Bir Samurayın Yükselişi - Takeda Shingen (ALT HİKAYE EKLENDİ!)

Users who are viewing this thread

Herkese selamlar! Verdiğim uzun aralardan sonra, okul durumumu kesinleştirmiş olmam ile beraber, önümdeki uzun süreç içerisinde siz değerli TaleWorlds forum üyelerine okuma keyfi yaşatmak istiyorum.
Bu sebepten, uzun soluklu yeni serim olan, '' Bir Samurayın Yükselişi - Takeda Shingen '' adlı seriye başlıyorum. Bölümler belli bir gün içerisinde gelmeyecektir, tümüyle hikayenin akışına ve bu uzun soluklu seriye, bölümler ilerledikçe aynı DLC gibi maceralar katacak kısa soluklu alt hikayelere bağlı.

Bu konuda siz değerli okurlara şu konuda bir kesinlik verebilirim, ne olursa olsun bu seri bitecek! :smile:
Önceki tamamladığım hikayem olan > Burada <,  Yüce Tur hikayemi de okuyabilirsiniz!




Ōnin Savaşı ile başlayan Sengoku dönemi, tüm Japonyayı içinden çıkılmaz bir duruma sürüklemişti. Bu karışık dönem içerisinde, Samuray olan Sanada Yukimura ve onun çırağı Takeda Shingen, ülkesi için bir şeyler yapabilmek umudu ile büyük maceralara atılmak üzeredir. Bu sırada ise yine bir Samuray olan Oda Nobunaga ile karşılaşırlar ve hayatları geri dönülmez bir değişim içerisine girer.


Takeda Shingen, Takeda Nobutora’nın ilk oğludur. Akademik hayatı seven genç bir entelektüel olarak yetişmiştir. Samuray olmak ve aynı zamanda Daimyo olmak gibi hedefleri vardır.

"Kızıl Savaş Şeytanı" olarak bilinen Japon Samuraydır. Sanada Klanının bir üyesidir.

Oda klanına hizmet veren, Oda Klanının en parlak dönemlerini yaşattıran Japon Samuray.


Şimdiden tüm okurlara teşekkür eder, gelecek tüm bölümlerde size en güzel hisleri yaşatmayı temenni ederim.

İkinci Bölüm Ç I K T I !

Sanberk'in hazırlamış olduğu görsel için çok teşekkür ediyorum.  :party:

Resimler temsilidir.
 
Görseli görünce şöyle bir şey yapmak geldi içimden.. :smile:

zGLBB4.jpg
 
Nadir Şah said:
Hikayen merak uyandırıcı. Nickname ise klasik yazarların bir metodunu almışsın. Knight-Night tarzında
İlgin için teşekkür ediyorum. Nickname konusunda bugüne kadar daima tatmin olmayıp, sürekli değiştiren birisi olmuşumdur. Dediğin konuda haklısın, umarım yazarlık görevimi yerine layığı ile getirebilirim.

Sanberk said:
Görseli görünce şöyle bir şey yapmak geldi içimden.. :smile:

zGLBB4.jpg


Dostum  :shock: :shock: Bu hazırladığın yazılar ile görsele kattığın güzellik için sana minnettarım. Gerçekten beni çok sevindirdi bu hediyen.. Hemen bir teşekkür mesajı ile konuya ekliyorum. Çok teşekkür ediyorum tekrardan.  :oops:  :party:
 
Sanberk said:
Görseli görünce şöyle bir şey yapmak geldi içimden.. :smile:

zGLBB4.jpg


Dostum  :shock: :shock: Bu hazırladığın yazılar ile görsele kattığın güzellik için sana minnettarım. Gerçekten beni çok sevindirdi bu hediyen.. Hemen bir teşekkür mesajı ile konuya ekliyorum. Çok teşekkür ediyorum tekrardan.  :oops:  :party:
[/quote]

Hoşuna gittiyse ne mutlu bana :grin: Bende teşekkür ederim..
 
Sanberk said:
Sanberk said:
Görseli görünce şöyle bir şey yapmak geldi içimden.. :smile:

zGLBB4.jpg


Dostum  :shock: :shock: Bu hazırladığın yazılar ile görsele kattığın güzellik için sana minnettarım. Gerçekten beni çok sevindirdi bu hediyen.. Hemen bir teşekkür mesajı ile konuya ekliyorum. Çok teşekkür ediyorum tekrardan.  :oops:  :party:
Hoşuna gittiyse ne mutlu bana :grin: Bende teşekkür ederim..
Tekrardan teşekkür ediyorum.

