Yeniden Doğuş - 4. Bölüm | Dönüş

Users who are viewing this thread

AnTiKoor61

Recruit
lBdQop.png
Öncelikle merhaba arkadaşlar, bu hikayeyi daha öncede forumda sizler ile paylaşmıştım. Fakat ilgi görmediği için iptal etmiştim. Fakat tekrar düşündümde bu kadar yazmışım ve bazı arkadaşlar gerçekten sevmişken bir geri dönüş yapayım. Umarım bu sefer yeterli ilgiyi görür, umarım beğenirsiniz.

Kalradya Diyarı'nda çok eskiden hüküm sürmekte olan Kalradya İmparatorluğu bir takım sebeplerden dolayı yıkılmıştı. Bu yıkım sonucu ortaya yeni devletler ve hanlıklar çıkmaya başladı. Bu devletler arasında kimi zaman barış, kimi zaman ise savaş hakimdi. Aslında hepsinin bir tek amacı vardı, o amaçları ise Kalradya İmparatorluğu'nu yeniden kurmaktı. Fakat Kalradya'da hiç bir hükümdar diğer bir hükümdarın üstünlüğünü kabul etmedil, bu yüzden Kalradya İmparatorluğu yeniden kurma uğruna bu kanlı savaşlar yıllar boyu devam etti.
d4PdEL.png

1257 yılının 3 mayıs sabahıydı, Kral Ragnar sarayında dinlenmekte iken içeriye bir ulak girdi ve;
Ulak: Kralım, Fenada köyü sakinleri sinirli, zira Vaegir Krallığı lordları tarafından saldırılara maruz kalmışlar.
Kral Ragnar: Ne dersin sen? Bu barış döneminde olacak iş değil. Derhal bana mareşal Kont Olaf'ı çağırın.
Ulak dışarı çıkar ve Kont Olaf'ın yanına doğru hızlıca ilerleyerek önce onu saygı ile selamlar ardından ''Kralımız sizi bekliyor efendim'' diyerek ona Kral Ragnar'ın odasına kadar eşlik eder. Kont Olaf içeriye girer. Kral Ragnar ona döner ve;
Kral Ragnar: Vaegir Krallığı köylülerimi rahatsız etmiş, bu konu hakkında bilgin varmı?
Kont Olaf: Efendim, böyle bir söylenti yaklaşık 1 hafta öncesine kadar kulağıma çalındı. Bununla ilgili bilgi toplamak için bir kaç kişi görevlendirdim. Görevlendirdiğim adamlarım 2 gün önce bana detaylı bir rapor ile geldiler. Vaegir Krallığı savaş istiyor, köylülerimize eziyet ederek ellerinde ne varsa almışlar.
Kral Ragnar: Bilginin doğru olduğuna eminsin değilmi?
Kont Olaf: Evet, efendim. En güvendiğim adamlarımı yolladım, onlar bu konu ile bizzat alakadar oldular.
Kral Ragnar: Öyle ise tüm diyara ilan et, bundan böyle Vaegir Krallığı ile savaş halindeyiz.
Savaş haberini tüm cihana duyuran Kral Ragnar ordusu ile birlikte Reyvadin Şehri'ne doğru yola çıktı. Normalin altında ilerleyen ordu ile 2-3 gün içerisinde oraya varacağını tahmin eden Kral Ragnar'ın amacı Reyvadin Şehri'nden sonra bir kaç kale daha almaktı. Yola çıkmadan önce başta Kont Olaf olmak üzere bir çok yeminli adamı tarafından seferin Reyvadin Şehri'ne seferin hata olduğu fikrini almıştı, ve hepsi onu bu fikrinden geri çevirmek istediler fakat başaramadılar. Kral Ragnar 450 kişiye yakın ordusu ile Reyvadin Şehri'ne doğru ilerliyordu. Yanında sadece Kont Olaf bulunuyordu. Kont Olaf ile birlikte hareket eden Kral Ragnar'ın ordusu yenilmez gözüküyordu. Öte yandan Kral Yaroglek Reyvadin Şehri'nde bulunmuyordu kendisi Dhrim Şehri'nde idi. Dhrim Şehri'ne gelen ulağın bilgilendirmesi ile Kral Yaroglek Reyvadin Şehri'nin tehlike altında olduğunu anladı ve Kral Harlaus ile ittifak olarak Nord Krallığı'nı yenebileceği fikrine kapıldı. Kral Yaroglek Kral Harlaus'a ittifak anlaşması sürdü. Kral Harlaus Kral Yaroglek'in zor durumunun farkında olduğu için bu anlaşmayı 20.000 dinar karşılığında kabulet etti. Hemen sefer emri verildi. Kral Harlaus ve lordları 1200 kişiye yakın bir ordu büyüklüğü içerisindeydi, Kral Yaroglek'de 300 kişilik ordusu ile onlara eşlik ediyordu.

