Carrier
Psikolojik rahatsızlıklar aslında fiziksel rahatsızlıklar kadar önemli. Şu anda dünya sağlık örgütünün verilerine göre psikolojik rahatsızlıklara harcanan para ve emek diğer hastalıklara harcanandan çok daha fazla. Psikolojik rahatsızlıklar insanların üzerine daha büyük bir yük ve sadece "İşte her şey içimizde" demekle bitmiyor malesef. Çok fazla nörolojik ve evrimsel yanı var bunun bilişsel yanıyla birlikte.
Pozitif nihilizm bu tür sorunlarda genellikle doğru yanıt. Hayatın hiç bir anlamı yok, sen yaratmadığın sürece. Hayata ne anlam yaratıyorsan o, bu yüzden bu tür şeyler düşünülmemeli hayatta zevk aldığın şeyleri ve anlam yüklediğin şeyleri yapman gerekiyor. Bazı insanlara göre hayatın amacı zevk almaktır, o onu yapar, bazılarına göre hayatın amacı karşılıklı yardımlaşmadır ve insan ilişkileridir, bazı insanlara göre hayatın anlamı güç ve dominasyondur. Bu alanda da insanın psikolojik öyküsü devreye giriyor. İnsan bir zaman sonra genellikle bir şeye sürekli açlık duymaya başlıyor. Bazıları sevgiye, bazıları güce, bazıları da zevke. Ha, bu değişir mi? Değişir. Ama neye ihtiyacın varsa isteyeceksin zaten, o yüzden düşünülmemesi gerekiyor "Neye ihtiyacım var?" diye. İnsanın kendine sorduğu işte "Neye ihtiyacım var da yapsam?" gibi sorular genelde insanın "Şu an nefes alıyor muyum?" farkındalığıyla aynı çalışıyor bildiğim kadarıyla. Nefes aldığının farkına varınca beyninin nefes alımını otomatik gerçekleştiren kısmının önüne bilişini geçiriyorsun ve nefes alışların garipleşip düzensizleşiyor. Aynı şey. İnsan ne istediğini ya da neden yaşadığını düşünmemeli, çünkü birincisi kendiliğinden olan bir şey, ikincisi ise belli olan bir şey. Pozitif nihilizm.
Karatasak said:böyle testler kişinin çözerkenki psikolojik durumuna göre sonuç veriyor. yani kesin bir şey çıkartılamaz hiçbir zaman. bir insanın psikolojik durumunu şekillendirmek de kompleks bir şey. işin içine psikoloğun da psikolojik durumu giriyor. mutluluk da kompleks bir şey. hayatın kompleksleşmesiyle insanlığın çoğunluğu anksiyeteden muzdarip, ama bu bi sorun mu yoksa olması gereken şey mi diye de sormak gerekiyor ilk.
bir çok kitaptan ortak olarak anladığım şey, düşünmek insanın yaşamak istememesine neden oluyor. 100 yıl öncenin insanları mı daha mutluydu şuaninki mi diye bir karşılaştırma yapmak absürt biraz, ama yapıldığında önceki insanların mutluluğa dair sorunları olmadığı anlaşılıyor, çünkü hayatın anlamı hakkına düşünmeye vakitleri yok. antidepresanlar uyuşturucu görevi görüyor bu noktada. derin düşünmeyi de engelliyor ki, başarısı da bu zaten. ama gerçekten doğru olan şey bu mu bilemiyorum. insan vücudunda sürekli serotonin üretilmesini sağlayacak bir ilaç çıktığında ve insanların sürekli ekstazi kafasında olduğu bir dünyada herkes sürekli mutlu olur, ama doğru olan veya olması gereken şey bu mudur?
yıllar geçtikçe hayat hakkındaki düşünce aralığımız gelişiyor, ancak bu faydalı bir şey mi yoksa hayatın anlamsızlığının ve intihar etmenin meşru nedeni mi bilinmez. bu olayla paralel olarak insanların beyinlerini uyuşturma ihtiyacı da artıyor.
sorun olup olmadığı belli olmayan bir şeyi doğru/olması gereken olup olmadığı belli olmayan çözümler ile çözmeye çalışmak garip biraz. psikoloji bilimi bu noktada boş bir bilim olarak görülebilir. ama gerçekten öyle olup olmadığını da bilemeyiz.
ayrıca psikolojik rahatsızlık dediğimiz şey fiziksel rahatsızlıktan çok daha kompleks bir şey görüldüğü gibi, yani kesinlikle karşılaştırılamazlar.
Pozitif nihilizm bu tür sorunlarda genellikle doğru yanıt. Hayatın hiç bir anlamı yok, sen yaratmadığın sürece. Hayata ne anlam yaratıyorsan o, bu yüzden bu tür şeyler düşünülmemeli hayatta zevk aldığın şeyleri ve anlam yüklediğin şeyleri yapman gerekiyor. Bazı insanlara göre hayatın amacı zevk almaktır, o onu yapar, bazılarına göre hayatın amacı karşılıklı yardımlaşmadır ve insan ilişkileridir, bazı insanlara göre hayatın anlamı güç ve dominasyondur. Bu alanda da insanın psikolojik öyküsü devreye giriyor. İnsan bir zaman sonra genellikle bir şeye sürekli açlık duymaya başlıyor. Bazıları sevgiye, bazıları güce, bazıları da zevke. Ha, bu değişir mi? Değişir. Ama neye ihtiyacın varsa isteyeceksin zaten, o yüzden düşünülmemesi gerekiyor "Neye ihtiyacım var?" diye. İnsanın kendine sorduğu işte "Neye ihtiyacım var da yapsam?" gibi sorular genelde insanın "Şu an nefes alıyor muyum?" farkındalığıyla aynı çalışıyor bildiğim kadarıyla. Nefes aldığının farkına varınca beyninin nefes alımını otomatik gerçekleştiren kısmının önüne bilişini geçiriyorsun ve nefes alışların garipleşip düzensizleşiyor. Aynı şey. İnsan ne istediğini ya da neden yaşadığını düşünmemeli, çünkü birincisi kendiliğinden olan bir şey, ikincisi ise belli olan bir şey. Pozitif nihilizm.