Konu hakkında güncelleme; Hikayenin mevcut haritası eklenmiştir, en yakın zamanda ilk bölüm paylaşılacaktır. İlk bölüm sonrası özelden yahut konu üzerinden iyileştirmeler için eleştirilerinizi bekliyorum.
 
Selamlar değerli forum sakinleri! İlk bölümü bugünden paylaşmak istedim, sebepleri sizlerin geri dönüşleri ile okurlara zevk katacak bir şekilde iyileştirmeler yapmak istemem!
Özelden yahut konu içerisinden, ilk bölüm için şu şekilde anlatım olsa, yahut şu daha detaylı olsa tarzı hikayeye '' ekleyebileceğim '' eleştirilerinizi bekliyorum. İyi yahut kötü.
Sizleri ilk bölüm ile baş başa bırakıyor, yeni bir Alt Hikayenin haberini veriyorum.

Bilgilendirmeyi bölümden sonra okumanız sizin için daha sağlıklı olur.
Hikayemizin adı  '' Anjiro! '' Kendisi 1548 yılında Hindistan’ın batısındaki Portekiz kolonisi Goa’da, Paulo de Santa Fe adıyla vaftiz olarak ilk Japon Hıristiyan olan Anjirō, Kyushu’nun en güney ucunda yer alan Satsuma beyliğinden işlediği bir suç nedeniyle bir Portekiz gemisine binerek kaçmış ve Xavier ile karşılaştığında Hıristiyanlığın Japonya’da kolayca yayılabileceğini söyleyerek onu ikna etmişti. Bende Anjironun bu hikayesine ortak olabileceğimi düşündüm ve 4 bölümlük bir alt hikaye için çalışmalara başladım!

1549’da Japonya’ya gelen ilk Hıristiyan misyoner, sonradan papa tarafından aziz ilan edilecek olan ünlü Cizvit papaz Francisco Xavier‘dı. Societas Iesu olarak adlandırılan Cizvit tarikatının kurucularından olan Xavier, başta Hindistan, Çin ve Japonya olmak üzere Asya’da Hıristiyanlığın yayılmasına öncülük etmiş ilk misyonerdi.







Yıl 1548
Satsuma - Minamoto Klanı

*- Anjiro! Neredeydin onca aydır? Tüm beylik seni merak etti.
-  Yoshihisa! Seni uzunca bir zamandır görmemiştim dostum! Hindistan adındaki bir diyara gittim, orada yepyeni öğretiler buldum!
Yoshihisa, uzunca bir zamandır görmediği Anjironun, böyle bilge bir şekilde konuşmasına şaşırdı. Konuşmaya başladı;
*- Seni bunak adam! Yine nasıl bir düşünce ile geleceksin karşıma! Seni en sonunda bu kelimelerin için idam edecekler!

Anjiro, Yoshihisanın bu söylediklerinin üzerine kahkaha attı ve el sallayarak evine doğru yola koyuldu.
Bu sırada ilerlerken çok değişik hisler içerisindeydi. İnsan nüfusu azalmış, hastalıktan, açlıktan dışarıda yığılıp kalan insanlar çoğalmıştı.
Bu durum onu korkutuyordu, evine yaklaşmak üzereydi. Tam bu sırada bir omuz darbesi ile yere düştü. Kim olduğunu görmek için kafasını kaldırıyor iken bir anda üst üste yumruk darbeleri almaya başladı.
Doğuştan çelimsiz olan Anjiro, üzerine çullanan, yüzünü bile görmediği adamın ellerinde öleceğini düşünmeye başladı.

Üst üste yediği darbeler ile ne olduğunu anlayamayan Anjiro, birden darbelerin durması ile kanlar içerisinde kafasını kaldırmaya çalıştı.
Kaldırdığında ise Kırmızı kimono giyen bir çocuk, kendisine saldıran adamı tek bir hamle ile yere fırlatmış, kılıcının kabzası ile dövmekteydi.
Bir süre sonra durdu ve şu sözleri söylemeye başladı;
''Defol seni soysuz! İnsanlara saldırmaya utanmıyor musun! Nasıl bir Japon oldun sen böyle! Defol!''
Bu sözlerden sonra saldırgan hızlıca yerinden doğruldu ve kaçmaya başladı. Bu sırada Kırmızı Kimono giyen çocuk ise Anjiroya yaklaştı ve elini uzattı.
Anjiro, kendisine uzanan eli tuttuktan sonra konuşmaya başladı.

