Kral Graveth'in Kılıcı - (( Final Bölümü ))

Users who are viewing this thread

Kral Graveth'in Kılıcı

Bu dizi şeklindeki hikayemin 3 ya da en fazla 5 bölümden oluşacağını bildirmek isterim . Sebebi ise henüz üzerinde çok çalışmamış olmam ve heyecan ile bir deneme yapmak istememdir ve bu yüzden de tanıtım yapmadan direkt olarak 1.bölümü yayınladım. Ancak bu süreçte yorumlarınız benim için çok değerli olacaktır ve bir daha ki hikayem için çok fayda sağlayacaktır.


1. Bölüm - Kalradya'nın Ateşi
Gökyüzü çoğu zaman olduğu gibi yine karanlığa bürünmüş , sanki Kalradya Diyarında olacakları işaret ediyordu . Krallıklar birbirlerine oynayacağı oyunların son planlarını yaparken , Kral Graveth'in Kılıcının gölgesinde bulunan Rodok Krallığı topraklarında , her zaman olduğu gibi hareketlilik devam ediyor , Halk yoksul dönemlere dahi girse , Kral Graveth'in samimiyetine , kendilerine karşı olan sevgisine ve cesaretine güveniyorlardı. Kral Graveth'in de halkına ve kendisine hizmet eden Lordların ona bağlılığına olan güveni , Ailesine olan güveninden dahi ağır basıyordu.
Kral Graveth Jelkala şehrinin salonunda Kalradya Diyarı'nın yakın zamanda büyük bir savaşa şahit olacağını bilerek , uzun süredir sürdürdüğü hazırlıklarının son hamlelerini yapıyordu , Mareşaline devriyelerin köylerin yağmalanmaması açısından çok önemli olduğunu ve sıklaştırılması gerektiğini , Kalelerin eksikliklerinin giderilmesini ve duvarlarının güçlendirilmesini , Şehirlerin ise her kötü koşula hazırlıklı olması gerektiğini bildirdi. Mareşali emirleri dinledikten sonra Kral Graveth'in emirlerini uygulamak için salondan çıkacağı sırada , Salonun o büyük ve görkemli kapısının çıkarttığı sesle birlikte bir haber geldiğini anlamışlardı . Salondan içeriye adımlarını özenle atan ve iri bir vücuda sahip bir muhafız girdi . Muhafızın kılıcının yürürken zırhına çarpmasından dolayı çıkarttığı ses bütün salonda yankılanırken elindeki kağıt parçasını Kral Graveth'e  başını hafifçe öne eğerek uzattı ve ona hiç bakmadan salondan ayrılmak için geri adım attı. Kral Graveth soğukkanlı bir şekilde kağıdı açarak gelen yazıyı göz ucu ile okumaya başladı . Mareşali dikkatle Kral Graveth'in söyleyeceğini bekliyordu . Kral Graveth'in hareketlerinden ne olduğunu kestirmek hiç kolay değildi çünkü her zaman çok soğukkanlı bir yapıya sahipti . Kral Graveth kağıdı hızlıca kapatarak avucunun içinde buruşturdu ve yumruğunu hafifçe sıkarak Mareşaline Kral Harlaus'un savaş ilan ettiğini ve birkaç dakika önce verdiği emirlerin hemen yerine getirilmesi için harekete geçmesini söyledi ..


Ancak Kral Graveth henüz Kergit Hanlığı ve Sarranid Sultanlığının Kral Harlaus ile anlaşma yaparak , Veluca şehrini düşürmek için hazırlıklara başladığını dahi öğrenememişti bile ...

'' 1. Bölümün Sonu ''

2.bölüm - Veluca ve Kral Graveth
Kral Graveth henüz birkaç dakika önce Svadya Krallığı , Sarranid Sultanlığı ve Kergit Hanlığı’nın seçkin lordlarının Veluca şehrine hareket ettiğini öğrendi. Bunu öğrendiği an kendisine ait birlik ile hemen Veluca şehrine yola çıktı . Veluca şehrine doğru ilerlerken Mareşaline şu yazıyı gönderdi ;

‘’ Düşmanların Veluca şehrine hareket ettiğini artık bütün krallığımız biliyor , Şuan birliğim ile birlikte oraya doğru yola çıktım . Sana olan güvenimi bildiğini düşünerek , Veluca şehrini savunmak için en uygun lordlarımızı seçerek onlara hemen Veluca şehrine hareket etmesini söylemeni ve en kısa sürede seninde orada olmanı istiyorum .
                                                                                                              Kral Graveth                      ‘’


