İHTİLAL VE SONRASI Bir Mount and Blade Warband Hikayesi Bitti...(Ufak bir soru)

Arkadaşlar, sizce öykümün modu olmalı mı?

  • Olmalı

    Votes: 43 75.4%
  • Olmamalı

    Votes: 14 24.6%

  • Total voters
    57

Users who are viewing this thread

Bölüm 1 Hain Saldırı
I.Bölüm
Geniş ovaların sonundaydı Shariz, Vaegir Krallığını geçmiş ve nihayetinde Sarranid Sultanlığı'na gelmişti genç savaşçı. Arkadaşı Lezalit'e baktı, o da yorgundu. Nihayet Shariz'e varmışlardı. Genç savaşçı muhafızları selamladı ve şehre girdi. Gecenin bir yarısı hana girecek, bir oda isteyecek ve öğlene kadar uyuyacaktı. Parası neyse ödeyecekti ki zaten ödemeyecek kadar fakir olsaydı bir yolla parasını verirdi hancıya.
Sokaklarda ağır ağır yürüyordu. Bu saatte kimse yoktu sokaklarda, sadece birkaç muhafız, lonca başkanı, hızla koşan bir kadın..." Hızla koşan bir kadın mı?"diye takıldı aklına genç savaşçının. Lezalit'e:
-Sen gir arkadaşım, ben şimdi gelirim, dedi.
Lezalit hana girdi ve genç savaşçı, hızla koşan kadını takibe başladı, her saniye ona yaklaşıyor, bu kadının kim olduğunu öğrenmek istiyordu. Nihayetinde kadını dönemeçte yakaladı, onun kim olduğunu anlamak için kapşonunu kaldırdığında, ciddi bir şaşkınlık yaşamıştı. O kadın birkaç ay önce tanıştığı, sonralarında onunla gizleice buluştuğu ve birbirine kur yaptığı kadın, Leydi Sur'du.
Leydi Sur genç savaşçıyla birsüre göz göze bakıştılar, sonra Leydi Sur genç savaşçıya sarıldı ve:
-Seni özledim aşkım... diye fısıldadı. Ganç savaşçı Leydi Sur'un elini öptü. Sevgilisini görmeyeli aylar öyle uzun gelmişti ona... Tam onu öpeceği sırada omzuna saplanan bir ok buna engel oldu.
Genç savaşçı, okun verdiği acıyı belli etmemeye çalışarak o oku omzundan söktü ve çevresine baktı. Orada, bir okçu yayını geriyordu ki kafasına gelen bir fırlatma bıçağı buna engel oldu. Leydi Sur, sevgilisini yarasını eliyle, telaş ve korkuyla bastırıyordu. Okçuyu öldüren adam, bıçağını ölünün kafasından çekip aldı.
Genç savaşçı, artık dizlerinin üzerine çökmüş, zihni yarı uyanık bir şekilde gidip geilyordu. Bıçakçı, genç savaşçıya seslendi:
Aegean, sen misin?
Aegen, arkadaşını gördüğü sevinç ile:
-Ben iyiyim Reven, dedi ve ekledi:"Walden nerede?" Reven biraz telaş ile Lezalit ile handa olduğunu söyledi. Leydi Sur, bütün şaşkınlığı ile adamlara bakıyordu aegean, ayağa doğruldu ama bir an sendeledi ve düşecek gibi oldu. O sırada Reven omzuna girdi ve onu hana götürdü, Leydi Sur'da onları izledi. Hana girdiklerinde hancı, şaşkınlık içerisinde tezgahın arkasından olanları izledi. Walden denen adam, Jeremus adlı bir doktor çağırdı. Kafasının üstü dazlak olan bu doktor, okun başından kalan taş parçalarını ustalıkla çıkardı. Walden, Reven ve diğerleri dışarıdaydı. Aegean'a saplanan ok, özel bir ustanın elinden çıkmıştı, bunu anlamak zor değildi zira işlemeleri bunu gösteriyordu. Walden alnını sıvazladı ve masanın başından kalktı. Lezalit sabırsızlıkla okun kime ait olduğunu ve suikasti kimin yaptığını sordu. Walden'in surat ifadesi gülünecek cinsten komikti:"Oğlum ben müneccim miyim? Analiz yaparım, bu arada Leydi Sur'u saraya götürdünüz mü?"
Lezalit sessizce kafa sallamakla yetindi. O sırada diğer yoldaşlarda içeri girdiler. Zaman onlar için önemliydi ve bu da Aegean'ın durumuyla zamanın ne kadar kaldığı belli olacaktı.
Bölüm 2 Büyük Kergit'in Ölümü
II.Bölüm
Sancar Han, şehrini gözetliyordu odasından. Halkına, Tulgalı vatandaşlarına bakıyordu. Iç geçirdi ve arkasını döndü. Tam odasına girecekti ki kafasından yediği bir ok ile aşağı düştü. Bunu gören Tulgalılar çığlıklar içerisinde Sancar Han'ın cesedinin yanına üşüştüler.
O sırada Tulgalı insanların yönünün tersine giden, kırmızı pelerinli ve garip bir maske takan adam hana girdi. Onun gibi pelerinli ama maskesizdi. Maskesiz adam sordu:
-Işini bitirdin mi?
Maskeil adam sadece kafa sallamakla yetindi. Maskesiz adam sinsice gülümsedi ve dedi ki:
-Çocukları topla, Aegean'ı öldürmeye, Shariz'e gidiyoruz.
