Kalradya Tarihi?

Users who are viewing this thread

KhergitKhan

Sergeant Knight
Daha önceki konulara baktım,ve o konuları hortlatmak yerine böyle yeni bir sayfa açayım dedim.Oyun çıkalı yıllar oldu ve milyonlarca insana kavuştu.Fakat insan oynarken,geçmişte ne oldu,gelecekte ne olacak diye düşünmeye başlıyor.

Şu anda Kalradya'da 6 krallık var.Çoğu arkadaşımızın dediğine göre ise eskiden Kalradya üzerinde yaşamış büyük "İmparatorluk" var.

Fakat oyunun bir ana hikayesi yok.Bence burada toplanmalı ve hikaye yapmaya çalışmalıyız.Büyük birşeyler çıkacağına inanıyorum.Ve uzun hikayeler tabi.

Şimdi,öncelikle ben kendi hikayemi yazıyorum.Oyunumuz fantastik bir ortamda olduğu için gerçeği hiçbir şekilde karıştırmayacağım elbette.

Çok uzun yıllar önce,Büyük Tanrı Ythar kendine hizmet edecek yeni varlıklar yapmak istedi.Bu insanları kendisine köle yapacaktı.Hizmetkarlarını çağırdı ve onlara hemen evrenin en güzel köşesinden çamur getirmelerini emretti.Hizmertkarları çamuru getirdiler,Ythar onu şekillendirdi.Yapmayı bitirdikten sonra,onları Kalradya yerlilerin taktığı isimle "Tchaentus" a gönderdi.

Bu varlıkların "Tchaentus" a ilk geldikleri zaman hakkında fazla bilgi olmasa da,gelenlerin birbirlerini öldürmeye çalıştıkları varsayıldı.Zaman geçti,büyük uygarlıklar kuruldu,savaşlar yapıldı.Göçler yaşandı.Bu göçlerin en büyüğü de "Kan Donduran" göçüdür.Savaşlardan kaçan milyonlarca insan,büyük buzullardan geçerek Kalradya kıtasına varmayı başarmışlardır.Bu göçü anlatan 12000 yıllık günlükte,yazar şöyle anlatmaktadır:

-Geçtiğimiz yerlerde ne bir hayvan,ne bir bitki,ne su ne yiyecek hiçbirşey yoktu.Koskoca buzullardan geçtik,garip gelebilir ama etrafımız su ile kaplıydı.Ama içemiyorduk,su tamamen donmuştu.Kar yiyerek gidermeye çalışıyorduk susuzluğumuzu.Açlıktan insanlarımız birbirlerini öldürüp yediler.Yaklaşık on milyon kişiyken,ciddiyim on milyon kişiyken sadece 10.000 kişi olarak varabildik.

Göçün sonunda,insanlar kıtanın ortasına yürümeye karar verdiler.Bu kıta çok bereketli biryerdi.Kıtanın ortasına doğru ilerlerken kimisi aralarından ayrıldı,bazen yeni çocuklar doğdu.Daha da kalabalıklaştılar.

Sonunda varabildiklerinde,kıtanın en bereketli yeri olduğuna karar verdiler ve buraya eski dilde anlamı bereket olan "Dhierrim" ismini verdiler.Burada uygarlık kurdular.Kabilelere ayrıldılar,savaşlar yaptılar.Kalabalıklaştılar.Zaman geçiyordu,insanlar teknolojilerini ilerlettiler."Dhierrim" ismi okunması zor olduğundan sürekli değişti. "Dhrim" şeklini aldı.

İ.B.Ö. 378 (İmparatorluğun Batışından Önce 37:cool: Fendal adlı bir kahraman,en büyük kabile olan ve Dhrim çevresinde yayılmış olan Qyxdis ulusunun kumandanlığını yaptı.Birçok savaşlar kazanınca,kabile reisi onu ödüllendirdi ve ona Praven ve çevresini verdi.Fendal 12.386 kişi ile (asker sivil karışık) buraya göçtü.Kendine bir ulus kurdu,Qyxdis'e olan bağlılığını ilan etti.Bundan sonra sürecek 28 yıla "Feth Ylı" ismi verilecekti.

Fendalın kurduğu ve eski kitabelere göre o zamanki ismi olan "Kalradya Kabilesi" birçok fetih yaptı.Büyüdü,genişledi.Yakın zamanda Qyxdis'den daha büyük topraklaar sahip oldu.Onu kıskanan Qyxdis Reisi,ondan kendi alanına yaklaşık çoğu bölgeyi haraç olarak istedi.Fendal,buna razı gelmedi.Çabuk sinirlenen Fendal,bağımsızlığını ilan etti.Dhrim'e en kısa yol olan yerleri fethetti.Üstün bir strateji bilgisi vardı.Yakın zamanda Dhrimi kuşattı ve kazandı.Qyxdsi topraklarını bu sayede küçük savaşlarla elde etmiş oldu.

Kalradya hala boştu.Uzaktaki çöllere kadar yayıldı.Bu çöllerde büyük krallıklar yoktu,küçük kabilelerle uğraştyı sadece.Yakın zamanda heryeri eline geçirmişti.Kendisi artık çok yaşlanınca,kalan işi oğlu Ilmir'e bıraktı.

Ilmir de babası gibiydi,o da genişledi.Yakın zamanda koskocaman bir krallık kuruldu.Fakat İ.B.Ö. 129 Yılında " Durgunluk Dönemi" adı verilen bir döneme girdi.Artık savaşlarla uğraşamıyorlardı.Büyük bir alanda yayıldıkları için,iç isyanlar da fazlalaşıyordu.Bu da geriye kalan 65 yılda İmparatorluğun parçalanmasına yol açtı.Teknolojiye ayak uyduramıyorlardı.Özellikle demircilik alanında uzmanlaşmış olan barbar savaşçılar Kuzeylerden gelerek saldırdığında büyük kayıplara uğradılar.Bu adamlar kendilerine "Kuzeyli" manasına gelen "Nord" ismini koymuşlardı.Çok barbardılar.

Ve böylece,bugünkü halini aldııı.

Son tarafları biraz oldu bitti yaptım affınıza sığınıyorum  :oops:  :oops:

Hikaye tamamen fantastikktir.Yani gerçek dinler vs. yok.Yoksa müslümanım :grin: (Bunu burda niye vurguluyorsam artık :grin:)

Yazım hatalarım konusunda bilgilendirin lütfen.Sizden de muhteşem hikayeler bekliyorum.Lütfen gerçek dışı yani biraz fantastik olsun oyun dünyada geçmiyor.
 
Bu yazı tamamen oyun sürümlerinden ve oyundaki NPC hikayelerinden esinlenerek yazılmıştır

Dediğin gibi ilk başta bir Kalradya İmparatorluğu vardı. Bu imparatorluk yıkılıyor ve 2 ye bölünüyor. Bu krallıklar Svadya ve Vaegir. Rodoklar sanırsam svadyaya yapılan bir isyan karşı kuruluyor. Rodoklarda Krallar bir konsül tarafından seçiliyor. Nordlar, Nordland dan gemileriyle gelip Kalradya nın bütün kuzeyini işgal ediyor ve bugünkü sınırına ulaşıyor. Kergitler oyuna bir akıncı birimi olarak geliyor. Onlarda sonradan Kalradya nın Doğudaki Steplerinden geliyorlar. Sarranid de zaten Sarrdak çölünde yaşayan bedevilerin kurduğu bir krallık. Oyunda ilginçtir Geroia adlı bir yer var. Bu yer tamamen Kalradya nın dışında olsa da Bazı NPClerin anavatanıdır misal Lezalit Geroia Kontunun oğludur. Benim açıkçası en çok merak ettiğim şey Geroia diyarı. Umarım Bannerlorda eklerler
 
colombos said:
Bu yazı tamamen oyun sürümlerinden ve oyundaki NPC hikayelerinden esinlenerek yazılmıştır

Dediğin gibi ilk başta bir Kalradya İmparatorluğu vardı. Bu imparatorluk yıkılıyor ve 2 ye bölünüyor. Bu krallıklar Svadya ve Vaegir. Rodoklar sanırsam svadyaya yapılan bir isyan karşı kuruluyor. Rodoklarda Krallar bir konsül tarafından seçiliyor. Nordlar, Nordland dan gemileriyle gelip Kalradya nın bütün kuzeyini işgal ediyor ve bugünkü sınırına ulaşıyor. Kergitler oyuna bir akıncı birimi olarak geliyor. Onlarda sonradan Kalradya nın Doğudaki Steplerinden geliyorlar. Sarranid de zaten Sarrdak çölünde yaşayan bedevilerin kurduğu bir krallık. Oyunda ilginçtir Geroia adlı bir yer var. Bu yer tamamen Kalradya nın dışında olsa da Bazı NPClerin anavatanıdır misal Lezalit Geroia Kontunun oğludur. Benim açıkçası en çok merak ettiğim şey Geroia diyarı. Umarım Bannerlorda eklerler

Georia, Balion ve Zendar'ın hızlı savaştaki doğduğu yerleri de çok merak ediyorum ben. Bu arada Alayen de Georia soyundan geldiğini söylüyor.

