Sıçrayan Midilli Hanı

Users who are viewing this thread

Status
Not open for further replies.
GökTürkHakaniKemal said:
http://www.youtube.com/watch?v=Vl1OCrvVdIU&feature=grec_index Bu da güzel bir Lotr strateji oyunu :grin:
Uçan hobitlerin intikamı!

AcG said:
http://www.youtube.com/watch?v=-fh3zjuYmZA

lan  :!:

GökTürkHakaniKemal said:
AcG said:
http://www.youtube.com/watch?v=-fh3zjuYmZA

lan  :!:
http://www.youtube.com/watch?v=w9nsK1VdljI&feature=related

Beyler sizi buraya alalım Resimleriniz , Çizimleriniz , Karikütürler , Videolar , Fıkralar vs.

Konuyu bölmeyelim.
 
Arkadaşlar bugun forumdan bir arkadaş ile maç yaptık.
Sizlerinde yaptıgınız maçları koymanızı istiyoruz.



Chake_mate ( Mordor )  Kumsal123 ( Elves )

Bekleme Süresi  = 1 Saat
Harita                =  Mirkwood
Cp                    =  x100
Cost (Para)      =  4000
Victorius          =  Chake_mate

Replay

Replay oyanadığınız oyunun kayıt edilmiş halidir. Yani oyunumuzun videosudur.

Replay Ne İşe Yarar?
Bu soruya şu şekilde cevap verilebilir.Replaylar sizi daha çok geliştirir replaylar sayesinde açıklarınızı görüp kapatabilir, karşı tarafın ne tür bir taktik üzere oynadığını nerde ne zaman ne yaptığını görebilir bir sonraki oyunlarınızda önlem alabilirsiniz.Replayları arkadaşlarınızla paylaşabilir savaşlarınızı izletebilirsiniz.

Replay Nasıl İzlenir?
İndirdiğiniz yada hali hazırda elinizde olan replayı rarlı ise (Sıkıştırılmış ise.)zip'li replay'i önce masaüstüne extract'leyin (Dizine çıkarın). Gizli dosyaları klasör ayarlarından görünür hale getirip

(Gizli klasörleri açmak:Bir klasör açın > Araçlar > Klasör Seçenekleri > Görünüm > Gizli dosya ve klasörleri göster > Uygula > Tamam),

ardından masaüstünde extract (Dizine çıkardığımız) ettiğiniz dosyayı şu klasörün içine atın.

XP :   C:\Documents and Settings\(User Name(Bilgisayarınızın ismi))\Application Data\My Battle for Middle-Earth Files II(tm)\Replays
Win 7 : C:\Users\windows 7\AppData\Roaming\My Battle for Middle-earth(tm) II Files\Replays
(Replays yoksa o isimde boş bir klasör açın)

Not:Replayi düzgün bir şekilde izlemeniz için sürüm farkı olmaması gerekir. Örneğin maç 1.06 patch ile oynanmışsa izlemeniz için sürümünüzün 1.06 olması gerekir.

Nasıl Replay Kayıtı Yaparım?
Replay kayıtı yapmak için ek bir çaba sarfetmenize gerek yoktur.Arkadaşlarınızla Network üzerinden oynadığınız oyun yukarda belirtilen yere otomatik kayıt olmaktadır. Eğer siz ben PC'ye karşı oynadığım oyunlarında replaylarını kaydetmek istiyorum derseniz Skirmish moddan girnek yerine yine Multiplayer > Network > Create Game yapıp karşınıza Brutal , Hard vs. ne atmak istiyorsanız atıp oynayarak otomatik kayıt yapabilirsiniz.

Not: Bir replay kaydı yaptıktan sonra o replayı 2. bir kayıt yapmadan önce Replays klasöründen alın yoksa 2. replayı üstüne kaydedebilir. İlk replayınız silinir.

Replayları Baştan Sona İzlemek İstemiyorum. Replayı Nasıl İleri Sararız?
Replayı açıp "ctrl + .(nokta)" bu üç tuşa aynı anda basarsanız replayı ileri sarabilirsiniz.Tekrar aynı şekilde durdurabilirsiniz.

Not: Bu tuşlar BFME 1 ve BFME 2 de aynıdır.
 
Wu, oyunu indirip rpnizi bir izleyecem.

Ayrıca, Xfire'ı açın. SS alın, hatta canlı yayın yapın?
 
Ubsilon Xefor Cioss said:
Wu, oyunu indirip rpnizi bir izleyecem.

Ayrıca, Xfire'ı açın. SS alın, hatta canlı yayın yapın?

Teşekkür ediyorum , lakin gerek görmüyoruz , zaten replay var.
 
Banane ya banane  :twisted: Ben anında izlemek istiyorum. Rp, oyun bittikten sonra oluyor. Bir heyecanı yok, aksiyonu yok... :sad:
 
Ubsilon Xefor Cioss said:
Banane ya banane  :twisted: Ben anında izlemek istiyorum. Rp, oyun bittikten sonra oluyor. Bir heyecanı yok, aksiyonu yok... :sad:

Oda doğru , tamam iyide iki tane sorunumuz var , birincisi biz maç yaparken kaç kişi izleyecekki , çok fazla kişi ilgilenmiyor , ikincisi nasıl yapıcağımı bilmiyorum.
 
1. si, ben yeterim derim. Ama seyirci kitlesi istiyorsan, forumda Orta-Dünya hayranı çok. 2.si ise ben de bilmiyorum, ama Xfire kolay ve kullanışlı bir sistem.
 
Ubsilon Xefor Cioss said:
1. si, ben yeterim derim. Ama seyirci kitlesi istiyorsan, forumda Orta-Dünya hayranı çok. 2.si ise ben de bilmiyorum, ama Xfire kolay ve kullanışlı bir sistem.

Sen oldukdan sonra , derim . seyirci kitlesine gerek yok , sen sadece programı ayarlarsan sevinirim.
 
Frodo ve Yüzük

Gandalf Çıkın Çıkmazı'nda Yüzüğü test etmişti. Ve korktuğu şey başına gelmiş Yüzük'te yazılar belirmişti. Frodo Gandalf'a Yüzüğü ona vermeyi teklif etmiş ama Gandalf onu reddetmiş eğer Yüzüğü alırsa Karanlıklar Efendisi Sauron gibi olacağını söylemişti. Ve Frodo önündeki tehlikeleri bilmesine rağmen Yüzüğü Shire'dan götürmeye gönüllü olmuştu.

Frodo ve yoldaşları 23 Eylül'de Çıkın Çıkmazı'ndan ayrılmış ve Sauron'un gönderdiği Nazgul'lerde onların peşine düşmüştü. Frodo henüz Shire sınırları içindeyken Nazgul'ler iki kez Yüzüğü takması için onu zorlamış ama Frodo kendine hâkim olmayı başarmıştı.


Tayflar Yüzüğün peşinde

Yolculuklarında Hobbitler Yüzüğün etkilemediği Tom Bombadil'le tanışmışlardı. Frodo Yüzüğü takıp gözden kaybolduğunda Tom Bombadil onu görmüş ve Yüzüğü kendisi taktığında da gözden kaybolmamıştı.


Tom Bombadil

Frodo Baggins ve arkadaşları Höyüklerde Nazgul Lordu tarafından uyandırılmış bir Höyüklü Kişi tarafından yakalanmıştı. Frodo Yüzüğü takmak için tekrar zorlanmış ve yine kendini tutmayı başarmıştı. Ve Hobbitler Tom Bombadil tarafından kurtarılmışlardı.


