Jhaqo
Recruit

Calradia diyarının kadim ve karanlık bir geçmişi vardı. Fakat yaşanan geçmiş tarih kitaplarından silinmiş, sadece geriye efsaneler kalmıştı. Büyük Calradia Krallığı'nın henüz varolmadığı ve gruplar halinde yaşayıp savaşan savaşçıların, köylerde yaşayan sıradan insanların kendilerini yönettikleri zamanlarda diyar olmayacak şeylerle doluydu. Nord denizlerinde avlanan krakenlerden, Sarranid çöllerinde gezen manticorlara, kergit bozkırlarında korku salan devlerden, Veagir steplerinde gezen karanlık askerlere kadar her yer kötü güçlerin egemenliğindeydi. Ve en kötüsüde Rodok dağlarına egemen olan korkunç ejderhalardı. Binlerce insan bunların saldırılarında yok olup yitip gitmişlerdi. Fakat Calradia Krallığının ilk kralı olacak bir savaşçı karizması ve liderlik özellikleri ile insanları tek bir yumruk olabilmek için birleştirmeye kararlıydı...
hikaye söylediğim gibi Karanlık bir Calradia'da, ilk Calradia Kralı olacak kişinin başından geçecek olaylar ile şekillenecek. Fantastik bir Mount Blade hikaye sizleri bekliyor.. Beklemede kalın
hikaye söylediğim gibi Karanlık bir Calradia'da, ilk Calradia Kralı olacak kişinin başından geçecek olaylar ile şekillenecek. Fantastik bir Mount Blade hikaye sizleri bekliyor.. Beklemede kalın
1.Bölüm
"Aemor." diye hitap etti yaşlı adam. "Bozkırdan gelen kervan saldırıya uğramış. Saldırıdan kurtulanlar onlara yardım etmemiz için yalvarıyorlar."
"Kim tarafından saldırıya uğramışlar? Devler mi?" diye sordu genç Aemor.
"Devler? Oh, hayır. Bu sefer insanlar. Bozkır haydut kaynıyor biliyorsun. Onlardan biri saldırmış. Bütün mallarını yağmalamışlar." dedi yaşlı Gardan. Adam konuşurken titriyordu ileri yaşı yüzünden sert yüzü çökmüş, kolları güçsüzleşmişti. Beyaz saçlarının sadece yan tarafları duruyordu ve uzunca, kesilmemişti.
"Malları için mi yalvarıyorlar? Söyle onlara bir parça kumaş yüzünden adamlarımı kaybetmeyi göze almam."
"Sadece mallar değil efendim. Yaşlı kervan liderinin kızını da kaçırmışlar. Genç ve güzel kızını." diyerek konuşmaya katıldı Walderr.
Başta yardım etmeye niyeti olmayan Aemor olayın içinde bir kaçırma olunca yardım etmeye karar verdi. Hem ayağına kadar gelip yalvaran insanlara sırt dönmemeliydi. Adamların hazırlanmasını ve en kısa zamanda yola çıkacakları haberini yaydırdı. Yaklaşık beş yüz kişilik bir birliği vardı. Ve hepside pek çok savaş görmüş kıdemli savaşçılardı.
Kervan liderinin yanına giden Aemor elini yaşlı adamın omzuna koydu ve "Söyle bakalım ihtiyar. Saldırıya uğradığınız haydutları tanıyor musunuz? Haydut mu yoksa kabilemiydiler?" diye sordu. Yaşlı adamın yaslı gözleri Aemor'a uzunca baktı. Ağlamaklı bir sesle "Bize saldırdıkları sırada Rharr!diye bağırıyorlardı." diyebildi. Bir an yanlış duyduğunu düşündü Aemor ve Rharr mı diye tekrarladı. Gelen cevap kaşlarının çatılmasına sebep olmuştu. O pislikle daha önce de karşılaşmıştı. Khergit Bozkırı'ndaki en büyük kabilenin liderliğini yapıyordu. Tekinsiz Khergit Ormanı'ndan geçerken kendisine ve adamlarına saldıran kişi de Rharr'dı.
