Siyasi İdeoloji ve Gündem Tartışma

Cumhurbaşkanı Adayım

  • Recep Tayyip Erdoğan

    Votes: 0 0.0%
  • Muharrem İnce

    Votes: 1 7.1%
  • Kemal Kılıçdaroğlu

    Votes: 9 64.3%
  • Sinan Oğan

    Votes: 4 28.6%

  • Total voters
    14
  • Poll closed .

Users who are viewing this thread

ErkutErdem said:
Toplumları güçlendiren daha doğrusu kafa yapılarını değiştiren şey zor durumda kalmaktır. Hayatının tehlikede olmasıdır. Anadolu'ya yerleşen Türklerin başına tarihte belki iki defa gelmiştir. Birincisi Moğol istilası (Tasavvuf akımının güçlenmesindeki en güçlü unsur) İkincisi Kurtuluş savaşı öncesi istila durumu. Bu iki durumdan da kurtuluş sağlam bir otorite ile gerçekleştiği için ve uzun yıllar otoriteyle yönetilen insanlar olduğumuz için üstüne buna İslamiyetin biat kültürünü eklersek insanlarımızın azınlığa ve azınlık dinlere düşman ve dinci, monarşi kadar otorite tek adam rejimine aşık olmalarına şaşırmamak lazım. Anadoluda etkin ve güçlü ırk olarak kalmak Türklere yaramadı.

Amerikanın kişisel haklar bağımlılığı, din özgürlüğü, yasama-yargı-yürütme organlarının eşit güçlere sahip olmasının sebeplerine bakalım birde.
-Yıllarca ezilmiş baskı görmüş insanların göçleriyle kurulmaları.
-Katolik-Protestan savaşları sırasında ve sonrasında çok kayıp vermeleri. JFK Amerikadaki ilk Katolik başkandır ve aynı zamanda televizyonda yayınlanan ilk başkanlık tartışması JFK ve Nixon arasında gerçekleşmiştir. Bu yayın olmasaydı JFK yerine Nixon seçilirdi.
-İngiliz emperyalizmi ve monarşisi ile aralarında geçen münasebet. Amerika ilk kurulacağı zaman (Amerikan bağımsızlık savaşı sonraları) Eyalet ve Federal hükümet ilişkisini dengelemekte çok zorlandılar. Bakın adamlar şuraya Amasya diyelim sınırı şu olsun denilen bir olayla eyalet yapmadılar. Oraya gidip yerleşen insanlar kendi eyaletlerini, hükümet yapılarını kurdular ve bunu Batı Genişlemesi (Westward Expansion) sırasında da gerçekleştirdiler, buna aykırı üç örnek verecek olursam Hawaii monarşisinin yıkılıp eyalete dönüştürülmesi, Alaskanın alınması, ve Amerikan-Meksika savaşı sırasında ele geçirilen halihazırda nüfusu ve eyalet yapısı olan yerler (Texas, Tek Yıldız Cumhuriyeti). İlk kurulumda 13 eyaleti yönetecek bir hükümet kurma çabaları ilk başta başarısız oldu. Articles of Confederation dedikleri bir deneme var. Yine kurulduktan sonra sıkıntılar yaşadılar. Ünlü bir Viski isyanları vardır. Viski üreten insanlar "E biz vergi vermeyelim diye savaşıp bağımsızlık kazandık niye vergi veriyoruz" (Bütünün halkın milis kuvveti olarak savaştığını ve herkesin gerek avlanmak, gerek korunma amaçlı silah sahibi olduğunu unutmayalım) diyerek silahlandılar. George Washington atının üstüne binip "İsyanı bastırmaya gidiyorum, gelmek isteyen katılsın" diyerek bölgeye intikal etmiştir ve kendisine yolculuğu süresince 13 bin kişi katılmıştır. Şahsen Atatürk ile çok benzer yanları var rahmetlinin.
-Bilimsel gelişmelerle oluşan dinden uzaklaşmayı engellemek için yapılan bir Great Awakening vardır ki sorma zaten. Belki günümüzdeki "pazar günü kiliseye gidiyor muyuz komşu?" kültürünü oluşturan durumdur.

