Warhammer 40.000 Lore/Oyun/FRP/RP/Kitap

Users who are viewing this thread

Status
Not open for further replies.
Evet beyler burada meraklısı olursa W40K'i tartışıp değerlendirip eğleneceğiz :smile:

İlk konu: Sizce gelecekte Blood Ravens'a nolcak,Dark Eldar nerde kaldı Necronları görücekmiyiz?

Bu arada bilgisi olmayana biraz Lore:

(Irklar hakkında bol bilgi ve geçmiş olayları anlatır.

41. Binyıl...
Bütün Samanyolu galaksisine yayılmış olan İnsan İmparatorluğunun dört bir yanı düşmanlarla
sarılmış. Her yer karmaşa ve karanlık içinde. İmparator, eski ışıltısını kaybeden insan
medeniyetinin merkezi Terra üzerinde “Altın Taht” denilen yaşam destek ünitesinde sonsuz
görünen bir uyku halinde ve İmparatorluğu 10000 yıldır dünya üzerindeki bürokrasi ve
İmparator’u tanrı olarak benimseyen din adamları yönetiyor.

Her insan erkek, kadın ve çocuk mağlubiyetimizin iki potansiyel anahtarını üstünde taşır: Her
an mutasyona uğrayabilecek genler ve her an inancını kaybedecek ruhlar. Mutantlar izlerini
dışlarında, kafirler ise içlerinde taşır. Hiç kimseye güvenme! Herkesten şüphe et ve en ufak
şüpheni engizisyona bildir. İmparator’un gücüne güven ve her zaman bu iki düşmana karşı
tetikte ol. Bu sayede kendini ve insanlığı kurtarabilirsin!
Nundea maden kolonisinde bir engizisyon broşürü (38. Binyıl civarı)


Merhaba arkadaşlar, daha önce de yazdığım gibi bundan sonra Warhammer 40000 ve Fantasy
masaüstü minyatür savaş oyunlarını tanıtmak için yazılar yazacağım. Bu ilk Warhammer
40000 yazımda size oyunun hikayesini özet olarak geçip ırkları anlatacağım.
Warhammer Fantasy ve 40000’in yurt dışındaki popülerliğine ve rakiplerinin arasında sıyrılıp
kendi alanlarında lider konuma gelmelerinin sebeplerine bakarsak, en önemli sebep olarak
geniş bir arkaplan materyalinin varlığını görürürüz. Yani bu iki oyun sadece minyatürlerle
değil aynı zamanda kitaplar, posterler, çizgi romanlar ve internet siteleriyle desteklenen bir
arka plan sayesinde bu kadar gelişip sevilmiştir.

