Felsefe Akımları, İnanışlar, Doğrular ve Yanlışlar

Users who are viewing this thread

Status
Not open for further replies.
Bu konuyu açma sebebim forumda bir sürü kişinin inançlarını sorgulaması sonucu felsefik ayrımlar yaşaması ve bunun neticesinde akıllarında sorular oluşması, boşluğa düşmelerini görmem; çözüm olarak da herkesin aklındaki soruları sorması, cevaplaması ve çözüm getirmesi vasıtasıyla en doğru sonuca ulaşmasını sağlamaktır.

Tartışmalar sırasında karşıdaki kişinin nelere inandığını, neleri savunduğunu ya da reddettiğini bilmek gibi basit avantajlarla beraber kültür seviyemiz de artsın diyerek bilgilendirici olmaya da özen gösterelim.

Gerek görsel, gerek yazı ve gerekse video destekli tezlerinizi, düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

Öncelikle felsefeyi tanıyalım; ne demiş vikipedia:

Felsefe veya düşünbilim, sözcük kökeni olarak Yunanca seviyorum, peşinden koşuyorum, arıyorum anlamına gelen "phileo" ve bilgi, bilgelik anlamına gelen "sophia" sözcüklerinden türeyen terimin işaret ettiği entelektüel faaliyet ve disiplin. "phileo"=sevgi "sophia"=bilgi veya bilmek kelimelerinden türemiştir. Philosophia=bilgelik arayışı, bilgiyi sevmek, araştırmak ve peşinde koşmak anlamlarına gelmektedir. "Filozof" da bilgeliğe ulaşmaya çalışan kişidir.

Felsefe; varlık, bilgi, gerçek, adalet, güzellik, doğruluk, akıl ve dil gibi konularla ilgili genel ve temel sorunlarla ilgili yapılan çalışmalardır. Felsefe "düşünce bilimi" olarak da bilinir.
Filozof sözcüğü philos (sevgi) ve sophia (bilgelik) sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Yani bilgeliği seven kişi anlamındadır. Filozoflar, genel anlamda varoluşu, süreçleri ve işleyişi (doğa, sosyal yaşam, matematik vs.) açıklamak için düşünen, bu düşünme eyleminden mantıksal yeni (farklı) sonuçlara varan ve bu sonuçları ifade etmek için yeni tanımlar ve yeni bilgi üreten kişidir. Filozoflar hayata yeni sözler, cümleler ve bilgiler koyarak insan yaşamında önemli bir yer edinmişlerdir. Öğüt verici bilgileri ile insanların hayatlarında daha kolay bir yaşam için uğraş vermişlerdir.

Kısaca felsefeyi tanımladıktan sonra başlıca felsefik akımlara değinelim:

Agnostisizm (Bilinemezcilik)
Agnostisizm, bilinmezcilik ya da bilinemezcilik; Teolojik anlamda Tanrı'nın varlığının ya da yokluğunun, bilimsel olarak da evrenin nereden türediğinin bilinmediğini veya bilinemeyeceğini ileri süren felsefi bir akımdır.Bu akımın takipçilerine agnostik veya bilinemezci denir.Agnostisizmin iki türü vardır. Zayıf agnostisizme göre hiç kimsenin Tanrı hakkında bir bilgisi yoktur; ancak bu belki bilinebilir; güçlü agnostisizme göre ise Tanrı hiçbir şekilde bilinemez. Agnostisizm genel olarak olaylara kuşkucu yaklaşır, kuşkucu sorular sorar ve yanıtları kuşku ile bulmaya çalışır. Agnostik sözcüğünü ilk olarak İngiliz biyolog Thomas Henry Huxley 1869 yılında kullanmıştır. Buna rağmen daha erken düşünür ve yazarların da bu düşünceye sahip olduğu bilinir. Örneğin Eski Yunan düşünür Protagoras da agnostik olarak anılır.