*-Yardımın için sana minnettarım çocuk. Hayatımı kurtardın. Kimsin sen böyle?
Bir kaç saniye Anjiroya bakan çocuk, konuşmaya başladı;
- Ben Takeda Shingen, Sanada Klanı Vilayetinden geliyorum. Bir gezginim.
Anjiro, çocuğun bu sözlerine şaşırmıştı, bu kadar erken yaşta nasıl böyle güçlü ve cesaretli olduğunu merak ediyordu. Bu sırada Takeda Shingen konuşmaya devam etti.
- İnsanlar beni yüzümün şeklinden ve tüylerimin bulunmamasından dolayı çocuk sanıyor ancak değilim. Ustam Sanada Yukimuraya 8 yıldır hizmet ediyorum.
- Buraya geliş sebebim de, Satsuma Beyliği için rapor toplamaktı.
*- Ah! Bende seni bir çocuk sanmıştım! HA HA HA! Sanırım benim hatam. Bu hatam ve hayatımı kurtardığından dolayı seni bu gece evimde misafir etmek isterim!
*- Lütfen benimle gel!

Bu sözlerin üzerine Takeda Shingen, Anjiroyu kırmak istemeyerek onun ile beraber evlerine doğru yola koyuldu. Hava ise kararmak üzereydi. Bir süre sonra eve vardılar.
Anjiro, misafiri ve kendisi için hemen Soba hazırlamaya başladı. Bu sırada ise Takeda Shingen, Anjironun çantasında üzerinde hangi dilde olduğunu bilmediği bir kitap fark etti.
*- Anjiro, bu çantanda ki kitapta nedir? Sanırım bu Latince olmalı.
Anjiro, Latince kelimesini duyunca çok hızlı bir şekilde arkasını dönüp, şaşırmış bir halde Shingene bakmaya başladı.
- He.. Hey, Shingen, Se.. Sen Latinceyi nereden biliyorsun?!
*- Ben daima meraklı bir adamımdır Anjiro! Bu merak sebebi ile gezgin oldum! Bana bu kitaptan bahsedecek misin?
- Bu kitap çok gizli bir öğreti! Sakın birisine söylemeye kalkışma! O kadar değerli kelimeler ki idam edilebilirsin!


Bu sözler üzerine kitap, Shingenin merakını dahada cezbetmişti.
*- Hayatını kurtarma karşılığında, bana bu öğretiden bahsetmeni istiyorum! Her şeyi ile!
- Seni budala! Beni nasıl ikna edeceğini çok iyi biliyorsun! Önce bu yemeği yiyelim, daha sonra bahsedeceğim!

Shingen ise bu cevap üzerine küçük bir gülümseme ile tatmin olduğunu belli etti ve Anjironun yemekten sonra anlatacaklarını dinlemek adına başını rahatça duvara yasladı.

Bu anlarda ise Oda Nobunaga, aldığı bir haber ile çığırından çıktı. Kardeşi Oda Nobuharu, Provincemi Vilayetinde, Toyotomi Hideyoshi tarafından kötü muamele ile esir alınmıştı.
Bu iki klan içinde bir savaş sebebi sayılabilirdi. Nobunaga, bu haber sonrası bütün Vilayet Daimyolarını toplamak için elçiler ile haber yollattı.
Sanada Yukimura ise bu haberi Nobunagadan hemen sonra almıştı. Bir savaşın çıkmaması adına her türlü çabaya girmek istiyordu.
Kızıl Savaş Şeytanı olarak da bilinen Yukimura, hastalıkları sebebiyle kolay kolay ayakta duramıyordu. Bu hastalığa rağmen ona dinç kalma isteğini veren çırağı Takeda Shingendi.
Shingeni, ailesi tümüyle katledilirken son anda kurtaran Yukimuraydı. Onu ilk gördüğü anda bu kelimeleri söylemişti ve kelimeler şuan bile sürekli kulaklarında yankılanıyordu.

'' Bugün öyle bir çocuk aldım ki, öfkelendiğinde bütün Japonya onun öfkesi ile titreyecek, başa geçtiğinde bütün Dünyaya Japonya hükmedecek! ''
'' Sanada Klanı belkide varisini buldu! Amatsu Mikaboshinin laneti artık üzerimizden kalkabilir! Bütün Japonya bizim olabilir! ''

Böylece Takeda Shingenin hikayesi Yukimura ile yeniden başlamıştı. Kader bu genç efendi için ne yazmıştı, neler hazırlamıştı?
2.Bölüm yakında sizler ile!