Bi de Zendar cidden iyiydi, yeni oyunda yeniden eklenmesini çok isterim.
 
Açıkçası biz onlarca hatta uğraşşak yüzlerce kurgu yapabiliriz. Gerek kronolojik olaylar olarak gerekse de oyuna eklenmesini istediğimiz görev serilerinin hikaye olarak anlatılması olsun. Güzel olur. Ama önce Armağan Reis'in gelip "yapın" demesi lazım. Armağan Reis "yapın" derse biz onlarca kronolojik hikaye yazarız. Mesela

1000              700        400                      300                                100      0  100                          200                              300
-----------------------------------------------------------------------------------------İ.B.---------------------------------------------------------------------

Şeklinde bir krolonoloji yapıp aralarını doldurabiliriz. Mesela İ.B.Ö.1000 ile İ.B.Ö.700 arasındaki bilinen olaylar  İ.B 0 ile İ.B.S.100 arasındaki bilinen olaylardan çok az olmalı ve birer efsane şeklinde olmalı. Tabii bunun için Taleworlds'ün bir blog ile bizi tam olarak karar verdikleri kronolojiden ve mühim olaylardan haberdar etmeleri gerekir. Bunu yaptıkları takdirde tartışır ve tarihi şekillendiririz.

İnanır mısınız benim de bugün aklımdan geçmişti. "Ulan şu Sarranidlerin yönetici tabakasını Memlük Devletinde olduğu gibi Türk (Kergit) yapsalar da halkı Sardak olsa" demiştim. Aklımdan bunun hikayesi geçmişti.

EK: Benim çok önce yaptığım oyuna kitap eklenmesi olayına(eğer gerçekleştirildiyse) bu yansıtılabilir. Mesela Sarranidlerin meşhur bir halk hikayesi olan "Me'munzade Ebu İshak'ın Fetihleri ve Cengleriı" diye bir kitap Sarranid topraklarında acayip yaygın olabilir. Yani bir köyde bile en azından bir kopası olabilir. O köye gece girdiğimizde köy halkının okuma yazma bilen adamın başına toplanıp ateş yakıp gazavatname dinlediklerini görebiliriz.
 
Kalradya tarihi yeniden kurgulanırsa TW bunu özel ve işibilen birkaç elemanla yapar diye düşünüyorum.

Hadi diyelim yaptı, Türkçe Forum'daki en iyi yazar Canissarius idi hatırladığım kadarıyla. Türkçe Forum'a kalmaz o iş, yabancı forumdakileri bir görseniz.
 
İ.B.Ö. 10.000'e kadar dayanması iyi olurdu evet ben bayağı kısa kestim.Ben yakın tarihi anlattım.

Bence İ.B.Ö. öncesi uygarlıklar da biraz ön plana alınmalı.Bunlar nasıl uygarlıklardı,kurucuları,yönetim biçimleri vs. vs.

Kalradya etrafında olan yerler de anlatılmalı iyice.

Ayrıca "Eski Dil" ,"Ortak Dil (Kalradya İmparatorluğu)" , gibi şeyler de eklenmeli diye düşünüyorum.Bunun sayesinde belki o zamanlar konulmuş isimlerin anlamları yazılabilirir. (Dhierrim:Bereket) gibi.
 
colombos said:
Bu yazı tamamen oyun sürümlerinden ve oyundaki NPC hikayelerinden esinlenerek yazılmıştır

Dediğin gibi ilk başta bir Kalradya İmparatorluğu vardı. Bu imparatorluk yıkılıyor ve 2 ye bölünüyor. Bu krallıklar Svadya ve Vaegir. Rodoklar sanırsam svadyaya yapılan bir isyan karşı kuruluyor. Rodoklarda Krallar bir konsül tarafından seçiliyor. Nordlar, Nordland dan gemileriyle gelip Kalradya nın bütün kuzeyini işgal ediyor ve bugünkü sınırına ulaşıyor. Kergitler oyuna bir akıncı birimi olarak geliyor. Onlarda sonradan Kalradya nın Doğudaki Steplerinden geliyorlar. Sarranid de zaten Sarrdak çölünde yaşayan bedevilerin kurduğu bir krallık. Oyunda ilginçtir Geroia adlı bir yer var. Bu yer tamamen Kalradya nın dışında olsa da Bazı NPClerin anavatanıdır misal Lezalit Geroia Kontunun oğludur. Benim açıkçası en çok merak ettiğim şey Geroia diyarı. Umarım Bannerlorda eklerler

Bu kısma katılmıyorum.

İmparatorluk Muhtemelen, Svadya, Rodok, Nord ve Vaegir topraklarının bir kısmını veya tamamını kaplıyordu. Daha sonrra Bannerlorddan  öğrendiğimiz gibi son imparator ölünce 3 e bölündü, ve çevredeki akıncı ve bağımsızlık kazanan vassallar tarafından yıkıldı, düşük bi ihtimallede olsa Svadya bu üç bölünmüş parçadan biri olabilir.
 
Aslında benim de bu konuyla ilgili bir senaryom vardı. Yani kendi uydurduğum bir geçmiş. Baya da detaylandırmıştım. Madem konusu açılmış, bende özetini yazayım buraya. :grin:

Kıtanın doğusundaki büyük İmparatorluk, topraklarını genişletme yürüyüşünde durmaksızın ilerliyordu. Lejyonlar fetih üzerine fetih yapıyor, düşmanlar bir bir diz çöktürülüyordu. Sonunda öyle bir duruma geldi ki, yenilmez İmparatorluk orduları, kıtanın en batısındaki Kalradya’ya kadar ilerlediler. Kalradya’nın yerli halkı olan Svadyanların cılız direnişi karşısında zorlanmadan toprakları kontrol altına aldılar. Zamanının en mükemmel gücü olan İmparatorluğun, Kalradya’yı kendi eyaleti yapmasıyla, ülke teknolojik alanda yeniliklerle tanıştı.

