Dînî Tartışma

Users who are viewing this thread

andalzo said:
İnsanlar giderek küçülmektedir bilmem farkettiniz mi? Nedeni ise bence doğanın kaynaklarının bizlere yetmesi için yaratılmış ya da var olmuş bir denge. Yani insan küçüldükçe sayısı artacaktır. .

Doğru tespit.. Biz birinci sınıfken  boyumuz çok kısa değildi. Şimdinin birinci sınıflarına bakıyorm beş litrelik su şişesinden halliceler.
 
Dies Irae said:
Evrim Teorisine direk,  insanlar maymundan geldiklerine inanıyor, Allahın varlığına nasıl inanmıyor,  diye yaklaştığın için konu ile ilgili bilgi sahibi olmadığını düşünüyorum ve bilgi sahibi olmadığın bir şeye nasıl saçma diyebiliyorsun onu anlamaya çalışıyorum.
Benim bildiğim evrim teorisi kısa bilgi vericek olursak bir şeyin  daha farklı bir organizma ya da organizasyona doğru gelişmesi, dönüşmesi ve bunlarında "öyle kısa bir zaman değil milyonlar sene"şeklinde tarif etmeleri.Bir kısmı Allahın varlığını tamamiyle inkar ederken diğer bir kısmınında Allahın varlığına inanıpta evrimin gerçekleştiği.
 
big  bang den sonra evren durmadan genisler teorisi evet bu kurandada yaziyor. Kuean hz.muhhamedin uydurdugu biseyse okuma yazma bilmiyen ayrica dunya uzerinde bilim okadar genis degil kimseden ogrenemez.muhhakkak hersey bir dengede yaratik diye bi ayet var ve evrenin buyundugunden bahis eden ayetler.
 
Ömer Bin Hattab said:
big  bang den sonra evren durmadan genisler teorisi evet bu kurandada yaziyor. Kuean hz.muhhamedin uydurdugu biseyse okuma yazma bilmiyen ayrica dunya uzerinde bilim okadar genis degil kimseden ogrenemez.muhhakkak hersey bir dengede yaratik diye bi ayet var ve evrenin buyundugunden bahis eden ayetler.
Bununla kalmıyor.Kuranı kerimde kainatın yaratılışı,astronomi,yerin yuvarlaklığı,meteoroloji,fizik alanında birçok mucize var.Fakat bazıları bunları mucize olarak göremiyor.
 
Ömer Bin Hattab said:
big  bang den sonra evren durmadan genisler teorisi evet bu kurandada yaziyor. Kuean hz.muhhamedin uydurdugu biseyse okuma yazma bilmiyen ayrica dunya uzerinde bilim okadar genis degil kimseden ogrenemez.muhhakkak hersey bir dengede yaratik diye bi ayet var ve evrenin buyundugunden bahis eden ayetler.
Neresinde yazıyor Kur'an'ın? Yine çok muğlak, sadece confirmation bias ile doğru kabul edilebilecek bir ayet ile mi karşılaşacağım?
 
SinCap said:
andalzo said:
İnsanlar giderek küçülmektedir bilmem farkettiniz mi? Nedeni ise bence doğanın kaynaklarının bizlere yetmesi için yaratılmış ya da var olmuş bir denge. Yani insan küçüldükçe sayısı artacaktır. .

Doğru tespit.. Biz birinci sınıfken  boyumuz çok kısa değildi. Şimdinin birinci sınıflarına bakıyorm beş litrelik su şişesinden halliceler.

10 senelik bir gözleme bakarak bu kanıya varamazsın. Evrim yüzlerce-binlerce senede bile gözlemlenen bir şey değildir.
 
En son attığım mesajdan sonra daha yeni bakma imkanım oldu, araya eklenen herşeyi okuyacak vaktim olmadı o yüzden sadece bana yöneltilmiş olan şeylere cevap vereceğim.

