Prens Dantes (10.Bölüm)(savaş-strateji-aşk)

Users who are viewing this thread

dantes01

Recruit
Hikaye Achantos Dünyasında geçmektedir.Dünyada yaşam süreleri uzundur.
Hikayede bir savaş sonrası kaybolan Trina prensinin başından geçen olayları ve kaybolmadan öncesini anlatacağım.

Hikayede geçicek karakterlerin biyografileri (Bölümlere göre eklenecektir.)
Kral Dantius
Zamanın Başlangıcında lider olarak yaratılmış.Toplumunun topraklarını genişletmiş, düzeni sağlamış, toplumunu her açıdan güçlendirmiştir.59 yılında krallığını ilan etmiştir.Bu ilandan sonra birçok toplum krallığa katılmış.Ülkenin gücü güç katmıştır.84 yılında oğlu doğmuştur.Oğlu kaybolunca 1 ay boyunca yatağa düşmüş daha sonra gördüğü rüya sonucunda hiçbirşey olmamış gibi yönetimine dönmüştür.

General Mihtan
22 yılında Kral Dantius'a katıldı.O zamanlar 43 yaşındaydı.
Çoğu savaşta Kral Dantius'la birlikte savaştı.Kral Dantius'un güvenini kazanan Mihtan, Kral Dantius isteğiyle Elmei ile evlenmiştir.Bu evlilikten iki çocukları olmuştu.(Elmi ve Misan)
Ell kalesi'ne yapılan saldırı sırasında bir kolunu kaybetmiş ve kale ele geçirilince Ell kalesi lordu olmuştur.

Misan
85 yılında doğdu.15 yaşında prens Dantes'le tanıştı.Ell kalesine yapılan saldırı sırasında babasının kopan kolunu geri almak için
hayatını riske atarak askerlerin arasına daldı.Öldürüleceği sırada prens tarafından hayatı kurtarıldı.Amon kalesi kuşatmasında prensin yanında yer aldı.Gizli birliklere komuta ederek kalenin kuzeybatı kapısını açarak dışarıda bekleyen askerlerin içeri girmesini sağladı.Böylece zaferdeki en büyük pay onun oldu.Daha sonra kaybolan prensi aramak için kralın izniyle yola çıktı.

Regel
27 yaşında Kral Dantius'la Ell Kalesinde karşılaştı ve babasını tanıyan Kral'a katıldı.Kılıç kullanma konusunda çok yetenekli ve akıllı bir insandı.100 Yılında kralla tanıştıktan sonra onunla birlikte Yinsarlılara karşı savaşmış ve başarısından dolayı kral tarafından övgüler almış.102 yılında komutanlığa yükselmiş ve Csep ve Fermian toplumlarını ve 103 yılında ise zaptedilmez kale olan Bertatova Kalesini ele geçirmiştir.

Asilya
Asalian prensesi.(eklenicek)

Rellein
Asalian generali.(eklenicek)
Hikayenin M&B ile alakası yoktur ve hikayedeki kişiler ve anlatılanlar tamamen hayal ürünüdür.
 
Hikayeyi savaş vb müzikleri dinleyerek okuyabilirsiniz.

Achantos Dünyası Haritası
98.png

1.BÖLÜM
  84 yılı Mart ayında Kral Dantius 84 yaşında baba olmuştu.(O dünya için orta yaş) Hemen eşinin odasına girdi ve oğlunu ellerinin arasına aldı.Oğlu için önceden düşündüğü ismi oğlunun kulağına fısıldadı.
  -Dantes
  Kral Dantius bu adı, bölgenin en güçlü ülkesini temsil edecek olan prense uygun bulmuştu.Çünkü; Dantes, batının güneşi anlamına gelmektedir.Eğer bu güneş sönerse bölge karanlığa boğulacak düşüncesini diğer toplumlara aşılayarak, gözdağı verme niyetindeydi.
  Prensin doğumu krallığın tüm kale,köy ve şehirlerinde kutlandı.Halka yemek dağıtıldı.Halk açlık çekmiyordu.Çünkü Kral Dantius halkına iyi bakıyordu.Bunu yapabilmek için bölgelere bizzat eşi ve kendisinin seçtiği adamları yerleştiriyor.
  92 yılında prens 8 yaşına basmıştı.Öğretmenleri prensi dahi olarak nitelendiriyordu.Çünkü; prens için ne kadar ağır olursa olsun okuduğu kitabı anında anlıyor ve rahatça anlatabiliyordu.
Bu kral için gurur kaynağıydı.Oğlunun bu kadar zeki olması onun içini çok rahatlatmıştı.Çünkü tahtını ileride ona bıraktığında
ülkesi için endişelenmeden rahatça ölebilecekti.
  100 yılında prens 16 yaşına bastı.Prens büyüdü ve yakışıklı bir delikanlı oldu.Dövüş sanatlarında ustalaştığı kadar kendisini okumayada vererek bilgisini artırdı.Her açıdan çok yetenekli olan prens herkese yardım ederek halkın güvenini kazanmıştı.
  Birgün Kral Dantius prensi yanına çağırdı.Ell kalesine yapacağı saldırıda prensinde yanında olmasını ve tecrübe kazanmasını istiyordu.Prens babasıyla yanyana savaşacağı ve ilk savaşına çıkacağı için heyecanlanmıştı.Savaş hazırlıklarına başlayan generallere yardımcı olarak onların işlerini kolaylaştırmak üzere kışlaya girerken, general Mihtan'ın oğlu Misan'la karşılaştı.Prens, Misan'ı ismen duymuş ve ilk defa görmekteydi.Misan'ın, babası Mihtan'a benzediği için kim olduğunu anlamıştı.
  Prens, Misan'ın yanına giderek:
  -Sen Misan'sın öyle değilmi?
  =Ah.Prensim sizmisiniz...Evet ben general Mihtan'ın oğlu Misan.Emrinizdeyim efendim.
  -O zaman sana ilk emrimi veriyim.
  =Ne emrederseniz yaparım ben.
  -Bana bir daha Prens gibi değil arkadaşınmış gibi davranmanı istiyorum.
  =Ama nasıl olur.Öyle davranırsam önce babam sonra askerler beni öldürür.
  -Merak etme babanda askerlerde seni öldürmez.
  =Neden peki?
  -Çünkü bana böyle davranılmasını sevmediğimi bilirler.
  =Eğer öyleyse, size nasıl isterseniz öyle davranıcam prensim.
  -O zaman tamam...Sanırım kışlaya gidiyordun.Bende oraya gidiyorum.Eğer öyleyse birlikte gidelim.
  =Tamam prensim.
  Prens ve Misan birlikte kışlaya girdiler...
274.png
2.BÖLÜM
  100 YILI