Ama her krallık, devlet ve İmparatorluk gibi büyük İmparatorluğunda sonu yaklaşıyordu. İmparatorluğun 3.Lejyonunun generali ve Kalradya’nın Valisi Aethel Druel’in oğlu Dhirim Druel, Kalradya topraklarında doğmuş ve en yakın arkadaşları İmparatorluğun vesayeti altındaki Svadyan soyluları olmuştu. Beklide bu nedenle, genç Druel’in kalbi İmparatorluk için değil de Svadyan Krallığı için çarpıyordu. Ve bu gerçek pekte saklı kalmadı. Aethel öldüğünde, Dhirim yeni Kalradya valisi ilan edildi. İlk işi de, Svadyan asileri takip bahanesiyle Lejyonu Swadin ovasındaki ormanlara sokmak oldu. Oysa bu, Svadyan soylularından olan ve daha sonra Svadyan Kralı olacak Klegus Swad’ın ve en yakın arkadaşı Dhirim Druel’in birlikte hazırladığı hain bir tuzaktan başka bir şey değildi. O ormanlık alanda Svadyanların kurduğu tuzaklar ve yaptıkları saldırılar neticesinde bütün Lejyon katledildi…

İmparatorluk zaten kıtanın dört bir yanındaki isyanlarla uğraşırken, Kalradya’daki bu olaya hazırlıksız yakalanmıştı. Neticede Svadyan Krallığı kuruldu ve Dhirim Druel, Kralın danışmanı olarak bu yeni Krallıkta görevinin başına geçti. Svadyanlar Dhirim Druel’e o kadar büyük bir sevgi beslediler ki, daha önce İmparatorluğun Valisinin Kalradya’yı yönettiği Aolin şehrinin ismini Dhirim olarak değiştirdiler… Onun ismini ve yaptıklarını sonsuza kadar hatırlamak istiyorlardı…

Tabii yeni Svadya Krallığındaki ilk çıkar çatışmalarda başlamıştı bu sırada… Kralın küçük kardeşi Kurin, Krallığın ikiye bölünmesini ve iki Kral tarafından yönetilmesini talep ediyordu. Ve azımsanamayacak bir destekçi sayısı da vardı. Klegus ve Dhirim, bu teklifi şiddetle reddetti ve Krallığın tek parça olarak ve tek bir kral tarafından yönetileceğini belirtti. Ve Duril aldığı bu cevaba karşılık olarak kılıcına sarıldı. O ve destekçileri, ülkeyi kasıp kavuran bir isyanı ateşledi. Ama kanlı savaşların sonunda Klegus ve onun sağ kolu Dhirim ikilisiyle başa çıkamayacağını anladı ve destekçilerini de alıp, hiç kimsenin yaşamadığı, karın üzerinden eksik olmadığı topraklara sığındı. Kral Klegus, dondurucu soğuğun eksik olmadığı topraklara ordusunu sokmak ve yeni Krallığı kuvvetsiz bırakmak istemediğinden, kardeşine karşı ordusunu kullanmaktan vazgeçti. Ve Kurin liderliğinde karlı topraklarda yaşayan bu insanlar, daha sonradan İmparatorluk dilinde ‘Soğuk Kan’ diye anılan Vaegir olarak isimlendirildi…

Tabiî ki de Kalradya’da kurulacak son Krallık değildi Vaegirler. Güneybatının dağlık bölgelerinde, İmparatorluk döneminde köle olarak madenlerde çalışmak için getirilen, ama çıkan büyük bir isyandan faydalanarak dağların yamaçlarına kadar çıkarak orada yaşamaya başlayan insanlar vardı. Bu İnsanlar, dağların içine oydukları evlerde ve avcılık yaparak yıllarca İmparatorluktan saklanmayı başarmışlardı. İmparatorluğun gittiği duyulduğunda bile, bu insanlar dağlardan inmediler. Çünkü bu dağlar onlar için olabilecek en güvenli yerlerdi. Ama böyle vahşi hayatı yaşamaya devam da edemezlerdi. Sonunda daha önce köleliği tatmış bu halk birleşerek aralarından bir lider seçti. Böylelikle, Rodok Krallarının seçimle tahta çıkması geleneği de başlamış oluyordu. Yavaş yavaş dağlardaki Madenleri kazmaya, gelişmeye başladılar. Svadyanlar tarafından ‘İmparatorluk Artıkları’ anlamına gelen Rodok kelimesiyle adlandırılan halk, Svadyanların yaptığı saldırılar karşısında, bölgeyi çok iyi bilmesi ve coğrafi avantaj gibi nedenlerden dolayı başarıyla savunma yaptı. Sonunda, Rodok halkının Dağlık bölgeden atılamayacağını anlayan Svadyan Krallığı bölgeyi fetihten vazgeçti. Ve Rodok Krallığı kurulmaya başlandı…

Sonraki yabancılar ise, deniz ötesinden gelen geniş kalkanlı, uzun sakallı barbarlardı. Denizin ötesindeki Donmuş topraklardan gelen bu yabancılar, ilk olarak Vaegir’lerle karşılaştılar. Ve yüzyıllar sürecek düşmanlığın ilk kıvılcımları o zaman başladı. Nord’lar karaya çıktıkları andan itibaren hızlı bir işgale giriştiler. Vaegir soyluları ne olduğunu anlayamadan, kıyı şeridinin bir bölümünü ele geçirmişlerdi. Daha sonra işgallerinin hızı düştü ve Vaegirler başarılı bir şekilde kendilerine Nord diyen bu kuzeyli barbarları durdurdular. Ama asla kaybedilen toprakları geri alamadılar ve Nord Krallığı kurulmuş oldu.

Kalradya sınırlarının ötesinde, doğuda ise at üstünde bir kavim, Kalradya topraklarına doğru dörtnala ilerliyordu. Büyük Kergit Kağanlığı adı verilen devletin kağanı Megen Kağan, Sender isimli komutanına verdiği görevle, yanında büyük bir orduyla batıya at sürmesini, yağma yapıp ganimet kazanırken, bir yandan da yeni topraklar keşfetmesini emretmişti. Sender, kağandan aldığı bu emri gerçekleştirmek için uzun bir süre at sürdü. Kadın, çocuk ve askerlerden oluşan kabilesini savaşa sürüklüyor, yağma edilecek ve keşfedilecek topraklar arıyordu. Bazı zayıf ülkeleri yağmalasa da, Sender birçok savaştan mağlup çıkmıştı. Sonunda Kalradya bozkırlarına ulaştıklarında, Senderin kabilesi çok yıpranmıştı. Topladıkları ganimet yeterli değildi ve daha ilerideki topraklarda Svadyan, Rodok ve Vaegir Krallıkları vardı. Yani daha fazla ilerleyemezlerdi. Ama geri dönmeye niyetlenseler de, bunu başaramadan bütün kabile yok olurdu… Sencer çaresizce buradaki bozkıra yerleştirdi kabilesini. Ve zamanla da Kergit Hanlığı olarak anılacak ülkesini kurdu. Bu olay Büyük Kergit Kağanlığında duyuldu bir süre sonra. Ama Kağanlık ikiye bölünmüştü ve birbirileriyle savaşıyordular. Yani çaresizce, uzaklarda yeni bir Kergit devleti kurmasını izlediler Sender’in…

Kalradya’nın son misafiri olan Sarranidler de çölden çıkıp geldi;  Kalradya’nın güneydeki çölünü aştığınızda ölü topraklar olarak ün salan, üzerinde tek bir su kaynağının bulunmadığı, bir tek bitkinin bile yaşamadığı bir yer uzanırdı. Burayı geçebilirseniz, karşınıza daha büyük bir çöl çıkardı. Ama bu çöl, büyük bir Sultanlığa da ev sahipliği yapıyordu. Büyük Sarranid Sultanlığı, masallardan çıkmış bir sultanlık gibiydi. Çölün ortasına kurulmuş büyük şehirler, cennet gibi vahalar… Ama işin aslı, bundan çok uzaktı. Sultanlığında kendi içinde sorunları vardı. Sultan Hazedun, önceki sultanın yerine geçen küçük kardeşiydi. Hazedun, ilk iş olarak önceki sultanın oğlu Sarrdak’ı Sultanlıktan uzaklaştırmak istiyordu. Çünkü tahtına bir rakip istemiyordu. Genç Sarrdak, babasını öldürmekle itham edildi. Tutuklandı ve hapsedildi. Ama yasalar, suçu ne olursa olsun sultan soyundan birinin öldürülmesini mümkün kılmıyordu. Bu nedenle Sarrdak, göç etmeye zorlandı. Sarrdak göç hazırlıklarına başlarken, Sarrdak’ın göç etmeye zorlanması bütün halk arasında hızla yayıldı. Önceki sultanın oğlu, arkasında hiç beklemediği bir desteği buldu. Hazedun’un yönetiminden memnun olmayanlar, Sarrdak’ı desteklemeye başlamıştı. Olaylar şiddet olaylarına dönüşmekte fazla gecikmedi.