Kimono: Japon geleneksel elbisesi
Toyotomi Hideyoshi: Sengoku döneminin önde gelen savaşçı, general, samuray ve politikacısıydı.
Daimyo: En güçlü feodal hükümdarlar.
Amatsu Mikaboshi: Kötülüğün ve karanlık güçlerin Tanrısı.
Soba: Kara Buğday ve Buğday Unundan yapılan geleneksel bir Japon yemeğidir.
 
  Genel anlamda güzel olacak gibi, bu misyonerlik tebliğ, irşad, bir ideoloji fikir artık her neyse bu gibi şeylerin karşı tarafa kabul ettirilmeye çalışılması pek görmediğimiz şeyler, iyi işlenirse farklı bir hava katabilir. Uzun diyaloglar mevzu bahis  :grin:
  Ben yazmaktan pek anlamam ama okurken bende birkaç boşluk oldu, onları yazayım.
  • Hikâyenin başında Anjiro nun bilgece konuştuğunu ben pek fark edemedim. Yoshihisa çok çabuk karar verdi gibi
  • Anjiro nun Yoshihisa nın yanından ayrıldığında anlatılan o hastalıklı fakir sokaklar gözümde canlandı, o andan zevk aldım ama hikâyenin geri kalanında pek mekânı hissedemedim
  • Anjiro ya omuz atan adam ileride anlatılacaksa sıkıntı yok ama, eğer öyle geldi geçtiyse o da merak konusu, kimdir, neyin nesidir, ne ister
(Türk peygamber bozkırın sırrı diye bir kitap vardı, lisede okumuştum. Misyonerlik girince işin içine o aklıma geldi.)
 
Sanberk said:
  Genel anlamda güzel olacak gibi, bu misyonerlik tebliğ, irşad, bir ideoloji fikir artık her neyse bu gibi şeylerin karşı tarafa kabul ettirilmeye çalışılması pek görmediğimiz şeyler, iyi işlenirse farklı bir hava katabilir. Uzun diyaloglar mevzu bahis  :grin:
  Ben yazmaktan pek anlamam ama okurken bende birkaç boşluk oldu, onları yazayım.
  • Hikâyenin başında Anjiro nun bilgece konuştuğunu ben pek fark edemedim. Yoshihisa çok çabuk karar verdi gibi
  • Anjiro nun Yoshihisa nın yanından ayrıldığında anlatılan o hastalıklı fakir sokaklar gözümde canlandı, o andan zevk aldım ama hikâyenin geri kalanında pek mekânı hissedemedim
  • Anjiro ya omuz atan adam ileride anlatılacaksa sıkıntı yok ama, eğer öyle geldi geçtiyse o da merak konusu, kimdir, neyin nesidir, ne ister
(Türk peygamber bozkırın sırrı diye bir kitap vardı, lisede okumuştum. Misyonerlik girince işin içine o aklıma geldi.)
(Tel şarjda bende priz başında hem bi işle uğraşıp hemde mesaj yazmaya çalışıyorum. Eksikler olduysa kusura bakma, sağlam kafayla düzeltirim en yakın zamanda)

Öncelikle teşekkür ediyorum, eksik bulduğun yanları bana belirttiğin için dostum.

Bilgece konusuna gelir isem; Ben orada aslında Yoshihisa ve Anjironun eskiden beri bir görüşmüşlükleri olduğunu, Anjironun eskiye oranla daha düzelir olduğunu(Boş Ağızdan kurtulduğunu yani)göstermek istedim. Ancak haklısın benim düşünüp, hissettiğim gibi okurlara da bunu hissettirmem lazım..
Mekan konusu ise, yavaş yavaş mekanlara girmek istiyorum öncelikle ileri ki bölümlerde sizi şaşırtacak alt hikayelere değineceğim için mekanlar orada hissedilir olacak.
Omuz atan adam konusu ise, hastalıklı fakir sokaklarda bulunan yan kesicileri, haydutları belirtmek istedim Anjiroya saldırılması ile ancak bunu da yine açıklamadığım için okura, tabi ki kafada soru işaretleri kalıyor.

Kesinlikle yazdığın gibi misyonerlik, ideoloji konularında sizlerin hoşuna gidecek, aynı zamanda okurken hep beraber bilgi sahibi olabileceğimiz şeyler yazmayı planlıyorum. Bu sebepten, kesinlikle ileri ki bölümlerde tatmin olacağınızı düşünüyorum.
Tekrardan güzel yorumların, iyileştirme adına verdiğin çabalar için teşekkür ediyorum.  :party:  :party:
 
Birde şu kısımda 'Kırmızı bir kimono giyen bir çocuk' iki tane 'bir' kelimesi aynı cümlede geçiyor. Okurken bi duraksıyor insan. Kırmızı ile yazılan yeri cümleden alırsak yine aynı anlamı verip, iyileştirebiliriz heralde.
 