Simon Riley said:
İyidi o farklı Kuran'ı yazanlar sahabeler değil senin kaynağına göre.Hz.Ebu Bekir'in emriyle sahabeler tarafından derlenen bir Kuran var.Bu Kuran haricindekileri yakıyorlar.En fazla sıralamada hata yapmışlardır.
Ayrıca önceden değiştirilip değiştirilmediğini tartışmanın anlamı yok bence.Kitap haline getirildikden sonra değiştirilmediği ortada zaten.
Sahabeler yazmış demedim zaten, ama sahabe sözcüğümü kullanmam dorğu değildi belki de; sana göre denetim unsuru olan Kuran'ı bilen kişileri kastetmiştim ve bu adamların aktarımlarından bir şekilde Kuran'ın yanlış yazılıp öyle okunması gerçekleşmiş sonuç olarak (öyle birşey olmadığını iddia etmiştin) ve Kuran'ın doğrusunu bilen bir sürü insan bunu engelleyememiş. Ebu Bekir in mushafı yine Ebu Bekir'in emriyle, Kuran'ın ayetlerini bilenlerin birbirlerine şahitlik ederek derlediği birşey. Herkesin birbirine şahitlik etmiş olması İslam'ın değişmediğine bir kesinlik kazandırmaz, bunun kesinliği ancak öz haliyle karşılaştırınca sağlanır.

Kitaplaştırıldıktan sonra değişmediği konusundaki şüphelerimde ise haksızmışım sanırım, Sanaa Kuran'ı zannettiğim gibi bilinen en eski Kuran değil gibi gözüküyor.

Simon Riley said:
Ve hala 14 asır öncesinde yazılan kitapda bize göre mucize olan tahminler/bilgiler var.
Hayır.


Erozbey said:
Ben şu ana kadar "Değiştirilmeyen tek din İslamdır!" diye kendi inanç sistemine ünvanlar bahşettiğimi hatırlamıyorum. Kendi dinime, karşı dinlere, inanmayanlara da son derece saygılı oldum bazı kişiler dışında. İslam 'da bazı şeylerin değiştirildiğini buraya önceden yazmıştım. Birşeyler kanıtlaması gereken kişi sensin burada.
Kardeş sen sıkça böyle edilen lafı üstüne alınıp bir hışımla araya girdikten sonra "o dediğini ben yapmadım ki" diye sıyrılmaya çalışıyorsun aradan. Muhattap alınan kişi sen değilsen lafı da üstüne alınma o zaman. Ve hayır, iddiada bulunan değil iddiayı sınayan kişi olarak kanıt yükümlülüğüm yok.
 
Goker said:
Neresinde yazıyor Kur'an'ın? Yine çok muğlak, sadece confirmation bias ile doğru kabul edilebilecek bir ayet ile mi karşılaşacağım?
Şüphesiz göğü biz kurduk ve onu genişleticiyiz.(Záriyât 47) Ayet yeterince açık.Ayetteki gök tefsirine gelince kuran muhataplarının dilinden konuşur, onların anlayacakları sözcükleri kullanmaya özen gösteririr.O devirde ne bekliyorsunuz burada evren denileceğini falan mı?Ayrıca Arapça’da "sema"(gök) yukarıda bulunan her şey manasına gelir. Bu sebepledir ki, Kur’an’da evrenden bahsedilirken, daima "Arz=yer" tekil,gök ise hem "sema" olarak tekil, hem "semavat" olarak çoğul şeklinde ifade edilir.
 
O ayetin "genişleticiyiz" kısmını evrenin genişlediği teorisinden sonra çıkartmış olmayasınız? Buram buram confirmation bias kokuyor bu hareketler.

Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter.

