Kur'an ile Sünnet birdir ayrılamaz. Hadisler kaynaktır, hemde Kur'an'ın ayetleri kadar sağlam kaynaklı olan hadisler vardır ki bunlara "Mütevatir" hadisler denir. Reddi insanı kafir eder. Allahu Teala bir çok yerde Resulune yönlendiriyor ve ona uyulmasının ona itaat edilmesinin kendisine itaat edilmesiyle eş değer olduğunu söylüyor.
Kur'an-ı Kerim bir kainat kitabıdır. Her şey içinde bulunur fakat teferruatlı bir şekilde açıklanmamıştır. Bunun için kitabını açıklayan ve onu yaşayan bir Resul göndermiştir. Öbür türlü haşa postacıdan bir farkı kalmazdı herhalde? Kur'an da yeri bulunmayan ama şeriatta hükmü bulunan bir çok durum var. Bunlardan bir kaçı; Erkeklerin ipek giymesi-altın takması, Namazın kaç rekat olduğu, kaç defa secde edilmesi yani nasıl kılınacağı ile ilgili, sakal hükmü vb. Şeriat, Kur'an ve Hadislerle sabittir.
Oruç mevzusuna gelirsek, Kur'an-ı Kerim'in kainat kitabı olduğunu tekrar söylüyorum. İçinde bir çok mucizeler var ve 1400-1500 yıl önce bilinmesinin mümkün olunmadığı bir ton şey var. Görmek isteyene gerçekten iman etmek isteyene "Akıl sahipleri için ibret vardır." Sadece arap yarımadasını inmedi, bütün insanlığa indi. Bazı yerler de orucun az tutulması, bazı yerlerde orucun fazla saatlerle tutulması adaletsiz gibi görülebilir. Fakat bu orucun ecri ile yani mükafatı ile orantılıdır. Az saatlerle kolay tutulan orucun ecri farklıdır, çok saatlerde tutulan orucun ecri çok daha farklıdır. Dünyada adalet aramak ne kadar mantıklı? Gerçekten burada adalet olsaydı, ahirete ne gerek vardı? Mizana ne gerek vardı? Allahu Teala'nın vaadlerine ne gerek vardı? Haşa ve Kella!
Allahu Teala bize zorluk çıkartmak istemez daima bizim için kolaylığı ister.
Doğru veya Yanlış denilen olgu, toplumdan topluma değişir. Hakikat birdir ve değişmez. Kadınlar ile Erkekler eşit görülüyor şuan ki toplumda, doğru ve yanlışlar gibi. Nasıl ki şuan zinanın serbest olduğu bir yerde zinayı engelleyen yanlış ve haram olduğunu söylersen doğru olan bu şeyi yanlış olarak görürler bu da aynı şekilde. Hakikat olan Allah'ın yanındadır. Kadınla-Erkek bazı konularda ikisi de birbirine üstündür. Düşün ki; İkisi de sınavda 70 alıyor. Birisi 5. soruyu yapmış diğeri yapamamış. Biri 7. soruyu yapmış diğeri yapamamış. Allahu Teala, erkeği bir tık daha yaradılış itibari ile üstün yarattığından ötürü evin reisliğini erkeğe vermiştir. Bakımını giderini türlü türlü şeylerini. 1 e 2 olmasının sebebi de budur. Kadın evine bakmakla yükümlü değildir bundan ötürü mirastan pay dahi almaması gerekirken Allahu Teala onlara da pay vermiştir. 1 erkek şahit yeter iken kadınlara gelirken 2 şahit gerekmektedir. Bunlar görünüş itibari ile adaletsizlik olarak gözükse de kadınları korumaya yönelik şeylerdir. Kadın ve Erkeğin birbirine üstün olduğu tek yer "Takva"dır. İctihadlarda hatalar olabilir, evet ama zaten Resulullah (SAV); “Ashabım semadaki yıldızlar gibidir. Hangisinden hadis alırsanız, doğruyu bulursunuz. Ashabın ihtilâfı sizin için rahmettir.” (el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, I/64; el-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, I/210-212)
"Ümmetimin ihtilafı (yani ictihadlardaki farklılıklar) rahmettir." buyurmuştur.