  Kışlaya giren prens ve Misan general Mihtan'ın yanına vardılar.Neler yapabilecekleri hakkında konuştular.Yapıcakları birşey yoktu.Hazırlıklar daha önceden yapılmıştı.Prensin aklına daha önceden hazırladığı kül geldi.Külü generale göstererek:
  -Ben okçular için toz hazırlamıştım.Bu kül okların, askerlerin elinden kaymasını önler.Bu sayede daha iyi ok atarlar.
  =Ah.Prensim bu kül bize iyi bir avantaj sağlar.Özellikle yağmur yağarsa okçular problem yaşamaz.Çok iyi bir düşünce bu...
(Subaylara dönerek)Hemen bu külleri okçu birliğine dağıtın.
  Prens Misan'la birlikte kışladan ayrılmadan önce Misan:
  =Prensim sizin mızrakta çok iyi olduğunuzu duydum.Ne dersiniz benimle karşılaşmaya...
  -Tabi, olur.Zaten uzun zamandır çalışma yapmıyordum.Seninde ne kadar iyi olduğunu anlarım.
  =Sizi uyarayım prensim oldukça iyiyimdir.
  Prensle Misan'ın karşılacağını duyan askerler meydana toplandı.General Mihtan'da oradaydı.Oğlunun ne kadar iyi olduğunu, aynı zamanda prense karşı hiç şansı olmadığını biliyordu.Kendisi bile prensi yenebilmiş değildi.
  Karşılaşma başlamıştı.Misan prense doğru hızlı adımlarla ilerledi.Mızrağını hızlıca saplayacağı sırada yere yığıldı.
Ne olduğunu başta anlamadı, sonra prensin ondan hızlı davrandığını anladı.Ayağa kalktı, bir daha saldırdı.Saldırdığı gibi yere yapıştı.Aynı durum 7 kez tekrarlandı.Sonunda Misan pes etdi.General Mihtan, Misan'ın yanına giderek onu ayağa kaldırdı.Prense dönerek:
  =Prensim her zamanki gibi iyisiniz.Bu krallıkta sizin gibi mızrak kullanan yok.
  -Övgüleriniz için teşekkür ederim general.
  Misan'da
  =Prensim sizin bu kadar yetenekli olduğunuzu düşünmemiştim.Gerçektende bu krallıkta sizin gibi biri yoktur...Bu arada prensim mızrak kullanmayı nerden öğrendiniz?
  -Savaş sanatları kitabını okurken ordan öğrendiğim bilgilerden, bir mızrağın, bir kılıçtan daha iyi olduğunu anladım.İleride krallık için birçok savaşa gireceğim.Bu savaşlarda kendimi korumak için kendi kendime çalıştım.Çalışmamı özellikle hız ve kilit noktalara darbe vurmakta yoğunlaştırdım.14 yaşında çalışmaya başladım.Bugün ise bir ustanın yeteneğine eriştim.
  =(General Mihtan)Prensim dahiliğiniz dışında, birde dövüş sanatlarında da doğuştan yeteneklisiniz.
  -General, övgülerinize teşekkür ederim.Umarım yeteneklerimle halkın refaha erişmesini sağlayabilirim.
  =Prensim eminim birgün babanız gibi yüce bir kral olucaksınız.
  Mücadeleden sonra prens kendi hazırlığını yapdı ve annesini ziyaret etti.Birlikte Kral Dantius'un yanına gittiler.Oradan,  Kral, prenside yanına alarak ordunun başına geçti.
  Trinos şehrinden ayrılan ordu Ell kalesine doğru harekete geçti.Yolculuk sırasında önce Arhe kalesine varan ordu orada dinlendi.Oradan takviye güç alan Kralın ordusu tekrar yola çıktı.Sonunda Ell kalesine varan ordu, kale yakınına kamp kurdu.
  Önceden haber alan Ell kalesi lordu gerekli hazırlıkları yapmıştı ve savaşı kazanması için Yinmi kalesinden gelecek takviye güçlerinin yeterli olacağını düşünüyordu ki, Trina ordusunu durdurmak için yeterli olmayacaktı.Aslında bu Trina ordusu için kolay bir savaş olacaktı.
  Trina ordusu sağlam kılıçlara, zırhlara, yaylara sahipti.Sahip olduğu atlar hızlı ve dayanıklıydı.Kral Dantius'un uyguladığı taktikler ordunun gücünü artırıyordu.Trina ordusu
o dönemin en güçlü ordusuydu.
79.png
3.BÖLÜM
  100 YILI

  Ell kalesine kamp kuran Trina ordusu kaleye önce elçisini gönderdi.Elçi olarak general Mihtan gönderildi.Kale lordu ile görüşen generalin görevi, kale lordunun teslim olmasını ve kale kapısını Trina ordusuna açtırmaktı.(Generalin gönderilmesinin asıl amacı, korku salan namını kullanarak hedefini gerçekleştiremese bile düşmanı moralman güçsüz kılmaktı) Ama kale lordu bu teklife öfkelenip, generalin bir kolunu keserek onu geri gönderdi.Onlarca asker olduğu için general direnememiş, yanındakiler öldürülmüş ve kendisi kaleden atılmıştır.
  Bunu gören gözcüler hemen generale yardım edip onu kampa geri götürdüler.Durumu gören Kral Dantius hemen generalin yanına gitti.Olanları duyan kral, generalin kampta kalmasını emretti.General her ne kadar savaşa katılmak istesede hemen tedavi edilmeliydi.İleride krala yardım edebilmek için yaşamalıydı ve bu yüzden kabul etti.Bu sırada orada olan Misan'la babasının arasında geçen konuşmadan sonra, Misan, babasının kolunu geri alacağına yemin etmişti.
  Trina ordusu hızlıca hazırlandı ve hemen kamptan ayrıldı.Kaleye hızlı bir şekilde varmak isteyen kral, orman yolunu kullanmak istesede, orada tuzakların kurulmuş olduğunu bildiği için kaleye uzun ama güvenli yoldan vardı.
  Kaleye vardıklarında pozisyonunu alan ordu hiç vakit kaybetmeden Ell kalesine saldırıya başladı.Bu arada Ell kalesine gelmesi beklene takviye güç henüz gelmemişti.Bu Trina ordusunun işlerini kolaylaştırıyordu.
  Nihayet kalenin kapısı kırılmış ve kaleye giren Trina ordusu yüksek moralle düşmanını yok etmek üzereydi.Desteğin gelmemesiyle morali düşen Yinsar ordusu askerleri dağılmış durumdaydı.Bu sırada babasının kolunun peşine düşen Misan çıldırmışçasına saldırıyordu.Nihayet kolun ahırda olduğunu askerin birinden öğrendi ve ahıra doğru koşmaya başladı.
  Misan'ı gören prens, öfkeden çıldıran Misan'ı korumak için onu takip etti.Misan'a yetişdiğinde askerlerin Misan'ı çevrelediğini gördü.O kadar asker karşısında zorlanan Misan omzundan yaralanıp, yere serildi.Askerler onu öldürecekken prens askerlerinin arasına daldı.4 saniye içinde 11 askeri yere serdi.
  Misan'ın yarasını bez parçasıyla sardı ve ayağa kaldırıp, generalin kolunu aradı.Kolu atların yemlerinin arasında bulan Misan iyice öfkelenmişti.Kolu beze sarıp, prensle birlikte kale lordu bulmaya gideceklerdi ama kale lordu kral tarafından öldürülmüştü.Geriye kalan askerler ise teslim olmuştu.
  Kalenin düştüğünü gören general Mihtan kamptan ayrılıp kaleye girmişti.Babasına kolunu götürmek isteyen Misan, babasının kaleye girdiğini görüp:
  =Baba, işte...Kolunu geri aldım.
  -Oğlum...Seninle ne kadar gurur duysam az.Artık tam bir erkek
oldun oğlum.
  =Baba...
  Nihayet Ell kalesi ele geçirilmişti.Kale halkına konuşma yapmak isteyen kral halkı meydanda toplatmıştı.Kral:
  -Ell kalesi halkı, bu savaşa girmekteki amacım, acı çeken halkın, acılarına son vermek ve barış dolu bir toplum yaratmaktır.Eğer, benim yanımda olursanız bu amacı gerçekleştireceğime söz veriyorum.
  Bunu duyan halk:sad:umutla)
  =Kral Dantius çok yaşa...Trina Krallığı çok yaşa...
  Kral halkın arasına girip, yakınındaki insanlara savaşta kaybettikleri aileleri için teselli veriyordu.Yanında bulunan bir adam dikkatini çekmişti.Yanına yaklaşıp:
  -Senin adın nedir?
  =Ben Elpea köyünden Regelim, kral hazretleri
  -Regel mi dedin?Ben senin babanı tanıyorum.Söyle bakalım baban neler yapıyor.
  =(Hem şaşırdı,hem üzüldü)Babam hayatını kaybetti, kralım.
  -...Regias, eski dostum...Peki annen?
  =O şuan köyde bulunuyor, kralım.
  -Hmm...Baban eski bir dostumdur.Sen doğmadan önce onunla birlikte birçok savaşta çarpıştık ve bir çok zafer elde ettik.Sonra bu ülkeyi kurdum.O hep yanımda oldu.Sonra bir nedenden ayrıldı.O olmasaydı bu kadar güçlü bir ülke duruma gelemezdik.
  =Kralım, babam sizinle olan ilişkisinden hiç bahsetmemişti.Belli ki bir nedeni vardı...Kralım benide yanınıza alın, bende sizinle gelmek istiyorum.
  -Eminim baban kadar yeteneklisindir.Seni yanıma alıyorum, Regel.Gel birlikte babanın mezarını ve anneni ziyaret edelim.
  Kral Dantius, kaleyi General Mihtan'a bırakıp, ziyaretini gerçekleştirdikten sonra tekrar yola koyuldu.Kısa sürede Yinsarlıların diğer kale ve köyleri hakimiyeti altına aldı.
245.png
4.BÖLÜM
  102 YILI

