Hikâye Nasıl Yazılır?

Users who are viewing this thread

Homerøs

Section Moderator
Hikâye Nasıl Yazılır?

Dörtyol Hanı sakinlerine selam olsun! Hikâye yazdığım dönemlerden, katıldığım yaratıcı yazarlık kursları ve benzeri etkinliklerden öğrendiğim, uyguladığım bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hikâye yazmak zor iş; iyi hikâye yazmak ise daha zor. Ancak dikkat edeceğiniz ufak tefek noktalar, hikâyenizi daha iyi ve ilgi çekici bir hale getirebilir. Şimdi yazacaklarımı daha önce okumuş, duymuş olabilirsiniz; ya da "Ben bunları çoktan aştım kardeşim," de diyebilirsiniz. Yine de henüz yolun başında olan arkadaşlar var. Onlar için önemli bir kaynak olacaktır bu konu.

Ayrıca konuyu hikâye yazımıyla alakalı sorular sormak, yazdığınız/yazmak üzere olduğunuz hikâyeniz ile ilgili teknik konularda görüş almak (betimlemelerimi nasıl geliştirebilirim, daha gerçekçi diyaloglar nasıl yazarım vs.) ve buna benzer konularda soru sormak, görüş almak veya bildirmek için kullanabilirsiniz.

Konu Belirleme:
Bir hikâye oluşturmanın ilk aşaması yazılacak olan temanın ve konunun belirlenmesidir. Konunun belirlenmediği bir hikâye çalışması muhtemelen tamamlanamayacaktır. Hikâye yaşanmış ya da yaşanması muhtemel olayları anlatır. Bu nedenle olabilecek, gerçekleşebilecek tüm olayları kendi zihninizde kurgulayabilirsiniz. Hikâye konusu seçilirken, hikâyede duyguların mı yoksa olayların mı ön planda tutulacağına karar verilmelidir. İkisi arasında bir seçim yapıldıktan sonra hikâye buna uygun formatta kurgulanmalıdır.

Karakter Yaratma/Oluşturma:
Konu belirlendikten sonra hikâye karakterlerini belirlemek gerek. Anlatılan olaylara uygun kişiliklerde ve yeterli sayıda karakter belirlenmelidir. İhtiyaç duyulandan fazla sayıda karakterin kullanılması karışıklığa yol açabilmektedir.

Anlatıcı:
Hikâyelerde önemli unsurlardan biri de anlatıcı ve anlatıcının bakış açısıdır. Anlatılan olayın daha etkili olabilmesi adına en uygun anlatıcı seçilir. Aynı zamanda anlatıcının yazardan bağımsız ayrı bir kişi olduğu da unutulmamalıdır.

Olay:
Seçilen konuya ve karakterlere uygun bir şekilde olayların zincirleme bir şekilde oluşturulmasına gayret edilmelidir. Oluşturulacak olay örgüleri ana olaya gidecek ve onu destekleyecek nitelikte olmalıdır.

Yer ve Zaman:
Hikâyelerin önemli unsurlarından biri de yer ve zaman unsurlarıdır. Anlatılan olaylar uygun mekânlarda gerçekleşmelidir. Zaman kavramı her zaman verilmese de olayın geçtiği zaman ya da olayların gerçekleşmesi sürecinde geçen zaman okuyucuya aktarılabilir. Zaman kronolojik bir sırada akabileceği gibi anlatılan olaydaki canlılığı arttırmak için geçmişten de izler aktarılabilir.

Anlatım Biçimleri:
Bir metinde başarıyı getiren önemli unsurlardan biri de anlatım biçimlerinin ve tekniklerinin doğru bir şekilde kullanılmasıdır. Özellikle hikâyelerde kullanılması zorunlu olan öyküleme ve betimleme anlatım biçimlerinin ustalıkla kullanılması gerekiyor. Hikâyelerdeki yer alan olaylar ancak öyküleyici anlatım ile okuyucuya aktarılabilmektedir. Ayrıca anlatılan olayların etkileyicilik gücünün artması yerinde yapılan tasvirlerle mümkün olabilmektedir.

