Mount&Blade'de Yaşadığımız En Güzel Savaşı Hikaye Gibi Yazalım

Users who are viewing this thread

DownqouP

Banned
Hoşgeldiniz.
Arkadaşlar bu konumuzda yaşadığımız en güzel savaşları hikaye şeklinde yazalım.
Ben hikayeme başlıyorum.
Günlerden bir gündü Işbara Han 93 kişilik ordusu ile seyir halinde iken karşısına Nord Krallığından Lord İrya çıktı.Lord İrya'nın 96 kişilik ordusu vardı..Savaşa tutuştular Işbara Han en önden piyadeleri arkasından süvarileri en arkadan ise okçuları götürüyordu  ve gök yüzünde bir ok belirdi Bu ok Işbara Han 'ın yanındaki Kergit Bahadırı'nın kafasına saplanmışdı.Acı içinde kere düştü.Ve Işbara Han:Herkez Hucüm! dedi.Askerler ellerinden geldiği kadar hızlı koşuyorlardı.Ve çarpışma başlamışdı.Işbara Han çok kayıp vermişti.Ancak 2 katı kadarda asker öldürmüştü.Savaş bitti. Gök yüzünde Kargalar görüldü.Işbara Han öldürdüğü askerleri yağmaladıkdan sonra Kargalara bıraktı.
Işbara Han'ın komutasında sadece 28 asker kalmıştı...
Sizinde Hikayelerinizi bekliyorum...
 
Iyi madem istiyorsun bi tane yazalım Birgün Svadya krallığının mareşali Lord Baron Kergit krallığının yöneticisi Sancar Han tarafından testpit edildi Onların Toplam ordular 812 Kişiydi Fakat Lord Baronun ise 172 Bu savaş namıdeğerdi. Kergitlerin bir esiri ise Lord mirchaud ve Kral Harlaus idi Bu iki önemli kişi Arkadaşıydı. Savaş başlamıştı Sancar Han Ileride Olmak Uzere Saldırıya Geçti Savaş 4 saat sürmüştü
Lord baronun tüm askerleri katledilmişti fakat Sancar Han'ın Askerleri 120 Taneydi Bu Destansı savaş ise 6 Saat sürdü Lord Baron Çok Yara Aldı Koltuklanmış kargılardan oklara kadar. Son kalan Gücüyle Lord Baron 119 Askeri Tek başına Atıyla birlikte katletti son olarak Sancar Hanla Bir Düelloya tutuştular Savaşı Lord Baron Kazandı Ve En iyi Arkadaşını ve Kralını kurtardı kurtarmasıyla birlikte Kergit Hanlığının Mareşalini Ele Geçirdi. Bu destansı savaşın sonunda Büyük bir ders verildi :grin:D
 
Bazı yerlerini kendim uydurdum daha güzel olsun diye!
Arkadaşlar ben bir savaşımı daha anlatacağım.

Yine günlerden bir gündü.Güneş kendini gösteriyordu hava çok sıcakdı Işbara Han Kergit Hanlığının kendisine ihanet edeceği bilgisini anlamışdı.İlk başta inanmadı ancak içine bir Kurt düştü ya!Bu işin yakasını bırakmadı araştırdı ve bir gün Sancar Han'ı görmek için Tulga Şehrine gidiyordu..Gözüne birşey çarptı Lord Faarn Tulga Şehrinden çıkıyor.Bunun gözüne çarpmasının sebebi Lord Faarn ile Leydi Bela yüzünden Düello'ya Tutuşmuştu ve yenmişti.Lord Faarn Işbara Han'ın arkasından şöyle bir söz söylemişti:Seni maf edeceğim Işbara Han Seni maf edeceğim.Demişti ve Lord Faarn sadece şahsi korumalarıyla gelmişti.Işbara Han  ise 75 kişilik ordusu vardı. Savaşa girdiler Lord Faarn'ı esir aldı.Zindanda işkence çektirdi Lord Faarn sonunda konuştu ve şöyle dedi:Sancar Han'a bir miktar para ödedim seni Kumpasa ketirip sessizce işini bitirecektik.Dedi Işbara Han Çok sinirlenmişti.Ancak olayı akışına bıraktı Sancar Han onu ve 60 askerini esir aldı.Sancar Han Işbara Han'ın 20 Askerini idam etti.Ve Işbara Han geriye kalan 40 kişi ile kaçmayı başardı.Ve 40 Kişi İle Tulga Şehrinde Cesurca İhtilal yaptı.Ve Kazandılar Tulga düşmüştü.Sancar Han Asıldı.Kergit Hanlığı çöktü.Işbara Han yeni bir Krallık kurdu adı ise Osmanlı beyliği idi.
:smile: Dediğim gibi bazı yerlerini uydurdum.
 