İki ordu Reyvadin Şehri yakınlarından karşı karşıya geldi. 2 gün süren uzunca bir savaş yapıldı. Savaş sırasında Kral Yaroglek'e destek gelirken Kral Ragnar'a destek gelemedi ve Kral Ragnar mağlup oldu. Kont Olaf savaş sırasında yarıda kaçmayı başarmıştı fakat Dhrim Şehri yakınlarında yakalandı ve zindana atıldı. Kral Ragnar esir edildi. Tüm lordlar Kral Ragnar'ın öldürülmesinden yanaydı, ondan sonra tahtın başına isyancı kuzenini getirerek Nord Krallığını kolayca ortadan kaldıracaklardı.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken Kergit Hanlığı Vaegir Krallığı'na savaş ilan etmiş ve doğrudan Reyvadin şehrine doğru yol alıyordu, 2 gün içerisinde şehre varılması tahmin edilen ordunun büyüklüğü 1000 kişiye yakındı. Kral Yaroglek savaşı düşünmek yerine  Kral Ragnar'ın ölüm emrini verdi, fakat Kont Olaf'da Reyvadin Şehrine gelene kadar beklemeye karar verdi.. 1 gün içerisinde şehre getirilen Kont Olaf Kral Ragnar ile aynı zindana atıldı. Kral Ragnar mağlubiyetten onu sorumlu tutuyordu. Eğer yarıda kaçmasa belki kazanabileceklerdi. Zira 1500 kişiye yakın düşman ordusundan 600 kişi kalmıştı. Kont Olaf ve Kral Ragnar arasında şu konuşma geçti;
Kral Ragnar: Korkak herif, senin yüzünden mağlup olduk ve belkide öldürüleceğiz.
Kont Olaf: Size bu seferin yanlış olduğunu defalarca anlatmaya çalıştık fakat siz anlamadınız, sizin yüzünüzden öleceğiz.
Kral Ragnar: Sus korkak herif, senin gibiler ile konuşacak bir şeyim yok.
Ertesi gün Kral Ragnar ve Kont Olaf idam edilecekleri yere getirildi, tüm halkın gözü önünde yere serilen Kral Ragnar askerler tarafından hırpalandı, Kont Olaf ise bu sırada zindanda bulunuyordu. Kral Ragnar daha sonra yerden kaldırıldı ve idam edileceği sephaya getirildi. Boynuna ip bağlandı ve Kral Yaroglek beklenmeye başlandı. Kral Yaroglek belli bir zaman sonra geldi ve ihtişamlı bir şekilde Kral Harlaus'un yanına oturdu. Bu sırada Sancar Han şehre varmış ve şehrin arkasından şehre yavaşca girmeye başlamıştı. Arka tarafta nöbet tutan askerler öldürüldü, askerlerin bir ok dahi atmaya fırsatı olmamıştı. Kral Yaroglek ayağa kalktı ve gözleri ile Kont Olaf'ı aradı fakat bulamadı, askerlerden birine Kont Olaf'ı getirmesini emretti. Kont Olaf Kral Yaroglek'in yanına getirildi ve Kral Ragnar'ın gözü önünde Kral Yaroglek'e yemin ettirildi. Kral Yaroglek Kral Ragnar'a doğru döndü ve ''Senin gibiler böyle ölmeye mahkum'' dedi ve bir yumruk attı. Ardından yerine gitti ve oturdu. Sağ elini havaya kaldırdı ve yavaşca yere doğru indirmeye başladı....
4YPol7.png
yere doğru indirmeye başldı, fakat bir anda şehirde büyük bir ses ve irkilme oldu. Sancar Han ve ordusu şehre girmişti. Askerler
idamın bulunduğu yere doğru koşarken Kral Yaroglek'in askerleride bir anda onlara doğru koşmaya başladı. Kral Yaroglek Kral Ragnar'ı göstererek
''Öldürün şu adamı'' diye bağırdı ve ardından sarayına doğru hızlı bir şekilde yol aldı. Askerlerden birisi Kral Ragnar'ın altındaki sedyeye vurarak onu ölüme
terk etti. Kral Ragnar savaş esnasında boğuluyordu. Sancar Han'ın ordusu hızlıca yayılarak düşman ordusunu iki kanattan yok etmeye başladı. Sancar Han savaşta bizzat savaşıyordu.
Kral Yaroglek'de zırhlarını kuşanıp emir vereceği bölgesine gelmişti. Kral Harlaus'da onun yanında ona eşlik ediyordu. Böylese Svadya Krallığı ve Kergit Hanlığı arasında da savaş durumu oluştu.