Edit: Bu Amerikan kafa yapısı 250-300 yılda oluşan bir yapı. Biz 1000 yıla yakın süredir Anadoludayız. Almanların Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğundan kalma prenslik kafa yapısının oluşturduğu federalist görüşlerine bakın birde. Bayernde doğup Dortmund'u tutan yoktur. Yada tam tersi. Bremenden öğrenci gelmişti bizim okula hani Bremen Almanyadaki en küçük eyalet gibi bir şey ve adamlar komple Yeşil-Beyaz giyiniyordu ve Werder Bremen harici bir takım tutmaları söz konusu bile değildi. Bunu bizim İstanbuldan bir padişahlıkla yönetilip üç istanbul takımının ülkedeki futbol hayranlarının %90ından fazla etmesiyle kıyaslayın birde. Trabzonun dördüncü takım olması ile Pontus Rum İmparatorluğu arasında da ilişki kurulur. Eyalet kavramları Almanya ve Amerika için özgürlük sunuyor ve olumlu kavramlar. Ancak tarihinde eyalet usulünü sadece totaliter rejimlerde kullanmış olan Osmanlı ve İspanya gibi yerlerde gayet olumsuz kavram (Falangist İspanya sırasında bayağı çekti İspanyollar) ironiktir İspanya federasyon olmasına rağmen federasyondan ziyade cumhuriyet olarak tanımlıyor kendini, etkilerini görebiliyoruz katolonyaya kaydılar adamlar, yedikleri baskı uyguladıkları baskıya dönüşüyor. Türkiyede ben şahsen eyalet yapısı isterim. Deniz kıyısının içinde bulunduğu Balıkesirden Muğlaya kadar giden. İzmir gibi Türkiye Cumhuriyetinden daha iyi ekonomik puanı olacak bir eyalet, eyalet yasaları, eyaletler arası rekabetleşme, eyalet düzenlemeleri , festivalleri. O kadar sıkıştırılmış ve karışık bir bölgeyi aynı kurallarla yönetmeye çalışıyoruz ki. Hayır bir yanda rakı içmeyene kız vermeye trakya, misafirlere ikram için litrelerce şarap yapan aleviler, diğer yanda oğlu ağzına alkol alsa evlatlıktan reddedecek konya (çitoz sana bakıyom) bunların hepsini aynı kurallarla yönetirsin eyvallah yasa sonuçta. Ama kültürsel olaylar ve etkinlikler sırasında sıçıyorsun.
Güzel yazı. Benim aklıma takılan Amerikan etkisinden önce oldukça içine kapanık, ataerkil, baskıcı, biatçı ve kolektivist bir kültüre sahip olan Japonya, Kore gibi ülkeler nasıl bu kadar hızlı liberalleşti? Kafa yapılarının degişmesi için illa 200-300 yıl mı gerekli? Yoksa düzgün bir toplum mühendislik ile kısa sürede bu insanların algısı değiştirilebilir mi? Bir zamanlar chp'nin kalesi olan Kayseri'nin tam tersi istikamete kayıp akp'nin kalesi haline gelmesi gibi.
 
+ErkutErdem
+Thatcherist

Bu halkta bırak Moğol istilasını hatırlayacak kadar hafızayı şurada dünü hatırlasalar bugün çok daha iyi bir konumda olurduk.
Bence çok kafanızı yormayın böyle işte buralar  :lol:
 
Din güncellemesi?  :eek:

https://twitter.com/yirmidorttv/status/971730857474928641

Üşenenler için not: Erdoğan İslamın güncellenmesi gerektiğini söylemiş.
 
t.A.T.u. said:
Din güncellemesi?  :eek:

https://twitter.com/yirmidorttv/status/971730857474928641

Üşenenler için not: Erdoğan İslamın güncellenmesi gerektiğini söylemiş.