Hak olan mezhepler çok idi fakat günümüze kadar fazla takipçileri yani uyanları kalmamıştı. Hak olan şey Resulullah (SAV)'ın sünnetleridir. Yani Ehl-i Sünnet vel Cemaat'tir. Genel olarak ictihadlar belirlenmiştir. Bir daha müçtehid gelmeyecektir. Hz. Mehdi (as) hariç. O yüzden şuan ki ictihadlar sabittir.
Bugün çok fazla Kur'an'a, Allahu Teala'ya, Resulullah (SAV)'e hakaret eden, profesörler, ilahiyatçılar (!) var. Bir de bunları adam yerine koyup dinleyenler var. Bu profesörler; Kur'an-ı Kerim'in değişmesi gerektiğini savunan, Hz. Adem (as)'ın babası olduğunu savunan, Allah'ın gaybı bilemeyeceğini savunan, Mucizeleri inkar eden, Hadisleri inkar eden, Namazı inkar eden, Başörtüsünü inkar eden, artık sayamayacağım o kadar çok fazla var ki... Bu gibi insanlar evet Diyanette iş başındalar, ve saygısızlık değildir bu bildiğin düşmanlıktır. Bunların hala orada beslenmesi, atılmaması, fişlerinin çekilmemesini neye bağlarsanız bağlayın artık. Bugün Suudi Arabistan dahi ılımlı islamiyete geçişte gerçi bundan önce de çok doğru sayılmazlardı yüksek çoğunluğu Vehhabi denilen illete mensuptular. İslamiyete büyük saldırılar var, yıkılmaya çatırdamaya çoktan başladı. Bütün dünyada ölenler müslümanlar, bütün acıları çeken müslümanlar, azap gören sadece müslümanlar... Neyse bu bambaşka bir konu...
Daha fazla yazmayacağım sanırsam, zaten ne kadar açıklarsak açıklayalım. Kur'an da ne mucizeler görürseniz görün, inanacağınızı zannetmiyorum. Allahu Teala hidayet denilen iman nasibini herkese vermemiştir. Büyük bir lütuftur. Şükrünü icra etmeyen kaybetme tehlikesiyle karşılaşabilir. Buraya yazma sebebim burada Müslüman bir kardeşim hepinize tek tek cevap vermeye çalışıyor sizde Hurra! diyip üstüne çullanmaya çalışıyorsunuz. Hepinize cevap veremez, insan o. Sırf şu tanımadığım kardeşimin hatrına yazıyorum.
Güzel kardeşim, biz ne kadar uğraşırsak uğraşalım. Bu insanlar için ne kadar üzülürsek üzülelim olmayacak. Onlar inkarların da ısrar ettiler de Allah onları bu bataklıkta sabit kıldı, kulaklarına ağırlıklar koydu, kalplerini mühürledi, gözlerine perdeler indirdi. Bu halde dahi kibirlerinden dolayı inkarlarında ısrar edenlere üzülme! Haddi aşanlardan olma buyuruyor Rabbim.
Bu kainatı ve içinde bulunan her şeyi sahiplenen tek bir zât çıktı. Allahu Teala. Ve size mucizelerle geldi. İnansaydınız ne kaybederdiniz? İnanmadığınız için bir çok şeyi kaybedeceksiniz... Sadece içinizde, kalbinizde imanın olması dahi Allahu Teala'nın size merhamet etmesi için yeterli olabilirdi. Niye dostlar niye? Niye inkarınızda bu kadar ısrarcısınız? Her sorunuzun cevabı Allah'ın izniyle var ve bulabilirsiniz...
