oguzkhagan
Planetside 2 yi belki uzaktan duydunuz, belki videolarını izlediniz, belki hiç duymadınız veyahut belki de oynuyorsunuz. Evet, oynuyorsanız oyunun iyi bir yapım olduğunu, takım oyununda tavan yaptığını, birbirini tanımyana insanların, iletişime bile geçmeden beraberce oynadıkları bir oyun. http://www.youtube.com/watch?v=41QFL4QB3NE oyunun sinematik tanıtım videosunu izleyebilir, http://www.youtube.com/watch?v=FfrHGClQ7WI oyunun Türkçe olarak ilk bakışını yapan bir arkadaşın videosunu izleyebilirsiniz, şunu da belirtmeden geçemeyeceğim ki oyun Türkçe, seslendirmeler olmasa da Tüm yazılar Türkçe'ye çevrilmiş durumda. Videoları izlediniz ve bilgi sahibi oldunuz mu, buradan ise yazılı olarak biraz bilgi vereyim sizlere:
Eski toprak dirilirken!
"PlanestSide 2 Sony Online Entertainment'ın daha çıkmadan onlarca ödül kazanmış yeni MMOFPS'si " diye bir giriş yapabilirdim. Ancak gelin böyle klasik bir giriş yapmayalım ve PlanetSide'ın geçmişine ufaktan bir göz atalım ki PlanetSide 2 neymiş, ne değilmiş daha iyi görelim. PlanetSide 2003 yılında çıktığında oyun dünyasında (O zamanlar MMO kavramı yeni yeni gelişen bir şeydi) çok da büyük bir yankı uyandırmamıştı. Ortalama puanlar alan "sıradan" bir oyundu. Tabi ilginç özellikleri de yok değildi. En başta harita büyüklükleri ve aynı anda oynayan oyuncu sayısı geliyordu ki bu özellikler o zamanın oyunlarını göz önüne aldığımızda çok daha büyüktü. Bu özelliklerine rağmen hiç bir zaman çok ünlü bir oyun olamadı. (Daha önce duydunuz mu? Duymadınız. Ben de 2002 yılında bir oyun dergisinde ön incelemesini okumamış olsaydım duymazdım) Tabi o zamandan bu zamana dile kolay 9 koca yıl geçti. Oyun dünyası çok değişti, PlanetSide da öyle! Sony Online Entertainment (Yazının ilerleyen bölümlerinde kısaca SOE diyeceğim) PlanetSide evreninin potansiyelini fark etmiş olacak ki bunu geliştirmek istemiş. PlanetSide'ı eline almış, bulduğu her şeyi 100 kat arttırmış ve ortaya PlanetSide 2 çıkmış. "Ne demek bu 100 kat artmak yahu!" dediğinizi duyar gibi oluyorum. Kısaca özetlersek PlanetSide 1'deki harita büyüklüğü, oyuncu sayısı, grafik ve ses kalitesi hatta patlama efektlerini 100 ile çarptığınızı hayal edin. "Ben PlanetSide 1'i oynamadım ki yaa" diyorsanız size güncel bir örnek: Guild Wars 2'nin o ünlü, "devasa(!)" WvWvW haritasını alın 30'a 40'a katlayın. PlanetSide 2'nin haritası yaklaşık olarak öyle bir şey işte. SOE zamanında bile dev gibi olan haritaları almış ve abartısız birer kıtaya çevirmiş. Şimdiden ağzının suyu akanlar var biliyorum. Yazının devamını da okursanız o sular sellere dönüşecek benden uyarması.
Nereden nereye, pehhhh...
PlanetSide'ın konusu Auraxis kıtası üzerindeki güç mücadelesiyle ilgili. Kıta üzerindeki 3 dominant güç olan Terran Repbulic, New Conglomerate, Vanu Sovereignty adlı birlikler Vanu isimli antik ırkın gizli teknolojisine sahip olmak ve kıta üzerindeki hakim güç haline gelmek için sürekli olarak savaş halindedir. Bu 3 imparatorluğun Auraxis üzerindeki emellerini gerçekleştirmelerini de biz oyuncular sağlıyoruz. Konu 2003 yılındaki ilk oyundan geldiği için bir nebze olsun bir arka plana sahip denilebilir ancak öyle ahım şahım bir derinliği de yok. Ama oyunculara cepheden cepheye deliler gibi koşturacak gazı gayet iyi veriyor, orası kesin. Girişi ve konuyu az çok anlattığımıza göre video, atmosfer, ses, müzik, oynanışa dalalım.
Cephelerde kaybolmak...