Mareşal bu mesajı aldığında henüz aradan bir gün bile geçmemişti . Kral Graveth’e olan bağlılığı herkesçe biliniyordu . Hızlı bir şekilde seçtiği lordlara en kısa sürede Veluca şehrine gelmelerinin gerektiğini anlatan bir mesaj iletti .
Bu yazılar da hızlı bir şekilde , iki gün içerisinde seçilen lordlara ulaştırıldı . Bu yazıyı alan lordlar hazırlıklarını birkaç saat içerisinde tamamlayarak Veluca şehrine yola çıktılar. Mareşal ise bir yandan da Kral Graveth’in vermiş olduğu emirle devriyeleri sıklaştırmış ve onlara gereken bütün desteği sağlamıştı . Devriyeler işe yaramış olacak ki henüz hiçbir köy yağmalanmamıştı ya da yağmalanamamıştı. 
Veluca’ya ulaşan Kral Graveth’i şehrin kapısında gören halk büyük bir coşkuya kapıldı , ona olan güven ve sevgilerinin haklı olduğunu birkez daha anlamışlardı. Halk adeta Kral Graveth’i kucaklamıştı . Şehrin kapısından  içeri girer girmez onun lehine tezahüratlar yapmaya başlamış , gittiği yolun üzerine ve yanına birçok renkte çiçekler fırlatıyorlardı . Halk savaşın kapıya dayandığını biliyordu ancak Kral Graveth ile ölüme bile gitmeye hazırlardı . Kral Graveth şehirde diğer lordların da gelmesini beklerken , şehrin nasıl daha rahat savunulabileceği hakkında odasında çalışmalar yapıyordu ki şehrin borusu o sırada çalmaya başladı . Kral Graveth bunun diğer lordların da şehre ulaştığı anlamına geldiğini anlamıştı.  Aradan iki saat geçtikten sonra şehre yerleşen diğer lordlar ile birlikte odasında etkili bir konuşma yapan Kral Graveth şimdi de halka ve şehri savunan askerlere konuşma yapmak için odasından çıkmaya hazırlanıyordu . Zırhını üzerine giymiş , parlattırmış ve eksiksiz bir şekilde donanmıştı . Kendine olan güveni suratına yansıyordu . Odasından çıktı ve  muhafızları ile birlikte konuşmayı yapacağı alana doğru harekete geçti . Kral Graveth şehrin büyük alanında biraz yüksekte kalan merdivenlerden çıkarak sesli bir şekilde konuşmaya başladı . Kimse çıtını çıkarmadan büyük bir saygı ve sevgi ile onu dinliyordu .
‘’ Hepimiz biliyoruz ki aynı anda 3 farklı krallık ile savaşacağız . İlk hedefleri  burası olacak ve bizler de bunun için buradayız . Svadyalılar , Sarranidler ve Kergitler .. Bu savaşta yalnızız , yalnızız çünkü bu diyarın gerçek sahipleri olduğumuzun farkındalar!
Bizler de bu diyarın gerçek sahipleri olarak , hepimiz birlikte bu şehri en son çareye kadar savunacağız . En son çaremiz ise ölümdür!  ‘’
Halk bu cümleyi duyar duymaz tekrar büyük bir coşkuya kapıldı ve Kral Graveth’in konuşması kesildi . Kral Graveth bu kısa konuşmanın yeterli olduğunu düşünerek  lordlarına ve halkına olan güvenini birkez daha gösterdi .
Kral Graveth’in emri ile okçu sayısı artırılmış ve surların üzerinde olacak bütün okçuların yeri belirlenmişti . Askerlerin eksiklikleri kontrol edilmiş ve giderilmişti . Kapıları savunacak seçkin askerler belirlenmiş , bir de Kral Graveth tarafından kimsenin bilmediği gizli bir plan hazırlanmıştı . Bu planı Kral Graveth ile sadece Mareşal ve bu görevi yerine getirecek askerler biliyordu . Çünkü en ufak bir bilgi sızması planın bozulmasına neden olabilirdi ..
Artık bütün hazırlıklar tamamlanmıştı ve düşman bekleniyordu . Bu sırada askerlerin yemek vakti gelmişti , askerlere öğle yemeği dağıtılıyordu ancak askerler doğru düzgün hiçbir şey yemiyordu . Bunun sebebi ise biran önce düşman ile karşılaşıp onları yenme duygusu idi. Askerler  yemeklerini yediği sırada şehrin savaş borusu aniden çalmaya başladı . Askerler ellerindeki yemekleri bırakarak görev yerlerine hızla dağılmaya başladılar . Şehirde büyük bir hareketlilik oluyordu , lordlar askerlerine emirler yağdırıyor , askerler ise bu emirleri uygulamak için bir oraya bir buraya koşturuyordu . Hava siyah bulutlar ile kaplıydı ve her an yağmur yağabileceği açıkça gözlenebiliyordu .

Kral Graveth savaş borusunu duyduktan sonra şehrin surlarına çıktı ve gelen düşmana doğru baktı . Karşısında 3 krallığın farklı sembollerini taşıyan sancaklar ve gelmekte olan binlerce düşman askerinin oluşturduğu simsiyah bir görünüm vardı ..

Kral Graveth lordlarının bakışları altında kafasından geçirdiği planı düşünerek hafifçe tebessüm etti . Lordları ise onun ile birlikte savaşarak ölmenin onur olacağını birkez daha anladı …


