Max Payne/Konu Güncellendi(1.Güncelleme)

Users who are viewing this thread

aloNeDark

Banned
Forumda aradım bulamadım(Max Payne 3'ü buldum.Fakat bu konu Max Payne Genel Konusu).Bende bu konuyu açma gereği duydum
                   
                                                                   
header.jpg


Efsane oyundur Max Payne
Günümüzü gün edendir
İçimizi heyecanla,
Belkide bazen korkuyla doldurandır.


Max Payne, Finlandiyalı Remedy Entertainment tarafından geliştirilip, 3D Realms tarafından üretilmiş ve Gathering of Developers tarafından da yayınlanmış bir üçüncü şahıs nişancı oyundur. Oyun, 21 Mayıs 2001 tarihinde önce Windows için çıkarılmış ardından 22 Şubat 2002 tarihinde Rockstar Games tarafından Microsoft Xbox ve 21 Nisan 2002 tarihinde Sony PlayStation 2 versiyonları yayınlanmıştır. Ayrıca Macintosh platformu için 2002'nin Haziran'ında MacSoft tarafından Kuzey Amerika'da ve dünyanın geri kalanı için de Feral Interactive tarafından yayınlanmıştır. Şu anda Max Payne Mobile iPhone ve Android için de Rockstar Games tarafından yayınlanmıştır.
                                                                                                                                                                                                              Kaynak:Wikipedia
                                                                                           

                                                                                                    MAX PAYNE
                                                                                               
256px-Maxpayne.jpg


Şahsen Max Payne'i bazı GTA'lardan daha çok beğenirim.Ve GTA III ile Max Payne'nin ilk oyununu birbirine benzetirim.Nedeni ikisininde konusu intikam olmasıdır.Max Payne ile tanışmamın tarihini tam olarak hatırlamasam da ikinci sefer tanışmam bir kaç ay önce olmuştu.Oyunun videosunu izledim.Beğendim.Görüntü kalitesi bu zamana göre kötü olsa bile.Ve dün,evet dün telefonuma indirdim ve oynamaya başladım.Şimdi belki diyeceksiniz ki Madem yeni oynuyorsun peki bu konuyu neden açıyorsun?.Tamam bir yerde haklısınız fakat cevabım şu:Merak ve oyuna duyduğum sevgi.Her neyse şimdi de oyun ile alakalı bilgiler verelim:

GENEL BAKIŞ
Max Payne' de hissedilen sinemasal etkilenimin kaynağı, Hong Kong tarzı aksiyon filmleri çeken yönetmen John Woo'nun filmlerinde sıkça görülen ve hemen hemen bir baleyi andıran ağır çekim şiddet ve silahlı çatışma sahneleridir.

Konuyu bağlamak için ara sahnelerde kısa dijital filmlerin yerine grafik romanlar kullanılmış ve bu grafik romanların seslendirmeleri de radyo tiyatrolarını andıracak tarzda yapılmıştır. Oyun, kasvetli bir hava içinde, pek de tekin olmayan New York şehrinin sokaklarında ızdırap çeken bir polisin iç ve dış çatışmalarını yansıtmaktadır.
                                                                                                                                                                                   
Oynanış
Bölümlerin, genel olarak, geçebilmek için oyuncuyu dolambaçlı yollara sokup ipucu arattırdığı söylenemez ancak bazı bölümleri geçmek için küçük bulmacalar çözmek gerekmektedir. Kurşun stoğu ise öldürülen düşmanlardan da kurşun alınabildiği düşünüldüğünde hemen hemen hiç bitmemektedir.

Yapay zeka büyük oranda önceden belirlenmiş komutlar dahilindedir. Bu noktada düşmanlar tarafından sergilenen en belirgin hareketler ise nesnelerin arkasında siper almak, el bombası atmak ve oyuncudan kaçmaktır. Bu yüzden bölümlerin tekrar oynandığında düşmanların her seferinde benzer hareketleri sergilediği görülebilir. Tıpkı Max Payne gibi bir yana atlayabilen ya da yuvarlanabilen düşmanlar paralı askerler (siyah kar maskesi takan askeri kıyafetliler), Aesir Güvenlik Görevlileri ve FBI ajanına benzeyen takım elbiselilerdir.

Oyundaki zorluk seviyelerine göre oyun oynanabilirliği gözle görülür biçimde değişmektedir. "Dead on Arrival" seçeneğinde oyuncunun her bölümde sadece 7 kere kaydetme hakkı vardır ve "New York Minute" seçeneğinde ise zamana karşı yarışarak bölüm geçme esası söz konusudur. Oyun "Dead on Arrival" derecesinde bitirildiğinde Max Payne "Final Battle" olarak adlandırılan ve kahramanın sürekli bullet-time modunda hareket ettiği son savaşa geçer. Üzerine gelen Pancor Jackhammer taşıyan 20 takım elbiseli öldürüldüğünde gizli bir oda içinde yapımcılar tarafından kullanılmış bazı New York mekanlarının fotoğraflarının yanında yapımcıların fotoğrafları da görülebilir.

En zor seviyede Max Payne oldukça dayanıksızlaşmakta ve 5 tane tabanca mermisi, 3 tüfek mermisi ya da tam isabet eden bir pompalı tüfek atışıyla ölebilmektedir. Buna karşın düşmanların bazıları Max Payne'e göre 2-3 kat daha dayanıklı hale gelmektedir.

Bullet-Time
Bullet-time sırasında zaman akışı yavaşlar. Bu özellik etkin konumdayken zaman, çıplak gözle kurşunların gidişini görebilecek kadar yavaşlar. Bu durumdayken karakterin hareketleri de yavaşlar ama nişan alma ve komutlara tepki verme hızı gerçek zamandaki gibidir ve bu da oyuncuya düşmanlar karşısında büyük avantaj sağlamaktadır. Bu da vurulmayı zorlaştırır ve Max'e shootdodge gibi özel hareketler yapma imkânı sağlar.