"PlanetSide 2 ile tanışmamız sanki bir rüya gibiydi" diyorum ama inanın öyleydi. Warppoint'deki kışladan ilk çıkışımı hatırlıyorum. Resmen kendimi eğitimini yeni tamamlamış bir Starcraft Marine'i sandım. Etrafta koşuşturan diğer oyuncular, rüzgar sesi, üssün etrafından cepheye asker taşıyan dropship'lerin kaldırdığı toz duman. İnanın aklımdan ilk geçen sözcükler şunlardı: "Ne cehenneme düştüm len ben!" Atmosfer beni hem büyülüyor hem de sürekli daha da afallamama sebep oluyordu. Apar topar uydu haritamı açtım. Uzaklaştırdım, haritanın sınırları yok. Neyse dedim uzaklaştırmaya devam, haritadaki renkler değişmeye başladı ve sınırlar ortaya çıktı ama bitmiyor. Daha da uzaklaştırdım ki ağzım hangar kapağı gibi açılmış, bal peteği desenli uydu haritasına bakıyorum hala ve bu sırada aklımdan ikinci bir kelime dizisi geçti: "Abiii çok büyük bu harita, hayır DEVASA!!!" Giriş kısmında çeşitli yöntemlerle büyüklüğü anlatmaya çalışmıştım ama ne kadar anlatsam da görmek gerçekten çok daha farklı bir şey. Haritayı kapatıp bizim kocaman üsse şöyle bir göz gezdirdim. Jetpack'imi kullanıp çatıya çıktım. O arada 5-6 tane daha dropship cepheye yeni "yaşayan ölüler" götürüyordu. "Bayağıda büyükmüş ha bu spawn noktası" dedim kendi kendime. İşte o an başka bir gerçeğin daha farkına vardım. Haritada bunun gibi yüzlercesi var. Bir de ana merkez tarzı mekanlar, kaleler var dilim varmıyor anlatmaya. Daha 1 mermi (mermi mi dedim lazer olacaktı o) ateşleyemeden oyunun atmosferi sizi kendisine hayran bırakmaya yetiyor zaten. Ufak bir savaş sahnesini anlatıp atmosfer kısmına son vereceğim yoksa bu inceleme yazısı bitmeyecek.
Îşte Starcraft Marine'i gibi hissetiğim o anlar
Yaklaşık 30 kişilik bir grup olarak düşman radarına doğru arka tarafından yaklaşıyoruz. Hedefimiz 3 takım olarak radarın arka tarafındaki uçurumun kenarında uzanan patikayı kullanarak radarı arkadan basarak ele geçirmek. Her şey normal gidiyor hatta takım üyelerimizden bazı Ruslar telsizden gır gır muhabbeti çeviriyor. Takım kaptanı son uyarıyı yapıyor ve tepeden aşıp radarın arkasına giden patikaya yöneliyoruz. İşte her şey o an başlıyor. Radarın arka tarafından yaklaşan dropship'imiz roketatar saldırıyla havaya uçuyor. Biz "Ne oluyor len!" derken sırtın diğer tarafında pusuya yatmış olan düşmanlar yukarıdan ölüm kusmaya başlıyor. Radarın çatısından başlayan sniper atışları son damla oluyor ve ben de dahil hepimiz oracıkta ölüp gidiyoruz (Lanet Sniper'lar!!!). Anlattıklarım önceden programlanmış bir tekli oyuncu modu, hikaye görevi falan değil. Çoklu oyuncu ortamında birbirini tanımayan insanlar tarafından tamamen rastgele oluşturulmuş takımlar tarafından, şans eseri ortaya çıkarılmış bir oyun anı. Bu atmosferi size hissettirebilecek piyasadaki yegane oyun ise PlanetSide 2, başka bir tane daha yok. Zaten en çok şaşırdığım şeylerden birisi de bu tarz durumların rastgele ortaya çıkıyor olması. Nasıl oluyor bilmiyorum ama yabancıların da deyimiyle "Just Epic!"den başka bir şey diyemiyor insan. Anlattıklarım size atmosfer hakkında yeterince bilgi vermiştir umarım, 10 üzerinden 10.
Öve öve bitiremediğim harita bu, sınırlar sürekli değişiyor.
Gelelim grafiklere ki bu atmosferin oluşmasını sağlayan en büyük faktör de oyunun son derece kaliteli grafikleri. Ancak her şeyden önemlisi bu denli büyük bir haritayı tek bir yükleme ekranıyla baştan başa (tabi ölmezseniz) dolaşabilme imkanı veren kadim büyünün adı ne? Şaka bir yana SOE ekibi öyle bir grafik motoru geliştirmiş ki o devasa haritada yüzlerce kiş birbirine giriyor (sadece tek bir cepheden bahsediyorum), hava araçları patlıyor, uçuşuyor, tanklar ortalığı cehenneme çeviriyor ama gram performans kaybı yaşamadan aksiyona tüm hızıyla devam edebiliyorsunuz. Forgelight grafik motorunun sadece bu özelliği bile oyunun grafik olarak tam puan alması için yeterli bence. Ancak incelemek gerekirse motorun “geniş alanları sorunsuca yaratmak”tan sonra en iyi olduğu alan ışıklandırma ve patlama efektleri diyebilirim. Oyun esnasında gece ve gündüz arasındaki fark ya da kıraç arazide tepenin üstünden gözünüzü alan güneş ışığı gibi her ışık efekti son derece hoş olmuş. Patlamaların en etkileyici tarafı ise oyundaki çoğu şey gibi “büyük” olması. “Patlama ne kadar büyükse o kadar iyidir!” mantığında bir insan olduğum için çoğu çatışmayı havai fişek töreni keyfiyle izlediğimi de belirtmek isterim. Özellikle sıcak çatışmalar esnasında tanklar birbirine girerken, kamikaze yapan ya da vurulan bir hava aracı da ortama dahil olunca tam bir grafik şöleni sizleri bekliyor diyebilirim. Bunun dışında kaplamalar, silah, araç bina ve tasarımları da oyunun geçtiği zaman dilimini ve havayı oldukça iyi yansıtmış. Gözüme takılan tek bir hata oldu, oda karakter animasyonlarının bazen sapıtması. Ancak oyunu hala kapalı beta da olduğunu da hatırlatmak gerekiyor ki, beta testlerin ilk başladığı zamanı editörümüz Aphophis bilir. (Kaplama yok lan oyunda!!! –Aphophis) Forgelight Engine benden bileğinin hakkıyla kapıyor pekiyiyi.
