Konu_Dışı'ndan Paylaşımlar... | Tek Topic!

Users who are viewing this thread

Konu_Dışı

Recruit
Değerli Taleworlds sakinleri... Yoğun istek üzerine paylaşımlarımı burada devam ettireceğim... Spoiler ile konuya bakabilirsiniz... Yorumlarınızı bekliyorum! (not: yorum yazarken lütfen okuduğunuz konun ismini başa yazmayı unutmayın....

Cehennemin İsimleri Ve Sakinleri...
cehennem.jpg

Hz. Peygamber (S.A.V) Cebrail (Aleyküm Selam)'ma ; “Cehennemin katlarının sakinleri kimler olacaktır?” diye sorunca, Cebrail (Aleyküm Selam) sözlerine şöyle devam etti:

Birinci cehennemin ismi, Sair'dir.

İkinci cehennemin ismi, Leza'dır.

Üçüncü cehennemin ismi, Sakar'dır.

Dördüncü cehennemin ismi, Cahim'dir.

Beşinci cehennemin ismi, Cehennem'dir.

Altıncı cehennemin ismi, Haviye'dir.

Yedinci cehennemin ismi, Hutame'dir.

Cebrail (Aleyküm Selam) sözlerinin burasında Hz. Peygamber (S.A.V)’den çekinerek susunca, Hz. Peygamber (S.A.V) kendisine; “Yedinci kata kimlerin yerleştirileceğini bana söyle!” dedi. Bunun üzerine Cebrail (Aleyküm Selam.) ; “Yedinci kata da ümmetinden büyük günah işleyipte tevbesiz ölenler yerleştirilecektir.” dedi.

Cebrail (Aleyküm Selam.)’in bu cevabı üzerine Hz. Peygamber (S.A.V) bayılarak yere düştü ve Cebrail (Aleyküm Selam.) ayılıncaya kadar mübarek başını kucağına dayadı. Ayılır ayılmaz, Cebrail (Aleyküm Selam)’e; “Ey Cebrail! Musibetim büyük ve derdim ağır. Acaba ümmetimden cehenneme giren olacak mı?” diye sordu. Cebrail (Aleyhisselam)’de: “Evet ümmetinden tevbe etmedikleri halde ölen büyük günah işleyenler cehenneme girecektir.” dedi.

Cebrail (Aleyküm Selam)’in bu cevabı üzerine Hz. Peygamber (S.A.V) tekrar ağlamaya başladı. Arkasından Hz. Peygamber (S.A.V) eve kapandı. Sadece namaz kılmak için odasından çıkıyor ve hiç kimse ile konuşmaksızın mescide gidiyordu. Namazda ağlıyor ve Allah (c.c)’a yalvarıyordu. Böylece üç gün geçti.

Üçüncü günü Hz. Ebu Bekir kapısına geldi ve içeri girmek için izin istedi. Fakat içerden hiçbir cevap gelmeyince ağlaya ağlaya geri döndü. Arkasından Hz. Ömer, daha sonra Selman-ı Farisi de girmek için izin istedi. Fakat içerden yine cevap gelmeyince onlarda ağlamaya başladılar.

En son Hz. Fatıma Hz. Peygamber (S.A.V)’in kapısına geldi ve izin istedi. Hz. Peygamber (S.A.V) o sırada secde de idi. Kızının sesini duyunca başını secdeden kaldırdı ve girmesi için kızı Hz. Fatıma’ya izin verdi.

Hz. Fatıma Hz. Peygamber (S.A.V)’i görünce ağlamaya başladı. Çünkü Hz. Peygamber (S.A.V) ’in çehresini sararmış görmüştü. Devamlı ağlamaktan ve üzüntüden yanaklarında iz kalmıştı. Bu durumu görünce; “Ey Allah (c.c)’ın Resulü! Sana ne indi?” diye sordu. Hz. Peygamber (S.A.V’de bütün olanları anlattı.