Native Expansion oynuyordum ve çok güzel bir gündü.
4 tane kalem vardı ancak bu bana yetmiyordu, 1 tane şehir istiyordum bu yüzden kalelerime gidip bütün ordularımı toparladım.
Toparlayabildiğim güçlü, güçsüz 121 askerdi ve ele geçilmek istediğim kalede 319 asker bulunuyordu, fazlada güçsüz değillerdi.
Kaleye gözüm kapalı saldırdım, ya askerlerim çok güçlüydü yada düşman çok güçsüzdü.
İlk savaşta düşman bizden korkmuş olmalıki 319 askerin sadece 228 i savaşa katıldı benim ise sadece 37 askerim ilk savaşa girdi ancak ne olduysa ben sadece 7 asker kaybettim ve 2 askerim bayıldı ama düşmanın 228 askeride öldü.
Bu savaş krallığımın başlangıcıydı ve büyük bir zafer kazanmıştım.
 
Native Expansion da çok kötü bir gün.
Kara Şövalyelerin kraliçesi Lady Larktin midir nedir işte o benim Dramug Kalesi adlı tımarımı kuşattı ve 147 cesur askerim ile tımarımı korumaya gidiyorum...
Kazanacağımdan pek emin değilim ancak umarım kazanırım, bildiğiniz gibi Lady Larktin çok kalabalık dolaşır ve benim şansıma Lady Larktin in yanında Lord Tantius, Lord Grife ve Lord Purin var kısacası ben ayvayı yedim :smile: toplam 1798 kişiler biz ise 149 :grin: mecburen hileye başvurucam :smile:
 
Benden iki tane hikaye, biri swadia krallığına bağlı iken (süvari), oyunun ortalarında. Diğeri ise nord'a bağlıyken (piyade) oyunun başında.

Not: biraz abartı var  :mrgreen:

Önce swadia geliyor:

Yağmurlu ve sisli bir günde rhodok'lara karşı savaş. Aman ne harika! Savaş alanını seçebilseydim eminim bu isteyeceğim son yer olurdu. Yükseltilerle dolu ormanlık bir alan, sis yetmiyormuş gibi ilerideki nehir şövalyelerimin hareket alanlarını kısıtlıyor. Şövalyelerim güneşli kırlarda rahatça at sürüp mızrakları ile savaşmaya alışıklar, Vaegir haydutları gibi keçilere binip dağ başında savaşmaya değil.

Savaş başladığında sisin etkisi yıkıcı oldu. Ordum çabucak dağılıverdi. Tek başıma kalakaldım. Rolf'la Borcha nerde acaba? Bu ikisi yanımdan hiç ayrılmazdı?

Sisin içerisinde oradan buradan savaş sesleri geliyor. Ancak atımı ne yana sürsem savaş o bölgede çoktan bitmiş oluyor. Bir hayaleti kovalar gibi ormanlık alanda bir o tarafa bir bu tarafa at sürüyorum. Karşıdaki karaltı bizden biri mi acaba?

Yanılmışım, bunlar rhodok lord'ları, hem de iki tane! Onlar da beni gördüklerine şaşırdılar sanırım.

Hemen hücuma geçip mızrağımla en yakındaki lord'un hedef alıyorum. Son anda kalkanını kaldırıyor. Darbem o kadar şiddetli ki onun kalkan'ı ve benim mızrağım kırılıyor.

Koluma ağrı girdi... atımı biraz ileriden çeviriyorum. Süvari kılıcımı çekip tekrar saldırıyorum. Lord'da çift elli kılıcını kaldırıyor. Son anda atımla yaptığım bir manevra ile lord'a atımla çarpıyorum. Lord sendelediğinde de kılıcımla son darbeyi indiriyorum.

Lord'un ölüp ölmediğine bakmak için bir anlık geriye bakışım pahalıya mal oldu. Diğer lord yoluma çıktı ve teber'i ile atımın bacaklarına vurduğu darbe güçlü savaş atını yıkmaya yetti. Birkaç metre yerde yuvarlandım.

Şimdi onun kurallarına göre oynuyoruz. İki piyade olarak savaşacağız. Süvari kılıcımı ve yuvarlak kalkanımı kaldırıyorum. Kendimi kandırmayayım, kalkan Teber'in en fazla bir darbesini kaldırabilir. Sonrasında kalkansız kalırım. Ne yapacaksam hızlı olmam lazım.

Lord teberi kaldırdığı anda kalkanımı başımın üstüne kaldırım hücuma geçiyorum. Teberi havada kalkanımla karşılıyorum. Darbe önce koluma, oradan omuzlarıma ve en son dizlerime kadar iniyor. Dizlerimin üstüne çöküyorum. Ancak istediğim bir pozisyondayım, süvari kılıcımı lord'un dizlerine savuruyorum.