İnsan İmparatorluğunun Orduları ve Hikayesi
Warhammer 40000 dünyasının temel aldığı dünya günümüz dünyasıdır. Hikayemiz M.Ö.
8000li yıllarda Anadolu’da başlar.
Çok büyük büyülü güçlere sahip olan ve bu güçleri evrenimize paralel olan warp evreninden
çeken insan şamanları warp içinde büyüyen bir karanlık keşfederler. Bu karanlığın kaynağı
evrendeki insan ve diğer akıllı canlıların korkuları, istekleri ve nefretleri gibi duygusal
zayıflıklarıdır. Bu karanlık bir süre sonra bütün warp’ı kaplar ve ilk kaos tanrıları ile beraber
warp evreninde yaşayan şeytanlar doğar.
Kan dökme ve yok etme isteğinden kan tanrısı Khorne, çürümüşlükten ve korkulardan
hastalık ve çürüme tanrısı Nurgle, büyü ve güç isteğinden değişim ve büyü tanrısı Tzeentch
doğar. Bunlara sonradan her türlü aşırılıkların ve doyumsuz zevklerin tanrısı Slaanesh de
katılacaktır.
Artık warp evreninden güç çekmek zorlaşmış ve bu evrenle bağlantı kuran büyücü ve
şamanlar kaos tanrılarının etkisine girmeye başlamışlardır. Bu gidişata dur demek için insan
şamanları toplanarak yetenek ve güçlerini tek bir beden ve ruhta birleştirirler. İşte MÖ. 2000
yıllarında imparatorun doğuş hikayesi böyledir.
İmparator gelmiş geçmiş en büyük bedensel ve ruhsal özelliklere sahip olan insan olarak
insanlığın ona ihtiyaç duyacağı bir gelecekte uyanmak üzere binlerce yıllık bir uykuya dalar.
Bu arada insanlık binlerce yıllık bir süreçte büyük bir gelişim geçirerek bütün galaksiyi ele
geçirecek bir medeniyet haline gelir. Bu süreçte en önemli şeylerden biri warp üzerinden
ulaşımdır. Warp evrenimize paralel bir yer olmasına rağmen ruhsal bir evren olduğundan
bizim evrenmizdeki fizik kuralları warp içerisinde işlemez. Bu da özel olarak geliştirilen warp
motorları ve warp’ın tehlikeli ortamında yön bulma kabiliyeti olan psişik gemi kaptanları ile
çok uzak mesafeleri kabul edilebilir sürelerde (1 hafta – 1 yıl) katedebilmeyi sağlar.
İşte bu yolları kullanan insanlık medeniyetini geliştirirken, kendini kendi yaptığı yapay
zekalarla şavaşır halde bulur. Savaşı büyük kayıplarla kazanan insanlık kendi içinde
parçalanır ve o sırada yoğunlaşan warp fırtınaları yüzünden izole olur.
Bazı gezegenler mağara adamı seviyesine dönecek kadar büyük bir yıkım yaşarken, bazıları
da teknolojiye karşı özel bir fobi geliştirir ve “Makina Ruhları”nın varlığına inanmaya başlar.
Bu yüzden insanlık teknolojiyi ve innovasyonu unutup yavaş yavaş karanlığa gömülür.
Örnek: Makina ruhlarını biraz açmak gerekirse, en basit mekanik aletlerden en karmaşık
bilgisayarlara kadar bütün aletlerin içinde yaşadığına inanılan ve o aletin çalışması için
kendisine gereken saygının ve ilginin gösterilmesini talep eden ruhani varlıklardır.
Mesela, eğer siz makinalı tüfeğinizin temizliğini ve duasını düzenli yapmazsanız, makina
rahibinin yazdığı muskayı makinalı tüfeğin üstüne yapıştırmazsanız, içindeki ruh size kızar ve
savaşın ortasında kitlenerek sizi cezalandırır.
Ayrıca makina rahipleri denilen ve teknolojiye saplantılı olan insanlar 40000 yılının
tamircileridir. Onlar aslında araçları tamir etmezler, sadece makina ruhlarının acısını
dindirirler. Makina rahipleri eski teknolojileri ve bu teknolojilerle yapılacak cihazların
üretim bilgilerini kutsal kitap ezberler gibi ezberler ve bunları gerektiği yerlerde kullanırlar.

İşte bu karanlığın içinde 30. Binyıl civarında İmparator uyanır. Önce geçmişten kalma yüksek
teknoloji silahlarla savaşan barbar krallıklarını birleştirir ve insan teknolojisinin merkezi olan
Mars ve Ay’ı ele geçirir. Buradaki laboratuarlarda geleceğin askerleri olan “Space
Marine”lerin üretimine İmparatorun kendi genleri kullanılarak başlanır.
İmparator Space Marine birliklerinin her birinin genetik altyapısını oluşturmak ve o birliğe
liderlik etmesi için kendi genlerinden 20 “Primarch” oluşturur. Bu arada bu oluşumun kendi
işlerini bozacağını fark eden kaos tanrıları bu 20 primarch’ı yok etmek için yaptıkları büyü
çalışmaz ve primarchlar uzaydaki değişik gezegenlere saçılır.
İmparator elindeki Space Marine birliklerini yanına alarak insan dünyalarını tekrar ele
geçirmek ve kayıp Primarchları bulmak üzere “Büyük Sefer”e çıkar ve yıllarca süren savaşlar
sonucunda imparatorluk kurulur.
Bu arada kayıp Primarch’lar teker teker bulunmakta ve Space Marine lejyonlarının başına
geçirilmektedir. Bu Primarchların arasında en beceriklisi ve en zekisi olan Horus babası olan
İmparator tarafından “Büyük Sefer”in başına geçirilir ve imparator imparatorluğunun
altyapısını kurmak için Terra’ya geri döner.
Savaşın galaksi çapında genişlemesi ne kadar etkili olursa olsunlar Space Marine Lejyonlarını
sayı açısından düşük kalmalarına ve gittikçe dağılarak etkisiz olmalarına yol açmaya başlar.
Bu yüzden ele geçirilen dünyalardan toplanan sıradan insan askerler ile ileride imparatorluk
ordusunun bel kemiğini oluşturacak İmparatorluk Muhafızları (İmperial Guard) kurulur.
Genişleyen imparatorluğu korumak için Space Marine birlikleri yetmeyince Imperial Guard
kurulur.