- 2. Bölümün Sonu -

3.Bölüm - Veluca'dan Yükselen Çığlıklar
Veluca şehri artık düşmanın yaklaşmasını ve Kral Graveth’den gelecek emirleri bekliyordu . Kral Graveth surun üzerinden düşmana bakmaya devam ediyordu , gözlerini hiç düşmandan ayırmıyor , düşmanın yapabileceği en ufak hileli hareketini farketmek istiyordu. Bir süre daha düşmanı izledikten sonra lordlarına verdiği emirlerin uygulanmasını söyledi ve bakışlarını tekrar düşmana yöneltti. Düşmanın sayısı , Veluca şehrini savunan Rodok Krallığının iki katından dahi fazla durumdaydı. Düşman kale surlarına çok yaklaşmıştı , Kral Graveth tam bu sırada lordlara artık harekete geçmeleri için emir verdi .  Lordlar surların üzerinde duran bütün okçulara hazır pozisyona geçmelerini söyledi . Okçular yaylarına okları hızlıca takıp , gerdiler ve ateş emrini beklemeye başladılar . Aradan birkaç saniye geçmemişti ki ateş emri verildi . Yüzlerce ok bir anda gökyüzüne doğru yükseldi , yaylardan çıkan ses keskin bir rüzgarı andırıyordu . Oklar yere düştüğünde aynı anda onlarca düşman askeri yere serildi . Okçuların önceliği önde gelen düşman askerleriydi . Oklar tekrar gerildi ve ateş emri verildi . Yine onlarca düşman askeri yere serilmişti . Atılan okların çoğu hedefini buluyordu , bu da düşmanın moralini henüz kaleye ulaşmadan bozdu  . Okçulara ateş serbest emri verildi , Düşman askerleri artık kaleye ulaşmıştı ve surlara merdivenler dayamaya başladılar . Düşman askeri de karşı ok ateşine başlamıştı ancak hedefi bulan ok sayısı çok az sayıdaydı . Biraz sonra Kral Graveth surlarda atış yapan okçuların yanına geldi . Kral Graveth’i yanlarında gören okçular , büyük bir gurur duygusu ile birlikte atışlarına devam ettiler . Kral Graveth gözlerini kırpmadan merdivenlerden çıkmaya çalışan düşmanı bekliyordu , bakışlarını biraz daha ileriye yönlendirdi . Yanındaki sur üzerinde yanmaya hazır hale getirilmiş bir meşale asılıydı , bakışlarını biraz sonra da ona yönlendirdi . Hemen baş ucunda bekleyen muhafızının elindeki ateşi alarak surun üzerinde bulunan meşaleyi ateşe verdi . Evet , gizli plan devreye girmişti . Veluca şehrinin bu günler için hazırlanmış gizli tünelleri vardı . Bu tüneller şehrin dışına doğru uzanıyordu , Düşmanın arkasından çıkarak , anlık bir şok ile büyük bir darbe vurmak için hazırlanmışlardı . Çok sayıda Rodok askeri tünellerin içinde hazır beklemekte , bir o kadarı da tünelin dışında , bu tünellere girmek için bekliyordu. Kral Graveth’in bu işaretinden sonra son bir hamle ile askerler tünelleri açarak düşmanın arkasından hızla çıkmaya başladılar . Düşman , olan biteni anlamadan arkasından saldırıyı yemişti bile . Düşman ordusunun bütün düzeni bozulmuştu ki Kral Graveth bir emir daha verdi . Kapıları savunan Rodok askerleri kapıları açarak taarruza geçti . Düşman ne olduğunu anlayamamıştı. Binlerce kılıç ve ok sesinin arasında kopan kollar , bacaklar ve çığlıklar savaşın şiddetini anlatmaya yetiyordu . Kral Graveth’in askerlerinin yanında olması onlara büyük bir güç veriyor , aldıkları yaralara rağmen büyük bir hırsla savaşmalarını sağlıyordu . Kral Graveth ilerleyen yaşına rağmen muhteşem şekilde kılıç kullanıyordu . Birçok kişi onu , diyarın en iyi kılıç kullananı olarak adlandırıyordu. Düşman büyük bir darbeye mağruz kalmıştı , Kral Graveth bu darbenin şimdilik yeterli olacağını düşünerek tekrar şehre girilmesini emretti . Tüneller ise düşman tarafından kullanılmaması için hızla kapatıldı. Kral Graveth ve Lordlar surun üzerinde bir araya geldiler ve düşmanın durumuna baktılar . Rodok Krallığı çok dikkat çekici bir kayba uğramamıştı  , Düşman ise tam bir hezimete uğratılmıştı , yüzlerce belki de binlerce kayıpları vardı ve geriye çekilmişlerdi . Şehrin uzağında toplanmaya çalışıyorlardı ve düzene girmek için çabalıyorlardı . Birkaç dakika sonra Kral Graveth’e Svadya Krallığından bir ve Sarranid Sultanlığından iki lordun öldürüldüğü haberi geldi . Ancak esas iyi haber hemen arkasından söylendi , Svadya Krallığı’nın Kralı da savaşa katılmıştı ve ciddi bir şekilde yaralanmıştı .  Kral Graveth , lordlarına dinlenmesini söyledi ve nöbetçiler dışında askerlerinde dinlenebileceğini söyledi . Kendisi de odasına çekilip bir süre kafasını dinlemek istiyordu . Savaş henüz bitmemişti diye düşünürken bütün şehirde askerlerin zafer nidaları yükseldi . Bunu duyan Kral Graveth hızla odasından çıkarak surlardan heyecanla düşmana doğru baktı . Gördüğü görüntü karşısında yüzü gülmüştü . Bütün düşman geri çekiliyordu , bunun sebebi olarak ise Svadya Kralı’nın yaralanması olarak düşünülüyordu , öyle de olmalıydı . Çünkü bütün her şeyin sorumlusu da oydu . Sarranid Sultanlığı ve Kergit Hanlığı’nı kışkırtan ve bu savaşa sürükleyen de oydu , her şeyi o düşünmüştü.  Kral Graveth zafer nidaları arasında kılıcını hızla yukarı kaldırdı ve coşku ile dolu halk ile asker daha da gururlandı . Birkaç saniye sonra Kral Graveth Jelkala şehrini ihmal etmemek adına birliğine hemen dönüş için hazırlanmalarını emretti ve Mareşaline de onu tebrik ettiğini söyledikten sonra , bu savunmada yer alan bütün lordlara da artık geri dönebileceklerini söylemesini istedi ..

Aradan bir gün geçmişti ki Kral Graveth Jelkala şehrine ulaşmış ve orada da halkı tarafından coşku ile karşılanmıştı . Kral Graveth odasında şimdi olabilecekleri düşünürken , içeriye kapıyı çalarak bir muhafız girdi ve Kral Graveth’e elinde bulunan iki adet kağıdı uzattı , muhafıza da artık odadan çıkabileceğini sağ eli ile yaptığı ince bir hareket ile belirtti . Muhafız odadan çıktıktan sonra dikkatli bir şekilde kağıtları okumaya başladı . Kağıtlarda Sarranid Sultanlığı ve Kergit Hanlığı’nın barış anlaşması yapmak istediği yazılıydı .