http://kuran.diyanet.gov.tr/Kuran.aspx#51:47
 
Goker said:
O ayetin "genişleticiyiz" kısmını evrenin genişlediği teorisinden sonra çıkartmış olmayasınız? Buram buram confirmation bias kokuyor bu hareketler.
Birdaha tam olarak araştırıp sonra buraya yazmanı öneririm.Sana kelime kelime tefsirini yapacağım.
ve es semâe: ve sema, gökyüzü
beneynâ-hâ: onu biz bina ettik
bi eydin: bir kudretle, büyük bir kuvvetle
ve innâ: ve muhakkak ki biz
le: elbette
mûsiûne: genişletici olan
Burada musiune diye bir kelime geçiyor.buradaki arapça sıralama ve arap dilinde son eylem faktörü sonda yer alırken,eyd kelimesinin sonda olması imkansızdır.bu halde eyd kelimesi zaten musiune kelimesinle yakından uzaktan alakası olmamaktadır.o halde musiun kelimesi genişlemek manasına gelir.Burada diyanetin veya bazı tefsircilerin "gücü yeten"anlamında kullanmalarının sebebi musiun anlamının geniş olmasıdır.Çünkü o kelimede sadece genişletmek manası yok "İstersek daha da genişletiriz buna gücümücüz yeter" ve "Hâlâ evreni genişletmekteyiz" manasıda var o yüzden daha açıklayıcı olması için bazı alimler bizim türkçemizde de olan kadir-kaadir kelimesini ve onun anlamını kullanıyorlar ama dikkat edersen ayette kaadir kelimesi yok.Ayrıca musiun kelimesi bizim dilimizde de yok.ayetlerdeki yorum farklılıkların olması tercümeden kaynaklanmaktadır.Tercüme ilmini incelerseniz tercümececiler derlerki bazen bir dildeki bir kelimeyi başka bir dile çevirmek için birden çok kelime kullanmak gerekebilir yani arapçada tek kelime olan kaadiri kullanmazda onun manasını sadece türkçe kelimelerle anlatırsanız türkçeye çevrilirken bazen kaadir: "gücü yeten"  kelime bazende "herşeye gücü yeten" üç kelime olur.az sayıdaki alimler açıklayıcı olacağını düşünerek kaadir kelimesini ve anlamını kullanmışlardır
 
SniperTR said:
Goker said:
O ayetin "genişleticiyiz" kısmını evrenin genişlediği teorisinden sonra çıkartmış olmayasınız? Buram buram confirmation bias kokuyor bu hareketler.
Birdaha tam olarak araştırıp sonra buraya yazmanı öneririm.Sana kelime kelime tefsirini yapacağım.
ve es semâe: ve sema, gökyüzü
beneynâ-hâ: onu biz bina ettik
bi eydin: bir kudretle, büyük bir kuvvetle
ve innâ: ve muhakkak ki biz
le: elbette
mûsiûne: genişletici olan
Burada musiune diye bir kelime geçiyor.buradaki arapça sıralama ve arap dilinde son eylem faktörü sonda yer alırken,eyd kelimesinin sonda olması imkansızdır.bu halde eyd kelimesi zaten musiune kelimesinle yakından uzaktan alakası olmamaktadır.o halde musiun kelimesi genişlemek manasına gelir.Burada diyanetin veya bazı tefsircilerin "gücü yeten"anlamında kullanmalarının sebebi musiun anlamının geniş olmasıdır.Çünkü o kelimede sadece genişletmek manası yok "İstersek daha da genişletiriz buna gücümücüz yeter" ve "Hâlâ evreni genişletmekteyiz" manasıda var o yüzden daha açıklayıcı olması için bazı alimler bizim türkçemizde de olan kadir-kaadir kelimesini ve onun anlamını kullanıyorlar ama dikkat edersen ayette kaadir kelimesi yok.Ayrıca musiun kelimesi bizim dilimizde de yok.ayetlerdeki yorum farklılıkların olması tercümeden kaynaklanmaktadır.Tercüme ilmini incelerseniz tercümececiler derlerki bazen bir dildeki bir kelimeyi başka bir dile çevirmek için birden çok kelime kullanmak gerekebilir yani arapçada tek kelime olan kaadiri kullanmazda onun manasını sadece türkçe kelimelerle anlatırsanız türkçeye çevrilirken bazen kaadir: "gücü yeten"  kelime bazende "herşeye gücü yeten" üç kelime olur.az sayıdaki alimler açıklayıcı olacağını düşünerek kaadir kelimesini ve anlamını kullanmışlardır
Sonradan uydurulduğunu söylüyorsan eski tefsirleri aç oku Göker veya araştır. Kaç yılında geçiyormuş bak bakalım bi.
 
