KaraSancaklıCan1
Recruit

Öncelikle grupta çok yeniyim, bunu bir geçiş bölümü olarak düşünün senaryoyu oturtmaya çalışıyorum. Size olanları anlatmaya çalıştım ilk bölüm. Çok farklı düşüncelerim var. Eleştirileriniz benim için birer hazine hepsini saygıyla okumaya can atıyorum. Dediğim gibi ileri bölümlerde sizi heyecana boğacağım inşallah. Kısa olduğunun farkındayım diğer bölümler daha uzun ve heyecanlı olacak biraz sabır. Henüz acemiyim. Zamanınızı çaldıysam, beğenmediyseniz affola hakkınızı helal edin 
“HER ŞEYİN BAŞLANGICI”/BÖLÜM-1 sizlerle...
"Beklenmeyen Misafir"/Bölüm-2
"Ayzar'ın Antlaşması"/Bölüm-3
Kergit'in Kurtarıcısı Final Bölümü #1
Weyyah'ın Fethi-Kergit'in Kurtarıcısı Sezon Finali #2
Bozgun - Kergit'in Kurtarıcısı - Sezon Finali 3
“HER ŞEYİN BAŞLANGICI”/BÖLÜM-1 sizlerle...
Gün doğmak üzereydi, yeni uyanmıştım; döşeğimden bir hışımla kalkıp yüzüme su çaldım. Kendime gelince belime pusatımı, sırtıma kalkanımı geçirdim. Evden çıkmadan fakirhaneme son kez göz gezdirdim. Kenarda küçük döşeğim, kapının yanında akından kalma ganimetlerden birkaç post ve yedek savaş ekipmanlarım... Tüm servetim buydu, yemeği dahi handa yer; eve ancak dinlenmeye uğrardım. Yine düşüncelere daldığımı fark ettim. Bir an önce toparlanmalıydım. Bugün sabah nöbetinde ben ve birliğim görevliydik, hemen dışarı çıktım atıma atladım. Sokakta dolaşırken etrafı süzmeye başladım. Kergit Hanlığı'nın durumu Khudan Kuşatması'ndan beri fena değildi. Vaegirler vergiye bağlanmış, Khudan'ın yanı sıra Nelag Kalesi ve bağlı vilayetlere de ganimet olarak el konulmuştu. Yiğit Noyan Belir orduyu iyi yönlendirmiş kesin bir zaferle yurda dönmüştü. Dönüşünde Sancar Han tarafından Nelag Kalesi ve sayısız hediyelerle ödüllendirilmişti. Peki ya ben? O sırada kendimi düşünmeye başladım... Dusturil Köyü'nde biricik anamdan helallik alıp Tulga'ya geleli 3 sene olmuştu. Bu 3 senede orduda sayısız savaşta görev almış, en sonunda ise Tulga Şehri'nde garnizonluğa atanmıştım. Çok sayıda savaşta yer aldığımdan garnizon komutanı beni bir birliğin başına kumandan tayin etmişti. Bunları düşünürken surlara geldiğimi fark ettim. Askerlerimi teftiş ettikten sonra burçlara konumlandık, ben en ileri burçta ileriyi gözetliyordum. Her zaman ki gibi sıradan bir nöbetti, ta ki garnizon komutanının bağırışını işitene dek.
-Komutan Alpargu!
Şaşırmıştım koskoca Tulga Garnizon Komutanı sabahın erken saatlerinde dışarı çıkmış kan ter içinde bana doğru bağırıyordu. Hemen cevap vermek üzere kendimi toparladım. Yanına vardım.
-Buyurun Komutanım, hayrola?
-Hayır mı şer mi öğreneceğiz Alpargu Komutan. 1-2 saat önce Sultan Hakim Asugan Kalesi civarında görülmüş Kergit sınırlarına doğru gelirmiş.
-Nasıl olur yalnız mı? Bunu sana kim dedi Komutan?
-Sınırdaki karakoldan haber geldi. Yanında 200 civarı asker ile geliyormuş.
-Nasıl olur sınır birlikleri buna göz yummaz değil mi?
-Sorma Alpargu Komutan, Noyan olacak o korkak Asugan bütün birliklere geri çekilme vermiş. Kendide şimdi kalesinde bir deliğe sığınmıştır.
-O vakit Sancar Han'a bunu bildirelim!
-Ben de bunun için geldim zaten. Askerlerine söyle bütün ağır zırhlarını kuşansınlar, birini görevlendir; Tulga'daki bütün yedek birlikler burçlara konuşlansın.
-Buyruk senindir!
Bu konuşmanın ardından saraya doğru deli gibi at sürmeye başladık. Sokakta gezinen birkaç ayyaş ve çiftçiden başka kimseler yoktu.Tulga'da saray kendine özel başka surlarla çevriliydi. Surların önüne geldiğimizde askerler bizi sorgulamaya yeltendi ancak garnizon komutanını görünce şüphesiz kapıyı açtılar. Sonunda ana kaleye vardık. Muhafıza durumu izah ettik saraydan içeri giriş yaptığımızda bizi bir müddet beklettiler. Ardından Han'ın hazır olduğunu, içeri girebileceğimizi söylediler. İlk kez Sancar Han'ı bu kadar yakından görüyordum. Elim ayağımda dolaşmıştı, derken Han yüzünü buruşturarak söze girişti.
-Beni bu vakit boş bir şeye çağırdıysan sana bunu ödetirim Komutan!
Garnizon Komutanı durumu anlattı. Sancar Han'ın yüzü bembeyaz kesilmişti. Bir müddet düşündü, ardından:
-Bütün birlikler burçlara konumlansın, okçular kuş uçurtmasın. Bu Hakim'in ne yapacağı belli olmaz.