Lord yerde kıvranırken şövalyelerimden bir grup geliyor. Ormanlık alana kaçan birkaçı dışında düşmanı tamamen yendiklerini söylüyorlar. Birkaçını yaralı lordla ilgilenmeleri için görevlendiriyorum. Esir bir lord her zaman daha karlıdır. Bir diğer şövalyeyi de Lezalit'i bulması için gönderiyorum. Orduyu toplarlayacak biri varsa odur.

Bende dinlenmek için bir kenara çekiliyorum. Matheld nerde acaba?


Şimdi Nord geliyor:

Köylüleri ikna etmek benim için hep zor olmuştur. İşte Vayejeg'den sadece 5 kişi alabildim. Toplam 30 kişilik küçük bir grubuz, onların da büyük çoğunluğu acemi köylüler. Lezalit hepsini adam edeceğini söylüyor. Ancak şimdilik küçük haydut grupları ile uğraşsak daha iyi sanırım.

Ancak karşımıza çıkan fırsatları da değerlendirmek lazım. İşte bir swadia lord'u ile vaegir savaşa tutulmuş. Swadia daha kalabalık, kazanma şansı çok yüksek. Eğer yanlarında savaşa girersek ganimetten birkaç parça birşeyler alabiliriz. Hem, köylüler de gerçek savaşın neye benzediğini görür.

Savaş başlar başlamaz Swadia şövalyeleri tozu dumana katarak hücuma geçtiler bile. Askerlerim ile birlikte yavaş yavaş ilerliyoruz. Savaşın ileriki tepenin ardında olduğunu seslerden anlayabiliyoruz.

Tepeyi aşar aşmaz korkunç manzara ile karşılaşıyoruz. Vaegir piyadeleri kalabalık bir grupla şövalyelerin etrafını sarmış. Daha ne olduğunu anlayamadan son şövalye de atından düşüyor ve bir avuç acemi köylüyle birlikte vaegir piyadeleri ile başbaşa kalıyoruz.

Geri çekilmek mümkün değil köylüler o kadar çabuk dağılır ki hepsi teker teker öldürülür. Hepsine sıkışık düzende sıraya girmelerini emrediyorum. Eğer swadia desteği yetişene kadar dayanabilirsek buradan en azından şanslı birkaçımız canlı çıkabiliriz.

İlk dalga yıkıcı bir şekilde geliyor. Köylülerin hakkını vermek lazım, canlarını pahalıya satıyorlar. Ancak sonuçta hepsi acemi ve birliğimin yarısı ilk dalga sonucunda ölüyor. Geri kalanlarında birçoğunda ciddi yaralar var.

Vaegir'in destek birliğini gördüğümüzde işte bu kadar diye düşünüyorum. Maceramız buraya kadarmış. Ancak tam o anda atlıların seslerini duyuyorum. Ve bir an sonra sağımdan ve solumdan swadia şövalyeleri geçiyor. Son hızla vaegir'in üzerine çullanıyorlar.

Günün sonunda adamlarımın çoğunu kaybetsem de kalanlar için büyük bir tecrübe oluyor. Ve yardım ettiğim swadia lord'u da cömertliğini esirgemiyor...
 
svsbsadi said:
Native Expansion oynuyordum ve çok güzel bir gündü.
4 tane kalem vardı ancak bu bana yetmiyordu, 1 tane şehir istiyordum bu yüzden kalelerime gidip bütün ordularımı toparladım.
Toparlayabildiğim güçlü, güçsüz 121 askerdi ve ele geçilmek istediğim kalede 319 asker bulunuyordu, fazlada güçsüz değillerdi.
Kaleye gözüm kapalı saldırdım, ya askerlerim çok güçlüydü yada düşman çok güçsüzdü.
İlk savaşta düşman bizden korkmuş olmalıki 319 askerin sadece 228 i savaşa katıldı benim ise sadece 37 askerim ilk savaşa girdi ancak ne olduysa ben sadece 7 asker kaybettim ve 2 askerim bayıldı ama düşmanın 228 askeride öldü.
Bu savaş krallığımın başlangıcıydı ve büyük bir zafer kazanmıştım.
abim seninkisi anı anlatır gibi olmuş :grin:
 
Sene Geçen sene :grin: diye bir espri yapıp başlamak istemiyorum tabi :razz:

Yıl 1238'di , hava kan kırmızısı , denizde cesetler , gel-gitle beraber sağa sola sallanıyordu. Cesetlerin hemen ardından Nord gemileri göründü, şarkılar söylüyor , şarap içiyorlardı; keyiflerine diyecek yoktu doğrusu. Karaya indiler. Gözlerine kestirdiği Swadian Köylülerine eziyet çektiriyor , kadınlarına tecavüz ediyorlardı..Fakat hesaba katmadıkları biri vardı: ALEXANDER...3 swadyalı şovalye 10 keskin nişancıyla devriye geziyordu.Birden köylülerin acı dolu seslerini duydu ve sesin nerden geldiğini anlamaya çalışıyordu.Sesler yaklaşık 25mt ilerdeki İnci köyünden geliyordu, askerlerine dikkatli olmalarını söyleyerek köye yaklaşmaya başladı.Köye geldi.Köyde gördüğü manzara onu çok etkiledi , gözleri doldu. Gördüğü manzara ; tecavüze uğramış , elleri kolları kesilmiş , kafaları koparılmış köylülerdi.Böyle bir şeyi kim yapabilirdi, bu kadar barbar kim olabilirdi ki ? Köye girdi ve bir iz , bir kanıt bulmaya çalıştı . Fakat bir türlü bulamadı.Ayak izlerini takip etmeye başladı gece yarısı olmak üzereydi.İlerde bir ateş gördü.Doğruca oraya gidiyordu.Ateşin etrafında yaklaşık 52 kişilik bir nord grubu bulunmaktaydı.Bu grubu gördü ve askerlerine baktı sayıca nerdeyse 4 katlarıydı.Destek çağıracak vakit değildi.Çünkü gözünü hırs bürümüştü.Askerlerine sordu '' Benimle misiniz? '' askerleri Alexander'ın gözünde ışığı gördü ve '' Ölümüne '' dediler.Son hazırlıklar yapıldı, aniden bi saldırı düzenlemek istyordu.Keskin nişancılar yerlerini aldı ve Alexander'ın emrini bekliyorlardı...

                                                                                                    DEVAM EDECEK...
 
Geçen hafta cuma günü
....Lord Mustafa kişisel korumalarıyla tımarında geziyordu. O köy Calradiadaki en  büyük ve zengin köy dü. Lord mustafa yaptığı kahramanlıklarından dolayı kral bu güzel köü ona vermişti ve mustafa emekli olmuştu. ama alştığı üzere korumaları ile dolaşıyordu...
...Gece idi. köylüler ateş yakmış etrafında dans edior eğleniyorlardı. E lordları evleniyordu olacaktı tabi. Mustafa genç idi. aslında kral onu barış zamanında rahat etsin diye izin vermişti ama büyük Sargoth muhaberesinden sonra ona emeklilik ödülünü vermişti.(aslında beni ordudan atıyor :mrgreen: ) ...gece karnlığın merkezdeki ateş yırtıyordu sadece. bir anda yağmr gibi ok yağmaya başladıve sadece lord mustafa kurtuldu. yemin etmişti. bunu yapan vaegirlerden intikamını alacaktı...  hemen en yakın şehre gitti oradanad hana geçti. bereket handa 8 kiralık kılıç ve 6 atlı paralı asker vardı. hepsini emrine aldı ve han han dolaşmaya başladı. 100 kişilik bir ordu apmıştı bile... ordusunu topladı ve kral  yaroğlek'in üzerine yürüdü. gözünü kan bürümüştü. ama orduyu görünce apışıp kaldı. kaçmaya başladı. onu 1500 civarı asker kovalıyordu. şansı yoktu çarpışmalı idi.
ÇARPIŞMA BAŞLIYOR
ONLARIN HAZIR 200 ASKERİNE KARŞI HAZIR 100 ASKERİMİZ VAR