Dil Bilgisi Kuralları:
Bir metni kaliteli yapan bir diğer büyük unsur ise dil bilgisi kurallarına uygunluktur. Bir hikâyede yapılabilecek olası bir yazım yanlışı okuyucunun dikkatinden kaçmayacak ve metinle ilgili tüm olumlu düşüncelerin yok olmasına neden olacaktır. Yazım kurallarından uzak bir metnin okuyucu tarafından değer görmesi mümkün olmamaktadır. Bu nedenle taslak halindeyken metne birkaç defa göz atmak son derece önem arz etmektedir.

Uzunluk-Kısalık:
Hikâyeler kesinlikle uygun uzunlukta olmalıdır. Burada konuyu anlatış tarzı da önemlidir. Kolay anlaşılır ve sade bir dille anlatılmalıdır.

Anlatış Tarzı:
Hikâye yazımında anlatış tarzı çok önemlidir. Hikâyeyi okuyan kişi kendini o hikayede hayal edebilmelidir. Hikâyeyi okurken hikayede anlatılan olayı kafasında canlandırabilmelidir. Uzun uzun tasvirli anlatımlar yerine, daha etkili, vurucu kelime grupları seçilip, okuyucu kısa sürede etkilenmelidir.

Merak Uyandırma:
Anlattığınız hikâye okuyucuyu düşünmeye sevk etmelidir. Gelişme bölümünde sonucun tahmin edilmesi, merak uyandırmaması, o hikâyenin başarısız olduğu anlamına gelir. Gerekirse anlattıklarınız ile konudan kopmadan kafa karıştırmalısınız.

Diğer Önemli Noktalar:
Okura destekleyebileceği türden en az bir karakter verin. Karakteriniz kedi bile olsa onu öyle inandırıcı bir şekilde sunmalısınız ki okuyucu kedinin konuşabileceğine inanmalı. Bir karakteri inandırıcı kılmanın en kolay ve önemli iki yolu vardır. Birinci yol karakter işi gücü, giyimi kuşamı, başkalarıyla olan ilişkileri, istekleri, zaafları, ayakkabı numarası, sevdiği yemekler, saçını tarayış biçimi gibi detaylarıyla sunmaktır. Bunu yaptığını takdirde okuyucuyu karakteri sonraki davranışlarına daha iyi hazırlarsınız. Ayrıca karakteri okuyucu zihninde canlandırmanın da en kolay yolu budur. Diğer bir deyişle okuyucunun zihninde karakterinizi sözcüklerle çizmeniz gerekmektedir. Mümkünse sesinin kalınlığı/inceliği, teninin kokusuna kadar canlı bir karakter çizmelisiniz.

Karakteri inandırıcı yapan bir diğer unsur ise diyalogtur. Yarattığınız karakterin iç dünyasını okuyucuya aktarmanın en sahici yolu diyalog yazmaktır. Siz bir karakterin canının limonlu dondurma çektiğini okuyucuya yazar olarak söyleyeceğinize bırakın karakteriniz bunu kendi ağzından söylesin. Yani karakterin okuyucuyla konuşmasına izin verin. Okuyucunuz karakterinizin yaşadığına ancak bu şekilde inanacaktır. Diyalog konusunun en hassas noktası karakterin seçtiği kelimeler, kullandığı üslup ve şivedir. Yöresel şiveleri ve belirli sosyal sınıflara ait jargonları kullanmaktan çekinmeyin. Unutmayın ki gerçek hayatta bir sokak çocuğu argo kullanır ama bir prens argo kullanmaz.

Okura mümkün olduğunca fazla ve mümkün olduğunca çabuk bir biçimde bilgi verin. Sakın ola hiçbir şeyi geciktirmeyin. Okurlar, neyin, nerede, nasıl olduğunu tümüyle kavrayabilmeli.
 
Last edited:
Mükemmel bir konu olmuş. Katılamadığım etkinlikten bu yana bir şeyler yapmak içimde kaldı, zaman bulamadığım için hala elim kolum bağlı. Son sınavlarımı verip ben de bir şeyler yapmaya başlamak- daha doğrusu bunu devam ettirmek istiyorum. Ayrıca ben de akıcılık ve okur-karakter özdeşliğine değinmek istiyorum. Benimkiler kurslardan veya alınmış bir eğitimden ziyade bizzat kendi gözlemlediğim analizler. O yüzden kesinlik belirtmememle beraber eleştiriye açıklar.