  Yinsarlılara karşı yapılan savaşın üstünden 2 yıl geçmişti.Yinsar toplumunu kendi topraklarına katan Kral Dantius bu sefer hedefini doğuya yöneltti.O dönemde Csep ve Fermian topluluklarının birbiriyle olan düşmanlıklarından yararlanan Kral, oraya güvenini kazanan Regel'i komutan olarak gönderdi.
  Komutan Regel ardı ardına zaferler kazanarak önce Csep, sonra Fermian toplumlarını Trina topraklarına katmıştı.Daha sonra küçük bir toplum olan Berto topluluğunun inşa ettiği zaptedilmez kale olan Bertatova Kalesine yönelmişti...
  Kral Dantius bir gün rüyasında, Prens Dantes'i, Moncelilere ait olan Amon Kalesi'nin üstünde parlayan ışık olarak görmüştü.
Bunun üzerine Kral, prensi yanına çağırdı.Yanına gelen prense:
  -Prens Dantes senden özel ordunla birlikte gidip, Amon Kalesini topraklarımıza katmanı istiyorum.Amon kalesi ne kadar zorlu bir kale olsun, Essen Krallığı'yla savaşta olan Monce ordusu iyice zayıfladı.Amon kalesini koruyacak takviye birlikleri gönderseler bile özel ordunla kaleyi ele geçireceğine inanıyorum.
  -Baba, Amon kalesini topraklarımıza katıcak ve Moncelerileri bize katılması için ikna edeceğim.
  =Monce liderini nasıl ikna edeceksin.
  -Daha önceden bize katılmayı red eden Monce lideri, halkını düşünen, akıllı ve dürüst bir insandır.Ancak halkını koruyacak gücü yok.Amon kalesini halka zarar vermeden alırsak amacımızı görücektir.2 krallıkla savaşa girip halkını tehlikeye atmayacaktır.Bu yüzden göndereceğim mektupla onu kolayca ikna edebilirim.
  =Dantes, bu oldukça iyi bir düşünce.Eminim halka zarar vermezsen, Monce halkının gönlünü kazanmış oluruz ve Monce'yi topraklarımıza katmış oluruz.
  -Peki ne zaman yola çıkmamı istiyorsun, baba.
  =Demirciden 4000 adet sağlam kılıç yapmasını istemiştim.Kılıçlar yapıldıktan sonra yola çıkabilirsin.O zamana kadar senden askerlerin eğitimine devam etmeni istiyorum.
  -Emredersin, baba.
  18 yaşındaki prens, kendini iyice geliştirmişti.Kendi özel ordusunu ve Misan'ı başına geçirdiği özel ordudan seçilen askerlerden oluşan küçük bir birlik kurmuştu.Bu birlikteki askerler prens tarafından özenle seçilmiş elit askerlerdi.
  Prens Dantes ordusunun gücünü görmek ve savaş öncesi moralini yükseltmek için merkez ordusuyla tahta kılıçlarla yapılacak bir karşılaşma düzenlemeyi düşünüyordu.İki ordu arasında bir sorun (rakabet) çıkmaması için gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra, kral'ın emriyle düzenlenen mücadele, zorlu bir karşılaşma sonrası bitmiş, kazanan taraf prensin özel ordusu olmuştu.Askerler birbirleri ile tokalaşıyor ve gülüşüyolardı.Prensin istediği gibi kaşılaşmada bir problem yaşanmamıştı.Övgüler alan prens, bu övgüyü askerlerin hak ettiğini söyleyip, alçak gönüllülüğünü gösterdi.
  Nihayet demirci gereken kılıçları üretmişti.Kılıçlar askerlere dağıtılmış ve gerekli hazırlıklar tamamlanmıştı.Prens ordusuyla kaleden ayrılmaya hazırdı.Kral ve Kraliçe saray kapısında prensi uğurlarken:
  =(Kraliçe)Oğlum, kendine dikkat et.Bu senin yanında baban olmadan gireceğin ilk savaş.
  =(Kral Dantius)Kraliçem, merak etmeyin, oğlumuz benden daha iyi bir savaşçı ve iyi bir lider.Üstelik yanında da yetekli generaller ve savaşçılar var.Sağ salim geri dönücektir.
  =(Misan)Kraliçe hazretleri merak etmeyin.Ben prensi canım pahasına koruyacağım.
  =(Kraliçe)Biliyorum ama içimde kötü bir his var.
  -Merak etme anne.Sağ sağlim döneceğime söz veriyorum.Bu hissinin nedeni babam yanımda olmadığı için olsa gerek.
  =(Kraliçe)Umarım öyledir oğlum...Umarım öyle.
  Yola çıkan prensin ordusu Amon kalesine yakın olan Niyye kalesine haraket etti.Orada ordu dinlenirken, prens ise Misan'dan Amon kalesi hakkında bilgiler toplamasını istedi.Amon kalesine gizlice giren Misan kale hakkında ayrıntılı bilgi topladı.Kaleden ayrılamadan bir asker tarafından farkedildi.Hızlı bir şekilde kaçarken askerler peşine takılmaya devam ediyordu.Misan böyle bir sorunla karşılaşması halinde daha önceden hazırladığı plan sayesinde kaleden kaçmayı başardı.
  Niyye kalesine dönen Misan topladığı bilgileri prensle paylaştı.Prens, bu bilgilerle kaleyi ele geçirmesini sağlayacak bir plan hazırlamıştı.Daha sonra Amon kalesi yakınına kamp kurarak savaş hazırlıklarına başladı.
244.png
5.BÖLÜM
  102 YILI