Bir grup düşmandan sonuncusu öldürüldüğünde ise kameranın düşen bedenin etrafında döndüğü üçüncü şahıs bakış açısına geçiş yapılır.
                                                                                                                                              Kaynak:Wikipedia

Max Payne Karakteri
Ben karakteri sevdim.Fakat tipi ilk oyunda bazı kişiler tarafından(belki de baya bir kişi tarafından) alay konusu oldu.Nedeni:Suratının kabız yüz ifadesi vermesiydi.Ama yinede ben beğendim.Bu benim görüşüm.
Birde kaynaklarda ki bilgilere bakalım:
Max Payne, aynı zamanda oyunun yazarı olan Sam Lake model alınarak yaratılmıştır. Max Payne' in yarı sırıtık ve dudağı bükük kabız yüz ifadesi alay konusu da olmuştur. Serinin ikinci oyunu olan Max Payne 2: The Fall of Max Payne' de Max Payne karakterini modellendirme teklifi yine Sam Lake' e yapılmış ancak kendisi bunu reddetmiştir. İkinci oyunda her karakter için kapsamlı bir rol dağıtımı yapan yapımcı firma Remedy, oyuncu Timothy Gibbs' i Max Payne' e model olarak seçmiştir.

İkinci ve üçüncü oyunda model değişmiş olsa da serinin üç oyununda da seslendirmeyi Rescue Me dizisinde oynayan James McCaffrey yapmıştır.
                                                                                                                                                        Kaynak:Wikipedia


                                           
2204269-Max-Paynes-face.jpg

                                                                      Max Payne'nin alay konusu olan suratı.

Şimdiye kadar oyun ile ilgili genel bilgileri öğrendik.Peki ya konusu ne bu oyunun?Birde konuya bakalım.

KONU
Konu harika bence.Olaylar çok güzel gelişiyor.Peki konusu ne?Bilmeyenler için gelsin.Ama ben okumaya üşenenler için özetleyeyim:
Max Payne bir dedektifdir.Bir gün eve geldiğinde karısını ve bebeğini göremez.Onlara bakmak için yukarı çıkar.Bir kaç dakika sonra yatak odasına yaklaşır bebeğini ölü bulur.Yatak odasına tam anlamıyla geldiğinde bir adam karşısına çıkar.Hemde silahlı!Max Payne hemen onu öldürür içeri girdiğinde karısını ölü bulur.
Oyunda Max intikam  almaya çalışır.
İşte benim özetim.Şimdi de bölümlerde sıra.Oyun üç bölümden oluşmaktadır.Bakalım:

1. Bölüm: American Dream
Max Payne, 1998 yılında New York Emniyet Müdürlüğü (NYPD)'nda çalışmaktadır. Bir gün işten eve geldiğinde karısı ve çocuğunu uyuşturucu bağımlıları tarafından öldürülmüş olarak bulur. Max, eve girenleri öldürür ama bu ailesini kurtarmaya yetmez. Karısının ve çocuğunun cenazesi kaldırıldıktan sonra evine giren adamların kanlarında yapılan tahlilde o zamana kadar duyulmamış yeni nesil bir uyuşturucu olan "Valkyr" adlı bir maddenin çıktığını öğrenir. Ailesinin ölümüyle bu madde arasında bir ilişki olduğu açıktır. Bu yüzden daha önce Narkotik Şubesi(DEA)'nden arkadaşı Alex Balder'ın kendisine yaptığı transfer teklifini kabul eder ve tam üç yıl boyunca bu maddenin şehirde alım-satımını yapanın kim olduğunu araştırır. Sonunda bu maddenin sağlayıcısının Don Angelo Punchinello'nun başında olduğu Punchinello suç ailesinin içinde bir mafya patronu olan Jack Lupino olduğunu öğrenir. Max,kılık değiştirip kimliğini de gizleyerek şehrin en güçlü mafyasının arasına sızmaya çalışacaktır ve bu görevden yalnızca arkadaşı Alex ve bir başka DEA ajanı B.B'nin haberi vardır. Max birgün B.B'den aldığı bir telefonda Alex'in kendisini Roscoe Caddesindeki metro istasyonunda beklediğini öğrenir. Max oraya gittiğinde Alex'i bulmak yerine kendisini, çok büyük bir banka soygununun içinde bulur. Lupino'nun adamları kapalı bir metro tünelinden yol bulup bir bankayı soymaktadır. Bu esnada her yerde Alex'i arayan Max onu bulur ama tam konuştukları sırada Max'in görmediği bir yerden bir el ateş edilir ve Alex öldürülür.(Tetikçinin yüzünü unutmayın) Max hızla istasyondan çıkar ve aklında tek bir düşünce vardır: Lupino'nun Alex'i öldürtüp bunun suçunu üzerine yıkmaya ve kendisini devredışı bırakmaya çalıştığıdır (dolayısıyla da gerçek kimliğinden Lupino'nun haberi olduğunu düşünmektedir). Max, Jack Lupino'nun oraya çok yakın bir yerde bulunan oteline gider ama kendisini karşılayan Finito kardeşler onun kim olduğunu bilmektedir. Max'in gizli tutulan kimliği açığa çıkmıştır. Max, Finito kardeşleri öldürür. Otelden çıkmak ister ama onların masasının üstünde bulduğu bir mektup buradan çıkışın pek kolay olmadığını gösterir. Jack Lupino'nun sağ kolu olan Vinnie Gognitti tarafından yazılan bir mektupta Don Punchinello'nun adamlarını hizada tutmak için adeta Keyser Söze olarak kullandığı Rico Muerte'nin de otelde olduğu yazılıdır. Ayrıca radyodan dinlediği bir haberde Alex'in katil zanlısı olarak duyurulur. Artık hem kimliği açığa çıkmış, hem Mafia'nın ölüm listesine eklenmiş, hem de polisin arananlar listesine girmiştir. Kaybedecek birşeyi kalmamıştır. Rico'yu da öldürüp otelden çıkan Max, Jack Lupinoya ulaşmak için adamı Vinnie Gognitti'yi bulmaya çalışır. Onun kaldığı yere giderken siyah bir Mercedes içinde Rus mafyasının lideri Vladimir Lem'i görür. Lem, Vinnie Gognitti'nin binalarına bomba yerleştirip oradan kaçmaktadır. Aralarında bir savaş vardır.Max Vinnie'nin bulunduğu binada ilerlerken bir telefon çalar. Telefonu açar ve telefondaki kişi kimle konuştuğunu sorar ve kısa bir konuşmadan sonra telefonu kapatır. Max Vinnie'yi bulur. Vinnie'yi yaralar ama Vinnie kaçar. Uzun bir kovalamacadan sonra onu yakalar ve patronu Jack Lupino'nun yerini öğrenip yaralı halde onu bırakır ve Lupino'nun saklandığı gotik bir gece kulübü olan Ragna Rock'a gider. Kulübün mimarisinde tam bir gotik havası vardır. İçeride ise ya zombilerle ya da benzeri şeylerle ilgili kitaplar ya da video kasetler vardır. Lupino aldığı aşırı dozda Valkyr nedeniyle akli dengesini kaybetmiştir ve çeşitli dinlerden, mitolojilerden şeytanları kendisine tapması için çağırmakta ve hatta kendisini cehennemden gönderilmiş bir mesajcı olarak görmektedir. Max Lupino'yu öldürür. Bu arada oraya Don Punchinello'nun karısı Lisa'nın ikiz kardeşi ve bir kiralık katil olan Mona Sax gelir. Mona Max'e yanlış adamı öldürdüğünü ve arkadaşı Alex'i öldürtüp bunun suçunu üstüne atanın Don Punchinello olduğunu anlatır. Kardeşi Lisa, Don Punchinello tarafından sadistçe dövülen Mona da Don Punchinello'nun peşindedir ve Max'in Punchinello'nun malikanesini basıp önüne geleni öldürebileceği ve kardeşinin de öldürülebileceği düşüncesiyle Max'i kandırıp içkisine Valkyr koyar ve onu bayıltıp kaçar.
                                                                   