Höyükler

Bree'deki Sıçrayan Midilli Hanın'da Frodo yanlışlıkla Yüzüğü takmış ve koca bir kalabalığın ortasında gözden kaybolmuştu. Bu olaya Bill Ferny ve Şaşı Gözlü Güneyli Bill Eyrelti'de şahit olmuş ve olanları Nazgul'e söylemişti. Aragorn'da olayı görenler arasındaydı ve Frodo'ya yardım teklif etmişti. Geceleyin Nazguller Hana saldırmış ama Hobbitler kurtulmuş ve şafak vakti Aragorn'la birlikte Bree'yi terk etmişlerdi.



Sıçrayan Midilli Hanı

6 Ekim'de Nazgul'ler Amon Sul'de onları yakalamıştı. Ve burada Yüzüğe daha fazla karşı koyamamış ve onu takmıştı. Yüzüğü taktığında Gölge Diyara geçmiş Nazgul'ler onu o da Nazgul'lerin gerçek halini görmüştü hepsinin beyaz yüzleri vardı. Frodo onlara karşı koymayı başarmış ve Elbereth'in adını anıp kılıcını Nazgul Lordu'nun ayağına saplamıştı. Nazgul Lordu Morgul Bıçağını Frodo'nun kalbine saplamayı denemiş ama kılıç omzuna denk gelmişti. Bu sırada Aragorn yardıma yetişmiş ve elindeki alevlere bürünmüş odunlarla onları uzaklaştırmıştı. Nazgul'ler tekrar saldırmamıştı çünkü Frodo'nun bir süre sonra Gölge Diyara geçeceğini biliyorlardı.



Amon Sul

Nazguller Bruinen Irmağına kadar Frodo'yu takip etmişlerdi. Frodo Nazgul'lere doğru dönmüş ve kılıcını çekerek onlarla savaşmaya karar vermişti. Tam bu sırada Elrond nehri uyandırmış ve Nazgul'ler Nehrin sularında kaybolmuştu.



Nazgul ve Frodo

Bilbo hala Ayrıkvadi'de yaşamaktaydı. Bazenleri geri dönüp Yüzüğü'nü geri almayı düşünüyordu. Ve Frodo oraya geldiğinde Yüzüğü tekrar görmeyi istediğini söylemiş ve elini yavaşça Yüzüğe uzatmıştı. Ama Frodo daha hızlı davranmış ve Yüzüğü geri çekmişti. Kederle ve hayretle fark etti ki, artık Bilbo'yu görmüyordu karşısında; aralarına bir gölge düşmüş gibiydi ve bu gölgenin ardında aç yüzü ve kemikli arsız elleriyle buruş kırış küçük bir yaratık görür gibiydi, içinden ona vurmak geliyordu



Alıntı:
Etraflarındaki müzik ve şarkı sesleri adeta söndü, bir sessizlik çöktü. Bilbo çabucak Frodo'nun yüzüne baktı ve elini gözleri önünden geçirdi. "Şimdi anlıyorum," dedi. "Kaldır onu! Üzgünüm: Bu yükü yüklendiğin için üzgünüm: Her şey için üzgünüm.

Yüzük Kardeşliği; Nice Buluşmalar syf.282


25 Ekim'de Elrond Yüzüğün ne yapılacağını tartışmak için Divan'ı toplamıştı. Divana Gondor Vekilharcı Denethor'un oğlu Boromir'de katılmıştı. Boromir ve kardeşi Faramir Isildur'un Felaketi ile ilgili bir rüya görmüş ve akıl danışmak için Ayrıkvadi'ye gelmişti. Divan Boromir'e Isildur'un Felaketinin Sauron'un Tek Yüzüğü olduğunu söylemişti. Aynı zamanda Divan'da Gollum'un kaçışından ve Saruman'ın hainliğinden bahsedilmişti.

Yüzük'le ne yapılacağına dair bir kaç öneri sunulmuştu; İlki Yüzüğü Tom Bombadil'e vermek


Alıntı:
..."Höyüklü Kişiler'i farklı farklı isimlerle tanırız; Yaşlı Orman hakkında da pek çok hikâye anlatılır: Artık bir tek en kuzey hudut kısmı kalmış durumda. Vaktiyle sincaplar şimdi ki Shire'dan İsengard'ın batısındaki Garpeli'ne kadar daldan dala sıçrayarak gidebilirdi. O topraklardan bir kez geçip yabani ve tuhaf nice şey tanımıştım. Lâkin Bombadil'i unutmuşum, tabii eğer o zamanlar ormanlarda ve dağlarda dolaşan kişiyle aynı zat ise; o zaman bile yaşlılardan yaşlıydı. Eskiden ismi bu değildi. Ona İarwain Ben-adar diyorduk, yani en yaşlı ve babasız olan. Fakat o günden bu yana diğer halklar da nice isimler takmıştır ona: Cüceler Forn der, Kuzeyli insanlar Orald der, başka isimleri de vardır. Garip bir mahlûktur, ama belki onu da Divan'a çağırmalıydım."

"Gelmezdi," dedi Gandalf.

"Gene de haber yollayıp yardımını isteyemez miyiz?" diye sordu Erestor. "Anlaşılan, Yüzük'e bile hükmü geçiyor."

"Hayır, tam öyle denemez," dedi Gandalf." Yüzük'ün onun üzerinde hükmü yok demek daha doğru olur. O kendi kendinin efendisidir. Fakat Yüzük'ü ne değiştirebilir, ne de diğerleri üzerindeki gücünü kırabilir. Ve artık, belki de günlerin değişmesini bekleyerek, kendi tespit ettiği sınırlar içinde küçük bir bölgeye çekilmiş durumda; bu sınırları ondan başkası göremez, o da sınırlarından dışarı adım atmaz."

"Fakat o sınırlar içinde hiçbir şeyden korkusu yok anlaşılan," dedi Erestor. "Yüzük'ü, sonsuza kadar zararsız bir şekilde orada alıkoyamaz mı?"

"Hayır," dedi Gandalf, "isteyerek yapmaz bunu. Eğer dünyadaki bütün özgür halklar ona yalvarırsa bunu kabul edebilir, ama gerekliliğini anlayamaz. Ve eğer Yüzük ona verilecek olsa kısa bir süre sonra unutur onu, hatta fırlatır atar. Bu tür şeyler onun aklında hiç kalmaz. Katiyen güvenilir bir koruyucu olamazdı; bu bile yeterince bir cevap sayılır."

"Zaten her halükârda," dedi Glorfindel, "Yüzük'ü ona yollamak sadece şer gününü ertelemek olurdu. O çok uzakta. Artık Yüzük'ü casuslara görünüp sezilmeden ona geri götüremeyiz. Götürebilsek bile Yüzüklerin Efendisi eninde sonunda saklandığı yeri öğrenip bütün gücünü oraya yönlendirir. Bombadil bu güce tek başına karşı koyabilir mi? Zannetmiyorum. Sanırım sonunda, eğer tüm diğer yerler ele geçerse Bombadil de düşer, ilk olduğu gibi Son olur ve o zaman Gece gelir

Yüzük Kardeşliği; Elrond'un Divanı syf. 322- 323


Alıntı:

..."O halde," dedi Glorfindel, "gelin onu derinlere atıp Saruman'ın yalanlarını doğru çıkartalım. Çünkü artık besbelli ki, daha Divan'dayken yoldan çıkmış o meğerse. Yüzük'ün sonsuza kadar kayıplara karışmış olmadığını biliyormuş fakat bizim böyle zannetmemizi istemiş; çünkü onu kendisi için arzulamaya başlamış. Lâkin çok zaman yalanlarda da bir gerçek gizlidir: Deniz'de emniyette olur Yüzük."