Bunu dedikten sonra handan çıkacaklardı ki o sırada 2 kergit askeri, onları kapının önünde görünce silahlarına davranmayı denediler ancak pelerinliler iki askeri de yumruklarıyla indirdi. Bu sırada Kergit Kargıcıları durumun farkına varmış ve ana kapıyı kapatmışlardı.
Pelerinliler birbirine baktı ve sonra ikisi başka yerlere koşmaya başladı. Maskeli adam sarayın önüne çıktığında etrafı sarılmıştı.
Maskesiz adam ise surlara çıktı ama maskesiz adam gibi etrafını sarmışlardı.
Maskeli adam şanslıydı çünkü pelerinli arkadaşları onu Kergitli birliklerin içinden kurtarmıştı ama maskesiz adamın pek şansı yoktu.
Gözlerini kapadı ve kendisini Tulga şehrinin surlarında dışarıya saldı. Çevresini saran kergitler büyük bir şaşkınlık içerisinde adama bakacakken olanlara inanamadılar.
Adam bir atın üzerinde kaçıyordu ve Tulga şehrinde yaklaşık olarak 120 pelerinli çıkmıştı. Askerlerden biri:
-Hapı yuttuk, dedi.
Bölüm 3 Lanetli Düşman
3.Bölüm
Aegean, yarı baygın bir şekilde yatağından kalktı, kapıya yöneldi. Kapıyı açtığı sırada Matheld onu yatağına geri gönderdi. Lakin Aegean Walden'i görmek ve saldırganların kim olduğu hakkında bilgi edinmek istiyordu. Matheld Aegean'ın ısrarına dayanamadı ve koluna girerek Walden'in yanına götürdü.
Walden'i onu gördüğünde dehşete uğramıştı. Gözlerinin altı mosmordu ve ayakta zor duruyordu. Walden sadece sormakla yetindi:
-Neden ayaktasın? Bunu sorarken sesi cidden çok kötüydü.
Aegean "Sen biliyorsun" manasında baktı. Walden elini alnına ovusturarak:
-Bak, bu ok Kalridya dışında yapılmış özel bir ok ve bunun tek bir anlamı var!
Aegean sessizce kendi kendine fısıldadı:
-Beni buldular.
* * * * * * * * * * *
Sultan Hâkim bir anda yere yığıldı. Pelerinli ve maskeli adam onu yakasından tutup havaya kaldırdı sonra sertçe aşağıya vurdu. Sultan Hâkim en az dört kaburgasında kırık vardı ama maskeli adam onu yakasından tutup yere vurmaya devam ediyordu. Sarranidlilier ne olduğunu anlamadan Shariz karman corman olmuştu. Maskeli adamın arkadaşı ona sordu:
-Şimdi konuşacak mısın Hâkim?
Sultan Hâkim ise yere tükürük attı ve:
Bilmiyorum, bilsemde söylemem, dedi. Maskeli adam onu yere vuracaktı ki bir "hey" sesi ile irkildi arkadaşıyla.
Arkalarında onlar giyimli lakin suratının bir kısmı yanık olan bir adam vardı. Elinde kanlı bir Battal Kılıcı vardı. Suratı yanık olan adam:
-Ben Aegean'ın nerede olduğunu buldum. Hemen gidersek yetiştiriz aksi takdirde hem onu elimizden kaçırır hem de bir daha izini bulamayız.
Adamlar birbirine baktı. Maskeli adam Sultan Hâkim'i indirdi. İkisi beraber saraydan çıktılar ama bir görgü tanığı bırakmışlardı.
Otuz pelerinli adam Shariz şehrinin kapısını tutmuş, Aegean ve arkadaşlarını bekliyorlardı öldürmek için. Adamların tamamı arbaletliydi ve okları kanca uçlu çelik temrenliydi. Ve eğer işlerinde bir sorun çıkacak olursa dışarıda iki yüz altmış beş kişilik kırmızı pelerinliler ordusu vardı.
Pelerinlilerden biri Walden'i görüp bağırdı:
–Walden'i gör...
Kelimesi yarımda kalmıştı çünkü kafasının ortasından geçen bir Göçer Yayı için hazırlanmış çelik uçlu mızrak başlı ok geçmişti.
Bunu gören pelerinliler arbaletlerini ateşlediler ama hiçbiri Walden'i vuracak uzaklığa erişemedi. Walden avazının çıktığı kadar bağırdı:
–ŞİMDİ Bunduk!
Bunduk, elindeki meşaleyi yanıcı sıvıya attı ve ordan canı çıkasıya koşmaya başladı. Yanıcı sıvının vardığı yer ise surların en ince bölgesiydi ve orada iki yüz altmış beş kişilik ordu surun dibinde birikmişti. Patlama ile beraber ordu biranda dağıldı ve Aegean arkadaşları ile kaçmaya başladı.
O sırada Sultan Hakim'in sarayına giren pelerinliler arkalarından küfürler ederek oldukları yerde kalakalmışlardı. Koskoca pelerinli birliğinden sadece altmış kişi kalmıştı. Aegean ve arkadaşları ise Rodok topraklarına kaçıyorlardı.
Bölüm 6 Kurtarıcı Virosko
Bölüm 6