Sarrdak’ın adını ağzına alan bazı çevreler askerlere saldırdı, Hazedun’un tahtı bırakmasını istedi. Olaylar, kanlı bir iç savaşa doğru yönleniyordu. Ama Sarrdak akıllı ve sağduyulu bir gençti. Tahta geçmek gibi bir niyeti olmadığını, ülkede bir iç savaş başlatıp halkı sefalete sürüklemek istemediğini ve kardeşkanı dökülmesini istemediğini belirtti. Ve bu davranışla, halkının gözünde daha büyük bir değer kazandı. Sarrdak göç zamanı geldiğinde, arkasında binlerce Sarranidliyi buldu. Halkın onu destekleyen kısmı, onunla beraber göç edecek, genç Sarrdak’ın kaderini paylaşacaktı. Böylelikle ‘Kutlu göç’ adı verilen olay yaşandı. Sultan Hazedun, hiç istemese de Sarrdak’ı destekleyenlerin ayrılmasına da izin verdi. Çünkü izin vermemesi durumunda, isyan çıkması kesindi.

Sarrdak’la beraber, görevinden istifa eden yüzlerce asker ve binlerce sivilden oluşan halk kuzeye yöneldi. Ölü toprakları geçip, kendi adının verileceği Sarrdak çölüne vardılar. Kalradya topraklarına girmişlerdi. Daha fazla ilerleyemediler, çünkü batıda Rodok Krallığı, kuzeyde ise Kergit Hanlığı toprakları vardı. Kalradya’daki diğer krallıklar ve halklar, çölden aniden çıkıp gelen bu insanları şaşkınlıkla karşıladı. Daha önce insan yaşamayan bu çöle yerleşen Sarranidler, genç Sarrdak’ı liderleri ilan ettiler. Ve yerleştikler topraklara, ölü toprakları aşıp burayı bulan Sarrdak’ın ismini verdiler. Sarrdak çölünde, yeni bir sultanlık kurdular yavaş yavaş… Çöl boyunca yerleştiklerinde, artık genişleme vaktinin geldiğini düşündüler… Genç Sarrdak, artık yaşlanmıştı. Ama zekâsından ve liderliğinden hiçbir şey kaybetmemişti. Çölün doğusundan dolanarak Kergit başkenti Tulga’yı kuşatmak ve kısa bir süre de ele geçirerek, Kergit hanlığına büyük bir darbe vurarak bozkırın hâkimiyetini alma yönünde büyük bir adım atmak gibi bir plan yaptı. Tulga kuşatmasını yapamadan Kergit orduları tarafından karşılandı. Ruhu genç ama bedeni yaşlı olan Sarrdak, ön saflarda savaşırken Kergitler tarafından öldürüldü. Böylece bozkırın kapıları Sarranidlere uzun bir süreliğine kapanırken, Kalradya’da meşhur olan Kergit-Sarranid düşmanlığı da başladı… 

Tamamen uydurma ve biraz kısaltılmış hali bu..  :grin:
 
Kızıl $aman said:
Aslında benim de bu konuyla ilgili bir senaryom vardı. Yani kendi uydurduğum bir geçmiş. Baya da detaylandırmıştım. Madem konusu açılmış, bende özetini yazayım buraya. :grin:

Kıtanın doğusundaki büyük İmparatorluk, topraklarını genişletme yürüyüşünde durmaksızın ilerliyordu. Lejyonlar fetih üzerine fetih yapıyor, düşmanlar bir bir diz çöktürülüyordu. Sonunda öyle bir duruma geldi ki, yenilmez İmparatorluk orduları, kıtanın en batısındaki Kalradya’ya kadar ilerlediler. Kalradya’nın yerli halkı olan Svadyanların cılız direnişi karşısında zorlanmadan toprakları kontrol altına aldılar. Zamanının en mükemmel gücü olan İmparatorluğun, Kalradya’yı kendi eyaleti yapmasıyla, ülke teknolojik alanda yeniliklerle tanıştı.

Ama her krallık, devlet ve İmparatorluk gibi büyük İmparatorluğunda sonu yaklaşıyordu. İmparatorluğun 3.Lejyonunun generali ve Kalradya’nın Valisi Aethel Druel’in oğlu Dhirim Druel, Kalradya topraklarında doğmuş ve en yakın arkadaşları İmparatorluğun vesayeti altındaki Svadyan soyluları olmuştu. Beklide bu nedenle, genç Druel’in kalbi İmparatorluk için değil de Svadyan Krallığı için çarpıyordu. Ve bu gerçek pekte saklı kalmadı. Aethel öldüğünde, Dhirim yeni Kalradya valisi ilan edildi. İlk işi de, Svadyan asileri takip bahanesiyle Lejyonu Swadin ovasındaki ormanlara sokmak oldu. Oysa bu, Svadyan soylularından olan ve daha sonra Svadyan Kralı olacak Klegus Swad’ın ve en yakın arkadaşı Dhirim Druel’in birlikte hazırladığı hain bir tuzaktan başka bir şey değildi. O ormanlık alanda Svadyanların kurduğu tuzaklar ve yaptıkları saldırılar neticesinde bütün Lejyon katledildi…

İmparatorluk zaten kıtanın dört bir yanındaki isyanlarla uğraşırken, Kalradya’daki bu olaya hazırlıksız yakalanmıştı. Neticede Svadyan Krallığı kuruldu ve Dhirim Druel, Kralın danışmanı olarak bu yeni Krallıkta görevinin başına geçti. Svadyanlar Dhirim Druel’e o kadar büyük bir sevgi beslediler ki, daha önce İmparatorluğun Valisinin Kalradya’yı yönettiği Aolin şehrinin ismini Dhirim olarak değiştirdiler… Onun ismini ve yaptıklarını sonsuza kadar hatırlamak istiyorlardı…

Tabii yeni Svadya Krallığındaki ilk çıkar çatışmalarda başlamıştı bu sırada… Kralın küçük kardeşi Kurin, Krallığın ikiye bölünmesini ve iki Kral tarafından yönetilmesini talep ediyordu. Ve azımsanamayacak bir destekçi sayısı da vardı. Klegus ve Dhirim, bu teklifi şiddetle reddetti ve Krallığın tek parça olarak ve tek bir kral tarafından yönetileceğini belirtti. Ve Duril aldığı bu cevaba karşılık olarak kılıcına sarıldı. O ve destekçileri, ülkeyi kasıp kavuran bir isyanı ateşledi. Ama kanlı savaşların sonunda Klegus ve onun sağ kolu Dhirim ikilisiyle başa çıkamayacağını anladı ve destekçilerini de alıp, hiç kimsenin yaşamadığı, karın üzerinden eksik olmadığı topraklara sığındı. Kral Klegus, dondurucu soğuğun eksik olmadığı topraklara ordusunu sokmak ve yeni Krallığı kuvvetsiz bırakmak istemediğinden, kardeşine karşı ordusunu kullanmaktan vazgeçti. Ve Kurin liderliğinde karlı topraklarda yaşayan bu insanlar, daha sonradan İmparatorluk dilinde ‘Soğuk Kan’ diye anılan Vaegir olarak isimlendirildi…

Tabiî ki de Kalradya’da kurulacak son Krallık değildi Vaegirler. Güneybatının dağlık bölgelerinde, İmparatorluk döneminde köle olarak madenlerde çalışmak için getirilen, ama çıkan büyük bir isyandan faydalanarak dağların yamaçlarına kadar çıkarak orada yaşamaya başlayan insanlar vardı. Bu İnsanlar, dağların içine oydukları evlerde ve avcılık yaparak yıllarca İmparatorluktan saklanmayı başarmışlardı. İmparatorluğun gittiği duyulduğunda bile, bu insanlar dağlardan inmediler. Çünkü bu dağlar onlar için olabilecek en güvenli yerlerdi. Ama böyle vahşi hayatı yaşamaya devam da edemezlerdi. Sonunda daha önce köleliği tatmış bu halk birleşerek aralarından bir lider seçti. Böylelikle, Rodok Krallarının seçimle tahta çıkması geleneği de başlamış oluyordu. Yavaş yavaş dağlardaki Madenleri kazmaya, gelişmeye başladılar. Svadyanlar tarafından ‘İmparatorluk Artıkları’ anlamına gelen Rodok kelimesiyle adlandırılan halk, Svadyanların yaptığı saldırılar karşısında, bölgeyi çok iyi bilmesi ve coğrafi avantaj gibi nedenlerden dolayı başarıyla savunma yaptı. Sonunda, Rodok halkının Dağlık bölgeden atılamayacağını anlayan Svadyan Krallığı bölgeyi fetihten vazgeçti. Ve Rodok Krallığı kurulmaya başlandı…

