Bilim

Users who are viewing this thread

Tenzö (nick'in guzelmis gule gule kullan) ne diyecegimi bilemedim fakat hep sunun bunun bilimsel aciklamasina bakicaginiza biraz Kuran gercekleri,ALLAH'ın varliginin kanitlari gibi seylere baksaniz beni biraz anlarsiniz diye umuyorum.
 
Lord.Asfeng said:
Tenzö (nick'in guzelmis gule gule kullan) ne diyecegimi bilemedim fakat hep sunun bunun bilimsel aciklamasina bakicaginiza biraz Kuran gercekleri,ALLAH'ın varliginin kanitlari gibi seylere baksaniz beni biraz anlarsiniz diye umuyorum.
Sen de bilimsel olayları dogmatik bir inanç ile açıklamaya çalışmazsan anlarsın diye düşünüyorum. Kaldı ki Allah'ın varlığının kanıtı diye bir şey de yok. Sen inanırsın, başkası inanmaz, bu bir inançtır. İnançları da bilim ile açıklamaya çalışmak oldukça boş bir uğraştır bence.
 
Mosin Nagant said:
Lord.Asfeng said:
Tenzö (nick'in guzelmis gule gule kullan) ne diyecegimi bilemedim fakat hep sunun bunun bilimsel aciklamasina bakicaginiza biraz Kuran gercekleri,ALLAH'ın varliginin kanitlari gibi seylere baksaniz beni biraz anlarsiniz diye umuyorum.
Sen de bilimsel olayları dogmatik bir inanç ile açıklamaya çalışmazsan anlarsın diye düşünüyorum. Kaldı ki Allah'ın varlığının kanıtı diye bir şey de yok. Sen inanırsın, başkası inanmaz, bu bir inançtır. İnançları da bilim ile açıklamaya çalışmak oldukça boş bir uğraştır bence.
O konuda lafim yok ulkede herkes istedigine inanir o beni ilgilendirmez,forumda sanirim hic Müslüman yok beni destekliyicek.Neyse.
 
Mosin Nagant said:
Lord.Asfeng said:
Tenzö (nick'in guzelmis gule gule kullan) ne diyecegimi bilemedim fakat hep sunun bunun bilimsel aciklamasina bakicaginiza biraz Kuran gercekleri,ALLAH'ın varliginin kanitlari gibi seylere baksaniz beni biraz anlarsiniz diye umuyorum.
Sen de bilimsel olayları dogmatik bir inanç ile açıklamaya çalışmazsan anlarsın diye düşünüyorum. Kaldı ki Allah'ın varlığının kanıtı diye bir şey de yok. Sen inanırsın, başkası inanmaz, bu bir inançtır. İnançları da bilim ile açıklamaya çalışmak oldukça boş bir uğraştır bence.

Açıklanabileceğine inanıyorum.. İnsan aklı kendinden üstün akıllar yaratmaya devam ediyor.. Sürekli gelişiyoruz.. Gelişmeye devam ediyoruz..
 
paradoks said:
Her şey ihtimal dahilinde diyor yani arkadaş. Süpermen de örümcek adam da ruhta ininde cininde var olduğuna dair ihtimal olabilir. Belki çok küçük bir ihtimaldir ancak yinede ihtimali vardır.
Asıl zaten kesin bir cevapla yoktur diyebilecek "insan" hapşırtıp gitmeli bence.
Aslında evrende hiçbir şey kesin değildir de neyse.

Yazdığımı neremle okuyorsunuz, anlamıyorum ki? Ben size kesin bir doğrudan bahsetmedim. Metafiziksel bir varlığı, fiziksel ölçü birimlerle ölçebilen bir babayiğit yok dedim.

Ruhun ölçülebilir ağırlığı varsa bütün metafiziksel özelliklerini kaybediyor, dolayısıyla ruh olmaktan çıkıyor aslında. Elle dokunulur, gözle görülür birşeye dönüşüyor.

Süperman'in varolma ihtimali var ama bir hiç bir zaman iki, üçe eşit değil.

Ha, bir de beynin insan davranışları hakkında konuşakcanız psikonöroloji'ye bir göz atın, derim. Alın size beyinde oluşan bir hasarın, kişiliği nasıl etkilediğine bir örnek: http://en.wikipedia.org/wiki/Phineas_Gage

Son olarak; Beni sinir etmeyin!
 
Fusuy said:
paradoks said:
Her şey ihtimal dahilinde diyor yani arkadaş. Süpermen de örümcek adam da ruhta ininde cininde var olduğuna dair ihtimal olabilir. Belki çok küçük bir ihtimaldir ancak yinede ihtimali vardır.
Asıl zaten kesin bir cevapla yoktur diyebilecek "insan" hapşırtıp gitmeli bence.
Aslında evrende hiçbir şey kesin değildir de neyse.

Yazdığımı neremle okuyorsunuz, anlamıyorum ki? Ben size kesin bir doğrudan bahsetmedim. Metafiziksel bir varlığı, fiziksel ölçü birimlerle ölçebilen bir babayiğit yok dedim.