Hz. Fatıma; “Ey Allah (c.c)’ın Resulü! Ümmetinin büyük günah işleyenleri cehenneme nasıl girecek?” diye sordu. Hz. Peygamber (S.A.V)’de bu soruyu şöyle cevaplandırdı: “Azap melekleri, erkekleri sakallarından, kadınları ise saç örgüleri ile alınlarından tutup sürüklerler. Ümmetimin nice yaşlıları sakallarından tutulup cehenneme doğru sürüklenirken; “Ah yaşlılık, ah zavallılık!” diye feryat ederler. Sakalından tutulup cehenneme sürüklenen nice gençlerde; “Vah gençliğime, eyvah güzelliğime!” diye bağırır. Buna karşılık ümmetim içinde, alınlarından tutulup cehenneme doğru sürüklenen nice kadınlar da; “Eyvah rezil oldum, eyvah üstüm başım açıldı!” diye feryat ederler.

Böylece onlar cehennemin baş sorumlusu Malik’e teslim edilirler. Malik onlara kim olduklarını sorunca; “Bizler kendilerine Kur’an indirilenlerdeniz, bizler Ramazan ayında oruç tutanlardanız.” diye cevap verirler. O zaman Malik; “Kur’an sadece Muhammed’in ümmetine indirildi.” deyince, hemen Hz. Muhammed’in adını hatırlayarak; “Bizler Muhammed ümmetindediz.” diye bağırırlar. Fakat Malik de onlara şöyle der: “Peki, Kur’an da sizi Allah (c.c)’ın emirlerine aykırı hareket etmekten alıkoyacak bir ayet yok muydu?”

Bu Ümmetin günahkarları cehennemin kenarına kadar getirilip ateşle ve zebanilerle karşı karşıya bırakılınca; “Ey Malik! İzin ver de halimize ağlayalım.” derler. Malik’in izin vermesi üzerine gözyaşları kuruyuncaya kadar ağlarlar. Gözyaşları akmaz olunca da kan ağlamaya başlarlar. Bu durumu gören malik kendilerine; “Eğer bu ağlama dünyada iken olsaydı, ne iyi olurdu. Eğer bu ağlama dünyada ve Allah (c.c) korkusu ile meydana gelseydi, bu gün size ateş hiç dokunmayacaktı.” der.

Arkasından Malik zebanilere; “Haydi şunları cehenneme atıverin” diye emir verir. Bu ümmetin günahkarları ateşe atılınca hep birlikte; “La İlahe İllallah” diye seslenirler. Onlar böyle seslenince ateş geri çekilir. Bunun üzerine Malik cehenneme; “Ey Ateş, onları yakala!” diye emir verir. Cehennem de; “Onları nasıl yakalayayım, hepsi La İlahe İllallah diyorlar.” diye cevap verir.

Bunun üzerine Malik; “Evet, öyle demelerine rağmen onları yakalayacaksın. Çünkü Arş’ın Rabbi böyle emretmiştir.” deyince ateş üzerlerine dönerek onları yakalayıverir. Bu ümmetin günahkarları Allah (c.c)’ın dilediği kadar bir süre cehennemde kalırlar. Cehennemdeyken; “Ya Erhamerrahimin, ya Hannan, Ya Mennan” diyerek Allah (c.c)’a yalvarırlar. Allah (c.c)-u Teala’nın hükmü yere gelince Cebrail’e; “Ya Cebrail! Muhammed ümmetinin günah-karları ne durumdadır?” diye sorar. Cebrail de; “Ya Rabbi! Onların durumlarını sen daha iyi bilirsin!” diye cevap verir. Allah (c.c)-u Teala, Cebrail’e; “Git de gör bakalım, ne durumdadırlar?” diye emir verir.

Bu emir üzerine Cebrail, Malik’in yanına varır. Cebrail’i görünce; “Ey Cebrail! Seni buraya getiren sebep nedir?” diye sorar. Cebrail de ona; “Muhammed ümmetinin günahkarlarına ne yaptın?” diye sorar. Malik, Cebrail’in bu sorusuna; “Durumları pek fena, kaldıkları yer çok dar. Ateş vücutlarını ve etlerini yedi bitirdi, geride sadece yüzleri ve kalpleri kaldı. Çünkü buralarında iman parıldıyordu.” diye karşılık verir.