"Sonsuza kadar emniyette olmaz," dedi Gandalf. "Derin sularda bir sürü şey vardır; denizlerle karalar değişebilir. Hem, bizim görevimiz burada sadece bir mevsimi veya birkaç insan ömrü kadar zamanı, ya da dünyanın geçmekte olan bir çağını düşünmek değil. Biz bu tehlikeye bir son aramalıyız, bunu başaracağımıza dair bir umudumuz olmasa da."

Boromir'de Yüzüğü Sauron'a karşı kullanmayı teklif etmişti.


Alıntı:
..."Bütün bunları anlayamıyorum," dedi Boromir. "Saruman bir hain, ama fikrinde bir irfan payı yok mu? Neden habire saklamaktan ve yok etmekten söz ediyorsunuz? Bu ihtiyaç anımızda Âli Yüzük'ün bize hizmet etmek için elimize geçtiğini neden düşünmeyelim? Hürler'in Hür Hükümdarları onu kullanınca mutlaka Düşman'ı yeneceklerdir. Kanaatime göre onun en çok korktuğu da bu.

"Gondor'un insanları yüreklidir, asla teslim olmazlar; amma yenilebilirler. Mertlik önce kuvvet, sonra da silah ister. Eğer anlattığınız kadar gücü varsa, Yüzük silahınız olsun. Onu alıp zafere yürüyün!"

"Heyhat, olamaz," dedi Elrond. "Hükmeden Yüzük'ü kullanamayız. Bunu artık çok iyi biliyoruz. Yüzük Sauron'a ait, sadece onun tarafından yapılmış ve tamamiyle kötüdür. O çok güçlüdür Boromir, öyle her isteyen değil, ancak zaten büyük bir kudrete sahip olanlar kullanabilir. Lâkin onlar için daha da ölümcül bir tehlike arz etmektedir. Uyandırdığı arzu bile yüreği bozar. Saruman'ı düşünün. Arifler'den biri Mordor Hükümdarı'nı bu Yüzük ile, kendi usullerini kullanarak alt ederse, Sauron'un tahtına yerleşir ve böylece yeni bir Karanlıklar Efendisi doğmuş olurdu. Yüzük'ün yok edilmesi biraz da bu yüzden elzem: Dünya üzerinde kaldığı sürece, Arifler için dahi bir tehlike olacaktır. Çünkü ilk başta hiçbir şey kötü değildir. Sauron bile değildi. Ben onu gizlemek için almaktan dahi korkuyorum. Kullanmak için hiç almam."

"Ben de almam," dedi Gandalf.

Boromir onlara kuşkuyla baktı fakat boynunu eğdi. "Öyle olsun," dedi. "O halde Gondor'da elimizdeki silahlara güvenmek zorundayız. Ve en azından, Arifler bu Yüzük'ü korurken biz de dövüşmeye devam ederiz.


Boromir onlara kuşkuyla baktı fakat boynunu eğdi. "Öyle olsun," dedi. "O halde Gondor'da elimizdeki silahlara güvenmek zorundayız. Ve en azından, Arifler bu Yüzük'ü korurken biz de dövüşmeye devam ederiz.


Alıntı:

Elrond gözlerini kaldırarak ona baktı; bu bakışın ani keskinliğiyle yüreğine işlediğini hissetti Frodo. "Eğer duyduklarımın hepsini doğru anladıysam," dedi, "zannımca bu iş için siz tayin edilmişsiniz Frodo; siz bir yol bulamazsanız kimse bulamaz. Şimdi Shire halkının zamanı, sakin tarlalarından kalkıp Ulular'ın kulelerini ve düşüncelerini sarsacaklar. Arifler arasından kim öngörebilirdi bunu? Ya da, eğer arif iseler, vakti gelmeden bilmeyi ne diye umsunlar?

"Lâkin ağır bir yüktür bu. Öyle ağır ki, kimse başkasına yükleyemez. Ben bu yükü size vermiyorum. Lâkin rızanızla alırsanız, seçiminizin doğru olduğunu söyleyebilirim; eskinin bütün kudretli elf dostları Hador, Hurin, Türin ve bizzat Beren bir araya gelse, sizin yeriniz onların yanı olurdu."

Frodo sekiz yoldaşıyla yola çıkmaya karar vermişti; Sam Gamgee, Merry Brandybuck, Pippin Took, Aragorn, Boromir, Legolas, Gimli ve Gandalf. Yüzük Kardeşliği 25 Aralık 3018'de yola çıkmıştı.


Kardeşlik


3019 yılının Ocak ayında Kardeşlik Moria'ya girmişti ve Gollum'da peşlerindeydi. Frodo Yüzük Taşıyıcısı olduğundan önlerinde ve arkalarında uzanan tehlikeleri hissetmişti. Suyun Bekçisi ve Mazarbul Odasındaki Ork Şefi diğer Kardeşlik üyeleriyle hiç uğraşmamış direk ona saldırmışlardı. Gandalf Balrog'la savaşmış ve birlikte Dipsiz Kuyu'ya düşmüşlerdi böylece Kardeşlik dağılmaya başlamıştı.



Alıntı:
Hem irfan sahibi, hem korkusuz, hem zarifsiniz Galadriel Hanım" dedi Frodo. "Eğer isterseniz Tek Yüzük'ü size veririm. Bu benim için fazla büyük bir mesele."

Ani ve berrak bir kahkaha attı Galadriel. "Galadriel Hanım irfan sahibi olabilir," dedi, "yine de burada, nezaket konusunda kendi dengine rast geldi, ilk karşılaşmamızda gönlünüzü sınamamın öcünü çok kibarca aldınız. Keskin bir gözle görüyorsunuz artık. Gönlümün, bana sunduğunuz şeyi çok fazla arzuladığını inkâr etmiyorum. Çünkü uzun yıllar boyunca Ali Yüzük benim elime geçse ne yapardım diye düşünmüştüm ve işte! Yüzük avucuma düştü. Sauron ister kalsın ister yenilsin, çok uzun zaman önce tertip edilmiş olan şer çok değişik şekillerde işlemeye devam eder. Eğer yüzüğü konuğumdan zorla veya korkutarak alsaydım, bu tam da onun Yüzük'ünün tesirine yaraşacak soylu bir hareket olurdu, değil mi?

"Ama şimdi, nihayet Önümde işte. Yüzüğü bana kendi rızanızla vereceksiniz! Karanlıklar Efendisi'nin yerine bir Ece oturtacaksınız. Ve ben karanlık da olmayacağım, Gündüz ve Gece gibi çok güzel ve korkunç olacağım! Deniz gibi, Güneş gibi, Dağ'daki Kar gibi zarif! Fırtına ve Şimşek gibi korkunç! Dünyanın temellerinden daha güçlü. Herkes beni sevecek ve önümde çaresiz kalacak!"

