Felsefi Platform

Users who are viewing this thread

Merhaba arkadaşlar ünlü düşünürlerin,filozofların,siyasetçilerin ve benzeri düşünürlerin sözlerini hem tartışarak veya o cümlenin anlamını ve ordan çıkarılmak istenilen ana düşünce burada konuşup azda olsa tercümanlık getireceğiz.Tabiki bu konu tartışmaya açık bir konu olduğu için aşağıdaki dizeleri iyi okumanızı tavsiye ederim.Aşağıdaki atmış olduğum iletide açıklık getirilmiş veya beğenilen sözleri lise halinde sunacağım.Ayrıyetten ondan sonraki iletiye bir düşünürün sözünü yazarak o konu hakkında konuşacağız.Ayriyetten sadece bir söz değil bir konu hakkında da konuşabiliriz.

Tartışma Nedir?


Bir grubu (veya çoğunluğu) ilgilendiren, daha önceden belirlenen bir konu hakkında farklı düşünceleri olan kişilerin konuyla ilgili görüşlerini açıklamak, konuyu (veya sorunu) çözmek, muhatabın zayıf yönlerini aramak amacıyla bir araya gelerek yaptıkları karşılıklı konuşmaya tartışma denir.

Tartışma konusu; üzerinde konuşmaya ve araştırma yapmaya değer nitelikte olmalı, kanıtlanmış konular üzerinde ısrar edilmemeli, normal bir ses tonuyla konuşulmalı, saygılı olunmalı, dedikodu etmekten, bağırıp çağırmaktan, konu dışına çıkmaktan ve konuşanın sözünü kesmekten kaçınılmalıdır.

“Tartışmadan beklenen; gerçeği aramak, gerçeğin aydınlattığı hareket yolunu seçmektir. Söz cambazlıklarının, körü körüne direnmelerin, içten pazarlıklı propagandaların, duygusal çıkmazların gerçekleri kararttığı bir yerde tartışmadan beklenen faydalar derlenemez.

...Sakin konuşan, soğukkanlılıkla cevap veren, söylenecek sözü olmadığı zaman susmasını bilen, konuşurken kendine güvenç duyan bir kimse her çeşit konuşmada başarı gösterir. "

Tartışmaları bir başkan yönetir. Tartışmada başkanın görevlerini hatırlayarak başkana yardımcı olmakla bir anlamda tartışmanın kurallarına da uyulmuş olunur.



Felsefe Nedir?


Felsefe veya düşünbilim, sözcük köken olarak Yunanca'da seviyorum, peşinden koşuyorum, arıyorum anlamına gelen "phileo" ve bilgi, bilgelik anlamına gelen "sophia" sözcüklerinden türeyen terimin işaret ettiği entelektüel faaliyet ve disiplin. "phileo"=sevgi "sophia"=bilgi veya bilmek kelimelerinden türemiştir. Philosophia=bilgelik arayışı, bilgiyi sevmek, bilgi severlik, araştırmak ve peşinde koşmak anlamlarına gelmektedir. Filozof da bilgeliğe ulaşmaya çalışan kişidir.

Buna göre, felsefe Yunanlılar için, ‘bilgelik sevgisi’ ya da ‘hikmet arayışı’ anlamına gelmiştir. Başlangıçtaki bu özgün anlama göre, her türden bilimsel araştırmacıya "filozof" adı verilmiştir.

Felsefe; varlık, bilgi, gerçek, adâlet, güzellik, doğruluk, akıl ve dil gibi konularla ilgili genel ve temel sorunlarla ilgili yapılan çalışmalardır.Felsefe düşünce sanatı olarak da bilinir.
 
Günümüzde budizm ve hinduizm ve benzeri gibi heykellere veya canlılara hatta şimşeğe tapan insanlar ancak buda dinindeki insanlar körü körüne bağlı insanlar eşyalarını,yemeklerini resmen direk ona bahşediyorlar fakat tabiki bu aptalca çünkü seni yaratan birisi zaten güçlü ve mutlak güce sahip olmalıdır.
Bunu Gotama bile diyor yani Buda Budizm kurucusu olmasına rağmen demekki sözleri dikkate alınmıyor.Buda o ülkelerin hem geri hem cahil kalmasına sebep oluyor.

Bir şeye sırf kulaktan duydunuz diye körü körüne inanmayın, birkaç kuşaktan beri itibar görüyorlar diye, geleneklerin de doğru olduğuna inanmayın. Sırf hocalarınızın ya da rahiplerin otoritesine dayanıyor diye hiçbir şeye inanmayın. Ancak bizzat hissettiğiniz, denediğiniz ve doğru olarak kabul ettiğiniz, kendinizin ve başkalarının hayrına olan şeylere inanın ve tutumunuzu onlara uydurun.
 
