Bahsedilen dönemde kuşatma teknolojileri bizim bugün düşünemeyeceğimiz kadar gelişmiş ve çeşitliydi. Özellikle Haçlı seferleri sırasında karşılıklı etkileşimin de etkisiyle daha da gelişti.
Selçuklular o dönemin en büyük güçlerinden biri olması nedeniyle bu teknolojileri çok iyi biliyor ve kullanıyorlardı. Sanılanın aksine o dönemlerde savaşlardan çok kuşatmalar yaşanırdı.
O dönemde, kaldıraç prensibine dayanan, Çin menşeili, insan gücüyle çalışan mancınıklar en yaygın olanlarıydı. Bunlar çok seri atış yapar ve genelde sur üstündeki insanları vurmak, surdaki düşmanı temizleyip saldıranlara karşı koymalarını engellemek için kullanılırdı. Mesela, Nureddin Zengi'nin 1144'de ki Urfa kuşatmasında mancınık bombardımanı o kadar yoğundu ki kuşlar dahi uçmaya korkar olmuşlardı diye yazar tarihçiler. Daha sonraları karşıt ağırlıklı mancınıklar ortaya çıktı. Önceleri mancınıklar insanlara karşı kullanılırken bu çok daha güçlü makinalar surları yıkmak için kullanılmaya başlandı. Ayrıca pek çok farklı ok yada mızrak atan dev kudaklı yaylar da kullanılırdı.
Bütün bunların yanında, aniden baskın verme, uzun geniş merdivenlerle sura çıkma, tünel kazarak suru çökertme, kale duvarını bazı alet edevat ile delme gibi pek çok yöntem de uygulanıyordu. Bunlar o dönem devletlerinin hepsi için geçerliydi.
Anadolu Selçuklularının pek düzenli bir ordusu vardı ve çok sayıda kuşatma konusunda usta personel orduyla sefere gönderilirdi. İbni Bibi, Aladdin Keykubat'ın 1221'deki Alaiye kuşatmasını anlatırken "attığı taşın Elbruz(Hazar denizi güneyinde bir dağ sırası) dağlarını bile titreteceği" dev mancınıklar kullandığını yazar. Yine İbni Bibi, Aladdin Keykubat'ın Harput kuşatması sırasında, içerdeki emire tandırda kuzu pişirildiği sırada atılan bir taşın tandıra düşüp kuzuyu yere gömdüğünü böylece kuzudan eser bırakmadığını yazar. Ayrıca bu mancınıklarla çeşitli petrol türevleri düşman şehre atılıp yangın çıkarılması da sağlamak da başka bir yöntemdi.
Bunun dışında ilginç bir yöntemden bahsediliyor. Yine aynı Sultanın seferi sırasında Çemişgezek kuşatmasında çeşitli yöntemlerle kaleye saldıran Selçuklular başarılı olamayınca ilginç bir yönteme baş vuruyorlar. On adet içine bir adam sığacak kadar üzerinde ok atmak için delikleri olan sandık yapılıp bunlar uzun kalaslarla düşman suruna doğru sarkıtılıyor ve içeridekiler ok yağmuruna tutuluyor.
Daha bunun gibi pek çok ilginç anektod var. Hangi kuşatma olduğunu hatırlamıyorum ancak bir Türk mancınık ustası Anadolunun Moğol istilası döneminde, Moğollara esir düşmüş. Bir Selçuklu kalesini kuşatan Moğollar, bu ustayı bir mancınığın başına geçirmiş. Kale içindeki mancınıkçılar da dışardaki Türk ustanın mancığını vurmaya çalışıyorlar ancak pek iyi bilmediklerinden taş her seferinde dışardaki Türk ustanın mancınığının üzerinden geçiyor. Tabi, usta kendi milletine karşı savaşmakta isteksiz. Kale içindekilere avazı çıktığı kadar bağırarak "mancınığın sapanını bir arşın kısaltın!" diye bağırıyor. Dışardaki ustanın dediğini yapan kaledekiler, Moğol mancınığın tam ortadan vurarak parçalıyor.
Velhâsıl, Selçuklular o dönemde en yüksek teknolojiye sahip devletlerden biriydi. O dönem kuşatma tarihçileri için adeta bir cennet gibidir araştır araştır bitmez. Bu konuda onlarca kitap var. Burada ne kadar bilgi verilirse verilsin eksik kalır.