1884051-max_payne3_rumor.jpg


2. Bölüm: A Cold Day In Hell
Max gözünü açtığında kendisini Frank "the Bat" Niagra tarafından bir beyzbol sopasıyla Jack Lupino'nun otelinin kazan dairesinde bir sandalyeye bağlı tartaklanırken bulur. Frank kendisinden gayet emin, Max'i sandalyeye bağlı bırakıp otelin barına birşeyler içmek için gittiğini ve geri dönüp işini bitireceğini söyler. Max kurtulur ve Frank'i öldürür. Ardından otelden ayrıldığında takip edildiğini anlar. Onu takip eden kişi Rus mafyasının lideri Vladimir Lem'dir. Max onları durdurur ve neden peşinde olduklarını öğrenir. Vladimir, Max'e bir anlaşma teklifiyle gelmiştir. Eskiden Vladimir için çalışan ve ülkeye kaçak silah sokan gemici Boris Dime, Vlad'e ihanet edip Punchinello'nun tarafına geçmiştir. Zaten Valkyr maddesinin dağıtımıyla iyice güçlenen Punchinello bu silahları aldığı takdirde Vladimir için her şey bitecektir ki aynı şey Max için de geçerlidir. Bu yüzden ortak düşmana karşı birlikte hareket etmeyi teklif eder. Ayrıca Vladimir, gemiyi ele geçirip Boris Dime'ın kellesini de getirirse Punchinello'yu öldürmek için istediği kadar silahı da Max'e vermeye hazırdır. Max gemiyi ele geçirir ve Vlad'i büyük bir dertten kurtarır. Ancak hala Punchinello'nun evine doğrudan saldıracak durumda olmadığı için ona bir anlaşma teklif ederek tuzağa düşürüp öldürmeyi planlar. Punchinello onu kendisine ait "Casa di Punchinello" adlı restorana çağırır. Ama tuzağa düşen Max olur. İçeri girer girmez restoran patlamalarla yanmaya başlar. Max buradan da kurtulur ve şu anda tek yardımcısı gibi gözüken Vladimir tarafından arabayla oradan alınıp doğruca Punchinello'nun malikanesine bırakılır. Max, Punchinello'nun en azılı katilleri "Trio" tarafından karşılanır ama onları da teker teker öldürür. Max evde çalan bir telefonu açar ve telefondaki ses Lupino'nun otelindeki telefondan kendisiyle konuşan sesle aynıdır. Telefondaki adam oradan bir an önce uzaklaşması gerektiğini söyler ama Max umursamaz görünür. Max sonunda Punchinello'ya ulaşır ama Punchinello'nun da bu Valkyr işinde sadece bir piyon olduğunu anlar. Çünkü Punchinello emirleri devlet ya da ondan daha büyük bir kadın tarafından aldığını söyler ve o anda içeri FBI ajanlarına benzeyen silahlı adamlar girer ve Punchinello'yu öldürür. Max onlardan kurtulur ama dışarda bir kadın ve yanında bir sürü silahlı adam onu beklemektedir ve adamlar Max'i yakalar. Kadın Max'e yüksek dozda Valkyr verir ve öleceğini umarak onu orada bırakır. Max bayılmadan önce kadının azğından çıkan "Cold And Steel" sözünü duyar.

