Siyasi İdeoloji ve Gündem Tartışma

Cumhurbaşkanı Adayım

  • Recep Tayyip Erdoğan

  • Muharrem İnce

  • Kemal Kılıçdaroğlu

  • Sinan Oğan


Results are only viewable after voting.

Users who are viewing this thread

Birkac saat önce arkaplanda htyi dinlerken, yeni bir siyasi partinin liderine denk geldim. PC başında durdugum süre zarfında, yayının çoğunu dinledim.

2 önemli konuda eleştirecem şimdi. Hak ediyor yanlış yaklaşımları bu eleştirilerimi..

1- İktidar gitsin gerisi kolay; bakin ekonomi nasıl da duzelcek, işsizliğe çözümu nasıl buluyoruz(nasıl da eğitip çağa uygun işlere yoneltecez işsizleri)... vs dedi.

İktidar gitsin söyleminde, satır arasindaki detayı önemli. "Herkese özgürlük evvela" diyor. Yani yasadışı işlere teşvikten cezası infaz edilen bir siyasetci de dahil; Avrupa'nın Türkiye'de çürük politik saikle görmek isyedigi sözde özgürlüğü saglamak vasıtasıyla ekonomik rahatlama sağlama vaadi söz konusu. Bu bı kere yanlış. Avrupa'nın yansittigi demokrasi çürük ve kendilerinde asla yansıttıkları sözde ozgurlukleri saglamazlar. Gerçek özgürlük avrupanin kendi içinde uyguladığı özgürlüktür, dolayısıyla bugün htde dinlediğim cici siyasetçi; ben partimle birlikte asla Avrupa standartlarında suç sayılan ve benzeri hükümleri olan suçlara özgürlük getirmem, ancak ve ancak Avrupa'daki gibi ifade özgürlüğü, barışçıl eylem ve söylemleri ise tam olarak desteklerim demeliydi. Demokrasi getirmek popüler bir eylem dünyada.. Gerçek demokrasi ise zor ve esas ruhu olan.

Ayrıca bana 3 ayda ne ogreticeksin de çağın gerektirdiği ise sokacaksin. Tamamen popülist söylem. Tek elde tutuluryani ; Avrupa'dan yansıtılan çürük demokrasiyi icsellestirdigi ölçüde ekonomiyi iyestirecegi gerçeği.


2- Hdp ile gerçek anlamda Türkiye'yi kaynastiracak, barışçıl ifade ve eylem haklarını tanıyacak iyileştirmeler vs için ortak çalışmalar yapmaları, temas halinde olmaları iyi olan. Her partinin çabası da olmalı bunlar. Ama bu liderden benim halen anladigim; aksi bir ortululukle sadece seçimde yansıtılan demokrasiyi getirme cabasi, yani iktidarı dostlarla yenmek icin temas kurmak söz konusu.

Bu yanlış. Ne çürük demokrasi ne de mandacilik Türkiye'yi gerçekten ilerletir. ABnin kendi içinde yasak gördüğü eylemleri canlı karşılığında istemek yerine, ABnin kendi içinde benimsediği değerlerle hdpyi benimseyenlerin yerinde haklarını dostogru savunarak onu turkiyeyle kaynastirmak onemli olan..

İktidarı da yeri geldiğinde eleştiren ben, popüler ve yaygın muhalefet bloğunun söylem ve yonelislerinden memnun değilim. Sözde demokrasi ve sözde ataturkculugu bı bırakmadı gitti ha bu popüler siyasetçiler.. Yazık onlar haricinde bu ülkede yaşayan herkese..
 
Şuan gelecek olan herhangi bir siyasi figürün ilk sene hiçbir şey yapamayacak olduğu gerçeği var. Zaten safi bakan değiştir, müdür değiştir, şu kuruluşu kapat bunun fonunu azalt, akan para nereye akıyor, teknik analizleri, bütçe görüşmeleri, mevcut plan nedir, yeni plan ne olacak, ne kadar paramız kalmış, fonlarımız neler gibi sorulara yanıt bulmak, bunları kimse açıklamaz ama halka duyurmak falan rahat bir senesini götürecek zaten.
Bu kapasitede bir siyasi figür umarım seçimlere kadar çıkar.
 
Şuan gelecek olan herhangi bir siyasi figürün ilk sene hiçbir şey yapamayacak olduğu gerçeği var. Zaten safi bakan değiştir, müdür değiştir, şu kuruluşu kapat bunun fonunu azalt, akan para nereye akıyor, teknik analizleri, bütçe görüşmeleri, mevcut plan nedir, yeni plan ne olacak, ne kadar paramız kalmış, fonlarımız neler gibi sorulara yanıt bulmak, bunları kimse açıklamaz ama halka duyurmak falan rahat bir senesini götürecek zaten.
Bu kapasitede bir siyasi figür umarım seçimlere kadar çıkar.
Var, Ali Babacan. Partisinden pek ümitli olmasamda kendisi ve kadrosu cumhuriyet in yetistirdigi bir değer. Ama adam kendisini o kadar zorluyor ki çıktığı az bilinen YouTube kanallarinda bile kendisi hakkındaki yarı cahil iftiravari saçma eleştirilere bile cevap vermeye başladı.

