Ds1 remastered ve 2 scholar of the first sin'i aynı anda oynuyorum, birinden sıkılınca ya da sinir olunca diğerine geçiyorum.
İkisi de ds3'den daha kolay. Bossları genelde tek atarak geçtim. İkisinin de orjinal hali ps3'e uyumlu çıkarıldığı için çözünürlükleri düşük.
DS1'de hazır bir şekilde bonfire travel yok. Ancak tüm mekanlar iç içe ve shortcutlar var birbirleri arası. Yine de sinir bozucu bir durum. Ds2'de mekanlar ve çevre çok güzel, keşke daha yüksek çözünürlüklü ve daha iyi efektli olsaymış.
Ds3'e göre çok az öldüm ve ölmem genelde yanlışlıkla uçurumdan düşerek ya da sıkış tepiş alanlarda savaşırken kılıcın duvara çarpmasıyla falan oldu. Bunlar da çok sinir bozucu.
Serinin en iyi oyunu her anlamda Ds3. Rpg elementleriyle olsun, grafikleriyle olsun(hepsine çıkış yılına göre baktığımızda), bosslarıyla olsun, combatıyla olsun çıktığı zamana göre en iyi oyunu serinin kesinlikle. Hikaye kişisel bişi ama atmosferin de etkisiyle Ds3'de daha çok beğenmiştim.