3. Bölüm: A Bit Closer To Heaven
Max şehrin dışında bulunan "Cold And Steel" adlı fabrikaya gider. Ama fabrika sıradan bir çelik fabrikası değildir ve Max'in fabrikada ilerledikçe karşılaştığı silahlı adamlar da bu durumun daha karmaşık olduğunu göstermektedir. Max orada bulduğu bir raporda yazan "D-6" numaralı hangarı bulur ve fabrikanın üstündeki gizem perdesi ortadan kalkar. Ancak elini de çabuk tutmak zorundadır çünkü Max'in güvenliği aşıp fabrikanın içinde olduğu anlaşılmıştır ve fabrikanın kendini imha işlemleri başlatılmıştır. Max burada yerde kocaman bir askeri işaret görür. Bu işaret büyük bir "V" harfi ve ortasından geçen bir kılıçtan oluşmakta ve altında da "Valhalla Projesi" yazmaktadır. Bu işaretin değişik versiyonlarını daha önce şehrin her yerinde ve cinayet günü kendi evinin duvarında da görmüştür. Şehirdeki verisyonunda yalnızca V harfinin ortasından geçen kılıç bir şırıngayla yer değiştirmiştir . Bundan da V harfinin hem "Valkyr" hem de "Valhalla" için olduğunu anlar. Fabrikanın içindeki gizli labaratuarın birinde daha önemli şeyler öğrenir. Amerikan ordusunun İskandinav mitolojisinden esinlenerek Valhalla adını verdiği bu askeri proje kapsamında, soğuk savaş sırasında çöldeki birliklerin tıpkı aynı adlı mitolojide olduğu gibi korkusuz, cesur, dayanıklı olmasını ve yaralarının çabucak iyileşmesini sağlamak amacıyla Valkyr adı verilen maddeyi ürettiğini, deneylerin başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen birilerinin ısrarla devam ettirdiğini görür. Sonra projede bir bilgi sızıntısı yaşandığını ve bazı dosyaların bir yere yollandığını görür. Sistemde verilen infaz adresi Max Payne'in New Jersey'deki evidir. Artık her şey açığa kavuşmuştur. Punchinello malikanesinde kendisini yakalayan kadının bu olayda bir numaralı sorumlu olduğu açıktır. Max fabrika patlamadan önce oradan çıkar ve Roscoe Caddesi metro istasyonunda yaşananlardan beri hiç görmediği B.B onu arar. Max buluşmaya giderken kendisini neyin beklediğini bilmektedir. Çok gizli tutulan kimliğinin birden açığa çıkması ancak içerden bilen birinin sızdırmasıyla mükün olabilirdi ve o gizli tutulan kimliğini arkadaşı Alex'ten başka tek bilen B.B'ydi. Max Payne böylece Alex'i öldürenin ve suçu üstüne yıkanın da B.B olduğunu anlamıştır. B.B, yarım bıraktığı işi tamamlamak için Max'i çağırmaktadır. Max bir otoparka giderek B.B. ile buluşur. Max, B.B'yi öldürmeye çalışır ve uzunca bir kovalamaca yaşanır. Bu arada Max yine bir telefonu açar ve duyduğu ses yine aynı gizemli adamın sesidir ve adam onu şehir dışındaki bir binaya çağırır. Max B.B'yi öldürdükten sonra binaya gider ve kendisini karşılayan kişi aynı zamanda ona ilginç biçimlerde ulaşan telefonlardaki sesin sahibi Senatör Alfred Woden'dır. Woden onu Inner Circle adlı devlet için çalışan gizli örgütle tanıştırır. Ona gerçek düşmanının adını verir. Max Payne'in gerçek düşmanı daha önce Punchinello malikanesinde rastladığı Nicole Horne'dur. O da daha önceleri Inner Circle'la beraber Valhalla projesinin içinde yer almış ama hükümet projenin başarısız olması nedeniyle ödeneği kesmek istediği için elindeki bilgileri açıklamakla örgütü tehdit etmiş ve böylece ödenek alarak projeyi sürdürmeye devam etmiştir. Horne aynı zamanda televizyonlarda ve duvarlarda boy boy ilanları çıkan Aesir adlı şirketin de sahibidir. Aesir şirketi yalnızca kirli işlerini örtmeye yarayan bir paravandır. Horne, şehrin yarısından fazlasını kontrolü altında tutmaktadır ve her türlü kirli işin de arkasındadır. Woden eğer Horne'u öldürürse Max'e hakkında yapılan bütün suçlamaları düşüreceğini vaad eder. O sırada Horne'un ajanları içeriye dalıp ortalığı tarar ve Max kaçar. Ölü taklidi yapan Alfred Woden da daha sonra oradan kaçar. Max Aesir binasına giderek Horne'u bulur. Horne çatıda bekleyen bir helikopterle kaçmaya çalışırken Max binanın tepesindeki paratoneri kalkmak üzere olan helikopterin üzerine düşürür ve Horne'u öldürür. Ardından da oraya gelen polislere teslim olur.
                                                                                                              Kaynak:Wikipedia

Son olarakta göndermelere bakalım.

Oyundaki Bazı Göndermeler
Max Payne,gecenin karanlığında ve hiç bitmeyecek gibi gözüken bir kar fırtınasının ortasında geçmektedir. Bu kendi içinde Ragnarok' a yani İskandinav mitolojisine göre dünyanın karanlık ve kar tarafından yutuluşuna bir gönderme barındırır. Oyunun bir bölümü Ragna Rock adlı gotik bir gece kulübünde geçmektedir. Ragna Rock' ın içinde Max, üzerinde "The Age of Murder and Storm" (Cinayet ve Fırtına Çağı) yazan, "İskandinav Mitolojisi ve Ragnarok" la ilgili bir kitap görür. Ayrıca Max Payne, İskandinav tanrılarının reisi olan ve savaş meydanındaki yiğitliğiyle bilinen Odin' in simgesi olan bir güneş haçı kolyesi takmaktadır.

Oyundaki bazı karakter ve objeler de İskandinav tanrılarından esinlenerek adlandırılmıştır. Oyunun konusundaki esas nokta olan uyuşturucu madde Valkyr, İskandinav mitolojisinde öldürülen kahramanların toplandığı ve yine oyunda adı başka bir yere verilen Valhalla' ya getiren tanrıçaların adıdır. Max' in ortağı Alex Balder' ın soyadı Baldr' dan, Senatör Alfred Woden'ın soyadı Odin' in anglo-sakson versiyonu olan Wöden' den izler taşır. Tüm kötülüklerin arkasında yer alan şirketin adı olan "Aesir" ise eski İskandinav Paganizminde tanrıların soyunu belirten bir terim olan Æsir' den gelmektedir. Inner Circle' ın karargahı olan binanın adı Æsir' ın başkenti olan Asgard' dır. Valkyr projesinin yaratıcalarının kullandığı network'ün adı ise yine İskandinav mitolojisinde dünyanın merkezinde yer alarak onu desteklediğine inanılan ağacın adı olan Yggdrasil' dir. Ayrıca "Let the Gun Do Talking" bölümünde Max, Vinnie Gognitti'nin odasında Vinnie'yle karşılaşıp onu vurduktan sonra "I made like Chow Yun Fat" sözüyle oyunda, ünlü aksiyon filmi yönetmeni John Woo'nun filmlerinden esinlenildiğini kanıtlamaktadır.

Ayrıyeten Max Payne'in adı da bir kelime oyunudur, "Maximum Pain" den gelmektedir. Anlamı "Maksimum Acı" dır, oyun boyunca Max'in başına gelenlere ve olaylara bir göndermedir.

Konuyu bitirirken..
Okuduğunuz için teşekkür ederim...Kızanlar belkide olabilir.Neden derseniz de konuda çoğunlukla kaynak kullandım.Mecbur da kaldım.Çünkü:Oyun ile ilgili bilgilere sahip olsam dahi oda bir yere kadar.O yüzden lütfen yanıt olarak bunun için kızgınlıkla bir şey yazmayın.Onun dışında her türlü yoruma ve görüşe açığım.Tekrardan okuduğunuz için teşekkür ediyorum.

NOT:Konu güncellenecektir.Ve güncelleme ile Max Payne 2 oyunuyla ilgili bilgiler gelecek.