Ama siz sadece Kemal derviş reformlarının üstüne kondunuz gibi yarı cahil eleştirilere bile cevap vermeye başlamış ümitsizlikten.

Garibim
 
Gündemle ilgili, tamda oyun oynarken arka planda dinlemelik, bir tartışma yayını:
(eminim başka tartışma programları da olmuştur, ben bunu dinledim):


Yayın moderasyonu ve "muhalif popüler karalayıcı siyasette TV kanallarına bakış açısı - tvlere katılım" ile ilgili şunları yazmak istedim:

>Yayında moderatör birkaç yerde saçma bir şekilde katılımcıların sözlerini kesti, tam da can alıcı şeylerden bahsedilirken.. Moderatör Hökenek bile artık iyi idare ediyor tartışmaları, bu modumuz ise kötü bir performans sergiledi bu yayında.. Moderasyon pek iyi degildi.

>Öte yandan, (iyi parti dahil) "demokratiğiz" diyen çoğu muhalefetin; çok uzak olmayan zamanlarda "besleme kanal" gözüyle baktığı ana akım kanallara şimdilerde koşa koşa(umarım tıpış tıpış/çıkar için değil) geliniyor sanki, iyi bir şey tabi bu.




Yayındaki konuşmalardan sonra sitem edip birkaç ufak kontrol yaptım ve neticesinde bunları yazmak istedim:

> 01:36:00 - 01:37:29 civarlarında, Zeynep hoca tam yerinden değinmiş en önemli püf noktaya. "Şu yapılmalı bu yapılmalı diyorsunuz tamam da, hdp'nin bu üzerinde tartıştıgımız yanlışı alenen dayatan paylaşımı ile ilgili ne yapacaksınız? -Esas bunda ne yapacaksınız, bi der misiniz? " tarzında bir yaklaşım/soru ile iyi partili milletvekiline 2-3 kere püf noktayı sormuş, buna değinmiş.. İlgili bölümden birkaç kesit:



Akademisyen: - .... (mecrada milletvekili bulundugunu ifade ederek, hdpnin çok sert/büyük/yanlış twitter paylaşımı* ile ilgili milletvekiline soru soruluyor/iyi partinin bu konudaki tutumunu özellikle soruluyor) Mecliste bununla ilgili herhangi bir şey yapacak mısınız? Sorum bu.

Etiket, İyi: - muh..muhtelemen yapılacak.

....
....

Akademisyen: -Ama bu hdpnin yaptıgı nedir ya? Böyle bir şey olabilir mi Beyefendi?

Etiket, İyi: -

Akademisyen: - Üsleri müsleri boş verin, bunu söyleyin"

Etiket, İyi: - ლ(ಠ益ಠლ

Akademisyen: Tık. Ben size hdpyi soruyorum(çok yanlış ve ciddi paylaşımı karşısında hdp ile ilgili iyi partinin ne yapacagı konusunda). Bakın meclisin içerisindesiniz, mecliste lütfen rica ediyorum, bununla ilgili bir adım atın yha"

....

Ediket, İyi: - ......Mecliste mutlaka yanıt verilecektir.

Akademisyen: -Onun için, yani ,bu kadar üsleri konuşmadan (evvel,) buna (bakın evvela).







Deep note: Türkiye bu konuda, her kesimden tarihçiler eşiliğinde, yetkin bir mahkemede bu yalanı hukuken sonlandıracağını söyleyip, mahkemeye gitmeyi talep eden, arşivleri tamamen açan taraf; karşı tarafın aksine.


https://twitter.com/meral_aksener profil fotoğrafı sıkı mazlum savunucusu oldugunu gösteriyor siyasetçi liderin. Peki tamam ama Zeynep hocanın sordugu gibi sormak istiyorum ben de.. Esas bi hele şu hdpnin twitti ne olacak onu söyleyin, ona karşı twit atın, ona karşı birkaç gün profil fotoğrafınızı değiştirin...

-s400e karsıtlık,
-çindeki zulumü görüp savunmak
bir batı ülkesinde kolay olan tutum..

-bir hükümeti olabildiğince eleştirmek
batının hoşnut olmadıgı bir iktidarda, kolay olan bir tutum..

-ama ülkenin ve dolayısıyla bölgenin ve dolayısıyla dünyayının çıkarına, bağımsız bir politika izlemek
zor olan tutum.

ger gör ki, zor olan bu tutum, iyi bir siyasetçiden beklenen tutum bence. Dolayısıyla, twitterdaki densizliğe, twitterdan iyi bir yanıt beklerdim ben. Görünen o ki, böyle bir şey ok.

