Haşaşiler-Bildiklerimiz,bilmediklerimiz

Users who are viewing this thread

Status
Not open for further replies.

_BaNNeD_

Sergeant
Hasan Sabbah,Şeyhul Cebel,Seyduna, İmam, Eldest Of Mountain
Hasan Sabbah'ın 1054 tarihinde Kum şehrinde doğduğu rivayet edilmektedir. Eserinde verdiği bilgilerle soyunu Yemen'de hüküm sürmüş olan Himyeri krallığına dayandırmaktadır. İfadelere göre babası Yemen'den Küfe'ye göç etmiş, buradan Kum ve Rey şehrine geçmiştir. Ancak, Himyeri asıllı olduğu iddiası tartışmalıdır. Bunun dışında Rey şehrinde doğduğunu nakledenler de vardır.

Hasan, ilk derslerini babasından aldı. Baba, oğlunun eğitimiyle yakından ilgilendi. İlmi birikimi olup kelâm, mantık, felsefe, fıkıh ve riyaziyat alanında önemli bilgileri kendisine verdi. Hasan'ın Büyük Selçuklu Devleti veziri Nizamülmülk ile arkadaş olduğu ve aynı hocadan ders aldıkları tarzındaki bilgiler, söz konusu şahısların doğum tarihleri göz önüne alındığında yakın bir ihtimal olarak görülmemektedir. Bu bilginin dışında, arkadaş oldukları halde sonradan aralarının bozulduğu, Hasan Sabbah'ın Nizamülmülk'ün desteğiyle sarayda görev aldığı da nakledilmektedir.

Yaşı ilerledikçe ilme merakı artan Hasan, eğitim amacıyla Rey şehrine gitti. Ailesinin etkisiyle Şiîliğin İmamiyye itikadına bağlı olmakla birlikte, daha sonra Fatimi müntesiplerinin etkisiyle İsmailiyye mezhebine bağlandı. Bir süre sonra Rey şehrinden ayrılarak İsfahan'a gitti. Burada iki yıl kadar kaldı. Daha sonra Azerbaycan, Musul, Sincar, Meyyafarikin (Silvan), Rahbe, Dımaşk, Sayda, Sur ve Akka şehirlerini gezdi. Akka'dan Mısır'a geçti. Kahire'de Fatımi halifesi ile görüştü. Halife kendisine yakın ilgi gösterdi. Bu arada dolaştığı beldelerde İsmaili itikadını yaymaya çalıştı.

Hasan Sabbah, Fatimi halifesi Müntasır Billah'tan sonra gelişen veliaht tayin işlerine müdahale etmeye kalkışınca yöneticilerle arası açıldı. Yaptığı muhalefetten ötürü önce tutuklandı, arkasından da ülkeden çıkartıldı. İskenderiye üzerinden ve deniz yoluyla Mısır'dan ayrıldı. 1081 yılında İsfahan'a vardı. İran'ın muhtelif şehirlerini dolaşarak yıllarca Batıniliği yaymaya çalıştı. İran'ın kuzey taraflarındaki dağlık bölgelerde yaşayan ve devletten bağımsız, kendi başlarına buyruk olan savaşçı bir kavimle yakın temasa geçti. Adamları vasıtasıyla giriştiği faaliyet sonucu buradakileri kendine bağlamayı başardı. Bu arada bölgede yaşayan halkı da önemli ölçüde etkiledi.

Kendine bağladığı güçlerle devlet için tehlike teşkil etmeye başlayan Hasan Sabbah'ın faaliyetleri Selçuklular tarafından dikkatle izleniyordu. Son gelişmeler üzerine Nizamülmülk, Hasan Sabbah'ın tutuklanması emrini verdi ancak, bu mümkün olmadı. Önce Kazvin'e ve oradan da meşhur Alamut Kalesi'ne giderek buraya yerleşti. Alamut Kalesi'ni karargâh yaptı. Akabinde 1090 yılında İsmaili Devleti'ni kurdu. Sığındığı kalenin ele geçirilmesini önlemek için yeni savunma tedbirleri aldığı gibi, uzun süre kendilerine yetecek miktarda yiyecek stokunu da sağladı.

Hasan Sabbah bir süre Fatımilerle ilişkisini devam ettirdi. Fatımiler ikiye ayrıldıktan sonra imam olarak Nizar'ı destekledi ve adına hutbe okuttu. Kendi akidesini müridlerine öğretmeye başladı. Kendilerine karşı olanların öldürülmesinin dini bir vazife olduğu inancını aşıladı. Müritlerinin eğitimini kendisi üstlendi. Bunların eğitim ve öğretime tabi tutulmalarından çok, imamın rehberliğini ön plana çıkardı. İmamların masumiyetinden hareketle, her devirde bunların rehberliğine ihtiyaç olduğu, dinî meseleler için aklın yeterli olmadığı, Allah'ı iyi tanımak için imamların yardımına ihtiyaç olduğunu bildirdi.

Dine davet eden ve "dai" olarak adlandırılan adamları vasıtasıyla faaliyetlerini sürdürdü. İnsanları etkilemek için farklı yöntemlere başvurdu. Böylece Batınilik Hasan Sabbah'ın şahsında yeni bir kimlik kazandı. Dailer önceleri insanları, masum imam adına davet ederken, yeni bir gurup ortaya çıkmaya başladı. Sabbah'a bağlı bu gurup "Haşşaşin" adıyla anılmaya başlandı. Liderlerine olan bağlılıkları haşaş (esrar) içmiş gibi gözü kapalı kabullenmeden ötürü bu isimle adlandırıldıkları belirtildiği gibi, gerçekten de bunlara söz konusu uyuşturucunun verildiği de iddia edilmiştir.Fakat baştada söylediğim gibi bu isim “sırların koruyucusu anlamına gelir.(assassin)

Hasan Sabbah'ın adamlarına cennet vaat ettiği ve bu cenneti dünyada da yaşamaları, mutluluğu tatmaları için esrar içirttiği ve bu yolla her türlü emrini yerine getirttiği ifade edilmektedir. Dinî mahiyetten çok siyasî bir örgüt gibi çalışılarak, fikirlerini zorla kabul ettirme yoluna gitti. Çıkardıkları olaylarla insanlar arasında dehşet saçmaya başladılar. O zamana kadar görülmemiş bir tarzda, devletin en üst kademesinde bulunanlara varıncaya kadar, kendilerine özgü metotlarla suikast girişiminde bulundular.

Hasan Sabbah'ın adamlarıyla mücadele, Melikşah tarafından devlet politikası haline getirildi. İlmi noktada mücadeleyi sağlamak için Nizamiye medreseleri vasıtasıyla Sünnîliğin takviye edilmesine ve batıl inançlarla bu şekilde mücahede yoluna gidildi. Diğer taraftan da Alamut Kalesi'nin alınması için girişim başlatıldı. Ancak, bir netice alınamadığı gibi meşhur Selçuklu veziri Nizamülmülk, ozamanlar bir fedai olan İbn Tahir Arrani tarafından öldürüldü.

Alamut’u almaya girişen komutan Arslantaş’ın girişimi Nizamül Mülk’ün suikaste uğraması üzerine bir süre durakladı fakat akabinde yeni bir girişim yaptılar. Bu girişimi durdurmanın tek yolunun Selçuklu’yu kaosa sürüklemek olduğunu anlayan Hasan, Cafer bin Ümeyr isimli fedaisiyle Melikşah’ı öldürttü.
Melikşah'ın ölümünden sonra Selçuklularda taht kavgalarının çıkması, haçlı seferlerinin başlamasıyla birlikte Müslümanların yaşadığı bazı bölgelerin işgale uğraması, Hasan Sabbah'ın işine yaradı. Fırsatı değerlendirerek faaliyetlerine hız verdi. Önemli bazı kaleleri ele geçirmek suretiyle konumunu güçlendirdi. Bu arada propaganda faaliyetlerine de hız verdi. Ayrıca, Selçuklu ordusuna sızmak suretiyle taht kavgalarına fiili olarak dahil oldu.