Ateizm (Tanrıtanımazlık)
Ateizm ya da Tanrıtanımazlık, tüm tanrılara ve ruhsal varlıklara olan metafizik inançları reddeden ve var olan gerçekliği inanç yoluyla açıklamayı kabul etmeyen bir felsefi düşünce akımı.
Ateistler; bazen "tanrıtanımaz" kelimesiyle anılsalar da, bu isimlendirme var olan bir tanrıyı reddetme fikrine atıfta bulunduğu için ateistler tarafından kabul görmez. Ateizm inanç koşullanmalarını, hayalî yaratıkları ve olayları reddeder. Ateist bakış açısıyla tanrının yanı sıra tüm metafizik inançlar ve tüm ruhanî varlıklar da reddedilir.
Kelime anlamında da belirtildiği üzere; Ateizm, din ile ilgili bir kavram değil, tanrı ile ilgili bir kavramdır. Dinlerin varlığı, dinlerin tanımının ne olduğu, dinlerin iyi mi yoksa kötü mü olduğu ateizmin konusu ve tartışma alanı dışındadır. Ateizm, her tür metafiziği reddettiği için, kendini metafizik öğeler üzerinden temellendiren bazı dinlerin metafizik boyutlarını da reddeder. Yani bu, özellikle dinlere karşı sergilenen bir duruş değil, genel olarak tüm metafizik inanışlara karşı bir duruştur.
Ateizm sıklıkla "dinsizlik" ile özdeşleştirilse de, Budizm gibi bazı Uzakdoğu dinlerinde de 'yaratıcı' anlamında bir tanrının varlığına rastlanılmaz. Bu yönüyle de Ateizm ile dinsizlik birebir örtüşmez. Deist akımlara bakıldığında da, tanrıya inancın olduğu ancak dinlerin kabul edilmediği görülür.

Agnostik ateizm
Agnostik ateizm ya da diğer tanımıyla ateist agnostisizm, hem ateizmi ve hem de agnostisizmi içine alan bir felsefi görüştür. Agnostik ateistler, herhangi bir Tanrıya ve Tanrısallığa inanmadıkları için hem ateist, aynı zamanda kesin olarak herhangi bir tanrının var olup olmadığını bildiklerini iddia etmedikleri için de agnostiktir. Agnostik ateist bir kişi, bir veya daha fazla tanrının var olduğuna inanan ama hakkında mutlak bilgi sahibi olduğunu iddia etmeyen bir agnostik teist kişinin zıttı olabilir.

Panteizm (Tümtanrıcılık)
Panteizm ya da Tümtanrıcılık, (Doğatanrıcılık ya da Kamutanrıcılık) Evrenin bütününü Tanrı olarak kabul eden felsefi görüştür. Panteizmde, her şey Tanrı'nın bir parçası olarak kabul edilir, Tanrı her şeydir ve her şey Tanrı'dır. Tanrı doğada, nesnelerde, insan dünyasında vardır. Pan-enteizmden farklı olarak Tanrı'nın evrenden ayrı ve bağımsız bir varlığı yoktur.

Panenteizm (Kamusaltanrıcılık)
Panenteizm ya da Kamusaltanrıcılık, panteizmde olduğu gibi evrenin kendisinin Tanrı olduğunu, panteizmden farklı olarak ilk devindirici olan tanrının evren ve tüm varlıkları özünden yarattığı ve evrene aşkın, evrenin bilincinde mutlak ve değişmez bir varlık olarak egemen olduğu inancıdır. Panteizmde her şey Tanrı'dır. Panenteizmde ise, her şey Tanrı'dan sudur etmiştir (oluşmuştur). Ruhun tek amacı, oluştuğu Tanrı'ya dönmektir. Bunun da yolu tek evrensel yasa olan evrim/tekamül'den geçmektir. Somut anlamda tanrının bütünleştiği evrenin ve varlıkların, evrim ile diyalektik olarak değiştiği ve geliştiği, gelişimini tamamladıktan sonra dönüşün yine ezeli ve ebedi olan tanrıya olacağı bu geri dönüşte tekamülünü tamamlayan ruhların da tanrıya kavuşacağına inanılır. Panenteizme göre tanrı, hem değişmeyen (mutlak), hem de değişen (göreli) dir. Hem zamanın içinde, hem dışında; hem sonlu, hem de sonsuzdur. Aynı zamanda hem tikel, hem tümel; hem neden, hem sonuçtur.