Tabi iktidarı devirme amacıyla dostlarla birliktelik yapma; bağımlı da yapsa; buradan siyasi kazanç ve gene bu yolla ülke refahı kazanma politikası güdülürse; twitterden bu densizliğe yanıt bekleme ihtimali haliyle azalıyor..


Bir de şu twitter kullanıcılarını paylaşayım.. Hepsi tek kişinin hüküm sürer hale geldiği bir partiden ayrılmak durumunda kaldı:



Telefonu kapatsaydın demek kolay, o telefonu sen kapatmayacaksan.. Mesele haklı oldugu yerde herkesi dinlemek, herkesi savunmak, ülkeni tam ve bagımsız bir şekilde, evrensel değerler ölçütünde geliştirmeyi hedeflemek..

Gel de böyle bir yayını izleyip, sitem etme, böyle şeyler yazmayıver.
İktidara kızıyoruz, muhalefet çökük durumda..
Böyle nerden tutsan çürümüş bir siyaset kurumu ile, türkiyenin geleceği gerçekten parlak olmaz.


*Bu arada şunu da ekleyim; avrupa kendi içinde herhangi bir partiye nasıl yaklaşıyorsa(hukuk/düzen ve hakları koruma açısından) ve o parti ülkesiyle nasıl kaynaşıyorsa; hdpnin de diğer partiler gibi aynı şekilde, aynı avrupa içindeki gibi faatliyetleri itibariyle hukuken denetimde olmalı & ayrıca ülkeyle kaynaşmalı. Birlikte gelişmeliyiz/ilerlemeliyiz. Birçok farklı faktör var, birinden bahsetmemiş olmam tamamen öbürü olmalı dediğimi zannettirmesin. Yani hdp kapatılmalı demiyorum mesela, hdp normalleşmeli, türkiyenin iyi bir partisi olmalı. Ama yanlış yaptıgı yerde, yanlış kısımlarına dur denmeli. Avrupa içindeki gibi.. (Günümüzde, avrupa dışına ihraç edilen, ihraç demokrasilerde; silahlı taşkınlıklara göz yumulması isteniyor, bu yanlış bir popülerlik. Biz bunun aksine, avrupa içi uygulamalarla, türkiyeyi ilerletmeliyiz***)

***Parantez içi anlam düşüklüğü giderildi.
 
Last edited:
Eğer dediğin gibi birlikte yaşayacaksak 'birlikte geliseceksek' HDP Türkiye ye eklemlenmis bir parti olarak sözde Ermeni soykırımına da bizim bakış açımızdan ve bunun dünya gundeminde olmasının dünya turklerine ne kadar zarar vereceğinin farkında olmalıdır.

bagnaz bir şekilde soykırım cigrikcisi bir tweet atmaları beni çok hayal kırıklığına uğrattı.
 
Siyasileştirilmiş bir silah olduğu için Ermeni Soykırımı dünya gündeminde kalmaya her türlü devam edecek. Türkiye'de yapılması gereken şey her şeyden önce kendi içindeki milli şovenizmi çöpe atmak; bu yapılabilse diğer konularda olacağı gibi zaten soykırım mevzusunda da bir anlaşma yolu bulunur.
O noktaya gelene kadar daha çok acı çekilecek, çok para akıtılacak
 
Mesele milliyetçiliğin "ayaklar altına alınması" değil; extremist elementlerden temizlenmesi. Bunun en iyi başlangıç noktası da post-AKP dönemi geldiğinde yapılması gereken İslamcı ve Ülkücü tasfiyeleri.
 
Ee yerini kimlerle dolduracaksın bu İslamcı Ülkücü kadroları. Yeni bakanlar yeni bakan yardımcıları geldiğinde, birçok kamu kuruluşunun genel müdürlük mevkisinde çalışan idari personelini hadi sizi tafsiye ettik diye mi yollayacaksın? Ee kimleri getireceksin yerine, mesela DSİ'deki idari kadroları IZSU'dakilerle mi dolduracaksın? Evet birçok mevkiye maalesef torpilsiz gelmek çok zor fakat bu demek değildir ki o mevkilerde bulunan insanlar vasıfsız, kalifiyesiz. Dönemimizde yaşadığımız sorun bir partinin bürokrasi üzerindeki tartışılmaz denetimi ve yetkisi. Tabii ki de bürökratik ast üst ilişkisinden bahsetmiyorum. Bir milletvekilinin veya bir il/ilçe başkanının sahip olduğu güçten behsediyorum. Yoksa yeni gelecek bakanlar, genel müdür ve yardımcılarını belirleyip dönemin Cumhurbaşkanına sunduktan sonra yoluna bakacak herhangi bir tasfiye işlemine başlamayacak, başlamaları imkansız zaten.Bana göre yapılması gereken tek şey var, o da özellikle tüzel kişiliğe sahip kamu kuruluşlarının daha sıkı ve objektif denetlenmesi ve mülakatların kökten kaldırılması.

