Klasik Türk Musikisi

Users who are viewing this thread

Bu bölümde Türk musikisiyle ilgili herhangi bir şey göremedim. Ben de yeni bir konu açayım dedim. Birkaç  bilgi vermek istiyorum.

Türk musikisi makamlı bir musikidir. Her bir makam farklı bir alemdir. İnsana özgü farklı bir duyguyu,hali ifade eder. Örneğin rast zevki,mahur neşeyi,hicaz ulvi bir hüznü ifade eder. İnsan makamların kendisine etkisini bilmese bile bu etkiyi farkedip ne hissettiğini kolayca açıklayabilir. Ve büyük bir yanlışı düzeltmek istiyorum.Türk musikisi derken Türk sanat müziği, türk halk müziği ve türk tasavvuf müziğini beraber kasdediyorum. Yanılgı ise bu üçünün ayrı şeyler olduğu zannı. Cumhuriyet döneminde böyle bir algı yaratılmıştır. Bu üçü birbiriyle beraberdir. Tanbur sazı ile kolaylıkla bir türkü icra edebilirsiniz örneğin. Bu basit gibi görünse de önemli bir kanıttır. Türk halk müziği de makamlıdır. Böyle adlara göre bir ayrım yapılmamasına rağmen yarı aristokratik bir yanı vardır sanat müziğinin. Yarı saraylıdır. Bende karşı çıkmama rağmen bu adları kullandım ama yanlış anlamayı düzeltmek için yaptım sadece. Yoksa birbirinden ayrı şeyler değiller.Ama zaman zaman taşra musikisi, tasavvuf müziği gibi ayrımlar eskiler tarafından da yapılmıştır. Belli bir yerde ayrılırlar tabiki. Ama cumhuriyet döneminde yapılan çok büyük bir ayrım yoktur. Bu ayrım kargaşaya da neden olmuştur. Çünkü aşırılık hakimdir bu ayrıma. Neyse lafı çok uzattım.

Türk sanat müziği insana uyku veren bir tarzda okunmuştur cumhuriyet döneminden bu yana. Yanlış uygulamalar yapılmış icrada. Bir kere koro halinde söylenmez bizim müziğimiz. Birkaç tane hanende(söyleyen adamlar) ve birkaç tane sazendeyle beraber halka şeklinde oturularak söylenir. Bu tarzı trt'nin gönül makamı programında görebilirsiniz. Türk musikisini temsil eden, öğretici ve şahane bir programdır.

Türk müziğinde sözsüz eserlerin bulunduğunu pek çok kişi bilmiyor. Ben de türk müziğiyle gerçek manada tanıştığımda öğrendim bunu. Sözsüz eserlere saz eseri deniyor musikimizde. Ağırlıklı olarak sözlü eserlerimiz bulunsa da saz eserleri de çok önemli bir yere sahip.

Bir gönül medeniyetine sahip olduğumuz müziğimizden de çok net anlaşılıyor. Aşıklar aşkını,dertliler meramını dile getiriyor müziğimizde. Her bestekar ve güftekar eserleriyle kendini tanıtıyor.

Musikimizde eserlerin farklı formları var. Şarkı da bir formdur. Saz eserlerinde peşrev,saz semaisi bunlar da formdur. Peşrev daha ağır usullü olan eserlere denir. Usül, ritm demektir. Musikimizde 71 civarında usül yani ritm mevcuttur.

Türk müziğinde eserler sözsüz ise makam adı ve sonrasında yanına yazılan formu ile ve bestekarının adıyla tanınır. Sözlü ise ilk mısrasından tanınır.

Batı müziğinin gelişim aşamaları olduğu gibi türk müziğinin de var. Klasik öncesi dönem,klasik dönem,romantik dönem vs. öyle gider. Çok büyük bir coğrafyaya da yayılmıştır. Osmanlı'nın fethettiği yerler diye kısaca anabiliriz çünkü müziğimize klasik osmanlı musikisi de denebiliyor. En çok eser Osmanlı döneminde Osmanlılar tarafından verildiği için bu adı almış.

Birkaç hareketli saz eserini ve sözlü eserleri istifadenize sunuyorum. 

Mahur saz semaisi

Acemkürdi makamında tanbur taksimi

Mahur peşrevi

Muhayyer tekke semaisi

Nihavend saz semaisi

Rast medhal

Rast sirto(oyun havası)

Nikriz sirto-Tanburi cemil bey'in-Caz kıvamında

Suzidil saz semaisi-Mızıka ile

Çeçen kızı

Uşşak peşrev

Kız sen geldin çerkeşten ve Nikriz sirto

Fikrimin ince gülü

YEGAH TAKSİM-TANBURİ CEMİL BEY
 
Verdiğin bilgiler çok güzel. Forumda böyle bir konu açılması beni mutlu etti.