Elini kaldırdı; takmakta olduğu yüzükten sadece onu aydınlatıp, geri kalan her şeyi karanlıkta bırakan büyük bir ışık çaktı. Frodo'nun önünde, artık ölçülemeyecek derecede uzun boylu, dayanılmayacak kadar güzel, korkunç ve tapılacak biri gibi duruyordu. Sonra indirdi elini; ışık soldu, tekrar güldü aniden. Ve o ne! Küçülmüştü Sadece beyazlara bürünmüş, kibar sesi yumuşak ve hüzünlü, ince bir elf kadınıydı.

"Sınavı geçtim," dedi. "Gücüm zayıflayacak, Batı'ya gideceğim ve Galadriel olarak kalacağım.''

Kardeşlik Amon Hen'e doğru yolculuk etti burada direk olarak Mordor'a mı gideceklerine ya da Minas Tirith'e mi gideceklerine karar vereceklerdi. Boromir burada Yüzüğü alıp Minas Tirith'e gitmeyi denemişti. Yüzüğü alıp Sauron'u yenebileceğini düşünmüştü. İlk olarak Frodo'yu rızasıyla Yüzüğü vermesini sağlamaya çalışmış ama bu işe yaramayınca ona saldırmıştı.


Frodo burada Yüzüğü takmış ve Sauron'un Gözü tarafından fark edilmişti. Yüzük Frodo'yu Sauron'a gözükmesi için zorladı. Bu sırada Gandalf çok uzaklardan bunu hissetmiş ve onun da yardımıyla Frodo Yüzüğü çıkarmayı başarmıştı. Frodo Mordor'a tek başına gitmeye karar vermiş ama Sam Gamgee'de ona katılmıştı.

Bu sırada Isengard'lı Uruk-Hai'ler diğer Kardeşlik üyelerine saldırmıştı. Saruman Hobbit'lerin yakalanması diğerlerinin öldürülmesi emrini vermişti çünkü Hobbit'lerden birinin Yüzük'ü taşıdığını biliyordu. Uruk-Hai'ler Merry ve Pippin'i yakalamış onları korumaya çalışan Boromir'i öldürmüşlerdi. Pippin daha sonra Yüzük yanındaymış gibi davranarak bir Ork'u kandırmış daha sonrada Merry ile kaçmayı başarmışlardı.


Frodo ve Gollum

Alıntı:
..."Smeagol," dedi Gollum aniden açık bir şekilde, gözlerini sonuna kadar açıp, gözlerinde garip bir ışıkla Frodo'ya bakarak."Smegol Kıymetli üserine yemin edecek."

Frodo ayağa kalktı ve bir kez daha Sam onun sözleri ve sert sesiyle hayretlere düştü. "Kıymetli üzerine mi? Buna nasıl cesaret edebilirsin?" dedi. "Düşün!

Hepsine hükmedecek Bir Yüzük, hepsini karanlıkta birbirine bağlayacak. Yeminini buna bağlar mısın Smeagol? Bu seni bağlar. Ama bu senden çok daha güvenilmez bir şey. Sözlerini çevirebilir. Dikkat et!"Gollum sindi. "Kıymetli üserine, Kıymetli üserine!" diye tekrarladı.

"Peki ne için yemin ediyorsun?" diye sordu Frodo.

"Çok çok iyi olmak için," dedi Gollüm. Sonra Frodo'nun ayaklarına doğru emekleyerek önünde süründü, kaba bir sesle fısıldıyordu: Bir titreme tuttu Gollum'u, sanki sözler her kemiğini korku ile sarsarmış gibi. "Smeagol onu, Onun almasına hiç hiç bir saman isin vermeyeceğine yemin eder. Hiçbir saman! Smeagol onu koruyacak. Ama Kıymetli üserine yemin etmeli."

"Hayır! Onun üzerine olmaz," dedi Frodo, sert bir acıma duygusuyla ona yukarıdan bakarken. "Senin bütün arzun, elinden gelirse, onu görmek, ona dokunmak; ama bunun seni çıldırtacağını da biliyorsun. Onu eline alarak yemin edemezsin. Eğer kabul edersen görmeden, yine de onun üzerine yemin et. Çünkü onun nerede olduğunu biliyorsun. Evet, biliyorsun Smeagol. Tam önünde."

Bir an için Sam'e sanki beyi büyümüş, Gollüm da küçülmüş gibi geldi: Uzun, sert bir gölge, yüceliğini gri bir bulut ile gizleyen kudretli bir hükümdar; ayaklarında da sızlanan minik bir köpek. Yine de bir şekilde ikisi akrabaydı sanki yabancı değil: Birbirlerinin akıllarına uzanabiliyorlardı. Gollüm doğrularak Frodo'ya elleriyle dokunmaya, yaltaklanarak dizlerine sarılmaya çabaladı.

"Çök! Yere çök!" dedi Frodo. "Şimdi yeminini et!" "Söss verisiyorus, evet sös veriyorum!" dedi Gollum. "Kıymetli'nin efendisine hismet edeceğim, iyi yürekli efendi, iyi yürekli Smeagol, Gollum Gollum!" Aniden yeniden ağlayıp bileğini ısırmaya başladı.

Frodo Mordor'a yaklaşan her adımda Yüzük daha çok ağırlaşıyor ve Sauron'un Gözü'nü daha çok hissediyordu. Gollum ise yeniden Yüzüğü arzulamaya başlamış ve kendisiyle sözünü tutup tutmamak üzerine tartışmıştı. Smeagol'dan kalan küçük bir parça Frodo'ya zarar vermek istemiyordu, ama en sonunda Gollum baskın çıkmış ve Gollum Yüzüğü almaya karar vermişti ve Hobbitleri tuzağa düşerecek bir plan yaptı.


Frodo, Sam ve Gollum Yollarda

Hobbitler Kara Kapılar varmış ama Mordor'a bu şekilde giremeyeceklerini anlamışlardı. Ve Gollum onlara Cirith Ungol yolunu önermişti. Frodo bunu kabul etmiş ama Gollum'un Yüzük'ün peşinde olduğunu anladığını söylemişti.


Frodo, Sam ve Gollum Yollarda

Hobbitler Kara Kapılar varmış ama Mordor'a bu şekilde giremeyeceklerini anlamışlardı. Ve Gollum onlara Cirith Ungol yolunu önermişti. Frodo bunu kabul etmiş ama Gollum'un Yüzük'ün peşinde olduğunu anladığını söylemişti.


Alıntı:
'' Fakat artık korkma! Ben bu şeyi almak istemem, şurada yol kenarında olsa bile almam. Minas Tirith'te taş taş üstünde kalmayacak olsa ve şehir kendi iyiliği ve benim şerefim için, sadece ben, ancak Karanlıklar Efendisi'nin silahını kullanarak kurtulabilecek olsam bile almam. Hayır, böyle zaferler istemiyorum Drogo oğlu Frodo.''


Faramir'in yanından ayrıldıktan sonra Hobbitler ve Gollum Morgul Vadisi'ne gelmişti bu sırada Minas Morgul'dan Nazgul Lordu komutasında büyük bir ordu yola çıkmıştı. Sauron'un öncelikli planı Gondor'u ele geçirmekti. Pippin'i ve Aragorn'u Palantir'de görmüş ve Yüzüğü onların elinde sanmıştı. Sauron Aragorn'un Yüzüğü kullanarak kendisiyle savaşacağını düşünüyordu. Çünkü herhangi birisinin Yüzüğü yok etmek amacıyla Mordor'a geleceğini düşünmüyordu.