O zaman Cebrail, Malik’e; “Onların üzerinden cehennem kapağını kaldır da kendilerini göreyim.” der. Cebrail böyle deyince Malik, cehennem muhafızlarına derhal emir verir ve bu ümmetin günahkarları üzerinden cehennem kapağı kaldırılıverir. Bu ümmetin cehennemlikleri Cebrail’i ve onun güzelliğini görünce onun bir azap meleği olmadığını hemen anlayarak kim oldğunu sorarlar. Malik de;“Bu dünyada Muhammed’e vahiy getiren Cebrail’dir.” diye cevap verir. Bu ümmetin cehennemlikleri Hz. Muhammed’in adını duyunca hep bir ağızdan yüksek sesle; “Ya Cebrail! Muhammed’e günahlarımızın bizi kendisinden ayrı düşürdüğünü ve ne kadar kötü şartlar içinde bulunduğumuzu haber ver.” derler.

Bunun üzerine Cebrail oradan ayrılarak Allah (c.c)’ın huzuruna varır. Allah (c.c)-u Teala kendisine; “Muhammed’in ümmeti ne durumda?” diye sorunca, bu soruya; “Ya Rabbi! Durumları çok fena ve yerleri çok dar!” diye karşılık verir. O zaman Allah (c.c)-u Teala; “Peki onlar senden bir şey istediler mi?” diye buyurur. Cebrail de; “Evet, peygamberlerine içinde bulundukları kötü durumu bildirmemi istediler.” diye cevap verir. Bunun üzerine Allah (c.c)-u Teala, Cebrail’e;“Git, durumu Muhammed’e bildir.” diye buyurur.

Allah (c.c)-u Teala’nın bu emri gereğince Cebrail, hemen Hz. Peygamber (S.A.V)’in yanına gider. Hz. Peygamber (S.A.V)'in yanına varır varmaz şöyle der: “Ya Muhammed! Ümmetinden şu anda cehennem azabı çeken günahkarlar adına sana geldim. Onlar durumlarının çok kötü ve yerlerinin çok dar olduğunu sana bildiriyorlar.”

Bunun üzerine Hz. Peygamber (S.A.V) hemen Arş’ın altına giderek secdeye kapanır. O zaman Allah (c.c)-u Teala; “Başını kaldır da iste. Ne istersen verilecektir. Şefaatçı ol şefaatın kabul edilecektir.” buyurur.

Allah (c.c)-u Teala’nın bu buyruğuna karşılık Hz. Peygamber (S.A.V): “Ya Rabbi! Ümmetimin günahkarları ile ilgili hükmünü uyguladın. Şimdi onlar hakkında benim şefaatımı kabul eyle.” der. Allah (c.c)-u Teala, Hz. Peygamber (S.A.V)’in bu dileğine şöyle cevap verir: “Senin onlarla ilgili şefaatını kabul ediyorum. Hemen cehenneme git ve (La İlahe İllallah) diyen herkesi oradan çıkar.”

Allah (c.c)-u Teala’nın bu emri uyarınca Hz. Peygamber (S.A.V) hemen Malik’in yanına gider ve; “Ey Malik! Ümmetimin günahkarları ne durumdadır?” diye sorar. Malik bu soruya: “Durumları çok fena ve yerleri çok dar!” diye cevap verir. Bunun üzerine Hz. Peygamber (S.A.V) ona: “Kapıyı aç ve kapağı kaldır!” diye buyurur. Az sonra cehennemlikler Hz. Peygamber (S.A.V)’i görünce hep bir ağızdan ve yüksek sesle:“Ya Muhammed! Ateş derilemizi ve ciğerlerimizi yakıp kül etti.” diye seslenirler.