Ayrıca, bir milletvekilinden bir partinin milletvekilinden dikkat edin, sözcüsü veya genel başkan yardımcısı veya grupbaşkan vekili bile demiyorum milletvekilinden tüm partisi adına hassas bir konuda konuşmasını beklemek.. Meral Akşener yanlış hatırlamıyorsam Temel Bey ile yaptığı basın toplantısında Hdp'ye gayet güzel bir cevap vermişti, fakat kendini Ak Partinin mirasçısı olarak konuşlandırmak isteyen bir partiden bu kadar keskin açıklamaların kolay kolay gelmeyeceği aşikar ki Akşener Kürt çoğunluktaki illerde dahi karşılık bulan bir lider. Ve ayrıca yanlış hatırlamıyorsam İyi Partinin tüzüklerinde Hdp'ye ve söylevlerine karşı tweet atmak, Hdp'yi ana odağına koymak gibi ifadeler yoktu. Sözde Ermeni Soykırımının tanınması, Tam Kapanma, C.Başkanının açıklamalar gibi daha hayati konular varken, düşmanımın düşmanı mantığıyla dost olan bir partiye ve kitlesine saldırmak çok akıl karı gözükmüyor.
 
-Bence- son mesajımdan bu yana burada paylaşılan tüm mesajlarda eksik/yanlıs değerlendirmeler var.. Uzun uzun her konuya değinmek istemediğim için sadece bir tanesiyle ilgili soru sormak/yazmak istiyorum..


İyi parti tüzüğünde, hdpnin (yahut herhangi bir başka partinin) çok ama çok ciddi siyasi bir yanlışına karşılık; twitter dahil, tüm mecralarda sert tepki göstermesi muhtemelen birebir yazmıyordur, evet.. Ama siyasi partilerden bu tepkinin verilmesi kesinlikle beklenir ve dolaylı olarak da tüzükte kesinlikle yazılmıştır(ülke hak ve menfaatlerini savunmak bağlamında).

Hal böyle iken, esas tepki verilecek konuya tepki vermemek(sonrasında lider düzeyinde tepki de: " lanet olsun onlara tamam, heh, oldu mu?" gibi zoraki/cıvık bir tepki oldu) ancak şöyle bir yaklaşımla açıklanabilir[benim görüşüme göre]:

- "düşmanımın düşmanı dostumdur" mantıgıyla başka hiçbir şeyi umursamayacak
(oysa hukuki sonuca dayanmayan cok ciddi bir kesin yargıya karşı tepki olmalıydı, bu yanlış umurunda olmalıydı iyipartinin ve her yerde dillendirmeliydi tepkisini), tek bir hedefe odaklanmak üzere at gözlükleri
geçirilmiş bir dostluk ittifakında; siyasi çıkar uğruna sessiz kalmak

mevcut durumun açıklaması gibi gözüküyor..


Bu arada zaten dayanagı olmayan hukuka tabi bir iddayı kesin dille dillendirme hatası, yani soykurum iddası; evet hayati konu ve tam da ondan bahsediyorum ben de. İyi parti her yerde tepkisini göstereceğine, sustu.
Ve tam tersine, hdpye oy verenlere değil, hdpnin yanlışına/söylemine/twitine kızıyorum. Aynı, iyi partinin o gün susmasına bir seçmen olarak kızmam gibi..

Düşmanımın düşmanı dostumdur mantıgında giyilen at gözlüğü(ve varsa art niyetli yaklaşımlar), çok boyutlu değerlendirme yapılması gereken konuları, çok kısıtlı ve çıkar/taraf odaklı okutuyor tabi. Eksik/yanlış değerlendirmeler, bu haliyle, bence, normal..


Profilinde ve genel siyasetin her alanında; dogu türkistanda zulme ugrayanları adeta bir bayraktar olarak tutan lider, bu soykırım iddasının atıldıgı gün profilini değiştirmese bile en azından, bu ciddi yanlıs karsısında hdpye ciddi ciddi tepkisini verebilirdi(iyi partinin twiter hesabı haricinde). Ama bence zaten şu an iyi parti yozlaşmış durumda, lideri de başarılı olsa bile iyi bir lider değil. Dolayısıyla ciddi olay karşısında geç ve kısık tepkisine şaşırdım mı? Hayır.
+Cevaplarım şaşırtmasın. Bir vatandaş olarak markette ürün fiyatlarının ne kadar artıgını takip ettiğim gibi, liderleri de takip ederim(elimden geldiğince/denk geldiğimce) ve haklı olarak catır cutur liderleri de siyasetleri de politikaları da eleştiririm. Liderler böylesi yerinde eleştirilere katlanmalı ne kadar kötü olsalar bile.. Katlanılmazsa da hiç yakışık olmaz.