Kral Graveth Svadya Krallığı’nın da yakın zamanda barış anlaşması isteği göndereceğini düşünüyordu ki odasının kapısı şiddetli bir şekilde çalındı ve içeriye telaşlı bir muhafız girdi . Muhafız , Kral Graveth’e Svadya Krallığı’nın Culmarr Kalesini işgal ettiğini ve etrafındaki bütün köyleri yağmaladığını söyledi …

- 3. Bölümün Sonu -

4.Bölüm - İhanet
Kral Graveth hemen Culmarr kalesine doğru hareket etmek için gerekli hazırlıkları yaptı ve hava karardığında birliği ile birlikte Culmarr Kalesine doğru yola çıktı . Gecenin zifiri karanlığını parlayan yıldızlar aydınlatıyor , rüzgarın esintisi de bu duruma eşlik ediyordu . Kral Graveth gece boyunca hiç durmadan yola devam etmişti , bu esnada da Mareşaline bütün lordların Culmarr Kalesine hareket etmesini bildirmişti , bu sefer farklı bir şeyler düşünüyor olmalıydı ki öncekinden farklı olarak belirli lordlar ile değil , bütün lordlar ile hareket etmek istemişti .

Sabah olduğunda güneş haftalar sonra ilk defa kendini göstermiş , bu duruma alışık olmayan Rodok Krallığının Culmarr Kalesine gitmekte olan askerlerini bunaltıyordu . Güneşi özlemişlerdi ama zırhlarının verdiği ağırlığın altında değil ..     
   
Askerler saatlerdir hiç bir şey yemiyordu , Kral Graveth büyük bir hırsa kapılmıştı , Culmarr Kalesine ulaşmaya sadece birkaç saat kalmıştı , Kral Graveth kaleye daha fazla yaklaşmadan askerlerin yemek yemesi gerektiğini bilerek bir süre kamp yapmaya karar verdi.

Aradan üç saat geçmişti , askerler karnını doyurmuş , ihtiyaçlarını gidermişti . Kral Graveth vakit kaybetmek istemiyordu  ve bir an önce Culmarr Kalesine ulaşmak istediğinden tekrar harekete geçilmesi için emir verdi . 

Culmarr Kalesi artık gözle görünür duruma gelmişti , Kral Graveth  etraftaki köylerin gerçekten yağmalanıp yağmalanmadığını öğrenmek için buralara gitti ve gördüğü görüntüler karşısında söylenenlerin gerçek olduğunu anlamıştı , tam bu esnada diğer birkaç lord ve birliği ile birlikte Mareşalin birliği de gelmişti. Kral Graveth bütün lordların gelmesini beklemek istedi ve birkaç saat sonra bütün lordlar da geldikten sonra yapılacakları anlatmak için Mareşali ve Lordları ile birlikte çadırında toplantı düzenledi . İlk olarak , Culmarr Kalesi geri alınacak ve burası geri alındıktan sonra hiç durmadan Praven şehrini ele geçirmek için harekete geçilecekti . Kral Graveth artık savunma ile yetinmek istemiyor , gerekeni yapmak istiyordu . Bu yüzden Culmarr Kalesinden sonra ilk hedef Praven şehri olacaktı . Kral Graveth bunların nasıl olacağını çadırında anlatırken aniden savaş boruları ötmeye başladı  ve bununla eş zamanlı olarak çadır muhafızlarından birisi içeriye girerek ;

‘’ Kralım , Gözcülerimiz yeniden , Svadya Krallığı , Sarranid Sultanlığı ve Kergit Hanlığı’nın belki de bütün birlikleri’nin saldırı için geldikleri ve çok yakında olduklarının haberini verdiler!  ’’


Kral Graveth o an her şeyin bir oyun olduğunu ve tuzağa düşürüldüklerini anladı . Veluca şehri sadece göstermelik ama inandırıcı bir saldırı idi , Svadya Kralı hiç yaralanmamıştı ve Rodok Krallığını bir şehir ya da Kale savunurken yenmenin çok zor olduğunu biliyordu , bu yüzden de bütün bu plan Rodok Krallığını Culmarr Kalesi’nin önünde toplamak içindi . Artık , Kral Graveth ve Rodok Krallığı için her şey çok daha zordu , tuzağa düşürülmüşlerdi . Birkaç dakika geçmemişti ki Culmarr Kalesine gönderilen bir gözcü nefes nefese çadırın içerisine girdi . Suratı bembeyaz , dudakları kurumuştu , konuşmakta zorlanıyordu , Kral Graveth’e Culmarr Kalesi’nin lordu’nun hiç direnmediğini ve düşman ile anlaşma yaptığını hatta şu anda düşman birliklerine katılmak üzere olduğunu söylediğinde Kral Graveth hayatının en zor anını yaşıyor olmalıydı .


En son isteyeceği şey , bir lordu’nun ona ihanet etmesiydi ve bu gerçekleşmişti .

- 4. Bölümün Sonu -

Final Bölümü - Kral Graveth'in Gözyaşları
Artık iki ordu karşı karşıyaydı ,Rodok Krallığı bu meydan savaşında tek başına olmak zorundaydı,Karşısında ise üç farklı krallık vardı . Gökyüzünden yağmur damlaları düşmeye başlamıştı . Kral Graveth bütün ordunun önüne , atının üzerinde , bir şeyler söylemek için fırladı ;

‘’ İşte görüyorsunuz , karşımızda üç farklı krallık , hilelerle , tuzaklarla , sahtekarlık ile bizi buraya kadar sürüklediler .  Elimizden her şeyi almak için çabalıyorlar , bu çaba ise onursuzca bir çaba . Bizler hayatımız boyunca , birer Rodok olarak , onurumuz ve adaletimiz ile yaşadık . Eğer bugün burada ölürsek , yanımızda onurumuz ile birlikte öleceğiz . Peki ya onlar !? ..