Daha sonra Hz. Peygamber (S.A.V) hepsini cehennemden çıkarıverir. Ateş onları yemiş, kül ve kömür haline getirmiştir. Hz. Peygamber (S.A.V) alıp onları cennetin kapısı önünden geçen ve hayat nehri adını taşıyan bir nehre götürür. Bu nehre girip yıkanırlar. Oradan da ak yüzlü birer delikanlı olarak çıkarlar. arkasından da cennete yerleştirilirler. Diğer cehennemlikler müslümanların oradan çıkarıldıklarını görünce:“Keşke bizde Müslüman olsaydık, bizde cehennemden çıkardık!” derler. Nitekim Allah (c.c)-u Teala ayet-i kerime de şöyle buyurmuştur: “Bir zaman gelir ki, kafirler; keşke Müslüman olsaydılar, diye arzu ederler.” (Hicr; 2)

Ebu Said (R.A) şöyle anlatmıştır: "Resûlullah (S.A.V) okudu: "Ey Muhammed! Hâlâ gaflet içinde bulunanları ve hâlâ inanmayanları, onları işin bitmiş olacağı o hasret günü ile uyar." (Meryem; 39)

Sonra dedi ki: "(Kıyâmet günü) ölüm alaca bir koç suretinde getirilir. Cennetle cehennem arasında yer alan sur üzerinde durdurulur. Önce: "Ey cennet ahalisi!" diye bağırılır, onlar başlarını kaldırırlar. Sonra: "Ey cehennem ahâlisi!" diye bağırılır, onlar da başlarını kaldırırlar. Sonra sorulur: "Bunu tanıdınız mı, nedir bu?" Hepsi birden: “Evet tanıdık, Bu ölümdür!" derler. Koç yatırılır ve kesilir. Arkasından da önce cennetliklere: “Ey Cennetlikler! Artık size ölüm yok.” denir. Sonra cehennemliklere de: “Ey Cehennemlikler! Bundan sonra size de ölüm yok.” diye seslenilir. İşte bu hadise sebebiyle cennet ehlinin ferahına bir ferah daha ziyade olur. Cehennem ehlinin kederine de bir keder daha ziyade olur.” (Buhârî, Müslim, Tirmizî) ...

Kavga etmemeniz gereken 10 kişi!
Biriyle kapışmak veya tartışmak hakkınızı aramak için zaman zaman gerekli bir yöntem olsa da, siz siz olur bazı meslek gruplarıyla asla böyle bir münasebete girmeyin. Faturası ağır olabilir!

10. Garsonlarla sakın kapışmayın...
Asla kavga etmemeniz gereken kişiler listesinin son sırasında garsonlar yer alıyor. kapışmak için tehlikeli bir grup çünkü öç almayı seven bir meslek grubudur. Bütün gün insanlarla başa çıkmak zorunda kalan garsonlar, özellikle kaprisli müşterilerin nazını çekmek durumundadırlar. Zaman içinde daha vurdumduymaz hale gelebilirler. Hıncını servis ettiği yemekten alabilirler. Yani sipariş verdiğiniz yemekle ilgili kötü emelleri olabilir. Eğer gittiğiniz bir restoranda yemeğinizi sağlıklı bir şekilde ve olması gerektiği gibi yemek istiyorsanız, siz siz olun, garsonlarla veya aşçılarla fazla kapışmayın.

9. Sinirli taksi şöförleriyle kapışmayın...
Trafikte seyrederken laf attığınız veya tartıştığınız kişiye çok dikkat edin! Özellikle mümkünse sinirli taksi şöförlerinden uzak durun. Tüm gün trafik içinde boğuşan taksicilerin siniri her an tepesindedir. Bu nedenle sizin küçük bir sözünüze verdikleri tepki çok büyük olabilir. Dayak yiyebilirsiniz ve hatta sopayla bile dövülebilirsiniz! Aman dikkat!

8. Kuaförünüzle asla tartışmayın...
Güzelliğinizi sadece saçınızla ilişkilendiriyorsanız, asla kuaförünüzle tartışmamalısınız. Çünkü sizi rezil de edebilir, vezir de! Saçınız beklediğiniz modelin veya rengin çok dışında bir şekle girebilir.

7. Müşteri Hizmetleri Servisi ile asla kapışmayın...
Call center görevlisi gibi müşteriyle birebir ilişkide olan kişilerle tartışmayın. Yoksa telefon başında saatlerinizi harcayabilirsiniz!

6. Postacıyla tartışmayın....
Postacınızla da sakın kavga etmeyin. DÜşünün bir kere. Diyelim ki, çok önemli bir evrak bekliyorsunuz veya sevgilinizden önemli bir mektup. Böyle bir durumda hayatınız postacıya bağlı. Size öcünü alabilmek için onlarca bahane uydurabilir.