Sonraki yabancılar ise, deniz ötesinden gelen geniş kalkanlı, uzun sakallı barbarlardı. Denizin ötesindeki Donmuş topraklardan gelen bu yabancılar, ilk olarak Vaegir’lerle karşılaştılar. Ve yüzyıllar sürecek düşmanlığın ilk kıvılcımları o zaman başladı. Nord’lar karaya çıktıkları andan itibaren hızlı bir işgale giriştiler. Vaegir soyluları ne olduğunu anlayamadan, kıyı şeridinin bir bölümünü ele geçirmişlerdi. Daha sonra işgallerinin hızı düştü ve Vaegirler başarılı bir şekilde kendilerine Nord diyen bu kuzeyli barbarları durdurdular. Ama asla kaybedilen toprakları geri alamadılar ve Nord Krallığı kurulmuş oldu.

Kalradya sınırlarının ötesinde, doğuda ise at üstünde bir kavim, Kalradya topraklarına doğru dörtnala ilerliyordu. Büyük Kergit Kağanlığı adı verilen devletin kağanı Megen Kağan, Sender isimli komutanına verdiği görevle, yanında büyük bir orduyla batıya at sürmesini, yağma yapıp ganimet kazanırken, bir yandan da yeni topraklar keşfetmesini emretmişti. Sender, kağandan aldığı bu emri gerçekleştirmek için uzun bir süre at sürdü. Kadın, çocuk ve askerlerden oluşan kabilesini savaşa sürüklüyor, yağma edilecek ve keşfedilecek topraklar arıyordu. Bazı zayıf ülkeleri yağmalasa da, Sender birçok savaştan mağlup çıkmıştı. Sonunda Kalradya bozkırlarına ulaştıklarında, Senderin kabilesi çok yıpranmıştı. Topladıkları ganimet yeterli değildi ve daha ilerideki topraklarda Svadyan, Rodok ve Vaegir Krallıkları vardı. Yani daha fazla ilerleyemezlerdi. Ama geri dönmeye niyetlenseler de, bunu başaramadan bütün kabile yok olurdu… Sencer çaresizce buradaki bozkıra yerleştirdi kabilesini. Ve zamanla da Kergit Hanlığı olarak anılacak ülkesini kurdu. Bu olay Büyük Kergit Kağanlığında duyuldu bir süre sonra. Ama Kağanlık ikiye bölünmüştü ve birbirileriyle savaşıyordular. Yani çaresizce, uzaklarda yeni bir Kergit devleti kurmasını izlediler Sender’in…

Kalradya’nın son misafiri olan Sarranidler de çölden çıkıp geldi;  Kalradya’nın güneydeki çölünü aştığınızda ölü topraklar olarak ün salan, üzerinde tek bir su kaynağının bulunmadığı, bir tek bitkinin bile yaşamadığı bir yer uzanırdı. Burayı geçebilirseniz, karşınıza daha büyük bir çöl çıkardı. Ama bu çöl, büyük bir Sultanlığa da ev sahipliği yapıyordu. Büyük Sarranid Sultanlığı, masallardan çıkmış bir sultanlık gibiydi. Çölün ortasına kurulmuş büyük şehirler, cennet gibi vahalar… Ama işin aslı, bundan çok uzaktı. Sultanlığında kendi içinde sorunları vardı. Sultan Hazedun, önceki sultanın yerine geçen küçük kardeşiydi. Hazedun, ilk iş olarak önceki sultanın oğlu Sarrdak’ı Sultanlıktan uzaklaştırmak istiyordu. Çünkü tahtına bir rakip istemiyordu. Genç Sarrdak, babasını öldürmekle itham edildi. Tutuklandı ve hapsedildi. Ama yasalar, suçu ne olursa olsun sultan soyundan birinin öldürülmesini mümkün kılmıyordu. Bu nedenle Sarrdak, göç etmeye zorlandı. Sarrdak göç hazırlıklarına başlarken, Sarrdak’ın göç etmeye zorlanması bütün halk arasında hızla yayıldı. Önceki sultanın oğlu, arkasında hiç beklemediği bir desteği buldu. Hazedun’un yönetiminden memnun olmayanlar, Sarrdak’ı desteklemeye başlamıştı. Olaylar şiddet olaylarına dönüşmekte fazla gecikmedi.

Sarrdak’ın adını ağzına alan bazı çevreler askerlere saldırdı, Hazedun’un tahtı bırakmasını istedi. Olaylar, kanlı bir iç savaşa doğru yönleniyordu. Ama Sarrdak akıllı ve sağduyulu bir gençti. Tahta geçmek gibi bir niyeti olmadığını, ülkede bir iç savaş başlatıp halkı sefalete sürüklemek istemediğini ve kardeşkanı dökülmesini istemediğini belirtti. Ve bu davranışla, halkının gözünde daha büyük bir değer kazandı. Sarrdak göç zamanı geldiğinde, arkasında binlerce Sarranidliyi buldu. Halkın onu destekleyen kısmı, onunla beraber göç edecek, genç Sarrdak’ın kaderini paylaşacaktı. Böylelikle ‘Kutlu göç’ adı verilen olay yaşandı. Sultan Hazedun, hiç istemese de Sarrdak’ı destekleyenlerin ayrılmasına da izin verdi. Çünkü izin vermemesi durumunda, isyan çıkması kesindi.

Sarrdak’la beraber, görevinden istifa eden yüzlerce asker ve binlerce sivilden oluşan halk kuzeye yöneldi. Ölü toprakları geçip, kendi adının verileceği Sarrdak çölüne vardılar. Kalradya topraklarına girmişlerdi. Daha fazla ilerleyemediler, çünkü batıda Rodok Krallığı, kuzeyde ise Kergit Hanlığı toprakları vardı. Kalradya’daki diğer krallıklar ve halklar, çölden aniden çıkıp gelen bu insanları şaşkınlıkla karşıladı. Daha önce insan yaşamayan bu çöle yerleşen Sarranidler, genç Sarrdak’ı liderleri ilan ettiler. Ve yerleştikler topraklara, ölü toprakları aşıp burayı bulan Sarrdak’ın ismini verdiler. Sarrdak çölünde, yeni bir sultanlık kurdular yavaş yavaş… Çöl boyunca yerleştiklerinde, artık genişleme vaktinin geldiğini düşündüler… Genç Sarrdak, artık yaşlanmıştı. Ama zekâsından ve liderliğinden hiçbir şey kaybetmemişti. Çölün doğusundan dolanarak Kergit başkenti Tulga’yı kuşatmak ve kısa bir süre de ele geçirerek, Kergit hanlığına büyük bir darbe vurarak bozkırın hâkimiyetini alma yönünde büyük bir adım atmak gibi bir plan yaptı. Tulga kuşatmasını yapamadan Kergit orduları tarafından karşılandı. Ruhu genç ama bedeni yaşlı olan Sarrdak, ön saflarda savaşırken Kergitler tarafından öldürüldü. Böylece bozkırın kapıları Sarranidlere uzun bir süreliğine kapanırken, Kalradya’da meşhur olan Kergit-Sarranid düşmanlığı da başladı… 

Tamamen uydurma ve biraz kısaltılmış hali bu..  :grin:

Resmen kitap yazmışsın :grin:
 
KhergitKhan said:
Kızıl $aman said:
Aslında benim de bu konuyla ilgili bir senaryom vardı. Yani kendi uydurduğum bir geçmiş. Baya da detaylandırmıştım. Madem konusu açılmış, bende özetini yazayım buraya. :grin:

Kıtanın doğusundaki büyük İmparatorluk, topraklarını genişletme yürüyüşünde durmaksızın ilerliyordu. Lejyonlar fetih üzerine fetih yapıyor, düşmanlar bir bir diz çöktürülüyordu. Sonunda öyle bir duruma geldi ki, yenilmez İmparatorluk orduları, kıtanın en batısındaki Kalradya’ya kadar ilerlediler. Kalradya’nın yerli halkı olan Svadyanların cılız direnişi karşısında zorlanmadan toprakları kontrol altına aldılar. Zamanının en mükemmel gücü olan İmparatorluğun, Kalradya’yı kendi eyaleti yapmasıyla, ülke teknolojik alanda yeniliklerle tanıştı.