Atmosfer grafikler şahane, ama ölüm kaçınılmaz
Auraxis’de metal tınıları...
Gelelim sesler ve müziklere! Bu sefer bir değişiklik yapıp ilk olarak müziklerden başlamak istiyorum. İtiraf etmeliyim ki PlanetSide 2’ye girerken kesinlikle kayda değer bir müzik içeriği beklemiyordum. En kaliteli MMOFPS/TPS’ler de bile müzikler hep ikinci planda kalıyor çünkü. (Ah Ghost Recon, ah Ubisoft!) PlanetSide 2’de de durum çok farklı değil ama kesinlikle bu tarzdan oyunlara göre çok daha iyi bir seviyede. Örnek vermek gerekirse seçtiğiniz karakterin bağlı olduğu birliğe göre çalan müzik bile o imparatorluğun ruhunu çok iyi yansıtıyor. Örnek vermek gerekirse isyancıların tarafında olursanız arka planda metal müzik çalmaya başlıyor. Özgürlük ve cesaret pompalayan müzikler ortama dahil oluyor. Teknokrat bir devlet olan Vanu Sovereignty tarafındaysanız ince bir bayan sesi eşliğinde kilise ilahisine benzer (ama değil) bir müzik çalıyor. Bu müziklerin, birliklerin ruhunu çok iyi ifade ettiğini belirtmem lazım. Bunun dışında kışlalarda çalan müziklerde aksiyon dolu ortamda kısa süreliğine de olsa sakinleştirici bir etki yaratıyor. Tabi diyeceksiniz “Çatışmalarda devreye gazlayıcı müzikler giremez miydi?” Bu tabi ki güzel olurdu ama oyun size aksiyonu ve savaşın kitleselliğini o kadar iyi hissettiriyor ki patlamalar, bağırış çağırışlar, telsiz sesleri resmen bir senfoniye dönüşüyor. Ortama eklenecek muhtemel gaz müzikler “gereksiz kulak tırmalama”dan öteye geçmezmiş. Seslere gelirsek, en başından söylemem gereken bir şey var. Bir oyunda ilk kez lazer seslerinin kulaklarımı tırmalamadığını PlanetSide 2’de gördüm. Nedendir bilmiyorum ama Star Wars filmlerinde bile lazer sesleri hep rahatsız edici olmuştur benim için. PlanetSide 2’de ise yüzlerce lazer kartuşunu boşaltsam da inanılmaz keyif alarak yaptım bu işi. Bu küçücük örneğin dışında araçların sesleri, bir patlamanın vadide yankılanması (Evet, haritada onlarca hatta yüzlerce vadi var) gibi her türlü ses özelliği son derece kaliteli. Ses ve müzikler de oyunun genel kalitesini yansıtıyor.
Üslerin büyüklüğü korkutucu, hele de geceleri!
Kullanıcı dostu, zaman hırsızı PlanetSide 2
Oynanışa geldiğimizde klasik FPS kombinasyonlarından çok da farklı bir şey olmadığından, oyunun sosyal menüsünden ve diğer arayüzlerden kısaca bahsetmek istiyorum. SOE’yi tebrik etmek gerekir. Oyunun sosyal arayüzleri o kadar iyi hazırlanmış ki, direk olarak oyun içinden videonuzu kaydedebiliyor. Kaydettiğiniz videoyu Youtube hesabınıza yollayabiliyor yada Twitch.tv üzerinden yayın yapabiliyorsunuz. Bunun yanında bir Outfit (Guild) yaratmak da inanılmaz derecede basite indirgenmiş. Yalnızca ismini girip bir Outfit yaratabiliyorsunuz. Başka hiçbir ön gereksinim yok. Yarattıktan hemen sonra diğer oyuncuları da davet edebilirsiniz. Oyundaki takımları kontrol etmek ve yönetmek için de yine aynı arayüzleri kullanıyoruz. İçinde bulunduğunuz takımla her an telsiz üzerinden sesli sohbet yapabiliyorsunuz. Her şey oldukça basite indirgenmiş ve kullanıcı dostu olarak hazırlanmış. Bunca güzel özellik önünüzdeki hayatın uzunca bir kısmının Auraxis kıtasında geçeceğinin ufak bir habercisi olabilir.
Tek tıkla guild yarattığınız, video çekip yayınladığınız, takımınıza baktığınız arayüz
Siyasi Birlikler
3 adet siyasi birlikten bahsetmiştim yazının başında. Bunların hepside amaçları farklı gibi görünse de aslında Auraxis üzerindeki dominant güç olmaya çalışmaktan başka bir amaç gütmüyor. Sadece araçları farklı. Gelin bu 3 birliğe kısaca bir göz atalım.
Terran Repbulic: Askeri yönetime sahip bir devlet olan Terran Cumhuriyeti insanlığa barış getirmek için her ne kadar cumhuriyet olsa da baskıcı bir tavır içerisinde. Askeri güç, disiplin ve kanunlar Terranlar için en büyük değer yargılarını oluşturur.
New Conglomerate: Özgürlükleri için savaşan bir isyancı grubudur. New Conglomerate, Terran'ların askeri yönetimine ve ağır hukuki tabularına karşı bir tepkininin sonucunda ortaya çıkmıştır.