Hasan Sabbah'ın adamlarının korkusundan, din ve devlet adamlarını herkesin gözü önünde öldürmelerinden dolayı, devlet ileri gelenleri elbiselerinin altına zırh giymeden sokağa çıkamaz oldular. Selçuklular ve Hasan Sabbah arasındaki mücadele uzun süre devam etmedi. İbn Tahir Arrani’nin kaleye geri dönüşü üzerine Hasan iyice yaşlandığını anladı ve tarikatla ilgili bütün detayları ve bütün sırları ona aktardı. Hasan Sabah ölümünden 7 yıl önce kulesine kapatıldı. Artık bütün emirleri dağın 2. yaşlısı veriyordu. Hasan Sabah, 1124'de Alamut Kalesinde öldü.





İbn Tahir Arrani, Assassin, Muratori, Dağın 2. Yaşlısı, Savalı Avni
İbn Tahir Arrani, 1086’da Sava’da doğdu. Asıl ismi Avni’dir. Şair olarak Savalı Avni ismini kullanmış Fatih Sultan Mehmet’in eline geçen şiirleriyle etkilenmesine neden olmuştur. Dedesi eski bir Şii lideri olan Tahir’dir.
Dedesi’nin Selçuklu karşıtı oluşumlarda liderlik etmesi üzerine asılması İbn Tahir’in ailesini korkutmuştur. Bunun içindir ki İbn Tahir, Sava’da küçük bir köyde büyümüş, çobanlık yapmıştır. Yine ailesinin isteği üzerine Alamut’a giden İbn Tahir, Fedai öğretimi görmüş üstün başarı göstermiştir. Zekası ve hitabındaki yeteneğine ek, dayanıklılık ve kılıç kullanma derslerinde de öne çıkmıştır. İbn Tahir, Hasan’ın cennetine ilk yolladığı fedailerden olup, Hasan’ın onu ilk gönderişinin nedenini Hasan şöyle açıklar:
“Dümenimizi onunla deneyelim, o anlamazsa kimse anlayamaz.”
Ayrıca Hasan’ın kulesine kapatılmadan önce yazdığı eserinde fedaisi İbn Tahirden etkilendğini, fakat onu cennete(!) yollamakta hata ettiğini ve onu bir şekilde dai yapmak istediğini belirtmiştir.
Fakat İbn Tahir’de cennete gönderilen diğer fedailer gibi çıldırmaya başlamış, ölmek istemiştir. Bunun sonucunda daha fazla beklemenin onu boşyere kaybetmek olacağını anlayan Hasan, İbn Tahir’e ancak İbn Tahir’in yapabileceği bir görev vermiş, ona Nizamül Mülk’ü öldürmesini emretmiştir. Sufi bir öğrenci kılığına giren İbn Tahir, Nizam’ın yanına yaklaştığında onu Xermes bıçağıyla yaralamıştır.
Baş vezir ölmeden önce onunla konuşma imkanı bulmuş ve ona gerçeği anlatma fırsatı yakalamıştı, Gerçek Batıni doktrinini:
“Hiçbir şey doğru değildir, her şeye izin vardır.”
كل ما هو مسموح به ليس هناك ما هو صحيح
Gerçeği öğrenen İbn Tahir’in hali Nizamül Mülk’ü etkilemiş olmalı ki oracıkta bir belge hazırlatıp hapisteki idamlıklardan parçalanmasını ve belgede suikastçının öldürüldüğünün belirtilmesini emretmiştir. İbn Tahir için yol hazırlıkları yapılmasını bir dediğinin iki edilmemesini istemiştir. Yakın çevresi ve en önemlisi yardımcıları onun ölümden korkmadığını daha doğrusu bu sözleri söylemesin heyecanın, paniğin etkisi olmadığını anlamışlardı.
Nizamül Mülk’ün son isteği yerine getirildi. O ölürken İbn Tahir’in ağladığı bile söylenir. Baş Vezir’in isteği üzerine yıkanan, giydirilen, silahlandırılan İbn Tahir gizlice şehirden çıkarıldı. İbn Tahir’in yeni hedefi Hasan Sabbah’tı.
İbn Tahir Alamut’a döndüğü sırada haber Arslantaş’a ulaşmıştı ve ordularını geri çekiyordu. Bu sayede kaleye kolayca giren İbn Tahir, Seyduna’yı görmek istediğini belirtti. Haberi alan kale ahalisi onu bir kahraman gibi karşıladı. Zaten üst düzey biri olan İbn Tahir hemen Hasan’ın odasına götürdü.(Hasan’ın odasına girmek o kadar kolay değildi.) İbn Tahir onu öldürmeye kalkmadan önce ise aralarında geçen konuşma İbn Tahir’i kararından döndürür. Çünkü Hasan’ın bahanesi vatanseverliktir. Türklerin İran’ı almasından yakındı. Sözde baskıdan ve eziyetten söz etti. Tabiki ona oluşturdukları dümeni de anlattı İbn Tahir ise kafasının karışıklığından dolayı ne düşüneceğini bilmiyordu. Hasan gitmeden önce ne zaman isterse dönebileceğini söyledi nitekim İbn Tahir sonrasında geri döndü.
İbn Tahir sanraki 4 sene boyunca çevre edindi planlar yaptı. Tabiî ki bütün bu yaptıklarını şair Savalı Avni maskesi altında yaptı. Ömer Hayyam’la tanıştı. Pek çok şey öğrendi.senelik sürede İtalyanca, İngilizce ve Latince öğrendi.
Geri döndüğünde ise Artık farklıydı. Hasan’ın yanına gidip, onu kulesine kapattı. O sıralarda Haçlı seferleri vardı ve İbn Tahir, Tapınakçılarla temasa geçti. Başta onlarla işbirliği yaptı ve tarikatın düsturunu koruyup Selçuklular’a karşı birkaç faaliyet yaptı.
Hasan’ın ölümünden sonra kendini dağın 2. yaşlısı ilan etti. Fakat bu sırada Sabbah'ın ölümünü fırsat bilen vezir Kaşani, nerede görülürse görülsün tüm Batıni inançlıların öldürülmelerini emretti. Binlerce İsmailli kılıçtan geçirildi. Ancak İsmaillilerin intikamı da büyük oldu ve başta Vezir Kaşani olmak üzere yüzlerce Sünni lider, fedailer tarafından öldürüldü. Fedailerin, tam yok oldukları zannedildiği sırada gerçekleştirdikleri bu eylemler yüzünden Selçuklu sultanı Sancar, İsmailliler ile barış istemek zorunda kaldı. Böylece Batınililik bir mezhep olarak resmen tanındı. Fakat İbn Tahir’i ilgilendiren işin bu kısmı değildi. Eğer Hristiyanlar Ortadoğuya girerse halkın fazlasıyla eziyet çekeceğini biliyordu.




