Taciri Ramun : 100!
Nord Kahramanı : 200!
Köle Taciri Ramun : 150 Son.
Nord Kahramanı : Tamam, ver parayı.
Seni 150 dinarcığa satmışlardı anlaşılan.
Ardından içeriye tek gözü kör biri girer, giyiminden Kaptan olduğunu kolayca anlıyorsun.
Kaptan : Ramun! kürek çekecek köle lazım eski dostum.
Köle Taciri Ramun : 300 dinara senindir.
Kaptan : 300 mü, hahaha! Ucuza gitti bu sefer. al bakalım.
Ve şimdide bir kaptana satılmıştın, Seni ve 7 kişiyi 10 kişilik bir koruma eşliğinde Uçan Kalamar adında bir gemiye getiriyorlar, 600 Mürettebat alabilen, 300 Top içeren, Okyanusların en gelişmiş ve en hızlı gemisi. Bir arıza nedeniyle Kalradyaya uzak bir adadaki tamirciye gitmesi gerekiyor, ve yelkenleri kırık olduğu için sadece kürek desteğiyle yavaş yavaş ilerlemesi gerekiyor. Kirli tahta parçalarının üstlerine oturup kürek çekmeye başlıyorsunuz.
Gardiyan : İsyan etmeye kalkışan olursa değişik fantezilerimle karşı karşıya gelir.
Saatlerce yol alıyorsunuz ve Gardiyan uyuya kalıyor. İsyan tertipliyorsunuz ve oturduğunuz tahta parçalarından birini sökerek Gardiyanı öldürüyorsun. Gardiyanın zırhını ve kılıcını alıyorsun, önden diğer kürekcileri gönderiyorsun ki dikkat çeksinler.
Kürekçiler güverteye çıkıyor ve ellerine ne geçtiyse onla Gardiyanlara saldırıyorlar 30 Gardiyanı katletmeyi başarıyorsunuz ve Kaptan Kukumis sizi başarınızdan dolayı tebrik ediyor.
Kaptan Kukumis : Kim tertipledi bu sikimsonik planı der ve Rom*undan bir yudum alır.
Öne atılarak : Ben tertipledim! Freydis Noyan! Dustum Han'ın derebeylerindenim!
Kaptan Kukumis : Aferin genç salak. Askerler! Freydis Noyan salağı hariç hepsini kılıçtan geçirin.
Biraz zaman geçtikten sonra seni köpek balıklarıyla mücadele etmen için bir kılıç ve kayıkla denize bırakıyorlar.
Gemiye son bir kez bakıyorsun, Kaptan Kukumis sana el sallayarak Romundan bir yudum daha alıyor.
Denize uzun uzun bakıyorsun, küçük balıklardan başka hiçbir balık olmadığını farkediyorsun. Kürek çekmeye başlıyorsun..
Saatler sonra bir ada görüyorsun, üstündede bir baraka görüyorsun. Kayığı hemen yanaştırıp karaya çıkıyorsun. Barakaya giriyorsun fakat kimse yok. Bir not ve bir cesetten başka tabii.
Notta yazan :
Veda, Kuzeydeki Nordlanda Veda!
Veda, Güneydeki Kalradyaya Veda!
Veda, Tüm herşeye veda...
Nottaki birşey dikkatini çekiyor
Güneydeki Kalradya
Güneşin doğmasını bekliyorsun ve güneş doğduğunda Güney'i bulup harekete geçiyorsun..
Kayıkta gözlerini açtığında, uyuduğunu farkedip irkiliyorsun, Sürüklene sürüklene bir karaya vurmuşsun. Kalradyaya benzetiyorsun ama emin olmayan adımlarla ilerliyorsun, bir süre sonra seni Çöllük bir alan karşılıyor. Karşıdan geçen bir kervan'ın taşıdığı balın üstünde DURQUBA BALI yazdığını görüyorsun. Sarranidde olduğunu varsayarak kervana yaklaşıyorsun.
Ağalar! Ağalar! bana bir atı kaç dinara satarsınız?
Al şu sakat ve hasta belalı atı, hiçbir boka yaramıyor zaten! diyerek öldü ölecek olan bir atı gösterir.
Ata atladığın gibi : Sağolun ağalar! bunu unutmayacağım! diye bağırıyorsun.
Kuzeye doğru dört nala gidiyorsun. Bir süre sonra bozkıra varıyorsun, Kendi memleketin.. Kendi toprağın. Bir zamanların onurlu, şerefli Kergit'i...