Ama her krallık, devlet ve İmparatorluk gibi büyük İmparatorluğunda sonu yaklaşıyordu. İmparatorluğun 3.Lejyonunun generali ve Kalradya’nın Valisi Aethel Druel’in oğlu Dhirim Druel, Kalradya topraklarında doğmuş ve en yakın arkadaşları İmparatorluğun vesayeti altındaki Svadyan soyluları olmuştu. Beklide bu nedenle, genç Druel’in kalbi İmparatorluk için değil de Svadyan Krallığı için çarpıyordu. Ve bu gerçek pekte saklı kalmadı. Aethel öldüğünde, Dhirim yeni Kalradya valisi ilan edildi. İlk işi de, Svadyan asileri takip bahanesiyle Lejyonu Swadin ovasındaki ormanlara sokmak oldu. Oysa bu, Svadyan soylularından olan ve daha sonra Svadyan Kralı olacak Klegus Swad’ın ve en yakın arkadaşı Dhirim Druel’in birlikte hazırladığı hain bir tuzaktan başka bir şey değildi. O ormanlık alanda Svadyanların kurduğu tuzaklar ve yaptıkları saldırılar neticesinde bütün Lejyon katledildi…

İmparatorluk zaten kıtanın dört bir yanındaki isyanlarla uğraşırken, Kalradya’daki bu olaya hazırlıksız yakalanmıştı. Neticede Svadyan Krallığı kuruldu ve Dhirim Druel, Kralın danışmanı olarak bu yeni Krallıkta görevinin başına geçti. Svadyanlar Dhirim Druel’e o kadar büyük bir sevgi beslediler ki, daha önce İmparatorluğun Valisinin Kalradya’yı yönettiği Aolin şehrinin ismini Dhirim olarak değiştirdiler… Onun ismini ve yaptıklarını sonsuza kadar hatırlamak istiyorlardı…

Tabii yeni Svadya Krallığındaki ilk çıkar çatışmalarda başlamıştı bu sırada… Kralın küçük kardeşi Kurin, Krallığın ikiye bölünmesini ve iki Kral tarafından yönetilmesini talep ediyordu. Ve azımsanamayacak bir destekçi sayısı da vardı. Klegus ve Dhirim, bu teklifi şiddetle reddetti ve Krallığın tek parça olarak ve tek bir kral tarafından yönetileceğini belirtti. Ve Duril aldığı bu cevaba karşılık olarak kılıcına sarıldı. O ve destekçileri, ülkeyi kasıp kavuran bir isyanı ateşledi. Ama kanlı savaşların sonunda Klegus ve onun sağ kolu Dhirim ikilisiyle başa çıkamayacağını anladı ve destekçilerini de alıp, hiç kimsenin yaşamadığı, karın üzerinden eksik olmadığı topraklara sığındı. Kral Klegus, dondurucu soğuğun eksik olmadığı topraklara ordusunu sokmak ve yeni Krallığı kuvvetsiz bırakmak istemediğinden, kardeşine karşı ordusunu kullanmaktan vazgeçti. Ve Kurin liderliğinde karlı topraklarda yaşayan bu insanlar, daha sonradan İmparatorluk dilinde ‘Soğuk Kan’ diye anılan Vaegir olarak isimlendirildi…

Tabiî ki de Kalradya’da kurulacak son Krallık değildi Vaegirler. Güneybatının dağlık bölgelerinde, İmparatorluk döneminde köle olarak madenlerde çalışmak için getirilen, ama çıkan büyük bir isyandan faydalanarak dağların yamaçlarına kadar çıkarak orada yaşamaya başlayan insanlar vardı. Bu İnsanlar, dağların içine oydukları evlerde ve avcılık yaparak yıllarca İmparatorluktan saklanmayı başarmışlardı. İmparatorluğun gittiği duyulduğunda bile, bu insanlar dağlardan inmediler. Çünkü bu dağlar onlar için olabilecek en güvenli yerlerdi. Ama böyle vahşi hayatı yaşamaya devam da edemezlerdi. Sonunda daha önce köleliği tatmış bu halk birleşerek aralarından bir lider seçti. Böylelikle, Rodok Krallarının seçimle tahta çıkması geleneği de başlamış oluyordu. Yavaş yavaş dağlardaki Madenleri kazmaya, gelişmeye başladılar. Svadyanlar tarafından ‘İmparatorluk Artıkları’ anlamına gelen Rodok kelimesiyle adlandırılan halk, Svadyanların yaptığı saldırılar karşısında, bölgeyi çok iyi bilmesi ve coğrafi avantaj gibi nedenlerden dolayı başarıyla savunma yaptı. Sonunda, Rodok halkının Dağlık bölgeden atılamayacağını anlayan Svadyan Krallığı bölgeyi fetihten vazgeçti. Ve Rodok Krallığı kurulmaya başlandı…

Sonraki yabancılar ise, deniz ötesinden gelen geniş kalkanlı, uzun sakallı barbarlardı. Denizin ötesindeki Donmuş topraklardan gelen bu yabancılar, ilk olarak Vaegir’lerle karşılaştılar. Ve yüzyıllar sürecek düşmanlığın ilk kıvılcımları o zaman başladı. Nord’lar karaya çıktıkları andan itibaren hızlı bir işgale giriştiler. Vaegir soyluları ne olduğunu anlayamadan, kıyı şeridinin bir bölümünü ele geçirmişlerdi. Daha sonra işgallerinin hızı düştü ve Vaegirler başarılı bir şekilde kendilerine Nord diyen bu kuzeyli barbarları durdurdular. Ama asla kaybedilen toprakları geri alamadılar ve Nord Krallığı kurulmuş oldu.

Kalradya sınırlarının ötesinde, doğuda ise at üstünde bir kavim, Kalradya topraklarına doğru dörtnala ilerliyordu. Büyük Kergit Kağanlığı adı verilen devletin kağanı Megen Kağan, Sender isimli komutanına verdiği görevle, yanında büyük bir orduyla batıya at sürmesini, yağma yapıp ganimet kazanırken, bir yandan da yeni topraklar keşfetmesini emretmişti. Sender, kağandan aldığı bu emri gerçekleştirmek için uzun bir süre at sürdü. Kadın, çocuk ve askerlerden oluşan kabilesini savaşa sürüklüyor, yağma edilecek ve keşfedilecek topraklar arıyordu. Bazı zayıf ülkeleri yağmalasa da, Sender birçok savaştan mağlup çıkmıştı. Sonunda Kalradya bozkırlarına ulaştıklarında, Senderin kabilesi çok yıpranmıştı. Topladıkları ganimet yeterli değildi ve daha ilerideki topraklarda Svadyan, Rodok ve Vaegir Krallıkları vardı. Yani daha fazla ilerleyemezlerdi. Ama geri dönmeye niyetlenseler de, bunu başaramadan bütün kabile yok olurdu… Sencer çaresizce buradaki bozkıra yerleştirdi kabilesini. Ve zamanla da Kergit Hanlığı olarak anılacak ülkesini kurdu. Bu olay Büyük Kergit Kağanlığında duyuldu bir süre sonra. Ama Kağanlık ikiye bölünmüştü ve birbirileriyle savaşıyordular. Yani çaresizce, uzaklarda yeni bir Kergit devleti kurmasını izlediler Sender’in…