Millet hiç düşünmüyor dinleri, körü körüne bağlanıyor (günah olsa bile).
İnsanın neden zekası var? Düşünmek için. Öyleyse, düşünün.
 
Aha bak yine din tartışması başlatılacak oldu. Gelmeyin bunlara, hep cehape zihniyetinin oyunları bunlar.

Ben de şu son birkaç gündür aydınlanmacı paradigmanın(kanıt önceliği, bilimsel metod, uslamlama, analitik düşünce vs. içeren şeysi) insan üzerinde olumlu olup olmadığını düşünüyorum. Mesela son günlerde bana insanın kafasında argümante edilmemiş, kanıtlandığı için yapılmayan iyi davranış asıl erdemmiş gibi gelmeye başladı. Zaten kanıtlanmış olan şeye inandıktan sonra, bir seçim özelliği kalmıyor sanki. Asıl köydeki mehmet amca birine sadaka verdiğinde, kafasında sebeplendirilmiş bir ahlaki prensip yokken o seçimi yaptığında gerçekten bir erdemde bulunmuş olur bana göre.
 
Ahlaki bir değerin argümante edilme ihtiyacı var mıdır? Düşünecek olursak toplumların ahlakını oluşturan yaşam şartları, sosyal çevresi ve din kavramıdır. Gelenekleri de bunlar oluşturur. Göçebe bir toplumun savaşçı olması ve yerleşik bir toplumun barışçı olması gibi. İnsanın kafa yapısını da çevresi oluşturur (Hem maddi hem manevi.). Bundan dolayı kafa yapısı ahlakı doğurur.. Mantıksal argümantasyona uğramış bir ahlak insana göre farklılık gösterir çünkü ahlakları oluşturan kafa yapılarıdır. Mantıksal argümantasyona uğramayan ahlaki bir değer göremiyorum. Mehmet amca birine sadaka verdiğinde bunun dayanağı ahlak kurallarından gelen insanlara yardım erdemidir.
 
Ali,, Ayşe'nin dudağına toplum ortasında bir öpücük kondurdu .. Aman ne ayıp... Bunu gören vahit usta ise dellendi..
Bu Vahit Usta kendi işini yapar iken malını beğendirmek için yalan söyler,, kısa etekli kızları görünce kötü zanda bulunur ve ticarette "her esnafın yaptığı" küçük hileleri yapar.. Bu vahit usta "bilim için Çin'i" aramaz.. Etrafa at gözlüğü ile bakar.. Yazları kendi bahçesiyle uğraşırken yağmurun ve topraktaki minerallerin Allah'tan geldiğine inanarak bahçesinde ki onca canlının ölümüne de göz yumar. Aslında dudağa öpücük kondurulmasına kızan bu Vahit ustamız yalancı bir katilin tekidir.. Ancak dinimize göre bunlar değil dudağa bir öpücük günahtır...
 
Dediklerim çok karışmış, o yüzden birkaç tanım koysam iyi olacak.
Ahlaki kelimesini etik kelimesiyle eşdeğer tutuyorum. Ahlaki(etik) prensipleri ise sebeplendirilmiş ve insan davranışlarının nasıl olması gerektiğini belirleyen prensipler olarak aldım.(Örneğin faydacı prensip için mutluluk-acıyı maksimize etmek). Bahsettiğim kafa yapısına sahip insanlarıysa mantıklı, çürütülememiş bir ispatı olan her diskuru doğal olarak doğru bulan insanlar olarak aldım. Buraya kadar sorun yok herhalde.
Benim bahsettiğimse şu, eğer bir insan Peter Singer okuyup, hayvan haklarında sağduyuya uygun bir önkabulle başlayıp mantıksal zincirlemelerle devam etmiş ve "acıyı hisseden hiçbir canlıya zarar vermemeliyiz" şeklinde sonuçlanmış bir diskuru mantıklı bulup kabul etmişse ve o andan sonra bu prensibi uygulamışsa biz ona gerçekten bunu iyi bir insan olduğu için yapıyor diyebilir miyiz? Çünkü eğer hayvanlara o günden sonra zarar verseydi "mantıksız" yani kendi kafasına uygun olmayan bir şey yapacaktı ve bu da mümkün değil. O halde bu adamın hayvanlara zarar vermemesini gerçekten bir erdem sayabilir miyiz? Aynı şey sosyal darwinizmi mantıklı bulmuş ve uygulayan bir lider için de geçerli. Bu adam gerçekten kötü sayılabilir mi mantıklı bulduğu bir şeyi yaptığı için? Çünkü bana kalırsa burada gerçekten bir seçim yok.
Ama köydeki Mehmet amca, kendisine dayatılmamış ve herhangi bir gerekçelendirilmiş bir prensibi olmayan davranışta bulunduğunda bence asıl burada seçim devreye giriyor. Yere düşmüş birinin elinden tuttuğunda ve onu kaldırdığında bence asıl o zaman burada Mehmet Amcaya iyi bir insan diyebiliriz.
 