Bunun için başta Ludwig der Heimer olmak üzere önemli Tapınakçıları ve Hospitalerler’i öldürtmeye başladı. Zaman la özel yetiştirdiği adamlarıyla örgüte sızdı. Öyle ki sonunda dönemin büyük üstatlarından Jacques de Molay’a kadar ulaştılar. Jacques, İbn Tahir’i öldürmesi için adamlarını(2 tane) göndermiş, İbn Tahir’de onları fedai yapıp, geri yollamıştır. Bu olayın üzerine İbn Tahir’in gücünden şüphe etmeyen de Molay , onun emrine girdi. Fakat Tapnınakçılar, bu oluşumdan ve de Molay’ın korkusundan haberdardı. Tam onu yargılayacakları sırada Paris büyük üstadı Rodriga Boequ’nun bir fedai tarafından öldürüldüğünün duyulması bir panik havası yarattı. Bu haber üzerine tapınakçılar bir ayıklama sürecine girdi. Tam bu sırada Selahaddin Eyyübi’nin Kudüs’ü alması üzerine pek çok Tapınakçı bölgeden çekildi. Bütün bu olanlar hakkında Jacques suçlandı, haklılardı da Jaques’in bütün namı ve rütbeleri geri alındı. Yerine Robert de Sable büyük üstad oldu.
Alamut cephesinde ise durum biraz daha değişikti, İbn Tahir’in planları işliyordu. Fakat daha önceden gelen Moğol elçilerinin uygunsuz hareketleri sonucu adamlarının onları öldürmesi işlerini faka bastırdı. Şimdi Moğollar öfkeliydi ve hatırı sayılır bir orduları vardı.
1152’de Akka’dan 3 gemi kalktı. İçlerinde 30 kadar sarıklı ve bir o kadar da eski Tapınak Şövalyesi vardı. Bu Tapınakçıların hepsi bir zamanlar yüksek mevkilerdeydiler. Ünvanları vardı. Fakat artık hepsi birer haindi.
Gemilerde sadece insanlar yoktu, Moğolların bir ay sonra alamut mahzenlerinde yaktıklarını sanacakları kitaplarda vardı.
Bu üç geminin adları Inferno, Purgatorio ve Paradiso’ydu.