(Ey Muhammed! Onlara) Deki: “Allah’ı seviyorsanız, bana tabi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın...”(Al-i İmran / 31)
"Her kim o Peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisa /80
“Ey iman edenler! Allah’a ve Rasulüne itaat ediniz....” (Enfal / 20)
Kur'an-ı Kerim bir kainat kitabıdır. Her şey içinde bulunur fakat teferruatlı bir şekilde açıklanmamıştır. Bunun için kitabını açıklayan ve onu yaşayan bir Resul göndermiştir. Öbür türlü haşa postacıdan bir farkı kalmazdı herhalde? Kur'an da yeri bulunmayan ama şeriatta hükmü bulunan bir çok durum var. Bunlardan bir kaçı; Erkeklerin ipek giymesi-altın takması, Namazın kaç rekat olduğu, kaç defa secde edilmesi yani nasıl kılınacağı ile ilgili, sakal hükmü vb. Şeriat, Kur'an ve Hadislerle sabittir.
Hz. Muhammed (asm), Muâz'a Yemen'de ne ile hükmedeceğini sormuş; Muaz, "Allah'ın Kitabı ile" cevabını vermiştir. Hz. Peygamber (asm) "Allah'ın Kitabında bir hüküm bulamazsan?" buyurunca; "Rasulünün sünnetiyle" demiştir. "Onda da bulamazsan?" sorusuna ise Muaz, "Reyimle ictihad ederim!.." cevabını vermiştir. Bunun üzerine Allah Rasulü şöyle buyurmuştur: "Rasulünün elçisini, Peygamberinin razı olduğu şekilde muvaffak kılan Allah'a hamd olsun." (Tirmizi, Ahkâm, 3; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 230, 236, 242; Şafii, el-Ümm, VII, 273).
Oruç mevzusuna gelirsek, Kur'an-ı Kerim'in kainat kitabı olduğunu tekrar söylüyorum. İçinde bir çok mucizeler var ve 1400-1500 yıl önce bilinmesinin mümkün olunmadığı bir ton şey var. Görmek isteyene gerçekten iman etmek isteyene "Akıl sahipleri için ibret vardır." Sadece arap yarımadasını inmedi, bütün insanlığa indi. Bazı yerler de orucun az tutulması, bazı yerlerde orucun fazla saatlerle tutulması adaletsiz gibi görülebilir. Fakat bu orucun ecri ile yani mükafatı ile orantılıdır. Az saatlerle kolay tutulan orucun ecri farklıdır, çok saatlerde tutulan orucun ecri çok daha farklıdır. Dünyada adalet aramak ne kadar mantıklı? Gerçekten burada adalet olsaydı, ahirete ne gerek vardı? Mizana ne gerek vardı? Allahu Teala'nın vaadlerine ne gerek vardı? Haşa ve Kella!
(99/ZİLZÂL-7-8: Kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür.Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür.)
Allahu Teala bize zorluk çıkartmak istemez daima bizim için kolaylığı ister.
(2/BAKARA-185: (Oruç tutmanız gereken o sayılı günler) Ramazan ayıdır ki, Kur'an, insanlara yol gösterici, doğru yola iletici, eğri ile doğruyu birbirinden ayırt edici olarak o ayda indirilmiştir. Bundan dolayı, sizden kim bu aya erişirse orucunu tutsun. Ancak hasta veya seyahatte olan, başka günlerde (aynı sayıda oruç tutsun). Allah sizin için kolaylık diler, zorluk çekmenizi istemez. Bu da oruç günlerini tamamlamanız ve size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı yüceltmeniz içindir. Şükredesiniz diye bu kolaylığı gösterir.)
"Ümmetimin ihtilafı (yani ictihadlardaki farklılıklar) rahmettir." buyurmuştur.
Hak olan mezhepler çok idi fakat günümüze kadar fazla takipçileri yani uyanları kalmamıştı. Hak olan şey Resulullah (SAV)'ın sünnetleridir. Yani Ehl-i Sünnet vel Cemaat'tir. Genel olarak ictihadlar belirlenmiştir. Bir daha müçtehid gelmeyecektir. Hz. Mehdi (as) hariç. O yüzden şuan ki ictihadlar sabittir.
"Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bunların içinden bir fırkası ehl-i necat olacaktır."
buyurmuş. Ashab sormuşlar:
"Yâ Resûlâllah, o kurtulan fırka hangi fırka olacaktır?"
