Bir Maceracı'nın Yükselişi...

Users who are viewing this thread

clonesmoon

Recruit
Başlangıç

Sıradan bir gün o kadarda Sıradan olmayan bir genç artık bu düzene bir dur der.
Heryerden ve herşeyden uzak bir diyar... Kalradya diyarı çapulcuların dahi sokakta gezerken korktuğu o diyar...
ve o Diyarı önemli kılan birbirinden güçlü ve birbirinden hırslı Krallıklar...

Leonidas Krallığı...
-----------------------------
Kral Leon tarafından kurulmuş ataları çapulculara dayanan bir krallıktır. Yanlış duymadınız çapulcular...
Son zamanda kimse ile savaşı olmayan bu Krallık zevki sefayı tadar ve her hafta av partisi verir. Politikadan dahi bir haber kalmıştır.
Ordu sefer ister fakat askerin sözü söz değildir ki Bu koca Krallıkta... Bir kulun dahi sözü gidemez Kralın kulağına. Leon sert, acımasız ve gaddardır.
Hatta bir keresinde savaşlardan dolayı sefil düşmüş bu Krallığın o Gaddar Kralı Leon, kendi köylerini dahi yağmalamıştır fakat tek bir köylü dahi bu olaya Söz edememiştir...
Sözün hükmü yoktur bu Krallıkta...  Askeri açıdan bakarsak eğer, ordu son derece gözü pek ve seferde bir düşman dahi yaşatmayacak tarzdan piyadeler, süvariler ve nişancılardan oluşuyor..
Savaştan uzak duran bu Krallık son zamanlarında Ticarette serbestliği önem verir.. Ne sandınız .. Onca av partisinin kaynağı nerden geliyor :smile:

Malikler Sultanlığı...
------------------------------
Sultan El-Malik'in yönettiği bu Sultanlık son derece soylu dur öyle ki Sultan her kulunun sözünü dinlemek için Tedbili Kıyafete bürünür ve handan hana gezer gördüğü her kul'a samimi davranır derdini dinler.
Yanındaki yaverleri ise Derdi olan bu kulların dertlerini gizlice not alır ve zamanı geldiğinde köylü'nün derdine derman olurlar..
Hal böyle iken köylüler Sultana büyük saygı ve hürmet duyar.. Sultan El-Malik borçlanmayı asla sevmez.. Çok gururlu ve mütevazıdır kimsenin gönlünü kırmak istemez..
Askeri açıdan güçlü Süvarilere sahip olan bu Sultanlık son zamanlarda yaptığı tüm seferlerde karşısına çıkan küffar'ın kellesini almıştır... Çapulcu gezemez buralarda köylüden dahi korkar.. Cumartesi ve Pazar
Kervanlar dolar taşar köylü asla aç kalmaz...

Xenius Hükümdarlığı...
-------------------------------
Bu Krallık Kral Xenefon un gizemli ve düşmanı adeta şaşkına çeviren garip Krallığıdır... bu güne kadar Düşman hiçbir zaman Savaşlarda Xenefon'u görememiş fakat Savaşlarda dillerden düşmeyen bu Ad
Savaşlarda Bir hayli gariplik yaratır.. Kral Xenefon her boş zamanında Bu Diyarın garip kişilikli soylularını Divanına alır ve onlar ile devlet işlerinden çok farklı meseleler le ilgili konuşur.. bu meseleler belkide
bu krallığın yapıtaşı veya temelidir.. Hiçbir kılıç ın hasar veremediği Kalkanlar işte bu Krallığın eseridir fakat ne garipliktirki yine bu Kalkanlar hiçbir zaman düşmanın eline geçmemiş ve hiçbir zamanda başka krallıklarda görülmemiştir.. Bu krallığın piyadeleri öyle kullanırki o Kalkanları kimi zaman Kılıç a gerek duymazlar kılıç ı bırakır kalkan ile biçer düşmanın kellesini... Ne yazık ki böyle bir Kralın dahi çözemediği bir mesele vardır Fakirlik... Hazine hiçbir vakit ağzına kadar dolamamış ve her asker maaşları'nın vakti geldiğinde hazine tekrar boşalmıştır.. Köylü çoğu zaman çok çalışmasına ramen yatağa aç girer...