481

Suudi Kralı aynısını dediğinde halk ayaklanmıştı. Kısacası bu tamamen fake.
 
t.A.T.u. said:
Din güncellemesi?  :eek:

https://twitter.com/yirmidorttv/status/971730857474928641

Üşenenler için not: Erdoğan İslamın güncellenmesi gerektiğini söylemiş.
Zaten güncelleniyor ki. Şimdi niye kitapta yazan kuralları tamamen uygulamıyoruz. Mesela bugün çok güzel oturdu. Dünya kadınlar günü. Herkes peygamberin sözünü paylaşıyor. Gelen kitapta 2 kadın şahitliği 1 erkeğe eşit. Cariye olarak (köle) yaşıyorlar ve mirastan eşit pay alamıyorlar. Bugün bu kurallarla yaşayalım o zaman. Erkek toplumunun işine gelir. Erkeklerin kadını dövme yetkisi bile var. Hepsi kitapta yazıyor. Bu kurallar uygunlanırdı eğer güncellenmese. Gerçi güncellenmedi sadece insanlar görmezden geliyor. Kitabın yarısını yok sayıp yarısını uyguluyorlar. Müslümansan Kuran'ı yaşarsın. İşine gelenle değil.
 
Dinlerin zamanla değiştiği zaten bilinen bir şey ama bunu kitleleri "tek ve değişmez" olan bir kitap ile peşine takan, fanatik bir Müslüman söylemleri yapan birinin dile getirmesi absürt değil mi? Seçmeninin yüzde 99.9'u (sözde)muhafazakar İslamcı olan parti başkanı bunu söyleyebilecek kadar cüretkarlaştı mı gerçekten? Söylediği şey gerçek dünya için doğru bir şey ama kendi inançları penceresinden bakacak olursak Allah'a şirk koşmak oluyor. Başka biri söylemiş olsa kesinlikle lince uğrayacağı bir gerçek. Ama Erdoğan söyleyince alkışlanıyor. Gerçi o tarafın bunu anlayabileceğini sanmıyorum hafızaları 3 saniye olduğundan.
 
Thatcherist said:
ErkutErdem said:
Toplumları güçlendiren daha doğrusu kafa yapılarını değiştiren şey zor durumda kalmaktır. Hayatının tehlikede olmasıdır. Anadolu'ya yerleşen Türklerin başına tarihte belki iki defa gelmiştir. Birincisi Moğol istilası (Tasavvuf akımının güçlenmesindeki en güçlü unsur) İkincisi Kurtuluş savaşı öncesi istila durumu. Bu iki durumdan da kurtuluş sağlam bir otorite ile gerçekleştiği için ve uzun yıllar otoriteyle yönetilen insanlar olduğumuz için üstüne buna İslamiyetin biat kültürünü eklersek insanlarımızın azınlığa ve azınlık dinlere düşman ve dinci, monarşi kadar otorite tek adam rejimine aşık olmalarına şaşırmamak lazım. Anadoluda etkin ve güçlü ırk olarak kalmak Türklere yaramadı.

Amerikanın kişisel haklar bağımlılığı, din özgürlüğü, yasama-yargı-yürütme organlarının eşit güçlere sahip olmasının sebeplerine bakalım birde.
-Yıllarca ezilmiş baskı görmüş insanların göçleriyle kurulmaları.
-Katolik-Protestan savaşları sırasında ve sonrasında çok kayıp vermeleri. JFK Amerikadaki ilk Katolik başkandır ve aynı zamanda televizyonda yayınlanan ilk başkanlık tartışması JFK ve Nixon arasında gerçekleşmiştir. Bu yayın olmasaydı JFK yerine Nixon seçilirdi.
-İngiliz emperyalizmi ve monarşisi ile aralarında geçen münasebet. Amerika ilk kurulacağı zaman (Amerikan bağımsızlık savaşı sonraları) Eyalet ve Federal hükümet ilişkisini dengelemekte çok zorlandılar. Bakın adamlar şuraya Amasya diyelim sınırı şu olsun denilen bir olayla eyalet yapmadılar. Oraya gidip yerleşen insanlar kendi eyaletlerini, hükümet yapılarını kurdular ve bunu Batı Genişlemesi (Westward Expansion) sırasında da gerçekleştirdiler, buna aykırı üç örnek verecek olursam Hawaii monarşisinin yıkılıp eyalete dönüştürülmesi, Alaskanın alınması, ve Amerikan-Meksika savaşı sırasında ele geçirilen halihazırda nüfusu ve eyalet yapısı olan yerler (Texas, Tek Yıldız Cumhuriyeti). İlk kurulumda 13 eyaleti yönetecek bir hükümet kurma çabaları ilk başta başarısız oldu. Articles of Confederation dedikleri bir deneme var. Yine kurulduktan sonra sıkıntılar yaşadılar. Ünlü bir Viski isyanları vardır. Viski üreten insanlar "E biz vergi vermeyelim diye savaşıp bağımsızlık kazandık niye vergi veriyoruz" (Bütünün halkın milis kuvveti olarak savaştığını ve herkesin gerek avlanmak, gerek korunma amaçlı silah sahibi olduğunu unutmayalım) diyerek silahlandılar. George Washington atının üstüne binip "İsyanı bastırmaya gidiyorum, gelmek isteyen katılsın" diyerek bölgeye intikal etmiştir ve kendisine yolculuğu süresince 13 bin kişi katılmıştır. Şahsen Atatürk ile çok benzer yanları var rahmetlinin.
-Bilimsel gelişmelerle oluşan dinden uzaklaşmayı engellemek için yapılan bir Great Awakening vardır ki sorma zaten. Belki günümüzdeki "pazar günü kiliseye gidiyor muyuz komşu?" kültürünü oluşturan durumdur.