Kanatlı miğferli adam, uçsuz bucaksız ovalara baktı sessizce. Yaşı otuzu geçmişti ve daha herhangi bir sevgilisi yoktu. Ailesini bir köy baskınında kaybetmişti ve sonra deniz yolu aracılığı ile Kalridya'ya gelmişti. Ailesini kaybettiği zamanı hatırladığında gözleri doldu. miğferini çıkardı hızlıca ve gözyaşlarını sildi. Yanındaki küçük kızdan haberi yoktu savaşçının... Küçük kız dalgınlığı ile bir anda sordu:
-Neden ağlıyorsunuz savaşçı bey?
Savaşçı kısa saçlarına eli gitti ve küçük kıza gülümseyerek cevap verdi:
-Yok birşey ufaklık, sadece gözüme toz kaçtı.
Küçük kız adama bir soru daha sordu:
-Yüzünüzdeki yaranız nasıl oldu?
Savaşçı sol yanağındaki yarayı hatırladı birden, sahi nasıl olmuştu hiç hatırlamıyordu. Bir han kavgasında mıydı yoksa savaş sırasında mıydı hiç hatırlamadı. Buraya geldiği zaman zorbaların elinden kurtarmıştı küçük kızı. Şimdi ise birçok köylüden, çapulcudan ve acemi haramilerden oluşan bir topluluğa liderlik ediyordu. Savaşçı düşündü, düşündü ama bulamadı bir türlü küçük kıza verecek bir cevap. Sonra ona:
-Bilmiyorum ufaklık, uzun zaman oldu hatırlamıyorum, dedi.
Kız "Haaa..." diye gülünç bir ifade verdi ve gitti. Sonra savaşçı arkasını döndüğünde kamp yapan insanlara baktı. Çapulcular ve haramilerin bazıları eğitim yapıyor, bazıları silahlarını tamir ediyordu. Köylüler ise yemek yapıyor, giysilerini yamalıyor yada çapulcu-harami sürüsünün eğitimini izliyordu.
O sırada bir atlının geldiğini gördü. Savaşçıya yakınlaşınca birden atı şaha kaldırarak durdu. Atlı ona bir mektup verip hızlıca uzaklaştı. Savaşçı mektubu inceledi. Mesaja şöyle başlıyordu:
"Eski dostum Virosko
Biliyorum uzun zaman oldu görüşmeyeli lakin Kalridya'da yaptıklarını duydum. Sana pek çok insan umut bağlamış, Shariz'de olanlar kulağına gelmiş olmalı... Yanına bulabildiğin bütün insanları al ve bizimle İbdeles Köyü'nde buluş. Aegean'ın durumu ciddi ve bizi kırmızı pelerinliler kovalıyor. Yardımın bizi koruyacak, buna inanıyorum.
Walden"
Virosko Walden'in gönderdiği mektubu esen meltem ile saldı ve bütün insanlarına seslendi:
-Toparlanın yoldaşlar, arkadaşlar! İbdeles Köyü'ne gidiyoruz.
Bunu duyan çapulculardan biri:
-Efendim, bizi Kral Graveth sevmez! Neden gidiyoruz, diye sordu.
Virosko cevap verdi:
-Gidince göreceğiz yoldaş! Gidince göreceğiz...
Bölüm 7 Haydutun Yemini
Bölüm 7
Aegean acı bir çığlık kopardı birden! Yarası ciddiydi ve oku yerinden söktüğü için taş parçaları omzundan koluna yayılmıştı. Jeremus Aegean'dan sakin olmasını istedi lakin bir çok taş parçasını kesikler ile çıkarmak, canı acayip bir şekilde yakardı. Bu bağırışları Walden'da duyuyordu ve arkadaşı Virosko'nun gelmesi için içten içe dua ediyordu. Birden ufukta noktacıklar belirdi. Dikkatlice baktı Walden, bunlar Virosko ve halkı değil, Orman Haydutlarıydı lakin saldırmak için gelmedikleri anlaşılıyordu. Walden gelen Orman Haydutları'nın başını yakalayıp sordu:
-Burada ne işiniz var? Orman haydutlarının lideri şöyle cevap verdi:
-Ben ve 28 adamım size bağlılık yemini için geldik bay Walden... Ardından da ekledi "Aegean Reisi görebilir miyiz?"
Walden büyük bir soğukkanlılıkla cevapladı:"Aegean ameliyat oluyor, yemininizi bana edin."
Yemin faslı gerçekleşti, böylece ilk askeri birlik oluşmuş oldu.
* * * * * * * * * * * * * * *
Sirius Shariz'in karman çorman sokaklarından geçti ve saraya vardı. Sarayın kapısını açtığında yerde karnına üç ok saplanmış ama hala canlı olan Emir Hiwan'ı ve can çekişen Sultan Hakim'i, ayrıyetten Leydi Sur ve Leydi Yasmin'in cesetleri vardı.
Sirius Sultan Hakim'in yanına çöktü:"Evet Hakim, neyin ne olacağı belliydi." dedi bir tebessüm ile. Sultan Hakim ise öfkeli bir biçimde ona baktı. Sirius, Emir Ayyam'ın ölümüne sebep olunan adam olarak bakılıyordu ancak Sirius hangi yüzle buraya gelmişti? Pelerinli adamlar içinse...
"Evet!" dedi Sirius... "O adamlar şehrinin içine s.çtı ve seni s.kip gittiler. Senden lider olmaz, bunu da Vareg Pelerinlileri kanıtladı." diyerek ekledi ve usulca saraydan çıktı.
Şimdi gittiği yerse Ibdeles Köyü idi. Aegean'da neydi bu kadar özel olan? Bunu bulmalıydı ki onu mu yoksa Vareg Pelerinlilerini mi seçmeliydi, böylece karar verecekti...