Bölüm 1
O güçlü bir fiziğe veya onu çok zeki kılacak bir kafaya sahip olmayan fakat Duygularıyla hareket ettiğinde karşısına çıkan güçlükleri yok etmesini bilen bir genç... Adını bu diyarda belkide bir tek kendisi biliyor... Herman.. Dediğim gibi o zeki veya güçlü bir genç değil onu bu maceraya atan tamamen ailesinin yaşadığı zorluklar, fakirlik, ve güç hırsı.. Herman annesini hiç görmemiş ve belkide ölümüne sebep olmuş küçük bir bebekti.. O doğar doğmaz annesi'ni kaybetmişti. Babası Cladius çok fakir bir adamdı artık o kendinden geçmiş.. sadece çocuğunu düşünüyordu... Cladius bazı vakitlerde çapulcularla kervanlara karşı savaşıyordu bazı vakitlerde köylülerin erzaklarını ellerinden alarak bu küçük Herman'ı büyütüyordu.. Herman konuşmayı öğrendiğinde ne Anne ne Baba diyebildi yaşadığı kötü ortamda o sadece küfür veya çapulcuların söylediği kelimeleri öğreniyordu.. gün geçtikçe öğreniyor, büyüyor ve duygusal açıdan güçleniyordu.. artık gençlik dönemine ulaşmıştı ve o da biliyorduki hayat eskisi gibi değildi babası çok daha yaşlanmış ve artık eli iş görmüyordu.. Herman bu vaziyete bir dur diyecek ve Krallıkların, Sultanlıkların barındığı adaleti ve kanunsuzluğu tam olarak öğreneceği Kalradya Diyarını son çare olarak görecek ve yola çıkacaktı..
------------------------------------------------
Babası Hermana gençliğinde kullandığı eskimiş bir kılıç ve yıpranmış bir kalkan verdi ve onu Kalradya ya yollamadan önce tek bir söz söyledi..
Cladius: "Sen her vakit Duygularının peşinden git.. Adaletli ol, Düşmanına eziyet etme, canına göz koyanların canını hiç korkmadan almayıda bil.."
Herman belkide babasını son kez dinlemiş ve babasının çaresiz gözlerine dalmış gitmişti...
---------------------
Artık yola koyulma zamanı gelmişti.. Yollarda Kalradya Diyarına giden kervanları takip ediyor fakat hiçbir kervana onuda Yanlarına alması için seslenmiyordu o Çapulcuların içinde yetişmiş fakat çok gururlu bir gençti..
Bu uzun yolda çok yorulmuş ve erzağı tükenmeye başlamıştı Tanrıya açlıktan ve susuzluktan bu ıssız topraklarda çürümemek için dua ediyordu ki az ötede bi su çukuru gördü başta serap olduğunu sandı
gözlerine inanamadı fakat her yaklaştığında çukurda ki o berrak su onun gözünü git gide kamaştırıyordu ve artık çukura vardığında.. Tanrıya şükretti ve kafasını su çukurna daldırdı Midesi dolana kadar
su içti.. Yanındaki tahta mataryıda ağzına kadar doldurmuş ve yola koyulmuştu.. ve henüz çok yol almamış iken ilerde bir koyun sürüsü gördü.. Koyunların başı boştu. Herman heralde sahipleri  yoktur gibi bir
düşünce ile koyunlardan birini yanına alıp götürmek için hazırlanmıştı.. Fakat koyunların gaddar sahipi Hermana henüz onları daha ellememiş iken arkadan gizlice yaklaştı ve Kafasına tahta sopa ile vurarak bayılttı. Gaddar çoban Herman ın üstünü aradı ve üstündeki son bir kaç Dinarı alarak ordan uzaklaştı.. Öyle ki her işte bir hayır vardır.. Kalradya diyarına doğru yola çıkmış bir kervan Hermanı yerde yatarken