Frodo Nazgul Lord'unun yanından geçerken yine Yüzük'ü takma dürtüsü onu zorlamış ama yine kendini tutmayı başarmıştı. Gollum onları Vadi'nin yukarı tarafındaki Cirith Ungol Merdiven'lerine götürmüştü. Sabah olduğunda ise Gollum Hobbit'leri Shelob'un İni'ne götürdü.

Frodo Shelob tarafından sokulmuş ve kaskatı kesilip yere yıkılmıştı. Sam Frodo'nun öldüğünü sanmış ve küçük bir iç mücadelesinden sonra Yüzüğü almanın en doğru şey olduğuna karar vermişti. O sırada bir Ork grubu oraya yaklaşmış ve Sam'de Yüzüğü takmıştı. Sam Kara Dil'deki konuşmaları anlamış ve Frodo'nun hayatta olduğunu öğrenmişti. Orklar Frodo'yla birlikte Cirith Ungol Kulesine gitmiş Sam'de onları izlemişti


Frodo, Sam ve Shelob

Sam Yüzüğü çıkarmış ama Cirith Ungol'a tekrar girerken takmak zorunda kalmıştı. Sam Mordor'a girdiğinde Yüzük, Efendisine yaklaştığı için Taşıyıcı'sı için her adımda daha ağır bir yük oluyordu. Sam o anda parmağında Yüzük olmamasına rağmen Yüzük onu etkilemiş ve bir an için kendini Sauron'la savaşabilecek kudrette görmüştü. Ama Sam'in Hobbit güdüleri baskın çıkmış ve bunun Sauron'a Yüzük'ü götürmek için bir oyun olduğunu anlamıştı.


Frodo, Sam ve Shelob

Sam Yüzüğü çıkarmış ama Cirith Ungol'a tekrar girerken takmak zorunda kalmıştı. Sam Mordor'a girdiğinde Yüzük, Efendisine yaklaştığı için Taşıyıcı'sı için her adımda daha ağır bir yük oluyordu. Sam o anda parmağında Yüzük olmamasına rağmen Yüzük onu etkilemiş ve bir an için kendini Sauron'la savaşabilecek kudrette görmüştü. Ama Sam'in Hobbit güdüleri baskın çıkmış ve bunun Sauron'a Yüzük'ü götürmek için bir oyun olduğunu anlamıştı.


Alıntı:
Yükü altında soluk soluğa kalan Sam dirsekten döndü; tam dönerken de gözünün ucuyla kayalıktan düşen bir şeyi fark etti, sanki o geçerken devrilmiş küçük siyah bir kayaymış gibi. Ani bir yük bindi Sam'in üzerine ve hâlâ beyinin ellerini tutmakta olan ellerinin dış yüzlerini parçalayarak yere kapaklandı. O zaman düşenin ne olduğunu anladı, çünkü yattığı yerden, nefret dolu bir ses işitti üzerinden.

Orjinal Boyutunda Açmak İçin ( 700x649 ve 383KB ) Buraya Tıklayın

Gollum'un Saldırısı

"Hayırsıs bey!" diye tısladı ses. "Hayırsıs bey bisi kandırıyor; bisi kandırıyor Smeagol, gollum. O taraftan gitmemeli. Kıymetli'yi incitmemeli. Onu Smeagol'e ver, evett, bise ver! Onu bise ver!"

Çılgın bir güçle doğrularak kalktı Sam. Hemen kılıcını çekti; fakat hiçbir şey yapamazdı. Gollum ile Frodo birbirlerine kenetlenmişlerdi. Gollum efendisinin üstünü başını parçalıyor, zincire ve Yüzük'e ulaşmaya çalışıyordu. Bu belki de Frodo'nun yüreğinde ve iradesinde sönmekte olan korları alevlendirebilecek tek şeydi: Hazinesini ondan zorla almak için yapılan bir saldırı, bir girişim. Sam'i, hatta aynı zamanda Gollum'u hayrette bırakan ani bir hiddetle karşı koymaya başladı. Gene de, eğer Gollum değişmeden kalmış olsaydı olaylar çok daha değişik cereyan edebilirdi; fakat hangi korkunç patikaları, yalnız, aç ve susuz, kendisini yiyip bitiren bir arzu ve korkunç bir korkuyla geçtiyse, bunlar onun üzerinde keder verici izler bırakmıştı. Bir deri bir kemik, açlıktan ölmek üzere olan, yabani görünüşlü bir şey olmuştu. Gözlerinde çılgınca bir ışık alevleniyordu ama kötülüğü artık o eski etkili gücüyle boy ölçüşemezdi. Frodo onu yere devirdi ve titreyerek ayağa kalktı.
"Yere yat!" dedi nefes nefese, elini göğsünde sıkarak, öyle ki deri gömleğinin altından Yüzük'ü tutmuş oluyordu. "Yere, seni sürüngen seni, çekil yolumdan! Artık sonun geldi. Artık ne bana ihanet edebilirsin ne de beni öldürebilirsin."

Sonra aniden, tıpkı Emyn Muil'in eteğinde olduğu gibi, Sam bu iki rakibi başka bir gözle gördü, iki büklüm olmuş bir cisim, olsa olsa bir canlının zavallı gölgesi, tamamen mahvolmuş ve yenilmiş bir yaratık ama yine de korkunç bir şehvet ve öfkeyle dolu ve onun önünde sert, artık acımayı bırakmış, beyazlara bürünmüş ama göğsünde ateşten bir halka tutan bir cisim. Ateşin içinden emreden bir ses konuşuyordu.

"Git ve beni bir daha rahatsız etme! Eğer bir daha bana dokunacak olursan kendini Kıyamet Ateşi'ne atmış olacaksın."

İki büklüm olan cisim geriledi, kırpışan gözlerinde dehşet vardı, ama aynı zamanda da doymak bilmez bir arzu.

Sonra görüntü geçti ve Sam ayakta duran Frodo'yu gördü, eli göğsünde, nefes nefese, Gollum da ayaklarının dibindeydi, kocaman elleri ve dizleri üzerinde.

"Dikkat et!" diye bağırdı Sam. "Sıçrayacak!" ileri doğru bir adım attı, kılıcını savurarak.

"Çabuk Bey!" dedi nefes nefese. "Devam et! Devam et! Kaybedecek zaman yok. Ben onu hallederim. Devam et!"

Frodo ona, sanki çok uzakta biriymiş gibi baktı. "Evet, benim devam etmem lazım," dedi. "Hoşça kal Sam! Sonuna vardık artık. Hüküm Dağı'nda hüküm verilecek. Hoşça kal!" Döndü ve yoluna devam etti yavaş yavaş ama dimdik yürüyerek, tırmanan patikadan yukarı.

"Evet!" dedi Sam. ""Sonunda seninle ilgilenebileceğim!" Dövüş için çekilmiş kılıcıyla ileri fırladı. Fakat Gollum yerinden sıçramadı. Yüzükoyun yere kapaklanarak zırıldamaya başladı.

"Bisi öldürme," diye ağladı. "Bisi o piss, merhametsis çelikle öldürme! Bırak yaşayalım, evet, birasçık daha yaşayalım. Bitti, bitti! Bittik. Ve Kıymetli gittiğinde de öleceğis, evet, ölüp tos olacağıs." Yolun küllerini uzun etsiz parmaklarıyla avuçladı. "Toss!" diye tısladı.

