Psikolojik Danışma Hattı

Users who are viewing this thread

Yani hakikaten hayatta bazı şeyler insanı bıktırıyor bu bir gerçek. İntihar isteğinin ya da intihardan korkanların tercihi olan "ölmek için Allah'a yalvarmak." seçeneğinin her insanın başına gelmesi muhtemel. Hele ki Türkiye gibi ateş çemberi bir ülkede yaşanıyorsa... Yine de yanlış bilmiyorsam o kendi yağında kavrulan İskandinav ülkelerinde intihar oranı Türkiye'ye göre daha fazla. Adamlar macerasızlıktan kendini öldürüyor sanırım bilemiyorum. Bunun çözümü kendimizden daha kötü durumda olanlara bakmak kısa vadede. Evet, bu biraz saçma gelebilir ama bombaların altında yaşamak zorunda olan akranlarımızın veya bizden büyüklerin hatta ve hatta küçücük çocukların yaşamlarıyla yüzleşmek (bir belgesel aracılığıyla olabilir, onlar hakkında yazılmış olan köşe yazılarıyla olabilir vs.) kendi yaşamımıza bir nebze olsun şükretmemize sebep olabilir. Daha iyisini yaşayamaz mıydık arkadaş? Evet yaşayabilirdik ama olmadı işte. Hiçbir zaman da olmayacak anlamına gelmiyor emin olun. Bir yerde bu talih dönecek ya, heh işte o günlere ulaşmak için hayat gerçekten yaşamaya değer...
 
Çalışma fikri epey bir gündür canımı sıkarken dün bir süre daha baba parası yemeye karar vermiştim ve bugün aniden aklıma gelince "işkura falan gidip halletmeliyim" diye düşündüm. Normalde böyle düşünmeyip sadece canım sıkılır, para gerektiren işler adına üzüntüye kapılıp mutsuz olurum, işe girmeye falan da istekli değilimdir. O zaman neden aklıma geldiğinde "işkura falan gidip halletmeliyim" diye düşündüm? Bence dün verdiğim karar buna sebep oldu. Kararım, bu konu hakkındaki can sıkıntımı giderip rahatlamamı sağladı, endişemi giderdi. Öyle ki artık aklıma gelince endişelenmiyordum. Bugün aklıma gelince de yine endişelenmedim fakat neden endişelenmediğim aklıma gelmemişti. Endişe olmayınca çalışma fikrine olumlu bakıverdim bir anda. Eğer endişe olsaydı muhtemelen yine olumsuz bakacaktım.

Belli bir konuya dair hafızamızdaki duygular, düşüncelerimizden daha hızlı çağrılıyor olabilir mi? O konuya dair düşüncelerimizi hatırlayamadığımızdaysa çağrılan(ya da çağrılmayan, dolayısıyla nötr kalan) duygularımıza göre yeni çıkarımlarda bulunuyor olabilir miyiz? Benim başıma gelen muhtemelen buydu. Bir nevi rasyonelleştirme. Kaygılanıyorsam buna göre çıkarımda bulunmalıyım (olumsuz bakış). Kaygılanmıyorsam da buna göre çıkarımda bulunmalıyım (olumlu bakış).

Demek ki çalışma fikri can sıkıcı değilmiş. Öyle olsaydı aklıma gelince canım sıkılırdı. Aslen çalışma fikriyle ilgili hafızamda kayıtlı olan duygu buna yol açıyormuş. Bu olumsuz duygu bir şekilde nötrlenince ben de buna göre (işkura falan gidip halletmeliyim) çıkarımda bulundum.

O değil de çalışmak istesem işkura falan gidip halledebilir miyim ki.
 
I Don't Know Who I Am said:
İşkur da iş görür tabi.
tenor.gif
 
Her yıl farklı farklı bölümlerden, yüzbinlerce Üniversiteli mezun veren bir ülkede işsizlik çoksa bunun en temel sorunu iş olanakları açmak değil, her mahallede olan Üniversitelerin bir kısmını kapatmaktır, 2009'dan önce ki verilere bakılacak olursa ÖSS kalkmadığı zaman ve her vilayete ve neredeyse ilçelere kadar inen Üniversiteler yapılmadığı zaman zor olan sınav sistemini kazanmak için öğrenciler çok çalışıyordu ama mezun olacakları zaman yine iş garantisi yoktu, ama bu kadar da işsizlikte çok değildi. Aramaktan başka umudumuz olmasın, herkese rızkı veren yaradan ona da bir çare bulur.
 