Edit: Bu Amerikan kafa yapısı 250-300 yılda oluşan bir yapı. Biz 1000 yıla yakın süredir Anadoludayız. Almanların Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğundan kalma prenslik kafa yapısının oluşturduğu federalist görüşlerine bakın birde. Bayernde doğup Dortmund'u tutan yoktur. Yada tam tersi. Bremenden öğrenci gelmişti bizim okula hani Bremen Almanyadaki en küçük eyalet gibi bir şey ve adamlar komple Yeşil-Beyaz giyiniyordu ve Werder Bremen harici bir takım tutmaları söz konusu bile değildi. Bunu bizim İstanbuldan bir padişahlıkla yönetilip üç istanbul takımının ülkedeki futbol hayranlarının %90ından fazla etmesiyle kıyaslayın birde. Trabzonun dördüncü takım olması ile Pontus Rum İmparatorluğu arasında da ilişki kurulur. Eyalet kavramları Almanya ve Amerika için özgürlük sunuyor ve olumlu kavramlar. Ancak tarihinde eyalet usulünü sadece totaliter rejimlerde kullanmış olan Osmanlı ve İspanya gibi yerlerde gayet olumsuz kavram (Falangist İspanya sırasında bayağı çekti İspanyollar) ironiktir İspanya federasyon olmasına rağmen federasyondan ziyade cumhuriyet olarak tanımlıyor kendini, etkilerini görebiliyoruz katolonyaya kaydılar adamlar, yedikleri baskı uyguladıkları baskıya dönüşüyor. Türkiyede ben şahsen eyalet yapısı isterim. Deniz kıyısının içinde bulunduğu Balıkesirden Muğlaya kadar giden. İzmir gibi Türkiye Cumhuriyetinden daha iyi ekonomik puanı olacak bir eyalet, eyalet yasaları, eyaletler arası rekabetleşme, eyalet düzenlemeleri , festivalleri. O kadar sıkıştırılmış ve karışık bir bölgeyi aynı kurallarla yönetmeye çalışıyoruz ki. Hayır bir yanda rakı içmeyene kız vermeye trakya, misafirlere ikram için litrelerce şarap yapan aleviler, diğer yanda oğlu ağzına alkol alsa evlatlıktan reddedecek konya (çitoz sana bakıyom) bunların hepsini aynı kurallarla yönetirsin eyvallah yasa sonuçta. Ama kültürsel olaylar ve etkinlikler sırasında sıçıyorsun.
Güzel yazı. Benim aklıma takılan Amerikan etkisinden önce oldukça içine kapanık, ataerkil, baskıcı, biatçı ve kolektivist bir kültüre sahip olan Japonya, Kore gibi ülkeler nasıl bu kadar hızlı liberalleşti? Kafa yapılarının degişmesi için illa 200-300 yıl mı gerekli? Yoksa düzgün bir toplum mühendislik ile kısa sürede bu insanların algısı değiştirilebilir mi? Bir zamanlar chp'nin kalesi olan Kayseri'nin tam tersi istikamete kayıp akp'nin kalesi haline gelmesi gibi.