İlk olarak akıcılığı üç şeyle sağlarsınız: birincisi anlatım bozukluğu yapmayarak- çünkü cümlelerdeki açıklık eksik olursa, okur sürekli duraklayıp cümleleriniz üzerine düşünmek zorunda kalır ve olay akışından kopar. İkincisi noktalama işaretlerine dikkat ederek- noktalama işaretleri de cümlenin anlamını ve okuyuşu doğrudan etkiler. Okur yazınızı gözüyle de okusa aslında bunu sesli okuyormuş gibi yapar, noktalamaları gereksiz-yersiz kullanmanız da okurun olay ritminden uzaklaşmasına neden olabilir. Tam tersi noktalama işaretiyle doldurmanız gereken yerleri boş bırakmanız da cümlelerinizde anlam bozukluğuna yol açabilir. Üçüncüsü ise kelime seçimlerinizi doğru yaparak- yabancı kelimelerden olabildiğince uzak durmalı, bunun yanında anlatım bozukluğuna yol açacak fazlalık kelimelerden kaçınmalısınız. Yoksa cümlelerinizdeki yalınlık ve duruluğu bozmuş olursunuz.

İkinci olarak okur-karakter özdeşliğini sağlamak için karakterlere okurların görmekten hoşlanacağı kişilik özelliklerini-anıları ekleyebilirsiniz. Okur, olay akışının içerisinde kendini yansıtan bir karaktere rastladığında onu benimseyebilir, böylece kendini olay akışına daha yakın hissedebilir. Bunun için de kişilerinize birtakım kişilik özellikleri ekleyebilirsiniz. Örneğin liderlik özelliğine sahip olduğunu düşünen biri, yazınızda aynı özellikte biri olduğu zaman kendisini onun yerine koyabilir. Veya böyle bir anıya sahip biri hikayenizde ensest duygulara sahip bir karakter gördüğünde, kurduğunuz olay akışına karşı bir aidiyet hissedebilir. Dediğim gibi, bunu uygulayış biçiminiz her zaman pozitif olmak zorunda değil. Aynı şekilde aldatılmışlık, ihanet, dipten zirveye yükseliş gibi geçmişler de bu anılara sahip kesimlere hitap etmede başarılı bir rol oynayabilir.
 
Konu güzel ve yararlı olmuş, ellerine sağlık. Umarım burada hikaye yazacak olan yeni kişiler konuyu okur ve en azından nasıl yazmaları gerektiğine dair bir temel fikir edinirler.

Bu arada Mercy'nin dediklerini de iletine eklersen yazını zenginleştirmiş olursun diye düşünüyorum.

Mercy said:
İlk olarak akıcılığı üç şeyle sağlarsınız: birincisi anlatım bozukluğu yapmayarak- çünkü cümlelerdeki açıklık eksik olursa, okur sürekli duraklayıp cümleleriniz üzerine düşünmek zorunda kalır ve olay akışından kopar. İkincisi noktalama işaretlerine dikkat ederek- noktalama işaretleri de cümlenin anlamını ve okuyuşu doğrudan etkiler. Okur yazınızı gözüyle de okusa aslında bunu sesli okuyormuş gibi yapar, noktalamaları gereksiz-yersiz kullanmanız da okurun olay ritminden uzaklaşmasına neden olabilir. Tam tersi noktalama işaretiyle doldurmanız gereken yerleri boş bırakmanız da cümlelerinizde anlam bozukluğuna yol açabilir. Üçüncüsü ise kelime seçimlerinizi doğru yaparak- yabancı kelimelerden olabildiğince uzak durmalı, bunun yanında anlatım bozukluğuna yol açacak fazlalık kelimelerden kaçınmalısınız. Yoksa cümlelerinizdeki yalınlık ve duruluğu bozmuş olursunuz.

İkinci olarak okur-karakter özdeşliğini sağlamak için karakterlere okurların görmekten hoşlanacağı kişilik özelliklerini-anıları ekleyebilirsiniz. Okur, olay akışının içerisinde kendini yansıtan bir karaktere rastladığında onu benimseyebilir, böylece kendini olay akışına daha yakın hissedebilir. Bunun için de kişilerinize birtakım kişilik özellikleri ekleyebilirsiniz. Örneğin liderlik özelliğine sahip olduğunu düşünen biri, yazınızda aynı özellikte biri olduğu zaman kendisini onun yerine koyabilir. Veya böyle bir anıya sahip biri hikayenizde ensest duygulara sahip bir karakter gördüğünde, kurduğunuz olay akışına karşı bir aidiyet hissedebilir. Dediğim gibi, bunu uygulayış biçiminiz her zaman pozitif olmak zorunda değil. Aynı şekilde aldatılmışlık, ihanet, dipten zirveye yükseliş gibi geçmişler de bu anılara sahip kesimlere hitap etmede başarılı bir rol oynayabilir.