Mesela; mektubunuz posta kutusunda kaybolabilir, gönderen kişi göndermemiş olabilir...

5. Hizmetçinizle asla kapışmayın...
Birini evinizde tek başına bırakmanız demek, o kişiyi hayatınıza dahil ediyorsunuz demektir. Bu kişinin hayatınıza dahil olması demek de, başınıza birçok şey gelebilir anlamına gelir. Mesela diş fırçanız klozetin içinde bir süre yüzüp tekrar bulunduğu yere geri gelebilir. O nedenle siz siz olun, tartışmayın!

4. Öğretmeninizle asla kapışmayın...
Öğretmenler güçlü kişilerdir. Sizin geleceğinizle oynama yetkisine bile sahiptir. Yetkilerin bu kadar geniş olduğu bir meslek grubuyla kapışmanız pek doğru bir iş değildir. Geleceğinizle oynamak istemiyorsanız sakın tartışmayın.

3. Patronunuzla kapışmayın...
Tabi ki de işsiz kalmak istemiyorsanız asla kapışmamanız gereken bir meslek grubu. Hatta olabildiğiniz kadar yumuşak başlı ve uyumlu davranın. BU kişi hayatınızda ileriki zamanlarda da lazım olabilir. Patronunuzu referans olarak kullanabilir veya yeni iş imkanlarını onun sayesinde

2. Komşularınızla sakın tartışmayın!
En çok vakit geçirdiğiniz yer eviniz! O nedenle huzur sizin için en önemli şey. Tüm günün stresini evinizde atıyorsunuz. Eğer huzurunuz bozulmasın diyorsanız, asla komşunuzla kavga etmeyin. Hergün karşılaştığınız ve göz göze geldiğiniz komşunuz en değerli varlığınızdır.

1. Eski sevgilinizle asla kapışmayın...
İşte listenin ilk sırası. Eski aşkınız... Kötü de ayrılmış olsanız asla geriye dönüp bakmayın. Çünkü zaman geçtikçe daha da hırslanıp hıncını almak isteyebilir. Bu durumda da başınıza birçok şey gelebilir. Kimsenin yüzüne bakamayacak hale gelebilirsiniz. Dikkatli olmak gerekir!

Cevabım: Kısacası siz siz olun kimseyle kapışmayın.

Google logolarını çizen adam..
Özel günlerde değişen Google logolarını bilirsiniz, işte o logoların arkasındaki adam...

Video:
http://www.timsah.com/null/Z0TPPKVFVDe

Bakkal Şen Oldu Webmaster Şen
Veresiye defterini tutmak için aldığı bilgisayarı kendi merakıyla öğrenen Hayri Şen, bilgisayar üzerinden gerçekleştirdiği projelerle Microsoft Türkiye`nin de dikkatini çekmeyi başardı...