Bundan sonra iş Dante Allighieri'ye devroldu diye biliyorum.
Sizin düşünceleriniz nedir?
 
Bunları copi paste yaptın, dimi?
Bir tek şunları kendin yazmışındır:
Bundan sonra iş Dante Allighieri'ye devroldu diye biliyorum.
Sizin düşünceleriniz nedir?
 
Bu kadar copy paste yapacağına okuduğundan anladığını yazsaydın keşke.
Hasan Sabbah ve Haşşaşiyunlar hakkında bu copy paste deki zırvalardan daha düzgün bilgi edinmek isteyenler;

Önce şu kitaba; http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=43205
Sonra becerebilenler bu linke; http://www.ismaili.net/Source/fd0328d.html

Dönemden yola çıkılarak yazılmış harika bir roman okumak isteyenler bu kitaba; http://kitap.antoloji.com/alamut-fedailerin-kalesi-kitap/ bakabilirler.

Belirttiğim kaynakların tümü birbiriyle çelişiyor. İlk linkde gösterdiğim kitap alternatif tarih, bilinenleri yalanlıyor ve sağlam dayanakları var. Fedailerin Kalesi ise olayın popüler boyutuyla ele alınışı.
 
bu yazıları 1 ay kadar önce kendim yazdım
AC2 den sonra bi haşaşi merakı başladı bende
seneye okula gidersem dönem ödevini tarihten alıp bunları yazmayı düşünüyorum :wink:
 
_BaNNeD_ said:
bu yazıları 1 ay kadar önce kendim yazdım
Bunları falan kendin yazdın yani?
İlmi birikimi olup kelâm, mantık, felsefe, fıkıh ve riyaziyat alanında  önemli bilgileri kendisine verdi.

Bunlar da google kardeşin yazdıkları, siz arkadaş olsanıza, çok iyi anlaşırsınız.

http://www.google.com.tr/search?q=Hasan%2C+ilk+derslerini+babas%C4%B1ndan+ald%C4%B1.+Baba%2C+o%C4%9Flunun+e%C4%9Fitimiyle+yak%C4%B1ndan+ilgilendi.+%C4%B0lmi+birikimi+olup+kel%C3%A2m%2C+mant%C4%B1k%2C+felsefe%2C+f%C4%B1k%C4%B1h+ve+riyaziyat+alan&ie=utf-8&oe=utf-8&**=t&rls=org.mozilla:tr:eek:fficial&client=firefox-a

http://www.google.com.tr/search?q=Ya%C5%9F%C4%B1+ilerledik%C3%A7e+ilme+merak%C4%B1+artan+Hasan%2C+e%C4%9Fitim+amac%C4%B1yla+Rey+%C5%9Fehrine+gitti.+Ailesinin+etkisiyle+%C5%9Ei%C3%AEli%C4%9Fin+%C4%B0mamiyye+itikad%C4%B1na+ba%C4%9Fl%C4%B1+olmakla+birlikte%2C+d&ie=utf-8&oe=utf-8&**=t&rls=org.mozilla:tr:eek:fficial&client=firefox-a