Sam'in eli duraksadı. Aklı hiddet ve kötülüğün anısıyla kızgınlık doluydu. Bu hain, katil yaratığı öldürmekle adil davranmış olurdu, hem haklıydı hem de Gollum bunu yüzlerce kez hak etmişti; ayrıca yapılması gereken yegâne emniyetli şey gibi görünüyordu bu. Fakat gönlünde, derinlerde bir yerde bir şey onu alıkoydu: Tozlar içinde yatan, meyus, mahvolmuş, tamamen sefil bu yaratığa vuramadı. Kendisi de, kısa bir süre önce Yüzük'ü takmıştı ve artık Gollum'un Yüzük'e esir olmuş, bir daha yaşamı boyunca huzur ve rahat bulamayacak olan kurumuş aklıyla bedeninin ıstırabını az da olsa tahmin edebiliyordu. Fakat Sam'in hissettiklerini açıklayabilecek hiç sözü yoktu.

"Öff lanet olasıca, leş kokulu şey!" dedi. "Git! Defol! Sana tekme atabileceğim sürece güvenmeyeceğim; ama git. Yoksa senin canını acıtacağım, evet hem de bu pis, merhametsiz çelikle."

Gollüm dört ayağı üzerinde doğruldu, birkaç adım geriledi, sonra döndü ve tam Sam ona tekme atmak için nişan aldığında patikadan aşağıya kaçmaya başladı. Sam bir daha onu aklına getirmedi. Aniden beyini hatırladı. Yukarı, patikaya doğru baktı ama onu göremedi. Elinden geldiğince hızla yoldan yukarı tırmandı. Eğer geriye dönüp baksaydı, Gollum'un dönmüş olduğunu ve gözlerinde vahşi bir delilik ışığı parlayarak kayalar arasında sinsi bir gölge gibi, hızlı hızlı ama temkinle arkasından yaklaştığını görebilirdi.

Patika yukarı çıkmaya devam ediyordu. Kısa bir süre sonra yeniden döndü ve doğuya doğru ilerleyen son bir uzantıdan sonra koninin yüzeyi boyunca uzanan bir kesmeden geçerek Dağ'ın yan tarafındaki karanlık bir kapıya, yani Sammath Naur'a vardı. Çok uzaklarda, artık Güney'e doğru yükselmekte olan güneş, dumanları ve pusu parçalayarak meşum meşum parlıyordu, donuk kızıl, göz karartan bir disk gibi; fakat tüm Mordor, Dağ'ın çevresinde ölü, sessiz, gölgeler içinde korkunç bir darbe bekleyen topraklar gibi uzanıyordu.

Sam açık ağzın yanına gelerek içeri baktı içerisi karanlık ve sıcaktı; derinden gelen bir gümbürtü havayı titretiyordu. "Frodo! Beyim!" diye seslendi. Hiç cevap yoktu. Bir an için durdu, kalbi çılgın korkularla atıyordu, sonra içeri daldı. Onu bir gölge takip etti. İlk başta hiçbir şey göremedi. Bu büyük ihtiyaç anında bir kez daha Galadriel'in şişeciğini çıkarttı fakat şişecik soğuk ve titrek elleri arasında soluktu ve boğucu karanlığa hiç ışık saçamıyordu. Sauron'un diyarının tam kalbine, eski kudretinin Orta Dünya'daki en büyük ocaklarına gelmişti; tüm diğer güçler burada ona boyun eğerdi. Korka korka karanlığa doğru birkaç tereddütlü adım attı, sonra aniden yukarı doğru sıçrayan kızıl bir şimşek yükseldi ve yüksek kara çatıya çarptı. O zaman Sam Dağ'ın tüten konisine doğru giden uzun bir mağara veya tünelde bulunduğunu gördü. Fakat kısa bir mesafe ileride zemini ve her iki yandaki duvarları koca yarıklarla yarılmıştı ve buralardan, bir yükselen bir alçalıp kararan kızıl bir parlaklık geliyordu; bütün bu süre zarfında aşağıda bir mırıltı ve zonklayıp çalışan koca makineleri çağrıştıran bir hareketlilik vardı.

Işık yine yukarı fırladı: orada, uçurumun kıyısında, tam Kıyamet Çatlağı'nda duruyordu Frodo, parlaklığa karşı simsiyah, gergin, dik ama sanki taşa dönmüş gibi.

"Bey!" diye bağırdı Sam.

O zaman Frodo kıpırdayarak net bir sesle konuştu, aslında Sam'in o güne kadar onun kullandığını hiç duymadığı netlikte ve güçte bir sesle; ses Hüküm Dağı'nın zonklamasını ve kargaşasını bastırıyor, tavanda ve duvarlarda çınlıyordu.

"Geldim," dedi. "Ama şimdi buraya yapmak için geldiğim şeyi yapma yolunu seçmiyorum. Bu işi yapmayacağım. Yüzük benimdir!" Ve aniden yüzüğü parmağına takarak Sam'in gözleri önünden kaybolup gitti. Sam'in nefesi kesildi ama çığlık atacak zamanı olmadı çünkü aynı anda birçok şey birden oldu.

Bir şey Sam'e arkadan çılgınca çarptı, ayakları yerden kesilmiş, yana savrulmuş ve kara bir cisim üzerinden atlarken başını taşlı zemine çarpmıştı. Kıpırdamadan olduğu yerde uzanıp kaldı ve bir süre her şey karardı.

Ve uzaklarda, tam Frodo onun diyarının tam kalbinde, Sammath Naur'da Yüzük'ü takıp onun kendisine ait olduğunu iddia ederken Barad-dûr'daki güç sarsılmış ve Kule temelinden o mağrur ve sert tepesine kadar sallanmıştı. Karanlıklar Efendisi aniden onun varlığından haberdar oluverdi ve Göz'ü bütün gölgeleri parçalayarak ova üzerinden kendi yapmış olduğu kapıya baktı; ahmaklığının büyüklüğü, gözleri kör eden bir şimşek gibi gözleri önüne seriliverdi; sonunda düşmanlarının oyunları bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine gazabı yakıp yok eden bir alev gibi parladı ama korkusu da engin, kara bir duman gibi onu boğmak için yükseldi. Çünkü kendisi için en büyük tehlikenin ne olduğunu, sonunun nasıl bir pamuk ipliğine bağlı olduğunu anlamıştı. Aklı tüm tedbirlerinden, korku ve hamlık ağlarından, tüm harp hilelerinden, savaşlardan arınıverdi, bütün diyarı boyunca bir titremedir aldı, esirleri sindi, orduları durdu, idaresiz kalan, amaçları kalmayan komutanları tereddüt ederek ümitsizliğe kapıldılar. Çünkü unutulmuşlardı Onları kullanan Güç'ün bütün aklı ve amacı artık inanılmaz bir kuvvetle Dağ'a çevrilmişti Çağrısı üzerine kulakları yırtan bir çığlık ve son, çaresiz bir hızla, rüzgârdan da hızlı uçtu Nazgûl, yanı Yuzuktayfları, kanatlarının fırtınasıyla güneye, Hüküm Dağı’na doğru fırladılar.

Sam ayağa kalktı Başı donuyor, başından sızan kan gözlerine damlıyordu. El yordamıyla ilerledi ve sonra çok garip ve çok korkunç bir şey gördü. Gollum, tam dipsiz çukurun kenarında görünmeyen bir düşmanla deliler gibi dövüşüyordu. Bir ileri bir geri sallanıp duruyordu ve bazen uçurumun kenarına o kadar yaklaşıyordu ki neredeyse içine düşecek gibi oluyor, bazen kendini geriye çekiyor, yere düşüyor, ayağa kalkıp yeniden düşüyordu. Ve bütün bu zaman zarfında hep tıslıyor ama ağzından hiç söz çıkmıyordu.