Courage said:
I Don't Know Who I Am said:
Çalışmak istesen, yolda gördüğün tostçuya sorar yine iş bulursun. İşkur da iş görür tabi.
İş bulmak o kadar kolay değil.

Is bulmak FM arama motorunu kullanmak gibi iste, eger bos arama motorunda arama yaparsan onune milyonlarca futbolcu gelir, spesifiklestirirsen secenekler azalmaya baslar. Hem gezeyim hem calisayim diye sehirdisina ciktigimda sehre inisimin ertesi sabahi is buldum, diger sabah atildim. Ayni gun ikindi vakti baska bir ise giris yaptim. Tabii o sabah ve ikindi arasini sadece sokak sokak sahil sahil gezip 50 is yerine numarami birakarak gecirdim. Nacizane dusuncelerimdir.
 
Kaptan said:
Courage said:
I Don't Know Who I Am said:
Çalışmak istesen, yolda gördüğün tostçuya sorar yine iş bulursun. İşkur da iş görür tabi.
İş bulmak o kadar kolay değil.

Is bulmak FM arama motorunu kullanmak gibi iste, eger bos arama motorunda arama yaparsan onune milyonlarca futbolcu gelir, spesifiklestirirsen secenekler azalmaya baslar. Hem gezeyim hem calisayim diye sehirdisina ciktigimda sehre inisimin ertesi sabahi is buldum, diger sabah atildim. Ayni gun ikindi vakti baska bir ise giris yaptim. Tabii o sabah ve ikindi arasini sadece sokak sokak sahil sahil gezip 50 is yerine numarami birakarak gecirdim. Nacizane dusuncelerimdir.
FM arama motoru mükemmel bir benzetmeydi. Tebrik ettim.
 


Bu videoyu izledikten sonra yaşamanın bir amacı yok gibi geliyor bana. Dünyada yaptığımız her şey, edindiğimiz her bilgi vs. bir gün yok olacak buna göre (evren yok olmasa da Güneş sisteminin 5 milyar kadar yıl sonra yok olacağı tahmin ediliyor). Bu durumda neden yaşıyoruz?
 


Bu videoyu izledikten sonra yaşamanın bir amacı yok gibi geliyor bana. Dünyada yaptığımız her şey, edindiğimiz her bilgi vs. bir gün yok olacak buna göre (evren yok olmasa da Güneş sisteminin 5 milyar kadar yıl sonra yok olacağı tahmin ediliyor). Bu durumda neden yaşıyoruz?


her şeyin yaşama sebebi her şeyin yaşamaya ve ölmeye devam ediyor oluşu, videonun sonunda sorunun cevabını veriyor: çok teşekkür ederim video için.
 
Çünkü beynin öyle programlı ve aksi durumlarda bozuk olarak değerlendirilip, insan işi ilaçlar alıyorsun.
Edit 1: Ve toplum dışında kalmamak için sanki bozukluk yokmuş gibi davranıyorsun.
 
alışkanlık edinilmemiş davranışlar için motivasyon gerekir ama alışkanlık edinilmiş davranışlar için motivasyon gerekmez çünkü ödül getirisi için yapılmazlar. bunu sağlayan, organizmanın, davranışı alışkanlık edinilenin dışında gerçekleştirdiğinde(alışkanlık edinileni seçmediğinde), gerçekleştirmemiş olmaya(genellikle, çaba sarf etmemenin ödülüne) değmeyecek olumsuz bir sonuç alacağı önyargısı taşımasıdır. bu önyargı yerine göre ciddi veya kırılgan olabilir. fakat alışkanlık edinilen davranış seçilmediği zaman genellikle kırılır ve davranış için yeniden motivasyon gerekir.