"İsminiz nedir?" diye sordu. Yaşlı adam "Pohan" diye yanıtladı. "Burada dilediğin kadar kalabilirsin Pohan. Gök yüzündeki ve yer altındaki tüm tanrılara yemin ediyorum ki kızını kurtarıp sana getireceğim. Kızın nasıl görünüyor? Adı ne?"
Adam minnettarlığını belli eder bir şekilde yere çöküp Aemor'un yüzüğünü defalarca öpmüştü. Sonra başını yerden kaldırmadan "Kızımın adı Melitta. Orta boylu bir kızdır. Kızıl saçları ve simsiyah gözleri var. Henüz on altı yaşında. Onu kurtarın beyim, onu kurtarın." adam ağlamaya başlamıştı. Muhtemelen içi yanıyordu. Adamı omuzlarından tutup kaldıran Aemor vedalaşarak yanından ayrıldı.
Süvarilerin yanına gittiğinde kendisini genç yaveri karşıladı. Siyah ve güçlü atını eyerinden tutup Aemor'a getirmişti. Çocuk daha on beş yaşında ya var ya yoktu. Siyah saçları ve yaşına göre uzun bir boyu vardı. Fakat sıskaydı. Bazen o güçlü atı eyerleyip bazen sürebiliyordu. "Git ve pelerinimi getir evlat." diye emir verdi Montewar'a. Çocuk hızla çadıra giderken "Bu sefer hangi Cehenneme gidiyoruz?" diye sordu Roland. "Senin için en iyi olanına" diye yanıtladı Aemor. Süvariler arasında bir kahkaha tufanı olmuştu. Kendine gülüyordu. "Khergit bozkırına gidiyoruz. Kurtarılacak insanlar var."
"İnsan mı? Şuna kurtarılacak bir .m var desene." diyerek güldü Orraq. Diğerleride ona katılmışlardı.
"Söylesene Aemor, o güzel kızı kurtardığımızda ilk hangimiz becerecek?" diye sordu Cottaw.
Elini pantolonunun arasına götüren İri Robin "Tabii ki de ben." diyerek bir kahkaha attı.
Sinirlendiğini gizlemeyen Aemor "Böyle konuşmaya devam ederseniz dilinizi kestiririm!" diye sert bir ses ile uyardı adamlarını.
Hepsi sessizleşmişti. Bazıları sırıtıyorlardı. "Sakin ol patron. Kızı daha görmeden aşık olman ne garip" diyerek sessizliği bozdu Orraq. Bir kahkaha tufanı daha yükselmişti.
Bu sırada genç Montewar, Aemor'un pelerinini takmıştı. Siyah ve uzun pelerinin üstüne Aemor'un simgesi olan altın rengi bir ejderha işlenmişti. Hızlı bir şekilde atına binen Aemor "Gülmeniz bittiyse yola çıkalım dedi ve taşlarla çevrili, arkası bir dağa dayanmış olan karargahtan çıktıktan sonra atını kamçılayarak hızla koşturdu." Beş yüz adamı peşinden at sürdü...
"Kim tarafından saldırıya uğramışlar? Devler mi?" diye sordu genç Aemor.
"Devler? Oh, hayır. Bu sefer insanlar. Bozkır haydut kaynıyor biliyorsun. Onlardan biri saldırmış. Bütün mallarını yağmalamışlar." dedi yaşlı Gardan. Adam konuşurken titriyordu ileri yaşı yüzünden sert yüzü çökmüş, kolları güçsüzleşmişti. Beyaz saçlarının sadece yan tarafları duruyordu ve uzunca, kesilmemişti.
"Malları için mi yalvarıyorlar? Söyle onlara bir parça kumaş yüzünden adamlarımı kaybetmeyi göze almam."
"Sadece mallar değil efendim. Yaşlı kervan liderinin kızını da kaçırmışlar. Genç ve güzel kızını." diyerek konuşmaya katıldı Walderr.
Başta yardım etmeye niyeti olmayan Aemor olayın içinde bir kaçırma olunca yardım etmeye karar verdi. Hem ayağına kadar gelip yalvaran insanlara sırt dönmemeliydi. Adamların hazırlanmasını ve en kısa zamanda yola çıkacakları haberini yaydırdı. Yaklaşık beş yüz kişilik bir birliği vardı. Ve hepside pek çok savaş görmüş kıdemli savaşçılardı.