http://www.google.com.tr/search?q=Hasan+Sabbah%2C+Fatimi+halifesi+M%C3%BCntas%C4%B1r+Billah%27tan+sonra+geli%C5%9Fen+veliaht+tayin+i%C5%9Flerine+m%C3%BCdahale+etmeye+kalk%C4%B1%C5%9F%C4%B1nca+y%C3%B6neticilerle+aras%C4%B1+a%C3%A7%C4%B1ld%C4%B1.+Yapt%C4%B1%C4%9F%C4%B1+&ie=utf-8&oe=utf-8&**=t&rls=org.mozilla:tr:eek:fficial&client=firefox-a
 
fedailerin kalesi alamutu bende okudum o kitabın yukarıdakilerle çelişir bir yanı yok.
ve ayrıca o Hasan Sabbah gerçeği adlı kitapta gerçekten yukarıda yazdığım doktrini çürütüyor ki sabbahın mutasavvuf olma ihtimal bana da daha yakın geliyor.
Kitapta bahsedilen doktrinler hakkında daha derin bilgiye sahip bir kitap biliyorum: Cihangir Gener_Ezoterik-Batıni Doktrinleri Tarihi
(alıntı yaptığın yeri ve sanırım birkaç satır yukarısını bu kitaptan alıntıladım, Hocalar nası olsa anlamaz :grin:)
 
Rastgele bir kupleyi alın googleda aratın bir sürü sonuç çıkıyor. Kleid bu adam fake söyliyim sana, en ilhinç diyaloglar konusundaki alıntısından işkillenmiştim ben.
 
_BaNNeD_ said:
AC2 den sonra bi haşaşi merakı başladı bende

AC2'de Haşşaşin değil de İtalyan bir suikastçı oluyor olmamız gerçeği de çok başka bir hikaye  :lol:

Ayrıca sen hocanı mı bizi mi keklemeye çalışıyorsun?

_BaNNeD_ said:
Kitapta bahsedilen doktrinler hakkında daha derin bilgiye sahip bir kitap biliyorum: Cihangir Gener_Ezoterik-Batıni Doktrinleri Tarihi

Lan gene mi pseudo tarihçinin birini çıkardınız buraya. Mu tarihini kanıtlamaya çalışan bir denyodan mı Batıni tarihini öğreneceğiz.
 
_BaNNeD_ said:
fedailerin kalesi alamutu bende okudum o kitabın yukarıdakilerle çelişir bir yanı yok.
ve ayrıca o Hasan Sabbah gerçeği adlı kitapta gerçekten yukarıda yazdığım doktrini çürütüyor ki sabbahın mutasavvuf olma ihtimal bana da daha yakın geliyor.
Kitapta bahsedilen doktrinler hakkında daha derin bilgiye sahip bir kitap biliyorum: Cihangir Gener_Ezoterik-Batıni Doktrinleri Tarihi
(alıntı yaptığın yeri ve sanırım birkaç satır yukarısını bu kitaptan alıntıladım, Hocalar nası olsa anlamaz :grin:)
Hocan bunu senin yazmadığını anlamazsa ağzına tüküreyim onun ben.
Senin de yalan söylediğin için ağzına tüküreyim, metni komple internetten almışsın.
 
Neden böyle göze battım bilmiyorum
Bu yazıyı oluştururken alıntılar yaptığımı söylemiştim,
Merak sonucu ortaya çıkan amatör bir yazı olduğu ortada,
yazının sonunda konuyu açma amacımın konu hakkında bilgi paylaşımı yapmak olduğunuda yazdım,
hele benim fake olduğuma nasıl kanaat getirdin Allegro merak ediyorum.
Not Recruit olmak kötü şey
Bu arada Ubisoft'un Haşaşin yerine Assasin kullanmasının(kelime olarak) tartışılır bir konu.
 
_BaNNeD_ said:
Neden böyle göze battım bilmiyorum
Yalan söylemen nedenlerden biri.