Mustafa ve ordusu vaegirlerin üstüne yürüyordu. sanki onunla dalga geçer gibi 200 süvarı koymuşlardı önüne...mustafa okçuları obruk tepesine dizmiş idi. piyadeler onların hemen önünde mızraklarına yapışmış ölümü bekliyordu...Mustafa onlara cesaretlendirici konuşma yaptı. korkak kedi gibi silahına yapışmış ve en ufak çıtırtıda gerileyen askerler, konuşma sayesinde gücünün doruğunda bir aslanın avını usulca beklemesi gibi bekliyordu. hemen önünde 50 süvarisi ile bekleyen mustafa ileri atıldı bir aslan gibi... vurştular, cenk ettiler meydanda. düşmanın 46 süvarisi biçilmiş sadec 5 kayıp verilmişti. mustafa taktik den dolayı okçularına doğru gitti . vaegirler kaçtıkların sanıp onlara atıldı. iyice yaklaştılar ama o da ne gök yüzünden mızrak ve ok yağıyor... [SAVAŞ SONUCU: KAYIPLARIMIZ: 8 ASKER ÖLÜ, 5 ASKER YARALI DÜŞMANIN KAYIPLARI: 187 ÖLÜ 15 YARALI(ÖLÜ VE YARALI SADECE SÜVARİ.]
YENİCE ÇARPIŞMASI
Mustafa kralın 200 süvarisini etkisiz hale getirmişti. Kral çok sinirlenmişti. ve piyadelere hücum Emrini Verdi...
ONLARIN HAZIR 489 ASKERİNE KARŞI 90 ASKERİMİZ VAR
Musatafa gene aynı taktikle savaşacaktı. tepede okçulr önünde asker kılığına girmiş aslan parçaları; önünde mustasa ve süvarileri. hücuma kalktı mustafa ve süvarileri. çarpışamaya başladılar vuruştular. bu sefer kayıp çoktu. 12 süvari ölmüştü. onlarda 123 piyade ezilmişti.ve yine kaçtı mustafa ve gene aynı sanrıya düştü vaegir soysuzu :mrgreen: ...[SAVAŞ SONUCU: KAYIPLARIMIZ: 15 ASKER ÖLÜ, 9 ASKER YARALI, 8 TUTSAK DÜŞMANIN KAYIPLARI: 400 ÖLÜ 80 YARALI 9 TUTSAK(BİZİM ÖLÜLER YARALILAR VE TUTSAKLAR SÜVARİ ONLARIN PİYADE]
5. YENİCE ÇARPIŞMASI
ONLARI HAZIR 211 ASKERİNE KARŞI HAZIR 14 ASKERİMİZ VAR
6 çarpışma 2 gün sürmüştü. 7. çarpışmada kral yeminli idi "mustafa ölmeli"... hazırlıklar tamamdı. kral bizzat önde gidecekti. Mustafafyı parçalara ayıracaktı.
2 gün önce,
kral halous  tebrik etmek için mustafanın yanına gittiğinde köy yerle bir idi. orada oturup ağlayan adama sordu "ne oldu buralara!?"adam ise "kralım vaegirliler baskın yaptılordumuz ve ben sağ çıktım. beraber hana gidip asker topladık. asra ovasında cenk ettik. şu anda da cenk var ama ben kaçtım ama pişmanım. 14 kişi kaldılar ama yanlarında 1300 adam götürdüler. 211 kişi kaldı düşma aaaaaaa" lafı bitmeden kral onun boynuna kılıcı geçirmişti. ordusu ile asra ovasına doğru yola çıktı...
... 211 kişi üslerine yürüyordu. mustafa "hücummmm" diye bağırdı. kral da "mustafayı sağ istiyorummmmm"diye bağırdı. cenk bşlamadan bitti.13 asker öldü ve mustaffa esir alındı.mustafanın yaralı askerlerride öldürüldü. ... kral ve askerleri khudan a doğru yola çıkacaktı fakat nal sesleri etraflarında yankılanmaya başladığında durdular. evet kral harlous ve süvariler onlara doğru koşuyor ve peşinde askerlei nara ile koşuyordu. savaş başlamadan bitmiş ve vvaegirin yorgun askerleri teslim olmuştu.mustafa kurtarılmış kral esir alınmıştı harlous onu alnından öptü ve "destansı bir savaş verdin. bundan kelli benim mareşalımsın" dedi...
abartma vardır. uydurma çoktur. asıl hali (benim köyüm yağmalanır. benim askerlerim ölür. bende hanlardan ve köylereden 100 asker toplayıp kral yaroğleğe giderim. lordları ile 1500 kişidirler. ben yukarıdaki gibi cenk ederim. esir düşerim.yaroğlek khudana doğru gider. harlous beni kurtarır.)
epey uzun sürdü ama :mrgreen:
baya uzun.  çok fazla 3 nokta kullanmşım ve klavye bozuk bazen basmıyor yazım hatalarını affedin :roll:
 