Bu arada Primarchlar arasında ufak çekişmeler, kıskançlıklar ve gerilimler yaşanmaktadır.
Bazı Primarchların zayıflıklarından ve hırslarından faydalanan kaos tanrıları onlarla gizlice
anlaşma yapar ve bağlılıklarına karşılık hayallerinin ötesinde güçler vaadederler.
Kaos tanrılarının etkisine giren lejyonlar Horus önderliğinde İmparator’a karşı isyan eder ve
genç imparatorluğun içinde büyük bir iç savaş patlak verir. Bütün imparatorluk içerisinde
Lejyonlar ve Muhafızlar birbirleri ile savaşırken Horus akıllıca bir taktikle İmparatoru yanıltır
ve Terra üzerindeki imparatorluk sarayını kuşatır. Milyarlarca insanın ölümüne sebep olan
büyük bir savaştan sonra Horus imparator tarafından öldürülür ve kaos orduları Warp evreni
ile bizim evrenimizin iç içe geçtiği yer olan ve kaos tanrılarına ev sahipliği yapan “Eye of
Terror” bölgesine geri çekilerek binlerce yıllık savaşlarını oradan sürdürmeye devam ederler.

Bu arada Horus’u yenen İmparator savaşta ağır yaralanmıştır ve kendisine sadık kalan
primarchlara bir yaşam destek ünitesi yapma emri verir. İmparator’un emirleri doğrultusunda
Altın Taht yapılır, bedeni bu özel makinanın içine konur ve iyileşeceği gün beklenmeye
başlanır.
Yeni bir Space Marine (SM) isyanı olasılığını sıfıra indirmek isteyen imparatorluk
primarchları Codex Astartes isimli kitabı yazarlar. Bu kitapta yeni space marine birliklerinin
kuruluşunda temel alınacak kurallar yazılıdır. Buna göre:
- Bir seferde çok sayıda SM askerinin kaosa geçme ihtimaline karşı bütün SM birlikleri 1000
asker ile sınırlanır.
- SM birliklerine askeri organizasyonlar konusunda standartlar konur ve sınırlamalar getirilir.
- SM birliklerinin taktiksel olarak etkinliğini arttırmak için eğitim yöntemleri belirtilir.
Bütün yeni SM birlikleri bu kitaptaki kuralları kullansa da bazı eski birlikler kitabın
yazılışından önce de varoldukları için eski sistemlerini değiştirmeye ihtiyaç duymazlar.
Yıllar içerisinde İmparator bir tanrı olarak kabul edilmeye başlanır ve bu inanç birkaç ufak iç
mücadeleden sonra bir devlet dini haline gelir. Gittikçe artan kaos ve mutasyon tehlikesine
karşı da engizisyon kurulur. Engizisyona bağlı ilk ordu olan Şeytan Avcıları (Daemonhunters)
engizisyon görevlilerinden ve hepsi psişik özelliklere sahip olan “Grey Knight” space marine birliklerinden oluşur.

Binlerce yıl içerisinde gittikçe oturan imparatorluk düzeni 35. Binyılda yeni bir iç savaş ile
çalkalanır. Bu savaş sırasında engizisyon kuvvetlerine kadınlar da katılır ve “Sisters of Battle”
birlikleri kurulur. Bu birlikler ileride engizisyon tarafından özel olarak kurulan “Cadı
Avcıları” ordusuna katılırlar.