Dustum Han'ın yaşadığı Ada Kulun köyüne varıyorsun. Köylülere tek tek soruyorsun:
+ Dustum Han nerede yaşıyor?
- Dustum Han kim la?
+ Dustum Han buralımı?
- Uxvjsalqb? (Farklı bir dil konuşur)
+ Dustum Han nerede yaşıyor acaba?
- Gel gösteriyim ağam.
Köylüyle birlikte bir evin arkasına geçersiniz. Köylü bir anda hançerini çıkartıp
Dustum Han'la ne işin vardı ulan!
Dustum Han'ın bir ajanı olduğunu anlayarak : Derebeyiyim!
Köylü : Nerden bileceğim!
Kaptanın almadığı Dustum Hanın hediyesi kolyeyi gösteriyorsun. Özür dileyerek seni Dustum Han'a götürüyor.
Dustum Han : Hoşgeldin Freydis!
Sen : Hoşbuldum han'ım.
Dustum Han : Ne oldu? Neden geldin?
Sen : Kral Ragnar beni esir aldı, bir köle tacirine sattı ama kaçtım.
Dustum Han : O Alçaklar Sancar Han'a destek veriyor zaten. bizi birbirimize düşürüp tüm Kergiti işgal edecek.
Dustum Han'a baştan sona olan biten herşeyi tüm detaylarıyla anlatıyorsun ve birlikte yola çıkıyorsunuz.
Dustum Han : Bugün gerekli gücü topladık. Ağabeyim Sancar'a son darbeyi vuracağız. Başkent Tulga bizimdir!
Sen : İyi güzel hanım, alalım şu Sancarın kellesini.
Dustum Han Ulaklar aracılığıyla tüm derebeylere mesaj gönderir. En az 1000 asker toplayıp Halmar'a gelmelerini emreder. Dustum Hanla Köy hanına gidip oturursunuz.
Dustum Han : Hancı! İki en güzelinden rom!
Dustum Han ekler : Sen yokken Tulga hariç heryeri aldık, halkın tamamı bizi destekliyor. Tüm kergit gücü Tulga'da. Yaklaşık 150 bin asker var. biz ise 70 bin askerle saldıracağız. Yenilirsek isyan biter. Son gücümüz ancak onlarında son gücü, yenersek Kergit Hanlığı himayeme girer.
Onaylarcasına kafanı yukarı aşağı sallarsın.
Saatler sonra haberci içeri girerek : Ordular hazırdır beyim!
Dustum Han sana en iyi zırhı, en iyi kılıcı ve en iyi atı vererek bir ordunun başına geçiriyor. Dört nala Tulgaya ilerliyorsunuz, gittiğiniz yoldaki köylüler size erzak sağlıyor ve coşkuyla karşılıyor.
Sonunda Tulga surları göründü. Tulga'dan savaş borazanları ve savaş çanları çalıyordu Halk korku içinde şehrin gerisine çekilmişti.
Dustum Han : Merdiven dayay..
Dustum Han sol kolundan okla vurulmuştu.
Dört asker Dustum Han'ı cephe gerisine taşırken Freydis Noyan! Kuşatmayı sen yönet diye bağırıyordu
Dustum Han'ı tamamlayarak : Merdivenleri dayayın! Okçular hiza alın! Kalkanlı piyadeler Okçuların önüne set dizin! Süvariler en arkaya!
Kuşatma savaşı başlamıştı. Sen aşağıda taktik çizerken ve emirler yağdırırken, askerler surlara girmiş ve Kergit askerlerini dağıtıyordu. Bazı askerler ise Dustum Han'ın tarafına geçip bizim yanımızda savaşıyordu.
Sancar Han'ın kergitinin bayrağının indirilerek Dustum Han'ın Kırmızı kergit bayrağının göndere çekildiğini görüyorsun.
Dustum Han'a haber vermek için komutan çadırına gidiyorsun
İçeri girdiğinde oradaki askerlerin Dustum Han'ı öldürdüğünü görüyorsun. İki askeride anında orada kılıçtan geçiriyorsun. Sıhhıye ekipleri çağırarak Dustum Han'ı tören için bir tabuta taşıtıyorsun. Sancar Han'ı ise tüm halkın önünde bir törenle kılıçtan geçirmek üzere, Sancar Han'ın başa geçtiği yere getiriyorsun.