Bu yüzden , her zaman olduğu gibi , bugün burada ölmekten korkmayacağız , Ölümü hep birlikte kucaklayacağız ya da hep birlikte kovalayacağız !

Bir kez daha Onurunuz için savaşma vaktidir!! ‘’


Kral Graveth’in sesi bütün savaş meydanında yankılandı ve konuşmasından tüm ordu etkilenmişti , kılıçlar , mızraklar gökyüzüne kaldırılmış , naralar atılıyordu . Yağmur da şiddetini artırmış , zırhı ağır olan askerlerin üzerine bir yük daha binmişti.

Düşman ani bir şekilde harekete geçti , sanki asker kaybını önemsemezcesine düzensiz bir şekilde Rodok Krallığı’nın üzerine koşuyorlardı . Binlerce ayak sesi yeri titretiyor , toprağı çalkalıyordu adeta . Artık iki ordu da bibirine çok yakındı . Rodok Krallığı arka sıralardan ok atışına çoktan başlamış , ilk sıraya ise mızraklı birlikleri dizmişti . Düşmanın gelen ilk asker dalgası mızraklara saplanmıştı . Hemen ardından , kılıçlar çekilmiş , artık düello başlamıştı . Savaş meydanından çığlıklar yükseliyor , her tarafa kanlar saçılıyordu ..

Aradan saatler geçmesine rağmen savaş henüz bitmemişti . Kral Graveth her zaman olduğu gibi askerleri ile birlikte savaşa katılmış , saatlerdir kılıç sallıyordu . Rodok Krallığı çok iyi savaşıp , düşmana kendisine göre iki kat fazla kayıp verdirtmişti . Ancak asker sayısı artık yetersizdi . Savaş meydanında belki yüz belki de daha az Rodok Kalmıştı . Birçoğu ölmüştü , belki ufak bir kısmı intikam yemini ederek savaş meydanından uzaklaşabilmişti .

Kral Graveth savaşmaya devam ediyordu , üzerine gelen düşman henüz kılıcını kaldırmadan kendini yerde buluyordu . Ancak daha fazla dayanmanın imkanı yoktu , bir anda onlarca asker etrafını sardı , Kral Graveth önünü dahi görmekte zorlanıyordu , gözleri kan kırmızısı olmuş , bütün zırhı düşmanın kanı ile boyanmıştı . Sıkıca tuttuğu kılıcı ile beraber dizlerinin üzerine düştü , aynı anda gökyüzünde muhteşem bir gök gürlemesi duyuldu . Gökyüzü bu savaşa tanıklık etmişti  ve sanki Kral Graveth’in bu durumuna isyan ediyordu .

Kral Graveth ile birlikte birkaç Rodok Lordu esir alınmıştı , bunların arasında Mareşal de vardı . Birçoğu da ya öldürülmüş ya da savaş meydanında ölüme terk edilmişti . Rodok Krallığı artık Kalradya’dan kolaylık ile silinebilirdi..

Kral Graveth’in göz yaşları o an görülebiliyordu .. Ama bu göz yaşları korkuya ya da üzüntüye ait değillerdi . Bunlar hırsa ve  hiçbir şeyin bitmediğine işaretti !...

- FİNAL -


Hikayemin devamı olan yeni hikayem yakında sizlerle , Buyrun yeni hikayem ''Diriliş''' in tanıtımı;

[size=12pt] DİRİLİŞ - Yeni hikayemin tanıtımı için tıklayınız..
 
Uysenpossible said:
Güzele benizoyr da 3 5 bölüm de nasıl sığdırcaksın hikayeyi

Öncelikle beğenmenize çok sevindim , Teşekkürler . Bu hikaye açıkçası benim için bir giriş olacak . En azından sizin yapacağınız yorumlara ve söyleyeceğiniz eksiklikler olursa bunlara göre önceden planlayıp çok daha iyi bir hikaye yazmak istiyorum . Bu hikayeyi ve ismini açıkçası 10 dakikada bulup yazdım . Hatta hikayeyi yazarken hayal ettim ve 1.bölümü bu şekilde bitirdim . Yani önceden hiçbir planlama , senaryo yazmadım . Bir şekilde 4-5 bölüme sığdırıp daha ciddi bir hikaye yazmayı düşünüyorum . Biliyorum 4-5 bölüme sığdırmak mantıksız ama dediğim gibi bunu bir şekilde halledip esas amacımı gerçekleştirmek için böyle birşey yaptım . Tekrar teşekkür ederim güzel yorumunuz için..



 
Virgülden sonra büyük harfle başlamaz. Onun dışında pek yazım hatası gözüme çarpmadı. Başlangıç için gayet güzel. Gelecek bölümleri biraz daha uzun yazarsan iyi olur :smile: Bekliyom yeni bölümleri.
 