ORKLAR

Orklar binlerce yıl önce tarihten silinmiş bir ırk tarafından geliştirilen bir çeşit biyolojik
silahtır ve büyük ihtimalle bu ırkın düşmanlarına karşı kullanılamadan kontrolden çıkıp bu
ırkı tarihten silmiştir.
Orklar iri yapılı, yeşil renkli, güçlü ve dayanıklı canlılardır ve tek yaşama amaçları
savaşmaktır. Orklar savaştıkça vücutlarının salgıladığı hormonlar sayesinde irileşir ve daha
güçlü hale gelirler. Klanlar halinde yaşayan orklar cinsiyetsizdir ve sporla ürerler. Klan içinde
kimin sözünün geçtiği “Biggest iz da Boss” (En büyüğümüz patron olur) kuralı ile belirlenir.
Orklar her şartta savaşabilmek için üretilmiş olduklarından genlerine bazı içgüdüsel
yetenekler kodlanmıştır. Birçok ork çeşitli silahları üretmek için gerekli malzemeyi bulmayı,
işlemeyi ve silahı üretmeyi içgüdüsel olarak bilir.
Ayrıca Mekboyz denilen bazı orklar içgüdüsel olarak koruma kalkanı, ışınlanma cihazı, tank
ve hatta uzay gemisi(!) yapımını bilir ve klanına bu şeyleri üreterek katkıda bulunur.
Orklar vücut büyüklükleri ile doğru orantılı olarak “Waaargh!” denilen bir enerji yayarlar ve
bir ortamda bu enerjinin fazla olması orkları daha güçlü ve moralli savaşçılar haline getirir.
Ayrıca bütün orklar birbirlerinin yaydığı waargh enerjilerini hisseder ve kimin patron
olduğunu (Yani kimin büyük olduğunu) genelde bu yolla anlarlar.
Orklar bütün uzayı domine edebilecek bir güç olmalarına rağmen içlerindeki savaşma
duygusunu çoğu kez durduramayıp birbirlerine girerler. Ancak tarihe geçmeyi başarmış bazı
ork patronları büyük bir ork güruhunu etraflarına toplamış ve oluşan waargh enerjisini diğer
ırklar üzerine yönlendirerek büyük seferler düzenlemişlerdir.

TYRANID

Tyranidler: Evrimin Çocukları
Tyranidler galaksiden galaksiye atlayıp karşılaştığı bütün yaşam formlarını asimile eden ve
“Hive Mind” adı verilen psişik bir varlık tarafından kontrol edilen yaratık sürüsüdür.
Tyranidler işgalleri sırasında kendilerini zorlayan her canlı türüne karşı hızlı bir evrimle
adapte olmuş ve karşılaştıkları birçok farklı silah türünün biyolojik alternatiflerini
geliştirmişlerdir.
Tyranidler Andromeda galaksisi içindeki bütün yaşamı yok ettikten sonra Samanyoluna
geçmeye başlamış ve burada birçok yeni ırkla karşılaşarak 40000 yılının karmaşası içine
karışmışlardır.
Tyranid orduları Hive Mind’ın emirlerini ileten büyük yaratıklar ve o emirler üzerinden
hareket eden küçük yaratıklardan oluşur. Menzilli silahları etkili olsa da tyranidlerin asıl gücü
yakın dövüşte ortaya çıkar. Oyundaki bütün ırklardan daha yüksek çeviklik ve yakın dövüş
yeteneğine sahip olan tyranid üniteleri komutanlarının yeteneklerine bağlı olarak düşmanları
daha ne olduğunu anlayamadan onları salçaya çevirebilir veya düşmanlarına koşarken yağan
mermi yağmuru altında raid sıkılmış sineklere dönebilirler.

TAU

Tau geçmişi topu topu 2000 yıl olan ve insana kısmen benzeyen zeki bir canlı türüdür. Tau
toplumları simgeleri 5 element (Ateş, Hava, Su, Toprak, Ruh) olan 5 sosyal sınıftan oluşurlar
ve her sosyal sınıfın toplumdaki görevi farklıdır.
Taular yüksek teknolojiye sahip bir ırk olarak ordularını genelde uzun menzilli ve güçlü
silahlar ve mechalar üzerine kurarlar. Teknolojilerinin her problemi çözebileceği inancı
Tauları büyü ve psişik güçlerden (ve doğal olarak Warp yolculuğu teknolojisinden) mahrum
bırakır. Ayrıca narin vücutlara sahip olduklarından ve yakın dövüşü barbarlık olarak
gördüklerinden yakın dövüş üzerine uzmanlaşmazlar ve birçok ordu tarafından yakın dövüşte
çok rahat mağlup edilebilirler.
Taular “Greater Good” denilen bir ideolojiye inanırlar. Bu inanışa göre evrendeki bütün zeki
canlılar “Greater Good” altında toplanıp birlikte daha iyi bir gelecek için çalışabilirler. Bu
ideoloji sayesinde Taular gelişen imparatorluklarına ve ordularına farklı ırklardan (insan
dahil) birçok farklı tipte asker ve araç katmışlardır.
Taular adeta animelerden fırlamış zırh, silah ve araçları ile 40000 dünyasının sterotip
teknoloji delisi ırk ihtiyacını karşılar ve kendilerine has bir fan grupları vardır.