Şurada yazanlar da cidden hikayelerde akıcılığın sağlanmasında yarar sağlayan değerli ögeler. 

Konu için tekrardan ellerine sağlık. Dörtyol hanı için işe yarar, yeni hikaye yazacak olanlara yol gösterici nitelikte bir konu olmuş.  :smile:
 
Teşekkürler arkadaşlar. Konuyu biraz daha derleyip toparladım, Mercy'nin görüşlerini de ekledim. Özel olarak yazılmasını istediğiniz bir konu varsa eğer belirtebilirsiniz. Bir sonraki yazımı o konuyla ilgili yazabilirim.
 
Diyalogların gerçekçiliğiyle alakalı birkaç söz söyleyeyim.

Öncelikle diyaloglarınızın okur bilinçaltında "diyalog" yani "karakterler arasındaki iletişim" olarak tanımlanmasını istiyorsanız bu sözlerin anlatıcının değil karakterlerin ağzından çıktığını hissettirmelisiniz. Bunu da üslup farkı oluşturarak yapabilirsiniz. Bunu yapmanın birçok yolu var; eksiltili cümleler, bilinçli imla, anlatım ve şive bozuklukları, tik haline gelmiş ünlem kelimeleri (örneğin Yüzüklerin Efendisi'nde Ağaçsakal sürekli "Humm-umm.." diyerek konuşurdu)... Özellikle edebi anlatımınızı diyaloglarda terk etmenizi öneriyorum, çünkü okurun bilinçaltında edebi dil ve anlatıcı özdeş bir durumda olacak ve edebi dilin diyaloglarda da devam etmesi okurda halen dinleyiciden aktarım yapılıyormuş hissi uyandıracak.

Bunlarla diyaloglarınızı "diyalog" haline getirmiş olursunuz, peki diyalog düzeyinizi daha da arttırmak isterseniz? Bunun için karakterlerinize konuşma üslubu atayın. Yani az önce bahsettiğim özelliklerden. A karakteriniz konuşma becerisi olmayan, B karakteriniz şairane -evet evet, kafiye de yapabilir- konuşan, C karakteriniz ağzı çok bozuk bir üsluba sahip olabilir. Böyle şeyler de hikayenizde daha gerçekçi bir ortam oluşmasını sağlayacaktır, bu da okuyucunuzun senaryoyu daha çok sahiplenmesini ve sürükleyiciliğine kapılmasını sağlayacaktır. :cool:
 
Tavsiyelerini paylaştığın için teşekkürler Kaptan. Senin tavsiyelerinin üzerine ben de iyi diyalog nasıl yazılır, diyalog yazarken yapılan yanlışlıklar nelerdir konulu bir yazı yazayım. Yazar arkadaşlar için öğretici olacaktır. 
 
Kaptan said:
Diyalogların gerçekçiliğiyle alakalı birkaç söz söyleyeyim.

Öncelikle diyaloglarınızın okur bilinçaltında "diyalog" yani "karakterler arasındaki iletişim" olarak tanımlanmasını istiyorsanız bu sözlerin anlatıcının değil karakterlerin ağzından çıktığını hissettirmelisiniz. Bunu da üslup farkı oluşturarak yapabilirsiniz. Bunu yapmanın birçok yolu var; eksiltili cümleler, bilinçli imla, anlatım ve şive bozuklukları, tik haline gelmiş ünlem kelimeleri (örneğin Yüzüklerin Efendisi'nde Ağaçsakal sürekli "Humm-umm.." diyerek konuşurdu)... Özellikle edebi anlatımınızı diyaloglarda terk etmenizi öneriyorum, çünkü okurun bilinçaltında edebi dil ve anlatıcı özdeş bir durumda olacak ve edebi dilin diyaloglarda da devam etmesi okurda halen dinleyiciden aktarım yapılıyormuş hissi uyandıracak.