Bölüm 9
O sırada içeri bir köylü girdi, İbdeles Köyüne geleli bir kaç gün olmuştu lakin köydeki değişikler İbdeles Kalesinden gözükecekti ve Virosko buraya geleceği için Kral Graveth buna çok sinirlenecekti.
Köylü bir süre hızla hızlı nefes alıp verdi ve sonra Reven'a:
–Efendim birkaç Kılıç Kardeşi geldi ve Lord Walden meşgul, izninizle onlara bakabilir misiniz, dedi.
Reven otlayarak yerinden kalktı, Kılıç Kardeşlerinin yeminini verdi ve ordularına yeni askerler kattılar. Son sıralar İbdeles köyünde pek çok asker, haydut, gözcü, köylü geliyordu bağlılık yemini etmek için. Asıl tuhaf olanı ise daha Rodok Krallığından herhangi bir tepki yoktu. Asıl beklenen adam–Virosko– gelmişti arkasındaki halkıyla...
Virosko ve insanlarını köye aldılar, onları da göçebe evlerine  koydular. Ayrıca köyde talim alanı, gözcü kulesi ve bir demirci açılmıştı ufacık birkaç günde...
Virosko Walden'i bulur bulmaz kucakladılar birbirilerini. Görüşmeyeli uzun zaman olmuştu Virosko ile... Lakin hasret faslı o kadar kısa olmuştu ki hemen bir odaya geçtiler yoldaşlarla konuşmaya...
* * * * * * * * * * * * * * *
Ne zaman tanışmıştı Walden'la, çok değil ama az da değildi. Bir kervanın saldırısında ona saldıran on iki adamı harcamıştı oklarıyla. Yetenekli bir okçu idi lakin Ymira korkudan olsa gerek kazara da olsa bıçağını fırlatmış ancak Walden atıştan kurtulmuştu. Ymira ilk başta Walden'in zarar vereceğini düşünmüş lakin ona inanılmaz bir teklifte bulunmuştu. Walden bir okçuydu lakin diplomasiden gayet iyi anlardı. Ona Suno şehrine kadar eşlik etmişti ve ona sarkan bir sarhoşu bir yumrukla kanlar içinde bırakmıştı. Ymira Walden'in yeteneklerinden etkilenmiş ve onunla omuz omuza savaşmayı seçmişti. Aegean ile tanıştığında sonsuza dek hayatının değiştiğini biliyordu çünkü Aegean inanılmaz bir insandı, bütün Kalridya Halkını tek bir çatı altına toparlayabilirdi lakin onun düşmanları vardı. Hemde dışarıdan...
Bunları düşünürken biranda silkelendi ve toparladı kendisini. Toplantı başlayacaktı ve Virosko isminde önemli bir şahsiyet gelecekti. Acaba Walden neredeydi?
* * * * * * * * * * * * * * * *
-Walden nerede? diye sordu Aegean Reven'a. Reven umursamaz bir tavırla:
-Herhalde yeni gelenleri eğitiyordur, dedi ve ekledi:"Aranan adam Virosko burada zaten patron! Dert etme..."
Aegean yaralı kolunu sıvazladı ve konuşmaya başladı:
-Son sıralarda Kalridya çalkantılar içerisinde, özellikle Kergit Hanlığı ve Sarranid Sultanlığında olanlar ciddi bir güçle karşı karşıya geldiğimizi gösteriyor. Bu adamların şakası yok, ciddi anlamda herkesi kılıçtan geçiriyorlar ve nedense bizden birşey istiyorlar. Şimdi burada...
Dedi ve yarım kaldı sözü Aegean'ın çünkü bulundukları odanın kapısı açıldı. Aegean'ın benzi attı ve birkaç adım geriledi. Bunu gören odadaki adamlar Aegean'ın haline şaşmıştı çünkü kimseden korkusu yoktu yüce savaşçının. Aegean'ın korkma sebebi ise giren adamın kim olduğunu bilmemeleriydi.
İçeri giren adam soğuk bir sesle:
-Beni beklemiyordu Aegean, kusura bakmayın, dedi.
Aegean sinir-korku dolu bir sesle:"Sen buraya nasıl gelebildin Sirius?" diyebildi. "Sirius" ismini duyan Aegean'ın yoldaşları, liderleri kadar korkmuş oldular.
Sirius -tam ismi ile Sirius Black- Şanlı Nelag destanının kahramanıydı. Kalridya'da bu ismi duyan herkesin korkudan sinerdi bir köşeye ve şimdi Sirius Black, Aegean'ın yanındaydı.
Vaegir Krallığı'na başarılı bir mücadele yapmaktaydı Sirius Black, devam eden mücadelesinde niye buraya gelmişti ki? Sirius kan ürperten bir soğukkanlılıkla konuşmaya başladı:
-Hey yüce savaşçılar! Aegean ve yoldaşlarıyla tanışmak benim için bir onurdu. Zamanında Aegean'ı çok kısa bir süre için görmüştüm. Sonuçta Vaegir Krallığında ufak bir işi vardı ve bana ufakta olsa yardımı dokundu. Sağ olsun savaşın seyrini benim lehime çevirdi ki Vaegir Krallığındaki mücadelemde önemli bir ilerleme kaydettim. Bu kırmızı pelerinliler mevzusu nedir ki size açıklama yapma mecrubiyetindeyim, dedi ve yere bağdaş kurarak anlatmaya devam etti:
-Bu adamların nasıl savaştığını benim kadar sizde gördünüz lakin Shariz'de olanlar, sizi küçük görmelerinden dolayıydı. Bu adamlar Kalridya'nın dışından... Walden bunu biliyor ve bu yüzden burada değil. Aklınızda size ihanet ettiğini düşünebilirsiniz ama hiç şüpheniz olmasın, o İbdeles Kalesine, orayı almaya gitti. Bu zor olmayacaktır çünkü kalenin içi tutsaklar dışında bomboş...
Konuşmasına devam edecekti ki içeri Walden girdi. Tüm konuşmaları dinlemiş olacak ki:
-Rodok Krallığı bize saldıramıyor çünkü Kırmızı Pelerinliler Jelkala ve Yalen şehirlerinde...dedi.
Sirius Black konuşmasına son noktayı koydu:
-Şimdi güçlerimizi birleştirmeliyiz aksi takdirde hem seni, hem beni yokedecekler ve Kalridya'nın fethini engelleyen sadece bizleriz. Sadece bir kez soruyorum:"Müttefik miyiz, değil miyiz?"
Aegean Sirius Black'in yanına geldi ve sağlam kolunu uzatarak:"Müttefikiz!" dedi.
Ara Bölüm:Insanların Düşündükleri-Virosko