Kral Yaroglek askerlerine geri çekilmelerini emretti ve ardından dağılarak sağ ve sol üst köşerleri kullanarak düşmana hücüm etmelerini emretti fakat ordusunun büyük bir bölümüne hakim olamadığı için
bu isteği askerleri tarafından gerçekleşememişti. Bu sırada Kral Ragnar hayata gözlerini yummuştu. Savaş 4 saat civarı bir süre içinde son buldu. Sancar Han savaşta galip gelen taraf olmuştu. Kral Harlaus kaçmayı başarmışken
Kral Yaroglek sarayında yakalandı, ardından Sancar Han'ın huzuruna çıkarıldı. Sancar Han Kral Ragnar'ın ölümüne üzülmüştü, zira ittifak olarak Vaegir Krallığını ortadan kaldırabilirlerdi. Bu ihtimal artık
ortadan kalmış gibiydi. Sancar Han yanına Belir Noyan'ı çağırdı. Aralarında şu konuşma geçti;
Sancar Han: Ne yapalım Kral Yaroglek'i? Öldürelimmi?
Belir Noyan: Efendim, öldürmek en doğrusu olacaktır zira onu öldürerek tahta Valdym'ı geçirebiliriz.
Sancar Han: Ölüm meleklerini(cellat) çağırın.
Belir Noyan dışarıya çıkarak Sancar Han'ın odasına 2 cellat getirdi. Sancar Han Kral Yaroglek'e döndü ve konuşmaya başladılar, aralarında şu konuşma geçti;
Sancar Han: Daha dün Kral Ragnar ayaklarının altındaydı, ölüm emrini vermiştin. Şimdi sen öleceksin.
Kral Yaroglek can havliyle şu sözleri söyledi;
Kral Yaroglek: Beni bırakman için sana 200.000 dinar ve 1 şehir teklif ediyorum.
Bu teklifi Sancar Han kabul etmedi. Gidip tahtına oturdu ve el işareti ile ölüm emrini verdi. Kral Yaroglek çaresizlik içinde şu sözleri haykırdı ''Bırak beni, beni bırak herşeyim senin olsun. Bırak''
Z2ZJ5Z.jpg