VİDEO
YAKINDA GELECEK(BİR SONRA Kİ GÜNCELLEME İLE)


                                                              MAX PAYNE 2:THE FALL OF MAX PAYNE                 
                                                                                               
max_payne_2_icon_v2_by_kamizanon-d3k6hfw.png


Max Payne 2: The Fall of Max Payne, 1 Haziran 2002 tarihinde duyuruldu. Finlandiyalı Remedy Entertainment tarafından Windows,Xbox ve PlayStation 2 sistemleri için üretilmiş bir Üçüncü Şahıs Nişancı oyunudur. Max Payne serinin ikinci oyununda da New York'taki macerasına kaldığı yerden devam eder. Serinin 2.oyunu da tıpkı ilk oyunda olduğu gibi farklılığını bullet-time (slow motion) türü sinemasal efektlerden ve konuları bağlamaya yardımcı grafik romanları kullanmasından almaktadır. The Fall of Max Payne' nin PC versiyonu için Rockstar Games tarafından Kuzey Amerika'da 22 Haziran 2003 tarihinde, Avrupa'da 24 Haziran tarihinde yayınlanmıştır.
                                                                                                      Kaynak:Wikipedia
Oynamadım ama güzele benziyor :mrgreen:

Karakterler

Genel bakış
Max Payne - Oyunun ana karakteridir ve ilk oyunda yaşanan çeşitli olayların ardından transfer olduğu Narkotik Şubesi'nden ikinci oyunda yeniden New York Polis Departmanı'na (NYPD) transfer olur ve bir cinayet dedektifi olarak çalışmaya başlar. Vladimir Lem'e ait depoda Mona Sax'a rastladıktan sonra Squeaky Cleaning Company(Squeaky Temizlik Şirketi)'nin arkasında kimin olduğunu ve bazı karanlık suiksatleri araştırmakla görevlendirilir. Max'in ortağı Senatör Sebastian Gate cinayetini araştırmakla görevli olan Dedektif Valerie Winterson'dır. Ortağının davasındaki şüpheli olan Mona Sax söylemediği bir nedenden dolayı Max'i öldürmeye çalışanların kim olduğunu bulmasına yardım eder.
Mona Sax - İlk oyunda da yer alan bir karakterdir ve aynı zamanda Max Payne'in bu oyundaki trajik aşk odağıdır. Dedektif Winterson'ın araştırmakla görevli olduğu Senatör Sebastian Gate davasında şüpheli kişidir. Max, Mona'ya Vladimir Lem'in deposunda rastladıktan sonra uyarılmasına rağmen onu tutuklamak yerine sürekli yardım eder. Oyunda bir karakter olarak yönetilebildiği birçok noktada Max'le birlikte hareket eder. Sonradan Mona'nın Alfred Woden tarafından Max'i öldürmek için kiralandığı ortaya çıkar ama o Max'e karşı hissettiklerinden dolayı bunu yapamaz. Woden'ın malikanesinde Valdimir Lem tarafından arkadan vurularak öldürülür (ya da yaşar.Bu oyunun hangi zorluk derecesinde bitirildiğine bağlıdır).
Vladimir "Vlad" Lem -Oyundaki kötü adamdır ve ilk oyunda da yer alan bir karakterdir. Başlangıçta Max'in arkadaşı gibi gözükür ve hatta Max onu son moda restoranı Vodka'da Vinnie Gognitti'nin silahlı baskınından kurtarır. Max'i, deposunda yaşananlar ve restoranına yapılan baskın hakkında yanlış bilgiler vererek kandırır. Max Woden'ı ziyaret edip onun temizlik şirketinin sahibi ve kendisini öldürtmeye çalışan kişi olduğunu öğrenince geri kalan zamanı onu yakalayıp öldürmeye uğraşmakla geçirir. Woden'ın koruması altında bulunmuş eski bir Inner Circle üyesidir ama sonradan isyan eder ve örgütün başına geçmek için örgütün içinde karşı gelen kim varsa öldürtmeye çalışır. Woden'ın malikanesinde Max'le girdiği çatışmada öldürülür.

Vladimir Lem
Vincent "Vinnie" Gognitti -İlk oyunda da yer alan bir karakterdir. Gangsterlerin lideridir ve Vlad'in silah kaçakçılığı işindeki rakibidir. Sonraları Vladimir tarafından tuzağa düşürülürek en sevdiği çizgi film kahramanı Captain Baseballbat Boy'un içine bir bomba yerleştirilmiş kostümünü giyerek köşeye sıkışmış halde Max'le karşılaşır. Vladimir tarafından kandırılmış bir başka kişi olan Max'le işbirliği yaparak temizlikçilerin saldırısından kurtulup kostümdeki bombayı etkisiz hale getirmesi için Mona'nın yerine gittiklerinde Vladimir tarafından karşılanırlar. Vladimir Max'i vurur ve sonra Vinnie'nin bombasını patlatarak varlığına traji-komik bir son verir.
Alfred Woden -İlk oyunda da yer alan bir karakterdir. Kanserden ölmek üzeredir ve Inner Circle'ın lideridir. Max'i öldürmesi için Mona'yı kiralar. Eskiden himayesi altında olan Vladimir tarafından organizasyonun kontrolünü ele geçirmek için öldürülmeye çalışılır. Oyunun sonunda son kalan gücüyle Vladimir'e saldırır ama Vlad onu öldürür.

Inner Circle'ın kanserden ölmek üzere olan lideri Senatör"Alfred Woden"
Dedektif Valerie Winterson -Max'in ortağıdır ve Vladimir Lem'le gizli aşk yaşamaktadır. Daha sonra Vlad için Max ve Mona'yı öldürmeye çalışır. Temizlikçilerin karargah olarak kullandığı inşaat sahasında Mona'yı vurmaya çalışırken Max tarafından vurularak öldürürlür. Son kalan gücüyle Max'i vurur. Max ölmez ama kendisi hastanede ölür.
Jim Bravura -Max'in patronudur ve ilk oyunda Max'i uzun süre yakalamak için kovalamış kişidir. Mona ile işbirliği yaptığı ve Winterson'un davasını baltaladığı için Max'i bir masabaşı işine koyar. Max hastaneden kaçmaya çalıştığı sırada ona lobide rastlar. Max'in Winterson'ı öldürdüğünden şüphelenir ve lobide asansör önünde Max ile konuşurken temizlikçiler onu vurur. Eğer oyunun sonunda Woden'ın ofisindeki televizyon açılırsa ölmediği görülecektir. Max Payne 3'ün "Hoboken Blues" adlı çizgi romanında görüldüğü üzere Max Payne 2 olaylarından tam dokuz sene sonra kalp krizinden hayatını kaybetmiştir.
Temizlikçiler -İşledikleri cinayetten geriye hiçbir kanıt kalmayacak bir şekilde cinayet yerini mermi kovanları,kan,ceset ve kıl gibi en ufak ayrıntıya varana kadar temizledikleri için kendilerine verdikleri Squeaky Cleaning Company(Squeaky Temizlik Şirketi) adı oldukça ironiktir. Geride hiç kanıt bırakmadıkları için işledikleri birçok cinayet aydınlatılamaz. Vladimir Lem tarafından Inner Circle üyelerini öldürtmek için kurulmuştur.