Deizm (Yaradancılık)
Deizm veya yaradancılık, tüm dinleri reddeden ancak Tanrı'nın varlığına inanan inanç şeklidir. Dinler reddedildiği için peygamberler, kutsal kitaplar, sevap, günah, ibadet, ahiret, cennet, cehennem, melek, cin ve şeytan gibi kavramların hiçbirinin deizm inancında yeri yoktur. Sadece evreni ve doğa kanunlarını koyan, bunun ardından evrene ve insanlığa hiç bir müdahalesi olmayan Tanrı'ya inanılır. Bu tek inancın kaynağı, dolaysız yoldan algılarımızla doğaya ve insanın yapısına duyulan hayranlık ve bunları bir yaratan (Tanrı) olması gerektiğine olan inançtır.

Nihilizm (Hiççilik)
Hiççilik ya da Nihilizm veya Yokçuluk; 19. yüzyıl ortalarında Rusya'da, özellikle genç entelektüel kesim arasında taraftar bularak yükselen ve bu nedenle kendine büyük felsefi akımlar arasında yer edinen bir felsefî yaklaşımdır.
Latince'de 'hiç' anlamına gelen nihil sözcüğünden türetilen Nihilizm, günümüzde birçok spesifik alt dala ayrılmakla beraber, en popüler tanımıyla; her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olduğunu savunan felsefi görüştür. Nihilistler tanrının varlığını, iradenin özgürlüğünü, bilginin imkânını, ahlâkı ve tarihin mutlu sonunu reddederler.

Septisizm (Kuşkuculuk)
Kuşkuculuk, septisizm, skeptisizm veya şüphecilik, her tür bilgi savını kuşkuyla karşılayan, bunların temellerini, etkilerini ve kesinliklerini irdeleyen, ayrıca aklın kesin bir bilgi elde edemeyeceğini, hakikate erişilse dahi sürekli ve tam bir şüphe içinde kalınacağını, mutlak`a ulaşmanın mümkün olmadığını savunan felsefi görüştür. Septisizm felsefe tarihi açısından çok önemli bir yere sahiptir; zira felsefe tarihi boyunca yerleşik kanılar ve inançları sarsmış, felsefe, bilim ve özellikle din konusunda birçok anlayışın değişmesine ortam hazırlamıştır. Septisizm (şüphecilik) dogmatizmin (inanççılık) karşıtıdır.

Diyalektik (Eytişimselcilik)
Diyalektik kavramı, başlangıçta tartışma sanatı, ya da çelişkili yollardan muhataplarını ikna etme sanatı anlamına gelmektedir. Karşıtlıkları kullanarak gerçekleştirilen akıl yürütme biçimidir, diyalektik ve Sokratik yöntem, tartışma ve düşünme sanatı olarak diyalektiğin Antik Çağ'daki en yetkin halidir. Değişimin ve hareketin sürekliliği düşüncesi bu aşamada diyalektik olarak ifade edilmiştir. Bir fikirden ya da ilkeden içerdiği olumlu ve olumsuz bütün düşünceleri çıkarma yöntemine diyalektik denilmekteydi.

Pragmatizm (Faydacılık, Yararcılık)
Felsefede Faydacılık, hem iyinin teorisi hem de doğrunun teorisidir. İyinin teorisi olarak faydacılık refahcıdır (welfarist). İyi en fazla faydayı sağlayandır ve burada fayda zevk, tatmin veya bir nesnel değerler listesine göre tanımlanır. Bir doğru teorisi olarak ise faydacılık neticecidir (consequentialist). Doğru hareket bir şeyin uygulanabildiği ölçüde gerçek olduğu savına dayandırılmıştır.Eğer bir bilgi günlük hayatta işe yarıyorsa o bilgi doğrudur. Yaramıyorsa yanlıştır. Ampirizm ile yakın alakası olan bu felsefi akımı teorik düşüncenin tam tersi olarak nitelemek yanlış olmayacaktır.

