Kaptan Sverre

Users who are viewing this thread

Yaklaşık 2 ay önce yazdığım bir hikaye,beğenilirse devamı gelir.

KAPTAN SVERRE

Güneş doğarken uzaktan nal sesleri gelmeye devam ediyordu,Svadya Ordusu git gide Wercheg şehrine yaklaşıyordu.Nordlar için bu sefer ölüm kaçınılmaz gözüküyordu…

***
  Bu sırada Rivacheg limanı yakınlarında küçük bir konvoy..

-Hızlı olun sizi ahmaklar!Bu şaraplar kendi kendine taşınmıyor!
-Seni bir gün geberteceğim!Pislik herif! diyerek homurdandı asker.
-Bir şey mi dedin asker?
Bu sırada askerlerin kumandanı Kaptan Sverrre olaya müdahale etti “Askerlerimle böyle konuşma Gerald!Limana kadar şaşaalı askerlerin değil biz sana eşlik ediyoruz,bunu unutma!                 

    Gerald eski bir Yarlın oğluydu,kardeşleri savaşırken,o ticarete atılmak istemişti,kardeşleri bir bir Svadya ve Vaegir savaşlarında ölürken,oda babasının eceliyle ölmesinden sonra servetine konmuş,ticaret yetenekleriyle serveti neredeyse üçe katlamıştı. Bir Yarl olmasına karşın,konsey onunla sadece önemli birileri esir düştüğünde konuşurdu,Gerald’ın Kalradya’da köle tacirleri ile bağlantısı çoktu,zaten servetini böyle katlamıştı.Babasından kalan kaledeki askerlerin bir kısmının kıyafetlerini değiştiriyor,sonra da uzak Sarraid çöllerine ya da uçsuz bucaksız Vaegir ormanlarındaki köylere baskına gönderiyordu.Sonrada bunları çeşitli ülkelerde satıyor,ya da Geroia’ya düzenlenen ticaret seferlerinde gemilerde kullanıyordu.

Yarl Gerald Sverre’ye yaklaşarak “Limana ne kadar da varırız?Gece yarısına kadar orda olamazsak paranı alamazsın!” “Akşama kadar orda oluruz.”  diye homurdandı Sverre.

  Sverre bu adamdan hiç hoşlanmıyordu,ülkesinin en zor zamanlarında kaçan,tefecilik yapan,soylu olduğu için kendini bir halt sanan bir adamdı,katlanmalıydı,yoksa o ve adamlarını Geroia’ya götürecek gemiye binemezlerdi.Hoş,bu adama vatan haini diyordu ama kendisininde ondan bir farkı yoktu,Svadyalılar ülkesini istila ederken kılını kıpırdatamıyordu,paralı askerlik için başvurmaya gittiği çoğu kale/şehir yağmalanmış ve yıkılmış bir halde oluyordu,tanıdığı savaşan yarllara ulaşmaya çalıştıysa da,bir yerde sabit kaldıkları zaman Yıldırım Birliği’nin özel askerlerine hedef oluyorlardı,bir kaç yarlı buluşmaya ikna etsede,gittiğinde onların leşlerinden başka hiçbir şey olmuyordu.

  Yıldırım Birliği Svadyalıların özel eğitimli birlikleri idi,ilk olarak Ehldarl Muhafız Birliği olarak kurulduktan sonra önce alanı genişleyerek Doğu Muhafız Birliği olmuş,daha sonrada Kergit sınırlarına yaptıkları baskınlarla Yıldırım Birliği adını almışlardı.Svadya Krallığı ani bir baskınla Nord mareşali ve yarım düzine kadar yarlı öldürünce,kalan yarları tek tek avlamaları için Nord Krallığı içlerine girdiler.Bir de Tilbaut Süvari Alayı vardı,onlarda Kergit süvarilerinin tekniklerini kullanarak vur-kaç taktiğini köylere uyguluyorlardı.Yaklaşık 5 yıldır süren bu savaşta Nord Krallığı artık çökmüş vaziyette idi,5 senede 3 kere kral değişmiş,8 tane yarl baskın savaşında ve baskından kaçarken öldürülmüş,binlerce sivil katledilmiş,yüzlerce köy yakılmış ve yıkılmıştı.Onlarca kapıkulu savaşlar sonucunda kargalara yem olmuş,ani baskınlarda usta olan Nordlar,kendi taktiklerine yem olmuşlardı.
***