Bunlarla diyaloglarınızı "diyalog" haline getirmiş olursunuz, peki diyalog düzeyinizi daha da arttırmak isterseniz? Bunun için karakterlerinize konuşma üslubu atayın. Yani az önce bahsettiğim özelliklerden. A karakteriniz konuşma becerisi olmayan, B karakteriniz şairane -evet evet, kafiye de yapabilir- konuşan, C karakteriniz ağzı çok bozuk bir üsluba sahip olabilir. Böyle şeyler de hikayenizde daha gerçekçi bir ortam oluşmasını sağlayacaktır, bu da okuyucunuzun senaryoyu daha çok sahiplenmesini ve sürükleyiciliğine kapılmasını sağlayacaktır. :cool:

Katkıların için teşekkürler. Oldukça yararlı şeyler bu yazdıkların.
 
Hikâye yazımını geliştirmek için okunması önerilen kitaplarla alakalı konu açılabilir ya da buraya yazılabilir. Homerøs bu işi sen yapabilirsin. Faydalı olur.
 
Aslında kitaplarda yazanlarla benim yukarıda yazdıklarım benzer şeyler. Sadece ben daha sade yazdım. Ama yine de birkaç kitap tavsiyesi verebilirim. Bunun için evdeki kitaplığıma bakmam gerek :smile:
 
Kitaplığıma baktım ve bolca kitap olduğunu gördüm :smile: Öyleyse hikâye yazımını geliştirmek için okunabilecek birkaç kitap tavsiye edeyim. Piyasada bu konuyla alakalı çok fazla kitap var. Ancak benim okuyup faydalı bulduğum kitaplar şunlar:

İyi Yazarlar Neden İyi Yazarlar - Edgar Allan Poe
Yazmak Üzerine - Ernest Hemingway
Yazma Sanatı - Stephen King
Demek Yazar Olmak İstiyorsun - Giuseppe Culicchia
Öykü Yazma Teknikleri - Salih Bolat
Büyübozumu - Murat Gülsoy
Edebiyat Olayı - Terry Eagleton

Bu kitapları okuyarak başlayabilirsiniz. Edebiyat Olayı daha çok inceleme tarzı bir kitap. Onu edebi bilgisi iyi seviyede olanlara tavsiye ediyorum. Okurken faydalı bulduğunuz kısımların altını çizip bir deftere yazmanızı öneririm.
 
  Uzun zamandır kafama kurguladiğim hikayem var,  geçen yıl artık yazayım dedim oturdum başına, ilk cümleyi bile yazamadim, onlarca kez yazdım sildim bir türlü istediğim gibi giremedim  cümleye, daha kendimi de geliştirmem lazım.
  Teşekkürler bilgiler için.
 
Çeşitli entrikalarla hikâyenin seyrini bazen değiştirmek okuru çok sıkar mı? Yoksa sabit bir olay örgüsünde ilerlemek çok daha makul mü olur?
Bu ikisi arasındayım. Tavsiyelere açığım. Şahsen okur gözünden bakacak olursam ikisi de bana uyuyor. Ama herkes için aynısını söyleyemem tabi.
 
Kendini okurun gözüne yerleştirme. Okur için de yazmak istediğini değiştirme. Yedi milyar insan varsa bir milyar farklı edebi zevk var. Sen dünyanın en zeki psikoloğu da olsan her birinin şevk duyacağı bir eser ortaya koyamazsın. Sen kendi zevkini yazarsın, zevki seninle eşleşen insanlar eserin etrafında toplanır. Okuyucu kitlesi dediğimiz şey de böyle oluşur, yazar-okur zihniyeti ilişkisinden.
 
Ben onu dememiştim aslında. Demek istediğim basit. Hikâyenin gidişatı tahmin edilebilir ölçüdeyse bu okurun gözünde basitleşir. Okurun beklemediği olayların sıklığı okuru sıkar mı? Kendini okurun gözüne yerleştirmek derken hangi edebi bakış açısı olursa olsun olay örgüsü denen şeyin dolambaçlı yoldan şekillenmesi okura rahatsızlık verir mi? Yoksa "ben yazayım benim zevk aldığım gibi okur da zevk alsın." demedim yani farklı yorumlamışsın. :smile:

Edit: İmlâ.
 
Back
Top Bottom