Vanu Sovereignty: İnsanlığın ancak Vanu teknolojisinin sırrını çözerek gelişebileceğine inanan teknokrat bir yönetime sahiptir. Bilim ve eski dinler Vanu Sovereignty’nin asıl alanı ve ilham kaynağıdır. Oyundaki en gizemli birlik diyebiliriz kendilerine.
Soldan sağa doğru; New Conglomerate, Terran Republic ve Vanu Soereignty
Sınıflar
PlanetSide 2’de toplamda 5 adet sınıf bulunuyor. Bu sınıfların hepsi de gayet “klasik” olarak nitelendirebileceğimiz ve herkesin aşina olduğu türden şeyler. Tabi her oyuncu kendi oyun tarzına uygun olarak çeşitli modifikasyonlar yapabilmekte. Bu da aslında sınıfların kişisel tercihlerle çok daha çeşitli hale geldiğini gösteriyor. Gelin sınıfların hepsine kısaca bir göz atalım.
Light Assault
Light Assault’lar diğer sınıflar kadar dayanıklı olmasa da birkaç değişik yönleriyle öne çıkıyor. Bunlardan ilki benim en sevdiğim özellik olan jetpack’ler. Ayağınızın altından size itiş gücü sağlayan bu mini roketler duvarları aşmanızı, düşmanları şaşırtmanızı yada bir binanın tepesine “zart” diye konuşlanmanızı sağlayabiliyor. İkinci olarak ise inanılmaz çeşitteki el bombaları. En fazla çeşitte el bombası kullanabilen sınıf oluyor kendileri. Bu sebeplerden ötürü orta ve yakın mesafede etkili olabiliyor Light Assault.
Engineer
Bildiğimiz mühendis işte! Ama böyle dediğime bakmayın, iyi bir mühendis arkadaşlarına büyük yarar sağlar. Sabit silahlar dikmek, araçları tamir etmek, manyetik kalkanlar oluşturmak, belli noktaları yada yapıları savunmak gibi birçok faydası var mühendisin. “Her eve lazım!”
Heavy Assault
Bunlar için “Light Assault’un ağır versiyonu” demek yerine “PlanetSide 2’nin Robocop’ları” demeyi tercih edeceğim. Gerek zırh gerekse ateş gücü konusunda rakipsiz diyebileceğimiz Heavy Assault’lar piyadeleri geçtim tanklara bile kafa tutabilecek ayarda. 5-6 tanesinin tank birliğini moloz yığınına çevirdiğini gördüm, varın gerisini siz düşünün.
Medic
“Team Fortress 2 muhabbetlerine girmeyeceğim arkadaş! Medeeeeeccccc!!!” Yine bildiğimiz doktor işte. PlanetSide 2’nin şifacı sınıfı da diyebiliriz. Başlıca görevi yaralıları hemencecik iyileştirmek, ölenleri de tekrar savaş alanına döndürmek olan bu arkadaşlar, cephede çoğu zaman kurtarıcı meleğiniz olacak. Sizin gibi bir çok oyuncudan aldıklar bu dualarla da büyük ihtimal cennete gidecektir. Şaka bir yana “Düşene bi tekme de ben atayım” demeyip tersine el uzatan bu sınıf belki de (Duruma göre değişir yani) oyunun en değerli birliklerinden birini oluşturuyor.
Infiltrator
Ağırı, hafifi, doktoru, mühendisi olur da casus olmaz mı? Kısaca özetlemek gerekirse. Klasik kamuflaj ve sessiz öldürme ustası. Hedefini birebirde ya da karmaşanın ortasında fark ettirmeden halletmeyi seçen oyuncuların 1 numaralı tercihi. Ateş hattından uzak durması gereken başlıca sınıf. Zırhının dayanıksız, ateş gücünün az olması Infiltrator’ü açık hedef olması durumunda “potansiyel beleş puan” haline getirir.
Mechanized Assault Exo-Suit (MAX)
Bu arkadaşlara diyecek hiçbir şey yok. Kendileri kelimelerin kifayetsiz kaldığı noktada “Tanka atla gel vs atalım” diyecek derecede yüzsüz ve de güçlü bir sınıftır. Hakkında hiçbir fikriniz olmasa dahi MAX yazısını görünce ortada bir haksızlık döndüğünü, karşıdakinin gereksiz derecede güçlü olduğunu hissedebiliyorsunuz. Şöyle açıklayayım ağır silahlarla donatılmış bir tür robot “giyen” (evet giyen!) bu arkadaşlar etraftayken tank bile güvenli değil!
Tanıştırayım, MAX. Evet, kaçmaya başlasanız sizin için iyi olur.
Sonuç
PlanetSide 2 onlarca ödül aldı demiştim yazının başında, boş yere kazanmadığını çok iyi anlamış oldum şu son iki günde. İtiraf etmeliyim ki inanılmaz atmosferiyle, devasa haritasıyla bu oyun beni benden aldı Arkadaş! MMOFPS’ler için standartları yeniden belirleyecek bir oyun yapmış SOE. Ancak önümüzdeki yıllarda pek de fazla oyunun bu standartları zorlamasını hatta yaklaşmasını bile uzak bir ihtimal olarak görüyorum. Ama şunu da belirtmeden edemeyeceğim, “PlanetSide 2 yalnızca incelemesi okunup videoları seyredilecek bir oyun değil. Herkesin denemesi gereken bir tecrübedir.” “Oynamazsanız çok şey kaybedersiniz” de demeyeceğim. Yalnızca son yıllarda piyasaya çıkmış en iyi MMOFPS tecrübesinden mahrum kalırsınız o kadar! PlanetSide 2’yi oynamak için MMOFPS fanı olmanıza gerek yok, “hiçbir oyunseverlerin kaçırmaması gereken bir hazine” diyerek de son yorumumu yapıyorum ve bu incelemeyi çok zor da olsa bitiriyorum. (Kaçırmayın bu oyunu!)
Evet arkadaşlar, bu sayede oyunu tanıdınız, biraz youtube da arama yaparak, örneğin gece savaşları gibi şeyleri oyunu sevmenize yardımcı olur. Bu arada resimlerde oyun ingilizce ama sonrasında Türkçe oldu, yükledikten sonra play tuşunun altındaki ingilizce yazan yere tıklayıp, alttan Türkçe'yi seçebilirsiniz
Gelelim önemli kısma, Taleworlds forumu olarak beraberce planetside 2 oynamacılık. bir etkinlik saati belirleyip beraberce birhaltlar karıştırabiliriz, sizden ricam ise isimlerinizde onbasi, binbasi, er, erbas, albay gibi ibareler bulunması, ben komik geldi diye onbasi necmi yaptım, kalın sağlıcakla...
Eski toprak dirilirken!
"PlanestSide 2 Sony Online Entertainment'ın daha çıkmadan onlarca ödül kazanmış yeni MMOFPS'si " diye bir giriş yapabilirdim. Ancak gelin böyle klasik bir giriş yapmayalım ve PlanetSide'ın geçmişine ufaktan bir göz atalım ki PlanetSide 2 neymiş, ne değilmiş daha iyi görelim. PlanetSide 2003 yılında çıktığında oyun dünyasında (O zamanlar MMO kavramı yeni yeni gelişen bir şeydi) çok da büyük bir yankı uyandırmamıştı. Ortalama puanlar alan "sıradan" bir oyundu. Tabi ilginç özellikleri de yok değildi. En başta harita büyüklükleri ve aynı anda oynayan oyuncu sayısı geliyordu ki bu özellikler o zamanın oyunlarını göz önüne aldığımızda çok daha büyüktü. Bu özelliklerine rağmen hiç bir zaman çok ünlü bir oyun olamadı. (Daha önce duydunuz mu? Duymadınız. Ben de 2002 yılında bir oyun dergisinde ön incelemesini okumamış olsaydım duymazdım) Tabi o zamandan bu zamana dile kolay 9 koca yıl geçti. Oyun dünyası çok değişti, PlanetSide da öyle! Sony Online Entertainment (Yazının ilerleyen bölümlerinde kısaca SOE diyeceğim) PlanetSide evreninin potansiyelini fark etmiş olacak ki bunu geliştirmek istemiş. PlanetSide'ı eline almış, bulduğu her şeyi 100 kat arttırmış ve ortaya PlanetSide 2 çıkmış. "Ne demek bu 100 kat artmak yahu!" dediğinizi duyar gibi oluyorum. Kısaca özetlersek PlanetSide 1'deki harita büyüklüğü, oyuncu sayısı, grafik ve ses kalitesi hatta patlama efektlerini 100 ile çarptığınızı hayal edin. "Ben PlanetSide 1'i oynamadım ki yaa" diyorsanız size güncel bir örnek: Guild Wars 2'nin o ünlü, "devasa(!)" WvWvW haritasını alın 30'a 40'a katlayın. PlanetSide 2'nin haritası yaklaşık olarak öyle bir şey işte. SOE zamanında bile dev gibi olan haritaları almış ve abartısız birer kıtaya çevirmiş. Şimdiden ağzının suyu akanlar var biliyorum. Yazının devamını da okursanız o sular sellere dönüşecek benden uyarması.
Nereden nereye, pehhhh...
PlanetSide'ın konusu Auraxis kıtası üzerindeki güç mücadelesiyle ilgili. Kıta üzerindeki 3 dominant güç olan Terran Repbulic, New Conglomerate, Vanu Sovereignty adlı birlikler Vanu isimli antik ırkın gizli teknolojisine sahip olmak ve kıta üzerindeki hakim güç haline gelmek için sürekli olarak savaş halindedir. Bu 3 imparatorluğun Auraxis üzerindeki emellerini gerçekleştirmelerini de biz oyuncular sağlıyoruz. Konu 2003 yılındaki ilk oyundan geldiği için bir nebze olsun bir arka plana sahip denilebilir ancak öyle ahım şahım bir derinliği de yok. Ama oyunculara cepheden cepheye deliler gibi koşturacak gazı gayet iyi veriyor, orası kesin. Girişi ve konuyu az çok anlattığımıza göre video, atmosfer, ses, müzik, oynanışa dalalım.
Cephelerde kaybolmak...