Update:
Biraz önce tvde görüp dinledim. Bu konuyla ilgili, lider, 3 şekilde yanıt verdi. Yanıtları siyasetçiye yakışır vaziyette:
"
-Tepki vermez olur muyuz, Ben açıklama yaptım, hepimiz tepki verdik. [Çok kısık bir açıklama yaptı lider, böyle önemli bir konuda böyle esip gürleyen atılımcı lider.. evet.. Twitterda da bir şey yok(tüm medyadan sert tepki olması gerekirken]
-Ayrıca bizim tepkimizi test etmesin kimse. [Hiçbir partinin tepkisini test etmeyek böyle ciddi konuda, tmm(!) ]
-Kendilerine yapıyorlar hdp secmeni hedef alarak [Hdp secmeni degil, hdpnin ciddi bir siyasi yanlısına tepki veriliyor. Boş çarpıtma]

"
[ ] parantez içi yorumlarımı içerir.

Muhalefetteki diğer partiler hdpnin bu açıklamasına, gununde sert tepki verseydi, iktidarın sert olmayan ama tam da ihtiyaç duyulan anlamlari içeren yerinde tepkisi çok daha iyi aktarilirdi batıdaki kirli siyasetle isler çevirme derisindeki politik girişimlere. Bunu anlamaz ya da anlamak istemez işte basit ya da çıkarcı siyasiler..

Bir seçmen olarak bu parti liderinin söylemlerinden, vucud dilinden, olaylarla ilgili tavır-söylem karşılaştırmasından kendimce bazı şeyler çıkartıyorum. Fakat sadece bu lider degil, digerlerini de alıp topluca bir çıkarım yaptıgımda(muhalefet + iktidar); türkiyede siyasetin tam da gelişmekte olan ülkere yakışır vaziyette devam etmekte oldugunu, popülist istikametin halen yogun devam ettiğini(her tarafta ama son dönemlerde özellikle muhalefette) görüyorum.. Umarım iktidar da muhalefet de, eleştirilerden ders çıkartır, iyileşir..

Hdp ve secmeni türkiye ile kaynaşmalı, bu da avrupa birliği iç standartlarını hdpye uygulamakla, iktidar +muhalefet herkesin kendine çeki düzen vermesiyle olur. Hdpnin kabul edilemeyecek siyasi tavırlarını, avrupanın iç değerleri aksine, umursamadan kabul ederek degil..
 
Last edited:
Eğer dediğiniz gibi Hdp'nin yapacağı her harekete bir tepki/eleştri koymak gerekseydi galiba olağan işlere vakit ayırcak zaman bile zor bulunulurdu. Hiçbir partinin sözcülüğünü yapmıyorum, net bir tavır beklediğinizi anlayabiliyorum fakat siyasette doğru her zaman biraz geç söylenir. Ayrıca kimseye ne düşüneceği dikte edilemez, tıpkı Hdp'nin üst kademesinin söylemlerinin de seçmeninde birebir karşılık bulduğu söylenemeyeceği gibi. Her ne kadar Meral Akşener ve tayfası siyasi olarak dengeli gitmeye çalışsalar da, 2023 seçimlerinden sonra kendilerini bir yerde konumlandırmak zorunda kalacakları aşikar ve o gün geldiğinde, günümüzde görmezden gelinen ifadeler partinin ana gündemi olacak büyük ihtimalle. Tarih tekerrür yani.

Ve son olarak Hdp'ye verilecek en büyük tepki iktidar partisi veya muhalefet partilerden değil seçmenlerden gelir. Türkiye'de iktidar olmak gibi bir derdi olmayan bir partinin yeni milenyumda sadece milliyetçiliği temeline koyarak uzun süre ayakta kalamayacağı aşikar. Ki bu kadar kutuplaştırmaya rağmen ancak %10 oy alan bir partiden bahsediyorum.
 
Tekrar söyleyim. Hdpnin her söylemi için değil, bahsettiğim hukuksuz kesin ifadesi icin sert ve her mecradan yanıtlar verilmeliydi.

Doğu Türkistan zulmünü popüler bir şekilde savunmada adeta Bayraktar olan parti ve lider; bu çok ciddi kesin yargisi için de Türkiye'nin hakkını savunmada bayraktar olmalıydı. Hani olumlu sıfatlarla atılgan girişimci görünmeye calisan bu parti ve lideri.. Yapmadı. Şimdi hal bu iken; yandan olasip da; her laflarına cevap mi verecekler, seçim var seçimi düşünmeli, Hdp secmenini hedef alma gibi argümanlar çok yersiz. Mesele bunların hiçbiri değil. Siyaset üstü şeyler var, bir de siyasi ayak oyunları var. Siyaset yapilirsa tabiki siyaset üstü hak ve menfaat koruyucu şekilde hareket edilmez..


