Merhaba forum sakinleri,
(Aslında bu konuya, forumda Scrafya’nın açtığı konuya bir yanıt şeklinde başlamıştım ama yazı uzayınca ayrı bir konu açma ihtiyacı hissettim. Bu konuyla ilgili de forumda açılmış daha önceki konulara biraz göz gezdirdim. Aşağı yukarı benzer taleplerle Garipsi'nin açtığı konunun haricinde daha yakın tarihlerde benzeri derli toplu açılmış bir konu göremedim. Yazı birazcık uzun olmuş, forumda bu konuyla alakalı yakın tarihte gözden kaçırdığım başka bir konu açılmışsa kusuruma bakmayın.)
Öncelikle kendimle alakalı şunu belirteyim: M&B Single Player oyuncusuyum. Uzun zamandır oynamadığım ve aslında Bannerlord Beta öncesi savaş mekaniklerini anımsamak, elimi alıştırmak, dolayısıyla yeni oyunla mukayese yapabilecek zemini kendimde oluşturabilmek maksadıyla yakın zamanda tekrar girdiğim Warband’i yaklaşık bir haftadır inanılmaz keyif alarak oynuyorum.
Pekâlâ, her ne kadar keyif alıyor olsam da mesele Single Player olunca bu keyfi gölgeleyecek şeyleri de bir yerde, göz ardı ediyorum da denilebilir aslında. Bu noktada Scrafya’nın fikirleri, benim gibi Single Player modunu daha fazla tercih eden oyuncular için önemli yerlere dikkat çekiyor.
Scrafya’nın Warband üzerinden geliştirdiği fikirlere katılmakla birlikte forumda böyle bir konu yakalamışken ben de, affınıza sığınarak, ortaya naçizane birkaç fikir fırlatmak isterim.
Warband’de bir karakter olarak ne yapabilirsiniz?
1) Paralı asker olabilirsiniz.
2) Herhangi bir hükümdarın derebeyi olabilirsiniz.
3) Sürülmüş soylulara, derebeyleri olarak taht mücadelelerine yardım edebilirsiniz.
4) Kendi bağımsızlığınızı ilan edip bütün Kalradya’yı yönetebilirsiniz.
5) (Eşkıyalık, Serserilik)
Kaldı mı başka bir şey emin değilim. Oyunun tanıdığı özgürlük alanı aslında oldukça geniş… Ama Warband için, maalesef, benim gönlümde bir sızı olarak kalan başka bir olay var: Eşkıyalık…
Oyun her ne kadar bu alanda da özgürlük tanıyor gibi görünse de aslında oyuncuyu açık şekilde meşru yönetim biçimine yönlendiriyor. Yaklaşık bir haftadır Warband oynadığımı söylemiştim. Gerçek anlamda işinin hakkını veren kötü bir karakter olmak, haydut olmak Warband’de çok zor, ben bunu daha önce bu kadar uzun süreli denememişim. Köy basmak, kervan kesmek, güçsüz düşen lordları avlamak vs. tamam, çok keyifli... Ama, atıyorum, ilk 100 günü geride bıraktıktan sonra fark edeceğiniz ilk şey, o 100 günü geçirdiğiniz coğrafyadaki yürüyebilen her şeyin size saldırması oluyor.
Mükemmel bir eşkıyalık deneyimi için naçizane minik öneriler:
• Köy basıyorsunuz, yağmalanan malları satmak için ya risk alıp yakınlardaki şehirlere sızmayı denemeniz ya da çoğu durumda (hâlâ düşman olmadığınız bir krallık kalmışsa eğer) Kalradya’nın diğer ucuna seyahat etmeniz gerekiyor. Oyun ilerledikçe ister istemez eşkıyalıktan derebeyliğe doğru bir geçiş yapma zorunluluğu hissediyorsunuz -bu kadar politik mesaj yeter. Bu arada eşkıyanın şehir pazarında ne işi var diyebilirsiniz, o halde bunun, belli yerlerde yalnızca haydutlar tarafından kullanılabilecek blackmarket-vari bir alternatifini görmek bence isabetli olurdu.
• Yine yapıyla ilgili olarak bir başka naçizane öneri: Safehouse… Haydut olalım ya da olmayalım, bir ya da birkaç “safehouse”umuzun olması da beni mutlu ederdi açıkçası. Viking Conquest’te bu mesele halledilmişti. Benzeri bir şeyi Bannerlord’da da görmek özellikle eşkıyalığa soyunmamız durumunda bize gerek depo gerekse garnizon yönetimi açısından inanılmaz katkı sağlayacaktır. Hatta yukarıda bahsettiğim bu blackmarketler de bu yapılarda bulunabilir.