kemoli99 said:
Millet hiç düşünmüyor dinleri, körü körüne bağlanıyor (günah olsa bile).
İnsanın neden zekası var? Düşünmek için. Öyleyse, düşünün.
İnsanlar hep ideolojilerine göre düşünüyor, bu da insanların inançlarını etkilediğinnden bir çok savunduğun insan bilki ideolojisinden önünü görmediğin düşünmek yerine böyle boş boş konuşuyor.
 
"Kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız, önce kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz?

Bence insanlar dinine bir yerde sahip çıkmalıdır.Ancak bunu kişiselleştirip ufak bir cümlesinden başka anlamlar çıkararak kendine göre uyarlaması hem yanlış hem etik değildir.Böyle kişiler ya siyasi ya da maddi fayda kazanmak isteyen kimselerdir.Bu insanları hem kandırmak hem de uyutmaktan başka bir şey değildir.Günümüzde bunu bir çok ülkede görebiliriz. Mevlana'nın  bu olayla ilgili bir sözü vardır.

"İnanan kişi, işlerini Allah emretti diye yapar. İnanmayan ise, mücadele ve gösteriş olsun diye yapar. Böyle inatçı kişilerin başlarına toprak saç."

Bu yüzden insanlar bir dine kalpten inanmalıdır.Başkaların kışkırtmalarından veya sözlerinden değil.
 
Calradianın Bilgesi said:
Dediklerim çok karışmış, o yüzden birkaç tanım koysam iyi olacak.
Ahlaki kelimesini etik kelimesiyle eşdeğer tutuyorum. Ahlaki(etik) prensipleri ise sebeplendirilmiş ve insan davranışlarının nasıl olması gerektiğini belirleyen prensipler olarak aldım.(Örneğin faydacı prensip için mutluluk-acıyı maksimize etmek). Bahsettiğim kafa yapısına sahip insanlarıysa mantıklı, çürütülememiş bir ispatı olan her diskuru doğal olarak doğru bulan insanlar olarak aldım. Buraya kadar sorun yok herhalde.
Benim bahsettiğimse şu, eğer bir insan Peter Singer okuyup, hayvan haklarında sağduyuya uygun bir önkabulle başlayıp mantıksal zincirlemelerle devam etmiş ve "acıyı hisseden hiçbir canlıya zarar vermemeliyiz" şeklinde sonuçlanmış bir diskuru mantıklı bulup kabul etmişse ve o andan sonra bu prensibi uygulamışsa biz ona gerçekten bunu iyi bir insan olduğu için yapıyor diyebilir miyiz? Çünkü eğer hayvanlara o günden sonra zarar verseydi "mantıksız" yani kendi kafasına uygun olmayan bir şey yapacaktı ve bu da mümkün değil. O halde bu adamın hayvanlara zarar vermemesini gerçekten bir erdem sayabilir miyiz? Aynı şey sosyal darwinizmi mantıklı bulmuş ve uygulayan bir lider için de geçerli. Bu adam gerçekten kötü sayılabilir mi mantıklı bulduğu bir şeyi yaptığı için? Çünkü bana kalırsa burada gerçekten bir seçim yok.
Ama köydeki Mehmet amca, kendisine dayatılmamış ve herhangi bir gerekçelendirilmiş bir prensibi olmayan davranışta bulunduğunda bence asıl burada seçim devreye giriyor. Yere düşmüş birinin elinden tuttuğunda ve onu kaldırdığında bence asıl o zaman burada Mehmet Amcaya iyi bir insan diyebiliriz.

Şunu söyliyim: Yere düşeni kaldırmakta bir diskurun sonucu. Her davranış insanların etiğine uyan mantıksal diskurun sonucu bence. O adamı yerden kaldırmak da hayvanları öldürmemek te aynısı gibi geliyor bana. Mesela bir insan için düşeni kaldırmak iyidir aa bak ne yardımcı oluyor adam ya! der. Ama bir insan gelir mesela dothraki olsun yere düşmüş der ki: " Yere düşen kendi kalkmalıdır. "  gibisinden.
 
Back
Top Bottom