Ara Bölüm:Insanların Düşündükleri-Virosko
Namı dört nala salınan savaşçılardı ikisi de... Farkları biri bir halkı, diğeri askerleri yönetmesi. Benzeri ise ikisi de tecrübeliydi. Virosko Kalradya'nın sevileni, Sirius ise korkulanıydı... Kral Yaroleg Sirius'u, Kral Ragnar'da Virosko'yu sevmezdi. Acaba ne olmuştu da benzemişlerdi hangi ara?
Şimdi Sirius karşılarında Aegean ve yoldaşlarına konuşma yaparken düşündü "Gene ne işler peşindesin Sirius?"
Ara Bölüm Vareg'in Öfkesi
Ara Bölüm:Vareg'in Öfkesi
Bir anda Shariz'in sokaklarında yankılandı Kırmızı Pelerinlilerin kaptanının haykırışı... Aegean ve yoldaşları kaçmış ve pekçok pelerinliyi de katletmişti. Öylesine öfkeliydi ki eline ne geçtiyse yere çalıyor, saçlarını ciddi ciddi yoluyordu. Sonra derin bir nefes aldı, ardından maskeli adama dönüp:
-Yeni Vareg Birlikleri yolda mı? diye sordu sakin olmaya çalışarak. Maskeli adam "Nord Sahilleri ve kıyı yerleşim birimleri kayıpsız olarak Vareg Askerlerinin eline geçmiştir. Yakında Bizans toprağı olacaktır Kalradya" dedi. Pelerinlilerin lideri içinden şöyle geçirdi şeytani bir düşünce ile:"Yakında Bizans ve Kalradya, ikisi birden tapacak. O Aegean olacak soysuz köpeğinde, yoldaş dediği it sürüsününde defteri dürülecek."ve ardından sordu Maskeli Adam'a:"Peki Sirius denen vatan haini? Ona ne oldu?" Maskeli Adam:
-Tahminimizce ya Vaegir Topraklarında yada Aegean'ın yanında... dedi. Lideri öyle bir emir verdi ki hiçbir Kalradyalı bu emre göz yumamazdı:"Bütün Shariz halkını katledin."
Bölüm 10 Hazırlık
Bölüm 10 Hazırlık
-Oradakiler! Kendinizi tanıtın!diye bağırdı gözcü ama onu dinlemediler ve kafasına bir ok ile yaşamına son verdiler. Bir anda ölen gözcünün inlemesi bütün milis kuvvetleri İbdeles Köyü'nün tahtadan surlarına topladı. O sırada -eğer savaş olacaksa diye- liderlik etmek için Reven gelmişti. Reven uzaktaki kırmızı noktayı gördüğünde teni benzi attı ve koşarak Aegean'ın yanına gitti.
O sırada Aegean'ın pansumanı yapılıyordu, tam yarabezi açılmıştı ki Reven girdi içeriye. Reven'in teninden anlayan Aegean büyük bir öfke-heyecan ile sordu:
-Bizi buldular mı?
Reven sadece kafa sallayabildi çünkü öylesine korkmuştu ki bir atlı arbaletiyle -neredeyse 4 km- uzaktan gözcüyü kusursuz bir biçimde katletmişti. Aegean sadece şunu diyebildi:
-Silah tutan herkesi hazırla! Shariz'e saldırı için gidiyoruz.ve doktora öfkeyle"Şu lanet yarayı temizle hemen!"diye bağırdı.
O sırada...
Walden hazırlığı için ekipmanlarını kontrol ediyordu. Kergit Yayı ve Battal Kılıcı yanındaydı. Ekipmanlar tamamdı, sıra zırha geldiğinde içeri Ymira girdi. Hafif Deri Zırhı vücuduna tam oturmuş, vücut hatları belli oluyordu.
Ymira, Walden'in yanına gitti. Bir süre göz göze birbirlerine baktılar. Yüzleri ve vücutları birbirine yakınlaştı ve Walden hafifçe öptü dudağından. Ymira'nın gözleriden dökülen iki gözyaşı Aegean'ın fısıltıyla şu soruyu sormasına neden olamadı:
-Neden ağlıyorsun?
Ymira gözlerini devirdi."Korkuyorum" diyebildi sadece. Walden tekrar sordu:"Neden?"
Ymira tekrar Walden'a baktı, biraz kırgınlıkla:
-Suno'da olanları hatırlamıyorsun herhalde?dedi...
Walden umursamazlık tavrında:
-Sadece iki gün kaybolmuştum!dedi.
Ymira öfkeden kudurarak:
-Az kalsın ölüyordun!diye bağırdı. Walden dudağına kibar bir öpücük kondurdu Ymira'nın. "Ikinci kez olmayacak" dedi...
Dışarıda...
Aegean, askeri birlikleri çevresine topladı ve konuşmaya başladı:
-Yoldaşlar! Uzun zamandır benimlesiniz ve bu zor günlerde yanımda olduğunuz için çok teşekkür ederim lakin bu düşman sandığınız gibi Kalradyalı değil. Bu insanlar öylesine bir güç taşır ki damarlarında...
Sözü Haydutların Lideri Yusae kesti:
-Biz senin yanında ölüme hazırız, korkudan altımıza etmeye değil,dedi.
Bunu duyan halk hep bir ağızdan"EVET!" diye bağırdı. Aegean kalabalığa baktı, hepsinin gözünde korku yok, başları dik ve bir Kalradyalı olarak ölmeye hazır görünüyorlardı. Aegean bir anda kükredi:"GİDİYORUZ!!!!"
Bu sırada Walden ve Ymira'da gelmişti...
Bölüm 11 Ayn Assuddi Meydan Muharebesi
Bölüm 11 Ayn Assuddi Meydan Muharebesi
Onlarca kişi ilerliyordu Shariz'e doğru: Kılıç Kardeşleri, Arbaletli Paralı Askerler, Kiralık Kılıçlar, Paralı Şovalyeler, Köylüler, Gözcüler, onlarca sınıf vardı Aegean'ın ordusunda. Walden'in arkasında ilerliyorlardı Aegean ve yoldaşları çünkü eğer lider komuta edemeyecek kadar yaralıysa yada yorgunsa ikinci lider geçerdi.
Walden orduların önünde son hızla gidiyordu izcilerle beraber. Bir anda önlerine bir ok düştü. Bütün atlar korkularından dolayı şaha kalktı korkularından. Walden arkadakilere "Durun" komutu verdi el işareti ile. Bütün piyadeler, atlılar durdular büyük bir uyum ile.
Walden'in yanına Aegean geldi, sinirli bir şekilde sordu:
-Neler oluyor Walden?
Walden Ayn Assuddi'yi gösterdi liderine. Aegean baktı huzursuz köye. Eğer uzaktan ok atabiliyorlar ise bunlar Vareg Akrepleri olabilirdi. Walden Aegean'a sordu:
-Bahsettiğim akrepler. Eğer akreper varsa Balistalarda vardır.
Aegean'ın yanına gelen Bunduk-Artimenner ile geldi- sordu:
-Balista nedir patron?
Artimenner gülümsedi Bunduk'a ve:
-Balista bir nevi arbalet ama tek farkı oklarının ve kendisini on kat büyük olması...
Aegean arkadaki askerlere seslendi:
-Herkes belirli gruplara ayrılsın. Her grup manga(on kişilik bölük)biçimine ayrılsın ve herkes kendi sınıfındakiler ile olsun.
Ordu büyük bir toz karmaşasından sonra herkes manga biçimine dönmüştü.
O sırada Walden'in yanına bir pelerinli geldi. Pelerinlinin giyimi tuhaftı. Pelerini simsiyahtı lakin içindeki giysi kırmızıydı ve pelerini kapşonluydu. Walden:
-Buyur asker! dedi. Siyah kapşonlu pelerinli:
-Efendim! Ben Nuglo, bir suikastçıyım lakin hangi birliğe katılacağımı bilmiyorum, dedi.
Walden Nuglo'ya dikkatlice baktı. Yaşı henüz onyedi ile onsekiz arasındaydı ve kendisine öylesine güveniyordu ki...
Walden "Gel benimle!" dedi.
20 DAKİKA SONRA...
Savaş başlamıştı. İlk başta üstünlük Varegliler'deydi. Kalradyalı acemiler saldırılara dayanamıyor ve acımasızca katlediliyordu. Lakin tecrübeliler Vareg Pelerinlilerinin saldırılarına karşı önlemlerini almışlardı. Balistalar ise tepelere konulmuş okçulara zorluk çıkartıyorlardı.
Bir anda bir balistadaki Varegliler ölmüştü. Diğer Vareglerin bunu fark etmesi uzun sürmedi. Baktıklarında Nuglo ve Walden diğer balistalardan birine nişan almıştı. O balistadakiler aşağıya atlayarak canlarından oldular ve o balistaya zarar gelmeden diğer balistalara yöneldiler.
Savaş öylesine çetindi ki... Kafalar, uzuvlar oldukları yerlerden ayrılıyor, her defasında iki orduda zarar görüyordu. O sırada beklenmedik birşey oldu. Bir anda yüzlerce Vaegir süvarisi Vareg ordusunu bozguna uğrattı. Başlarındaki kişi ise Sirius Black idi.
Vareg ordusu bir anda herşeyini bırakıp, Shariz'e kaçmaya başladı ama çok geçti onlar için. Savaş bittiinde beş bin kişilik İhtilalci ordusunun sayısı dört bin beşyüze düşmüş, Vareglilerin on iki bini ise tamamen moral bozukluğu sonucu katledilmişti.
Aegean bir anda olsa cesetleri incelerken yüzü yanık Vareg liderini gördü cesetlerinin arasında. O sırada ruhu duymamıştı Aegean'ın Sirius Black'in seslendiğinin. Sirius:
-Şu an için Vaegirliler bana karşı büyük bir minnet duymaktalar çünkü onları Vareg Pelerinlilerden kurtardım. Sizinle beraber Vareglilere karşı savaşabilecek tam yirmi bin kişi var ve bu atlı birliği sadece bir kısmı.
Aegean Sirius Black'a baktı ve"Gitmem lazım!" dedi ve ekledi:
-Walden'in sana bir hediyesi var.
Sirius, Walden'in yanına gittiğinde Walden onu gülümseyerek karşıladı:
-Hediyemi gör bakalım, bunu Vareglilerin yanında buldum.
Kafasından torbayı çıkardı adamın. Sirius Black bir anda mutluluğa boğuldu. Karşısındaki adam Kral Yaroleg'ti.
* * * * * * * * * *
Bir anda Vareg Kumandanı öfkeden deliye dönerek Maskeli Adam'a bağırdı:
-Nasıl olur da Ayn Assuddi'yi kaptırırsınız İhtilalcilere?
Maskeli Adam ise omuz silkmekle yetindi...
O sırada Ayn Assuddi'de...
-Efendi Walden, sizce ne bu ?dedi Bunduk. Walden tuhaf bir yanıtla karşılık verdi:
-Ne olduğu değil, ne yapacağı önemli...
Yanına gitti aletin. Alet iki çark ve bir tahta daireden oluşuyordu. Aletin çalışması için bir çıkrıkla destek sağlanıyordu. Tahta dairenin kenarlarındaysa bir takım küpler vardı.
Walden, çıkrığı çevirdi. Daire yavaş yavaş dönüyordu. Küplerden biri aniden patladı. Walden ve Bunduk acaip bir derecede şaşırmıştı bu duruma. Küpün çıktığı yerde bir silindir vardı ve bu silindirin olduğu yerde bir çakmaktaşı vardı. Walden mekanizmayı anlamıştı. Arkadaşı Bunduk'a:
-Yoldaş Bunduk, sanırım bu savaşın yönünü değiştirecek bir silahımız var elimizde, dedi.
Bunduk, Aegean'ı çağırmaya gittiğinde kendi kendine düşündü Walden:
-Bu şey ihtilalin hızını arttırır hatta Vareglere karşı bir püskürtüm olur! Bu cidden inanılmaz...
Aygıt ise günümüzde kullanılacak olan makineli tüfekti.
* * * * * * * * * * *
-Artık söyleyecek misin?dedi Ymira. Walden sakin bir "Evet." cevabı verdi ona.
O sırada Aegean garip aygıtı inceliyordu. Bunduk ile birsüre konuştuktan sonra çıktı odadan Aegean. O sırada Walden'i gördü, ona doğru geliyordu. Anlaşılan söylemesi gereken birşey vardı ona.
Aegean:
-Buyur Walden,dedi.
Walden:
-Bak Aegean, uzun zamandır arkadaşız lakin ben ikinci liderlik işini artık yapamam.
Aegean hayretler içerisinde Walden'a:
-Tanrı aşkına Walden, ağzından neler dökülüyor öyle? dedi.
Walden ise kısa kesmeye kararlıydı:
-Bak artık kaybedeceğim üç şey var:Kendi kanımdan olan Reven, karım Ymira ve doğacak çocuğum.
Aegean bunları duyduğunda büyük bir öfkeyle Walden'a saldırdı lakin bunun işe yaramayacağını biliyordu. İlk başta bir yumruk attı Aegean lakin, Walden gard alarak saldırıdan kurtuldu. İkisi dövüşürken Aegean:
-Sen ne hakla kendinde savaştan vazgeçme hakkı buluyorsun! diye bağırdı.