Bu yazıyı oluştururken alıntılar yaptığımı söylemiştim,
Önce kendim yazdım dedin, sonra alıntı yaptığın yeri ve bir-iki satır yukarısını aldım dedin; yalan; hepsini almışsın.

Merak sonucu ortaya çıkan amatör bir yazı olduğu ortada,
Evet ortada


yazının sonunda konuyu açma amacımın konu hakkında bilgi paylaşımı yapmak olduğunuda yazdım,
Paylaşalım güzelleşelim.

hele benim fake olduğuma nasıl kanaat getirdin Allegro merak ediyorum.
Dün üye olup da bilmem kaç sene önceki konulardan alıntı yaptığın için.

Not Recruit olmak kötü şey
Yalancı olmak daha kötü.


Arka arkaya mesaj atmazsan sevinirim.
 
İki günde forumdan soğudum arkadaş
Yazdım kelimesi yanlış oldu çeşitli yerlerden alıntılarla ortaya çıktı bu yazı ama yazının oluşumuna bu kadar takılması ilginç.
ayrıca ben alıntı yaptığım yerin sadece orası olduğunu söylemedim. Senin üzerinde durduğun cümlelerin nereden alındığını söyledim.
sonuçta yazı benim pek çok yerden okuduklarımı harmanladığım bir ürün oldu. buda benim okuduklarımdan yaptığım bir çıkarım yazısı.
Bildiklerimi ve bilmediklerimi araştırıyorum.

Yeni üye olmak hiçbir şeyi değiştirmez.Forumu kaç senedir takip ettiğimi bile unuttum!

Yalan değilde söylemeyi unuttuğum şeyler var.

Seneye okula yeni tayin olmazsa okuldaki hiç bir tarihçimiz bunu anlayamaz(Emin olun denedim)

Bütün bunları gözlerinin içine bakarak söylemek isterdim dostum.
Açıkça masumluğum konusunda ısrarlıyım.
(Şu nickimi seçerken daha dikkatli olsam belkide bunlar olmazdı:grin:)

Edit:Önerin için saol leon alıp okuyacağım
 
alamut güzel bilgi içeriyor.bu konuda araştırma yapan tarihçi sayısı çok az.alamut olayları kavratıyor, ama semerkant'ı hiç tavsiye etmem.önyargı ve iftiralarla dolu
 
Şu forumdaki Recruit'lerin çıkardığı sorunu Amerika'daki Meksikalılar çıkarmıyor. Sonra yapılan artistlik ise çok önemli:

"Yeni üye olmak hiçbir şeydir, önemli olan insanlık, hemen soğuttunuz beni..."

Tabi canım, sen burada hiçbir şey yapmadın, bizim de hiçbir derdimiz yok, gelip sana sataşıyoruz. Zaten adminler de boş boş oturur bütün gün, kime sataşsam diye bakar. Suç hep Recruit olmakta, yani istediğin kadar mallık yap, aynı zamanda Recruit ol, seni burada suçlu çıkaran Recruitliktir, di' mi?
 
leon çok teşekkürler bu kitabı bizle paylaştığın için ben de bunu arıyordum...
Bu arada hasan sabbah ilk terorist değilmiydi?Hatta amerikalı bir bilim adamıyla konuşurken konu açıldı adam bütün tarihçiler hasan sabbah tan nefret eder dedi...
 
Çok bir bilgim yok ama bu haşhaş ve "cennet kale" maceralarına göre evet, belki bir terorist sayabiliriz ama tarihte ilk olmadığı kesin. İnsanları harcayan tarihte muhtemelen daha onlarca lider yer aldı Hasan'dan önce. "Şu sebeple Hasan'ı sevebiliriz"i düşünüyorum şu anda.
 
tarihte ilk değil.bilinen ilk dense doğru olabilirdi ama yanlış bir bilgi olurdu.bilinen ilk terörist bir yunandı.milattan önce yaşamış biriydi vikipedide görmüştüm.

nodkrm, recruit olmanın neresi kötü ne farkı var başka birinden?
 
Status
Not open for further replies.
Back
Top Bottom