Aga Be...Sertity said:Bugün uzun zaman sonra hesabıma giriş yapıp eski mesajlarımı okurken zamanın nasıl da su gibi aktığını anladım. Hoşlandığım kıza açılmak için sizden nasıl da gaz aldığımı ama yine de başarısız olduğumu yeniden hatırladım. Bir kere olsa anlarım da defalarca olmuş bu ve hep başarısız olmuşum. Bir insan ceaaret nedir hiç mi bilmez? Şimdi Lise 1'de aylarca açılamadığım o kızı görüyorum hâlâ okulda. Halen çok güzel halen uğruna ölmeyi göze alacak binlerce erkeği etkileyebilecek güzellikte. Seneler nasıl da geçti ben içimde ona karşı büyük bir sevgi beslerken o onlarca erkekle konuşmuştu da en sonunda birini bulmuştu Lise 1'in ilk döneminin sonlarında. Ben karşısında eli ayağı dolaşan , kalbi küt küt atan, heyecandan ne yaptığını bilmeyen beni değil de sırf güzelliği için ve ortam için sevgili arayan erkekleri seçmişti. Haklıydı da çünkü şimdi hatırlıyorum da benim sevgim hiçbir yarar sağlamazdı ona. Ve onla konuşan diğer erkekler... Nasıl oluyor da bu kadar önyargılı olabiliyorum? O erkeklerin de ondan deliler gibi hoşlanmadığını nerden biliyordum? Halbuki onları da rahatlıkla etkilemiştir onun güzelliği.
Günlerim, haftalarım onun hayali ile geçerdi. Gittiğim her yer özellikle doğanın içine ve ağaçların altında gelirdi aklımda. İnsan o ağaçların altında başını yaslayabileceği bir omuz arıyor çoğu zaman. Bazıları bulabiliyor ben ise değil bir yâr bir dost bile bulamazdım o zamanlar. Hep ayakta durmak zorunda olan ama kamburlaşmış bir eşyaydım ben. Yürüyüşü , gülüşü ve onu birkaç saniye görebilmek için sınıf kapısının önünde dikildiğim günler. Belki geçerken görürüm de bi nebze mutlu olurum diye düşünürdüm. Günlerim onu gördüğüm ve görmediğim günler diye ayrılmıştı. Ve arkadaşlarımın bu gizli aşkımı öğrendikleri gün, dalga konusu olmuştum çünkü ben şu fani evrende güçsüz bir canlı türüyken o birçok güzel gen ile doğmuş kaliteli bir canlının net bir örneğiydi. Dalga geçildim çünkü mantıklı olmamak komikti onlar için ve ben fazlasıyla mantıktan uzaktım. Hani o içimizde hissettiğimiz o güzel duygu var ya işte o bir aldatmaca. Benim gibi zayıfları mutlu etmek için söylenmiş bir yalan. Eğer bu yalan olmasaydı kendimiz öldürür de bütün işleri üstümüzdekilere bırakırız diye bizi hayatta tutmak için uydurulmuş bir yalan. Tarih boyunca binlerce insan inandı buna Mısırlı köle , toplama kampındaki Yahudi ve sahibin zülümüne maruz kalan siyahi hepsi inanmışlardı buna ve inançları boşa çıktı. Ama pişman değilim hayatın kuralı budur ve böyle ilerler. Ona layık bir erkek değildim. Bu yüzden utanmam veya üzülmem gereken bir şey yok diye düşünüyorum çoğu zaman. Ve diğer kadınlar , onlar bana uygun değillerdi. Yani karşıma yanında mutlu olduğum birinin çıkmasını çok isterdim ama çıkmadı. Hayırlısı olmuş diyorum çoğu zaman ve bu güçlü tutuyor beni. Ve mesajımı okuyan genç arkadaşlarım aşka inanın ama olmayabileceğine de inanın. Hayat hep istediğiniz gibi gitmeyebilir ama en azında siz kendi bedeninizi istediğiniz doğrultuda ilerletmeye çalışın. Okuyun , öğrenin, pinti olmayın , yiyin , için , gezin ve anı yaşamaya devam edin. Ben bu güzelliklerin farkına geç vardım. Hayattan beklentilerim yıllar içinde çok değişti ve tabii görüşlerim de. Bu kadar şeyi neden yazdım bilmiyorum ama anlayış gösterin. Bilirsiniz bazen satılarca yazmak istersiniz de yazarsınız böyle. Sebepsiz bazen de sonra silersiniz ben ise bu sefer silmeyeceğim ve ileride tekrar tekrar gelip okuyacağım mesajlarımı çünkü biraz da bu yüzden yazar insan. Ölümsüz olduğunu bir saniye bile olsa hissetmek için...
tlgklz said:
Olum belki kız eve gidince zart zurt osuruyor, tuvaletten ellerini yıkamadan falan çıkıyor... Yani nerden vardın layık olup olmamaya bu derece uzun paragraf yazacak existential krizlere...
35 yaşımıza kadar yiyip içip sıçacak vaktimiz var beyler, kebab yiyip, şarap için, karpuzlara vurucaz. Bu nedir ya, allah allah.
Ama bu d0ru bir tespit.