Mod: Star Wars: Conquest 0.9.0
O sabah, her zamanki gibi yaşıyordum; Hutt Merchant'lardan haraç topluyor, karnım acıkınca onları savaşta yenip, yağmalayarak zaman geçiriyordum. Ordum sorun çıkarmıyorlardı, ışın kılıçları güçlü, karınları tok, üstlerinde yağmalarda topladığımız giysiler vardı. Tahmin edebileceğiniz gibi, biz, cesur kardeşler, ordu kaçaklarıydık. Askerlermin büyük bir bölümü karanlık tarafa geçmeye meyilli Jedi Warrior Master'lar idi. Yakınlarda savaşın sesleri duyuluyordu, tahminimce yine Scout'lar ile Black Fang'lar arasında anlamsız bir savaş. Sinsice, savaşı izlemek, sonra yenen ve savaş yüzünden zayıflayan tarafı yağmalamak amacıyla yaklaştık. Yanımdaki Jedi Councilor bana ilerideki savaşın gerçekten büyük olduğunu, bunun normal bir savaş olmadığını söyledi. Yaklaştık, sanırım herkes Güç'teki büyük hareketi hissetmişti. Sanki Güç'ün en iyi iki savaşçısı savaşıyordu!.. Bir tarafsız takım oluşturarak savaşa yaklaştık. Çekilen ışın kılıçları ve lazer sesleri kulaklarımı sağır ediyordu. Lazer sesler, normal. Ama.. Işın kılıçları! Scout'lar ya da Black Fang'lar ışın kılıcı taşımazlar ki! Sanırım bir Sith Acolyte bizi hissetmiş olacak, bize döndü. Güç'ün etkisi zayıf iradeler üzerinde çok büyüktür, yanımdakilere saldırmamalarını söyleyerek onu yanıma çektim. Tam ondan ne olduğunu öğrenirken, o da nesi! Bütün ordum yere yığıldı, ben bile ayakta duramıyordum! Sanki, milyarlarca insan birden çığlık atmıştı! Yanımdaki Sith, etkimden kurtularak kaçtı, zaten onu düşünecek halim yoktu. Onun bile Güç üzerinde bir etkisi olmadığı halde sersemlediğin farkına varabildim. Bütün canlılar sanki ağlıyordu, hücrelerimin içindeki hareketlenmeyi hissediyordum, sanki hücrelerim bile ağlıyordu. Sonra, parmak ve ayaklarımdan başlayarak bir rahatlık sarmaya başladı beni. Kollarımı, bacaklarımı, karnımı hissetmiyordum! Bu huzur kalbime ulaştıktan sonrasını hatırlamıyorum. Sanki, bir görüntü çaktı gözümün önünde, ince, güçsüz, kısa ve yeşil bir canlı. Ama tuhaf olan, onu hatırlıyor olmam, başka herşey çok silik. Kim olduğum, nerede olduğum, hatta neden yaşadığım bile belirsiz. Hayır, içimden bir güç neden yaşadığımı fısıldıyor.
DEVAM EDECEK                                    DEVAM EDECEK
Not: %40 uydurmadır, şöyle heyecanlı bir hikaye yazayım dedim  :mrgreen:
 