Çevirinin sonradan uydurulduğunu iddia etmiyorum. Evrenin genişlemesi anlamını sonradan çıkardıklarını iddia ediliyorum.

SniperTR'nin de söylediği gibi, birden fazla anlama tekamül edebilen bir cümle var. Çoğu dini yazıtta olduğu gibi, tamamiyle muğlak, her yere çekilebilecek seviyede bir cümle. Ki tekrar SniperTR'nin söylediği gibi, önceki çevirilerin çoğu bunu kaadir, gücü yeten anlamında çevirmişler.

Dahası, "genişleteniz" demesi "Evreni genişletiyoruz" anlamında kabul ediliyorsa, bir sonraki ayette "Yeri de biz döşedik. Biz ne güzel döşeyiciyiz." dediğinde yer hala döşeniyor mu?

Ki önceki ayetler farklı kavimlerin Allah'ın yolundan çıktıklarını, cezalandırıldıklarını söylüyor.

(44) Artık, ne yerlerinden kalkmaya güçleri yetti ne de başkasından yardım görebildiler. ﴾45﴿ Bunlardan önce de Nûh kavmini helak etmiştik. Çünkü onlar fâsık bir toplum idiler. ﴾46﴿ Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter. ﴾47﴿ Yeri de biz döşedik. Biz ne güzel döşeyiciyiz. ﴾48﴿ Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli dişili) iki eş yarattık. ﴾49﴿ O halde Allah'a koşun. Şüphesiz ben, size O'nun katından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım. ﴾50﴿ Allah ile beraber başka bir ilah edinmeyin. Gerçekten ben, size, Allah tarafından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.

Bu kavimler de Dünya'da bulunuyordu zaten. Onları helak ettik, göğü kudretimizle kurduk ve... evreni genişletiyoruz? Mantıklı geliyor mu?
 
Şüphesiz ben, size O'nun katından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım. ﴾50﴿ Allah ile beraber başka bir ilah edinmeyin. Gerçekten ben, size, Allah tarafından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.

buradaki "ben" kim anlamadım.Allah mı,kuran mı yoksa peygamber mi? Peygamber ise,"biz" diye bahsi geçen grup arasında peygamber de var mı?
 
baby dont ban me said:
Şüphesiz ben, size O'nun katından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım. ﴾50﴿ Allah ile beraber başka bir ilah edinmeyin. Gerçekten ben, size, Allah tarafından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.

buradaki "ben" kim anlamadım.Allah mı,kuran mı yoksa peygamber mi? Peygamber ise,"biz" diye bahsi geçen grup arasında peygamber de var mı?
Surenin tamamını okursan daha iyi olur. İbrahim ve İbrahim'in misafirleri konuşuyorlar. Misafirler kendilerini elçi olarak tanıtıyor, ona bir oğul müjdesi veriyorlar.

﴾26﴿ Onu önlerine koydu. "Yemez misiniz?" dedi. ﴾27﴿ (Yemediklerini görünce) onlardan İbrahim'in içine bir korku düştü. Onlar, "korkma" dediler ve onu bilgin bir oğul ile müjdelediler. ﴾28﴿ Bunun üzerine karısı bir çığlık kopararak yönelip elini yüzüne vurdu. "Ben kısır bir kocakarıyım (nasıl çocuğum olabilir?)" dedi. ﴾29﴿ Onlar dediler ki: "Rabbin böyle buyurdu. Şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir." ﴾30﴿ İbrahim onlara: "O halde asıl işiniz nedir ey elçiler?" dedi. ﴾31﴿ Onlar şöyle dediler: "Biz suçlu bir kavme (Lût'un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik."
 
Goker said:
Çevirinin sonradan uydurulduğunu iddia etmiyorum. Evrenin genişlemesi anlamını sonradan çıkardıklarını iddia ediliyorum.

SniperTR'nin de söylediği gibi, birden fazla anlama tekamül edebilen bir cümle var. Çoğu dini yazıtta olduğu gibi, tamamiyle muğlak, her yere çekilebilecek seviyede bir cümle. Ki tekrar SniperTR'nin söylediği gibi, önceki çevirilerin çoğu bunu kaadir, gücü yeten anlamında çevirmişler.