Kral Yaroglek çaresizlik içinde haykırırken Sancar Han ayağı kalktı ve Kral Yaroglek'in üzerine doğru gitti, yavaşca ona doğru eğildi ve şöyle dedi ''Krallığını yok etmek zevk olacak, İhtiyar Yaroglek'' Kral Yaroglek çaresiz çırpınışlardan sonra öldü ve cesedi denize atıldı. Tarih 4 nisanı gösteriyordu ve 2 krallıkda hükümdar yoktu. Sancar Han Nord Krallığı'nın başına Lethwin Ufuk-Aşan'ın getirilmesini emretti. Vaegir Krallığı'nın başına ise Valdym'ın getirilmesini emretti. Bu emri uygulaması için Belir Noyan'ı görevlendirdi. Belir Noyan ve ordusu Valdym'ın bulunduğu Tulga Şehri'ne doğru yol almaya başladı. Gece yarısı Belir Noyan'ın yanına ordusundan ama kendisine daha yakın tuttuğu bir asker yaklaştı ve;
Asker: Lordum, neden tahtın başına siz geçmiyorsunuz?
Belir Noyan: Sen ne dersin?
Asker: Lordum, Vaegir Krallığı'nı yönebilirsiniz. Doğruca Khudan Şehri'ne gidin ve kendi hükmünüzü ilan edin.
Belir Noyan bir an için duruksadı, askere gitmesini emretti ve kendi başına düşünmeye başladı. Kendisini saltanat hırsına kaptıran Belir Noyan, kendini o an askerleri önünde Kral Belir olarak ilan etti ve Khudan Şehri'ne doğru yol almaya başladı. 2 gün içinde Khudan Şehri'ne varan Belir Noyan şehrin ortasında askerleri ile birlikte krallığını ilan etti ve adını Belir Hanlığı koydu. Halk bir an için şiddetlenip isyana teşebbüs etsede isyan çıkmadan halk yatıştırıldı. Tüm diyarda Belir Hanlığı duyuldu. Sancar Han bu ihanet karşısında oldukca sinirlendi ve doğruca Kral Belir'in üzerine yürümeye karar verdi. Fakat bu sırada unttuğu bir şey vardı, Nord Krallığı tahtı boştu.
zQ3k34.png
Sancar Han Belir Noyan'ın ihaneti sonucu ilk iş olarak onu ortadan kaldırmayı kafasına koymuştu. Khudan Şehri topraklarına doğru ilerliyordu. Fakat yola çıkmadan önce kararını vermesi gerektiği bir durum vardı, Nord Krallığı'nın yeni hükümdarı. Belir Noyan'ın ihaneti onu öylesine öfkelendirmiştiki ondan başka hiç bir şey düşünemez oldu. Sancar Han'ın ona saldıracağını önceden tahmin eden Kral Belir en yakın kaledeki askerlerin Khudan Şehri'ne getirilmesini emretmişti. Sancar Han 2 gün içinde Khudan Şehri topraklarına ulaşmış, biraz uzağında kamp kurmuş ve kuşatmayı başlatmak için merdiven yaptırıyordu. Merdivenin yapımı tahmini olarak 6 saati bulacaktı.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken Sultan Hakim Kral Harlaus'un bulunduğu Dhrim Şehri'ne doğru yol aldı. 5 gün içerisinde varılması tahmin edilen ordu büyüklüğü 340 kişiye yakındı. Rodok Krallığı ve Svadya Krallığı arasındada savaş hakimdi. Savaşta üstün taraf şuan Rodok Krallığı idi.

Kuşatma için yaptırılan merdivenin yapımı sonlanmıştı. Kral Belir okcularını arka plana dizdi ve düşmanın en net görülebileceği yerleri özenle seçerek onları oralara yerleştirdi. Savaşa iyi hazırlanan Kral Belir ve ordusu Sancar Han'ın ordusunu gördüğü gibi hücüm ettiler. Sancar Han beklemediği bir şekilde ağır saldırya uğradı.
BorQqQ.jpg
Savaşın ortalarında Kral Belir'in kazanacağı netleşti. Geri çekilmek zorunda kalan Sancar Han'ın ordusu zayıf ve güçsüzdü. Kral Belir onlar ile uğraşmadı ve gitmelerine müsade etti. Bu zafer ile Khudan Şehri halkını sevindiren Kral Belir onların gözünde artık gerçekten kraldı.

Sancar Han Reyvadin Şehri topraklarına doğru ilerlerken yolda haydutlar tarafından tuzağa düşürüldü. Haydutların sayısı 60'a yakındı. Sancar Han'ın ordusu 80 kişiden oluşuyordu, fakat bunların 50'ye yakını yaralıydı. Kaçmayı ya da teslim olmayı kendine yediremedi. Haydutlardan ne kadar öderlerse serbest kalacaklarını sordu, ele başı 40.000 dinar o an gibi ödenmesi neredeyse imkansız bir rakam istedi, Sancar Han savaşmak zorunda kaldı. Zayıf ve güçsüz olan Sancar Han'ın ordusu yenik düştü. Sancar Han esir edildi. Haydutların sığınağına götürüldü.
4YPyRY.jpg


Tüm bu gelişmeler yaşanırken Sultan Hakim'in Dhrim Şehri'ne yaklaştığı haberi Kral Harlaus'a bildirildi. Kral Harlaus aceleci bir tavırla şehirden çıkarak onunla yarı yolda buluştu. Aralarında şu konuşma geçti;
Kral Harlaus: Sultan Hakim, bilirsiniz sizinle savaş durumumuz neredeyse hiç olmadı. Sizi dostumuz olarak görüyoruz.
Sultan Hakim: Evet Kral Harlaus. Bizde aynı şekilde düşünüyoruz. Beni buraya çağırma nedeninizi öğrenebilir miyim?
Kral Harlaus: Öncelikle ayağıma kadar çağırdığım için özür dilemek istiyorum, biliyorsunuz savaştan yeni çıkmıştım ve gelmem imkansızdı. Sizi buraya çağırma nedenim hepimiz duyduğu Belir Hanlığı denen yeni bir devlet ortaya çıktı. Bu devletin sınırları oldukca geniş. Bu devletin sınırları için birlikte savaşmalıyız.
Sultan Hakim: Bu devlet için zaten Sancar Han savaşıyor, onu ne yapacağız.
Kral Harlaus: Sancar Han Khudan Şehri'ne bir sefer düzenlemişti. Sonucu daha öğrenemedik. Eğer kazanmışsa onunla birlikte savaşırz. Eğer kaybetmişse ona karşıda savaşırız.
Sultan Hakim: Hmm, oldukca makbul bir teklif. Teklifinizi kabul ediyorum, antlaşmayı imzalayabiliriz. He bu arada Nord Krallığı hükümdarı belli oldumu ?
Kral Harlasu: Sanırsam hayır, bir dakika o tahta bizim istediğimiz biri geçmeli.
Sultan Hakim: Lethwin Ufuk-Aşan'ın tahta çıkmak için yola koyulduğunu duymuştum, eğer doğruysa varmış olabilir.
Kral Harlaus: Öyle ise onu bir şekilde öldürmeliyiz.
Sultan Hakim: Nasıl bir plan var aklınızda?
Kral Harlaus: Onu tebrik etmek için ya biz oraya gidelim, ya da o buraya gelsin. Daha sonra onu zehirler ya da öldürürüz.
Sultan Hakim: O yeni kral olacak. Çok tedbirli olacaktır.
Kral Harlaus: Öyle ise bizde onun açığını ararız, ''İçinden'' Bu diyara ben hükmedeceğim.