Garnizon Komutanı atıldı:
-Hanım dediklerinizi zaten yaptık. Alpargu Komutan ve birliği bu işle bizzat ilgileniyor. Ona güvenim tamdır.
Sancar Han yüzünü bana çevirdiği sırada iyice tedirgin olmuştum gaddarlığını tüm bozkır bilirdi.
-Demek öyle Alpargu Beğ. Madem komutan sana güveniyor, o zaman sen öncü birlik olarak Hakim'i karşılayacaksın. Sana kendi ordumdan 60 Atlı tahsis edeceğim. Hakim'le görüşüp derdini soracaksın. Aksi durumda haddini bildirirsin umarım!
Sancar Han resmen kendi korkaklığını yatıştırmak üzere beni yem atıyordu. Tank gibi Memlüklere karşı 60 Hafif Zırhlı Atlı ile saldırmam intihar olurdu. O an savaş zekasının olmadığı dedikodularının doğru olduğunu anlamıştım. Ancak sadece "Buyruk senindir Hanım!" demekle yetindim. Bir saat sonra 60 atlı ile birlikte yola çıktık. Her 10 dakikada bir gözcüler etrafı dolaşıp Sultan Hakim'i arıyordu. Saatler süren bulmacanın ardından hedefimiz tam önümüzdeydi. Eşşiz büyüklüğü, inanılmaz zırhları ile Sarranid orudusu ve Sultan Hakim'in sarı kızıl sancağı...
-Komutan Alpargu!
Şaşırmıştım koskoca Tulga Garnizon Komutanı sabahın erken saatlerinde dışarı çıkmış kan ter içinde bana doğru bağırıyordu. Hemen cevap vermek üzere kendimi toparladım. Yanına vardım.
-Buyurun Komutanım, hayrola?
-Hayır mı şer mi öğreneceğiz Alpargu Komutan. 1-2 saat önce Sultan Hakim Asugan Kalesi civarında görülmüş Kergit sınırlarına doğru gelirmiş.
-Nasıl olur yalnız mı? Bunu sana kim dedi Komutan?
-Sınırdaki karakoldan haber geldi. Yanında 200 civarı asker ile geliyormuş.
-Nasıl olur sınır birlikleri buna göz yummaz değil mi?
-Sorma Alpargu Komutan, Noyan olacak o korkak Asugan bütün birliklere geri çekilme vermiş. Kendide şimdi kalesinde bir deliğe sığınmıştır.
-O vakit Sancar Han'a bunu bildirelim!
-Ben de bunun için geldim zaten. Askerlerine söyle bütün ağır zırhlarını kuşansınlar, birini görevlendir; Tulga'daki bütün yedek birlikler burçlara konuşlansın.
-Buyruk senindir!
Bu konuşmanın ardından saraya doğru deli gibi at sürmeye başladık. Sokakta gezinen birkaç ayyaş ve çiftçiden başka kimseler yoktu.Tulga'da saray kendine özel başka surlarla çevriliydi. Surların önüne geldiğimizde askerler bizi sorgulamaya yeltendi ancak garnizon komutanını görünce şüphesiz kapıyı açtılar. Sonunda ana kaleye vardık. Muhafıza durumu izah ettik saraydan içeri giriş yaptığımızda bizi bir müddet beklettiler. Ardından Han'ın hazır olduğunu, içeri girebileceğimizi söylediler. İlk kez Sancar Han'ı bu kadar yakından görüyordum. Elim ayağımda dolaşmıştı, derken Han yüzünü buruşturarak söze girişti.
-Beni bu vakit boş bir şeye çağırdıysan sana bunu ödetirim Komutan!
Garnizon Komutanı durumu anlattı. Sancar Han'ın yüzü bembeyaz kesilmişti. Bir müddet düşündü, ardından:
-Bütün birlikler burçlara konumlansın, okçular kuş uçurtmasın. Bu Hakim'in ne yapacağı belli olmaz.
Garnizon Komutanı atıldı:
-Hanım dediklerinizi zaten yaptık. Alpargu Komutan ve birliği bu işle bizzat ilgileniyor. Ona güvenim tamdır.
Sancar Han yüzünü bana çevirdiği sırada iyice tedirgin olmuştum gaddarlığını tüm bozkır bilirdi.
-Demek öyle Alpargu Beğ. Madem komutan sana güveniyor, o zaman sen öncü birlik olarak Hakim'i karşılayacaksın. Sana kendi ordumdan 60 Atlı tahsis edeceğim. Hakim'le görüşüp derdini soracaksın. Aksi durumda haddini bildirirsin umarım!
Sancar Han resmen kendi korkaklığını yatıştırmak üzere beni yem atıyordu. Tank gibi Memlüklere karşı 60 Hafif Zırhlı Atlı ile saldırmam intihar olurdu. O an savaş zekasının olmadığı dedikodularının doğru olduğunu anlamıştım. Ancak sadece "Buyruk senindir Hanım!" demekle yetindim. Bir saat sonra 60 atlı ile birlikte yola çıktık. Her 10 dakikada bir gözcüler etrafı dolaşıp Sultan Hakim'i arıyordu. Saatler süren bulmacanın ardından hedefimiz tam önümüzdeydi. Eşşiz büyüklüğü, inanılmaz zırhları ile Sarranid orudusu ve Sultan Hakim'in sarı kızıl sancağı...
"Beklenmeyen Misafir"/Bölüm-2
"Ayzar'ın Antlaşması"/Bölüm-3
Kergit'in Kurtarıcısı Final Bölümü #1
Weyyah'ın Fethi-Kergit'in Kurtarıcısı Sezon Finali #2
Bozgun - Kergit'in Kurtarıcısı - Sezon Finali 3
Last edited: