İstila Z - İlk Bölüm

Users who are viewing this thread

sastimi

Recruit
Merhaba arkadaşlar bu ortaçağ hikayelerinden farklı olarak değişik bir konuyu ele alıyorum..
Not
Girişi biraz hızlı oldu  :smile:
ilk hikayem her türlü eleştiriye açığım ..
Ufak yazım hataları olabilir.
Özet
Bir genç , sabah uyandığında herşey değişmişti.Dünya bir sona sürüklenirken verdiği hayatta kalma mücadelesi..

Bölüm 1-Başlangıç
Sabah uyandığımda ev bomboştu
bütün evi dolaştım. Duvarda aynı filmlerdeki gibi kanlı bir el izi vardı. düşüncelerimi izlediğim filmler doldurmaya başlamıştı. 7. katta olduğum için balkondan dışarı baktım. tek bir hareket bile yoktu , korktum. yapabileceğim şeyleri yaptım. ilk bulduğum bıçağı kavradım ve evdeki erzakları dün gece halı sahaya giderken spor malzemesi koyduğum çantaya koydum.Yavaşça evden çıkıp güvenli bir yer bulmalıydım. Apartmanda korkutucu bir sessizlik vardı, ve bu beni ürkütüyordu. Ev arkadaşlarım neredeydi? Kafamdaki deli sorularla merdivenleri yavaşça inmeye başladım.. 
  6. kat.. normaldi. tek bir ses bile yoktu.. devam ettim adımlarımdaki sessizliği bozmamak için parmak uçlarımda iniyordum merdivenleri. ve sonunda oldu. 5. kattaki öğretmen hanımın evinden sesler geliyordu. Hırıltıyla karışık sesler. ne yapmalıydım ? ya hala hayattaysa ? Mantığım doğruca aşağı inmemi söylerken kalbim içeriye girip yardm etmemi söylüyordu. Bir karar vermeliydim..Kapı açıktı. Yavaşça ittim. Kapının gıcırtısı kalp atışlarımı bastıramıyordu. Elimdeki bıçağı önde tutarak yürüdüm. Ev düzenleri aynı olduğu için dizayna alışıktım. Önce oturma odasına baktım sessizce.. boştu.. Kafamı mutfağa çevirdim yaklaştıkça sesler artmaya başladı. Mutfak kapısından içeri baktığımda yediğim herşeyin bir anda ağzıma hücum ettiğini hissettim.. Kendime zor hakim olarak karşımdaki tabloyu idrak etmeye çalışıyordum.
  Tek görebildiğim öğretmenin ikiye ayrılmış bedeni ve dışarı çıkmış bağırsaklarını kemiren bir insandı.. Artık insan olduğunu pek sanmasam da bu gördüklerimi değiştirmeyecekti. Ne yapmalıydım. Arkamı dönüp uzaklaşmak istiyordum ancak bu tehdidi ortadan kaldırmalıydım. O anda sırtımdaki çantadan çıkan seslerle kendisine ziyafet çeken zombi bir anda bana döndü. Donup kaldım. Yaptığım tek şey hiç bir şey yapmamak oldu. Garip sesler çıkararak üzerime yürüyordu. bense sadece geriye gidiyordum.. Ta ki duvara deyene kadar. Belki ölüm anım bu diye düşündüm.. Zombi üzerime geliyordu, ellerini omuzlarıma attı ve korkunç bir güçle beni kendisine çekti ısırmaya çalışıyordu. Benimde yaptığım tek şey elimdeki bıcağı göğüs kafesine saplamak oldu.. Hiç bir etki etmemişti.
Isırmak üzere olduğu kolumu çekince bıçağı göğsünden alabildim ve gözlerimi kapayıp var gücümle yüzüne doğru savurdum. bıçak sert bir zemine çarptıktan sonra elimden kaydı. bir yıkılma sesi işittim. Gözlerimi açtığımda zombinin alnında bir bıçakla yerde yattığını gördüm. Her tarafım kan içindeydi. Fakat bu benim kanım değildi. Ve o an yediklerimin hepsini çıkardım.. Kendime gelmem epey vaktimi almıştı. Üstümdeki kanı temizledim, evin her yerini dolaşmak için epey bi cesarete ihtiyaç duydum. Güvende olmalıyım. Şu an önemli olan da buydu. Balkona çıktım. Sol tarafta anayol görünüyordu. Alabildiğine bir araç kuyruğu. Ama garip birşeyler vardı. Tek bir hareket bile yoktu. Koca şehirde ne bir siren çalıyor, ne bir kuş uçuyordu.. Tanrım, onca insan.. Neler oluyor ?