Keşke Klasik Türk Musikisi de doğru düzgün işlenip ve geliştirilip sonraki nesillere düzgünce aktarılabilse. Batılı müzisyenler armoniyi bizden önce keşfetti ve ilerlemeci bir tutum sergiledi. Şayet bunu biz yapsaydık şu anda dünyaya daha çok açılmış olabilirdik. Umarım bundan sonra bu konuda kayda değer gelişmeler görürüz.

Gelmişken İncesaz grubundan enstrümantal bir parça hoş bir saz eseri paylaşayım.

Antep Sofrası'nda Bir Akşam
 
Koyurtang said:
Verdiğin bilgiler çok güzel. Forumda böyle bir konu açılması beni mutlu etti.

Keşke Klasik Türk Musikisi de doğru düzgün işlenip ve geliştirilip sonraki nesillere düzgünce aktarılabilse. Batılı müzisyenler armoniyi bizden önce keşfetti ve ilerlemeci bir tutum sergiledi. Şayet bunu biz yapsaydık şu anda dünyaya daha çok açılmış olabilirdik. Umarım bundan sonra bu konuda kayda değer gelişmeler görürüz.

Gelmişken İncesaz grubundan enstrümantal bir parça hoş bir saz eseri paylaşayım.

Antep Sofrası'nda Bir Akşam

Aslında musikimizi doğru düzgün icra eden adamlar var ama yeni besteler üretecek bestekarlarımız eksik. İcrada yeterli sayıda müzisyenimiz var. Mesela senin paylaştığın saz eserini icra eden incesaz grubu.

Sanıldığının aksine armoni müzikte daha ileri olmanın aracı değil. Türk musikisinde olağanüstü bir nota zenginliği,makam zenginliği ve usül zenginliği vardır. O surette ki armoniye ihtiyaç bırakmıyor bunlar.



 
Armoni, melodi kısırlığının bir ürünü olarak doğmuştur. Zira batılılar o kadar az notayla hep tekrara düşmekten korkmuşlar ve armoniyi icat etmişler. Ama Türk musikisinde melodi sınırı yoktur. Sonsuz tane melodi üretebilirsiniz.

Ben de bu armoniye baya karşı çıktım ama gereksiz gördüğüm için. Yoksa armoni katılsa müziğimize o da ayrı bir zenginlik olabilir. Ve dediğin gibi daha geniş kitlelere yayılabilir. Ama devlet oralı bile değil.Ne yazık ki trt'nin icraları yüzünden türk müziği insanı uyutan,tembel,her zaman hüzünlü bir musiki olarak algılanmakta.Devlet musikimize destek de oldu köstek de.  Eğer yeteri kadar müziğimize eğilseydi devlet şimdi gençlerimiz  başka müziklerin peşine düşmezdi. Aranılan her şey dinamizm,hareket,hüzün,neşe,ayrılık acısı,alay,raks ne bileyim her insani hal müziğimizde var. Ben de baya övüyorum ırkçılık olarak anlaşılmasın. Büyük bir medeniyetin ürünü musikinin niteliklerini zikrediyorum sadece.
 
Onları da gömmeyelim yahu :smile:.

Bilhassa demin bahsettiğin TRT koroları meselesi. İnsanların böyle bir şeyi neden yaptıklarını asla anlayamadım.
Öv canım, neden ırkçılık olsun. Hak ettiği değeri görse uğraşmazdın bu kadar :smile:.

Bu arada forumun geri kalanını da konuya bekliyorum.
 
Burada da tek sesli çok sesli tartışması geçmiş de, benim de aklıma bunu dinlerken takıldı. Şu şarkıda ben 2. dakikadan sonra orkestrayla keman arasında bir çok seslilik duyuyorum, bunun farklı bir ismi mi var ben mi yanlış duyuyorum biri bilgilendirebilirse sevinirim.
 
Konu hakkında bilgi sahibi değilim ama o dediğin bölümde bir üflemeli çalgı duyuyorum ondan mı bahsediyorsun.
 

Bana bunun kadar neşe veren bir eser yoktur herhalde, dinleyin dinletiniz... Aslında Münir Nurettin, Batı ve Türk Müziğini birleştirmiştir. Kendisine yanlış hatırlamıyorsam Fransa'dan operada tenorluk teklifi gelmiştir fakat kabul etmemiştir. Bu arada konuyu hortlatır gibi oldum ama:grin:
 
Back
Top Bottom