Teşekkürler arkadaşlar destekleriniz için. Telefonda rahat edemediğim için hotspot açıp pcye geçtim. İleti yerinin üzerindeki smileyler yüklenmedi haliyle. Biraz daha detay verebilirim diye düşünüyorum.
An itibariyle ruh halim çok kötü. Evdeki herkesin öyle. 2 kardeşim de çok etkilendiler bu durumdan. Kendimi iyi olduğuma ikna etmeye çalışıyorum fakat şu son yaşananları düşündükçe kötü oluyorum. 3-4 gün önce bir akşam babamın okulundan bir telefon geldi. Ertesi gün gelip tebligatı almasını isteyip saat verdi idaredeki şahıs. İlk şoku burada yaşadık. Çevremizden açığa alınanlar da vardı ve durumları hiç iyi değildi. Daha önce yazmıştım gören oldu mu bilmiyorum teyzemin kocası da -imamdı- açığa alındı ve evlerinde polis arama yaptı. Mahalle baskısından ötürü evlerini terk ettiler. Gördüğüm kadarıyla Erzurum, Ilıca'daki eski evlerinin bahçesinde mısır, ayçiçeği ve bilimum sebze yetiştiren, namazını kıldıran, mahallenin çoluk çocuğuna sahip çıkan sıradan bir imamdı. Karakola gelip teslim olsun denilecek kadar ne tehdit oluşturuyordu bu adam?
Neyse biz de bunlardan haberdar olduğumuz için tebligatı teslim alırken muhtemelen tutuklanacak gözüyle bakıyorduk. Ailecek zaten harap olmuştuk fakat babamla aramızda geçenler beni gerçekten mahvetti. Nasıl yazsam bilemiyorum. Banka hesaplarının şifrelerini, borçlarının kayıtlarını tuttuğu defterlerini, önemli evraklarını vs. yerlerini gösterdi ve bana emanet etti. Maaşımın kalan kısmına banka el koyacak, bu borçları ödemenin bir yolunu bulmamız lazım. Annen gile KYK kredinle sahip çıkabildiğin kadar çık dedi. Yani gerçekten ne diyebilirim bilmiyorum beyler. Hep okurduk küçük yaşta ailesinin liderliğini, bakımını üstlenen insanları ve onların çektikleri zorlukları. Türk filmlerinde izledik bunu. Şimdi anlıyorum ki o çocuklar, o gençler birer arslan parçasıymış. Bu kadar büyük bir yük olamaz.
Açığa alınan memurlar hakkında soruşturma 10 iş günü içerisinde açılmak zorunda. Babamın hiçbir suçu yok dediğim gibi. İyi bir nesil yetiştirmek dışında mesleğinde bir amaç görmüyordu. İdealist biriydi. Neden başka işlere girmedin, daha çok kazanabilirdik dediğimde ben ilkokuldan beri öğretmen olmak istiyordum derdi. Bartın'ın bir köyünde, fakir bir ailenin fakir bir babasının 4 çocuğundan biriydi. Abisi ve 2 kız kardeşi okuyamadı çünkü maddi imkansızlıklar vardı. Daha ortaokulda köyden ayrıldı ve yatılı okula gitti. O zaman bile idealistti. Bolu Göl Öğretmen lisesine girdi ve başarıyla bitirdi. Üniversite yıllarına geçerken bölgenin ve dönemin şartları gereği iki kutba ayrılmış tehlikeli bir toplumda güvenecek birilerini aramalıydı. İçkici, karı kız peşinde koşan biri olabilirdim. Sokaklarda sabahlayabilirdim ama cemaat bana kucak açtı demişti. Evet, babam 80'lerde tanışmıştı bunlarla ve hiçbir artniyeti yoktu. Sadece ona yardımcı olup, kalacak bir yer ayarlayan ve bunu Allah sevgisi için yaptığını söyleyen -belki onlar gerçekten öyleydi bilemem- bu insanlara güvendi yıllarca. Ve şimdi de suçu bu insanlara uzundan ve partisinden 1-2 sene daha fazla güvenmiş olması.
Bu yüzden soruşturmanın adil bir şekilde ilerlemesini ümit ediyorum, ediyoruz. Ama insan haklarının, hürriyetlerin yok sayılabileceği OHAL döneminde bu öğretmenleri itibarsızlaştırıp mesleklerinden uzaklaştırmak hiç de malum partinin yapmayacağı bir şey değil. Bunun örneklerini hep beraber gördük. Şimdiden 20bin öğretmenin boşalan yerlere atanması gündeme geldi bile. Emeklilik süresi dolmuş, yaş hesabından 6 yılı kalan babamı meslekten atarlarsa bu ülke için kılımı bile kıpırdatmam. Kim için kendimizi feda ediyoruz? Neye inanmalıyız? Borçlarının çok olmadığı dönemde yanından ayrılmayan, sürekli olarak babamdan iyilik isteyen akbabaların hiç biri ortalarda yok. Telefon rehberinde her zaman 700 kişi kayıtlı olduğu için övünürdüm ve sürekli de Konya'da çevresi geniş olarak tanınırdı. Ama şu an gerçekten yalnızız. toplamda 50-60 bin liralık bir kredi borcu var ve bu borcun başlangıcı da yine zamanında parasını vermeyen bir "dost"un kazığından başka bir şey değil.