Modeller ve Seslendirmeler
Max Payne, Timothy Gibbs model alınarak yaratıldı ve James McCaffrey tarafından seslendirildi.
Mona Sax, Kathy Tong model alınarak yaratıldı ve Wendy Hoopes tarafından seslendirildi.
Vladimir Lem, Peter Giles model alınarak yaratıldı ve Jonathan Davis tarafından seslendirildi.
Vinnie Gognitti, Stephen Gregory model alınarak yaratıldı ve Fred Berman tarafından seslendirildi.
Jim Bravura, Michael Arkin model alınarak yaratıldı ve Vince Viverito tarafından seslendirildi.
Valerie Winterson, Andrea Leigh model alınarak yaratıldı ve Jennifer Server tarafından seslendirildi.
Alfred Woden, Edward James Hyland model alınarak yaratıldı ve John Braden tarafından seslendirildi.
                                                                                          Kaynak:Wikipedia

Konunun Özeti


Valkyr davasının üzerinden iki yıl geçmiştir. Gerek Alfred Woden'ın araya girmesi gerekse Max'in çok fazla miktarda suçluyu öldürüp adeta şehre gecikmiş bir hizmet sunmuş gibi olması, Max'in olaylardan ceza almadan kurtulmasını sağlar. Max, Narkotik şubesindeki işini bırakıp tekrar göreve başladığı yere, New York Polis Departmanı'na bir cinayet masası dedektifi olarak geri döner. Bir gece sıradan bir devriye sırasında aldığı ihbarla olay yerine gider. Ama asıl ilgisini çeken gittiği yerin Rus mafyasının lideri Vladimir Lem'e ait oluşudur. Max olay yerinde işledikleri daha önceden planlanmış cinayetleri geriye hiç kanıt kalmayacak şekilde temizleyen ve kendilerine temizlik şirketi süsü veren silahlı adamlarla karşılaşır. Tam bu kovalamaca sırasında ilk oyunda Aesir şirket binası içinde kafasına giren kurşunla asansöre yığılan ve sonra ilginç bir şekilde ortadan kaybolan Mona Sax ile karşılaşır. Mona canlıdır ve o da görünüşe bakılırsa temizlikçilerin peşindedir. Mona'nın orataya çıkışı Max'e geçmişiyle ilgili geride bıraktığı bütün acı anıları yeniden hatırlatır. Max depoda yaşanan olayların tek açıklayıcısı olabilecek kişi olan Annie Finn adlı lisanslı silah tüccarının ölümüne engel olamamıştır. Temizlikçiler onu depoda gözlerinin önünde öldürmüştür. Böylece Max'in hayatındaki şiddet tufanı yine bir kadının ölümüyle gizemli bir şekilde başlamıştır.

Max karakola geldiğinde elindeki verileri aktarır ama ortağı Winterson'ın ilgilendiği Senatör Gate davasının şüphelisi Mona Sax'ı depoda gördüğünü anlatmaz. Ardından depoda yaşananları araştırmak için deponun sahibi olan Vladimir Lem'i bulmak üzere ona ait bir restoran olan Vodka'ya gider. Vlad yalnız değildir, Vinnie Gognitti tarafından silahlı baskına uğramıştır. Max, Vlad'i kurtarır ve neler olduğunu sorar. Vlad ona silah deposu baskınından Vinnie'nin sorumlu olabileceğini çünkü mafyanın çok güçlü birileri ile anlaşma yaptığını onun artık mafya içinde bir suç şebekesinin beyni olduğunu ve silah kaçakçılığı işinde kendine rakip gördüğü herkesi öldürttüğünü anlatır. Bu arada Mona, Max'in evine gelir ve ikisini de öldürmek isteyen birileri olduğunu anlatır ama konuşma temizlikçilerin saldırısıyla bölünür ve Mona kaçar. Mona daha sonra Max'e adresini bırakır. Max'e Inner Circle'ın peşlerinde olduğunu, örgüt içinde gönüllü birinin olanları anlatmak istediğini söyler ve adamın kaldığı yere giderler. Ancak Temizlikçiler onlardan önce gelmiştir. Max üst katlarda Mona'nın verdiği telsizle haberleşerek ilerlerken Winterson gelmiş ve Mona'yı tutuklamıştır. Mona karakolda tutuklu olduğu sırada Winterson Max'e bu olaydan kendi iyiliği için uzak durmasını söyler ve amiri Jim Bravura onu bir masabaşı işine koyar. Max, Winterson'ın bir telefon konuşmasını dinlerken onun birilerine bilgi sızdırdığını anlar. Bu arada temizlikçiler karakola baskın yaparlar ve Mona'yı öldürmeyi amaçlamaktadırlar. Max Mona'nın kurtulduğunu görür. Karakoldan çıkıp Mona'nın kaldığı yere gider. Aralarında bir ilişki başlar. Tam bu sırada Temizlikçiler burayı da basar. Max Mona'nın yardımıyla buradan kurtulup, kaçan bir temzilikçi minibüsüne atlar ve onların karargah olarak kullandığı inşaat sahasına gider. Mona'nın daha önce verdiği telsizi kullanarak haberleşirler ve Mona da oraya gelir. İnşaat sahası ağzına kadar silah ve cesetle doludur. Max ve Mona nihayet yollarını bulup buluştuğu ve yaklaşmakta olan polislerin siren sesleriyle temizlikçilerin kaçtığı bir sırada Winterson gelir ve Mona'yı Max ile konuştuğu sırada vurmaya çalışır. Mona, Winterson'ın da onlardan biri olduğunu kendilerini öldürmeye geldiğini söyler. Max dayanamaz ve Mona'ya olan duyguları ağır basar ve Winterson'ı vurup Mona'nın kaçmasını sağlar. Winterson ölmeden önce son kalan gücüyle Max'i vurur. Max gözünü hastanede açar. Winterson ölmüştür.(Oyunun başında gördüğümüz hastane sahnesi bu andan itibaren hastanede olanların öncesini anlatmaktadır. Oyunun başındaki o sahneden sonra her şeyin nasıl başladığını en başından öğreniyoruz. En başa döndükten sonra olaylar düzenli bir kurgu akışıyla şimdiki zamana geliyor.) Temizlikçiler hastaneyi de basar. Max hastane morgunda Winterson'ın cebinde Vlad'in restoranı Vodka'nın bir kartını bulur. Winterson'ın Vlad'le ilişkisi olduğunu anlar.