Walden ise:"Ben ikinci komutadan vazgeçiyorum, savaştan değil!" diye bağırdı. O sırada Walden çift elli kılıcını almıştı eline. Aegean ise demir kalkanı ile süvari kılıcını alarak koşmaya başladı. İkisi tam birbirine girecekti ki bu Ymira'nın sesiydi:
-YETER!
İkisi silahlarını yere attı. O sırada Kergitlerin derebeylerinden Asugan Noyan, Sebula Noyan ve Asudan Noyan gelmişti. Aegean bağırdı Walden'a:
-Seninle daha sonra hesaplaşacağız p.ç kurusu!
Walden ise:
-Duygularımız karşılıklı Aegean! diye yanıtladı.
Ama kaderin ne yapacağı belli olmazdı Kalradya'da...
* * * ** * * * * * * *
O sırada Ayn Assuddi'yi bastı Vareg askerleri... Yaklaşık 20.000 kişilik orduları vardı ve herkesi kılıçtan geçirmeye kararlıydılar. Savaş acayip derecede büyüktü ilk baskına göre... Kalradyalı her insan kılıçtan geçiriliyordu. O sırada Walden evinden çıktı hızlıca. Ellerini yayına attı ve sadağından farklı bir türde ok alarak havaya fırlattı. O sırada gökyüzünde de yanan bir ok vardı. Yanan ok düşmeye başladığında bir ankaya dönüştü. Walden'in attığı ok ile çarpışınca heryer karardı.
"LANET!" diye kükreyerek uyandı Walden. Herşey bir rüya mıydı? O sırada Ymira içeri girdi.
-Nasılsın, dedi kız. Walden derin bir nefes aldı.
"Ne oldu?" diyebildi sadece Walden. Kız:
-Savaş bitti. Ayn Assuddi'de savaş Swadyanlar olmasaydı hepimiz ölmüştük. Kral Harlaus ağır yaralandı ve kontların hepsi katledildi lakin savaşı biz kazandık.
Walden sordu:
-Şimdi neredeyiz?
Ymira gülümsedi:
-Wercheg şehrindeyiz, dedi.
Walden pencereden dışarı baktı ve denizi gördü. Savaş bitmiş miydi? Ymira'da bunu biliyordu:
-Savaş bitti...
Walden gülümsedi ve yattı yatağına. Walden'in yanına oturdu Ymira:
-Sana söylemem gereken birşey var, dedi. "Aegean öldü."
Walden bunu duyduğunda "HAYIR!" sesi inletti Wercheg şehrini.
Bölüm 12 Son Veda
"Ben lanetliyim, hayatım boyunca herkesi ölüme sürükledim. Kalradya'da bile...
Atalarım dahan önce Kalradya'ya geldi, bu toprakları birleştiren Mirim'di. Her ne kadar bunun yalan olduğunu düşünse de birçok insan, asıl onların düşündükleri yalan diyorum ben.
Benim okuduğum kitaplar, bana pekçok şey öğretti bana:Savaşı, kanı, nefreti, aşkı... Ama hiçbiri Demokrates'in kitapları kadar katkı sağlayamadı bana. Benim demokrasi dediğim bu kavram, herkesin eşit olması anlamına geliyor bana göre... Zamanında benim gibi düşünen yaşlı bir bilgin şöyle demişti bana:
-Senin damarlarında akan kanla, benim damarlarımda akan kanın arasında bir fark var mıdır genç arkadaşım? Kimdir ki soylular, kontlar, Nogaylar, Hanlar, İmparatorlar kendilerine bu yetkinin tanrının verdiğini söyleyebilir? Böyle düşünenler sadece tanrının gazabına uğramakla kalmayacak... Bundan eminim ve sana şunu diyebilirim ki genç arkadaşım:Eğer bir yönetim biçimi varsa bu dünyada, o da Demokratizm olacaktır. Demokratizm, Demokrates'ten geliyor. Biliyorsun..."
Her ne kadar bir şey anlamamış olsanızda anlayın ki size şunu diyebilrim: Benim damarlarımda akan kanla senin damarlarında akan kan aynıdır yada benzerdir. Sonuçta benim kanım yada soyluların kanı altından değil, kırmızı...
Sana diyeceğim şu Kalradyalı! Sen de yönetimde hak sahibisin ve sende diğer insanlar gibi eşitsin."
Walden kitabınının son kısmını da bitirmişti. O sırada içeri yeni yaveri Alaen girmişti:
-Efendim! Halk sizi bekliyor.
Walden ayağa kalktı ve balkondan dışarı baktı. Bütün halk sessizce onu beklemişti ve şimdi öyle büyük bir gürültü kopmuştu ki... Herkes bir ağızdan şunu bağırıyordu:
-Çok yaşa Walden! Çok yaşa Kalradya Demokratik Cumhuriyeti!
Walden insanlara baktı ve gülümsedi. Kalradya artık Vareg işgalinde değildi.
Kalradya artık yeni bir döneme girmişti.
* * * * * * * * *
-Efendim!
Küçük bir çocuk bağırdı Walden'a. Walden arkasını döndü ve çocuğa gülümsedi. Çocuk yanyana sıra olmuş halkın arasından koparak Walden'in yanına gelmişti. O sırada Walden'in mareşali Virosko:
-Evlat! Dön ailenin yanına... diye bağırdı.
Walden Virosko'ya dönerek:
-Bırak Virosko, sonuçta o daha çocuk... dedi ve çocuğu kucağına aldı. Çocuk daha beş yaşlarında, kumral saçlı ve yeşil gözlüydü. Çocuk sordu:
-Efendim, bay Aegean'a ne oldu?
Walden, Aegean'ı hatırladı. Gözleri bir anda doldu ve çocuğa dedi:
-O artık yaratanın yanında, artık dön ailenin yanına, haydi.
Sonra Walden çocuğu bıraktı. Çocuk kalabalığın arasında kaybolurken Walden sildi gözyaşlarını ve ilerlemeye devam ettiler.
Meydana vardıklarında Aegean, Sirius Black ve Reven'in yakılmak için beklenen kabirleri vardı. Kalradya'nın önde gelen soylularıda Walden'i bekliyorlardı. Walden elinde meşale tutan Ymira'yı gördü. Ymira'nın elinden meşaleyi aldı ve alnından öptü onu.
Kabirleri teker teker yaktı Walden. Artık ağlamaklı değildi ve olgun bir liderin surat ifadesi vardı yüzünde. Sonra bütün soylular elinden sembolik olan kılıçlarını attı. Bu bütün haklarından vazgeçtiklerini gösteriyordu.
Herkes Walden'in huzurunda diz çöktü ve üç kez bağırdılar:
-Çok yaşa Walden! Çok yaşa Kalradya!
Walden sırtındaki çift elli kılıcı bağırarak yere sapladı:
-Çok yaşa Kalradya!
 