Sen : Kergit Halkı! Yüce Halk! Kralımız ölmüş olabilir! ancak bugün Sancar Han'da ölecek. Yeni kralımızı oylarla siz Halk belirleyecek. İstediğiniz kişiyi seçebilirsiniz. Ama bundan önce, 7 Arkadaşımızı katleden bu haini onları katlettiği gibi aynı yerde katledeceğiz!
Ordu Satırını Sancar Han'ın kellesine vurarak kellesini uçuruyorsun..
Rom* : Bir içki türüdür, korsanlar tarafından bolca tüketilir idi.

Sancarın kellesinin yere düşmesi ile halkın alkışları Tulga şehri üstünde yankılanırken Sargoth Sarayında olan bitenler;
Kral Ragnar sağ elinde bulunan içi rom dolu altın kaplamalı kupa bardağı ağzına doğru götürerek tekte bitiriyor. Ayağa kalkarak elleri ve ayakları bağlı şekilde duran ve hertarafı yara bere içinde kalan Eygiş hatuna doğru kafasına çeviriyor.
Kral Ragnar : Alçak! nasıl bana ihanet edersin! Krallığına nasıl ihanet edersin
Kral Ragnar Eygiş Hatun'a okkalı bir tokat atar
Kral Ragnar : Bre namussuz! ailenin şerefini 5 paralık ettin, Hem benim haberim olmadan düşmandan borç alıp ödeyeme hemde isyancının tekiyle fingirdeş, Bre kahpe! bu ne cesarettir!
Eygiş hatun başını öne eğmekten fazlasına cesaret gösteremez.
O Sırada sarayın görkemli ahşap kapısı açılır ve içeri soluk soluğa kalmış bir elçi girer
Nord Elçisi : Beyim! Beyim! durum kötü konuşmamız lazım!
Kral Ragnar : Sakin ol be adam! ne var?
Nord Elçisi : Freydis Noyan halk oylaması ile Kergit Hanlığının başına geçti. Artık Freydis Han oldu ve size savaş ilan etmek için hazırlanıyor, çok sayıda ordu topluyor.
Kral Ragnar : Ama nasıl olur? Hem Harlaus itiyle hemde bu Freydis aptalıyla nasıl uğraşacağım, hem o nasıl kaçtı o gemiden! Salak Ramun! esirlere sahip çıkamayacak adamlara esir satıyor.
Nord Elçisi : Haber bukadar beyim, iyi günler.
Elçi ağır adımlarla dışarı çıkar.
Kral Ragnar : Asker! atın bu kızım olacak alçağı zindana!
Askerler Eygiş'i iki kolundanda tutup sürükleyerek zindana atarlar.
O Sırada Sen törenle tacını almış ve tahta oturmuştun. Sarranidden ve Rodoktan ekipman Svadyadan ise şövalye atları sağlıyordun. Kergit'in zırhsız ve güçsüz atlıları yerini şövalyelere bırakacaktın. Ve bir başka projen ise çiftçilere bedava tarım aletleri ve ufak bir tarla sağlamak, artık her çiftçilikten anlayan kişilerin bütçesi olacak. Köylerdeki vergileri düşürüp şehirdeki vergileri çok az artırıyorsun. Halkın tam onayını sağladıktan sonra ziyafetler düzenleyip sevincini yaşıyorsun.
O Sırada rodoktan bir grup asker Kergit Hanlığına bağlı Peshmi köyünü işgal edip göndere Rodok bayrağını çekti
Köylülerin hepsini katlederek tarlalara ve tarım aletlerine el koydular. Haberini alır almaz 20 şövalyeyle yola çıktın.
Köye vardığında ilk olarak teslim olmalarını talep ediyorsun.
Sen : Gelin teslim olun! Köyü tekrar bize bırakın kılınıza dokunmayız, sadece rodokla görüşme yapıp bir miktar parayı karşılamaları halinde sizi serbest bırakırız
Rodok Askerleri : Peeh! 20 kişiyle bize kafamı tutuyorsunuz bre salaklar! 120 kişiyiz burada! körsün sanırım!
Askerler kahkaha atarak seninle dalga geçerler.
Sen : Peki madem, benden günah gitti.
Kollarını açarak adeta ışık hızında emirler yağdırıyorsun ve hilal düzeni alıyorsun. Hilal taktiğiyle köye giriyorsun ve Rodoklara diz çöktürüyorsun. 20 Şövalyeden 10 Şövalye toprağı boylar iken 10 Şövalye ayakta dimdik duruyor. Rodok bayrağını gönderden indirip tekrar Kergit bayrağını göndere çekiyorsun. Rodok askerlerini esir alarak Tulga'ya dönüyorsun Kral Graveth'e mektup yazıyorsun
Freydis Han'dan Kral Graveth'e
Ey Kral Graveth!