Ev arkadaşlarım, ailem , sevgilimmm.. Beynime çakılan şimşeklerle aklıma gelen tek şey kız arkadaşımdı. Ailem.. Yüzlerce kilometre uzaktaydılar. Acaba ne oldu. Telefon çekmiyordu. İnternete girmeye çalıştığımda ise hiç birşeye erişemiyordum. Karar vermeliydim. Sonsuza kadar bu bilmecenin içinde sıkışıp kalamazdım ya. Evden çıkmam biraz zaman alsa da çıktım sonunda. Elimde yine bir bıçak vardı. Ama ne yapmam gerektiğini biliyordum. Apartman yöneticimiz emekli polisti. Evinde bir silah olamlıydı. 2. kata indim. Evinin kapısının önündeydim. Kapı açıktı. İçeriyi uzun bir süre dinledim. Ses yok. Güvenliydi. Kapıyı açtım, içeri yavaşça ilerledim. Sanki hiçbirşey olmamış gibi düzenliydi her yer. Nerede bu insanlar ?! Mantıken silahını yatak odasına koyar diye düşündüm. O yüzden evin koridorunu geçip yatak odasının kapısına geldim. Kapıda kanla yazılmış bir yazı var. "sakın açmayın". Yerde de kan var. içeride birşey var. Yürüyor. Ayak seslerini duyuyorum. Boğazından çıkan hırıltıyı duyuyorum. Nefes alışımı kontrol edemiyorum. Ellerim terliyor.
Daha önce bahsettiğinde bir silahı olduğunu duymuştum. Burada olmalı. Bu odada. Aramdaki tek engel bu kapı ve ardındaki o şey. Lanet olsun !. İlkinde şansım beni kurtardı. Ama bu sefer bunu yapamam. Cesaret edemiyorum. Ama elimdeki tek şey bu. Bir silah bulursam... En azından elimde kendimi koruyabileceğim bir şey olur... Kapının deliğinden baktım. Evet yanılmamışım. içeride. yürüyor. Ara sıra yerde duran kemikleri yiyor. Kemikler... Oğlunu yiyor. 1 hafta önce ders çalıştırdığım çocuk yerde vücudunun çoğu yenmiş şekilde yatıyor. Ne güzel bir manzara !. Kapıyı yavaşça açıp kafasına bıçağı saplayacaktım. Planım buydu. Kolu yavaşça aşağı indirdim. Kapının aralığından baktım. Hala yerdeki artıkları kemiriyordu. Arkasından yaklaşıyordum. Yer kan içinde. Kaygan. Dengemi bozmadan ilerledim. Hayatında et bile kesmemiş olan ben tüm gücümle elimdeki büyük bıçağı ensesine sapladım. Yere yığıldı. Ama hala hayattaydı. İzlediğim filmler bana kafasına ateş etmemi söylüyordu. Bir kez daha filmleri dinledim. Bıçağı sol şakağından beynine sapladım. İnanılmaz. ellerim deli gibi titriyordu. 2 zombi öldürmüştüm. Böceklerden korkan ben. ölüm korkusu insana neler yaptırıyor. Hemen kapıyı kapattım. Davetsiz bir misafir şu an en son beklediğim şey olurdu. Odayı aramaya başladım. Bulduğum havluyla ellerimi temizledim. Yatağın yanındaki çekmeceleri didik didik aradım. Odanın her yerini aradım. Yatağın altında bulduğum kilitli kutuyu açmam lazımdı. Şifreli. Ne koymuş olabilir ki ? adamı tanımıyordum, Evlilik yıldönümünü ya da doğum gününü bilmiyordum. Elimdeki tek silah lanet bir kutunun içinde açılmayı bekliyordu.
Yerde yatan kemikler.. Oğlu.. Bir adamın en değerli varlığı oğlu.. Doğum yılı. Söylemişti. Sormuştum.. Ders çalıştırırken.. Evet 1998.. Şifre bu.. Kutuyu açtım karşımda bir silah. Hayatımda hiç silah kullanmamıştım ama çok oyun oynamıştım. En azından mermisine bakmayı ve emniyetini açmayı akıl ettim. Şimdi sırada ne var.. Şimdi sırada ne var.. Kendime en çok sorduğum soru bu oldu. Bir an önce bu binadan çıkmam gerekiyordu. İçimdeki korkunun soğuk soğuk terlettiği vücudumu taşımakta zorlanıyordum. Ancak silah bana güç veriyordu. Nolursa olsun elimde bir güvence vardı. Ne yapmalı ? Yürüme mesafesiyle 10 dakika ötede kız arkadaşım oturuyor. Oraya gitmem gerek. Gitmeliyim. Buna mecburum binadan çıktım. Hala öğle vakti. Sıcak kemiklerime işliyordu. Gözlerimi açmakta zorlanıyordum. Yavaş yavaş ilerliyorum. Yoldan uzak durmalı. Bahçelerden atlayarak ilerledim. Hiç hareket yok. Kimse yok. Sanki bu kocaman şehirde bir tek ben kalmış gibiyim. Sırtımdaki çanta her dakika bana ağır gelmeye devam ediyor. Sanki içinde ölen tüm arkadaşlarımı taşıyor gibiyim.