Yazı boyutunu büyütmek için Veresiye defterlerini tutmak için 12 yıl önce bilgisayar alan İznikli esnaf Hayri Şen, artık `Bakkal Şen` olarak değil, `Webmaster Şen` olarak anılıyor. Kendi merakı sayesinde bilgisayarı kullanmayı öğrenen Şen, kısa sürede kurdu olduğu bilgisayar sayesinde dünyaca ünlü yazılım şirketi Microsoft`un dikkatini çekmeyi başardı. Kurduğu siteyle İznik`i dünyaya tanıtan Şen, `Türkiye`den Başarı Öyküleri` isimli bir kitapta `Hem bakkal hem Webmaster` adıyla yeraldı. Bilgisayar ve internet konusunda semineler de veren Şen`in yeni hedefi ise, İznik`i canlı yayınlarla internete taşımak. Ülkemizde eşine az rastlanır başarı öykülerinden biri de Bursa`nın İznik ilçesinde yaşandı. İznik`te yıllarca bakkal dükkanı işleten Hayri Şen isimli esnaf, veresiye defterlerini elle yazmaktan iyice sıkıldığı bir gün bilgisayar almaya karar verdiğinde hayatının değişeceğini bilemezdi. Bakkal dükkanına getirdiği bilgisayarı kullanabilmek için günlerce çabalayan Şen, kendi gayretleri ile aradan bir yıl geçmeden bilgisayarın kurdu haline geldi. Veresiye defteri tutmak için aldığı bilgisayarın neler yapabileceğini gördükçe heyecanlanan Şen, yeni projelere imza atmaya başladı. Pek çok yapancı programı kullanmayı öğrenen İznikli esnaf, www.iznik.gen.tr isimli web sitesini kurarak 5 bin yıllık tarihi İznik ilçesini internet taşıdı. İznik`in tarihi, sosyal, kültürel, ticari ve tarımsal hayatına ilişkin yüzlerce sayfa bilgiyi sitesine yükleyen Bakkal Şen, İznik`te `webmaster Şen` ismiyle anılmaya başlandı. Başarılarıyla adından söz ettirerek ulusal televizyonlara konuk olmayı başaran Webmaster Şen, kısa sürede Microsoft Türkiye`nin de ilgisini çekmeyi başardı. Microsoft yetkilileri, Şen`e başarıları nedeniyle son versiyon programları hediye etti. Başarılı bakkal, New York üniversitesinde ekonomi okuyan ve ardından Wall Street`te stajını tamamladıktan sonra Türkiye`ye dönen öykü yazarı Vedat Akman`ın kaleme aldığı `Türkiye`den Başarı Öyküleri`adlı kitapta kendisine yer buldu. Yazar Akman, kitabında `Hem bakkal hem webmaster` bölümünde Şen`e geniş bir şekilde yer verdi. Geçtiğimiz günlerde yapılan `İnternetin 13. Doğum Günü Partisi`ne katılan Şen, `Türkiye İnternetinden Manzaralar` adlı panelde konuşmacı olarak yeraldı. Türkiye İnternet Kurulu ile yakın ilişki içersinde olduğunu söyleyen Şen, başarısında Türkiye İnternet Kurulu Başkanı Prof.Dr. Mustafa Akgül`ün çok büyük bir paya sahip olduğunu vurguluyor. Bilgisayarın çok büyük bir güç olduğunu belirten Şen; `Veresiye defterlerinden kurtulmak için çare olarak gördüğüm bilgisayar hayatımı değiştirdi. Bilgisayar insanın dünyaya açılan penceresi gibi birşey. Doğru kullanıldığında çok büyük bir nimet. Bende onu doğru kullanarak sürekli keşfetmeye çalıştım. Ve sanırım başardım.` diye konuşuyor. Webmaster Şen`in kurduğu www.iznik.gen.tr sitede, yenilenen tasarımı ve alt yapısı ile e-kan bankası, e-halk eğitim gibi pek çok ilke imza atıyor. Şen`in son projesi ise, İznik`in 24 saat canlı yayınlarla internete taşınması. İznik`in çeşitli yerlerine kameralar kurmayı planlayan Şen, İznik`in tanıtımı için büyük bir adım olacak projesi için ilgili makamlardan yardım bekliyor. Cihan Kaynak:Haber7

Ölürken Çocuğunu Teselli Eden Filistinli Bir "ANNE"
1xk4ic7.jpg

1po3gi4.jpg

1ic5bm2.jpg

1eu1fk7.jpg


-Anenmin yalnızca bir gözü vardı.Ondan nefret ederdim..Çünkü budurum beni utandırıyordu.
-Ailemizi geçindirmek için okulda aşçılık yapardı..
-İlk okulda iken bir gün annem bana merhaba demeye gelmişti.
-Yerin dibine girmiştim.Bunu bana nasıl yapabilirdi.
-Onu görmezden geldim.Ona nefretle baktım ve oradan kaçtım.
Ertesi gün sınıfta bir arkadasım dedi ki"Eeeeesenin annenin yalnızca bir gözü var!"
-Yerin dibine girmek istedim.Ve de annemin ortadan kaybolmasını istedim.
-Buyüzden o gün onunla karşılaşınca dedimki"Beni gülünç duruma düşüreceğine ölsen daha iyi?!!!"
-Annem karşılık vermedi.
-Dediklerim hakkında bir saniye bile durup düşünmedim çünkü çok kızmıştım.
-Onun duyguları beni ilgilendirmiyordu.
-Onu evde istemiyordum..
-Çok çalıştım ve Singapura okumaya gittim.