Sanberk said:
Birde şu kısımda 'Kırmızı bir kimono giyen bir çocuk' iki tane 'bir' kelimesi aynı cümlede geçiyor. Okurken bi duraksıyor insan. Kırmızı ile yazılan yeri cümleden alırsak yine aynı anlamı verip, iyileştirebiliriz heralde.
Hemeeen değiştirdim bak. O arada kaynamış işte :grin:
Teşekkür ediyorum güzel uyarın için..  :party:
 
Günaydın değerli forum sakinleri! Ev taşıma işlerim ile uğraşıyorum ve bugünden sonra yaklaşık 1 hafta bilgisayar elimde olmayacak. Bende sizleri bekletmemek adına, 2.Bölümü paylaşmak istedim.
:!: İyileştirme adına eleştirilerinizi özelden yahut konu içerisinden bekliyorum..

Bu bölümden sonra ana hikayemizde bulunan Anjiro ve Xavier'in '' Hristiyanlık Macerası '' isimli bir alt hikayesi gelecektir. 2 Bölümlük küçük bir alt hikaye olacak ve daha sonra kaldığımız yerden ana hikayemize devam edeceğiz!
Alt Hikayemiz bu konu içerisinden paylaşılacaktır.



Zehir

Yıl 1548
Satsuma Beyliği


*- Hadi artık Anjiro! Nedir bu öğreti? Yiyeceklerimizi yedik, anlat artık!
- Ne sabırsız bir gezginsin sen!
- Bu öğreti, Latince bir öğreti Shingen, bunun sebebi ise bu bir din öğretisi. Hindistan diyarına gittiğimde orada Xavier isimli bir rahip ile karşılaştım!
- Her konuda bilgili yüce bir kişilikti, bir çok ganimeti bulunuyordu. Yoldaşları ise sayılamayacak kadar fazlaydı. Yolumda ilerlemekte iken, kendisi bana seslendi;
*-* Hey, sen! Yabancı! Beni bekle!
- Bizim dilimizi konuşan bu adamı duyunca çok şaşırmıştım. Yüzü bizim yüzümüze benzemiyor, başka diyarlardaki soylu bir aileden geldiği çok belli oluyordu.
*- Peki daha sonra? Ne yaptınız, nasıl öğreti hakkında bilgi sahibi oldun?


Shingenin bu meraklı hali Anjiro içinde şaşırtıcıydı. Bu merak sebebi ile dahada anlatmaya istekli hale geldi.
Bu sırada ise, Nobunaga Daimyolar ile konuşma içerisindeydi;
''Ne olursa olsun Hideyoshiye bunu ödetmeliyiz.''
''Küçük kardeşimi esir alarak şahsıma ve aynı zamanda klanımıza hakarette bulundu!''
''Savaş için oylama yapacağız, umuyorum ki hepiniz benim tatmin olacağım şekilde oy verirsiniz!''

Nobunaganın bu sözlerinden hemen sonra oylama yapılacaktı ki, bir ses yükselmeye başladı;
*- Bırakın beni! Bırakın haber getirdim! Ben Sanada Yukimuranın elçisi Charles! Bırakın beni!''
Bu sesler üzerine Nobunaga şaşkın bir halde elçiyi çağırdı;

- Samuraylar! Bırakın elçi gelsin!''
Bu talimattan sonra elçi, üstünü başını düzelterek saygıyla eğildikten sonra içeri girdi.
- Sanada Yukimuranın benim için mesajı ne?
*- Oda Nobunaga, Efendi Yukimura, sizin için şu mesajı iletiyor;
'' Savaş için acele etme Nobunaga, Takeda Shingeni Satsuma beyliğine yolladım. Tango no Sekku Festivaline kadar bekle! ''
'' Onun vereceği rapora göre hareket edeceğiz, umarım beni ve kendini küçük düşürecek bir harekette bulunmazsın! ''

Nobunaga, bu mesajdan sonra yumruklarını sıkarak, sadece kendisinin duyacağı şu sözleri söylemeye başladı;
'' Yukimura, bu isteğini yerine getirmem ile sana olan borcumu ödedim. Umarım Shingen bizim için gerçekten önemli haberler verir! ''

Anjiro ise Shingene öğretiyi anlatmaya devam ediyordu.
- Bu öğretinin adı Hristiyanlık. Bizi Tanrıya ulaştıran aracı ise İsa.
*- İsa mı? Kimdir o? Bir Tanrı mı?