• Güzel dilimizde “İt iti ısırmaz.” diye aynı güzellikte bir atasözümüz var. Bu atasözünün oyundaki haydutlara da bir şekilde anlatılabilmesi hoş olurdu. Evet, oyundaki haydutlar birbirlerine saldırmıyor ama hangi coğrafyadan olursa olsun birbirlerine kesinlikle saldırmayan bu haydutlar her ne kadar “itlik” yapmış/yapıyor olsak el ele verip bizim karakterimizi düşürmeye oynuyor ki bu da bazen sinir bozucu olabiliyor.
• Namınız alıp başını yürüse de daha önce hiç karşılaşmadığınız lordlar sizden namınız dolayısıyla haberdar olsa da, haydutlar, hakkınızda hiçbir şey bilmedikleri gibi bir de sayıları ne kadar olursa olsun sürekli savaşmaya meyilli aksi cevaplar veriyorlar. Burada sanki var olan nam puanlamasının yanında bir de haydutları ilgilendiren negatif anlamda yeni bir puanlamaya ihtiyaç var gibi. Yani, atıyorum, 25 köy basmış, birkaç derebeyini esir almış, orduları dağıtmış bir eşkıyanın karşısında da sıradan bir haydut takımı önlerini bi’ iliklesin istiyorum doğal olarak.
• Keşke benimki gibi onursuz bir karakter canlandıran oyuncular için, şu haydut gruplarıyla ilişki kurmanın, geliştirmenin da bir yolu olsa. Hangi coğrafyadan olursa olsun, haritada dolaşan bütün haydut grupları aslında, bildiğiniz gibi, tekil yapılanmalar... Bunun yerine her coğrafyanın kendine özgü yeraltı dünyasının bir reisi olsa, bu tekil yapılanmaların yanında böylesi bir teşkilat yapılanmasının eklenmesi de oyunun sandbox role-play yapısına katkı sağlayacaktır. Ayrıca şehirlerde sürekli haydutlar tarafından pusuya düşürülen taraf olmak da bir yerden sonra sıkıyor. Oyunda derebeyi olarak ilerleyen biri için de bu ayaktakımını düşman olunan diğer lordlara karşı kullanmak (pusuya düşürmek, lordun mülküne saldırtmak, ordusunu zayıflatmak) ya da pusuyu ayarlayan her kimse bir şekilde onun peşine düşmek de oyuna farklı bir derinlik katacaktır. Yine Viking Conquest’te buna kısmen yaklaşılmıştı diye hatırlıyorum, iz sürmenin ardından tatmin edici sağlıklı bir sonuç alınamıyordu.
Sonuç olarak;
Bannerlord için söylüyorum; buraya kadar yazdıklarım aslında bu zamana kadar yapılmamışsa, çıkış tarihine kadar da yapılabilecek kadar kolay değildir zannediyorum. Hatta bu noktada bunların sıfırdan oyuna eklenmesini beklemek, sanıyorum, Orta Doğu’da kartların yeniden dağıtılmasını sağlamaktan bile daha zor olabilir. Çünkü oyuna aslında en baştan yeni bir “faction” katmak gibi bir şey bu…
Mount & Blade’in eşkıyalığa da imkân tanıyan böyle bir derdi var mı açıkçası emin değilim. Evet, sonuç itibari ile bir “haydutçuluk” oyunu değil. Warband üzerinden fikir üretiyor, eleştiriyorum zira Bannerlord’un single player moduyla alakalı bilgilerim sınırlı. Ve Garipsi'nin açtığı konuda önerilen Evlat moduyla alakalı da hiçbir bilgim yok. SilentDurdt şurada yeni oyunda düşünüldüğünü belirtmiş ama sene 2014, gözler yaşlı... Bunları sadece Bannerlord’da görmek kendi adıma hoş olurdu diye yazdım ama olsa da olmasa da her şekilde ben Bannerlord’u alıp yine steplerde at koşturmaya devam edeceğim. Yapılan işe inanıyor, güveniyor ve saygı duyuyorum.
İlerleyen süreçte de artık bununla alakalı DLC mi olur, topluluk yapımı mod mu olur bilmem ama keşke…
Yanlış ya da eksik bildiğim, aktardığım ya da katılmadığınız, gereksiz, saçma bulduğunuz yer/yerler varsa, eklemek istediğiniz bir şeyler varsa yazabilirsiniz. Çok ütopik şeylerden de bahsetmiş olabilirim. Neyse, maksat kamuoyunun nabzını yoklamak, maksat muhabbet.