Ruhun ölçülebilir ağırlığı varsa bütün metafiziksel özelliklerini kaybediyor, dolayısıyla ruh olmaktan çıkıyor aslında. Elle dokunulur, gözle görülür birşeye dönüşüyor.

Süperman'in varolma ihtimali var ama bir hiç bir zaman iki, üçe eşit değil.

Ha, bir de beynin insan davranışları hakkında konuşakcanız psikonöroloji'ye bir göz atın, derim. Alın size beyinde oluşan bir hasarın, kişiliği nasıl etkilediğine bir örnek: http://en.wikipedia.org/wiki/Phineas_Gage

Son olarak; Beni sinir etmeyin!

20 yıl almış yaani eski hale dönmesi..
Bir de filmlerde dizilerde oluyordu,, ruhsarda falan.. Ruh değişiyoru insanlar... Ruh değişince düşünce değişmez bence.. Benim ruhum ile başkasınınki yer değiştirse düşünce değişmez..
Ruh ile örnekler verdiğimiz için ruhu somut almak zorunda kalıyoruz.. Ruh soyuttur ruh soyuttur diyip durmayın..
 
Ruh değişim değil bu. Olsa, olsa ruh halindeki değişiklik olur. Adam bir kaza sonucu beyninin, alın lobunda bir hasar oluşuyor ve kazadan önce gayet kibar ve saygılı biriyken, kazadan sonra kaba ve küfürbaz bir adama dönüşüyor. Benzer durum beyninin aynı bölgesinden hasar insanlarda da gözüküyor.

Ruhun soyut bir varlık olduğunu şöyle anlatmaya çalışıyım. Biz kitaplar kullanarak "bilgi" denilen kavramı yazılarla sembol ederiz. Biz yazıları görürüz, elimizi sayfanın üstünde gezdirerek dokunabiliriz. Hatta zor da olsa kağıtdan mürekkebi ayrıştırıp ağırlığın hassas bir tartı ile ölçebiliriz. Fakat bu yazıların ifade ettiği bilgiler soyutdur. Gözle görülmez, elle dokunulmaz, tartı ile tartılmaz ama gerçekte bilgi denilen kavram vardır.  Kitabın kapağının açılıp okunmaması o bilginin var olmadığı anlamına gelmez. Bir bilgi birden çok farklı kitapda tutulabilir ama o bilgi tekdir ve kitapdan, kitaba seyahat etmez. Çünkü bilginin bulunduğu bir yer, kapladığı bir alan yoktur.

Şimdi, Düşünce, zeka, bilinç, hafıza, duygu birbirinden farklı soyut kavramlardır. Bu kavramlar beynimizde oluşur ve aynı organda üretilmiş olmak dışında aralarında hissedilebilen bir ilişki daha vardır. Kimileri bu ilişkiye kişilik, kimileri ruh der. Kimileri ruha mistik anlamlar katar ve metafiziksel bir varlık olduğunu düşünür.

Şimdi ruh hakkında bildiklerimiz ve tartışmalı olanları topladığımızda, ruhun soyut bir varlık olduğu ortadadır. Ruhu tartmaya, geceleri ıssız yerlerde resimlerini çekmeye kalkıp, vücudan, vücuda dolaştığını düşünmeyin bence.
 
Farklı bir konu açacam; Gördüğümüz her şey 2 boyutlu. Sadece cisimlerin durağan olmaması, ışık etkisi ve gözlerin sürekli odaklama yapması, görüntüyü 3 boyutlu olarak algılamamızı sağlayan nedenler.
 
Bak Carl Sagan Amca'mız ne demiş boyut konusu hakkında.

http://www.youtube.com/watch?v=UnURElCzGc0

 
Yarım yamalak ingilizcemle konunun fiziksel boyutlar kavramıyla alakalı olduğunu anladım. :smile: Sanırım 4 boyutlu evrenden bahsediyor. Fakat benim söylemek istediğim aslında bizim görüş algımızla ilgiliydi. Önceki iletime bakınca şimdi daha açık yazmam gerektiğini anladım. Demek istediğim gözümüzle gördüğümüz ve reseptörlere düşen görüntü 2 boyutlu. Hareketsiz, sabit ışıklı, dokunmadığın tek bir kareye odaklan ve kaydettiğin resmi algıla.
 
Tabii. Mesala tahtaya çizdiğimiz küpü 3 boyutlu olarak algılabiliyoruz. Demek istediğin bu heralde?
 
Oh, çok eğlencelidir bunlar. Böyle pek çok şeklin fikir babası matematikçi Penrose'dur. Escher gibi pek çok ressamı etkilemiştir.

Urs Schmid, Penrose Tilings
420017_163668600418403_1131529827_n.jpg

Escher, Waterfall
Escher_Waterfall.jpg
 
Genghis Khan said:
Farklı bir konu açacam; Gördüğümüz her şey 2 boyutlu. Sadece cisimlerin durağan olmaması, ışık etkisi ve gözlerin sürekli odaklama yapması, görüntüyü 3 boyutlu olarak algılamamızı sağlayan nedenler.