  Amon Kalesine kamp kuran prensin ordusu hazırlıklarını sürdürürken, prens, general ve subaylarına planını anlatmaya başladı.
  -Kaleyi fazla kayıp vermeden almamız gerekiyor.Bunu yapabilmememiz için Misan'ın topladığı bilgileri kullanarak bir plan yaptım.
  =Peki planınız nedir, prensim.
  -Plan şu; bizler, ana birliklerimizle güneybatı kapısında konuçlanıcağız.Misan özel birlikleriyle akşam olunca kuzeybatı kapısından kaleye sızıcak ve kuzeybatı kapısını açıcak.Bu sırada ormanda gizlenen birlikler kuzeybatı kapısından kaleye giricek ve düşmanı yarıp güneybatı kapısına ilerleyip bize kapıyı açıcaklar.Böylelikle kaleyi ele geçirmiş olacağız.
  =Eğer kapıyı açamazlarsa ne olucak?
  -Bizler güneybatı kapısında olduğumuz sürece düşman ordusunun çoğu burada yoğunlaşacak.Yani kuzeybatı kapısını koruyan pek asker olmayacak.Karanlıktan yararlanıp kaleye rahatça sızıcaklardır.Özel birlik bu amaçla kurulmuştur.
  =Peki ya düşmana takviye gelirse?
  -Monceliler, Essen Krallığı'yla savaşta.Eğer takviye gönderirlerse diğer kaleleri tehlikeye atmış olurlar.
  =Ah, prensim.Siz herşeyi düşünmüşsünüz.Peki kuzeybatı kapısı açılınca içeri girecek olan birlikleri kim yöneticek.
  -Agroza süvari birliklerini,Şi 4.piyade birliğini yöneticekler ve içeri girecekler...Bir şey daha var.Sivillere sakın zarar vermeyin.
  =Emredersiniz prensim.
  Prens planını anlattıktan sonra hazırlıklarda tamamlanmış oldu.Prensin ana birliği güneybatı kapısı önünde konuçlandı.
Diğer birliklerde planı uygulayıp gizlenecekleri yerlere yerleşti.
  Savaş borusu çalınmış ve savaş başlamıştı.Prens fazla kayıp vermemek için askerlerini azar azar yolluyor ve kapının açılmasını bekliyordu.Savaş sırasında prensin gözleri kararmaya başladı.Üstünde bir ağırlık hissediyor ve kolları uyuşuyordu.Bir an atından düşer gibi olunca yanında ki generallerden biri:
  =Prensim iyimisiniz.
  -Merak etmeyin general.Ben iyiyim.
  =Prensim sanki yorgun görünüyorsunuz.Ee tabi bu yolculuk sizi yormuş olmalı.İsterseniz kampa gidip dinlenin.Kaleyi ele geçirince size haber veririz.
  -İyiyim dedim.Üstelik savaş sırasında orduyu bırakmam askerlerinin moralini bozacaktır.
  =Anlıyorum prensim ama kendinize dikkat edin lütfen.
  Konuşmanın ardından kuzeybatı kapısından çıkan dumanlar gizlenen birliklerin kaleye girdiğinin işaretiydi.Bu Trina ordusunun moralini yükseltmişti.Morali bozulan Monce ordusu direncini kaybetmeye başladı.Prens saldırıları biraz daha arttırdı.
  Nihayet güneybatı kapısıda açılmıştı.Kaleye giren prensin ordusu, düşmanını kalenin içinde bölerek köşeye sıkıştırmıştı.Aradan fazla zaman geçmeden teslim olan kale lordu morali bozulan askerlerine kılıçları bırakması emrini verdi.Artık zaptedilmez Amon kalesi Trina Krallığına aitti.
  Prens savaş sonrası kendini daha kötü hissetmeye başlamıştı.Etrafı puslu görmeye başlamış ve vücudu kaldıramayacağı derecede ağırlaşmıştı.Kulakları askerlerinin çoşkusunu duymuyor, yanına gelen Misan'ı anlamıyordu.Zaman sanki onun için yavaşlıyor, gecenin karanlığında boğuluyordu.Daha fazla dayanamayan prens yere yığılıverdi.Yanındakiler 'prensim' bağırışlarıyla onu lordun odasına götürüp yatağa yatırdılar ve hemen doktor bularak ona götürdüler.Doktor prensin yorgunluktan bayıldığını düşündü.Kısa sürede kendine geleceğini söyledi.
  O gün prens rüyasında bir ışık gördü.Işığın içinde karanlık vardı.Prens sanki karanlığa doğru gidiyor ve kendini durduramıyordu.Prens karanlığa yaklaştığında karanlık kaybolmuştu.Ardından ailesini görmeye başladı.Ailesi onunla veda eder gibi konuşuyordu.Ailesinden sonra yine ışığın içindeki karanlığı görmeye başladı.Ama bu sefer karanlıktan uzaklaşıyordu.Uzaklaştıkça karanlık yerini aydınlığa bırakıyordu.
  Prens bu rüyayı tekrar tekrar görüyordu.Ta ki gözlerini açıncaya dek...
  Bu sırada prensin odasına giren Misan:
  =(Misan)Prens nerede!?Askerler!Prens nerede!
  -? Odasında değilmi, efendim.
  =Odasında olsaydı size sorarmıydım.
  -Efendim, 1 saat önce doktor gelip ilaçlarını verdi.O zaman odasındaydı.Bir yere kaybolmasına imkan yok efendim.
  =Peki nereye gitti o zaman.Bana çabuk doktoru çağırın ve kaleyi arayın, hemen!
  Doktor prensin o halde bir yere gidemeyeceğini söylüyordu.Tamamen aranan kalede de prensden hiç iz yoktu.Ama nasıl olurda ortadan kaybolmuştu ve neredeydi.
240.png
6.BÖLÜM
  103 YILI