HDP veya secmeni bir sorun değil, hdpnin bazı siyasi politikaları sorun. Bu yanlış siyaseti görüp her yerde terslemez de oy için görmezden gelirse; dostlar kervanına kayıtsız sartsiz girer ve karaktersizce siyaset guderse; doğru ve hak savunucu bir politika yerine, umursamaz bir popüler siyaset cizgisi benimserse, tabii olarak koltuğu düşünür ve tepki vermez iyi parti ve lideri, yahut kısık sesle verir, yani verir gibi olur.


Keşke bu 'milliyetçilikle iktidar olamayız, iktidarı yenmeyi düşünmemiz gerek' diye bir aşikar olduğunu soylediginiz gerçeklik iddiasinin sadece koltuk düşüncesinin tezahürü ve önemli haklardan feraget etmek gerektirdiğini görseniz.

HDP hukuksuz eylem ve siyasete giriştiği ölçüde bunun bedelini mahkemelerde aynı Avrupa Birliği içindeki gibi ödemek zorunda.

HDP aynı zamanda Avrupa birli içindeki hareket alanı çerçevesinde istediği özgürlük ve adaleti arama ve kaynaşma hakkına da sahip.

Babacan Davutoğlu kk AKSENER mantığıyla, popüler siyasetle, koltuk uğruna, Avrupa'nın ihraç ettiği degersizlestirici siyasi umursamazlık politikalarıyla hareket etmeye ve dolayısıyla haksiz hukuksuz bağımlı hareketlere iyimis gibi gösterip yönelmeye kimsenin hakkı yok.

Hdpnin yanlış siyasi söylemi ile ilgili gereken sert tepki verilmedi, düşük siyasette yeterince tepki almadı bu yanlış, nokta.

İktidarı seçimde yenecekseler bunu adil hakkaniyetli ve değerli bir karaktere bürünmüş politik yapılanmalarla yapmalılar. Hak götürmeyen, savunan, hem de herkes için savunan şekilde.
 
Last edited:
Aynı tutarlılıkta cevaplar yazıyorsun @ cevapsız
Ayrıca geçmiş mesajlarından birinde hatırladıgım faşist(kendin gibi düşünmeyenlerin yaşam hakkıyla ilgili) bir cevabından dolayı sana pek yanıt vermek istemiyorum ama tekrar kendi görüşümü; devayı da kapsayacak şekilde yazayım. Neden ahmet hakanın yazısını paylaştıgım da daha net anlaşılsın..:

Ben diyorum ki, yıllar içinde sistematik olarak demokrasiyi dizginleyenlerin(KK/AKSENER) veya geçmişte büyük hatalarda iktidarla birlikte güle oynaya yol yürümeye devam eden(gül/davutoglu/babacan) siyasilerin benimsedikleri siyasi yaklaşımları ile türkiye ilerlemez: -gelişmekte olan ülke- olarak değerleri ve demokrasisinde atıl kalır. (değerler ve demokrasi herkesi yaşatır ve ülkeyi gerçek anlamda ilerletir).
Ha bak bu siyasi benimseme devam ettikçe, seçimi kazanırlar bak, yani hepsi beraber seçimde ittifak yaptıgında(ki yapılmakta bu) seçimi kazanırlar rahat. Bu da başarı olarak sayılır siyasi iletişim ?uzmanlarınca?. Bu sürecin gerçekleşebilirliğinden yana zaten şüphem yok. İktidar seçimde kaybettirilir, sorun yok bunda. Sorun, ülke gerçekten ilerlemez. Yıllardır cici siyasi manevralarla etrafını yozlaştıran siyasiler yanlışlarını anlar ifade eder ve gereklerini yapar da böyle bir ittifak yaparsa başka. O zaman sorun yok. Ama bunu yapabilirler mi çok şüpheliyim.


Benim istediğim, muhalefetin siyaseti bırakıp değerleri ve demokrasiyi(avrupa içine uygulanan; türkiyeye ve gerektiği yerde iktidarı savunanan tarzda(ithal demokrasi degil) ) pusula olarak benimsemesi; seçimde kazanabiliyorlarsa böyle kazanmaları.

Aynı şekilde;
İktidar bu bahsettiğim pusulayı gerçekten benimseyip hatalarından döndüğü taktirde, oyu yeterse, kendisinin de kazanabilmesi.

Kim kazanacaksa, bu pusula ile kazanmalı diyorum.
Hangi parti ya da ittifakın kazandıgı umrumda degil. Gerçekten değerli ve gerçekten demokratik bir yapının(ister yeni gelecekler ister iktidarın yanlışlardan dönüşü ve gereklerini yapması ile) türkiyede örgütlenip ülkeyi herkes için yönetmesi.


"Muhalefete verin işte, kim olursa" yaklaşımıyla iyileştirici bir oy mu verilir? Sadece oy verilir. Kendi çıkarına/grubuna/partizanı oldugun partine yaraması için..