İki gözümüzün farklı noktaya odaklanması ve görüntüyü o anki geçmiş deneyimlerimizle birleştirmesi ile üç boyutlu görürüz. Yani tek gözlü bir insan normalde iki boyutlu görür. Doğuştan tek gözlü ise yaşam boyu tek gözlü görmesi gerekir iken sonradan tek gözünü kaybetti ise daha önce bildiği neseleri beyin deneyimleri ile ona üç boyutlu gösterir ancak yeni deneyimlerini iki boyutlu olarak yaşar. Doğutan tam kör bir insan uzun bir süre sonra görmeye başlar ise görüntü denilen şeyi beyin görüntünün ne demek olduğunu bilmediği için yorumlayamaz. Yani optik uzaklık , nesneler ve duyguları algılayamaz.

En büyük pay beynimizin ve iki gözümüzün farklı noktaya odaklanmasıdır. Bu olaya "lateral shift" (yan kayma diye çevirebildim anca) denir ve isterseniz bunu araştırabilirsiniz. Ancak görüntü üzerinde bir çok şey deneyimlerden kaynaklanmaktadır.
Beynimizde 17 numaralı alan (sulcus carcarinus) bölgesi salt görüntüyü görür iken yorumlayıcı 18,19 numaralı asossiasyon bölgeleri görüntünün rengini , parlaklığını değerlendirir...

Allah'a şükredelim ki iki gözümüz de sağlam doğmuşuz.
 
lost_tht said:
İki gözümüzün farklı noktaya odaklanması ve görüntüyü o anki geçmiş deneyimlerimizle birleştirmesi ile üç boyutlu görürüz. Yani tek gözlü bir insan normalde iki boyutlu görür. Doğuştan tek gözlü ise yaşam boyu tek gözlü görmesi gerekir iken sonradan tek gözünü kaybetti ise daha önce bildiği neseleri beyin deneyimleri ile ona üç boyutlu gösterir ancak yeni deneyimlerini iki boyutlu olarak yaşar. Doğutan tam kör bir insan uzun bir süre sonra görmeye başlar ise görüntü denilen şeyi beyin görüntünün ne demek olduğunu bilmediği için yorumlayamaz. Yani optik uzaklık , nesneler ve duyguları algılayamaz.
Bu nokta hakkında biraz bilgim var ve evet haklısın.
lost_tht said:
En büyük pay beynimizin ve iki gözümüzün farklı noktaya odaklanmasıdır. Bu olaya "lateral shift" (yan kayma diye çevirebildim anca) denir ve isterseniz bunu araştırabilirsiniz. Ancak görüntü üzerinde bir çok şey deneyimlerden kaynaklanmaktadır.
Beynimizde 17 numaralı alan (sulcus carcarinus) bölgesi salt görüntüyü görür iken yorumlayıcı 18,19 numaralı asossiasyon bölgeleri görüntünün rengini , parlaklığını değerlendirir...
Bu bilgiyi yeni öğrendim. Demek ki odaklanmadığımız bölgeleri de dediğin gibi en azından parlaklık ve renk olarak bulanık da olsa algılayabiliyoruz. Canlı için epey yeterli bir sistem. :smile:
lost_tht said:
Allah'a şükredelim ki iki gözümüz de sağlam doğmuşuz.
Maşallah.
 
Gençler ,, aklınıza gelen ilginç şeyler yok mu.. Ruh tartışması çok hoştu bence.. Bunun gibi şeyler ...
 
Beyler ben tıkandım. TÜBİTAK'ın her yıl düzenlediği "Bu Benim Eserim" adlı yarışmaya katıldım. Proje adımlarına göre bir sorun bulmam gerekli ama kendimi tatmin edecek bir konu bulamadim. .. yardımcı olur musunuz
 
enesancak said:
Beyler ben tıkandım. TÜBİTAK'ın her yıl düzenlediği "Bu Benim Eserim" adlı yarışmaya katıldım. Proje adımlarına göre bir sorun bulmam gerekli ama kendimi tatmin edecek bir konu bulamadim. .. yardımcı olur musunuz
Yaa ben o tübitak yarışma sergilerine baktım liseler için ama lise düzeyini aşan bir çok bilgi var ve ebnce hoş olmamış.. İnsan gözüne gen transdüksiyonu ile ilgili bir çalışma bile düşünülüyordu.. En normali zink in bitki gelişimi üzerine etkisi idi...
Etrafına baksan her yer sorun..
 
enesancak said:
Beyler ben tıkandım. TÜBİTAK'ın her yıl düzenlediği "Bu Benim Eserim" adlı yarışmaya katıldım. Proje adımlarına göre bir sorun bulmam gerekli ama kendimi tatmin edecek bir konu bulamadim. .. yardımcı olur musunuz

Onu öğrencinin kendi düşünmesi lazım. Diğer türlü fark ederlerse yarışmadan ihraç edilirsin ve M.E.B e şikayet ederler.
 
Back
Top Bottom