ELDAR

Eldar medeniyeti 40000 yılında eski görkem ve ihtişamının sadece zayıf bir ışıltısı halindedir.
Eldarlar bir zamanlar bütün uzayı hakimiyetleri altına almalarını sağlayan teknolojiler ve
yüksek psişik potansiyelleri kaybetmiş ve en büyük düşmanları olan kaos tanrılarının
gazabından kurtulmak için craftworld denilen yapay dünyalara hapsolmuşlardır.
Eldarlar daha önce anlatılan warp yolculuğu yerine “Webway” denilen ve warp üzerinden
güvenli yollarla birbirine açılan boyut kapılarını kullanırlar.
Eldarların düşüşü on bin sene önceye ve tam imparatorun uyanışının öncesine rastlar: Bütün
büyük düşmanlarını yenen ve kendilerinden daha zayıf medeniyetleri umursamadan
medeniyetlerini mükemmellik noktasına getirmeye çalışan Eldar halkı bir yandan bilim ve
sanatta mükemmelleşmeye uğraşırken bir yandan ruhsal yönlerini de doyuracak zevkler
peşinde koşuyorlardı. Bir süre sonra bu ruhsal arayışlar her türlü duyguyu uçlarda yaşama ve
her türlü sapıklıktan haz alma şekline dönüşür ve Eldarların psişik yetenekleri ile birleşen bu
yoğun duygu ve istekler bir süre sonra warp içinde bozulmalar yaratmaya başlar.
Düşüş
Warp evreninin dengesini bozan bu psişik titreşimler dejenerasyoun tepeye çıktığı bir vakit
warpta büyük bir patlama oluşturur ve en genç Kaos tanrısı olan Slaanesh bu patlamada
Eldarların büyük bir çoğunluğunun ruh enerjisini emerek doğar. Bu patlama sayesinde bütün
galaksiye yayılmış warp fırtınaları “Eye of Terror” denilen bölgeye toplanır ve gerçek evren
ile warp evreninin birbirine geçtiği bir yer oluşur.
Not: Bu patlama ile insan kolonileri arası ulaşım tekrar açılmış ve İnsan İmparatorluğu
fırtınasız bir Warp ortamında işgallerini rahatça yürütmüştür.
Patlamadan sonra Eldar nüfusunun büyük bir kısmı anında ölmüş, kalanların bir kısmı çıldırıp
birbirleri ile savaşırken kalan ufak kısım ikiye ayrılmıştır:
1. Craftworld Eldar: Patlamadan sağlam çıkabilen Eldarların bir kısmı Slaanesh’in
ruhlarını hala emmeye devam ettiğini farkedip Craftworld denilen yapay dünyalar
oluşturmuş ve bu dünyalara Eldarların ruhlarını korumalarını sağlayan psişik bir
savunma sistemi yerleştirmişlerdir. Craftworldlerde yaşayan Eldarlar kendilerini Kaos
ile savaşmaya ve geçmişte yaptıkları hataları tekrarlamamaya adamışlardır.
2. Dark Eldar: Patlamadan kaçan bazı Eldar tarikatleri, webway üzerinde Commoragh
adlı bir şehir kurmuş ve düşüşten önceki sapık hayatlarına devam etmişlerdi.
Slaanesh’in onların ruhlarını emmeye devam etitklerini farkedince ruhlarını korumak
yerine emilen ruhlarını yerine tamamlayacak yeni ruhlar emmeye çalıştılar ve bunun
için diğer ırkların hiç beklemedikleri anlarda onlara saldırıp ruhlarını emmek üzere
köle toplamaya başladılar. Zamanla Dark Eldar savaş stili hız ve yağmacılık üzerine
oturdu. Dark Eldarlar zamanla esirlerine yaptıkları muamele ile ünlendiler ve
“Gerekirse kendini öldür ama Dark Eldar’a esir düşme” lafı büyün galakside yayıldı.