Seni dost bilirim, Hainlik etmede duruver, 20 Şövalyeyle koskoca bir orduya kafa tutuyorsam, binlerce şövalyeyle topraklarını saniyeler içinde alırım! Haddinizi biliniz, birdaha sınır ihlali yaparsanız, Yağmurlu bir gecede ansızın gelip Krallığınızı Hanlığıma katarım.
Saygılarımla, Kergit Hanlığı Han'ı Freydis
Kral Graveth Cevap olarak şu mektubu yazar :
Sayın Freydis Han
Öncelikle bukadar saldırgan ve agresif bir şekilde mektup yazmanız hiç hoş olmadı, savaş istiyorsanız buyrun er meydanına! Bizi böyle tehdit edemezsiniz! Size saldıran askerler bir grup kaçaktan başka birşey değil, bana bağlı değillerdir! Haddinizi bilin! Tatsızlık çıkmasın!
Sevgilerimle, Rodok Krallığı Kral'ı Graveth
Bu olaydan ders alarak haydut ve firarilere karşı devriyeleri 3 katına çıkartıp bütün komşu sınırlara devriyeler yerleştiriyorsun.
Köle Taciri Ramun'un seni sattığı korsanı bulmak için Sarranidlerden Brik tipi savaş gemileri satın alıyorsun. Ancak biliyorsunki yüzlerce brik bile Uçan Kalamar'ı yenemez. Bunun için en küçük brik tipli gemiyi hafifleştirip sadece 1 çuval erzak bırakıyorsun. Topları söküp depoya taşıtıyorsun Bu sayede hem farkedilemeyeceksin hemde çok hızlı olacaksın. Planın Gemiyi gördüğünde en güvenilir adamlarınla gemiye tırmanıp gemiyi içten fethetmek.
Bölümü uzun yazacağım dedim ancak dayanamıyorum, Dumdul İsyanına karşı pek yazma hevesim kalmadı, bir an önce bölümü bitirip Serzeniş'i yazmak istedim, Yeni sezon bomba gibi ve upuzun olacak, 5. bölümün telafisi olacak merak etmeyin, Aynı zamanda Serzeniş'in birinci bölümünüde çok uzun tutacağım, Serzenişede göz atmayı unutmayın!
Kral Ragnar sağ elinde bulunan içi rom dolu altın kaplamalı kupa bardağı ağzına doğru götürerek tekte bitiriyor. Ayağa kalkarak elleri ve ayakları bağlı şekilde duran ve hertarafı yara bere içinde kalan Eygiş hatuna doğru kafasına çeviriyor.
Kral Ragnar : Alçak! nasıl bana ihanet edersin! Krallığına nasıl ihanet edersin
Kral Ragnar Eygiş Hatun'a okkalı bir tokat atar
Kral Ragnar : Bre namussuz! ailenin şerefini 5 paralık ettin, Hem benim haberim olmadan düşmandan borç alıp ödeyeme hemde isyancının tekiyle fingirdeş, Bre kahpe! bu ne cesarettir!
Eygiş hatun başını öne eğmekten fazlasına cesaret gösteremez.
O Sırada sarayın görkemli ahşap kapısı açılır ve içeri soluk soluğa kalmış bir elçi girer
Nord Elçisi : Beyim! Beyim! durum kötü konuşmamız lazım!
Kral Ragnar : Sakin ol be adam! ne var?
Nord Elçisi : Freydis Noyan halk oylaması ile Kergit Hanlığının başına geçti. Artık Freydis Han oldu ve size savaş ilan etmek için hazırlanıyor, çok sayıda ordu topluyor.
Kral Ragnar : Ama nasıl olur? Hem Harlaus itiyle hemde bu Freydis aptalıyla nasıl uğraşacağım, hem o nasıl kaçtı o gemiden! Salak Ramun! esirlere sahip çıkamayacak adamlara esir satıyor.
Nord Elçisi : Haber bukadar beyim, iyi günler.
Elçi ağır adımlarla dışarı çıkar.
Kral Ragnar : Asker! atın bu kızım olacak alçağı zindana!
Askerler Eygiş'i iki kolundanda tutup sürükleyerek zindana atarlar.