Bu yarışmayı yapmak için Moderatorlere ihtiyacımız yok xD Bence onları hiç rahatsız etmeden jüriyi de kendimiz belirleyerek bir yarışma yapalım, tabii heyecanlı bir hava yaratmak için %50 uydurma hakkı verilsin de! =D
 
alhedras kardeşim gerçekten çok gerçekçi ve güzel yazmışın.TEbrik ederim.Mb sevgimi 2 katına çıkarttın. :smile: hemen mb oynamalıyım  :idea:
 
Birgün Lord aziz 5 kişilik taburuyla kalesine gideodu bi baktı kaleyi nordlar kuşatmış hemen daldı ama 13 lord hepsinde en az 100 kişi sona savaş başladığı gibi aziz 23 kez ctrl+shift+f4  bastı sona 5 kişiyle bir koca orduyu yendi ve 50 esir aldı yağma yaptı (norları sevmediğimden hep onlarda hile kullanıyıom yani hep deil)


Aziz benim adım ve kalradia'da 2 kırallık vardı veagir asileri ve Nordlar
 
(Native Expansion)
Lord Stick Her zamanki gibi Calradiada atını sürüyordu tüm Calradiayı emri altına almıştı. Kaçaklar, Haramiler vs. vs. hepsi Lord Stick den korkar hale gelmişti. Svadia Krallığının muhteşem Lordu ve mareşali haline gelmişti muazzam gücü ve muhteşem 500+ kişilik ordusuyla herkesin korkulu rüyası haline gelmişti. Calradiada Lord Stick sayesinde mükemmel bir savaş dönemi geçiyordu. calradiaya varmasından bu yana tam 200 gün geçmişti. Lord Stickin beklediğin o an Dark Knights yani Kara Şövalyelerin saldırma zamanı gelmişti. Kuzeyde Nord Krallığından Wercheg Şehrine 20 Gemi ile mükemmel Kara Şövalyeler karaya çıkmıştı çıkar çıkmaz gördükleri ilk köyü yağmaladılar tüm halkı katlettiler çok acımasızca savaşıyorlardı önlerinde kimse duramıyordu taki Lord Stick gelene kadar. Tüm Calradia seferberlik ilan edildi tüm Krallıklardan Lordlar krallar askerler sefere katıldı. Kara Şövalyeleri yurttan atmak ve sonsuz barışı sağlamak amacıyla. Ancak Kara Şövalyeler muazzam ordusu karşısında hiç bir Lord duramıyordu teker teker düşüyordu. Lord Stick içinde bulunduğu Malayurg Kalesinde bütün ordusunu topladı ve atını Wercheg şehrine doğru sürdü. Amacı tüm Kara Şövalyeleri yenerek Calradia tarihine kazınmaktı. Askerlerine "Ölmek Var Dönmek Yok" İlk Hedefiniz Wercheg Şehri Bölgesidir İLERİİ emrini verdi. İlk Kara Şövalye grubu karşılarına çıktı tam 1800 kişilerdi. Bu zamana kadar Lord Stickin 500kişiden oluşan ordusunun karşısında kimse duramamıştı. Kara Şövalyelerle sonuç ne olacaktı. Destek gelmesi çok uzun sürebilirdi yoldaşlarına, yandaşlarına ve askerlerine ölüm emrini verdi. F3 = HÜCUMMMMMMMMMMMMMMMMMM. Bağırmalar halinde 2 grupta birbirine girdi. Lord Stick Direk saldırmayı seven bir Lord olduğundan Taktiksiz aptal bi şekilde endirekt olarak Kara Şövalyelere saldırdı ancak o muazzam ordu karşısında hiç bir kuvvet duramıyordu. ilk çarpışmada tamı tamına 63askerini kaybetti, büyük bi hüzün kapladı ordusunu ancak yapacak birşey yoktu. Sanki Kara Şövalyelerin silahları zırhları taştan çelikten duvar gibiydi. O Muazzam dediği silahları; Haramileri tek dokunuşla öldürdüğü silahı sanki körelmişde kesmiyormuş gibiydi. O sırada tam gücüyle bir tane kara şövalyeyi attan düşürdü ve atından yere indi. Kara Şövalyenin Saldırısını kalkanla karşıladı ancak kalkan paramparça oldu. işte beklediği fırsat buydu hemen belinde bulunan son oku aldı ve kara şövalyenin tam gözüne sapladı(bakmayın yalan). kara şövalye kanlar içinde yere yığıldı onun kılıcını eline aldı sanki onların gücü kendine geçmiş gibi hissetti ve önüne gelen şövalyeye saldırdı. Sanki gözü hiçbirşey görmez olmuştu hatta en iyi yandaşı Rolfü bile kesti. Gözü görmez oldu kan bürümüştü 2. çarpışma olmasaydı daha güzel olabilirdi kara şövalyeler 1800kişiden 700 kişiye düşmüştü Lord Stickin gözünü döndüren kan, gözünü görmez etti; duyar kulağını duymaz etti; söyler ağzını söylemez etti. Sanki bir canavara dönmüştü. Askerleri çaresiz bu olay karşısında geri çekilmek zorunda kaldılar günlerce, aylarca taptıkları; sevdikleri Lordunu bırakıp savaştan kaçtılar. Tek başına kalan Lord Stick 10-20 adam öldürdükten sonra kendine geldi etrafında yandaşlarından kimse kalmamıştı hepsi onu terk etmişti az ilerisinde kanlar içinde Rolf şaşkın bir halde ve biraz korkuyla üzerine atlayan Kara Şövalyeleri bile farketmedi. Gözünü açtığında mahzen gibi bir yerde işkence görüyordu. Kara Şövalyeler bir şeyler soruyordu ama hala o olayın etkisinden kendini kurtaramamıştı üzüleceğinimi sevineceğinimi anlamamışken karnına bir yumruk darbesi indi ve o darbeyle kendine geldi. yanına baktı Rolfün yaraları sarılmış işkenceye hazır hale getirilmiş uzanıyordu. Ona bunu kim yaptı sizi adi herifler diye çıkıştı. Kara Şövalyeler ise "sen yaptın hatırlamıyormusun aptal. Sadece bizim kullanabileceğimiz bir silahı eline aldın ve bu hale geldin sonrada yandaşlarına saldırdın yandaşların ise korkudan tir tir titreyerek kaçıştılar. Bunu hatırlayamayacak kadardamı aptalsın." demesi üzerine Lord Stickin