  Prensin kaybolmasından 1 ay sonra...
  Komutan Regel, Bertatova kalesine yaptığı saldırıda yenilgiye uğramış ve geri püskürtülmüştü.Öyle bir kaleyi ele geçirmek oldukça zordu.Kalenin çevresindeki nehir ve 2 yanını koruyan dağlar Komutan Regel'in işini zorlaştırıyordu.Saldırıları sırasında bir plan yapmıştı.Planı şuydu; düşman generallerinden Vaim, kılıç kullanma konusunda yetenekli olsada, öfkeli, sabırsız ve bir aptalın zekasına sahipti.Regel düşman generalini kışkırtarak onu kalenin dışına çekmek niyetindeydi.
  Regel 3. saldırısında bu planı uygulayarak Vaim'i öldürmüştü.Bunun üzerine Vaim'in dostlarından biri Komutan Regel'e meydan okudu.Oda Vaim gibi öldürülmüştü.Düşmanın en güçlü generallerini kaybetmesi üzerine morali iyice düşmüştü.Morali bozulan askerler kapınında içten açılmasıyla, komutanın ordusuna yenik düşmüşlerdi.Böylelikle Bertatova kaleside Trina topraklarına katılmış oldu.
  Prensin kaybolmasından sonra Kral Dantius rahatsızlanmış ve yataklara düşmüştü.Krallarına sadık saray yetkilileri bu durum karşısında çok üzgünlerdi.Kraliçe'de kralın yanından hiç ayrılmıyor ve ona bakıyordu.Bir yandanda yönetimle ilgileniyordu.Hem krala hemde prense olan üzüntüsünden yüreği acılarla doluydu.
  Kral Dantius bir gün rüyasında yaşlı bir adam görür.Yaşlı adam:
  =Kralım lütfen prens için endişelenmeyin.Ona bir görev verildi.O görevini tamamladığında ülkesine geri dönücek.Üstelik ülkesine döndüğünde, yanında mücevher ve elmaslarla birlikte dönücek.Mücevher, dünyanın en güzel mücevheri, elmaslar ise dönemin en harika elmaslarıdır.
  -Yaşlı adam...Sen kimsin ve bunu nereden biliyorsun.
  =Kralım ben sadece bir haberciyim.
  -Kimin habercisisin?Hey...Yaşlı adam...bekle...
  Kral nihayet uyanmış ve rüyasını eşiyle paylaşmıştı.Bu rüyanın onlar için iyi olduğunu biliyorlardı.Ama mücevher ve elmaslarla neyi kastediyor olabilirdi?
  Moncelilerin Amon kalesinin alınması ve Essen Krallığı'yla girdiği savaşı kaybetmesi ve prensin kaybolmadan önce hazırladığı mektubun, Monce liderine götürülmesi üzerine Monceliler Trina Krallığına teslim olmuştu.Regel ise alınan Bertatova Kalesinden dönmüştü.
  Kral'ın hiç bir şey olmamış gibi yönetime tekrar gelmesine herkes şaşırmıştı.Kral rüyasını anlatmamış ama prensin bir gün geri dönüceğini dile getirmişti.Misan ısrarla prensi aramak istiyordu.Kral ısrarlara dayanamayıp ona izin vermişti.
  Prensin kaybolmasından 3 ay sonra...
  Kral Dantius'un hedefi, bölgede güçlenen Sidas topluluğunu kendi topraklarına katmaktı.Zayıf olan kuzey sınırlarını korumak için Essen Krallığı'yla saldırmazlık anlaşması imzaladı.Kuzey sınırının güvenliğini sağlayarak, hedefine odaklanabilecekti.
  Monce toplumunun Trina Krallığı'na katılması üzerine Essen krallığı'nın arası Trina Krallığıyla bozulmuştu.Ancak zayıflayan Essen ordusu bir savaşı daha kaldıramazdı.Bu nedenle saldırmazlık anlaşmasını imzaladı.
  Saraya Aksak elçisi gelmişti.Elçi olarak bizzat Aksak lideri gelmişti.Amacı Trina Krallığı'nın bir parçası olmaktı.Teklifi kabul eden Kral, Aksak lideri şerefine ziyafet düzenledi.Bölgede iyice güçlenen Trina Krallığı'ndan bazı liderler rahatsızlık duyuyordu ama yok olmamak için Krallıkla iyi ilişkiler kurmak istiyorlardı.
  Prensin kaybolmasından 6 ay sonra...
  Kral Dantius Sidas topraklarını kan dökmeden ele geçirmek istiyordu.Bu mümkün değildi.Sidas liderinin teslim olmasını sağlayamazdı.Çünkü; düşman bu savaşa önceden hazırlanmıştı.Kral bunun olacağını biliyordu.Ama yapabileceği birşey yoktu.
  Trina ordusu savaş için hazırdı.Kral Dantius'un komutasında ilerleyen ordu kısa sürede hedefine varmış ve Sidas topraklarının yarısını ele geçirmişti.Trina ordusu güçlü olmasına rağmen Kral Dantius, Sidas topraklarını tamamen ele geçirmeden geri dönmek zorundaydı.Çünkü:Erlor ve Bilir toplumları anlaşarak krallığa ihanet etmiş ve güneyden saldırıp 2 kaleyi ele geçirmişlerdi.
  İlk kez toprak kaybeden Trina Krallığı'nı büyük savaşlar beklemekteydi...
87.png
7.BÖLÜM
  104 YILI