  Kont Mirchaund’un çadırında toplana üç kişi,hararetli bir konuşma içindeydi:

-Hayır hayır,bu şehir tahtadan değil miydi!Tanrı aşkına tüm planlar bunun üzerine yapıldı,bu şehrin taş surlara sahip olduğunu nasıl bana anlatmazsınız!Sizin yüzünüzden yanımızda tonlarca yağ taşıyoruz,mancınık parçalarını değil ahmaklar!”
-Efendim,elimizdeki son veriler 1143 yılına ait,üzerinden 100 yıldan fazla bir süre geçmiş,yapabileceğimiz bir şey yoktu efendim,bu.. bu planlar bir kervana dayanıyor efendim ayrıntılı bir inceleme yok..
-Seni normalde asardım Artimenner,ancak sana son bir şans veriyorum,sırf büyük baskında kurduğun büyük mancınık için Artimenner!
-Te..Te..Teşekkür ederim efendim çok teşekkür ederim.
-Ancak senden istediğim bir şey var Başmimarım,bana tam 20 tane mancınık yapacaksın,ve bu mancınıklar ateşe dayanıklı olacaklar,yoksa senin için yol göründü.
    Haince güldü Mirchaund,Kral Harlaus emrine tam 800 asker vermişti.Bu askerlerle Wercheg şehrinin etrafını kuşatacak,daha sonra-ellerindeki eski şehir planına göre-surları yağlayacak ve aynı anda tüm suru ateşe verecekti,sabaha kadar açılan gediklerden doluşacak 800 kişilik ordu,Wercheg şehrini haritadan silecekti.
-Elbette efendim 2 hafta içerisinde hepsi hazır olacaktır.Bunun için önce...
-İki günün var Artimenner,yoksa vatana ihanetten idam edilirsin.Bu son şansın.Ben Kral Harlaus değilim,merhamet etmem,hoş oda çocukları kazığa oturturken merhamet etmiyorya! diyerek korkunç bir kahkaha attı Mirchaund.
  Artimenner bu adamdan nefret ediyordu,geçtikleri tüm köylerdeki tüm insanları genç yaşlı demeden toplatmış,Kral Harlaus’un emriyle vatana ihanetten(!) yüksek Yarl Mahkemesi adına hepsini ölüme mahkum ettiğini bildirmiş ve hepsini diri diri yaktırmıştı.Artimenner aslında Geroialıydı,yani bir Norddu,kendi insanlarının katledilmesine göz yummak zorunda kalmıştı.Babası ve ağabeyi ile beraber çıktıkları bir kıyı baskınlarından birinde kendisi yakalanmış,Rodoklu bir tüccar tarafından Praven’e satılmaya götürülürken Kont Haringoth tarafından yağmalanan kervandan sağ çıkmıştı.Gerçek adını gizlereyerek neyi var neyi yoksa satmış ve üniversitenin mimarlık bölümüne girmişti.Başarılarıyla dikkat çektikten sonra Kraliyet Akademisi’ne girmeyi başarmıştı.Çok büyük paralar kazandıktan sonra tüm servetini satıp nakite dönüştürdükten sonra vatanına Geroia’ya dönmek istemiş,bahane olarak gösterdiği “Eski Dönem Nordik Yapıları ile İlgili Ayrıntılı Bilgi” yazısı Kraliyet akademisi kurulu ve Kral Harlaus tarafından kabul görmemiş,Artimenner bu durumu casusluk fırsatı olarak kullanabileceklerini söylemişsede,Kral Harlaus,bunun için yanına eğitimli ajanlar vermek istemişti,bunu kabul etmemek şüphe çekeceği için hasta olmuş(!) ve bu rapor bir süre sonraya ertelenmişti,zaten 2 ay sonrada “Büyük Baskın” gerçekleşmiş,kendiside başmimar olarak göreve çağrılmıştı.İki gün içerisinde 20 mancınık,bunun için en azından 200 kişi lazımdı,ve bu bencil adamın kıçını kollayacak 200 kişinin eksilmesinden hoşlanmayacağı açıktı.Ancak yinede şansını denemek istedi,belki 1 hafta süre vermeye ikna ederse fazladan çalışarak bu işi halledebilirdi:
-Efendim bu iş için 1 hafta vermelisiniz iki günde mümkün atı yok yetiştiremeyiz efendim ayrıca gerekli malzemelerde toplanmalı ve çizimle..
-İki günün var!Savaş üstünlüğümüz bizi 2 hafta sonrasına beklemelerinden kaynaklanıyor,1 hafta içinde bizi bulurlar ve Nord Ordusu arkamızı sarar,Sargoth’ta hala binlerce kapıkulu olduğunu unutmadın herhalde!Ha!Doğruya sen bir mimarsın,savaştan ne anlarsın ki?Sen benim gözümde bir hiçsin,ve burada seni önemseyen Kontlardan hiç birini göremiyorum?Wercheg limanı önlerine gelmeye hangisi cesaret etti?Hiç biri!Şimdi 2 gün içerisinde o mancınıkları tamamlayacaksın,casusumu birazdan yolluyacağım,şehir su planlarıyla ilgili ayrıntılı bilgiler getirecek,içeriden geçen su kanallarını barut denen şu patlayıcıyla patlatıp çökerteceğiz,halk limana ulaşana kadar sende mancınıklarla gemileri yok etmiş olacaksın,böylelikle bizde o kargaşada surlara merdivenlere tırmanıp surları ele geçireceğiz.Daha sonrada ana kaleyi basıp Yarl Irya ve ailesini esir alıp meydana asmaya götüreceğiz.
Bu sırada Tilbaut Süvari Alayı II. Komutanı Ronald söze karıştı:
-Garnizona ne olacak peki efendim?İçeride 250 kişilik bir kapıkulu ve 150 kişiye yakında bir profesyonel okçu birliği var,bunlarda çarpışmadan ölmeyecektir.
-Ah sayı üstünlüğümüzü unuttun herhalde, ve kaçacak delikleri olmayacağını,ayrıca sizin gibi seçkin bir birlik civar köyleri yok ederken sığınacak neresi kalır ki! Korkunç bir kahkaha daha geldi.Artimenner içinden “Bu adamı bir gün öldüreceğim” diye mırıldanıyordu.Şimdi o kadar insanın ölmesine izin veremezdi,elinde askeri bir birlik olsa ölene kadar onlarla savaşırdı.Ama elinde tek bir güç vardı..Tabi yahu!Mancınıklar!
***
  Kaptan Sverre ve adamları limandan içeriye girdikleri anda etraflarını ağır zırhlı kapıkulu birlikleri sardı.Yarl Gerald ve adamları onların yanına geçti ve gemiye doğru gitmeye başladılar.”Hey!Paramızı vermeycek misiniz Yarl Gerald!Hey!Bunlar Yıldırım Birliğinden!Seni adi herif,vatanını satarsın haa!” adamla saygılı konuşmasının tek sebebi etrafını saran robocop gibi heriflerdi.”Bana yaşam vaad ettiler Sverre,diğerleri gibi asılmayacaktım,sadece onların yerlerini söyledim,onlarda beni Geroia’ya götürecekler,şimdi ücreti konuşuyorduk değil mi?