İyi çalışmalar…
Hayırlı forumlar…
(Aslında bu konuya, forumda Scrafya’nın açtığı konuya bir yanıt şeklinde başlamıştım ama yazı uzayınca ayrı bir konu açma ihtiyacı hissettim. Bu konuyla ilgili de forumda açılmış daha önceki konulara biraz göz gezdirdim. Aşağı yukarı benzer taleplerle Garipsi'nin açtığı konunun haricinde daha yakın tarihlerde benzeri derli toplu açılmış bir konu göremedim. Yazı birazcık uzun olmuş, forumda bu konuyla alakalı yakın tarihte gözden kaçırdığım başka bir konu açılmışsa kusuruma bakmayın.)
Öncelikle kendimle alakalı şunu belirteyim: M&B Single Player oyuncusuyum. Uzun zamandır oynamadığım ve aslında Bannerlord Beta öncesi savaş mekaniklerini anımsamak, elimi alıştırmak, dolayısıyla yeni oyunla mukayese yapabilecek zemini kendimde oluşturabilmek maksadıyla yakın zamanda tekrar girdiğim Warband’i yaklaşık bir haftadır inanılmaz keyif alarak oynuyorum.
Pekâlâ, her ne kadar keyif alıyor olsam da mesele Single Player olunca bu keyfi gölgeleyecek şeyleri de bir yerde, göz ardı ediyorum da denilebilir aslında. Bu noktada Scrafya’nın fikirleri, benim gibi Single Player modunu daha fazla tercih eden oyuncular için önemli yerlere dikkat çekiyor.
Scrafya’nın Warband üzerinden geliştirdiği fikirlere katılmakla birlikte forumda böyle bir konu yakalamışken ben de, affınıza sığınarak, ortaya naçizane birkaç fikir fırlatmak isterim.
Warband’de bir karakter olarak ne yapabilirsiniz?
1) Paralı asker olabilirsiniz.
2) Herhangi bir hükümdarın derebeyi olabilirsiniz.
3) Sürülmüş soylulara, derebeyleri olarak taht mücadelelerine yardım edebilirsiniz.
4) Kendi bağımsızlığınızı ilan edip bütün Kalradya’yı yönetebilirsiniz.
5) (Eşkıyalık, Serserilik)
Kaldı mı başka bir şey emin değilim. Oyunun tanıdığı özgürlük alanı aslında oldukça geniş… Ama Warband için, maalesef, benim gönlümde bir sızı olarak kalan başka bir olay var: Eşkıyalık…
Oyun her ne kadar bu alanda da özgürlük tanıyor gibi görünse de aslında oyuncuyu açık şekilde meşru yönetim biçimine yönlendiriyor. Yaklaşık bir haftadır Warband oynadığımı söylemiştim. Gerçek anlamda işinin hakkını veren kötü bir karakter olmak, haydut olmak Warband’de çok zor, ben bunu daha önce bu kadar uzun süreli denememişim. Köy basmak, kervan kesmek, güçsüz düşen lordları avlamak vs. tamam, çok keyifli... Ama, atıyorum, ilk 100 günü geride bıraktıktan sonra fark edeceğiniz ilk şey, o 100 günü geçirdiğiniz coğrafyadaki yürüyebilen her şeyin size saldırması oluyor.
Mükemmel bir eşkıyalık deneyimi için naçizane minik öneriler:
• Köy basıyorsunuz, yağmalanan malları satmak için ya risk alıp yakınlardaki şehirlere sızmayı denemeniz ya da çoğu durumda (hâlâ düşman olmadığınız bir krallık kalmışsa eğer) Kalradya’nın diğer ucuna seyahat etmeniz gerekiyor. Oyun ilerledikçe ister istemez eşkıyalıktan derebeyliğe doğru bir geçiş yapma zorunluluğu hissediyorsunuz -bu kadar politik mesaj yeter. Bu arada eşkıyanın şehir pazarında ne işi var diyebilirsiniz, o halde bunun, belli yerlerde yalnızca haydutlar tarafından kullanılabilecek blackmarket-vari bir alternatifini görmek bence isabetli olurdu.
• Yine yapıyla ilgili olarak bir başka naçizane öneri: Safehouse… Haydut olalım ya da olmayalım, bir ya da birkaç “safehouse”umuzun olması da beni mutlu ederdi açıkçası. Viking Conquest’te bu mesele halledilmişti. Benzeri bir şeyi Bannerlord’da da görmek özellikle eşkıyalığa soyunmamız durumunda bize gerek depo gerekse garnizon yönetimi açısından inanılmaz katkı sağlayacaktır. Hatta yukarıda bahsettiğim bu blackmarketler de bu yapılarda bulunabilir.
