Issız Krallık Final Bölümü Eklendi 05.09.2011

Users who are viewing this thread

Quiksilver said:
Arkadaşlar bir açıklama yapmak istiyorum. Bu hikayeyi gerçekten çok sevmiştim. Gerçekten bölümlerini yazmak ve yazdıklarımı derleyip okumak, paylaşmak büyük bir zevkti. Ancak artık Issız Krallık adlı hikaye projem bir sonraki bölüm ile sona eriyor. Aslında bu projemi çok uzun yazmak istiyordum ancak şu anda bu projeyi devam ettiremeyeceğim. Bir sonraki bölüm final bölümü olacaktır. Belki sevinirsiniz diye bir haberim daha var. Her ne kadar bu proje bitiyor olsa bile aklımda yeni bir proje var. Issız Krallık maratonun sonuna doğru koşuyor şu anda. Bana destek verenlere ve destek verecek olanlara teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
Kızıl $aman'a, Thermicias'a, WorkingOnKirstenCase'ye, cpt.soap'a ve diğer adını hatırlamadığım tüm üyelere ve okuyucularıma hikayeye başlamama yardımcı oldukları için, beni hep destekledikleri için ve iyi dostlar oldukları için teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.

Her türlü projende destek ve yardım için hazırım dostum. Issız Krallık gerçekten güzel bir hikaye serisiydi. Bunun için ayriyetten tebrikler. Final bölümünü bekliyorum dört gözle. :smile:
 
Quiksilver said:
Arkadaşlar bir açıklama yapmak istiyorum. Bu hikayeyi gerçekten çok sevmiştim. Gerçekten bölümlerini yazmak ve yazdıklarımı derleyip okumak, paylaşmak büyük bir zevkti. Ancak artık Issız Krallık adlı hikaye projem bir sonraki bölüm ile sona eriyor. Aslında bu projemi çok uzun yazmak istiyordum ancak şu anda bu projeyi devam ettiremeyeceğim. Bir sonraki bölüm final bölümü olacaktır. Belki sevinirsiniz diye bir haberim daha var. Her ne kadar bu proje bitiyor olsa bile aklımda yeni bir proje var. Issız Krallık maratonun sonuna doğru koşuyor şu anda. Bana destek verenlere ve destek verecek olanlara teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
Kızıl $aman'a, Thermicias'a, WorkingOnKirstenCase'ye, cpt.soap'a ve diğer adını hatırlamadığım tüm üyelere ve okuyucularıma hikayeye başlamama yardımcı oldukları için, beni hep destekledikleri için ve iyi dostlar oldukları için teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.

Aniden hikayeni bitirmek nereden çıktı şimdi ? 
 
Kızıl $aman said:
Quiksilver said:
Arkadaşlar bir açıklama yapmak istiyorum. Bu hikayeyi gerçekten çok sevmiştim. Gerçekten bölümlerini yazmak ve yazdıklarımı derleyip okumak, paylaşmak büyük bir zevkti. Ancak artık Issız Krallık adlı hikaye projem bir sonraki bölüm ile sona eriyor. Aslında bu projemi çok uzun yazmak istiyordum ancak şu anda bu projeyi devam ettiremeyeceğim. Bir sonraki bölüm final bölümü olacaktır. Belki sevinirsiniz diye bir haberim daha var. Her ne kadar bu proje bitiyor olsa bile aklımda yeni bir proje var. Issız Krallık maratonun sonuna doğru koşuyor şu anda. Bana destek verenlere ve destek verecek olanlara teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
Kızıl $aman'a, Thermicias'a, WorkingOnKirstenCase'ye, cpt.soap'a ve diğer adını hatırlamadığım tüm üyelere ve okuyucularıma hikayeye başlamama yardımcı oldukları için, beni hep destekledikleri için ve iyi dostlar oldukları için teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.

Aniden hikayeni bitirmek nereden çıktı şimdi ?
Üzgünüm ama öyle gerekiyor. :roll:
 
Kalenin surlarına çıktı. Aşağıya bir kez daha baktı. Binlerce kişilik bir ordu onları yok etmek için hazırlanıyordu.
Rüzgar çok hafif ama çok soğuk esiyordu. Sanki az sonra olacakları anlatan bir soğuktu bu. Rüzgar kesildiğinde okçular atışlarına başladı. Sonunda kanlı mücadele başlamıştı. Hiç aralıksız yeni kişiler ölüyordu.
Haçlılar surlara merdiven dayadılar, kapıyı kırmak için de koçbaşını kullandılar. Bir süre sonra hem kapı kırılmıştı hem de surlarda bir savaş başlamıştı.