içini çok aşırı bir hüzün kapladı. Gözlerinden yaşlar damlıyordu. Ben naptım nasıl bu hale geldim gibisinden içinden geçiriyordu. Kara Şövalyeler Calradiada Muazzam bir yıkıma sebep olmuşlardı taş üstünde taş baş üstünde baş bırakmamıştı. Hatta Lord Stickin en sevdiği kral "KraL Yaroglek" in vücudu kafasından ayrı bir şekilde kale sınırlarında kanlar içinde yatıyordu. Bir zamanlar Lord Stickden korkan harami, eşkıya grupları kara şövalyelere katılmış zırhlanmış bir şekilde eğitiliyordu. Artık Calradia diye bir yer kalmamıştı bir kaç gün öncesine kadar mutlu bir hayat varken şimdi yıkım, acı gelmişti. Herkes hüzünlüydü Bütün Krallıklardan kalan ordular Kergitlerden Asugan kalesine çekilmişlerdi. Toplam 700 askerleri kalmıştı. Ülkesini savunabilecek Korkak 700 Asker. Bir yerlerde Lordlarının gelmesini bekleyen 400cesur asker daha vardı Lord Stickin gelmesini bekleyen 400 Cesur Korkusuz Asker. Rolf baygınlıktan uyanır gibi oldu karşısında Lordunu görünce hüzünlendi K.Ş. lerden kimse kalmamıştı hemen Lordunun iplerini çözdü kıyafetlerini ve zırhlarını giydiler sessiz ve gizli bir şekilde kaleden kaçmaya çalıştılar. Ancak plânları düzgün gitmedi bir Nöbetçi bunları farketti Rolfün deneyimi sayesinde son anda kurtuldular. 2 adet at bulup hızlıca kaçmaya çalıştılar ki sanırım Şövalyeler Durumun farkına varmışlardı arkalarından 3000 den fazla ordu geliyordu. Hava OK yağmuruna tutulmuştu. hızlı ve seri bir şekilde nereye gitceklerini bilmeden Kergit şehrine vardılar her yer ıssız alevler içindeki köyler ölüler hüzünlendirici bir manzara vardı. bir kişiden kalan son direnişçilerin Asugan Kalesinde olduklarını öğrendiler ve oraya doğru yol aldılar. Bir Tarlanın içinden geçerken yanlarda kıpırdanma olunca kuşkulandılar. O da ne Lordlarını bekleyen cesur grup sonunda karşılarına çıkmıştı burada saklanan 400 Cesur Asker. Birlikte sevinçli bir şekilde Asugan Kalesine doğru yol aldılar. Kale Nöbetçisi bunları görür görmez tanıdı ve hemen kapıları açtı mükemmel bir sevinç baş göstermişti. Ancak şimdi sevinmenin zamanı değildi ülkeleri tehlike altındayı ve savaşacak toplam 1100 asker ve 6Komutan vardı. Kara Şövalyeler ise birliklerini güçlendirmiş 3500 den fazla adam edinmişlerdi. Rolfün savaş yeteneği sayesinde hemen bir plan yapıldı ülkeleri için ya cesurca savaşıp kazanacaklardı ya da yenilgiye razı olacaklardı. Herkes Ülkeyi savunmayı seçti ve Bir Taarruz planı ortaya atıldı herkes tarafından kabul edildi. 365 kişiden oluşan 3 tabur asker olacaktı ve bunların başında 2 şer tane  Komutan olacaktı. 3 farklı yönden şaşırtmaca halinde saldırıya geçilecekti 3 tabur askerde aynı anda saldıracak düşmanı zayıf noktasından vuracak ve ülkelerine barışı ve huzuru tekrar getireceklerdi. Herşey hazırlandı yamalı zırhlar kırık kılıçlar yarım oklar ve ellerinde bulunan son techizatla hazırlandılar herkes donatıldı. Şafak vakti yola çıktılar saklanarak Düşmanların bulunduğu Dhirim şehrine doğru yola koyuldular. Gizlenerek sürünerek yaklaştılar gece olunca 10 asker yollayıp kale duvarlarındaki nöbetçiler sessiz bir şekilde temizlendi herkes merdivenlerden tırmanarak 3500+ kişilik ordunun bulunduğu Dhirim şehrine girildi. Etrafta kalan son nöbetçi durumun farkına vardı ve hemen tehlike çanını çaldı ilk çan çok yüksek bir ses çıkardı Rolf hemen Nöbetçinin kalbine bir ok salladı ve 2. ses gelmeden öldürdü Kara Şövalyeler yavaş yavaş çıkıyorlardı okçular onları OK yağmuruna tuttular ve çıkan ilk 100 kişi öldü içerdeki diğer kalan 3400+ kişi durumun farkına varmış ve hazır bir şekilde dışarı çıktılar ve saldırıya geçtiler 1100 kişilik ordu "YA HEP YA HİÇ" çığlıkları altında canlarını ortaya koyarak muazzam bir güç gösterisiyle mükemmel bir savaşa girdiler. Ülkelerini ya alacaklardı yada sonsuz karanlığa haps olacaklardı. Mükemmel bir şekilde savaşan 1100 asker 3000 askerin canına okudu. Ancak 300 askerlerinide kaybettiler. Kalan 450 Kara Şövalye birliği Lordları altında hemen geldikleri Wercheg şehrine doğru kaçmaya başladılar. Sadece Lord Stick, Rolf ve grubunda kalan son 250 asker onlarla yola çıktı ve K.Ş. leri denize döktüler gemilerine binip kaçmaya başladılar. Ülke kurtulmuştu sonunda tekrar huzur ortamı gelmişti. Yaralı askerlerin tedavisine hemen başlandı Çiftçiler, işçiler 5 kat fazla çalışarak ülkenin eski refahını tekrar kazanmak için uğraştılar. Anca 1 yılda başarabildiler. Eski Mutlu Huzurlu Calradia geri dönmüştü. Yaşanan o döneme "Karanlık Çağ" Dönemini koydular. Zihinlerden asla silinmeyecek bir olay ve yeni nesile anlatılmayacaktı. "Yeni Aydınlık Dönem" Calradia için başlamıştı ve sonsuza dek huzurlu bir şekilde sürecekti... Ouzdan Saygılar..Lord Stick&RoLf
 
Anamm^^ ne yazmışım lan öyle Destanmı yazdım ney bende anlamadım yemin ederimki aklıma geleni döktürdüm :grin:
 
Back
Top Bottom