İmamoğlunu ele alsam mesela.. Eğer avrupa içindeki değerli demokrasiyi gözeten bir hdp yaklaşımını benimsese o yanındakiler; hiç sorunum yok. Ama populer olan, ithal demokratik yaklaşımlarla hdpyi ayrıştıran siyaseti benimseyenlerle birlikte ya imamoglu.. O yüzden onu da hiç begenmiyorum. Belediyeci olarak degil, sadece cumhurbaşkanı aday adayı olarak begenmiyorum. Çünkü yozlaştıran, değersiz ve ithal bir demokratik çizgisi var. Böyle bir cumhurbaşkanı aday adayı ile türkiyenin ilerleyecegini hiç ama hiç sanmıyorum.

Yanındakileri degistirip hatasından vazgeçsin, bunun gereklerini de her yerde yerine getirsin, o zaman ona oyumu vereyim. Sorun yok.


Özetle; aman Mansur olmaz o sağ eğilimli. Aman şu kişi olmaz şu o dinsiz; gibi bayağı yaklaşımlarla ben oy vermem. Değerli bir pusula varmı, ya da pusulanın değeri anlaşıldı ve gerekler yapılıyor mu ona bakarım, ülkeyi yönetecek yapılanmaların başına geçecek kişi veya parti/ler için.
Rüzgarı arkasına alıp ilerleyen cici parti veya liderliklere ülkenin hiç ihtiyacı yok. Tüm parti ve liderlerin pusulaya göre yerinde politik yapılanmalara gitmesi lazım.


Gündem, kudüse de birkaç not ekleyim. Kıbrıs adasında da Küdus civarında da tam ve egemen iki devletli çözümden yanayım. Ayrıca kudüs 3 dinin de özeli, herkes barış içinde yaşamasını bilmeli. Dünya da ülkemiz de, ülkemizdeki partiler de, politikacılar da umarım bu şekilde yaklaşır olaya. Öte türkü, kaos ve gücü yetenin istediğini yapması söz konusu olur. Değersiz ama başarılı işler olur..
 
Aynı tutarlılıkta cevaplar yazıyorsun @ cevapsız
Ayrıca geçmiş mesajlarından birinde hatırladıgım faşist(kendin gibi düşünmeyenlerin yaşam hakkıyla ilgili) bir cevabından dolayı sana pek yanıt vermek istemiyorum ama tekrar kendi görüşümü; devayı da kapsayacak şekilde yazayım. Neden ahmet hakanın yazısını paylaştıgım da daha net anlaşılsın..:

Ben diyorum ki, yıllar içinde sistematik olarak demokrasiyi dizginleyenlerin(KK/AKSENER) veya geçmişte büyük hatalarda iktidarla birlikte güle oynaya yol yürümeye devam eden(gül/davutoglu/babacan) siyasilerin benimsedikleri siyasi yaklaşımları ile türkiye ilerlemez: -gelişmekte olan ülke- olarak değerleri ve demokrasisinde atıl kalır. (değerler ve demokrasi herkesi yaşatır ve ülkeyi gerçek anlamda ilerletir).
Ha bak bu siyasi benimseme devam ettikçe, seçimi kazanırlar bak, yani hepsi beraber seçimde ittifak yaptıgında(ki yapılmakta bu) seçimi kazanırlar rahat. Bu da başarı olarak sayılır siyasi iletişim ?uzmanlarınca?. Bu sürecin gerçekleşebilirliğinden yana zaten şüphem yok. İktidar seçimde kaybettirilir, sorun yok bunda. Sorun, ülke gerçekten ilerlemez. Yıllardır cici siyasi manevralarla etrafını yozlaştıran siyasiler yanlışlarını anlar ifade eder ve gereklerini yapar da böyle bir ittifak yaparsa başka. O zaman sorun yok. Ama bunu yapabilirler mi çok şüpheliyim.


Benim istediğim, muhalefetin siyaseti bırakıp değerleri ve demokrasiyi(avrupa içine uygulanan; türkiyeye ve gerektiği yerde iktidarı savunanan tarzda(ithal demokrasi degil) ) pusula olarak benimsemesi; seçimde kazanabiliyorlarsa böyle kazanmaları.

Aynı şekilde;
İktidar bu bahsettiğim pusulayı gerçekten benimseyip hatalarından döndüğü taktirde, oyu yeterse, kendisinin de kazanabilmesi.

Kim kazanacaksa, bu pusula ile kazanmalı diyorum.
Hangi parti ya da ittifakın kazandıgı umrumda degil. Gerçekten değerli ve gerçekten demokratik bir yapının(ister yeni gelecekler ister iktidarın yanlışlardan dönüşü ve gereklerini yapması ile) türkiyede örgütlenip ülkeyi herkes için yönetmesi.