Hedonizm (Hazcılık)
Hazcılık veya Hedonizm, Kirene Okulu'nun, yani Sokrates'in öğrencisi Aristippos'un (M.Ö. 435-355) öğretisidir.
Hazzın mutlak anlamda iyi olduğunu, insan eylemlerinin nihai anlamda haz sağlayacak bir biçimde planlanması gerektiğini, sürekli haz verene yönelmenin en uygun davranış biçimi olduğunu savunan felsefi görüş.

Hümanizm (İnsancıl yaklaşım)
Hümanizm, Fransızca humanisme, insancılık, insanları sevme ülküsü, beşeriyetçilik. Hümanizm insani konularda doğaüstü inanışların hocalığını açıkça reddeder, fakat bunun yanında inançların kendisini hedef almaz. Hümanizm, nasyonelizmin tam tersi olan ve sadece bir ırkın insanını sevmek değil, tüm insanları ayrım gözetmeksizin sevmektir. Adının Türkçe anlamı insancılıktır (human). Genelde ateizm ve agnostisizm ile bütünleşebilir ama hümanist anlayış bunlar için değildir. Hümanizm, bu tür doğaüstü güçlerin varlığıyla ilgilenmeyen etik tabanlı bir görüştür. Seküler bir hayat duruşu ilkesi ve her otorite karşısında insanı özgürleştirme çabası hümanizmin tanımıdır.

Sekülerizm
Sekülerizm veya sekülarizm; toplumda ahiretten ve diğer dinî, ruhanî meselelerdenziyade dünya hayatına odaklanılması yönündeki hareket. TDK, sekülerizm kavramına karşılık olarak dünyacılık sözcüğünü önermiştir. Sekülerizm, din merkezli veyahut dinî öğeleri sosyal, hukukî ve siyasî anlamda tayin edici kılan bir yaklaşımın tersine, bunları sosyal, hukukî ve siyasî kümeden ayıran bir yaklaşımı tanımlar. Çok geniş bir terim olan sekülerizm, içinde birçok farklı akım, tür ve teori barındırır. Seküler kelimesi, dünyevi olanı belirtir ve dünyanın nesnel halinin göz önünde tutulması demektir.

Platonizm
Platonizm ya da Platonculuk, genel anlamda, Platon'un kurduğu ve daha sonra takipçileri tarafından geliştirilen felsefe öğretisi. Bu düşünce duyular dünyası ile gerçek dünya (idealar dünyası) arasındaki karşıtlığa dayanır.

İdealizm
İdealizm, felsefede, en geniş anlamıyla, dinsel güçlerin evrendeki tüm süreçleri ya da olup bitenleri belirlediğini savunan tüm felsefe öğretilerini içerecek biçimde kullanılan terim. Var olan her şeyi "düşünce"ye bağlayıp ondan türeten; düşünce dışında nesnel bir gerçekliğin varolmadığını, başka bir deyişle düşünceden bağımsız bir varlığın ya da maddî gerçekliğin bulunmadığını dile getiren felsefe akımını niteler.

Sürrealizm (Gerçeküstücülük)
Gerçeküstücülük ya da sürrealizm, Avrupa’da birinci ve ikinci dünya savaşları arasında gelişmiştir. Temelini, akılcılığı yadsıyan ve karşı-sanat için çalışan ilk dadaistlerin eserlerinden alır. 1924'te "Manifeste du Surrealisme"i (Sürrealizm Manifestosu) hazırlayan şair Andre Breton'a göre gerçeküstücülük, bilinç ile bilinç dışını birleştiren bir yoldur. Gerçeküstücülük akımı, gerçek dışı anlamında değil aksine gerçeğin insandaki iz düşümü şeklinde bir yaklaşımdır.