Kalradya’nın son misafiri olan Sarranidler de çölden çıkıp geldi;  Kalradya’nın güneydeki çölünü aştığınızda ölü topraklar olarak ün salan, üzerinde tek bir su kaynağının bulunmadığı, bir tek bitkinin bile yaşamadığı bir yer uzanırdı. Burayı geçebilirseniz, karşınıza daha büyük bir çöl çıkardı. Ama bu çöl, büyük bir Sultanlığa da ev sahipliği yapıyordu. Büyük Sarranid Sultanlığı, masallardan çıkmış bir sultanlık gibiydi. Çölün ortasına kurulmuş büyük şehirler, cennet gibi vahalar… Ama işin aslı, bundan çok uzaktı. Sultanlığında kendi içinde sorunları vardı. Sultan Hazedun, önceki sultanın yerine geçen küçük kardeşiydi. Hazedun, ilk iş olarak önceki sultanın oğlu Sarrdak’ı Sultanlıktan uzaklaştırmak istiyordu. Çünkü tahtına bir rakip istemiyordu. Genç Sarrdak, babasını öldürmekle itham edildi. Tutuklandı ve hapsedildi. Ama yasalar, suçu ne olursa olsun sultan soyundan birinin öldürülmesini mümkün kılmıyordu. Bu nedenle Sarrdak, göç etmeye zorlandı. Sarrdak göç hazırlıklarına başlarken, Sarrdak’ın göç etmeye zorlanması bütün halk arasında hızla yayıldı. Önceki sultanın oğlu, arkasında hiç beklemediği bir desteği buldu. Hazedun’un yönetiminden memnun olmayanlar, Sarrdak’ı desteklemeye başlamıştı. Olaylar şiddet olaylarına dönüşmekte fazla gecikmedi.

Sarrdak’ın adını ağzına alan bazı çevreler askerlere saldırdı, Hazedun’un tahtı bırakmasını istedi. Olaylar, kanlı bir iç savaşa doğru yönleniyordu. Ama Sarrdak akıllı ve sağduyulu bir gençti. Tahta geçmek gibi bir niyeti olmadığını, ülkede bir iç savaş başlatıp halkı sefalete sürüklemek istemediğini ve kardeşkanı dökülmesini istemediğini belirtti. Ve bu davranışla, halkının gözünde daha büyük bir değer kazandı. Sarrdak göç zamanı geldiğinde, arkasında binlerce Sarranidliyi buldu. Halkın onu destekleyen kısmı, onunla beraber göç edecek, genç Sarrdak’ın kaderini paylaşacaktı. Böylelikle ‘Kutlu göç’ adı verilen olay yaşandı. Sultan Hazedun, hiç istemese de Sarrdak’ı destekleyenlerin ayrılmasına da izin verdi. Çünkü izin vermemesi durumunda, isyan çıkması kesindi.

Sarrdak’la beraber, görevinden istifa eden yüzlerce asker ve binlerce sivilden oluşan halk kuzeye yöneldi. Ölü toprakları geçip, kendi adının verileceği Sarrdak çölüne vardılar. Kalradya topraklarına girmişlerdi. Daha fazla ilerleyemediler, çünkü batıda Rodok Krallığı, kuzeyde ise Kergit Hanlığı toprakları vardı. Kalradya’daki diğer krallıklar ve halklar, çölden aniden çıkıp gelen bu insanları şaşkınlıkla karşıladı. Daha önce insan yaşamayan bu çöle yerleşen Sarranidler, genç Sarrdak’ı liderleri ilan ettiler. Ve yerleştikler topraklara, ölü toprakları aşıp burayı bulan Sarrdak’ın ismini verdiler. Sarrdak çölünde, yeni bir sultanlık kurdular yavaş yavaş… Çöl boyunca yerleştiklerinde, artık genişleme vaktinin geldiğini düşündüler… Genç Sarrdak, artık yaşlanmıştı. Ama zekâsından ve liderliğinden hiçbir şey kaybetmemişti. Çölün doğusundan dolanarak Kergit başkenti Tulga’yı kuşatmak ve kısa bir süre de ele geçirerek, Kergit hanlığına büyük bir darbe vurarak bozkırın hâkimiyetini alma yönünde büyük bir adım atmak gibi bir plan yaptı. Tulga kuşatmasını yapamadan Kergit orduları tarafından karşılandı. Ruhu genç ama bedeni yaşlı olan Sarrdak, ön saflarda savaşırken Kergitler tarafından öldürüldü. Böylece bozkırın kapıları Sarranidlere uzun bir süreliğine kapanırken, Kalradya’da meşhur olan Kergit-Sarranid düşmanlığı da başladı… 

Tamamen uydurma ve biraz kısaltılmış hali bu..  :grin:

Resmen kitap yazmışsın :grin:

Kısaltılmış hali diyorum bak bu. Kendi hikayemi yazarken sağlam temeller üzerine inşaa etmek istemiştim. Bu yüzden Kendi hikayeme uygun bir geçmiş yazmıştım. İşi biraz abarttım herhalde, baya detaylandı zamanla...  :grin:
 
Inanch-Bilge said:
colombos said:
Bu yazı tamamen oyun sürümlerinden ve oyundaki NPC hikayelerinden esinlenerek yazılmıştır

Dediğin gibi ilk başta bir Kalradya İmparatorluğu vardı. Bu imparatorluk yıkılıyor ve 2 ye bölünüyor. Bu krallıklar Svadya ve Vaegir. Rodoklar sanırsam svadyaya yapılan bir isyan karşı kuruluyor. Rodoklarda Krallar bir konsül tarafından seçiliyor. Nordlar, Nordland dan gemileriyle gelip Kalradya nın bütün kuzeyini işgal ediyor ve bugünkü sınırına ulaşıyor. Kergitler oyuna bir akıncı birimi olarak geliyor. Onlarda sonradan Kalradya nın Doğudaki Steplerinden geliyorlar. Sarranid de zaten Sarrdak çölünde yaşayan bedevilerin kurduğu bir krallık. Oyunda ilginçtir Geroia adlı bir yer var. Bu yer tamamen Kalradya nın dışında olsa da Bazı NPClerin anavatanıdır misal Lezalit Geroia Kontunun oğludur. Benim açıkçası en çok merak ettiğim şey Geroia diyarı. Umarım Bannerlorda eklerler

Bu kısma katılmıyorum.

İmparatorluk Muhtemelen, Svadya, Rodok, Nord ve Vaegir topraklarının bir kısmını veya tamamını kaplıyordu. Daha sonrra Bannerlorddan  öğrendiğimiz gibi son imparator ölünce 3 e bölündü, ve çevredeki akıncı ve bağımsızlık kazanan vassallar tarafından yıkıldı, düşük bi ihtimallede olsa Svadya bu üç bölünmüş parçadan biri olabilir.
MB nin ilk versiyonunu oynarsan sadece 2 krallık olduğunu görebilirsin
 
colombos said:
Inanch-Bilge said:
colombos said:
Bu yazı tamamen oyun sürümlerinden ve oyundaki NPC hikayelerinden esinlenerek yazılmıştır

Dediğin gibi ilk başta bir Kalradya İmparatorluğu vardı. Bu imparatorluk yıkılıyor ve 2 ye bölünüyor. Bu krallıklar Svadya ve Vaegir. Rodoklar sanırsam svadyaya yapılan bir isyan karşı kuruluyor. Rodoklarda Krallar bir konsül tarafından seçiliyor. Nordlar, Nordland dan gemileriyle gelip Kalradya nın bütün kuzeyini işgal ediyor ve bugünkü sınırına ulaşıyor. Kergitler oyuna bir akıncı birimi olarak geliyor. Onlarda sonradan Kalradya nın Doğudaki Steplerinden geliyorlar. Sarranid de zaten Sarrdak çölünde yaşayan bedevilerin kurduğu bir krallık. Oyunda ilginçtir Geroia adlı bir yer var. Bu yer tamamen Kalradya nın dışında olsa da Bazı NPClerin anavatanıdır misal Lezalit Geroia Kontunun oğludur. Benim açıkçası en çok merak ettiğim şey Geroia diyarı. Umarım Bannerlorda eklerler

Bu kısma katılmıyorum.