"Muhalefete verin işte, kim olursa" yaklaşımıyla iyileştirici bir oy mu verilir? Sadece oy verilir. Kendi çıkarına/grubuna/partizanı oldugun partine yaraması için..

İmamoğlunu ele alsam mesela.. Eğer avrupa içindeki değerli demokrasiyi gözeten bir hdp yaklaşımını benimsese o yanındakiler; hiç sorunum yok. Ama populer olan, ithal demokratik yaklaşımlarla hdpyi ayrıştıran siyaseti benimseyenlerle birlikte ya imamoglu.. O yüzden onu da hiç begenmiyorum. Belediyeci olarak degil, sadece cumhurbaşkanı aday adayı olarak begenmiyorum. Çünkü yozlaştıran, değersiz ve ithal bir demokratik çizgisi var. Böyle bir cumhurbaşkanı aday adayı ile türkiyenin ilerleyecegini hiç ama hiç sanmıyorum.

Yanındakileri degistirip hatasından vazgeçsin, bunun gereklerini de her yerde yerine getirsin, o zaman ona oyumu vereyim. Sorun yok.


Özetle; aman Mansur olmaz o sağ eğilimli. Aman şu kişi olmaz şu o dinsiz; gibi bayağı yaklaşımlarla ben oy vermem. Değerli bir pusula varmı, ya da pusulanın değeri anlaşıldı ve gerekler yapılıyor mu ona bakarım, ülkeyi yönetecek yapılanmaların başına geçecek kişi veya parti/ler için.
Rüzgarı arkasına alıp ilerleyen cici parti veya liderliklere ülkenin hiç ihtiyacı yok. Tüm parti ve liderlerin pusulaya göre yerinde politik yapılanmalara gitmesi lazım.


Gündem, kudüse de birkaç not ekleyim. Kıbrıs adasında da Küdus civarında da tam ve egemen iki devletli çözümden yanayım. Ayrıca kudüs 3 dinin de özeli, herkes barış içinde yaşamasını bilmeli. Dünya da ülkemiz de, ülkemizdeki partiler de, politikacılar da umarım bu şekilde yaklaşır olaya. Öte türkü, kaos ve gücü yetenin istediğini yapması söz konusu olur. Değersiz ama başarılı işler olur..
Hangi yorumum faşistçeymiş çok merak ettim.? Sırf bir yorumumdan dolayı bir insana mesaj verme eyleminden tiksiniyorsan kimin 'faşistçe' olduğu hakkında biraz daha düşün bence. :grin:

Konuya gelirsek forumdaki bütün yorumlarını okuyorum uzun muzun ama okuyorum. Yani sonuçta anlatmasına anlatıyorsun ama şunu eş geçiyorsun:

Burası Türkiye. Türkiye de adam yok adam. İnsan yok. Belli niteliklere sahip insan, ve belli niteliklere sahip toplumsal ortamlar yok. Bu ülkede adam yok. Bu ülkede batıda ki ülkelerin geçtiği 'gelişim süreçleri' yok. Progression yok yani. Böyle bi durumda sen elinden gelenin en iyisine oy veriyorsun ve Türkiye'de herkes kendi mensubu olduğu zümrenin en iyisine oy vermeye çalışıyor. Kağıt üstünde en demokrat ülke Türkiyedir bence. Seçime katılım orani bir dünya rekoru. Ama bu yüzeysel olduğu gercegini değiştirmiyor tabi.

Bu kadar adamsizlik ortamında, toplumsuzluk ortamında Ali Babacan ve Kemal Kılıçdaroğlu gibi insanlar çöldeki vaha gibiler. Kemal kilicdaroglunu çok aşağıladilar ama değerini bilmiyorlar.

Benim bu ülkeden tek umudum sistemi şöyle boyle ilerleten çatışma yaratmayan bitiren bı iktidarın gelmesi. Fazlası azı yok. Böyle olunca potansiyeli olan bireyler istediği hayatı yaşamak için yurt dışına gidebilir. Fırsatı olur.
 
Kesinlikle bahsettiğim şekilde bir ifaden vardı, eğer düzeltmediysen o yazdıklarını; bakıp bulursun, fakat ben tekrar okumak istemiyorum mesajlarını, dolayısıyla şimdi alıntı yapamayacağım, istiyorsan git bul, ben kendimden bu konuda eminim. Çünkü sadece basit bir eleştiri veya tavırdan ibaret olmayan o söylemini hafızam unutmuş değil. Her partinin bu derece insanlık dışı fikirlere sahip olanları elbet vardır ve ben bu tip karanlık düşüncelere sahip olanlara forumda cevap vermek istemediysem bu beni faşist yapmaz. Düşüncem bu yönde.

Türkiyede düzgün kimse yok diyip şu ve şu adam bulunmaz nimet diyorsun. Gene güzel ifade etmişsin meramını. Bir de şu partileri bıraksan da esaslı iyileştirici çözümlere odaklansan keşke.
 
Back
Top Bottom