Hastaneden kurtulup doğruca Inner Circle'ın lideri Alfred Woden'a gider ve Inner Circle'ın neden peşinde olduğunu sorar. Woden gücünün azaldığını, kanser yüzünden güçsüzleştiğini ve örgüt içinde ayrılıkçı bir grup oluştuğunu ve karşı koyan herkesin öldürüldüğünü anlatır. Gangster savaşları yapacak kadar alçaldıklarını belirtir. Max, Vlad'in kendisine daha önce söylediklerini hatırlayarak bu kişinin Vinnie olduğunu sanmaktadır ama aslında olayların arkasında Vlad vardır ve temzilikçiler onun adamıdır. Vladmir Lem, uzun süre boyunca Inner Circle için çalışmış ve Alfred Woden'ın himayesinde kalmıştır. Woden, Vinnie Gognitti'nin Inner Circle ayrılıkçılarının elinde öleceğini ayrıca Vlad'in her şeyin sonunda kendisini de öldürmeye geleceğini anlatır.

Max Woden'ın malikanesinden çıkıp sürekli Vlad'i öldürmek için çabalar. Vlad'in restoranında gördüğü bombalı bir Captain Baseballbat Boy kostümünün planını görüp Vlad'in Vinnie'nin peşinde olduğunu anlar(Captain Baseballbat Boy Vinnie'nin en sevdiği çizgi film kahramanıdır ve bu konuda zaafı vardır). Ayrıca restoranda bir telesekreter mesajında Winterson'ın Vlad'a bıraktığı mesajı dinler ve aralarında bir ilişki olduğundan iyice emin olur. Restorandan çıkıp Vinnie'nin mahallesine gider. Vinnie'yi bombalı kostümün içinde tuzağa düşmüş olarak bulur ve onu kurtarıp bombayı etkisizleştirmesi için Mona'ya giderler. Vlad çok önceden gelmiştir ve onları yakalar. Max'i vurmadan önce ona Mona'nın da tıpkı kendisi gibi Inner Circle'ın üyelerinin ve örgütün varlığını bilenlerin peşinde olduğunu, Mona'nın Woden için çalıştığını, (ilk oyunda) Max'in ailesinin ölümüne neden olan Valhalla projesine ait dosyaları karısının çalıştığı bölge savcısının ofisine savcıyı korkutmak ve neyle uğraştığını göstermek için Woden'ın yolladığını ama bunun bedelini ailesinin ödediğini söyler ve Winterson'ın öcünü almak için Max'i vurur. Sonra da Vinnie'nin kostümündeki bombayı patlatıp onun varlığına trajikomik bir son verir. Mona, Vlad'in peşindedir ama Vlad giderken onu bırakıp Max'i kurtarmaya gider. Max'i alevlerden kurtarır. Max yaralı olduğu halde ayağa kalkıp Mona'ya yardım etmek ve Alfred Woden'ı kurtarmak ister çünkü temizlikçiler buradan Woden'ın malikanesine gidecektir. Nihayet Mona ile Woden'ın kaldığı sığınağa ulaşırlar. Mona, Max'i etkisiz hale getirir ve Vlad'in söyledikleri doğru çıkar. Mona Woden'ın kiralık katilidir. Max Payne de Woden'ın Mona'ya temizlemesini söylediği karmaşanın bir parçasıdır ama Mona Max'e aşıktır ve bunu yapamaz. Tam bu sırada Mona'nın Max'i öldürmeyeceğini anlayan Vlad gelir ve Mona'yı vurur. Woden Vlad'e saldırır ama Vlad onu öldürür. Ardından Max ile Vlad arasında kovalamaca başlar. En sonunda Max bir çatışmada Vlad'i öldürür. Max Mona'nın yanına geri döner ve Mona kollarında ölür (ya da yaşar.Bu oyunun hangi zorluk derecesinde bitirildiğine bağlıdır).
                                                                                                                                      Kaynak:Wikipedia
                                                                     
                 
latest

                                                                Max Payne 2 Başlangıç


Oynanış
Genel olarak ikinci oyun, ilk oyuna göre daha kolay gözükmektedir. Önceki oyundan birçok karakter korunmuştur. Oyunda ağırlıklı olarak olaylara Max'in bakışı açısından yaklaşılmaktadır. Bazı bölümlerde Mona'da yölendirilebilmektedir.

Bullet Time
Bu oyunda daha çok işlevsellik kazanmıştır. Aslında Max Payne normal hızda hareket etmektedir. Bullet Time devreye girdiğinde ekranda yer alan kum saati sararır. Kum Saati ne kadar koyu bir sarıya dönüşürse zaman o kadar yavaş akar.

Silahlar

İlk oyunda yer alan bazı silahların yerine yenileri ve silah menüsüne bir ikincil silah menüsü eklenmiştir. Bu ikincil menüde dipçikle saldırma, molotov kokteyli ve bomba gibi seçenekler vardır. Bu sayede bu özellikler menüden seçmek yerine bir kısa tuşla kullanılabilmektedir. Bu özellik bu silahların kullanımını pratikleştirmiştir. İlk oyunda olduğu gibi menüyü açıp silah değiştirmek zorunluluğu ortadan kalkmıştır.

İlk Oyuna Göre Değişiklikler
Grafikler
Max Payne 2'de büyük bir grafiksel iyileştirme yapılmıştır. İlk oyuna göre daha yüksek text çözünürlüğü ve çok yönlü modeller kullanılmıştır. Shader 1.1 efektleri detaylı gölgelerde ve hareketlerde kullanılmıştır. İlk oyunda kahramanın yalnızca birkaç mimiği vardır ama ikinci oyunda duygularını belli etmek için daha fazla mimik animasyonları kullanılmıştır.

İlk oyunda kullanılan karakterlerin çoğu oyunun programcıları ve onların arkadaşları model alınarak yaratılmıştır. Örneğin ilk oyundaki Max payne'in modeli oyunun tasarımcısı olan Sam Lake'dir. Max Payne 2'de Remedy profesyonel bir aktör olan Timothy Gibbs'i Max Payne'e model olarak kullanmış ve seslendirme için de James McCaffrey'den yararlanmıştır. Mona sax içinse profesyonel bir model olan Kathy Tong kullanılmıştır.