İmparatorluk Muhtemelen, Svadya, Rodok, Nord ve Vaegir topraklarının bir kısmını veya tamamını kaplıyordu. Daha sonrra Bannerlorddan  öğrendiğimiz gibi son imparator ölünce 3 e bölündü, ve çevredeki akıncı ve bağımsızlık kazanan vassallar tarafından yıkıldı, düşük bi ihtimallede olsa Svadya bu üç bölünmüş parçadan biri olabilir.
MB nin ilk versiyonunu oynarsan sadece 2 krallık olduğunu görebilirsin

Bir anlama gelmiyor ki bu ? Warband başka bir zaman diliminde geçmiyor, ilk oyun sadece aynı zaman diliminde daha kısıtlı bir alanda geçiyordu.
 
İmparatorluk normalde tüm kalradyayı kaplıyor fakat sarranidler konusunda hiç bir bilgi yok.Doğuda asugan kalesinin yanında büyük bir kayalık var,kergitler uzun zaman önce göçebe olarak oradan kalradyaya giren bir halk.Aynı şekilde nordlar da nordland diye bilinen kuzey diyarlarından geliyorlar,imparator ilk dönemlerde nordlardan denizcilik alanında faydalanıyor.Rodoklar imparatorluk yıkıldıktan sonra kurulan svadya krallığına bağlı bi halk,isyan ederek svadyanlardan bağımsızlıklarını kazanıyorlar.Vaegir ve svadya imparatorluğun mirasçısı olduğunu iddia eden iki ana krallık,muhtemelen yıkılmadan önce imparatorluğa dahil iki ana hanedan olabilirler.
Kalradya tarihiyle ilgili bilinenlerin hepsi burada var; http://mountandblade.wikia.com/wiki/Calradia
 
kalradya'nın tarihi hakkında benim fikrimde şu konudadır eskiden çok eskiden swadyan bir etnkik kökene sahip büyük kalradya imparatorluğu vardı
vaktinde nordland'den gelen nordların kuzeyden istilası ve vaegirlerin sıcak topraklara inme isteyince nordlarla veagirler geçici bir ittifakla kuzeyden yağmayla iniyorlardı kalradya sayılmayan ve oyunun afrikası dediğimiz güney çölündeki adını bilmediğimiz sarranid le akraba olupda çatışan sarranidler savaşmaya başlar ve afrikalıların onları yenip kuzeye püskürtmesi sonucu kalradya imparatorluğuyla komşu olurlar ve 2 tarafda zor sıkıntılar çektiğinden bunlar bir azınlık ittifakı kurup sarranidlerle beraber afrikalıların ilerlemesini durdurdular onlarda barış antlaşması imzalayıp güneyde kendi halinde bir devlet olupm siyasete karışmadı doğudada japonların ilerlemesi sonucu kaçan kergitlerde imparatorluğa saldırmaya başlamış göçmenlerle bölünme başlayan imparatorluğun sarranidlerle olan toprak bütünlüğünüde bozmaya başlar swadyalılarla aynı kökenden gelen rodoklar sarranid karşıtı olup onlarla savaşma yanlısı olurlar ve en son bir isyanla rodoklar ayrılır ve imparatorluk dağılır rodoklar sarranidlere savaş açarlar bu aradada vaegirlerle arası bozulan kergitlerde sarranid swadya kergit geçici bloğunu oluşturup vaegirin ilerlemesini kırar ,rodoklar ise swadya ve sarranid'in komşu olduğu son toprağı da elegeçirerek bu 3 lü bloğun kopmasını sağladı swadyalılar nordların ilerlemesini durdurmuştur ve kalradya - i şura toplantısında swadya tüm diğer devletler ile anlaşıp toprakları adilce bölüşüyorlar ve kalradya soğuk savaşı başlıyor,bir yandan rodokların sarranidleri baskılaması sarranidlerinde kergitleri kergitlerinde vaegir onlarda nord sonra swadya sonrada tekrar rodok bu böyle olup gitti japonlarda kalradyaya baskıyı kestiler ve kergit komşusu olup oyundaki haritanın en doğusunda bir kısmı gözüküpde şehirleri eklenmemiş japonlarda kendi halinde afrikalılarla ilşkiye girip huzur içinde sürer tabi devamıda var oda isteye bağlı
 
Haydi hayal gücümüzü konuşturalım:

Yıllar yıllar önce(İBÖ2000) General Seider 20.000 asker ve 200.000 sivil ile kıtlıktan etkilenen Scholedo İmparatorluğu tarafından yeni topraklar aramakla gönderildi. 2 yıl sonra yeni bir toprak buldu. Bu toprakların doğusundan gelerek bir bozkır aşarak bir ovaya ulaştılar. Bugün Zendar harabelerinin altında kalan Afrandez şehrini kurdular. Bölge inanılmaz derecede maden ve tahıl deposuydu. Böylece hızla 1. Kalradya İmparatorluğu kuruldu. Bu devletin sınırları Kalradya ötesindesindeki Nordland ve Wessert bölgelerini de kapsıyordu. Seider ölünce(İBÖ1500) Wessert bölgesinden getirilen hizmetliler(onlarda kölelik yoktu) isyan çıkararak devleti böldüler. Bu hizmetliler kendilerine Svadyan adını vererek Svadya Krallığı devletini kurdular.(İBÖ1450) Geriye kalan topraklar ise Sovyet modeli bir sistem oluşturmuş, Bozkır Seider Cumhuriyeti gibi devletler oluşmuştu. Bu durum İBÖ1000'de Seider'in torunu Joyer tarafından sonlandırıldı. 450 yıl içinde çok şey değişmişti; Kergit atlıları Bozkır bölgelerini almış, Sarranid çölleri ise sultanlık oluşturmuştu. Joyer bu devletleri kendisine bağlayarak federatif bir imparatorluk kurdu. İBÖ900'de 2. Kalradya İmparatorluğu kesinleşmişti. Ancak 400 yıl içerisinde Afrandez şehri harap olduğundan yerine Zendar kuruldu. Eskisinden de iyi durumda olan yeni devlet donanma girişimlerinde de bulunmuş, fiyasko ile sonuçlanan uçak projesini uygulamıştı. Bu iyi sonuçlar önce İBÖ250'de Nordland'daki iç savaştan kaçan Nordların Kalradya'yı işgale başlaması, arkasından devletin arkasında bulunan Altın Ordu örgütünün devleti terk etmesinin ardından önce Svadya Krallığı, arkasından Kergit Hanlığı bağımsızlık ilan etti. Sarranid kabileleri ise eski Çöl Paktı örgütünü geliştirerek Sarranid Sultanlığı'nı ilan etti. Bunun üzerine Joyer gizlice Zendar şehrini imha ettirdi, ama yağmacıların yıktığını iddia etti. Durum gittikçe kötüleşiyordu. Donanma AltınOrdu tarafından Nordland'daki üsse götürüldü. Joyer konferans toplamak istedi ama yollanan elçiler yolda infaz edildi. Vaegir Krallığı da bağımsızlık ilan edince Joyer intihar etti ve parçalanma resmiyet kazandı.(İB)

Karakterimiz de Joyer'in soyundan geliyor, biz de onun intikamını almaya gidiyoruz.
 
bence bannerlorda m&b dünya haritası yapılmalı. harita eski dönemlerde çizildiği gibi orantısız, eksik ve eciş bücüş olmalı. bazı topraklar bilinmemeli.

tüm bilinen topraklarla ilgili bir tarih yazılmalı. tarihe biraz kahraman eklensin ki onların silah ve ekipmanlarını bir şekilde alalım. hem lore çok ilgi çeken bir şey. elder scroolda baya bir tarih var ve ilgi çekiyor. developer amcalar duyun beni!
 
Back
Top Bottom