Rasyonalizm (Akılcılık)
sculuk, akılcılık veya rasyonalizm olarak da adlandırılan, bilginin doğruluğunun duyum ve deneyimde değil, düşüncede ve zihinde temellendirilebileceğini öne süren felsefi görüş. Akılcılık, bilginin kaynağının akıl olduğunu; doğru bilginin ancak akıl ve düşünce ile elde edilebileceği tezini savunan felsefi yaklaşıma verilen isimdir. Buna göre, kesin ve evrensel bilgilere ancak akıl aracılığıyla ve tümdengelimli bir yöntemsel yaklaşımla ulaşılabilir. Dünya hakkındaki mühim olan bilginin sadece deney ötesi yöntemlerle elde edilebileceğini savunur. Akılcılık her bireyin eşit ve değişmez aklî ve mantıkî ilkelere sahip olduğunun kabulü ile, çeşitli a priori ve apaçık hakikatlerin varolduğunu kabul eder. Son zamanlarda, çeşitli dilbilimcilerin bazı dilbilim kavramları hakkındaki yazıları haricinde, a priori bilginin varlığı sıklıkla reddedilmiş, kabul edilse dahi etki alanı ve konumu daraltılmıştır.

Materyalizm (Maddecilik)
Maddecilik, özdekçilik veya materyalizm, her şeyin maddeden oluştuğunu ve bilinç de dahil olmak üzere bütün görüngülerin maddi etkileşimler sonucu oluştuğunu öne süren, a priori olan hiç bir metafiziksel kavram kabul etmeyen felsefi kuramıdır. Bir diğer deyişle madde, varolan tek tözdür. Maddecilik "fiziksel maddenin tek veya esas gerçeklik olduğu" yönündeki kuramdır.

Determinizm (Belirlenircilik)
Belirlenimlilik, belirlenircilik, gerekircilik, determinizm, evrenin veya olayların ya da bir bilimsel disiplinin alanına giren tüm nesne ve olayların önceden belirlenmiş olduğu, onla­rın öyle olmalarını zorunlu kılan birtakım yasa veya güçlerin etkisiyle meydana geldikleri­ni ileri süren öğretiye verilen addır. Kısacası, her olayın maddi veya manevi birtakım nedenlerin zorunlu sonucu olduğunu kabul eden felsefi görüştür.

Yaratılışcılık
Yaratılışçılık, insanlığın, yaşamın ve evrenin, varlığı önceden kabul edilmiş doğaüstü bir güç tarafından yoktan meydana getirildiği inancı.Yaratıcı güç tarih boyunca çok çeşitli şekillerde isimlendirilmiştir. Evren'in ve insanın Yehova, Tanrı veya Allah tarafından yaratılışından Tanah'ta, Eski Ahit'te ve Kur'an'da bahsedilir.
Eski Ahit hemen hemen Tanah'la aynı olduğu için Hristiyanlıktaki ve Musevilikteki yaratılış kavramı aynıdır. Tanah ve Eski Ahit'te yaratılıştan "Tekvin" (Yaratılış) kısmında bahsedilir.
Yaratılışçılık terimi "tanrıcı evrim" inancındaki yaratılışçılık kavramı ile karışıklık yaşanmaması için zaman zaman dini yaratılış veya kitabi yaratılış olarak da ifade edilir. Bu madde kapsamında yaratılış kelimesi "belli bir doğaüstü eylem sonucu yaratılış"ı ifade etmek için kullanılacaktır. Yaratılışçılık terimi genelde karşıtları tarafından kullanılmaktadır.

Akıllı tasarım (Yeniyaratılışcılık)
Akıllı tasarım, evrenin ve içerisindeki canlıların doğal seçilim gibi modern bilimin kabul ettiği süreçlerle oluşamayacağını, bu nedenle zeki ve bilinçli bir varlık tarafından tasarlandığını iddia eden bir görüş. Akıllı tasarım iddiası, bilim çevreleri tarafından Yeni yaradılışçılık (İng: New creationism) olarak anılmaktadır.



Önerdiğimiz referanslar:
http://www.facebook.com/YasaminKokeni
http://www.facebook.com/karikateist
http://www.facebook.com/AteistKarikaturler



Eh, ilk olarak ben bazı güzel görsellerden başlamak istiyorum.