• Güzel dilimizde “İt iti ısırmaz.” diye aynı güzellikte bir atasözümüz var. Bu atasözünün oyundaki haydutlara da bir şekilde anlatılabilmesi hoş olurdu. Evet, oyundaki haydutlar birbirlerine saldırmıyor ama hangi coğrafyadan olursa olsun birbirlerine kesinlikle saldırmayan bu haydutlar her ne kadar “itlik” yapmış/yapıyor olsak el ele verip bizim karakterimizi düşürmeye oynuyor ki bu da bazen sinir bozucu olabiliyor.
• Namınız alıp başını yürüse de daha önce hiç karşılaşmadığınız lordlar sizden namınız dolayısıyla haberdar olsa da, haydutlar, hakkınızda hiçbir şey bilmedikleri gibi bir de sayıları ne kadar olursa olsun sürekli savaşmaya meyilli aksi cevaplar veriyorlar. Burada sanki var olan nam puanlamasının yanında bir de haydutları ilgilendiren negatif anlamda yeni bir puanlamaya ihtiyaç var gibi. Yani, atıyorum, 25 köy basmış, birkaç derebeyini esir almış, orduları dağıtmış bir eşkıyanın karşısında da sıradan bir haydut takımı önlerini bi’ iliklesin istiyorum doğal olarak.
• Keşke benimki gibi onursuz bir karakter canlandıran oyuncular için, şu haydut gruplarıyla ilişki kurmanın, geliştirmenin da bir yolu olsa. Hangi coğrafyadan olursa olsun, haritada dolaşan bütün haydut grupları aslında, bildiğiniz gibi, tekil yapılanmalar... Bunun yerine her coğrafyanın kendine özgü yeraltı dünyasının bir reisi olsa, bu tekil yapılanmaların yanında böylesi bir teşkilat yapılanmasının eklenmesi de oyunun sandbox role-play yapısına katkı sağlayacaktır. Ayrıca şehirlerde sürekli haydutlar tarafından pusuya düşürülen taraf olmak da bir yerden sonra sıkıyor. Oyunda derebeyi olarak ilerleyen biri için de bu ayaktakımını düşman olunan diğer lordlara karşı kullanmak (pusuya düşürmek, lordun mülküne saldırtmak, ordusunu zayıflatmak) ya da pusuyu ayarlayan her kimse bir şekilde onun peşine düşmek de oyuna farklı bir derinlik katacaktır. Yine Viking Conquest’te buna kısmen yaklaşılmıştı diye hatırlıyorum, iz sürmenin ardından tatmin edici sağlıklı bir sonuç alınamıyordu.
Sonuç olarak;
Bannerlord için söylüyorum; buraya kadar yazdıklarım aslında bu zamana kadar yapılmamışsa, çıkış tarihine kadar da yapılabilecek kadar kolay değildir zannediyorum. Hatta bu noktada bunların sıfırdan oyuna eklenmesini beklemek, sanıyorum, Orta Doğu’da kartların yeniden dağıtılmasını sağlamaktan bile daha zor olabilir. Çünkü oyuna aslında en baştan yeni bir “faction” katmak gibi bir şey bu…
Mount & Blade’in eşkıyalığa da imkân tanıyan böyle bir derdi var mı açıkçası emin değilim. Evet, sonuç itibari ile bir “haydutçuluk” oyunu değil. Warband üzerinden fikir üretiyor, eleştiriyorum zira Bannerlord’un single player moduyla alakalı bilgilerim sınırlı. Ve Garipsi'nin açtığı konuda önerilen Evlat moduyla alakalı da hiçbir bilgim yok. SilentDurdt şurada yeni oyunda düşünüldüğünü belirtmiş ama sene 2014, gözler yaşlı... Bunları sadece Bannerlord’da görmek kendi adıma hoş olurdu diye yazdım ama olsa da olmasa da her şekilde ben Bannerlord’u alıp yine steplerde at koşturmaya devam edeceğim. Yapılan işe inanıyor, güveniyor ve saygı duyuyorum.
İlerleyen süreçte de artık bununla alakalı DLC mi olur, topluluk yapımı mod mu olur bilmem ama keşke…
Yanlış ya da eksik bildiğim, aktardığım ya da katılmadığınız, gereksiz, saçma bulduğunuz yer/yerler varsa, eklemek istediğiniz bir şeyler varsa yazabilirsiniz. Çok ütopik şeylerden de bahsetmiş olabilirim. Neyse, maksat kamuoyunun nabzını yoklamak, maksat muhabbet.
İyi çalışmalar…
Hayırlı forumlar…