bu önyargı, sönmeye uğramış, seçilmemiş(gerçekleştirilmeme kararı alınmış) veya hiç seçime alınmamış davranışlar için de geçerlidir. defalarca seçilmemiş davranışlar için daha ağırlıklı olarak geçerlidir çünkü bu durumda seçmeme davranışı alışkanlık edinilmiş olur. hiç seçime alınmamış davranışlar için bu söz konusu olmaz. ancak organizma, ilk kez gerçekleştirilmek üzere seçime alınacak davranışlara karşı doğal bir olumsuz(fakat ciddi olmayan) önyargıya sahip olacaktır. sönmeye uğrayan davranış içinse, davranış için verilen en son karar hatırlanacak, bu karar da davranışı gerçekleştirmeme kararı olduğundan yine olumsuz önyargı söz konusu olacaktır.

davranışın sönmesi ile davranışa artık istek duymamayı kastediyorum. organizma ile bildiğimiz insanı kastediyorum.

bu yazıdaki önemli bilgiler(diğerleri önemli değil zaten getirmeye çalıştığım nokta şu ki);

alışkanlık edindiğimiz davranışları seçmemeye karşı olumsuz önyargıya sahibiz. bu önyargı alışkanlık edindiğimiz davranışı seçmeye bizi güdülüyor fakat alışkanlık döngüsünün bir defa kırılmasıyla bu önyargı kırılıyor.

alışkanlık edindiğimiz davranış, bir davranışı seçmek olduğu gibi seçmemek de olabilir. yani bir davranışı sürekli seçmeyerek o davranışı seçmemeyi alışkanlık edinebiliriz.

şahsi çıkarımlarımdır.

bu arada bu önyargı rasyonelleştirilebilirdir. örneğin bir sporcunun neden spor yaptığına dair fikirleri veya spor yapmayan birinin neden yapmadığına dair fikirleri bu önyargının bilişsel formudur.

sağlıklı olmak için spor yapıyorum. (sağlıksız atıştırmalıklar tüketen bir sporcu)

iş güç derken vakit bulamıyoruz spora, nerede bulalım. (bir bilgisayar oyununun sohbet ekranından)

o dürtü geldiğinde kendinize neden alıştığınızın dışına çıkmanın doğru olmayacağına vereceğiniz yanıtlar.
 
Çünkü beynin öyle programlı ve aksi durumlarda bozuk olarak değerlendirilip, insan işi ilaçlar alıyorsun.
Edit 1: Ve toplum dışında kalmamak için sanki bozukluk yokmuş gibi davranıyorsun.
Toplumun söylediklerini sormuyorum, beni de ilgilendirmiyor. Bunların gerçek bir sebebi ya da amacı var mı, benim anlamaya çalıştığım o.
 


Bu videoyu izledikten sonra yaşamanın bir amacı yok gibi geliyor bana. Dünyada yaptığımız her şey, edindiğimiz her bilgi vs. bir gün yok olacak buna göre (evren yok olmasa da Güneş sisteminin 5 milyar kadar yıl sonra yok olacağı tahmin ediliyor). Bu durumda neden yaşıyoruz?


Yaptığımız her şeyi kalıcı olmaları, bir gün yok olmamaları için yapıyorsak, her şey yok olacağından evet, yaptıklarımızın bir anlamı yok. Fakat gerçekte, çoğu zaman yalnızca içgüdülerimizle hareket ediyoruz. Acıkınca yemek yemek gibi. Yemek yemeye olduğundan farklı bir anlam yükleyebilirsin ama asıl nedeni yemek yemek istemendir. İstemenin nedeni de hayatta kalmak gibi basit evrimsel nedenler. Bir şeyleri istememizin veya istemememizin nedenleri böyle basit nedenlere dayanıyor bana göre. Yaptığımız her şeyin verdiğimiz her kararın ardında yatan itki bu kadar basit. Fakat hayatın gerçekten bir anlamı varsa, Tanrı varsa, her şey yerinde duracak, yaptıklarımız yok olmayacak ve bizimle yaşayacaksa, o zaman eylemlerimizi O'nun istekleri doğrultusunda yönlendirerek bu anlamı elde edebiliriz. Bunun dışında bir şeye anlam yüklemek anlamsız olurdu.
 
