Şimdi anladım yazdıklarınızı. Ama o dediğiniz "ödül kazanma arzusu" sorunun başına götürdü yine beni. O kazanılan ödüller bir hiç olacak bir gün (Tanrı varsa da yoksa da). Bu durumda o ödülü kazanmanın anlamı ne?Ben de zaten öyle düşünüyorum. İnsanlar mutlu oldukları şeylere anlam yükleme hatasına düşüyorlar. Oysa anlam göreceli/değişken olmamalı. Çünkü anlam derken değer yargılarımızı kastetmiyoruz; varoluş nedenimizi kastediyoruz. Bu neden ya vardır ve bir tanedir ya da yoktur.
Sorguluyorsun sadece. Ve sorgulamak beynin yapmayı sevdiği en güzel şey. Hatta şunu da bir düşün, yaptığın her eylemden kafanın içindeki şey sorumlu. Hatta kafanın içindeki şey derken bile kendini kast ediyorsun aslında. Kendine bir karakter oluşturup, kendinden bahsederken kendine O demesi aslında tanrısal bir özellik atfetmesi demek değil midir kendine. Burası dini tartışmaya kayacağı için kesiyorum.şu anki durumum her şeyin anlamsız olması üzerine daha çok
Mutlu olmak. Neden mutlu olmalıyız? Kendinin (beyninin) sağlığı için. O sağlam ve üretken oldukça sen (yine beyin aslında, beyin kendine yine o dedi) yine var olacaksın ama daha güçlü olarak.Bu durumda o ödülü kazanmanın anlamı ne?
Spesifik sorum yaşamamızın ve var olmamızın bir nedeni/amacı var mı, varsa ne? Ama diğer yazdıklarım da onunla bağlantılı.Şimdi üzerinden çok sayfa geçtiği için spesifik sorunu tekrar alabilirsem çok mutlu olacağım.
(Bu kadar bilgiyi nerden biliyorsun ya da götün ne kadar büyük böyle iyi sallıyorsun demek istersen de haklısın, ancak eğitimimin bir parçası ve hobi olarak psikoloji, felsefe ve anatomi hayatımın içerisinde bolca var, üstüne ruh sağlığım da tanısı konulmuş biçimde bozuk yani deneyimim de var )
O inanç biçimlerinin (doğanın anasını bellemesine gerek yok) oluşması insanın insanlığın kalıcı olduğuna inanmasından mı?Senden kalanlar doğaya dönecek çünkü, yeni ağaçların, hayvanların yapıtaşı olacaksın (tabi bazı inanç biçimleri bunun anasını belliyor ama olsun, yakmak gibi ya da spesifik yerlere gömüp o bölgeyi doğaya kapatmak gibi...).
Aynı soru değil mi? Yoksa var oldum artık, buna bir neden bulayım düşüncesi mi?Felsefi açıdan ise bunu sen belirleyeceksin. Çünkü bu sorunun spesifik bir cevabı olamaz. Mesela ben neden varımı sormak yerine, neden var olmalıyım sorunu sormaya başladım artık. Böylesine cevap vermek daha kolay ve daha motive edici.
Bu olayda en başta söylememesi için tepki göstermeliydin.Şu an sadece kendisi mi öyle diyor diğerleri de diyor mu?Eğer diğerleri diyorsa 2-3 tanesini sınıfta boz (hoş okul diye bir şey de kalmadı ama) kavgaya girme ama birbirinizi ittirme seviyesine gelin sonra ayırırlar ama bunu yapmak için değer vermediğin birini seç sonra o lafa sinirleniyorum kb dersin olay kapanır.Sadece o diyorsa uyar devam ederse onunlada ittirme seviyesine gel birdaha söylerse bir tane yapıştır çenesinin altınaHmm, evet. Sanirim depresyona girdim. Pek şanslı olduğum söylenemez zaten.
Bu olayda en başta söylememesi için tepki göstermeliydin.Şu an sadece kendisi mi öyle diyor diğerleri de diyor mu?Eğer diğerleri diyorsa 2-3 tanesini sınıfta boz (hoş okul diye bir şey de kalmadı ama) kavgaya girme ama birbirinizi ittirme seviyesine gelin sonra ayırırlar ama bunu yapmak için değer vermediğin birini seç sonra o lafa sinirleniyorum kb dersin olay kapanır.Sadece o diyorsa uyar devam ederse onunlada ittirme seviyesine gel birdaha söylerse bir tane yapıştır çenesinin altına
Bir çözüm bulduğuna sevindimŞey kibir ya da böbürlenme gibi olmasın ama ters düştüğümde halledemeyeceğim mesele yok. Sadece arkadaşım diyor da ben onun samimi yoksa sahte niyetle mi söylediğini anlayamıyorum. şu sıralar çelebi diyo mesela biraz tuhaf bir mesele. demesine alınmıyorum ama yeni yeni dost olmaya çalıştığım birisiyle böyle bir duruma düşmek istemiyorum.
ama böyle durumla karşılaşılırsa en optimum seçenek bence takmamak takmazsa lakap tutmuyor genelde sonra bitiyor o furya.
Teşekkür ederim eğer benzer bir problemin olursa bende seve seve yardımcı olurum.Bir çözüm bulduğuna sevindim
depresyonun başlıca iki etmeni bireyin hayatta kalma ve üreme becerilerine yönelik algılarıdır. üreme becerisi algısı, depresyonu hayatta kalma becerisi algısından daha fazla iyileştirir. bu iki faktör içinde en önemli üç ortak unsur bulunur. bunlar fiziksel yeterlilik(karşı cins için çekicilik, hemcins için caydırıcılık), ekonomik yeterlilik ve sosyal yeterliliktir.
depresyona etki eden kabaca üç faktör; güç, para ve statü. bunların da temelinde hayatta kalma ve üreme amaçları bulunuyor. davranışlarımızın çoğunu(alakasız görünen davranışlarımızın çoğunu da) bu iki amaç temelinde oluşturuyoruz. eğer bu iki amacı gerçekleştirme yolunda tereddütlerimiz varsa rahat hareket edemeyeceğimizden dolayı çoğu davranışımız kısıtlanacaktır. beyin engellenmeye karşı stres tepkisi üretir. stres sürekli bir hal aldığı zaman depresyon oluşur. eğer bu iki amaç temelindeki ortak unsurlar olan fiziksel, ekonomik ve sosyal yeterliliklerimizi sağlayabilirsek depresyondan kurtulabiliriz
diye düşünüyorum.
erkek özelinde fiziksel yeterlilik
fiziksel çekicilik: yakışıklı, bakımlı kısaca "sağlıklı" olmak
fiziksel caydırıcılık: kaslı, çevik kısaca "güçlü" olmak
ekonomik yeterlilik
iş sahibi olmak, kendine ait mülkün olması kısaca "refah sahibi" olmak
sosyal yeterlilik
arkadaş çevresinin olması, toplum tarafından kabul edilmek kısaca "statü sahibi" olmak
bu sıraladıklarım genel niteliklerdir ve nitelikler bireyin ihtiyaç duyduğu yeterlilik seviyesine göre değişir. bu da bizim beklentilerimiz ve karşı tarafın beklentilerinden etkilenir.
şimdi kendimi analiz edeyim
yakışıklı ve kaslı değilim. işim ve arkadaş çevrem yok.
müstahakmışım. o kadar tespitte bulunduk bari eşantiyondan bir şey verin a..