-Sonra evlendim.Kendi evimi aldım.Çocuklarım oldu ve hayatımdan memnundum.
-Birgün annem beni ziyarete gelmişti.Kaç yıldır beni görememiş ve torunlarını tanımamaştı.
-Kapıya gelince çocuklarım ona güldüler.
-Ona "Evime gelip çocuklarımı nasıll korkutabilirsin!
HEMEN BURADAN GİİİT!"
diye bağırdım.
-Buna annemin sessizce "Kusura bakmayın.Yanlış adrese geldim galiba" dedi ve gözden kayboldu.
-Bir gün mezunlar toplantısı için okuldan bir mektup aldım.
-Karıma "iş seyahatine gidiyorum" diye bahane uydurdum.
-Mezunlar toplantısından sonra sırf meraktan eski eve gittim!!!
Komşularımannemin öldüğünü söylediler.
-Hiç üzülmemiştim.
-Bana verilsin diye bir mektup verdiler.
-"En sevgili oğlumher zaman seni düşünüyorum...
-Singapura gelip cocuklarını korkuttuğum için üzgünüm.
-Mezunlar gününe geleceksin diye çok sevinmiştim.
-Ama seni görmek için yataktan kalkabilirmiyim bilemiyorum.
-Sen büyürken sürekli bir utanç kaynağı olduğum için üzgünüm.
-Biliyor musun...Sen çok küçükken bir kaza geçirmiştin ve gözünü kaybetmiştin.
-Anne olarak senin tek bir gözle büyümene dayanamazdım.
-Buyüzden sana kendi gözümü verdim..
-O göze benim yerime görüyor diye seninle okadar gurur duyuyordumki.
-BÜTÜN SEVGİMLE....
-ANNEN
-Annenin cucuğuna sevgisi böyle olursa 'ın ALLAH (c.c) kullarına sevgisini rahmetini siz hesaplayın.


Peygamber efendimiz (s.a.v)buyurmuştur ki.
" ALLAH (c.c)'ın yüz bölümlük rahmeti vardır.Yalnızca bir bölümünü yarattıkları arasında dağıtmıştır.Bu rahmet sayesinde vahşi hayvanlar yavrularını korurlar ve birbirleriyle geçinirler.Diğer 99 kısım rahmetini ALLAH (c.c) kurallarına rahmet eder.

Ebu Hüreyre(r.a)'den


Peygamber (s.a.v) Efendimiz önce a ALLAH (c.c) ve resülüne itiat etmemizi sonrada annemize ve daha sonra babamıza itiat etmemizi emretmiştir.
 
Fake. Bunun gibi bir durumda HD kamera alacak paraya sahip insan ölmekte olan kadının resimlerini bu şekilde boş boş çekmezdi sanırım. Ayrıca çok süper birşey yayınlarmış gibi resmin önüne reklam koymak da büyük saçmalık. Yani her yönden gerçek olduğuna inanmak imkansız.
 
NODKRM said:
Fake. Bunun gibi bir durumda HD kamera alacak paraya sahip insan ölmekte olan kadının resimlerini bu şekilde boş boş çekmezdi sanırım. Ayrıca çok süper birşey yayınlarmış gibi resmin önüne reklam koymak da büyük saçmalık. Yani her yönden gerçek olduğuna inanmak imkansız.
Olsun o havayı yansıtıyor.Orda her gün böyle.
 
NODKRM said:
Fake. Bunun gibi bir durumda HD kamera alacak paraya sahip insan ölmekte olan kadının resimlerini bu şekilde boş boş çekmezdi sanırım. Ayrıca çok süper birşey yayınlarmış gibi resmin önüne reklam koymak da büyük saçmalık. Yani her yönden gerçek olduğuna inanmak imkansız.
Şimdi uyandım. Ama gerçekten iyi canlandırmışlar Lord_Arthur'un dediği gibi.
 
Back
Top Bottom