  Prensin kaybolmasından 1,5 sene sonra...
  Prens Dantes 1,5 sene boyunca uyuyor durumdaydı.Bunca zaman boyunca hep aynı rüyayı görüyordu.Onun için zaman durmuş gibiydi.Bir gün değişik bir rüya gördü.Rüyasında yüzünü görmediği bir kadın vardı.Işık saçtığı için yüzü gözükmüyordu.Bu genç kadın prensten yardım istiyordu.
  =Bizi kurtarın efendim.Bize yardım edin.Onlar yüzünden halkımız acı çekiyor.Onlar yüzünden insanlar ölüyor.Onlar herkesi öldürüyorlar.Hiçbir güç onlara engel olamıyor.Lütfen bize yardım edin.
  -Sizi anlamıyorum.Kimden bahsediyorsunuz siz?
  =Uyanın efendim, uyanın.Uyanınca herşeyi zamanla anlayacaksınız.
  -Neyi anlayacağım.Dur! Gitme, bekle.
  =(Gözden kaybolurken)Uyanın efendim, lütfen uyanın...
  Prens Dantes bu rüyayı gördükten sonra uyandı.Kendisini bir kulübede buldu.Kendini çok yorgun hissediyordu.Yavaşça ayağa kalkıp etrafına baktı.Hiçbirşey düşünemiyordu.Kendini tuhaf hissediyordu.Yorgunluk dışında da kendisinde bir değişiklik daha vardı.Geçmişine dair hiçbir şey hatırlamıyordu.Kim olduğunu nereden geldiğini bilmiyordu.
  Prens Dantes burada ne işi olduğunu anlamaya çalışıp, bir yandanda etrafına bakmaya devam ediyordu.Oturup düşüncelere dalmaya başladı.Ama hala hiçbir şey hatırlamıyordu.Fazla zaman geçmeden yanına yaşlı bir adam geldi.Yaşlı adam:
  =Ah.Demek uyandın.
  -Siz.Siz kimsiniz?
  =Önce siz kim olduğunuzu söylermisiniz?
  -Ben kim olduğumu bilmiyorum.
  =Kim olduğunuzu bilmiyormusunuz?Hafızanızı kaybetmiş olmalısınız.
  -Hafıza kaybıda nedir?
  =Hafıza kaybı, insanların geçmişine dair birşey hatırlayamamasıdır.
  -Demek öyle.Peki bunun devası varmıdır.
  =Eskiden hafızasını kaybeden birini duymuştum.Hafızası geri gelmemiş ve o şekilde hayatına devam etmiş.Yani bunun bir tedavisi yok.
  -Öyleyse ne yapmalıyım efendim.
  =Bakın genç efendi.Zırhınıza bakılırsa siz buralardan değilsiniz.Böyle bir zırhı daha önce hiç görmemiştim.Tahminime göre uzak diyarlardan geldiniz.Ama sizi doğu ormanında bulmuştum.O ormanın kuzeyinde Asalla Şehri var.Oraya giderseniz belki birşeyler bulabilirsiniz.
  -Efendim size çok teşekkür ederim.Size her zaman minnettar olacağımı bilin lütfen.
  =Genç efendi bana minnattar olmanıza gerek yok.Umarım kısa sürede herşeyi hatırlarsınız.Bir şey daha gitmeden önce zırhınızı çıkarınki askerler sizi düşman sanmasın.
  -Efendim tekrar teşekkür ederim.(Zırhını çıkarır.Yaşlı adamın daha önceden hazırladığı kıyafetleri giyerek)Artık izninizle.Kendinize dikkat edin.
  Prens Dantes kulübeden ayrılıp Asalla şehrine doğru yola koyuldu.Yolculuk sırasında ormandan geçerken kılıç sesleri duydu.Hemen o yöne doğru yöneldi.Orada bir konvoy ve konvoya saldıran haydutlar gördü.Haydutların sayısı çok fazlaydı.Prens oraya yaklaştı.Yaklaştağında bir haydut onu gördü ve herkese orada biri daha olduğunu duyurdu.Prens ister istemez savaşa katılmıştı.
  Prens o kadar iyi çarpışıyordu ki, konvoy liderinin askerlerinin dikkatini çekmişti.Bundan etkilenen askerlerin morali artmış bununla birlikte dirençleride artmıştı.Haydutların lideri en sonunda ortaya çıktı ve haydutlara prensesi bana getirin, getireni altına boğucam emrini verdi.Bunu duyan haydutlar konvoyun ortasında bulunan at arabasına yönelmişti.
  Prens oraya yönelen askerleri tek tek öldürüyordu.Savaş sırasında yanında bulunan konvoy lideri:
  =Hey! Sen kimsin
  -...(Prens kendisine bir isim düşünüyor)
  =Sana diyorum!
  -(Prensin birden aklına kendi adı gelir.Ama adın kendisine ait olduğunu hatırlamaz)Benim adım Dantes
  =Dantes beni iyi dinle.Prensesi mutlaka korumalıyız.Kim olduğunu bilmiyorum ama sıradan biri değilsin ve sana yaptıkların için güvenebileceğimi düşünüyorum.
  -Bu savaşa istemesemde dahil oldum.Ama merak etmeyin haydutlar prensesinize asla dokunamazlar.
  =Tamam.Teşekkür ederim Dantes.
  Savaş devam ederken haydutların lideri prensi görüp ona meydan okudu.Teklifi kabul eden prens haydutların liderinin birinci hamlesinde elini, ikinci hamlesinde ise kafasını kesti.Liderlerinin ölmesiyle dağılan haydutlar takviyeninde gelmesiyle kaçamayıp yakalandılar...
298.png
8.BÖLÜM
  104 YILI

  Haydutlar yakalandıktan sonra prensin yanına askerleriyle birlikte bir general geldi.Kendini tanıtarak:
  =Ben General Rellein.Sen kimsin ve nerelisin?
  -Ben Dantes.Buraya uzak diyarlardan geldim.
  =Hmm.Eurn(konvoy görevlisi) bana yaptıklarını anlattı.Prensesi koruduğun için teşekkür ederim.Peki senin gibi bir yabancının burada işi ne?
  -Ben diyar diyar bu dünyayı geziyorum.Rüzgar nereye eserse ben oraya gidiyorum.
  =Öylemi?Yani gezginsin...Eurn'un anlattıklarına göre usta bir savaşçıymışsın.Yeteneklerini görmek isterim Dantes.
  -Efendim size ne söylediler bilmiyorum ama çok yetenekli sayılmam.
  =Hem yetenekli, hemde alçak gönüllüsün.Çok etkilendim Dantes.
  -Sözleriniz için teşekkür ederim efendim.
  =Teşekkür etmek yerine benimle karşılaşırsanız beni memnun edersiniz.
  -Eğer yeteneklerimi görmek istiyorsanız, size göstericeğim.
  =Tamam öyleyse çek kılıcını.
  Prens ve Rellein mücadeleye girmişlerdi.Rellein kendine çok güvenyor ve prensi hafife alıyordu.Prense ardı ardına saldırıyordu.Prens kolaylıkla generalin hamlelerini savuşturuyordu.Prens generale saldırmıyordu.Onu askerlerinin önünde yenmek istemiyordu.Tabi yenilmekte istemiyordu.
  Karşılaşma devam ederken Prenses at arabasından inmiş ve onları izliyordu.Karşılaşma o kadar haraketliydi ki, prenses prensin yüzünü net göremiyordu.Karşılaşmanın uzaması sonucu prens generale fısıldayarak:
  -Bu dövüşün bir kazananı olmayacak general.
  =Bunu biliyorum ama sizin saldırmanızı bekliyorum.
  -General saldırmama fırsat vermiyorsunuz.
  =Ne yapmaya çalıştığınızı anlıyorum ama artık bana yeteneklerinizi gösterin.
  -Madem anladınız bu dövüşü bırakalım.
  =Hayır olmaz.Bana yeteneklerinizi göstermeden olmaz.
  İkisininde amacını anlayan prenses, yaklaşarak:
  -Artık durabilirsiniz.
  =(Tüm askerler)Prensesim...
  =(Rellein)Prensesim...Bu genç kılıç kullanma konusunda oldukça yetenekli ve bende onun yeteneklerini görmek için onunla dövüştüm.
  -Anlıyorum general ama burası yeri değil.Onu ödüllendirmek için saraya davet etmeliyiz.Saraya gelirse orada yeteneklerini gösterebilirdi.
  -(Prens Dantes)(Prensese dönerek)Prenses...
  Prens Dantes gördüğü güzellik karşısında şaşırmışdı.Geçmişini hatırlamasada dünyada böyle bir güzelliğin olmadığını hissediyordu.Prenses'te prensi görünce, sanki kalbinin yerinden çıkacağını zannetti.İkiside birbirinden etkilenmişti.General Rellein araya girerek:
  =Prensesim beni affedin.Bunu düşünemedim.
  -Lütfen bir an önce saraya gidelim.Babamı çok özledim.
  =Emredersiniz.Prensesim.(Prense dönerek)Dantes senden saraya gelmeni istiyorum.Senin gibi bir gezgini sarayda ağırlamaktan onur duyarız.
  -(Prens)Sözleriniz için teşekkürler general.Bir şartla gelirim.
  =Şartmı?Nedir acaba?
  -Ödül istemiyorum.Tek şartım bu.
  =Bunu efendimize bildiriceğim.
  Prense hemen bir at getirdiler.Yola koyulan konvoy Asalian devletinin başkenti Asalla şehrine ilerliyordu.Yolda prenses at arabasının örtüsü kaldırıp prensi izliyordu.Prens oraya bakınca örtüyü hemen indiriyordu.Prens yolda general Rellein'le sohbet ediyor bir yandanda doğayı izliyordu.Yolculuk bu şekilde sürdü.
  Şehrin içinden geçip saraya vardıklarında kralları Asalan(aslında kral değil ama halk onu öyle görüyor.(krallık ilan edilmemiş)) prensesi saray girişinde karşıladı:
  -Kızımm.Sağ sağlim gelebilmene çok sevindim.Sana bişey olsa ben ne yapardım.
  =Babacım seni çok özledim.Ben gayet iyiyim baba.Seni endişelendirdiğim için özür dilerim.
  Baba kız saraya girerek hasret giderdiler.Daha sonra Kral Asalan olanları öğrenip karşılama odasına, yani prensin yanına geçerek...
58.png
9.BÖLÜM
  104 YILI

