SuperPower 2

Ben kendi oynadığıma göre bir değerlendirme yapacak olursam. Üç tane devlet makamı var bunlar oyunun tamamen döndüğü yer diyebiliriz. Önem sırasına göre ; Ekonomik, Askeri, Siyasal.
Ekonomiye değinecek olursak üç tane alt sekmemiz var. Bunları da sıralarsak ; Ekonomik Sağlık, bütçe ve kaynaklar. Ekonomik sağlık bölmesinde "Kişisel Gelir Vergisi" dediğimiz en iyi gelir kaynağımız var. Bunu 70-75. Eğer bütçe yeteri kadar iyiyse (Halkın size bakış açısı açısından) 80 bile olabilir. Enflasyon bölümü de hemen altında. Enflasyon fazla olması iyi. Ekonomik sağlığı düşürmemek için de faizi yeterince az tutun. Zaten 10'un üstüne asla çıkmaz enflasyon.

Bütçe ekranında "Ulaşımdan tutun propaganda ve dışa yardım" gibi bir çok bütçe var. Hepsinin ne işe yaradığı F1 tuşuna basılı tutup bütçe adının üstüne getirdiğinizde gözüküyor.

Kaynaklar. Kaynakları fazla gelir kaynağı olarak görmemeliyiz. Asıl gelir kaynağımız kişisel gelir vergisi. Vergiler ne kadar artarsa üretim o kadar yavaşlar, üretim düşmeye başladığında ise eşdeğer olarak (GDP ile Resource Production'un istatistiklerine bakarsanız hepsi aynı şekilde artar ve düşer.) GDP yani refahınız da düşmeye başlar. Oyundaki anlaşmalar sayesinde "Görünüm" ekranından "Ekonomik Gücü" seçerseniz en sağlam ekonomileri görürsünüz. Bunların sağ üstünde en iyilerinden en kötülerine 1...193'e kadar gider.

Bu devletlerle "Cultural Exchange" dediğimiz Kültürel Değişim anlaşması ile ilişkilerinizi yükseltebilirsiniz. Kabul etmedikleri vakit "Human Development" dediğimiz İnsanı Gelişmeye saracağız. Bunla hep HDL'yi arttırıp hem aramızı biraz yakınlaştıracağız bu devletle. Bir çok anlaşma var. Size önerim bir kaç devleti ekonomik olarak sömürün, Afrika ülkeleri ile "Araştırma Ortaklığı" anlaşmaları yapın. Güçlü ekonomi ve devleti, askeriyesi olan devletlerle ittifak olun.

Siyasal bölüme geldiğimizde oy oranları vesaire görürsünüz. Bir çok şeyi serbest tuttuğunuzda oy oranınız artar, özellikle kendinize resmi din / baskın din ayarlarsanız (Baskın din için bir din hariç tüm dinleri yasaklayın.) ve baskın bir dil yaparsanız (Aynı yöntem.) istikrarınız yavaş yavaş artar. İlk başta belki düşer ama sonrasında devletiniz güçlenmeye başlar. Yönetim biçimlerine bakarsak GDP'ye çok etkililer. Yani refahınız için Multi Party Democracy, askeriye gücünüz ve otorite için anarşi götüren bir devleti (Suriye'nin büyük bir ordusu var, ekonomisi de berbat diyebiliriz. Askeri Diktatörlük tam bu ülke içindir.) Askeri Diktatörlükle yönetebiliriz. GDP'ye etkilerini teker teker sayıyorum "MPD>SPD>Theocracy>Monarchy>Communism>Military Dictatorship"
Gelişmemiş bir devlet için "Askeri Diktatörlük". Küçük bir devlet için "Devlet Ekonomisine Çevirdiğiniz Devleti" Monarşi veya Teokrasi'ye çevirin. SPD'yi gücünüz yavaş yavaş giderken kullanın. Askeri Diktatörlüğe tekrar değinmek isterim. Başka devletlere savaş açtığınız vakit, askerleri oynattığınız vakitki "Ekonomik,Siyasal, Askeri" tüm dezavantajlar (Ekonomi için askeri bakım masraflarının artması, askeriye için yavaş toparlanma süreleri, Siyasal için başka devletlerle ilişki seviyelerinizin fazla düşmesi ve istikrar, oy oranları vs.) bayağı bir azalır.
Yani küçük bir devletken devlet ekonomisi ile "Teokrasi-Monarşi" ile yönetiyoruz. Biraz gelişirken veya savaşlar dönemine girerken Askeri Diktatörlüğü, sakin bir devletken MPD'yi, yıkılırken biraz daha direnebilmek için SPD'yi öneririz. Devletizinin her teranesine girilmiş ve askerleriniz lağvedilmişse size önerim kalan toprağınızı en kenar köşedeki devletle takas edin. Mesela Türkiye'de bir İzmir bir de Ankara kaldı.  Parasal değer olarak Ankara daha değerlidir. Başkenti satamayacağınıza göre İzmir'i başkent yapın(Bunları yaparken oyun durdurulu olsun.) ve en kenardaki mesela Sudan, Arnavutluk, Angola. Alacağınız toprakların şehri olup olmadığına bakın. Bu şehirleri Ankara ile değiştirin . Orada küçük bir direniş oluşturursunuz. Neyse. Yeterince açıklama yapıldı. Konu hayırlı olsun.