Aşağıdaki ateşler hiddetle uyandı, al ışık alevlendi ve bütün mağara büyük bir parlaklık ve sıcaklıkla doldu. Sam aniden Gollumun uzun ellerinin ağzına doğru gittiğini gördü, beyaz köpek dişleri pırıldadı ve ısırarak çat diye kapandı. Frodo bir çığlık attı, işte oradaydı, tam uçurumun kenarında yere diz çökmüştü. Fakat Gollum çıldırmış gibi dans ederek, içinde hâlâ bir parmağın durduğu yüzüğü havada tutuyordu Artık Yüzük, sanki canlı ateşte yem yapılmış gibi parlıyordu.

"Kıymetli, kıymetli, kıymetli!" diye bağırdı Gollum "Kıymetlim! Ah benim Kıymetlim!" Ve bunları söylerken tam gözlerini kaldırmış ödülünü zevkle seyrediyordu ki adımını çok ileri attı, tökezledi, bir an için uçurumun kenarında bir ileri bir geri sallandı ve bir çığlık atarak düştü. Derinlerden son bir "Kıymetlim!" feryadı yükseldi, Gollum yok olmuştu.



Gollum'un Düşüşü

Alıntı:
Bir gümbürtü ve muazzam bir kargaşanın sesi duyuldu. Alevler sıçrayarak tavanı yaladı. Zonklama büyük bir gurultu halinde yükseldi ve Dağ sallandı Sam Frodo'ya koşarak onu kaldırdı ve kapıya taşıdı. Orada, Mordor ovalarının çok yükseğindeki Sammath Naur'un karanlık eşiğinde, üzerine öyle bir hayret ve dehşet çöktü ki her şeyi unutarak kalakaldı ve taşa donmuş biri gibi etrafı seyretmeye başladı.

Dönen bir bulutun kısa görüntüsü gelip geçti gözlerinden, bulutun tam ortasında, ölçülemeyecek kadar derin çukurlar üzerindeki muazzam bir dağ kaidesine oturmuş dağlar kadar yüksek kuleler, burçlar vardı, koca salonlar, zindanlar, uçurumlar kadar dik gözsüz hapishaneler, çelikten ve sert taşlardan açılmış kapılar. Sonra hepsi geçti gitti Kuleler yıkıldı, dağlar kaydı, duvarlar ufalandı ve kendi yıkılırken, geniş duman girdapları ve fışkıran buharlar, kabaran bir dalga gibi devrilinceye ve azgın tepesi kıvrılıp toprağa doğru köpürerek dökülünceye kadar dalgalar halinde yükseldi, yükseldi ve sonra, son olarak aradaki milleri aşarak, kulakları sağır eden bir çatırtı ve gümbürtü halını alıncaya kadar yükselen bir uğultu sesi geldi, yer sarsıldı, ova kabardı, çatladı ve Orodruin dönmeye başladı. Yarılmış zirvesinden ateşler püskürdü Gökler gök gürültüsüyle patlayıp, şimşeklerle dağlandı. Şaklayarak inen bir kırbaç gibi kara bir yağmur sağanağı inmeye başladı. Ve fırtınanın tam ortasına, bütün diğer sesleri yırtan bir çığlıkla, bulutları parçalayıp yana atan Nazgûl indi, alevlenmiş bir yıldırım gibi fırlayarak, tepenin ve göğün alevli yıkıntılarına yakalanıp çatırdadılar, soldular ve söndüler.

"Komutanlar Mordor ülkesine doğru bakarken, onlara öyle geldi ki sanki bulutun kasvetinin üzerine kapkara, koskoca gölgeden bir suret yükseldi; kopkoyu, şimşeklerle taçlanmış, bütün gökyüzünü dolduran bir suret. Dünyanın üzerinde bir dev gibi yükseldi ve onlara doğru tehditkâr bir kol uzattı, korkunç ama aciz: Çünkü onların üzerine uzanırken büyük bir rüzgar onu alarak savurdu ve gölge geçip gitti; sonra bir sessizlik çöktü.''

Sauron'un Düşüşü

-------------------------------------------------------------------------------------------

Kralın Dönüşü; Hüküm Dağı syf.244- 249


Alıntı:
Böylece Yüzük yok edilmiş ve Sauron son kez ve tamamen yenilmişti. İnsanların Dokuz Yüzüğü ve Yedilerin kalanları da Modor yıkılırken yok olmuştu. Üçler hala duruyordu ama herhangi bir güçleri kalmamıştı ve onların gücüyle yapılmış ve var olan her şeyde yok olacaktı.

Frodo sırtından bu ağır yük kalkmış olmasına rağmen en derinlerinde hala Yüzük'ün kaybına üzülüyordu. Yüzük kendisindeyken kendini çok daha güçlü hissediyordu o yokken her şey boştu. 21 Eylül 3021'de Frodo ve Bilbo Orta-Dünya'yı terk edip Ölümsüz Topraklar'a varmıştı daha sonra da Sam onlara katılmıştı ve Sam'de gittiğinde Orta-Dünya'da Yüzük-Taşıyıcılarından kimse kalmamış



Okuduğunuz İçin Teşekkür Ederim.



 
Ubsilon Xefor Cioss said:
Kaynak? TWT? Güzel olmuş.

Teşekkür ederim.

Kaynak : Yef Forum
Yef Forum

Beğendiğin şey "Tek Yüzük'e Dair" isimli bilgi ise daha bunun gibi çok var farklı farklı , lakin koymaya üşeniyorum , yavaş , yavaş hepsini koyacağım.
 
Aslıdna anasayfaya koyma bence. Mesajın linkini koy, index biçiminde. Daha temiz bir konu olur.
 
Elfçe Hakkında Herşey - Elfçe Öğrenme Dersleri

DERS 1

Her Tolkien meraklısı Elfçe’yi, öğrenmek ister. Öğrenmesi en kolay mı bilmem ama elimizde en çok materyal olan elf dili Quenya’dır. Burada Quenya’yı size Yüzüklerin Efendisi kitabında kullanılan akansa göre yani üçüncü çağ aksanı ile öğretmek için derslere başladık…
Hepinizin bildiği gibi Quenya gerçek bir dil değildir. Yazılmış bir dildir. Dolayısıyla bu dil konuşmaktan çok yazışmanıza yarayacak. Neden mi? Çünkü çevrenizde bu dili konuşan pek az ve belki de hiç kimse yok, ama internette pek çok sitede özel forumlar var bunun için.

Quenya öğrenmesi kolay bir dil mi?
Hayır kesinlikle değil. Gerek konuşma gerek kelime gerek cümle yapısı gerekse pratik yapma konusundaki olanaksızlıklardan dolayı belki de öğrenmesi en zor dillerden biri. Ama bu sizi yıldırmasın.

Peki Quenya neye benziyor?
Türkçe’ye… Tabii tam olarak değil ama bir takım benzerlikler var. Aslında Fince’ye daha çok benziyor.
Örneğin Quenya’da ekler sözcüğü sonuna ekleniyor.
Ör: Anar caluva tielyanna
Burada “Güneş yolunuzun üzerinde parlasın” deniyor. Tielyanna “yolunuzun üzeri” demek. Gördüğünüz gibi –lya “nuzun” –nna ise “üzeri” anlmlarını taşıyor.