Şöyle cevap vermiş:
"Benim sünnetimden şaşmayanlar kurtulanlardan olacaktır! Yâni Ehl-i sünnet ve cemaat mensuplarıdır."(Tirmizi, İman,18; İbnu Mace, Fiten, 17)
buyurmuş. Ashab sormuşlar:
"Yâ Resûlâllah, o kurtulan fırka hangi fırka olacaktır?"
Şöyle cevap vermiş:
"Benim sünnetimden şaşmayanlar kurtulanlardan olacaktır! Yâni Ehl-i sünnet ve cemaat mensuplarıdır."(Tirmizi, İman,18; İbnu Mace, Fiten, 17)
Bugün çok fazla Kur'an'a, Allahu Teala'ya, Resulullah (SAV)'e hakaret eden, profesörler, ilahiyatçılar (!) var. Bir de bunları adam yerine koyup dinleyenler var. Bu profesörler; Kur'an-ı Kerim'in değişmesi gerektiğini savunan, Hz. Adem (as)'ın babası olduğunu savunan, Allah'ın gaybı bilemeyeceğini savunan, Mucizeleri inkar eden, Hadisleri inkar eden, Namazı inkar eden, Başörtüsünü inkar eden, artık sayamayacağım o kadar çok fazla var ki... Bu gibi insanlar evet Diyanette iş başındalar, ve saygısızlık değildir bu bildiğin düşmanlıktır. Bunların hala orada beslenmesi, atılmaması, fişlerinin çekilmemesini neye bağlarsanız bağlayın artık. Bugün Suudi Arabistan dahi ılımlı islamiyete geçişte gerçi bundan önce de çok doğru sayılmazlardı yüksek çoğunluğu Vehhabi denilen illete mensuptular. İslamiyete büyük saldırılar var, yıkılmaya çatırdamaya çoktan başladı. Bütün dünyada ölenler müslümanlar, bütün acıları çeken müslümanlar, azap gören sadece müslümanlar... Neyse bu bambaşka bir konu...
Daha fazla yazmayacağım sanırsam, zaten ne kadar açıklarsak açıklayalım. Kur'an da ne mucizeler görürseniz görün, inanacağınızı zannetmiyorum. Allahu Teala hidayet denilen iman nasibini herkese vermemiştir. Büyük bir lütuftur. Şükrünü icra etmeyen kaybetme tehlikesiyle karşılaşabilir. Buraya yazma sebebim burada Müslüman bir kardeşim hepinize tek tek cevap vermeye çalışıyor sizde Hurra! diyip üstüne çullanmaya çalışıyorsunuz. Hepinize cevap veremez, insan o. Sırf şu tanımadığım kardeşimin hatrına yazıyorum.
(6/EN'ÂM-35: Eğer onların yüz çevirmeleri sana çok ağır geliyor da (getirdiğin Mesaj’a inanmalarını sağlamak maksadıyla) onlara istedikleri türden mucizeler göstermek için yer altında bir geçit veya göğün derinliklerine doğru bir merdiven olsun istiyorsan bil ki, eğer Allah dilemiş olsa idi hiç şüphesiz onların hepsini (tek bir mucize veya bir icraatıyla) hidayet üzerinde toplayabilirdi. (Fakat Allah’ın iradesi başka yönde ise, O bu işin rasûller vasıtasıyla ve Kendi kurallarına göre cereyan edip, insanların kendi serbest tercihleriyle başbaşa kalmalarını diliyorsa,) artık sen farklı bir istek ve talep taşıyanlardan olma!)
Bu kainatı ve içinde bulunan her şeyi sahiplenen tek bir zât çıktı. Allahu Teala. Ve size mucizelerle geldi. İnansaydınız ne kaybederdiniz? İnanmadığınız için bir çok şeyi kaybedeceksiniz... Sadece içinizde, kalbinizde imanın olması dahi Allahu Teala'nın size merhamet etmesi için yeterli olabilirdi. Niye dostlar niye? Niye inkarınızda bu kadar ısrarcısınız? Her sorunuzun cevabı Allah'ın izniyle var ve bulabilirsiniz...