Kervan liderinin yanına giden Aemor elini yaşlı adamın omzuna koydu ve "Söyle bakalım ihtiyar. Saldırıya uğradığınız haydutları tanıyor musunuz? Haydut mu yoksa kabilemiydiler?" diye sordu. Yaşlı adamın yaslı gözleri Aemor'a uzunca baktı. Ağlamaklı bir sesle "Bize saldırdıkları sırada Rharr!diye bağırıyorlardı." diyebildi. Bir an yanlış duyduğunu düşündü Aemor ve Rharr mı diye tekrarladı. Gelen cevap kaşlarının çatılmasına sebep olmuştu. O pislikle daha önce de karşılaşmıştı. Khergit Bozkırı'ndaki en büyük kabilenin liderliğini yapıyordu. Tekinsiz Khergit Ormanı'ndan geçerken kendisine ve adamlarına saldıran kişi de Rharr'dı.
"İsminiz nedir?" diye sordu. Yaşlı adam "Pohan" diye yanıtladı. "Burada dilediğin kadar kalabilirsin Pohan. Gök yüzündeki ve yer altındaki tüm tanrılara yemin ediyorum ki kızını kurtarıp sana getireceğim. Kızın nasıl görünüyor? Adı ne?"
Adam minnettarlığını belli eder bir şekilde yere çöküp Aemor'un yüzüğünü defalarca öpmüştü. Sonra başını yerden kaldırmadan "Kızımın adı Melitta. Orta boylu bir kızdır. Kızıl saçları ve simsiyah gözleri var. Henüz on altı yaşında. Onu kurtarın beyim, onu kurtarın." adam ağlamaya başlamıştı. Muhtemelen içi yanıyordu. Adamı omuzlarından tutup kaldıran Aemor vedalaşarak yanından ayrıldı.
Süvarilerin yanına gittiğinde kendisini genç yaveri karşıladı. Siyah ve güçlü atını eyerinden tutup Aemor'a getirmişti. Çocuk daha on beş yaşında ya var ya yoktu. Siyah saçları ve yaşına göre uzun bir boyu vardı. Fakat sıskaydı. Bazen o güçlü atı eyerleyip bazen sürebiliyordu. "Git ve pelerinimi getir evlat." diye emir verdi Montewar'a. Çocuk hızla çadıra giderken "Bu sefer hangi Cehenneme gidiyoruz?" diye sordu Roland. "Senin için en iyi olanına" diye yanıtladı Aemor. Süvariler arasında bir kahkaha tufanı olmuştu. Kendine gülüyordu. "Khergit bozkırına gidiyoruz. Kurtarılacak insanlar var."
"İnsan mı? Şuna kurtarılacak bir .m var desene." diyerek güldü Orraq. Diğerleride ona katılmışlardı.
"Söylesene Aemor, o güzel kızı kurtardığımızda ilk hangimiz becerecek?" diye sordu Cottaw.
Elini pantolonunun arasına götüren İri Robin "Tabii ki de ben." diyerek bir kahkaha attı.
Sinirlendiğini gizlemeyen Aemor "Böyle konuşmaya devam ederseniz dilinizi kestiririm!" diye sert bir ses ile uyardı adamlarını.
Hepsi sessizleşmişti. Bazıları sırıtıyorlardı. "Sakin ol patron. Kızı daha görmeden aşık olman ne garip" diyerek sessizliği bozdu Orraq. Bir kahkaha tufanı daha yükselmişti.
Bu sırada genç Montewar, Aemor'un pelerinini takmıştı. Siyah ve uzun pelerinin üstüne Aemor'un simgesi olan altın rengi bir ejderha işlenmişti. Hızlı bir şekilde atına binen Aemor "Gülmeniz bittiyse yola çıkalım dedi ve taşlarla çevrili, arkası bir dağa dayanmış olan karargahtan çıktıktan sonra atını kamçılayarak hızla koşturdu." Beş yüz adamı peşinden at sürdü...