Størtbeck said:
Forumda bir kaç gündür aktif değildim. Girdiğimde bu konunu açılmış olacağını sanıyordum ama açmamış kimse. Fidel Castro 25 Kasım 2016 tarihinde hayatını kaybetti.
Trump'ın, bir çok Castro düşmanı gibi(bizim ülkede bile var bunlardan. Malum parti ve saz arkadaşları gibi) bunu kutladığını gördüm haberlerde. Bence dünyaya gelen en iyi liderler arasındaydı. Tabi Küba'yı nasıl yönettiği hakkında pek bilgim yok. Küba siyasetini takip etmiyordum ancak Amerika'nın himayesi altında olan Faşist Batista'yı devirmesi ve Küba'ya özgürlük getirmesi büyük bir lider olduğunu gösteriyor. Hem de Küba anavatanı olmamasına rağmen bunu yapıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Castro Kübalı. Ernesto Guevara ile karıştırıyor olabilirsin, o Arjantinli idi.
oyasar1 said:
Benim de, ve gozlemledigim kadariyla bir çok insanın Castro nun Küba'yı nasıl yönettiği hakkında çok fikri yok. Anlatabilecek olan var mı forumdan?
Küba, ekonomik olarak görece iyi bir durumdayken, Fulgencio Batista'nın darbe ile yönetimi eline geçirmesinin ardından ülke ekonomisini Amerikan şirketlerine bırakması, artan yolsuzluklar, işsizlik oranı gibi sebeplerden dolayı ciddi bir muhalefet oluştu bu yönetime karşı. Uzun lafın kısası, bu fırsattan faydalanan Castro da yönetimi devirdi.
Yönetimi eline aldıktan sonra yaptığı ilk iş büyük kısmı yabancı şirketlerin elinde bulunan toprakları millileştirmek oldu ve okuma yazma oranını artırmak için eğitimde düzenlemeler yaptı. Sağlık konusunda da ciddi ilerlemeler kaydedildi, günümüzde Küba ortalama ömür bakımından ABD ile aynı seviyede aşağı yukarı. Sosyalist yönetimlerden beklendiği gibi, eğitim sağlık ve barınma gibi ihtiyaçlar konusunda ve bu ihtiyaçların eşit bir biçimde karşılanması bakımından Küba iyi bir durumda.
Pek çok muhalif sınırdışı edildi, birçoğu da kendi isteği ile Küba'yı terk etti. Bir de 1965-1968 yılları arasında faaliyet gösteren "sivil hizmet kampları" vardır ki, dip noktasıdır Castro'nun yaptıklarının. Bu kamplarda orduya alınmayan eşcinseller, politik muhalifler ve vicdani retçiler günde 10-12 saat kadar, haftanın her günü zor şartlar altında çalıştırılmış. Castro'nun kendisi bile yapılanların yanlış olduğunu itiraf etmiştir sonraları.
1990'dan sonra Sovyet yardımlarının durması ile ekonomide ciddi bir gerileme yaşandı, bu da Küba'yı katı devletçi ekonomiden uzaklaşmaya itti; küçük şirketlerin kurulmasına izin verildi. Din konusunda da yumuşamaya gidildi, dindarların Komünist Parti'ye girmelerine izin verilmeye başlandı. Castro yine 90'larda çevreciliği de benimsedi, Küba şu anda dünya üzerindeki en çevre dostu devletlerden birisi konumunda.