Eldarlar hakkında oyuncular arasında yaygın bir “Uzaya çıkmış Elf” geyiği yapılsa da arka
plan ve psikoloji açısından fantastik dünya Elfleri ile 40K Eldarları arasında ciddi farklar
vardır. Şu aralar yenilenme aşamasında olan bu iki orduya başlamak isteyen arkadaşların biraz
beklemelerini öneririm.

NECRON

Milyonlarca yıl önce teknolojilerini ve medeniyetlerini mükemmelliğe ulaştıdıklarını düşünen
“Necrontyr”ların yenemediği tek şey kalmıştı: Ölüm...
Yüzyıllarca uğraşmalarına rağmen zayıf bedenlerinin zamanın yıkımına karşı koymasını
engelleyemeyen Necrontyr medeniyeti bir gün çok önemli bir buluş yapar: Bazı yıldızlara
yapışık bir biçimde duran ve güç açlığı içerisinde o yıldızların yaydığı enerjiyi emen C’TAN
adı verilen varlıklar onlara sonsuz yaşam vaadeder.
C’TANlar ruhlar hakkında çok az bilgisi olan Necrontyrlara ruhlarını makinalardan oluşan
bedenlere transfer etmeyi ve bu sayede ölümsüzlük kazanmayı öğretir. Öğrendikleri şey
karşısında şaşkına dönen Necrontyrlar hemen kendilerine ölümsüz metal bedenler hazırlar ve
içlerine girerler. Bilmedikleri şey aldatılmış oldukları ve ruhlarının büyük bir bölümünün bu
sayede C’TANlar tarafından emildiğidir. Üstüne üstlük C’TANlar necronları köleleri haline
getirmiş ve uzaydaki diğer canlıların ruhlarını emmek için savaşmaya yollamıştır. Bir süre
sonra ruhu emilecek çok fazla canlı kalmayınca yaşamın tekrar yeşermesi için bütün necronlar
çeşitli gezegenlerde toprağın altında uyumaya bırakılır.
41. binyılda uyanan belli başlı necron kuvvetleri düşman ayırt etmeden tanrıları için
savaşmaya ve ruh toplamaya tekrar başlarlar. Warp ile en ufak bir ilgileri olmayan necronlar
aynı zamanda warpta yaşayan şeytanlarla da zamanla düşman oldular.
Necron orduları her işe yarayan ve aşırı dayanıklı (ve öldükten sonra tekrar ayağa kalkabilen)
metal askerlerden oluşur ve ünite çeşidi çok azdır. Her ünite her işte kullanılabileceği için
yeni başlayan oyuncular için idealken, deneyimli oyuncular arasında taktiksel çeşitlilikten
yoksun olduğu için sevilmeyen bir ordudur.

KAOS

İmparatorluktan ayrılan 9 Space Marine lejyonu savaşı kaybettikten sonra “Eye of Terror”
bölgesine çekilir. Burada kaos tanrılarının onlara verdiği yeni güçlerin e ölümsüzlüğün tadını
çıkaran isyancılar vakit vakit imparatorluğa saldırarak intikamlarını almaya çalışırlar.
Kaos orduları standart Space Marine ordularının büyücüler, şeytanlar ve mutasyonlarla
güçlendirilmiş halidir. Kaos askerleri isyan ettikleri vakit Space Marinelerde ortak olarak
bulunan korkusuzluk özelliklerini kaybettiklerinden disiplinleri biraz daha azdır ama bu
onların savaştan nadiren kaçtıkları gerçeğini değiştirmez.
Kaos ordularının problemlerinden biri askerlerinin çok fazla özelliğe sahip olmalarından
dolayı puanlarının yüksek olması ve eşit puanda savaşa başlayan iki ordudan kaos olan tarafın
genelde sayıca daha az olmasıdır.
Bir kaos ordusu dört kaos tanrısından birine adanabileceği gibi bütün kaos tanrıları ve
şeytanlarına eşit derecede tapabilir. Ordunuzun kökeninin hangi eski Space Marine lejyonuna
dayandığı ve hangi kaos tanrısına taptığınıza göre askerlerinizin özellikleri değişecektir.

Bu yazıda kullanılan Warhammer 40000 materyalinin hepsi Games Workshop şirketinin
telif hakkı alınmış fikir eseridir ve parasal olmayan bir amaçla telif hakkı kanunlarına
uyularak konulmuştur.

Yazı Alıntıdır.
 
Status
Not open for further replies.
Back
Top Bottom