Yalpağan said:
Virgülden sonra büyük harfle başlamaz. Onun dışında pek yazım hatası gözüme çarpmadı. Başlangıç için gayet güzel. Gelecek bölümleri biraz daha uzun yazarsan iyi olur :smile: Bekliyom yeni bölümleri.
Yazım kurallarına elimden geldiğince dikkat ediyorum. Hızlıca yazmak isterken alışkanlıkları da bırakmak zor olabiliyor bahsettiğiniz de onlardan bir tanesi sanırım . :smile:
2.bölümü biraz daha dikkatli yazmaya çalışacağım , öneriniz için teşekkür ederim . Dediğim gibi bu hikayeyi kendimi deneme açısından yazıyorum ve kısa bir süre içerisinde bitirip , gerçekten planlayarak ve belli bir senaryoya bağlı daha güzel bir hikaye yazacağım .
Tekrar teşekkür ederim . :smile:
 
Serseri123 said:
Güzele benziyor ilerleyen hikayelerde tadını kaybetmesse süper olur

Yorumunuz için teşekkür ederim , bende o şekilde olmasını umuyorum .

Bu arada 2.bölümü yazdım , buyrun arkadaşlar ;



2.bölüm - Veluca ve Kral Graveth
Kral Graveth henüz birkaç dakika önce Svadya Krallığı , Sarranid Sultanlığı ve Kergit Hanlığı’nın seçkin lordlarının Veluca şehrine hareket ettiğini öğrendi. Bunu öğrendiği an kendisine ait birlik ile hemen Veluca şehrine yola çıktı . Veluca şehrine doğru ilerlerken Mareşaline şu yazıyı gönderdi ;

‘’ Düşmanların Veluca şehrine hareket ettiğini artık bütün krallığımız biliyor , Şuan birliğim ile birlikte oraya doğru yola çıktım . Sana olan güvenimi bildiğini düşünerek , Veluca şehrini savunmak için en uygun lordlarımızı seçerek onlara hemen Veluca şehrine hareket etmesini söylemeni ve en kısa sürede seninde orada olmanı istiyorum .
                                                                                                              Kral Graveth                      ‘’


Mareşal bu mesajı aldığında henüz aradan bir gün bile geçmemişti . Kral Graveth’e olan bağlılığı herkesçe biliniyordu . Hızlı bir şekilde seçtiği lordlara en kısa sürede Veluca şehrine gelmelerinin gerektiğini anlatan bir mesaj iletti .
Bu yazılar da hızlı bir şekilde , iki gün içerisinde seçilen lordlara ulaştırıldı . Bu yazıyı alan lordlar hazırlıklarını birkaç saat içerisinde tamamlayarak Veluca şehrine yola çıktılar. Mareşal ise bir yandan da Kral Graveth’in vermiş olduğu emirle devriyeleri sıklaştırmış ve onlara gereken bütün desteği sağlamıştı . Devriyeler işe yaramış olacak ki henüz hiçbir köy yağmalanmamıştı ya da yağmalanamamıştı. 
Veluca’ya ulaşan Kral Graveth’i şehrin kapısında gören halk büyük bir coşkuya kapılarak , Ona olan güven ve sevgilerinin haklı olduğunu birkez daha anlamışlardı. Halk adeta Kral Graveth’i kucaklamıştı . Şehrin kapısından  içeri girer girmez onun lehine tezahüratlar yapmaya başlamış , gittiği yolun üzerine ve yanına birçok renkte çiçekler fırlatıyorlardı . Halk savaşın kapıya dayandığını biliyordu ancak Kral Graveth ile ölüme bile gitmeye hazırlardı . Kral Graveth şehirde diğer lordların da gelmesini beklerken , şehrin nasıl daha rahat savunulabileceği hakkında odasında çalışmalar yapıyordu ki şehrin borusu o sırada çalmaya başladı . Kral Graveth bunun diğer lordların da şehre ulaştığı anlamına geldiğini anlamıştı.  Aradan iki saat geçtikten sonra şehre yerleşen diğer lordlar ile birlikte odasında etkili bir konuşma yapan Kral Graveth şimdi de halka ve şehri savunan askerlere konuşma yapmak için odasından çıkmaya hazırlanıyordu . Zırhını üzerine giymiş , parlattırmış ve eksiksiz bir şekilde donanmıştı . Kendine olan güveni suratına yansıyordu . Odasından çıktı ve  muhafızları ile birlikte konuşmayı yapacağı alana doğru harekete geçti . Kral Graveth şehrin büyük alanında biraz yüksekte kalan merdivenlerden çıkarak sesli bir şekilde konuşmaya başladı . Kimse çıtını çıkarmadan büyük bir saygı ve sevgi ile onu dinliyordu .
‘’ Hepimiz biliyoruz ki aynı anda 3 farklı krallık ile savaşacağız . İlk hedefleri  burası olacak ve bizler de bunun için buradayız . Svadyalılar , Sarranidler ve Kergitler .. Bu savaşta yalnızız , yalnızız çünkü bu diyarın gerçek sahipleri olduğumuzun farkındalar!
Bizler de bu diyarın gerçek sahipleri olarak , hepimiz birlikte bu şehri en son çareye kadar savunacağız . En son çaremiz ise ölümdür!  ‘’
Halk bu cümleyi duyar duymaz tekrar büyük bir coşkuya kapıldı ve Kral Graveth’in konuşması kesildi . Kral Graveth bu kısa konuşmanın yeterli olduğunu düşünerek  lordlarına ve halkına olan güvenini birkez daha gösterdi .
Kral Graveth’in emri ile okçu sayısı artırılmış ve surların üzerinde olacak bütün okçuların yeri belirlenmişti . Askerlerin eksiklikleri kontrol edilmiş ve giderilmişti . Kapıları savunacak seçkin askerler belirlenmiş , bir de Kral Graveth tarafından kimsenin bilmediği gizli bir plan hazırlanmıştı . Bu planı Kral Graveth ile sadece Mareşal ve bu görevi yerine getirecek askerler biliyordu . Çünkü en ufak bir bilgi sızması planın bozulmasına neden olabilirdi ..
Artık bütün hazırlıklar tamamlanmıştı ve düşman bekleniyordu . Bu sırada askerlerin yemek vakti gelmişti , askerlere öğle yemeği dağıtılıyordu ancak askerler doğru düzgün hiçbir şey yemiyordu . Bunun sebebi ise biran önce düşman ile karşılaşıp onları yenme duygusu idi. Askerler  yemeklerini yediği sırada şehrin savaş borusu aniden çalmaya başladı . Askerler ellerindeki yemekleri bırakarak görev yerlerine hızla dağılmaya başladılar . Şehirde büyük bir hareketlilik oluyordu , lordlar askerlerine emirler yağdırıyor , askerler ise bu emirleri uygulamak için bir oraya bir buraya koşturuyordu . Hava siyah bulutlar ile kaplıydı ve her an yağmur yağabileceği açıkça gözlenebiliyordu .