Dahası, "genişleteniz" demesi "Evreni genişletiyoruz" anlamında kabul ediliyorsa, bir sonraki ayette "Yeri de biz döşedik. Biz ne güzel döşeyiciyiz." dediğinde yer hala döşeniyor mu?

Ki önceki ayetler farklı kavimlerin Allah'ın yolundan çıktıklarını, cezalandırıldıklarını söylüyor.
Bak hala anlamadığın nokta burada "genişleticiyiz" kısmı her halukar da var.Yani ister sadece genişletilmişi alırsın yada "kudretimizle genişlettik" kısmı ile tefsir edersin.Yani burada bahsettiğin gibi her yere çekilme anlamı yok.Diyanetin vb tefsirlerinin neden öyle olduğunu açıklamıştım.
"Yeri de biz döşedik. Biz ne güzel döşeyiciyiz."ayetinde ise burada "hala yer döşeniyor mu" anlamına gelince burada farklı tefsirler olabilir  "ne güzel döşeyici(yiz),daha da güzel döşeriz,Bakın biz onu ne güzel döşüyoruz!"Gibi fakat anlatılmak istenen aynı.
 
Genişleticiyiz anlamı olduğunu inkar etmiyorum zaten. Onun evrenin genişlemesi ile alakası olduğunu iddia etmenin olayı farklı yerlere çekmek olduğunu ve mucize aramaktan başka bir şey olmadığını söylüyorum.

Evrenin genişlemesi teorisi hakkında önceden bilgin olduğun için oradaki "genişlemenin" evrene hitap edebileceğini söylüyorsun. Fakat oradaki genişleme referansı gayet muğlak ve aslında evren ile alakalı olduğuna dair hiçbir bağlantı yok. Sadece "Yeni birşey duydum, bunu nasıl Kur'an'da yazılmıştır" diye gösterebilirim çabası gibi görünüyor bana.
 
@Goker
Bir önceki yazılarında genişletme anlamının olmadığını iddia ediyordun.Gök meselesine gelince ayette gök kelimesi geçiyor.Ozamalarda gök yerine evren kelimesinin kullanılmasının çok absürt olacağını söylemiştim.Aynı şeyleri tekrar konuşuyoruz.Aksine burada gök kelimesi tam yerinde kullanılmış.
 
Hayır, başından beri orada kullanılanın senin söylediğin bağlamda kullanılmadığını iddia ediyordum. Geniş gayet "geniş" anlamlara sahip olabilen bir kelime.

Surenin bağlamında geniş kelimesini kullansan bile, güçlü, kudretli olduklarını söylemesi daha mantıklı.

Dahası, bir müslüman olmasam bile, Kur'an bazı ayetlerini sadece güncel olduğunu göstermeye çalışmak için farklı noktalara çekiştirmeye çalışmanın saygısızlık olduğunu düşünüyorum. Evrenin genişliyor olduğu teorisini yalanayacak yeni bir bilimsel teori çıkarsa ne yapacaksınız, gerçekten merak ediyorum. O zaman Kur'an yalancı mı olacak? Yoksa o zaman o aslında "kudretli, güçlü" anlamında olacak?

Benim tartıştığım çoğu müslüman tek bir ayeti alıp, onu bağlam dışında yorumlamamam gerektiğini söylerdi, aynısını sen yapıyorsun şuan. Bağlam dışında yorumluyorsun.
 
Göker evrenin genişlediği bilinmediği sıralarda da bu böyle yazıyordu. Senin dediğin gibi olsa eski tefsirlerde yazmazdı. Göğü genişletmekten sen ne anlıyorsun peki? Gök uzay ve evren anlamında işte orada.
Yeni teori çıksın o zaman napacaksınız ne demek abi. Şu facebooktaki karikateist vb sayfalardan biri de "bilim gelişsin sizi yalanlayacak o zaman görüşürüz!111" diye bir cevap vermişti ona benzettim bi an. :smile:
 
Back
Top Bottom