"PlanetSide 2 ile tanışmamız sanki bir rüya gibiydi" diyorum ama inanın öyleydi. Warppoint'deki kışladan ilk çıkışımı hatırlıyorum. Resmen kendimi eğitimini yeni tamamlamış bir Starcraft Marine'i sandım. Etrafta koşuşturan diğer oyuncular, rüzgar sesi, üssün etrafından cepheye asker taşıyan dropship'lerin kaldırdığı toz duman. İnanın aklımdan ilk geçen sözcükler şunlardı: "Ne cehenneme düştüm len ben!" Atmosfer beni hem büyülüyor hem de sürekli daha da afallamama sebep oluyordu. Apar topar uydu haritamı açtım. Uzaklaştırdım, haritanın sınırları yok. Neyse dedim uzaklaştırmaya devam, haritadaki renkler değişmeye başladı ve sınırlar ortaya çıktı ama bitmiyor. Daha da uzaklaştırdım ki ağzım hangar kapağı gibi açılmış, bal peteği desenli uydu haritasına bakıyorum hala ve bu sırada aklımdan ikinci bir kelime dizisi geçti: "Abiii çok büyük bu harita, hayır DEVASA!!!" Giriş kısmında çeşitli yöntemlerle büyüklüğü anlatmaya çalışmıştım ama ne kadar anlatsam da görmek gerçekten çok daha farklı bir şey. Haritayı kapatıp bizim kocaman üsse şöyle bir göz gezdirdim. Jetpack'imi kullanıp çatıya çıktım. O arada 5-6 tane daha dropship cepheye yeni "yaşayan ölüler" götürüyordu. "Bayağıda büyükmüş ha bu spawn noktası" dedim kendi kendime. İşte o an başka bir gerçeğin daha farkına vardım. Haritada bunun gibi yüzlercesi var. Bir de ana merkez tarzı mekanlar, kaleler var dilim varmıyor anlatmaya. Daha 1 mermi (mermi mi dedim lazer olacaktı o) ateşleyemeden oyunun atmosferi sizi kendisine hayran bırakmaya yetiyor zaten. Ufak bir savaş sahnesini anlatıp atmosfer kısmına son vereceğim yoksa bu inceleme yazısı bitmeyecek.
Îşte Starcraft Marine'i gibi hissetiğim o anlar
Öve öve bitiremediğim harita bu, sınırlar sürekli değişiyor.
Gelelim grafiklere ki bu atmosferin oluşmasını sağlayan en büyük faktör de oyunun son derece kaliteli grafikleri. Ancak her şeyden önemlisi bu denli büyük bir haritayı tek bir yükleme ekranıyla baştan başa (tabi ölmezseniz) dolaşabilme imkanı veren kadim büyünün adı ne? Şaka bir yana SOE ekibi öyle bir grafik motoru geliştirmiş ki o devasa haritada yüzlerce kiş birbirine giriyor (sadece tek bir cepheden bahsediyorum), hava araçları patlıyor, uçuşuyor, tanklar ortalığı cehenneme çeviriyor ama gram performans kaybı yaşamadan aksiyona tüm hızıyla devam edebiliyorsunuz. Forgelight grafik motorunun sadece bu özelliği bile oyunun grafik olarak tam puan alması için yeterli bence. Ancak incelemek gerekirse motorun “geniş alanları sorunsuca yaratmak”tan sonra en iyi olduğu alan ışıklandırma ve patlama efektleri diyebilirim. Oyun esnasında gece ve gündüz arasındaki fark ya da kıraç arazide tepenin üstünden gözünüzü alan güneş ışığı gibi her ışık efekti son derece hoş olmuş. Patlamaların en etkileyici tarafı ise oyundaki çoğu şey gibi “büyük” olması. “Patlama ne kadar büyükse o kadar iyidir!” mantığında bir insan olduğum için çoğu çatışmayı havai fişek töreni keyfiyle izlediğimi de belirtmek isterim. Özellikle sıcak çatışmalar esnasında tanklar birbirine girerken, kamikaze yapan ya da vurulan bir hava aracı da ortama dahil olunca tam bir grafik şöleni sizleri bekliyor diyebilirim. Bunun dışında kaplamalar, silah, araç bina ve tasarımları da oyunun geçtiği zaman dilimini ve havayı oldukça iyi yansıtmış. Gözüme takılan tek bir hata oldu, oda karakter animasyonlarının bazen sapıtması. Ancak oyunu hala kapalı beta da olduğunu da hatırlatmak gerekiyor ki, beta testlerin ilk başladığı zamanı editörümüz Aphophis bilir. (Kaplama yok lan oyunda!!! –Aphophis) Forgelight Engine benden bileğinin hakkıyla kapıyor pekiyiyi.
Atmosfer grafikler şahane, ama ölüm kaçınılmaz
Auraxis’de metal tınıları...