Kral Graveth savaş borusunu duyduktan sonra şehrin surlarına çıktı ve düşmana doğru baktı . Karşısında 3 krallığın farklı sembollerini taşıyan sancaklar ve gelmekte olan düşman askerinin oluşturduğu simsiyah bir görünüm vardı ..

Kral Graveth lordlarının bakışları altında kafasından geçirdiği planı düşünerek hafifçe tebessüm etti . Lordları ise onun ile birlikte savaşarak ölmenin onur olacağını birkez daha anladı …

- 2. Bölümün Sonu -
 
Aslında böyle ekipler kurulup hikaye filen yazılsa güzel olur hem farklı farklı şeyler ortaya çıkar
2 kişi bir ekip kurup hikaye yazabilir
 
Yalpağan said:
Güzel, devam.

Çok teşekkürler . :smile:

Bu arada 3. Bölümü de yazdım arkadaşlar ..



3.Bölüm - Veluca'dan Yükselen Çığlıklar
Veluca şehri artık düşmanın yaklaşmasını ve Kral Graveth’den gelecek emirleri bekliyordu . Kral Graveth surun üzerinden düşmana bakmaya devam ediyordu , gözlerini hiç düşmandan ayırmıyor , düşmanın yapabileceği en ufak hileli hareketini farketmek istiyordu. Bir süre daha düşmanı izledikten sonra lordlarına verdiği emirlerin uygulanmasını söyledi ve bakışlarını tekrar düşmana yöneltti. Düşmanın sayısı , Veluca şehrini savunan Rodok Krallığının iki katından dahi fazla durumdaydı. Düşman kale surlarına çok yaklaşmıştı , Kral Graveth tam bu sırada lordlara artık harekete geçmeleri için emir verdi .  Lordlar surların üzerinde duran bütün okçulara hazır pozisyona geçmelerini söyledi . Okçular yaylarına okları hızlıca takıp , gerdiler ve ateş emrini beklemeye başladılar . Aradan birkaç saniye geçmemişti ki ateş emri verildi . Yüzlerce ok bir anda gökyüzüne doğru yükseldi , yaylardan çıkan ses keskin bir rüzgarı andırıyordu . Oklar yere düştüğünde aynı anda onlarca düşman askeri yere serildi . Okçuların önceliği önde gelen düşman askerleriydi . Oklar tekrar gerildi ve ateş emri verildi . Yine onlarca düşman askeri yere serilmişti . Atılan okların çoğu hedefini buluyordu , bu da düşmanın moralini henüz kaleye ulaşmadan bozdu  . Okçulara ateş serbest emri verildi , Düşman askerleri artık kaleye ulaşmıştı ve surlara merdivenler dayamaya başladılar . Düşman askeri de karşı ok ateşine başlamıştı ancak hedefi bulan ok sayısı çok az sayıdaydı . Biraz sonra Kral Graveth surlarda atış yapan okçuların yanına geldi . Kral Graveth’i yanlarında gören okçular , büyük bir gurur duygusu ile birlikte atışlarına devam ettiler . Kral Graveth gözlerini kırpmadan merdivenlerden çıkmaya çalışan düşmanı bekliyordu , bakışlarını biraz daha ileriye yönlendirdi . Yanındaki sur üzerinde yanmaya hazır hale getirilmiş bir meşale asılıydı , bakışlarını biraz sonra da ona yönlendirdi . Hemen baş ucunda bekleyen muhafızının elindeki ateşi alarak surun üzerinde bulunan meşaleyi ateşe verdi . Evet , gizli plan devreye girmişti . Veluca şehrinin bu günler için hazırlanmış gizli tünelleri vardı . Bu tüneller şehrin dışına doğru uzanıyordu , Düşmanın arkasından çıkarak , anlık bir şok ile büyük bir darbe vurmak için hazırlanmışlardı . Çok sayıda Rodok askeri tünellerin içinde hazır beklemekte , bir o kadarı da tünelin dışında , bu tünellere girmek için bekliyordu. Kral Graveth’in bu işaretinden sonra son bir hamle ile askerler tünelleri açarak düşmanın arkasından hızla çıkmaya başladılar . Düşman , olan biteni anlamadan arkasından saldırıyı yemişti bile . Düşman ordusunun bütün düzeni bozulmuştu ki Kral Graveth bir emir daha verdi . Kapıları savunan Rodok askerleri kapıları açarak taarruza geçti . Düşman ne olduğunu anlayamamıştı. Binlerce kılıç ve ok sesinin arasında kopan kollar , bacaklar ve çığlıklar savaşın şiddetini anlatmaya yetiyordu . Kral Graveth’in askerlerinin yanında olması onlara büyük bir güç veriyor , aldıkları yaralara rağmen büyük bir hırsla savaşmalarını sağlıyordu . Kral Graveth ilerleyen yaşına rağmen muhteşem şekilde kılıç kullanıyordu . Birçok kişi onu , diyarın en iyi kılıç kullananı olarak adlandırıyordu. Düşman büyük bir darbeye mağruz kalmıştı , Kral Graveth bu darbenin şimdilik yeterli olacağını düşünerek tekrar şehre girilmesini emretti . Tüneller ise düşman tarafından kullanılmaması için hızla kapatıldı. Kral Graveth ve Lordlar surun üzerinde bir araya geldiler ve düşmanın durumuna baktılar . Rodok Krallığı çok dikkat çekici bir kayba uğramamıştı  , Düşman ise tam bir hezimete uğratılmıştı , yüzlerce belki de binlerce kayıpları vardı ve geriye çekilmişlerdi . Şehrin uzağında toplanmaya çalışıyorlardı ve düzene girmek için çabalıyorlardı . Birkaç dakika sonra Kral Graveth’e Svadya Krallığından bir ve Sarranid Sultanlığından iki lordun öldürüldüğü haberi geldi . Ancak esas iyi haber hemen arkasından söylendi , Svadya Krallığı’nın Kralı da savaşa katılmıştı ve ciddi bir şekilde yaralanmıştı .  Kral Graveth , lordlarına dinlenmesini söyledi ve nöbetçiler dışında askerlerinde dinlenebileceğini söyledi . Kendisi de odasına çekilip bir süre kafasını dinlemek istiyordu . Savaş henüz bitmemişti diye düşünürken bütün şehirde askerlerin zafer nidaları yükseldi . Bunu duyan Kral Graveth hızla odasından çıkarak surlardan heyecanla düşmana doğru baktı . Gördüğü görüntü karşısında yüzü gülmüştü . Bütün düşman geri çekiliyordu , bunun sebebi olarak ise Svadya Kralı’nın yaralanması olarak düşünülüyordu , öyle de olmalıydı . Çünkü bütün her şeyin sorumlusu da oydu . Sarranid Sultanlığı ve Kergit Hanlığı’nı kışkırtan ve bu savaşa sürükleyen de oydu , her şeyi o düşünmüştü.  Kral Graveth zafer nidaları arasında kılıcını hızla yukarı kaldırdı ve coşku ile dolu halk ile asker daha da gururlandı . Birkaç saniye sonra Kral Graveth Jelkala şehrini ihmal etmemek adına birliğine hemen dönüş için hazırlanmalarını emretti ve Mareşaline de onu tebrik ettiğini söyledikten sonra , bu savunmada yer alan bütün lordlara da artık geri dönebileceklerini söylemesini istedi ..