Anjiro, bu sözler üzerine kendini tutamayıp kahkaha atmaya başladı.
- HA HA HA HA, hayır budala! O da bizim gibi bir insan.
Böylece Anjiro, Shingene o gece boyunca tümüyle Xavierden ne öğrendiyse anlattı. Shingen ise uzak diyarlardan gelen bu öğretiyi bilmenin sevincini yaşıyordu.

- Vatikan -

- Aziz Francis Xavier, Japonya için ne planladınız?
*- Papa Hazretleri, yakında Portekiz Gemileri ile tekrardan uğrayacağım. Hindistan da tanıştığım, Anjiro isimli bir Japonu, Paulo de Santa Fe adı ile vaftiz ettim.
*- Ondan ise öğrendiğim bilgiler ışığında, Sengoku adı verdikleri bir dönem içerisinde olduklarını, iç savaşların, düzensizliğin, yan kesiciliğin kol gezdiğini öğrendim.

Papa, bilmediği bu diyarı merak etmeye ve zenginliklerini düşünmeye başladı. Bir kaç saniyelik sessizlikten sonra konuşmaya başladı;
- En yakın zamanda tekrar gitmeni istiyorum. Git ve bana daha fazla bilgi getir. Oranın zenginlikleri hakkında her şeyi bilmek istiyorum!
Bu emir sonrası Xavier, Papaya doğru yaklaştı ve yüzüğünü öpmek üzere uzandı. Öptükten sonra ise, sadakatini bir kez daha sunmak amacı ile hediyeler takdim etti.

- Satsuma Beyliği -

Bu sırada sabah olmuştu. Shingen uyandıktan hemen sonra hızlıca elbiselerini giyindi ve yola koyuldu. Anjiro ise bu sırada uyumaktaydı.
Bir kaç saat süren gezinti sonrasında Shingen, Yukimuranın istediği tüm bilgileri toplayabilmişti.
Topladığı tüm bilgilerden sonra, Inazuma ismini verdiği atına bindi ve yola koyuldu. Sanada Klanının olduğu bölgeye ulaşana kadar, Oda ve Asakura Klanlarının bölgelerinden geçmek zorundaydı.
Bir süre sonra, Minamoto Klanının bulunduğu son bölgeye vardı. Bu bölge, hastalık sebebi ile boşaltılmıştı. İnsanlar yerlerde yatıyor, yardım çığlıkları kulaklarda yankılanıyordu.
Bu kötü gidişata hiç bir Klan müdahale etmiyordu. Daimyolar, servetlerine servet katıyor. Yerel halk ise fakirlikten ölüyordu.
Tüm durumun farkında olan Shingen, dişlerini sıkıp, içinden şu sözleri geçirmeye başladı;

'' Sizi utanmaz Daimyolar! Kendileri ganimet içerisinde yüzerken, halkları açlıktan, hastalıktan sokaklarda ölmekte. ''
'' Eğer Efendi Yukimuraya söz vermiş olmasaydım, her birinizin derisini yüzerdim.''

Bu sözleri söyleyeli bir kaç saniye olmadı ki, Inazuma büyük bir ürperti duyarak Shingeni yere attı. Bu tepkiden dolayı şaşıran Shingen, ne olduğunu görmek için yerden doğruluyordu ki, omuzuna saplanan bir ok atışı ile tümüyle yere yığıldı.
Artık sadece Portekizce bir kaç kelime duyabiliyordu.
'' Apanha! Apanha! ''

Bu duyduklarından sonra bir kaç kişi üzerine çullandı. Tek hissettiği onu yakalayıp, sıkıştıran ellerdi. Başı dönmeye başlamış, hareketleri ise yavaşlamıştı. Bu haline rağmen bir kaç kelime fısıldadı;
'' Zeh... Zehir bu.. ''
'' Efend.. Efendi Yuki.. Yukimura..''


Xavier: Tam adı Aziz Franciscus Xaverius, Shangchuan Dao Adası, Kanton, Çin, Asya'da Hristiyan misyonerliğini başlatan ve Cizvitler'in kurucularından olan kişi.
Inazuma: Yıldırım anlamı taşır.
Apanha: Portekizce Yakalamak anlamını taşır.
 
Eline sağlık, Japonya hakkında herkesin ayrı planı var gibi, çok talip bol entrika habercisi mi? Bekleyip göreceğiz..  :grin: :grin: :grin:

nbpqZV.png

Şu geçişlere bi standart getirilebilir.