  Kral Asalan prensin yanına varıp:
  -Genç savaşçı kızımı kurtardığın için sana minnettarım.Yaptığın şeyi asla unutmayacağım.Seni ödüllendirmek istiyorum.
  =(Rellein)Efendim, Dantes buraya ödül almamak şartıyla geldi.
  -Hmm.Eğer öyleyse ödül vermeyeceğim.(Eline bir mızrak alır)Ama lütfen bu mızrağı kabul et.Bu mızrağın dünyanın başında yaratılmış olduğu söylenir.Bunu sana vermek isterim.(Mızrak hakkında:Adı Barış Getiren(Peacebringer).Zamanın başlangıcında yaratılmış 11 değerli nesneden biridir.Kral Asalan 44 yılında bulmuştur.Aslat gölünün tam ortasında gölün 20 metre derinliğinde bulunmuştur.Hafif ve parçalanamaz)
  =(Prens)Efendim böyle değerli bir şeyi kabul edemem.
  =(Rellein)Efendim onu prens Lian'a vermeyi düşünüyordunuz.Neden onu Dantes'e vermek istiyorsunuz.
  -Çünkü bu delikanlıda bizi kurtarabilecek gözler görüyorum.
  =(Saray yetkilileri)Efendim..?Ne dediniz..?Bizimi kurtarıcak..?
  =(Rellein)Efendim..?Bizi nasıl kurtarabilir?Ona nasıl güvenebilirsiniz.?
  Ortalığı sessizlik kaplamıştı.Kral, prens Dantes'e doğru yürümeye başladı.Elinde kargıda vardı.O sırada prenseste gizlice olanları izliyordu.Kral, prensin önünde durup:
  -Dantes bu kılıcı al ve ordumun başına geç.Bizi barbar istilacılardan koru ve ülkeyi kurtar.
  =(Saray yetkilileri diz çökerek)Efendim...
  -Dantes lütfen teklifimi kabul et.Sana ihtiyacımız var.
  =(Prens Dantes)Efendim ben bunu yapabilecek biri değilim.
  -(Kral diz çökerek)Lütfen ülkemi kurtar yoksa herkes barbarların kölesi olucak.
  =(Prens Dantes)(Oda diz çökerek)Majesteleri lütfen kalkın...Elimden geleni yapıcam efendim.
  -Çok teşekkür ederim Dantes.(Ayağa kalkıp)Herkes beni dinlesin.Dantes'i ordumun başkomutanı ilan ediyorum.Artık askeri konular ondan sorulacak ve bu emre hepiniz uyucaksınız.
  =(Saray yetkilileri)Emredersiniz efendim.
  Prensin başkomutan olmasından Rellein ve prens Lian'da dahil hiçkimse memnun olmamıştı.Prens Lian ve saray yetkilileri krala kararını geri alması için baskı yapıyorlardı.Kral kararından vazgeçmiyordu.Prenses ise babasının kararına saygı duyuyordu.Bir gün prenses, babasına, Dantes'e nasıl güvendiğini sordu.Kral, prensesin kendisine küçükken anlattığı bir rüyayı hatırlatarak, ''işte bu genç senin rüyandaki genç'' dedi.Prenses bunun üzerine ''nasıl emin olabiliyorsun'' diye sordu.Kral, ''o gencin gözlerine baktığımda bunu yapabilecek yeteneğe sahip olduğunu gördüm'' dedi.
  Prens Dantes'e sarayda bir oda verilmişti.Orada kalan prens Dantes oldukça düşünceliydi.Geçmişini hatırlamaya çalışırken bir yandanda olanları düşünüyordu.Kral'ın ona nasıl bu kadar güvendiğini merak ediyordu.Gün doğduğunda prens, kralla görüşmek için konutuna gitti.Oraya vardığında prensesde oradan çıkıyordu.Karşılaşıp:
  -Başkomutan Dantes kralla konuşmak için mi buradasınız.
  =Evet prensesim.
  -Kral henüz uyanmadı.
  =O zaman daha sonra tekrar gelirim.
  -Durun başkomutan.Sizin bir gezgin olduğunuzu duymuştum.Bana gördüğünüz yerleri anlatabilirmisiniz.
  =Bunu çok isterim prenses.(prens dantes gezgin olduğu yalanının ortaya çıkmaması için daha önceden yaşlı bir adamdan kitap almıştı.Bu kitapta bazı doğal güzellikler anlatılıyordu.)
  Sarayın bahçesinde yürürlerken, birçok hizmetçinin konuşmasını duydular.Prens Dantes'in nasıl başkomutan olduğu türlü dedikodularla saraya yayılmıştı.Bu kötü dedikodular saray dışınada yayılmıştı.Normalde bir dedikodu bu kadar hızlı yayılmazdı.Biri-birileri yapmış olmalıydı.Prenses:
  -Başkomutan siz onlara bakmayın.Babamda, bende size güveniyoruz.
  =Prensesim.Güveniniz için teşekkürler.Ama onlar haklılar.Bir günde başkomutan oldum.Buda insanları huzursuz etti.
  -Başkomutan öyleyse onlara yanıldıklarını göstermelisiniz.Eğer kendinizi kanıtlarsanız insanların güvenini kazanırsınız.
  =Prensesim.Bende sizin gibi düşünüyorum.Eğer insanların güvenini kazanırsam birçok şey başarabiliriz.Bu yüzden ilk fırsatta kendimi kanıtlamalıyım.
  -(Koşan haberciyi göstererek)İşte size fırsat başkomutan.Gidip gerekeni yapın lütfen.
  Konuşmadan daha sonra tüm yetkililer karşılama salonunda toplandı.Haberci bir kaleye düşmanın saldıracağını ve ordularının 40000 askerden oluştuğunu bildirdi.Kalede 1000 asker, Asalian ordusunda ise 12000 asker vardı.Burdan oraya varmaları 3 gün sürüyordu.Kaleninde surları güçlü değildi.
  Çoğu yetkili yapabilecekleri birşey olmadığını, o kalenin önemsiz olduğunu, boş yere asker kaybetmemeleri gerektiğini düşünüyordu.Kral başkomutana bakarak:
  -Sen ne düşünüyorsun Dantes?
203.png
10.BÖLÜM
http://forums.taleworlds.com/index.php/topic,283780.msg6776287.html#msg6776287
296ggfd.png
 