Gelelim sesler ve müziklere! Bu sefer bir değişiklik yapıp ilk olarak müziklerden başlamak istiyorum. İtiraf etmeliyim ki PlanetSide 2’ye girerken kesinlikle kayda değer bir müzik içeriği beklemiyordum. En kaliteli MMOFPS/TPS’ler de bile müzikler hep ikinci planda kalıyor çünkü. (Ah Ghost Recon, ah Ubisoft!) PlanetSide 2’de de durum çok farklı değil ama kesinlikle bu tarzdan oyunlara göre çok daha iyi bir seviyede. Örnek vermek gerekirse seçtiğiniz karakterin bağlı olduğu birliğe göre çalan müzik bile o imparatorluğun ruhunu çok iyi yansıtıyor. Örnek vermek gerekirse isyancıların tarafında olursanız arka planda metal müzik çalmaya başlıyor. Özgürlük ve cesaret pompalayan müzikler ortama dahil oluyor. Teknokrat bir devlet olan Vanu Sovereignty tarafındaysanız ince bir bayan sesi eşliğinde kilise ilahisine benzer (ama değil) bir müzik çalıyor. Bu müziklerin, birliklerin ruhunu çok iyi ifade ettiğini belirtmem lazım. Bunun dışında kışlalarda çalan müziklerde aksiyon dolu ortamda kısa süreliğine de olsa sakinleştirici bir etki yaratıyor. Tabi diyeceksiniz “Çatışmalarda devreye gazlayıcı müzikler giremez miydi?” Bu tabi ki güzel olurdu ama oyun size aksiyonu ve savaşın kitleselliğini o kadar iyi hissettiriyor ki patlamalar, bağırış çağırışlar, telsiz sesleri resmen bir senfoniye dönüşüyor. Ortama eklenecek muhtemel gaz müzikler “gereksiz kulak tırmalama”dan öteye geçmezmiş. Seslere gelirsek, en başından söylemem gereken bir şey var. Bir oyunda ilk kez lazer seslerinin kulaklarımı tırmalamadığını PlanetSide 2’de gördüm. Nedendir bilmiyorum ama Star Wars filmlerinde bile lazer sesleri hep rahatsız edici olmuştur benim için. PlanetSide 2’de ise yüzlerce lazer kartuşunu boşaltsam da inanılmaz keyif alarak yaptım bu işi. Bu küçücük örneğin dışında araçların sesleri, bir patlamanın vadide yankılanması (Evet, haritada onlarca hatta yüzlerce vadi var) gibi her türlü ses özelliği son derece kaliteli. Ses ve müzikler de oyunun genel kalitesini yansıtıyor.
Üslerin büyüklüğü korkutucu, hele de geceleri!
Oynanışa geldiğimizde klasik FPS kombinasyonlarından çok da farklı bir şey olmadığından, oyunun sosyal menüsünden ve diğer arayüzlerden kısaca bahsetmek istiyorum. SOE’yi tebrik etmek gerekir. Oyunun sosyal arayüzleri o kadar iyi hazırlanmış ki, direk olarak oyun içinden videonuzu kaydedebiliyor. Kaydettiğiniz videoyu Youtube hesabınıza yollayabiliyor yada Twitch.tv üzerinden yayın yapabiliyorsunuz. Bunun yanında bir Outfit (Guild) yaratmak da inanılmaz derecede basite indirgenmiş. Yalnızca ismini girip bir Outfit yaratabiliyorsunuz. Başka hiçbir ön gereksinim yok. Yarattıktan hemen sonra diğer oyuncuları da davet edebilirsiniz. Oyundaki takımları kontrol etmek ve yönetmek için de yine aynı arayüzleri kullanıyoruz. İçinde bulunduğunuz takımla her an telsiz üzerinden sesli sohbet yapabiliyorsunuz. Her şey oldukça basite indirgenmiş ve kullanıcı dostu olarak hazırlanmış. Bunca güzel özellik önünüzdeki hayatın uzunca bir kısmının Auraxis kıtasında geçeceğinin ufak bir habercisi olabilir.
Tek tıkla guild yarattığınız, video çekip yayınladığınız, takımınıza baktığınız arayüz
Siyasi Birlikler
3 adet siyasi birlikten bahsetmiştim yazının başında. Bunların hepside amaçları farklı gibi görünse de aslında Auraxis üzerindeki dominant güç olmaya çalışmaktan başka bir amaç gütmüyor. Sadece araçları farklı. Gelin bu 3 birliğe kısaca bir göz atalım.
Terran Repbulic: Askeri yönetime sahip bir devlet olan Terran Cumhuriyeti insanlığa barış getirmek için her ne kadar cumhuriyet olsa da baskıcı bir tavır içerisinde. Askeri güç, disiplin ve kanunlar Terranlar için en büyük değer yargılarını oluşturur.
New Conglomerate: Özgürlükleri için savaşan bir isyancı grubudur. New Conglomerate, Terran'ların askeri yönetimine ve ağır hukuki tabularına karşı bir tepkininin sonucunda ortaya çıkmıştır.
Vanu Sovereignty: İnsanlığın ancak Vanu teknolojisinin sırrını çözerek gelişebileceğine inanan teknokrat bir yönetime sahiptir. Bilim ve eski dinler Vanu Sovereignty’nin asıl alanı ve ilham kaynağıdır. Oyundaki en gizemli birlik diyebiliriz kendilerine.
Soldan sağa doğru; New Conglomerate, Terran Republic ve Vanu Soereignty
Sınıflar
PlanetSide 2’de toplamda 5 adet sınıf bulunuyor. Bu sınıfların hepsi de gayet “klasik” olarak nitelendirebileceğimiz ve herkesin aşina olduğu türden şeyler. Tabi her oyuncu kendi oyun tarzına uygun olarak çeşitli modifikasyonlar yapabilmekte. Bu da aslında sınıfların kişisel tercihlerle çok daha çeşitli hale geldiğini gösteriyor. Gelin sınıfların hepsine kısaca bir göz atalım.
Light Assault
Light Assault’lar diğer sınıflar kadar dayanıklı olmasa da birkaç değişik yönleriyle öne çıkıyor. Bunlardan ilki benim en sevdiğim özellik olan jetpack’ler. Ayağınızın altından size itiş gücü sağlayan bu mini roketler duvarları aşmanızı, düşmanları şaşırtmanızı yada bir binanın tepesine “zart” diye konuşlanmanızı sağlayabiliyor. İkinci olarak ise inanılmaz çeşitteki el bombaları. En fazla çeşitte el bombası kullanabilen sınıf oluyor kendileri. Bu sebeplerden ötürü orta ve yakın mesafede etkili olabiliyor Light Assault.