-------------
Xxxxxxxxxxx
>>>>>>>>>>>>><<<<<<<<<<<<
Gibi bi şey olsa veya standart bi boşluk, iyi olabilir diye düşünüyorum :smile:
 
Sanberk said:
Eline sağlık, Japonya hakkında herkesin ayrı planı var gibi, çok talip bol entrika habercisi mi? Bekleyip göreceğiz..  :grin: :grin: :grin:

nbpqZV.png

Şu geçişlere bi standart getirilebilir.


-------------
Xxxxxxxxxxx
>>>>>>>>>>>>><<<<<<<<<<<<
Gibi bi şey olsa veya standart bi boşluk, iyi olabilir diye düşünüyorum :smile:

Teşekkür ediyorum dostum, geçişler için bir alternatif bulacağım. Haklısın o konuda, döndüğümde halletmiş olacağım.
Güzel yorumların ve desteğin için teşekkür ediyorum.  :party:
 
Hikaye tamamen diyaloglarla ilerliyor, bunu sevmedim. Ne bir betimleme, ne bir karakter analizi ya da olay örgüsü. Diyalogları çıkardığımız zaman geriye pek bir şey kalmıyor. Hikayenin dünyasına dahil olmak okur için çok zor. Anlatım tekniğini ve üslubunu değiştirmen gerektiğini düşünüyorum.
 
Homerøs said:
Hikaye tamamen diyaloglarla ilerliyor, bunu sevmedim. Ne bir betimleme, ne bir karakter analizi ya da olay örgüsü. Diyalogları çıkardığımız zaman geriye pek bir şey kalmıyor. Hikayenin dünyasına dahil olmak okur için çok zor. Anlatım tekniğini ve üslubunu değiştirmen gerektiğini düşünüyorum.
Nadir Şah said:
Katılıyorum. Dörtyol Hanındaki "Devam Eden Hikayeler" bölümüne bakarsan ve orada bulunanları okursan ne dediğimizi daha iyi anlarsın.

İyileştirme adına verdiğiniz çabalar için teşekkür ediyorum, bir sonraki bölümde bu dediklerinize göre ilerleme sağlayacağım.  :party:
Tekrardan teşekkürler  :party: :party:
 
Selamlar Arkadaşlar!!
Taşınma sürecimi atlattıktan sonra geri dönmüş bulunmaktayım. Sizler için söz verdiğim gibi ALT HİKAYE olan, '' Hristiyanlık Macerası '' serisinin ilk bölümünü buraya bırakıyorum...
Artık tüm hızımla devam edeceğim.. Geri dönüşlerinizi bekliyorum. Alt Hikayemiz 2 Bölümden oluşuyor..

Bu 2 Bölümlük alt serimiz, sizleri ana hikayeye daha fazla bağlamak ve gelişen olaylara değinmek içindir. Ana hikayemizde ki Baş Kahramanımızdan ayrı bir niteliğe sahiptir.

BÖLÜM 1

Hristiyanlık Macerası
1547 - Hindistan


Günler boyunca süren gemi yolculuğu sonunda bitmişti. Anjiro, Portekiz Tüccarlar ile beraber çıktığı bu yolculukta sonunda istediği yere ulaşmıştı.
Japon geleneklerine göre giyinen Anjiro'nun üzerinde siyah bir kimono vardı. Kendini korumak adına ise kimononun iç tarafında bir hançer saklıyordu.
Portekizli Tüccarlardan duyduğuna göre, Hindistan zengin ancak sömürülmüş bir krallıktı. Bu yüzden etrafta dolaşan yan kesiciler çok fazlaydı.
Gemiden sakin adımlar ile inen Anjiro, gözlerini kapattı ve bu toprakların kokusunu almak amacıyla derin bir nefes aldı.
Tek hissettiği başka bir diyarda olmanın getirdiği huzurdu. Japon tanrılarına sıkıca bağlı olan Anjiro, kendisini evinin dışarısında bulunca, üzerinde hissettiği ilahı baskı kalkmıştı.

'' Bu diyarda gezilecek o kadar çok yer var ki.. Önce hangisinden başlayacağımı bilmiyorum. ''
Bu sözlerden hemen sonra, etrafı seyrede seyrede yürümeye başladı. Bir kaç dakika sonra gördüğü bir çehre onu çok şaşırttı.
Siyah renge bürünmüş bir kadın ve adam vardı. Boyunlarında ise zincir. İlk defa siyah bir renge bürünmüş insan görüyordu. Kendisinin duyacağı şekilde şu sözleri söylemeye başladı;
'' Acaba kirlenmişler mi? Hayır.. Bu.. Bu bir kirden fazlası. ''
'' Sanırım bu duruma alışmalıyım.. Böylece insanlarıma anlatacak hikayeler elde ederim! ''