Yaptığımız her şeyi kalıcı olmaları, bir gün yok olmamaları için yapıyorsak, her şey yok olacağından evet, yaptıklarımızın bir anlamı yok. Fakat gerçekte, çoğu zaman yalnızca içgüdülerimizle hareket ediyoruz. Acıkınca yemek yemek gibi. Yemek yemeye olduğundan farklı bir anlam yükleyebilirsin ama asıl nedeni yemek yemek istemendir. İstemenin nedeni de hayatta kalmak gibi basit evrimsel nedenler. Bir şeyleri istememizin veya istemememizin nedenleri böyle basit nedenlere dayanıyor bana göre. Yaptığımız her şeyin verdiğimiz her kararın ardında yatan itki bu kadar basit. Fakat hayatın gerçekten bir anlamı varsa, Tanrı varsa, her şey yerinde duracak, yaptıklarımız yok olmayacak ve bizimle yaşayacaksa, o zaman eylemlerimizi O'nun istekleri doğrultusunda yönlendirerek bu anlamı elde edebiliriz. Bunun dışında bir şeye anlam yüklemek anlamsız olurdu.
O zaman "acıkınca yemek yemek" gibi içgüdüsel/evrimsel hareketler dışında neden bir şeyler yaptık? Yaşama anlam bulma çabaları mı bunlar?
 
Bence en kompleks davranışlarımız bile evrimsel nedenlerin pek dışına çıkmıyor. Kitap yazmak, sanat icra etmek, bilim yapmak vs. temelinde ödül kazanma arzusu bulunan eylemler. Yaşama anlam bulma çabasından çok mutluluğumuzun peşinden gitme durumu. Zaten anlam nedir? Bulunca ne olacak? Bizi mutlu etmeyecek bir anlam peşinden gitmemizi sağlamayacaktır. İnsan, kendisini mutlu etmeyecek bir şeyi anlamlı göremez, varoluş nedeni o olsa da. Fakat kendisini mutlu eden bir şeyi anlamlı görür, varoluş nedeni o olmasa da. Anlam, varoluş nedenimizden başka bir şey değil ama herkes mutlu olduğu şeylere anlam yüklediği için bunları yaşamın anlamı olarak görüyor.
 
İnsan, kendisini mutlu etmeyecek bir şeyi anlamlı göremez, varoluş nedeni o olsa da. Fakat kendisini mutlu eden bir şeyi anlamlı görür, varoluş nedeni o olmasa da. Anlam, varoluş nedenimizden başka bir şey değil ama herkes mutlu olduğu şeylere anlam yüklediği için bunları yaşamın anlamı olarak görüyor.
Buna ben katılmıyorum. Geçici olan ve bir gün yok olacak olan şeylere yüklediğimiz anlam kişinin kendini kandırmasından ibaret. Aynı şekilde mutluluk (ve hatta bütün duygular) da. Yani anlamın mutlulukla ilgisi olacağını düşünmüyorum. Kişiler sevdikleri şeyleri kendileri için anlamlı bulabilir ama benim şu anki durumum her şeyin anlamsız olması üzerine daha çok, ve bu durumda da "sevilen" bir şeyin önemi kalmıyor.
 
Ben de zaten öyle düşünüyorum. İnsanlar mutlu oldukları şeylere anlam yükleme hatasına düşüyorlar. Oysa anlam göreceli/değişken olmamalı. Çünkü anlam derken değer yargılarımızı kastetmiyoruz; varoluş nedenimizi kastediyoruz. Bu neden ya vardır ve bir tanedir ya da yoktur.
 
Sınıftan bir arkadaşım bana "kaşar" diye lakap taktı. Kendisi erkek ve bende erkeğim. Aramız kötü değil ama anlam veremiyorum iyi niyetli mi veya kötü niyetli mi? Gereksiz yere de kafaya taktım çünkü kaşar lafindanda hiç haz etmiyorum.
Kalleş, Beter Ali. Bunlarada sarmıştı baya ama bu sıralar kaşar lakabi revaçta. :/

Eyyorlamaniza ihtiyacım var anonim arkadaşlar.
 
Back
Top Bottom