karakterimi daha fazla ekle namı artsın biraz sırıus black onemli krallıgı kergitler uzerinde genişlesin hadi gayet güzel tempo.
 
Sirius Black nickli arkadaş:
Eğer kişilere saygın varsa nickini değiştirir ve o iletini silersin aksi takdirde yasalara başvurur ve süresiz banlanman için ne gerekiyorsa yaparım
 
Önemli değil Sewerus, sonuçta burada herkes rahatça zaman geçirebilmeli ve bu düzen bozanların haklanması için elimden geleni yaparım, yapmaya hazırım.
Adamın kafasından torbayı çıkardım, herhalde bir mantık hatası yapmış olacağım.
Anlayacağın adam canlı, sen şimdi istediğini yaparsın.
 
Sen onu bana bırak ben halen Sırıusun gençlik zamanlarını yazıyorum sonraki bölümlerde büyük Pers Krallığını kuracak  bu arada hikayelerimi bir deftere yazıyorum defterde 30 sayfa doldu anlayacağın 20ye yakın bölüm olacak ve o SırıusBlack adlı kahraman Forumda çokça saygı ile bahsediliyor ilgi çekeceğinden eminim
 
Umarım okurlar ve beğenirler yazılarını. Bu arada Dörtyol Hanı kahramanlarında sende varmışsın. Bildiğim iyi oldu sonuçta Walden ile tanışmaları Aegean ve Yoldaşlarına yarayacak.
Birde bu öykü bitsin, ikincisine başlayacağım ama günümüzde geçecek. Beğenecekler mi insanlar göreceğiz.
 
Kızıl $aman said:
Çok erken bitirmişsin.
Haksızda sayılmazsın ama bazı nedenlerden dolayı erken bitti ama ne malum Walden'in öyküsü bitti? :wink: daha var Walden'in macerasının bitmesine ve buraya da birkaç özel bölüm eklemeyi düşünmüyor değilim.
 
Kürşad Kağan said:
Walden ve Sirius Black dörtyol hanında unutulmaz iki kahraman
Teşekürler Kürşad Kağan, karakterimin ve arkadaşının önem görmesi bana mutluluk verdi.
İkinci öyküye en kısa zamanda başlayacağım.
 
Back
Top Bottom