Ücretinizi bu arkadaşlar verecek hahahaha!” “İntikamımı alacağım pislik herif!Bir gün seni geberteceğim!Savaşmadan ölmem adi herif!” Sverre’nin fırlatma baltası bir Yıldırım piyadesinin kafasında patladı ortaya çıkan manzara korkunçtu,hayvani büyüklükteki kaslarıyla fırlattığı çelik uçlu balta,şovalye kaskını delmiş ve adamın kafatasının arkasından çıkmıştı.Bir anlık şaşkınlıktan faydalanan Sverre,battal baltasını alıp bir diğerinin de kafasını uçurdu,kendilerini toparlayan piyadeler Sverre ve adamlarını çembere aldılar.Sverre ve adamları toplam 9 kişiydi,onlarsa 15 civarında idiler ve şimdiden ikisi ölmüştü.Sverre adamlarına “Baltalarınızı kapın,sürekli sallayın,birinde olmasa birinde o canım kalkanları parçalanacaktır,Nord baltasına hangi kalkan dayanabilmiş ki,peh!” Ani bir saldırı ile karşı gruptan 3 piyadenin kalkanı kırılmış,biri öldürülmüş diğerleri ise bacağında yaralanarak savaş dışı kalmıştı.”Siz Yıldırım Birliği’nin sağlam adamlardan oluştuğunu sanırdım!Peh,sizi uykuda bile dağıtabileceğime eminim heheh..” tam bu sırada bir dövüş kılıcı Sverre’nin kolunu sıyırdı.Son anda bloklanan saldırının bedeli Sverre ve adamları için ağır oldu,çevikliklerini kullanan piyadeler aynı anda saldırıya geçtiler.2 adam aynı anda Sverre’nin üstüne geliyordu.Bu sefer ölüm şart gibiydi,birden aklına kasları ve kahraman kalkanı geldi,kalkanı savunma pozisyonuna alıp adamların üstüne yürümeye başladı biri kaçmayı başarsa da diğeri göğsünden sağlam bir darbe alarak korkunç bir çığlık attı ve adam akıllı bir kemik sesi çıktı.Diğeri bu sefer Sverrenin sırtına kılıcını geçirdi,eğer sırtındaki zincir zırhına değil de biraz aşağıya gelmiş olsaydı,muhtemelen ayakları gövdesinden ayrılırdı,yinede aldığı darbenin etkisinden dolayı yere düştü ve o piyadeden sağlam birkaç tekme yedi.”Gücümü toplamalıyım,yoksa bu adam beni öldürecek!” diye düşünürken birden aklına çelik kalkanı gövdesine siper etmek geldi,kalkanı adamın tek atmaya hazırlandığı yere siper edince adam ayağına sağlam bir darbe aldı,aldığı darbeyle bir an dengesini  kaybedip düşünce Sverre ayağa kalkıp  adamın kalbine kılıcını sapladı.Ayağa kalkınca sadece 4 kişi kaldıklarını,adamların ise 5 kişi olduğunu gördü.Adamlarını inceledi,çoğu ağır yaralanmıştı.Bir umut bekliyordu,belki bir şans başarabilirlerdi,son kez adamlarına hücum emri verdi...
 
Dörtyol Hanı'nın sağ tarafında Kaptan Sverre'yi görünce ve son mesajın Erak'a ait olduğunu görünce dedim ki , Erak yine saçmalıyor.
 
Yalpağan said:
Dörtyol Hanı'nın sağ tarafında Kaptan Sverre'yi görünce ve son mesajın Erak'a ait olduğunu görünce dedim ki , Erak yine saçmalıyor.
asdfghsad :grin: bu hikayeyi sana yollamışmıydım önce,benim maksadım dörtyol hanı canlansın tuz madeni işsiz kalmasın idi.
 
-, : karakterleri yerine " karakterini kullanabilirsin,  ayrıca konu güzel ama konuşmalar biraz yapmacık gibi. onuda zaten devam ettikçe düzeltirsin, bir de üstte dendiği gibi sayfa düzeni biraz kötü göz yoruluyor. son olarak artimenner'ın oyunda ki kişilik özellikleri benzemesi hoşuma gitti, devamını beklerim.
 
Back
Top Bottom