387010_333565450058641_286844702_n.jpg
318809_333550943393425_188046689_n.jpg
564087_333507986731054_1782043348_n.jpg
564501_333377743410745_1524722106_n.jpg
552663_333262113422308_1213766645_n.jpg
388039_333254226756430_1584540406_n.jpg
409587_333227523425767_1027702610_n.jpg

 
Ubsilon Xeforian Cioss said:
Akıllı tasarım (Yeniyaratılışcılık)
Akıllı tasarım, evrenin ve içerisindeki canlıların doğal seçilim gibi modern bilimin kabul ettiği süreçlerle oluşamayacağını, bu nedenle zeki ve bilinçli bir varlık tarafından tasarlandığını iddia eden bir görüş. Akıllı tasarım iddiası, bilim çevreleri tarafından Yeni yaradılışçılık (İng: New creationism) olarak anılmaktadır
Yanlışım varsa bağışlayın, bu varlık zamandan ve mekandan bağımsız bir varlık, ya da uzaylılar gibi bir şey mi?
 
coentrao said:
418754_303883503042138_1967852175_n.jpg

Buda çok beğendiğim sözlerinden Hayyam'ın.
Hayyam da yanlış biliyormuş kaderi demekki. Kader öyle bir şey değil.
Allah kullarının her ne işlerse işlesin her ne değişim gösterirse göstersin yapacaklarını önceden bilmesi…ancak Allahın: kullarının yapacaklarını önceden bilmesine karşın bu bilmenin yani olayların yaşamın gidişatını belirlemediği burada kulu serbest bıraktığıdır…
 
Senkron seninle muhabbetimiz iyi oldu =). Şimdi sen Allah öyle der böyle der diyorsunda. Allah'ın varlığını kanıtlaman lazım ilk önce. Hayyam diyor ki "madem varsa" diyor.

Yani kalkıp direk yanlış biliyorsun dedin Hayyam'a. :smile:
 
Senkron said:
coentrao said:
418754_303883503042138_1967852175_n.jpg

Buda çok beğendiğim sözlerinden Hayyam'ın.
Hayyam da yanlış biliyormuş kaderi demekki. Kader öyle bir şey değil.
Allah kullarının her ne işlerse işlesin her ne değişim gösterirse göstersin yapacaklarını önceden bilmesi…ancak Allahın: kullarının yapacaklarını önceden bilmesine karşın bu bilmenin yani olayların yaşamın gidişatını belirlemediği burada kulu serbest bıraktığıdır…

Saçma. Tanrı yarın ölceğini biliyor.Ama sen hala serbest olduğunu söylüyorsun.Eğer ölmezsen Tanrı yanılır.Ölürsen sen yanılırsın.
 
coentrao said:
Senkron seninle muhabbetimiz iyi oldu =). Şimdi sen Allah öyle der böyle der diyorsunda. Allah'ın varlığını kanıtlaman lazım ilk önce. Hayyam diyor ki "madem varsa" diyor.

Yani kalkıp direk yanlış biliyorsun dedin Hayyam'a. :smile:
Tanrı ile mi konuştun ber-kan :grin:
Usta bak orada İslama göre değerlendirmiş Kader konusunu ama yanlış değerlendirmiş. Bende İslamda doğrusu bu diyorum
Aynen iyi iyi =) Bak tüm müslümanlar kaka değildir belki de =D
 
Senkron said:
Allah kullarının her ne işlerse işlesin her ne değişim gösterirse göstersin yapacaklarını önceden bilmesi…ancak Allahın: kullarının yapacaklarını önceden bilmesine karşın bu bilmenin yani olayların yaşamın gidişatını belirlemediği burada kulu serbest bıraktığıdır…

O halde ruhu yaratırken kötü olacağını biliyordu. Nihayetinde cehennem cezası vermemesi gerekiyor bu mantıkla. Baştan alacak olursak tanrı sadist birisi. Kötü insan yaratıp cezalandırıyor çünkü.

ber-kan said:
Ateist Panteistim.Panteizmin bir çok dalı da vardır.Bunu da belirteyim.

Doğru. Ancak buraya yazma gereği duymadığım 20 küsür duyulmamış akım daha var. Bunların dünyada pek görülmediğini düşünerek yazmadım.
 
Google a evrimin kanıtı yazın.. Vikipedi yi falan geçtim sıradan bir İtü Sözlük yazarı bile bunu yazabiliyorsa, ben evrime inanırım arkadaş.