Amerikanın Japonya konusunda yaptığı adımlarının hepsi mükemmeldi. Douglas MacArthur imparator Hirahito'dan teslimiyetini almaya gittiğinde imparator kendisi ile birlikte bütün Japonya'yı hristiyanlığa geçirme teklifinde bulunmuştur, general işgalci güç gibi görünmemek için reddetmiştir. General bu resmi çektirip yayınlatmıştır, hani güneşin oğlu-yenilmez imparatorunuz benden bir kafa kısa gibi bir mesajı vardır-ki bayağı işe yarayan bir taktiktir.
hirohito_macarthur_1945_small.jpg
Aslında bakarsan Japonya o kafa yapısını değiştirmek zorunda kalmıştı zaten, Meiji restorasyonundan önce Perry Expedition dediğimiz bir gezi var. Kendini kapatan Japonyanın limanlarına savaş gemileri ile gidip "selamın aleyküm ticaret yapalım mı :smile:))" diyorlar ve kültürleri bu dış dünya ile tanıştıktan sonra ister istemez gelişiyor. Meiji restorasyonu ile birlikte resmen Doğu-Britanya imparatorluğu gibi bir şeye dönüşüyorlar. British Commonwealth tarzında Greater East Asia Co-Prosperity Sphere denemeleri bile var. Bir ülkenin gelir kaynağı ülkenin kültürünü, kafa yapısını aşırı etkiler. Japonya ve Almanya'ya ordu kurma yasağı gelmesi ve Sovyet tehlikesine (Domino Teorisi) karşı Amerikanın savaştan çıkmış ülkelere yardım etmesi birleşince aldığı bütün yardımla üretime başlayan bir dost devlet kurmuş oluyor. Amerika yanılmıyorsam 130 bin kadar Japon vatandaşını toplama kamplarına kapatıyor savaş bitene kadar. Osmanlının Ermeniler ile ilgili aldığı kararla aynı karardır bu, tabi biz adamları yürüyerek nakletmeye çalışmışız Amerika (ironiktir burası bu Amerikadaki tren yollarının yapımı sırasında dinamitle patlatılacak yerlere ufak tefek diye çinlilileri sokarlardı) tren hatlarıyla orta Amerikaya getirmiştir, deniz kıyısından ve propagandadan uzaklaştırmak için. Ve yine bir sıkıntı yaşamıyor adamlar. Kafa yapısı, özellikle bir ulusun komple yapısı kendi haline bırakırsan iki bin yıl bile değişmez, bu devletler soğuk savaş sırasında hızlandırılmış kurs aldı diyebiliriz. Ya Sovyetler gibi baskıcı bir yönetim, ya da Liberal bir yönetim olacaktı. Amerikanın bomba atmasının sebeplerinden biri vereceği kayıp değildir bu arada, aynı zamanda Sovyetlerin girmesini istememiş olmasıdır. Avrupanın yarısının gittiğini fark ettikleri zaman (Rusyanın tampon bölgesi olan demir perde) Japonya devletinide ikiye bölmek istemediler.
 