Yürümeye devam ediyordu, kurulan tezgahlarda türlü türlü ipekler bulunuyordu. Her birinin soyluların giyeceği türden olduğu çok belliydi.
Yine bir tezgaha gözünü gezdiriyordu ki, gözü bir adama takıldı. Boynunda Altından olduğu belli olan bir simge taşıyordu.
Anjiro bu gördüğü simge üzerine kendini durduramadı ve hızlıca adamın yanına doğru ilerlemeye başladı.
Vardıktan sonra hemen konuşmaya başladı;

+ Efendi! Nedir o boynunda taşıdığın simgenin anlamı?
Adam birden kendisine sorulan bu soruya şaşırmıştı.
- Kimsin sen? Kendini bile tanıtmadan kutsallığa hakaret mi ediyorsun?
+ Özür dilerim! Ben uzak diyarlardan gelen bir yabancıyım. İsmim Anjiro, boynunda taşıdığın bu simgeyi merak ettim.
- Biraz daha nazik olabilirdin! Her neyse. Benim ismim Simon. Hristiyan bir papazım. Boynumda olan bu simge Hristiyanlığı temsil ediyor.

Anjiro, kendisine söylenen bu öğreti hakkında daha fazla şey öğrenmekte kararlıydı.
+ Papaz Simon! Lütfen bana bu öğretiyi açıklayın! Ne varsa bilmek istiyorum!
Simon, Anjiro'nun bu isteğine yalnızca küçük bir gülümseme ile cevap verdi.
- Eğer gerçekten hak ediyorsan, Yüce Aziz seni bulacaktır Anjiro.

||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||

Bu sırada, Aziz Francis Xavier, Vatikan'dan yaptığı uzun bir yolculuktan sonra sonunda Hindistan'a ulaşmıştı.
Portekiz gemileri ile gelen Xavier, bu bölgeyi Hristiyanlaştırmak ve Papaya işgal için gerekli bilgileri vermek ile görevlendirilmişti.
Gemiden adamları ile ayrılmak üzere iken, bölgenin sakinlerinden farklı bir şekilde giyinip, yüz yapısı farklı olan bir adamı gördü.
Kendisine doğru dalgın bir şekilde yürüyor, önüne çıkan insanlara çarpıyordu.
Biraz daha yaklaştığında, bu adamın Japon olduğu çok belli oluyordu. Xavier, vakit kaybetmeden seslenmeye başladı;

+ Hey, sen! Yabancı! Beni bekle!
Kendisine doğru seslenildiğini fark eden bu kişi Anjiroydu. Xavier'e doğru baktı ve onun soylu bir kişiliğe sahip olduğunu hızlıca anladı.
Bir kaç saniye duraksadıktan sonra, Xavier sonunda kendisine yaklaşmıştı.
+ Sen bir Japon musun?
Anjiro, kendisine sorulan bu sorunun sevinci ile birden Xavier'e sarılmaya başladı.
Xavier'in adamları kendisine bir saldırı yapılacağı düşüncesi ile hızlıca Anjiro'nun üstüne çullandılar.
Xavier ise bu durum karşısında kahkahalarını saklayamadı.

+ HA HA HA HA, Kalkın adamın üstünden. Bana zarar vermek gibi bir niyeti yok.
Bu emir sonrası, Anjiro'nun üzerinden kalktılar. Anjiro ise üzerine çullanan adamlar yüzünden nefes almakta zorluk çekiyordu.,
Bir kaç saniye sonra kendine gelen Anjiro, konuşmaya başladı;
- Sende kimsin böyle? Japon olduğumu nereden bildin, bu adamlarda kim?
+ Hepsini konuşacağız genç adam. Şimdilik bir şeyi bilmen yeterli.
- Nedir o ?
+ Seni bulacak olan Aziz benim. Şimdi hikayeme eşlik etme zamanı genç adam.
+ Yeni bir hikayeye başlama zamanı.


||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||

Bu sırada ise Japonya da, iç savaş sesleri çıkmaya başlamıştı.
Nlomne Düzlüğünde karşılaşan Oda ve Shinto klanı savaş meydanında büyük bir katliam yarattı.
Japonya, böylece geri dönüşü olmayan bir yola giriyor ve tüm dünyayı ise peşinden sürükleme yolunda ilerliyordu.
Böyle bir zamanda, Daimyo Topluluğunun güvendiği tek bir isim vardı.
Savaş kaplanı dedikleri büyük samuray.
'' Hina Yukimura ''


 
Back
Top Bottom