10.BÖLÜM
  104 YILI

  -Eğer kalenin durumu söylenenler gibiyse kaleyi boşaltmalı ve savunmamızı bir sonraki yerde yapmalıyız.
  =(Kral)Eğer orası düşerse bir sonraki saldırı yerleri burası olur.
  -Evet.Şehre zarar gelmemesi içinde şehri dışarıdan savunmalıyız.
  =(Saray yetkilisi)Eğer askerleri dışarı çıkarırsak kesin yeniliriz.Bunu yapmasına izin vermeyin efendim.
  -Efendim merak etmeyin bir planım var.
  =(Kral)Peki planın nedir.
  -Efendim, düşman kaleyi alınca eminim bir an önce buraya gelip şehri almak isteyecek.Önce öncüleri gönderecek.Öncülere(haritada gösterip) burada pusu kuracağız.
  =(Rellein)Nasıl emin olabilirsin.
  -Biz düşmana boş kale vericez.Savaş olmadığı için askerleri yorulmamış olucak ve hemen yola koyulacaklar.Asıl ordu gelene kadar baskı kurmak için öncüleri önden göndericekler.Öncüler hızlı ama dikkatsiz davranıcaktır.
  =(Rellein)Tamam öyleyse devam edin.
  -Öncülerin tamamını yok ettiktek sonra bizden bir asker onların kıyafetini giyip ana orduya giderek öncülerin pusuya düştüğünü haber verecek.Bu haberi alan ordu dikkatli şekilde aynı yoldan gelicek ve kalede az adam bırakıcak.Onlar yola çıkınca siz general Rellein diğer yoldan giderek kaleyi 4000 adamla ele geçireceksiniz.Ben düşmanı geri çekilmeye zorladığımda sizde arkadan saldıracaksınız ve (haritada göstererek) düşmanı bu noktaya çekeceğiz.Burada sıkışan düşmanı orada kuracağımız tuzaklarla yok edeceğiz.
  -(Kral)Mükemmel bir plan.Emrimdir hemen gerekli hazırlıkları yapın.
  Planın ayrıntıları anlatılmış, gerekli hazırlıklara başlanmışdı.Bazı saray yetkilileri planın başarısız olacağını düşmanın oyuna gelmeyeceğini söylüyordu.Bu plan sayesinde düşman ordusu yok olursa başkomutan Dantes onların güvenini kazanabilecekti.
  Düşman kaleyi almıştı.Plandaki gibi düşman öncü birliklerini harakete geçirdi.Öncü birlikleri hızlı bir şekilde Asalla şehrine doğru ilerliyordu.6000 atlıdan oluşan birlik başkomutan Dantes'in pususuna yakalanmıştı.Yolu kapatan Asalian ordusu düşmanı şıkıştırıp ok yağmuruna tuttu.Kurtulanlar ise öldürülmüş yada esir alınmıştı.Plandaki gibi bir Asalian askeri düşman zırhını giyip kan boyandıktan sonra düşmana haberci olarak gönderildi.
  Bunu haber alan düşman kalede 4000 adam bırakıp geri kalan 30000 askerle Asalla şehrine doğru yola çıktı.Başkomutan Dantes ordusuyla şehrin dışına ve biraz uzağına kamp kurdu.Onları yenmek için ateşi kullanıcaktı.Rüzgarda ondan yanaydı.Düşman şehrin önüne vardığında Asalian ordusunun kampını gördü.Kale savunması yapmadığı için bir anlam veremedi ve Asalian ordusunun akılsız biri tarafından yönetildiğini düşündü.Kampa tüm ordusuyla saldırdı.Ama kampta çok az asker ve kukla askerler vardı.
  Buda başkomutanın bir tuzağıydı.Kampa dalan askerlerin yarısı Asalian ordusunun kamp dışından attığı oklarla ve kamptaki ateş tuzaklarıyla ölmüştü.Düşman komutanı geri çekilme emrini verdi.Askerler geri çekilince başkomutan Dantes onların peşine düştü.Yolda düşman habercisi düşman komutanına geri çekilebilecekleri kale olmadığını bildirdi.Yani Rellein kaleyi tekrar ele geçirmiş ve düşmana doğru ilerliyordu.
  Düşman 2 ordu arasında sıkışmıştı.Tek kaçış yolu olan kuzeye doğru ilerliyorlardı.Başkomutanın planı kusursuz işliyordu.Kuzeye giden düşman nehrin orada da başkomutanın hazırladığı çukur ve su tuzağına düştü.Geri kalan ordu ise kılıçlarını bırakıp teslim oldu.Böylelikle 40000 kişilik düşman ordusu büyük bir yenilgiye uradı.Ama Asalian ordusundan 3600 cesur savaşçı hayatını kaybetti.
  Başkomutan (prens) Dantes Asalla şehrine girince tüm halk onu karşılamak için toplanmıştı.Tüm ülke bu zaferi konuşuyordu.Tüm ülke artık ona inanıyordu.Kurtarıcımız diye haykırıyorlardı.Başkomutan Dantes saraya vardı.Orada da Kral bizzat kendisi saray'ın girişinde başkomutanı karşılayarak:
  -Başkomutan Dantes kazandığınız bu zafer ülkemiz için umut kaynağı.Siz olmasaydınız böyle bir zafer kazanmamız mümkün değildi.
  =Efendim eğer canını ortaya koyan cesur askerleriniz olmasa bu zaferi kesinlikle kazanamazdık.
  -Dantes...Lütfen gel.Bu olayı kutlayalım.
  Zafer kazanan başkomutan Dantes, Rellein'de dahil birçok yetkilinin güvenini kazanmıştı.Prens Lian ve yandaşları ise oldukça rahatsızdı.
  Bu zafer kutlanıyordu çünkü onlar için büyük bir zaferdi.Ama bu zafer çevre devletlerin gözünü bu yöne çevirdi.Asalian devletinin ayakta durması için müttefiklere ihtiyacı vardı.
 
296ggfd.png
 
Back
Top Bottom