Engineer
Bildiğimiz mühendis işte! Ama böyle dediğime bakmayın, iyi bir mühendis arkadaşlarına büyük yarar sağlar. Sabit silahlar dikmek, araçları tamir etmek, manyetik kalkanlar oluşturmak, belli noktaları yada yapıları savunmak gibi birçok faydası var mühendisin. “Her eve lazım!”
Heavy Assault
Bunlar için “Light Assault’un ağır versiyonu” demek yerine “PlanetSide 2’nin Robocop’ları” demeyi tercih edeceğim. Gerek zırh gerekse ateş gücü konusunda rakipsiz diyebileceğimiz Heavy Assault’lar piyadeleri geçtim tanklara bile kafa tutabilecek ayarda. 5-6 tanesinin tank birliğini moloz yığınına çevirdiğini gördüm, varın gerisini siz düşünün.
Medic
“Team Fortress 2 muhabbetlerine girmeyeceğim arkadaş! Medeeeeeccccc!!!” Yine bildiğimiz doktor işte. PlanetSide 2’nin şifacı sınıfı da diyebiliriz. Başlıca görevi yaralıları hemencecik iyileştirmek, ölenleri de tekrar savaş alanına döndürmek olan bu arkadaşlar, cephede çoğu zaman kurtarıcı meleğiniz olacak. Sizin gibi bir çok oyuncudan aldıklar bu dualarla da büyük ihtimal cennete gidecektir. Şaka bir yana “Düşene bi tekme de ben atayım” demeyip tersine el uzatan bu sınıf belki de (Duruma göre değişir yani) oyunun en değerli birliklerinden birini oluşturuyor.
Infiltrator
Ağırı, hafifi, doktoru, mühendisi olur da casus olmaz mı? Kısaca özetlemek gerekirse. Klasik kamuflaj ve sessiz öldürme ustası. Hedefini birebirde ya da karmaşanın ortasında fark ettirmeden halletmeyi seçen oyuncuların 1 numaralı tercihi. Ateş hattından uzak durması gereken başlıca sınıf. Zırhının dayanıksız, ateş gücünün az olması Infiltrator’ü açık hedef olması durumunda “potansiyel beleş puan” haline getirir.
Mechanized Assault Exo-Suit (MAX)
Bu arkadaşlara diyecek hiçbir şey yok. Kendileri kelimelerin kifayetsiz kaldığı noktada “Tanka atla gel vs atalım” diyecek derecede yüzsüz ve de güçlü bir sınıftır. Hakkında hiçbir fikriniz olmasa dahi MAX yazısını görünce ortada bir haksızlık döndüğünü, karşıdakinin gereksiz derecede güçlü olduğunu hissedebiliyorsunuz. Şöyle açıklayayım ağır silahlarla donatılmış bir tür robot “giyen” (evet giyen!) bu arkadaşlar etraftayken tank bile güvenli değil!
Tanıştırayım, MAX. Evet, kaçmaya başlasanız sizin için iyi olur.
Sonuç
PlanetSide 2 onlarca ödül aldı demiştim yazının başında, boş yere kazanmadığını çok iyi anlamış oldum şu son iki günde. İtiraf etmeliyim ki inanılmaz atmosferiyle, devasa haritasıyla bu oyun beni benden aldı Arkadaş! MMOFPS’ler için standartları yeniden belirleyecek bir oyun yapmış SOE. Ancak önümüzdeki yıllarda pek de fazla oyunun bu standartları zorlamasını hatta yaklaşmasını bile uzak bir ihtimal olarak görüyorum. Ama şunu da belirtmeden edemeyeceğim, “PlanetSide 2 yalnızca incelemesi okunup videoları seyredilecek bir oyun değil. Herkesin denemesi gereken bir tecrübedir.” “Oynamazsanız çok şey kaybedersiniz” de demeyeceğim. Yalnızca son yıllarda piyasaya çıkmış en iyi MMOFPS tecrübesinden mahrum kalırsınız o kadar! PlanetSide 2’yi oynamak için MMOFPS fanı olmanıza gerek yok, “hiçbir oyunseverlerin kaçırmaması gereken bir hazine” diyerek de son yorumumu yapıyorum ve bu incelemeyi çok zor da olsa bitiriyorum. (Kaçırmayın bu oyunu!)
Evet arkadaşlar, bu sayede oyunu tanıdınız, biraz youtube da arama yaparak, örneğin gece savaşları gibi şeyleri oyunu sevmenize yardımcı olur. Bu arada resimlerde oyun ingilizce ama sonrasında Türkçe oldu, yükledikten sonra play tuşunun altındaki ingilizce yazan yere tıklayıp, alttan Türkçe'yi seçebilirsiniz
Gelelim önemli kısma, Taleworlds forumu olarak beraberce planetside 2 oynamacılık. bir etkinlik saati belirleyip beraberce birhaltlar karıştırabiliriz, sizden ricam ise isimlerinizde onbasi, binbasi, er, erbas, albay gibi ibareler bulunması, ben komik geldi diye onbasi necmi yaptım, kalın sağlıcakla...