Buyrun
 
@Ubsilon Xeforian Cioss
İslam inancını göre Allah sonsuz bilgi sahibidir, senin ne yapacağını bilir ama seçim hakkını sana bırakmıştır. Doğruyu yanlışı seçme hakkı sendedir. Sadistlik değil adalettir bu da.
 
Senkron said:
coentrao said:
Senkron seninle muhabbetimiz iyi oldu =). Şimdi sen Allah öyle der böyle der diyorsunda. Allah'ın varlığını kanıtlaman lazım ilk önce. Hayyam diyor ki "madem varsa" diyor.

Yani kalkıp direk yanlış biliyorsun dedin Hayyam'a. :smile:
Tanrı ile mi konuştun ber-kan :grin:
Usta bak orada İslama göre değerlendirmiş Kader konusunu ama yanlış değerlendirmiş. Bende İslamda doğrusu bu diyorum
Aynen iyi iyi =) Bak tüm müslümanlar kaka değildir belki de =D

Arkadaşım varsayımdan anlamıyor musun ?
 
coentrao said:

Değişik bir yaklaşımda bulunmuşlar. Şu kısım gibi "Tanrı mı insanoğlunu yaratmıştır, insanoğlu mu tanrıyı?"

Senkron said:
İslam inancını göre Allah sonsuz bilgi sahibidir, senin ne yapacağını bilir ama seçim hakkını sana bırakmıştır. Doğruyu yanlışı seçme hakkı sendedir. Sadistlik değil adalettir bu da.

Ayette geçen şeyi söylüyorum. Ruhların yaratıldıkları andan itibaren kaderleri çiziliyor. Yani cehennemliğin kaderi orada belli oluyor. Yani tanrı göz göre göre onu sonsuz işkenceye yolluyor. Şimdi buna karşı seçim savunmasının da bir dayanağı yoktur bence. Eğer seçim yapıp kadere şekil vereceksen ölümü yenmemiz gerekiyor.
 
Diyelim ki ben Sabri'nin bir dahaki maçta gol atamayacağını biliyorum, bu benim Sabri'nin özgürlüğünü kısıtladığım anlamına mı gelir? Ya da neden kimse Roubini'ye krizi önceden bildiği için çıkışmıyor?
 
oktay67gs said:
Diyelim ki ben Sabri'nin bir dahaki maçta gol atamayacağını biliyorum, bu benim Sabri'nin özgürlüğünü kısıtladığım anlamına mı gelir? Ya da neden kimse Roubini'ye krizi önceden bildiği için çıkışmıyor?

Sonraki maçta sabri 1000 tane şut atsa dahi gol atamayacak ve bu yüzden o maçta etkisiz oyuncu olacak. Ancak başka bir oyuncu tek şut atarak golü bulacak ve maçın adamı olacak. Bu kadar basit.
 
Bir de peygamberlik sorunu var.Peygamberler önceden seçiliyor (Tanrı nası seçiyor anlamış değilim.) ve onlar peygamber olarak yaratıldıı için de ne olursa olsun cennetlikler.
 
@a4
Biliyor evet. Karışmaması hata mı ? Zaten İslam inancına göre dünyaya gelmemizin amacı bir sınav. Hoca sınavda sana cevapları mı söylüyor ?
@ber-kan
Öyle bir varsayım yok arkadaşım Tanrı ile konuşuyorsan Tanrı'nın varlığını da kabul ediyorsun ateizmin ne anlamı kalıyor doğru düzgün örnek ver vereceksen.
 
oktay67gs said:
Diyelim ki ben Sabri'nin bir dahaki maçta gol atamayacağını biliyorum, bu benim Sabri'nin özgürlüğünü kısıtladığım anlamına mı gelir? Ya da neden kimse Roubini'ye krizi önceden bildiği için çıkışmıyor?

Eğer Sabriyi o maça sokmama imkanın varsa  maça sokmaman  gerekir.Yani tanrının insanı kötü yaratması yerine hiç yaratmaması gerekir.Bu arada sabri üzerinden dini tartışma yapıyoruz :smile:
 
Status
Not open for further replies.
Back
Top Bottom