Kulaklarıma hücum eden bir ses var. Aman tanrım. Siren. Ambulans, polis ya da itfaiye. Fark etmez. Belki de yaşayan birileri vardır. Belki de insanlar bir yere sığınmışlardır. Ses ilerki sokakta. Işıklarını seçebiliyorum. Köşeyi döndüm. Ama bir anda ayaklarıma hücum eden soğuk adrenalin yüzünden zor ayakta durdum. Bu da ne ? Hemen saklandım. Korkudan nefes alamıyordum. Sanki ileride duran şeyler nefes alışımı duyacak ve bir anda beni yakalayacaklardı. Bakmalıydım. Kafamı kaldırdım duvarın üstünden. Karşımda 20 belki de 25 tane zombi vardı. Sese gelmişler. Ters dönmüş polis arabasındaki zavallı polisi parçalıyolarlar. Adam hala hayatta. Elimdeki silahı doğrulttum. Ateş mi etmeliyim? Ama o zaman bana dönerler. Kaçmalıyım. Arka sokaktan dolanmalıyım.
Şehirde yalnız değilim. Acı bir görüntüyle bunu idrak ettim. Grup halinde dolaşıyolarlar. Adeta sürü gibi. O köşeden hemen uzaklaştım. İlkokulun arkasındaki parktan kısa bir yol var. Arkalarına çıkıyor. Oraya gitmeliyim. İlkokul boş hafta sonu olduğu için. İlkokulun bahçesine girdim. Duvarın üstünden parka baktım. Boş. Atladım, koşarak parkta çalıların arasına gizlendim. Bekliyordum. Sol tarafımdan sesler geliyor, uzaklaşmasını bekliyordum. Hiç bir şey yapamadan. Az önce polisi parçalayan zombiler, parkın ilerisinden geçiyorlar. Ayağa kalkamam. Göremeseler bile cesaretim yok. Düşün, düşün.. En kısa yol ne.. Her zaman evine bıraktığım kıza en kısa nereden gidebilirim. Gitmeliyim. Sol tarafımdaki sesler uzaklaştı. Avm ye doğru ilerliyorlar. İşte fırsat. Kalktım. İlerlemeye başladım. Öğle sıcağı yüzünden üstümdeki tişört ter içinde kalmıştı. Tam ters yöne gitmeyi düşündüm önce. Ama yolu çok uzatıyordum. Ev avmnin ilerisinde kalıyor. Ve ben yolu uzatarak başka gruplarla karşılaşma riskini göze alamam. Düşmanının seni tek farketmeyeceği yer arkasıdır. Zombilerin peşinden gidiyorum. Yaklaşık 70 metre önemde aylak aylak yürüyorlar. Bu kadar insan nasıl bir anda zombi olabildi. Ben ne zamandır uyuyorum ? Sorular.. kafamın içinde adeta onu parçalayan bir zombi var. Farkedilmemek için bahçelerden bahçelere atlıyorum. Arabaların arkasına saklanıyorum. İlerliyorum. grup hızlanmaya başladı. Ne gördüler ? Kulaklarıma dolan çığlık sesi.. bi kadın. Kaçıyor. Kucağında çocuk var. Önümde kaçıyor. çok yavaş. Kaçamayacak çok yavaş. Zombiler koşamıyor fakat kadın kaçamıyor. Bileği yaralı. Kan içinde. Yapmam gereken tek şey var. İnsanların ölmesi insanlığın ölmesi anlamına gelmiyor. Koştum. Zombilerin yanından tüm gücümle kadının yanına koştum. Belki de yapmam gereken tek şey buydu. Elimdeki silahı rastgele zombilerin üzerine ateşledim. Bir kaçı devrildi. Kadına işaret ettim. "kaç".. şimdi sıra bende. Benim peşimdeler..
 
Yazım ve noktalama hataları var birkaç yerde. Diliniz aşırı basit ve yetersiz. Birinci ağızı pek iyi kullanmamışsın. Karakterin düşüncelerine, mekan ve karakter tasvirine ihtiyaç var. Hızınız da pek iyi değildi, daha sakin ve akıcı bir yazı için düşünceyi geliştirme yollarına başvurun.
 
Homerøs said:
Yazım ve noktalama hataları var birkaç yerde. Diliniz aşırı basit ve yetersiz. Birinci ağızı pek iyi kullanmamışsın. Karakterin düşüncelerine, mekan ve karakter tasvirine ihtiyaç var. Hızınız da pek iyi değildi, daha sakin ve akıcı bir yazı için düşünceyi geliştirme yollarına başvurun.
Haklısınız.Notlardada belirtiğim gibi yazım hataları olabilir.Yine notlarda belirttiğim gibi giriş hızlı sonraki bölümlerde daha sakin geçiyor.Teşekkürler
 
Back
Top Bottom