Ders 1: ders 1
Quenya alfabesi şu şekilde yazılabilir:
c (= k), d, f, g (türkçe c), gw, h, hy, hw, l, ly, m, n, nw, ny, p, qu, r, ry, s, t, ty, v, y ve w
Quenya’nın sesli harfleri a, e, i, o, u dır.; uzun sesler ‘ ise işaretlenir ör:: á, é. Kimi ünlüler kapalı kimileri ise açıktır. Bundan kastım; aaaaa deyin ve oooooooo deyin. Ağzınızın aldığı durumları karşılaştırın. "a" en açık seslidir ve Türkçe'deki gibi okunur. "u" ise en kapalı seslidir ve o da Türkçe'deki gibi okunur.

Harfler genel olarak , İtalyanca’daki şekilleri ile okunmalıdır ve sesli harfler çoğunlukla Türkçe'deki okunuşlarına benzerler; uzun sesler á ve é belirgin biçimde normal a, e seslerine, kısalarından daha yakındır. Bazı sesler üzerlerinde çift nokta ile yazılır(ë, ä etc.), ama bu onların okunuşlarını etkilemez. Bu tür harflerin okunuşları tıpkı İngilizce’deki gibidir. “ai, au, eu, oi, ui, ve iu” gibi iki ünlüler vardır. Ünsüzlerden c mutlaka k; l ise bildiğimiz L olarak okunmalıdır; r titrek okunur; s okunmaz; y sessiz kullanılır(İngilizce’deki you gibi). İdeal olarak, t, p, c sessizleri güçsüz okunur. Süreksiz sessizler -y (ty, ny gibi.) ile biter; sürekli sessizler ise genellikle -w (ör: nw, ama cw yerine qu[Q] okunur). H, [x] (Almancada ki ich-Laut gibi) t’den önceki ses gibi okunur, tabii eğer ht kombinasyonunda e ya da i harflerinden biri gelmemişse, h Almanca’daki ich-Laut gibi okunur. Öbür türlü, h İngilizce’deki gibi okunur. h; ne kadar hy ve hw ile simgelense de sırasıyla ich-Laut ve sessiz wh (Amerikan İngilizcesindeki gibi bir wh), ile okunurlar. hl ve hr kombinasyonlarında orijinal olarak sessiz olarak tanımlanır l ve r, ama üçüncü çağda bu iki ses normal l ve r olarak okunmaya başlanmıştır. Kimi uzun sözcüklerde, vurgu ikinci heceden sondaki uzun heceye düşer. Eğer sonuncu hece kısaysa, vurgu üçüncü heceye düşer (sözcük iki hecen uzun değilse, ilk hece uzun da olsa kısa da olsa vurguyu alır).
Qu yalnızca Q anlamı taşır, yukarıda da bahsettiğim gibi cw da aynı şekilde q anlamı taşır.

Kimi "a"lar tam okunurken kimi "a"lar yok sayılır. Örneğin Quenya kelimesinde "a" okunurken "anna" kelimesinde (anlamı hediye) tıpkı İngilizce'deki Anna isminin okunması gibi okunur. (ann)
Notlar:
Ünlü harfler:

"i" harfi de tıpkı Türkçe'deki gibi kullanılan bir harfdir. ô harfi TR o, ú harfi TR ü gibi okunur.
"ai" harfi "ey" gibi değilde "ay" gibi kullanılır. (İngilizce kaynaklardan örnek: "fail" gibi değil "aisle" gibi)
"au" harfi bir yerimiz acıdığında verdiğimiz tepki sesi "ov" olarak okunur.
"eu" Türkçe'deki e harfi gibi okunur.
"iu" harfi "yu" gibi okunabilir.
Ünsüz harfler:
C her zaman k'dir
hw, hy, hl, hr harflerinde h okunmaz ve ikinci harf İngilizcedeki hali ile okunur. hl ve hr nefes sesi, ıslık gibi çıkarlar.
hw İngilizcedeki wh gibidir.
h bunlarınn dışında kullanıldığı zaman Türkçe'dekinden daha sert bir sestir. "Hey" kelimesindeki gibi. (İngilizce örnek: Breath)
"l" Türkçedeki "gel, al" deki l gibi kullanılır.
"n" Türkçedekinden biraz daha kalın İngilizcedeki n gibi kullanılır.
"r" ise Türkçedeki esrar kelimesine yakın bir okunuştadır.
"s", z gibi okunmaz. Daha çok nefes verme sesi gibi okunmayan bir sestir.
v ve w arasındaki fark şudur: v daha açık ve w daha kapalı bir sestir.
y harfi ise "yavru" kelimesindeki y gibi okunur.(İngilizce örnek: "yes")
Çift nokta kullanımı:
Yukarıda belirrtiğim gibi çift noktanın okunuşa hiçbir etkisi olmaz, lakin yazıda kullanılmaktadır. Tolkien bunu bir çok yerde kullanmıştır. ä, ö, ë. Aslında bunlar tam olarak gerekli değildirler. Yalnızca İngilizce okumadan ayrı oldukları belirtmek için kullanımışlardır. Bunları kullanma kuralları vardır ama ben gerekli görmediğimden onları burada yazmayacağım…


Ne kadar hızlı konuş***ıyız?
Konuşma hızına gelince, eğer Quenya konuşursanız çok hızlı konuş***ısınız. Daha önce belirttiğim gibi İtalyanca ile benzerlikleri var dilin, ayrıca Tolkien İtalyanca dilini severmiş. Dolayısıyla Quenya hızlı bir dil ve bu dili hızlı ve doğru konuşmak bu dili iyi konuşmak anlamına geliyor.

KELİME BİLGİSİ
Bu kadar kuramsal bilgiden sonra hoşunuza gideceğini düşündüğüm genel kalıplar:

Selam!: Ai!

Benim adım...: .... nîn ess veya essen .....

kim? ne? : man?

senin adın .....: .... cin ess veya esseg ...

sin : bu
tan: şu
ent: oradaki

im veya ni :ben
em: biz

eg: sen
ech: siz (çoğul anlamda)
edh veya el: siz (saygı)

e: o (insanlar için [ve elfler tabii])
San: o ( cansız varlıklar ve hayvanlar)

sain: onlar

nin : bana
men : bize

cen: sana
chen:size (çoğul)

den veya len :size (saygı)

sen : ona
ten: onlara

nin: benim
cin:senin
din:sizin
tin:eek:nun

min: bizim
chin: sizin
lin: sizin
tin: onların
 
Ubsilon Xefor Cioss said:
Aslıdna anasayfaya koyma bence. Mesajın linkini koy, index biçiminde. Daha temiz bir konu olur.

Çok büyük açık verdin , anasayfayı biraz incelersen senin dediğin gibi yaptığımı görebilirsin.
Ayırca öneri için teşekkürler.

Ubsilon Xefor Cioss said:
Teşekkürler şah-mat!

Daha dur , 5 ders daha var.
 
kumsal123 said:
macımız zorluydu konuda güzel olmus saol chake :grin:

Teşekkür ederim , replayı izleyenler anlar , benim hiç bir zorluk çekmedim.
 
GökTürkHakaniKemal said:
http://www.youtube.com/watch?v=Vl1OCrvVdIU&feature=grec_index Bu da güzel bir Lotr strateji oyunu :grin:
Uçan hobitlerin intikamı!

lotr oyunu değil bu, Rome tw üstüne bir mod.
Ama güzel :lol:
 
Status
Not open for further replies.
Back
Top Bottom