gördü.. Kervan Muhaffızları onu kervana alıp Kalradyaya kadar götürdüler.. ve onu Onu Kalradya nın en ihtişamlı ve en Güçlü Krallıklarından Leonidas Krallığına Getirmişlerdi.. Kral Leonidasın Başkenti olan Perria Şehri'nin Han'ına bıraktılar... Görevliler onu üst kattaki odalardan birinde uyanana kadar dinlenmesi için yukarı çıkardı.. fakat Herman henüz merdivenlerde iken görevlinin sırtında uyanı verdi..
--------------------------------------
Herman:" Ne oluyor burda nereye götürüyorsun beni "
Han Görevlisi:" Beyim yorgun düşmüşsünüz sizi yukarı dinlenmeniz için çıkarıyordum "
Herman:" Lütfen beni indir burdan gitmek istiyorum "
------------------------------
Herman merdivenlerden hızlı adımlar ile iner ve etrafına bakar...
Tam Şehrin kapısına yönelecek iken şehrin ileri gelenlerinden Perria Tüccarına denk gelir.. Tüccar Hermanı yanına çağırır..
Herman ise ne olduğundan bir haber fakat aklında soracak çok şey olduğu için Tüccarın yanına doğru gider..
--------------------
Herman:" Ne var ne istersin benden ? "
Tüccar:" Ne bu celal genç ? daha beni dinlemedin bile "
Herman:" Özrümü kabul görün.. Nerede olduğumu bilmiyorum en son bir koyun sürüsü gördüm ve şuan buradayım burası neresi ? "
Tüccar:" Burası Yüce Leonidas'ın krallığı öyle ki ona biat eden ve Saygıda kusur etmeyen herkez burada refah içinde yaşamıştır.. Fakat aksini düşünenin kellesi tez alına.. "
Herman:" Leonidasmı ? Aman Tanrım Kalradya Diyarındamıyım ?? "
Tüccar:" En iyisi sen biraz daha dinlen genç.. Bu ihtişamlı krallık başka hangi Diyarda olabilir.. "
Herman:" İnanabiliyormusun burası benim son çarem babam varını yoğunu buraya gelmem için bana verdi.. "
Tüccar:" Varını, Yoğunu ? ben üzerinde bir kılıç birde kalkan görüyorum ? "
Herman:" Kusura bakmayın fakat gördüğünüz gibi halim berbat buralarda çalışmak için bana fırsat tanıyacak biri varmı ? "
Tüccar:" Seni niçin yanıma çağırdığımı sanıyorsun akıllı ? Sana bir teklifim var iyi para kazanacaksın fakat biraz tehlikeli ne dersin ? "
Herman:" Nedir ? elimden her iş gelir.. "
Tüccar:" Ne vakittir Kral Leonidas benden birşey ister fakat ben bir Tüccarım bu tür işlere elimi süremem daha doğrusu elimi kana bulayamam
Kral Bu ihtişamlı şehrin küçük köylerinden iyi vergiler alıyor.. bunlar hakikatten iyi vergiler.. fakat son zamanlarda vergiler azalmaya başladı..
ve Kral bu işten pek hoşnut değil. Köylülerin gözünü korkutacak hatta köylüler ileri giderse onları oracıkta katl edecek bir adam arıyor Eğer
kabul edersen Krala hakkında konuşurum ve bu köylerden tekrar düzenli vergi alır isen bu vergilerin 5/1 i ni sana verecek şimdi ne dersin ? "