X2N92k.png

Kral Harlaus ve Sultan Hakim ittifak antlaşması imzaladılar ve ikiside Belir Hanlığı'na savaş ilan etti. Öte yandan Sancar Han'ın
kaybettiği haberi tüm diyara yavaş yavaş yayılmaya başladı. Haberi alan Kral Harlaus ve Sultan Hakim Kergit Hanlığı'nada savaş ilan etti.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken Sancar Han mağarada esir tutuluyordu. Yanına bir haydut yaklaştı ve eğildi.
Haydut: Siz kimsiniz beyim? Üzerinizdekilere bakarsak çok zengin birisine benziyorunuz.
Sancar Han: Ben Kergit Hanlığı yöneticisi, Sancar Han. Eğer gitmeme yardım edersen seni mükafatlandırırım.
Haydut: Efendim zaten burada zorla tutuluyordum, size eşlik etmek benim için şeref olacak. Karşılığında hiç bir şey istemiyorum.
Sancar Han: Tanrı'ya şükürler olsun, planın nedir?
Haydut: Efendim gece olunca sırayla nöbet tutarız. Son nöbet bende. Şafak vaktine yakın. İlerki tepenin ardında küçük bir ateş yakarız, herkes oraya
gidince bizde gün ışığı ile gideriz.
Sancar Han: Teşekkür ederim, adın nedir bu arada ?
Haydut: Adım, Eren efendim.
Sancar Han: Peki Eren, sana güveniyorum.
Şafak vaktine yakın Eren Sancar Han'a bahsettiği tepenin ardında ufak bir ateş yaktı. Daha sonra sığınağa dönerek bağırıp çağırdı ''Saldırı var, saldırı var''
Herkes bir anda kalkarak yerinden fırladı ve tepenin ardına doğru gitmeye başladı. Eren'de bu sırada hızlıca koşarak Sancar Han'ı çözdü ve birlikte atların
bulunduğu bölgeye doğru koşmaya başladılar. İkiside atlara bindi ve oradan hızlıca uzaklaşmaya başladı. Fakat haydutlarda birisi bu olayı gördü ve bağırmaya
başladı ''Eren esiri kaçırıyor, ordalar, yakalayalım''. Dahada hızlanan Sancar Han ve Eren haydutlardan bir hayli uzaklaştıkdan sonra bir köye geldiler ve
burada saklandılar. Ertesi sabah Sancar Han ve Eren Reyvadin Şehri'ne doğru yol aldı.