O Sırada Sen törenle tacını almış ve tahta oturmuştun. Sarranidden ve Rodoktan ekipman Svadyadan ise şövalye atları sağlıyordun. Kergit'in zırhsız ve güçsüz atlıları yerini şövalyelere bırakacaktın. Ve bir başka projen ise çiftçilere bedava tarım aletleri ve ufak bir tarla sağlamak, artık her çiftçilikten anlayan kişilerin bütçesi olacak. Köylerdeki vergileri düşürüp şehirdeki vergileri çok az artırıyorsun. Halkın tam onayını sağladıktan sonra ziyafetler düzenleyip sevincini yaşıyorsun.
O Sırada rodoktan bir grup asker Kergit Hanlığına bağlı Peshmi köyünü işgal edip göndere Rodok bayrağını çekti
Köylülerin hepsini katlederek tarlalara ve tarım aletlerine el koydular. Haberini alır almaz 20 şövalyeyle yola çıktın.
Köye vardığında ilk olarak teslim olmalarını talep ediyorsun.
Sen : Gelin teslim olun! Köyü tekrar bize bırakın kılınıza dokunmayız, sadece rodokla görüşme yapıp bir miktar parayı karşılamaları halinde sizi serbest bırakırız
Rodok Askerleri : Peeh! 20 kişiyle bize kafamı tutuyorsunuz bre salaklar! 120 kişiyiz burada! körsün sanırım!
Askerler kahkaha atarak seninle dalga geçerler.
Sen : Peki madem, benden günah gitti.
Kollarını açarak adeta ışık hızında emirler yağdırıyorsun ve hilal düzeni alıyorsun. Hilal taktiğiyle köye giriyorsun ve Rodoklara diz çöktürüyorsun. 20 Şövalyeden 10 Şövalye toprağı boylar iken 10 Şövalye ayakta dimdik duruyor. Rodok bayrağını gönderden indirip tekrar Kergit bayrağını göndere çekiyorsun. Rodok askerlerini esir alarak Tulga'ya dönüyorsun Kral Graveth'e mektup yazıyorsun
Freydis Han'dan Kral Graveth'e
Ey Kral Graveth!
Seni dost bilirim, Hainlik etmede duruver, 20 Şövalyeyle koskoca bir orduya kafa tutuyorsam, binlerce şövalyeyle topraklarını saniyeler içinde alırım! Haddinizi biliniz, birdaha sınır ihlali yaparsanız, Yağmurlu bir gecede ansızın gelip Krallığınızı Hanlığıma katarım.
Saygılarımla, Kergit Hanlığı Han'ı Freydis
Kral Graveth Cevap olarak şu mektubu yazar :
Sayın Freydis Han
Öncelikle bukadar saldırgan ve agresif bir şekilde mektup yazmanız hiç hoş olmadı, savaş istiyorsanız buyrun er meydanına! Bizi böyle tehdit edemezsiniz! Size saldıran askerler bir grup kaçaktan başka birşey değil, bana bağlı değillerdir! Haddinizi bilin! Tatsızlık çıkmasın!
Sevgilerimle, Rodok Krallığı Kral'ı Graveth
Bu olaydan ders alarak haydut ve firarilere karşı devriyeleri 3 katına çıkartıp bütün komşu sınırlara devriyeler yerleştiriyorsun.
Köle Taciri Ramun'un seni sattığı korsanı bulmak için Sarranidlerden Brik tipi savaş gemileri satın alıyorsun. Ancak biliyorsunki yüzlerce brik bile Uçan Kalamar'ı yenemez. Bunun için en küçük brik tipli gemiyi hafifleştirip sadece 1 çuval erzak bırakıyorsun. Topları söküp depoya taşıtıyorsun Bu sayede hem farkedilemeyeceksin hemde çok hızlı olacaksın. Planın Gemiyi gördüğünde en güvenilir adamlarınla gemiye tırmanıp gemiyi içten fethetmek.
Bölümü uzun yazacağım dedim ancak dayanamıyorum, Dumdul İsyanına karşı pek yazma hevesim kalmadı, bir an önce bölümü bitirip Serzeniş'i yazmak istedim, Yeni sezon bomba gibi ve upuzun olacak, 5. bölümün telafisi olacak merak etmeyin, Aynı zamanda Serzeniş'in birinci bölümünüde çok uzun tutacağım, Serzenişede göz atmayı unutmayın!
SERZENİŞ PROJEMEDE GÖZ ATIN!