Aradan bir gün geçmişti ki Kral Graveth Jelkala şehrine ulaşmış ve orada da halkı tarafından coşku ile karşılanmıştı . Kral Graveth odasında şimdi olabilecekleri düşünürken , içeriye kapıyı çalarak bir muhafız girdi ve Kral Graveth’e elinde bulunan iki adet kağıdı uzattı , muhafıza da artık odadan çıkabileceğini sağ eli ile yaptığı ince bir hareket ile belirtti . Muhafız odadan çıktıktan sonra dikkatli bir şekilde kağıtları okumaya başladı . Kağıtlarda Sarranid Sultanlığı ve Kergit Hanlığı’nın barış anlaşması yapmak istediği yazılıydı .


Kral Graveth Svadya Krallığı’nın da yakın zamanda barış anlaşması isteği göndereceğini düşünüyordu ki odasının kapısı şiddetli bir şekilde çalındı ve içeriye telaşlı bir muhafız girdi . Muhafız , Kral Graveth’e Svadya Krallığı’nın Culmarr Kalesini işgal ettiğini ve etrafındaki bütün köyleri yağmaladığını söyledi …

- 3. Bölümün Sonu -
 
pagedown789456123 said:
O değilde başladınız velucaya  :grin: herkez hikayelerinde veluca şehrini kuşattırıyor ne velucaymış be :grin:

Açıkçası hiç Veluca şehri'nin kuşatıldığı başka bir hikayeye rastlamamıştım ama dediğiniz doğrudur yanlış anlamayın . Ben Mount and Blade'de her zaman Rodok Krallığı'nın yanında olurum . Neden bilmiyorum ama en başından beri Rodok Krallığı bana hep daha sempatik geldi hatta arkadaşlarım beni telefonlarına Jelkala olarak kaydettiğini bile söyleyebilirim :smile: . Bu yüzden Rodok Krallığında geçen bir hikaye yazdım ve Veluca şehri elbette olması normal .
 
Scenarist said:
pagedown789456123 said:
O değilde başladınız velucaya  :grin: herkez hikayelerinde veluca şehrini kuşattırıyor ne velucaymış be :grin:

Açıkçası hiç Veluca şehri'nin kuşatıldığı başka bir hikayeye rastlamamıştım ama dediğiniz doğrudur yanlış anlamayın . Ben Mount and Blade'de her zaman Rodok Krallığı'nın yanında olurum . Neden bilmiyorum ama en başından beri Rodok Krallığı bana hep daha sempatik geldi hatta arkadaşlarım beni telefonlarına Jelkala olarak kaydettiğini bile söyleyebilirim :smile: . Bu yüzden Rodok Krallığında geçen bir hikaye yazdım ve Veluca şehri elbette olması normal .
Ben hep svadya olurum.Svadya en nefret edilen devlettir dörtyol hanına göre. Veluca en zengin şehir diyor bizim lonca başkanı  :grin:
 
Back
Top Bottom