Kral Harlaus Sancar Han'ın yokluğunu değerlendirmek için Reyvadin Şehri'ne bir ordu göndermişti. Sancar Han'ın orada bulunmamasında da kuvvet alan Kral Harlaus
Reyvadin Şehri ganimetini Sultan Hakim ile bölüşmeye söz vermişti. Sancar Han ve Eren'de şehre varmak üzereydiler, şehrin dışında düşman askerleri gören Sancar Han
şehre girmenin bir yolunu düşünmeye başladı, bu sırada Eren fikrini dile getirdi;
Eren: Efendim, arka saflarda bulunan askerlerden bir tanesini gece olunca sessizce öldürelim, daha sonra kıyafetlerini giyelim.
Sancar Han: Peki ya bizim askerler, onlar bizi öldürmek isteyeceklerdir. İçeri nasıl gireceğiz?
Eren: Üzerimizde normal kıyafetlerimiz olacak efendim. Gördüğüm kadarıyla arkada okçu askerler bulunuyor. Kıyafetleri diğer askerlere göre hafif olur. Gece şehre girdiğimizde kıyafetleri
çıkarırız.
Sancar Han: Peki, umarım bu plan işe yarar.
Sancar Han ve Eren bir köşede beklemeye koyuldular. Gece vakti oluncada arka saflarda olan askerlere doğru yavaşca ilerlediler. En arkada 4 asker bulunuyordu. Sancar Han'a durmasını söyleyen Eren
önden ilerledi ve yavaşca askerlere yaklaştı, fakat bir anda ayağı kaydı ve düştü. Ses ile askerler etrafa bakmaya başladılar. Sonra birden Eren'i gördüler ve doğruca üzerine doğru koştular. Eren
kendini bir anda toparladı ve ayağı kalktı. Gelen ilk askerin elinde kılıç vardı. Asker kılıcı Eren'in kafasına doğru salladı, Eren eğilerek bu hamleden kurtuldu. Eğildiği sırada askere bir yumruk attı,
asker eğilince dizi ile de vurdu. Gelen diğer askerin elinde ise kılıç yoktu. Asker Eren'e sertce yumruk attı. Bu yumruk bayağı sert olacak ki Eren hızlıca yere düştü ve kafasını bir taşa vurarak bayıldı.
Askerler Eren'i yerde sürükledi ve Kral Harlaus'un bulunduğu çadıra götürdü. Kral Harlaus'un ayakları önüne atıldı. Kral Harlaus;
Kral Harlaus: Kimsin sen?
Eren: Asıl siz kimsiniz? Ben bir kafirin ayakları önünde diz çökmem.
Bu laftan sonra orada bulunan herkes kahkaha attı. Kral Harlaus tahtından kalktı ve Eren'e yaklaştı, eğildi ve konuşmaya başladı;
Kral Harlaus: Sen bu diyarı tam bilmiyorsunuz herhalde. Burada sizin dininiz hakim değildir, olamazda. Gerçi dininiz nedir onu bile bilmiyorum ya.
Eren: Biz Allah'a inanarız.
Çadırdaki herkes bir an için sus pus oldu. Kral Harlaus sinirli bir şekilde orada bulunan askerin kılıcını aldı ve Eren'in boğazına dayadı.
Kral Harlasu: Bu diyarda kimse Allah'a inanmaz.
Eren: Ben inananlardanım.
Kral Harlaus: Öyle ise burada fazla yaşayamayacaksın.
Kral Harlaus onun esir edilmesini emretti. Bu sırada çadıra bir asker daha geldi. Sancar Han yakalanmıştı. Sancar Han'ı Kral Harlaus'un ayakları önüne attılar.
Bu sırada çadıra Sultan Hakim'de geldi. Sancar Han'ı yerde görünce biraz şaşırdı. Kral Harlaus Sultan Hakim'e;
Kral Harlaus: Onu öldürmeliyiz.
Sultan Hakim: En doğrusu bu olacaktır.
Kral Harlaus ölüm meleklerinin(cellat) getirilmesini emretti. Hızlıca bir ulak Dhrim Şehri'ne doğru yola çıktı. Sultan Hakim ve ordusu Reyvadin Şehri kuşatmasını devam ettiriyordu, Kral Harlaus ve orudus
ise Sancar Han'ı öldürmek için Dhrim Şehri'ne doğru yola çıkmıştı. Reyvadin Şehri 4 saat içinde düştü. Bu sırada cellatlar Kral Harlaus'un ordusuna getirilmişti. Akşam vaktiydi. Kral Harlaus sabah olmasını beklemeye karar verdi.
Sancar Han esirler ile aynı yere götürüldü. Eren'i gördü ve aralarında şu konuşma geçti;
Sancar Han: Beni öldürecekler.
Eren: Efendim, buradan kurtulacağız.
O sırada söze orada bulunanlardan birisi atıldı ve;
Esir: Arkamdaki taş oldukca sivri. Onunla ipi kesebilirim fakat uzakta. Ayağının yardımı ile onu bana doğru gönderebilir misin?
Eren ayağı ile taşı adama doğru yolladı. Adma önce ellerindeki ipten kurtuldu, sonra ayaklarındaki. Daha sonra Eren'i çözdü, oda Sancar Han'ı.
Büyük bir titizlikle hazırlandılar. Şafak vakti Sancar Han'ı almaya gelen askerler onu orada bulamayınca doğruca Kral Harlaus'un huzuruna çıktılar ve durumu anlattılar. Kral Harlaus ''Derhal bulun onu'' diye bağırdı çağırdı.
Kaçmakta olan ikili şehre girmek üzereydi, okculardan birisi okunu aldı ve biraz koşarak durdu, ardından nişan alarak Eren'e doğru fırlattı...
 
Back
Top Bottom