Herman biraz düşünür fakat o karıncaya dahi zarar vermemiş bir gençtir ama eğer bu işi kabul etmez ise Henüz bu Macera başlamadan bitecektir.. Biraz düşünür ve Duyguları nın yolundan gider..
Tüccara işi kabul ettiğini söyler ve bazı vakitlerde yine buraya gelip.. Kralın bu gence bu önemli görevi verip vermiyeceği hakkında bilgi alacağını söyler..

Masumiyet Zamanla Elbet Ölür...
Herman üzülerek bu teklifi kabul etmiştir ve her gün öğle saatlerinde Han kapısına gelir Tüccar ordamı diye bir bakar sonra şehre geri döner..
Şehirde kalacak bir yeri olmadığından dolayı hava karardığında çalılıkların arasına gizlenir ve oracıkta uyuya kalır.. Hayat onu bu duruma getirmiştir ve belkide hiç yapmaması gereken şeyler yapacaktır..
Herman şafak sökmeden önce Han kapısına gelir.. kapıyı aralar ve içeri yavaşca girer muhaffızlar onu derhal kollarından tutarak orada derdest eder.. Herman ne için burda olduğunu söylediğinde muhaffızlar
onun Kralın görevlendireceği adam olabileceğinden tedirgin olarak onu hemen bırakırlar ve özür dilerler.. Belki de Herman artık saygı ve hürmet görmeye başlayacak veya başlamıştır... Herman merdivenlerden
hızlı adımlar ile çıkar ve nihayet Tüccarı orda görür..
----------------------
Herman:" Ne oldu Kral ne dedi ? "
Tüccar:" Kral bunu duyduğuna çok sevindi dostum aradığı adam sensin. "
Herman:" Peki onu nasıl bulabilirm ? "
Tüccar:" Seni doğru bir zamanda huzuruna davet edecek askerler eşliğinde, silahın ve kalkanını Han a bıraksan iyi olur "
Herman:" Nasıl kalkanımı veya silahımı yanıma alamammı ? "
Tüccar:" Ahmakmısın sen ? Kralın huzuruna çıkacaksın.. Amacın ne ona suikastmi yapmak ?? "
Herman:" Tabi kide değil o zaman ben tekrar sizden haber bekliycem "
--------------------
Herman için artık sadece bekleme vakti idi bekleyecek ve Kral Leonidasın huzuruna çağırılacaktı... Sabah olmuş horozlar ötüyor.. Çocuklar şehir meydanında koşuşuyor.. köylüler ellerinde mahsülleri ile
dolaşıyordu.. Kralın baş muhaffızı Hermanın han da olabileceğini düşünerek hemen Han a yönelmişdir.. yanılmamışdır ki Herman Han da uyumak için izin alabilmiş ve o rahat yataklarda bir
gece geçirebilmişti..
-------------------
Muhaffız:" Kalk dostum artık uyuma vakti değil.. "
Herman:" Ne oldu sen kimsin ? "
Muhaffız:" Ben Kralın baş muhaffızı yım bu gün seni huzuruna davet edecek.. "
Herman:" Çok teşşekür ederim dostum o zaman senlemi geliyorum ? "
Muhaffız:" Evet beni takip et silahını ve kalkanını da derhal burada bırak... "
Herman:" Tamam hemen bırakıyorum.. "
---------------------
Herman  tedirgin bir şekilde muhaffızı takip ediyor.. Korkuyor fakat belli etmiyor.. artık çok yaklaşmıştı, bu koca Krallığın kralı ile tanışmasına çok az zaman kalmıştı.. demeye kalmadan kafasını kaldırdı ve
O büyük kalenin o ihtişamlı kapısını gördü yakutlarla, elmaslarla süslenmiş bir kapı, belkide bu kapının üzerindeki ler yeni kurulmuş bir devlete iyi bir hazine olabilirdi.. muhaffız la birlikte o ihtişamlı kalenin
kapısından girdi ve artık Leonidasın evinde idi devletin ve cümle Leonidas krallığı mülklerinin yönetildiği o büyük kalede idi.. Kralın odasına bir kaç adım kalmıştı.. Hermanın heyecandan elleri terlemiş...
bacakları güçten kesilmişti.. ve baş muhaffız ile Kralın odasına birlikte girdiler muhaffız Hermanı bıraktıktan sonra görev başına döndü.. Herman ise Kral a bir kaç adım uzaktaydı Kral şöyle seslendi..
----------------------
Kral Leonidas:" Demek o genç sensin geç şöyle karşıma.. "
Herman:" beni bu işe yeterli gördüğünüz için size binlerce kez şükrederim "
Kral Leonidas:" Ben bir kelle avcısına veya bir muhaffıza verebilirdim bu görevi.. fakat sen başka çaresi olmayan ve bu işe gözü gibi bakacak bir gençsin.. "
Herman:" Çok uzaklardan geldim.. belkide bu Diyar benim başlangıcım veya sonum olacak burdan başka çarem yok.. "
Kral Leonidas:" Hal böyle iken vereceğim görevi yerine getiremeyebilirsin muhaffızım sana silah kalkan ve yıpranmış bir zırh verecek.. "
Herman:" Kralım buraya gelmeden önce silahımı ve kalkanımı Han da bıraktım devletinizin malı sizde kalsın.. "
Kral Leonidas:" Mütevazılığın sırası değil.. Tüccar sana birkaç şey anlatmıştır.. Topladığın vergilerin 5/1 ini sana vericem bu çok büyük bir mebla olmayabilir fakat.. üstüne başına
güzel birşeyler alabilirsin karnını uzun süre doyurabilirsin.. Bu görevi başarabilirsen Krallığım ve ben senden çok memnun kalacağımızı söyleyebiliriz.. Köylülerin vergi hakkında pazarlık yapmasına izin verme.. "
Herman:" Nasıl dilerseniz.. Bu görev yerine getirilecek ve her kim karşı çıkarsa kellesini bizzat size ben getireceğim.. "
Kral Leonidas:" Tam aradığım adamsın.. şimdi git ve orda beni temsilen vergileri toplamaya başla.. "

Köylülerle ilk karşılaşma..
Buraya yakında eklenecektir..
 
Back
Top Bottom