ErkutErdem said:
Amerikanın Japonya konusunda yaptığı adımlarının hepsi mükemmeldi. Douglas MacArthur imparator Hirahito'dan teslimiyetini almaya gittiğinde imparator kendisi ile birlikte bütün Japonya'yı hristiyanlığa geçirme teklifinde bulunmuştur, general işgalci güç gibi görünmemek için reddetmiştir. General bu resmi çektirip yayınlatmıştır, hani güneşin oğlu-yenilmez imparatorunuz benden bir kafa kısa gibi bir mesajı vardır-ki bayağı işe yarayan bir taktiktir.

MacArthur kendini "Modern Sezar" olarak gören biriydi, bu megaloman generalin böylesi bir teklifi reddetmiş olması mümkün değil. Bence orada yazanların tam tersinin olmuş olması lazım.
 
MacArthur öyle iki iletiyle bitmez aslında ona özel konu açsak bile tartışması sayfalarca sürer. Başkanı takmam Koreye iki tane nükleer sallarım diyen bir insan :grin:

Ayrıca kaynak;
https://www.nytimes.com/1964/04/07/general-told-of-barring-offer-to-create-a-christian-japan.html
Tam tersi senin dediğini de diyen var
https://www.japantimes.co.jp/news/2000/05/04/national/history/macarthur-pondered-showa-conversion/
Tarihi kendine göre anlatan bol
 
t.A.T.u. said:
Dinlerin zamanla değiştiği zaten bilinen bir şey ama bunu kitleleri "tek ve değişmez" olan bir kitap ile peşine takan, fanatik bir Müslüman söylemleri yapan birinin dile getirmesi absürt değil mi? Seçmeninin yüzde 99.9'u (sözde)muhafazakar İslamcı olan parti başkanı bunu söyleyebilecek kadar cüretkarlaştı mı gerçekten? Söylediği şey gerçek dünya için doğru bir şey ama kendi inançları penceresinden bakacak olursak Allah'a şirk koşmak oluyor. Başka biri söylemiş olsa kesinlikle lince uğrayacağı bir gerçek. Ama Erdoğan söyleyince alkışlanıyor. Gerçi o tarafın bunu anlayabileceğini sanmıyorum hafızaları 3 saniye olduğundan.

Aklıma şu geldi;

D5dQKz.jpg
 
Bu konuşma ne zaman yapıldı bilgisi olan var mı?

https://odatv.com/vid_video.php?id=8F5B4

2014'müş galiba. Bunları söyleyip de bu gün Fetö'ye etmediği hakaret kalmayan bir adam nasıl hala bir devlet için başkan adayı olabiliyor aklım almıyor. Gerçi bunun bir üst modeli zaten başkan.
 
t.A.T.u. said:
Din güncellemesi?  :eek:

https://twitter.com/yirmidorttv/status/971730857474928641

Üşenenler için not: Erdoğan İslamın güncellenmesi gerektiğini söylemiş.

Dün akşamki bir diğer konuşmasında (güncelleme söylemine açıklık getirmek için bir daha konuştu) çok enteresan şeyler söyledi. "Ortada kuran varken bu fetö gibi sağda solda yapılanmalar (cemaatler), bunların amacı ne? Diyanetişleri gereğini yaparsa bu tip soytarılara (şeyhler/şıhlar/hocalar) gerek kalmaz. Diyanet ortalığı boşladı diye türedi bu fetö ve gibileri(!)" mimalinde devam ettirdi konuşmasını  :lol:

Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer misali bütün tarikat ve cemaatleri kapatırsa, oha harika olur lan  :mrgreen:
 
Harry Potter said:
Gündem değiştirmek için blöf yapıyor olmasa bari.
Buna içten inanıyorsan helal olsun.

Kusura bakmayın da 16 yıllık süreçte adamın kime nasıl ne şekilde oynayıp kaç kere döneklik ettiğini biliyorsunuz. Çıkarı olmadığı zaman çok rahat pozisyon değiştiren bir isim. Tek tek sayma ihtiyacı var mı bilmiyorum ama şu anki durumda en çok merak uyandıran şey  bunu kimin için yapıyor olduğu. Yoksa her şey çok daha net anlaşılır. Sırf iki sözüyle güvenecekseniz demokrasi zaten bitmiş.

Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz,
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.

 
Harry Potter said:
Doğru yolu buluyor gibi.
Her seçim havasına girilmeye başlandığında doğru yolu bulur zaten. Önceki mesajlarda cüretkarlıktan vs. bahsedilmiş ama seçmeninin çoğunluğu tarafından sözlerine, düşüncelerine bakılmaksızın desteklendiği için bu tarz söylemlerden çekineceğini sanmam. Zaten bu söylemlerin de hazır başkanlık seçimleri yaklaşırken bazı kesimleri çekmek için yapıldığı belli. Erken seçim olmayacağı söyleniyor ama konuşmalara ve acele davranışlara bakılınca pek inandırıcı gelmiyor. Yoksa doğru yol bulunduğu falan yok ortada.
 
Üst üste iki genel seçimi kazanamayan genel başkan görevi bırakır önergesi reddedildi.
 
Back
Top Bottom