Mal varlığımız yok. Akrabalarımız telefonlarını açmıyor. Sadece dedem annem için 500 lira gönderebilirim dedi emekli maaşından kalanı. Borç korkunç bir şey. Yiğidin kamçısı olayını falan geçin. Sakın borçlanmayın, hele kötü borç denilen türe hiç bulaşmayın. Bizim borçlarımız işte o kötü borçlardan. Zamanında kazık atan aile dostu parasını ödeseydi babam darda kalıp kredi çekmeyecekti. O borcunu ödeseydi şu an çok farklı bir yerde olabilirdik. O adam yüzünden bitmek bilmeyen bir borç batağına battık. Şu ana kadar ödediği borçla çoktan 2 ev alabiliyorduk. 1990 model, temiz görünümlü beyaz bir Şahin'i dışında hiç bir mal varlığımız. Evimiz kira, evdeki eşyaların çoğu bize destek veren "cemaatçi"lerin aracı olduğu ikinci el mobilyalar. Şimdi kim düşman? 15 Temmuz sonrası forumcular bile hep bir ağızdan kahrolsun FETÖ demeye başladı. Bu kıçıkırık ismi üretip, ellerinde onbinlerce fişlenmiş insanın adı bulunan malum şahıs ve partisiyle asla aynı tabanda asla buluşamam. Hepsinin canı cehenneme. Hiçbir ideoloji şu an umrumda değil.
Kolumda sesi titreyen, gözleri yaşlanan "İyilik et iyilik bul anlayışıyla yaşadım Allah'ım bu muydu benim hakkım?" diyen babamın hakkını kim ödeyecek?!
Şurada biraz olsun kendimi ifade edebildiysem ne mutlu bana. Ama bilin ki ne bu duruma düşürülen ilk kişi babam değil ne de bu acıyı tadan ilk aile biz değiliz. Asla da son olmayacağız. Savunduğunuz değerleri tekrar düşünün. Bütün bunlara değer mi? Ortak düşmana karşı beraber hareket etmeliyiz dediğiniz malum kokuşmuşların iktidarıyla kolkola girmeli mi?
Soruşturmanın açılması ve ilerleyişi ile hayatım bambaşka bir yöne gidebilir. En son ve en kötü ihtimal senaryomuzda buradaki evin içindeki eşyaları satıp ya da kurtulup ya da olmadı bırakarak annemin memleketine, Erzuruma dedemin yanına göçebiliriz. Üniversite hayatım mı? Öyle ya da böyle bir işe girmem gerektiği için donduracağım belki hiç devam etme imkanım olmayacak. 10 ve 16 yaşındaki kardeşlerimin eğitimi mi? Zaten küçük kardeşime burada okul ayarlayamamıştık, Erzurum yeni bir imkan tanıyabilir. Ama 16 yaşındaki kardeşim burada dil sınıfını seçmişti, yeni yeni çalışmalara başlamıştı. Kendince bir kariyer planı yapmıştı. 40 küsür yıllık hayatının yarısında bizim için dertlenen annem mi? Allah sabır versin aramızda en çok onun sakin kalması sayesinde ayakta durabiliyoruz. Bizim gibi nice insanların huzur içinde yaşama hakları ellerinden alındı, alınıyor ve alınacak. Hiç kimse başı yanmasın diye iletişim bile kurmuyor. Bütün bunları nasıl ödeyecekler?!
Forumdaşlarım, bana manevi destek verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Keza şu an gerçekten hiç iyi durumda değilim. Eğer birilerile iletişim kurmadan yapabiliyor olsaydım muhtemelen forumu bırakırdım. Kendi ülkemizde adeta hain ilan edildik, artık ne yapabiliriz bilmiyorum. Şu an 17bin liralık bir borç açığı var ve bunu kapatmazsak icra memurları ile yüzleşmemiz gerekecek. Tuğralı Doblo'lu Konya'lılar için 17bin hiçbir şey aslında. Ama bizim hayatımızın içine etti bu rakam. Psikoloji yerle bir olan insanları parayla da iyileştiremezsiniz.
Son ilave: Evet, hüngür hüngür ağladım geceleri. Tanrıya inanıyor muyum emin değilim ama Allah hiç birinize bu tarz bir acı, böyle bir sınav yaşatmasın. Ama 20 sene önce babama kazık atan, şu an açığa alınan kendi kardeşine bile "Allah selamet versin" diyebilecek kadar şerefsiz olan o sözde aile dostunun da, iyi günde faydalanmaya çalışıp kötü günde yüzümüze bile bakmayan iki yüzlülerin de, insanların hayatlarını mahvederken kutlama yapıp sevinenlerin de Allah belasını versin.