Bullet Time

Serinin ikinci oyunu için Bullet Time 2.0 kullanılmıştır. İlk oyunda bu özellik yalnızca zaman akışını yavaşlatırken ikinci oyunda kahramana daha yüksek bir hareket yeteneği ve silah doldurma kolaylığı da sağlamıştır. İlk oyunda Bullet Time ile birlikte Max Payne de yavaşlarken Max Payne 2'de Max daha rahat hareket etmektedir.

Bullet Time süresini gösteren kum saati artık yalnızca ilk oyundaki gibi düşman öldürdükçe değil zaman geçtikçe dolmaktadır. Ayrıca Max Bullet Time sırasında 360 derece dönerek silahını doldurup tekrar ateşe devam edebilmektedir.



Fizik
Oyunda göze çarpan bir diğer kayda değer gelişim ise Havok Fizik Motoru 1.0'ın kullanılmış olmasıdır. Oyunda bu sayede birçok cisimin kendine ait bir ağırlığı vardır ve çarpıldığında ya da dokunulduğunda gerçekçi bir şekilde düşer. Ayrıca bu ölen düşmanların vurulduğu noktaya göre düşmesini sağlamakta ve oyuna biraz daha gerçekçilik katmaktadır.

Devam Oyunu
Oyunun bitiminde çıkan credits bölümünün sonunda Max Payne's journey through the darkness will continue (Max Payne'in karanlığın içindeki yolculuğu devam edecek.) yazmaktadır. Bu da devam oyunu hakkında verilen mesajlardan birisidir. Serinin üçüncü oyunu olan Max Payne 3, ikinci oyundan altı sene sonra, 2009 yılı içerisinde duyurulmuş[1], 2012 yılının mayıs ayında da piyasaya çıkışını gerçekleştirmiştir.[2] Max Payne 3, geçtiği şehir itibariyle ilk iki oyundaki noir havasını barındırmaktadır, ancak yepyeni atmosferiyle Max'in geleceğine ışık tutacak olan yeni maceralarını konu almaktadır. Ayrıca Max Payne'in filmi 2008 yılı içerisinde beyaz perdede yerini almıştır.[3]

Müzikler
Oyunda Finladiyalı bir rock grubu olan "Poets of the Fall" tarafından seslendirilen Late Goodbye adlı şarkı yer almaktadır. Şarkının sözleri aynı zamanda oyunun yazarı Sam Lake[4] tarafından yazılmıştır. Her ne kadar şarkının hepsi yalnızca oyunun sonunda çıkan ekranda çalsa da oyun içinde de Max'in apartmanında geçen bölümde bir temizlikçi tarafından da mırıldanılır.

Oyunun menüsüne girdiğimizde çalan ana tema ise bir çello rock grubu olan Apocalyptica[5]'nın üyesi Perttu Kivilaakso tarafından çello ile seslendirilmiştir.
 
aloNeDark said:
Bullet-Time
Bullet-time sırasında zaman akışı yavaşlar. Bu özellik etkin konumdayken zaman, çıplak gözle kurşunların gidişini görebilecek kadar yavaşlar. Bu durumdayken karakterin hareketleri de yavaşlar ama nişan alma ve komutlara tepki verme hızı gerçek zamandaki gibidir ve bu da oyuncuya düşmanlar karşısında büyük avantaj sağlamaktadır. Bu da vurulmayı zorlaştırır ve Max'e shootdodge gibi özel hareketler yapma imkânı sağlar.

Bir grup düşmandan sonuncusu öldürüldüğünde ise kameranın düşen bedenin etrafında döndüğü üçüncü şahıs bakış açısına geçiş yapılır.

Oyunu oynamadığım halde bunu bilirim, oyunun efsane olmasını sağlayan unsurlardan biridir.
 
Max Payne benim en sevdiğim oyundur.Güzel ve yararlı bir konu olmuş.Bilmiyenler için faydalı olur.
 
Max Payne ve Max Payne 2 Bundle 4.80 Tl idi aldım. Oynadım biraz. Abi bu kadar özlemiş olamam. O Bullet Time'ı açıp Sol(artık bana hep sol dek gelirdi) tarafa doğru Dual Beretta ile uçardım. Tabii Kalkarken öldürdüm genelde çünkü düşündüğüm yerin çok çok öncesinde yere düşer ve ayağa kalkardı.
 
King12 said:
Max Payne benim en sevdiğim oyundur.Güzel ve yararlı bir konu olmuş.Bilmiyenler için faydalı olur.
Benimde en çok sevdiğim oyundur.En çok sevdiğim 3 stüdyonun içerisinde Rockstar yer alıyor.Rockstar ve TaleWorlds'un oyunlarına bayılıyorum.
 
The Fall Of Max Payne oynamıştım beni en çok etkileyen oyunlardan birisidir.Çok güzel bir hikayesi var.
Edit:Filmini de izledim berbat olmuş.
 
Redstone Knight said:
2'de bir yer vardı. Max kafası bulanık bir biçimde hareket ediyordu ve polislerle dolu bir odaya girmişti. Sonrasını oynayamamıştık.
Öyle bir sürü yer var en sıkıcı ve hikayeyi/diyalogları en çok içinde barındıran bölümler rüya sahneleri.
 
~PhoSPhoruS said:
Max Payne 2'de Mona oluyorduk, orası da fenaydı.
En çok zorlandığım bölüm yağmurlu galiba bir inşaattaydık polisler falan basıyordu orada Mona oluyorduk,Max aşağıda ölüp ölüp diriliyordu :grin:
 
SilentDurdt said:
2. oyundaydı sanırım, bir binanın arasına düşüp çıkamamıştım ordan. Saveyide garip bir yerde almışım gittiydi oyun :sad:
İlk olmalı sanırım.Hatta orası bir inşaat.Bende düştüm oraya :grin:
 
SilentDurdt said:
2. oyundaydı sanırım, bir binanın arasına düşüp çıkamamıştım ordan. Saveyide garip bir yerde almışım gittiydi oyun :sad:

Orayı hatırlar gibiyim. Biz orayı geçememiştik sanırım da oraya düşmeye çalışıyorduk.
 
Kurnaz Beğ said:
Orası 2. oyundaydı. Max, patlayan binadan dışarı atlıyordu. Demirlere tutuna tutuna iniyordu. Sonra suratına tahta parçası düşünce bayılıyordu. Ardından Mona'yı oynamaya başlıyorduk. Orası aslında pek zor değil. F5 ve F9 tuşları sağ olsun. :smile: Asıl, kafasına bir şey geçiren bomba yerleştirilmiş olan elemanı korumak sıkıntılı.
Aynen o daha da zor :grin:
 
Back
Top Bottom