Yıllarca bu anı bekledi Roger. Sanki her saniyesi büyülüymüş gibi. Yine de savaş çok dengesizdi ve iki taraf da ağır kayıplar veriyordu. Her şey planladıkları gibi gidiyordu. Surlara çıkan haçlıların neredeyse tamamı ölmüştü ve merdivenler yakılmıştı. Şimdi ise haçlılar kapılardan içeriye dalıyorlardı.

Haçlılar Türkleri hazırlıksız yakaladıklarını sanıyorlardı fakat Türkler kısa süre sonra harekete geçince Haçlılar neredeyse ordularının yarısını kaybetmişlerdi. Ama yine de çok fazlaydılar.

Onlar bu kadar fazla olunca şehrin içine girmeleri kaçınılmaz olacaktı. Eğer şehrin dışına çıkmazlarsa savaş sivilleri de vuracaktı ve Kudüs yağmalanmış hale gelecekti. Roger piyadelere dışarıda bir hat oluşturmalarını emretti. Piyedeler hattı oluştururken okçular daha çok askeri öldürebilecek, süvarilere ise hücum öncesi hazırlık şansı verilmiş olacaktı.

Savaş iyice kızışmaya başlamıştı. Mancınıklar surları yıkmaya çalışıyordu. Aşağıda ise askerler artık kılıçlarını kime isabet ettiğini anlayamadan sallıyorlardı. Çoğu kişi için bu mücadele hayatlarının son mücadelesiydi.

“Aferin Roger! Planın şu ana kadar gayet iyi işliyor.”

“Teşekkürler efendim. Ayrıca ben de savaşa katılacağım. Planın geri kalanını diğer komutanlar biliyor zaten.”

“Seni engellemeyeceğim Roger. Yapabildiğinin en iyisini yap.”

Kapıların dışına çıktığı anda savaşın ne kadar çok aile yıktığını daha rahat gördü. Fakat bu durum fazla sürmedi çünkü çok kısa bir sürede yeni biri ona saldırıyordu.

Kılıcını savurdu, gelen dümanları teker teker öldürerek ilerledi. İleride düşmanın komutanı olduğunu tahmin ettiği birini gördü. Ona doğru saldırdı. Adam güçlüydü. Roger'ın saldırısını kolayca savuşturdu.

Roger adama yukarıdan saldırırmış gibi yapıp alttan saplama hamlesi yaptı. Adam üstten gelen vuruşa kılıcıyla karşı koymaya çalıştığı için alttan gelen vuruşu kalkanıyla kolayca savuşturdu.

Şimdi bir dairenin etrafında dönüyor gibiydiler. Roger rakibine hissettirmeden savaş alanında kendi lehine kullanabileceği bir şey arıyordu. Aradığını da buldu. Rakibine hızlıca saldırdı. Adam onun bu saldırısını kolayca savuşturdu. Ama aslında Roger'ın beklediği hamleyi yapmıştı. Roger rakibine tekme atarak sendelemesine neden oldu. Roger'ın planı tutmuştu. Rakibini kargılı bir süvarinin son sürat gittiği yola atmıştı o tekme ile.

Koltuklanmış kargı vuruşu yiyen rakibi sadece kalkanının parçalanmasıyla kurtulduğu için şanslıydı. Ama yine de bu Roger için iyi bir avantajdı. Şimdi atak sırası Roger'daydı. Hızlı ve seri bir şekilde rakibine saldırdı. Rakibi ise saldırılara kılıcıyla karşı koymak zorunda kaldığı için Roger'a karşılık veremiyor, her saniye daha çok yoruluyordu. Roger ise hiç açık vermeden rakibine saldırmaya çalıştığı için çok dikkatli davranıyordu. Çünkü eğer rakibi bir açığını doğru şekilde yakalayabilirse bu Roger için ölüm olabilirdi.

Uzun bir süre geçtikten sonra savaşta Türkler üstün gelmeye başlamıştı. Haçlı ordusu yeniliyordu. Ama tüm komutanlar böyle bir durumda bile her şeyin sonlanmadığını bilecek kadar akıllıydılar. Haçlılar daha etkili taktikler denemeye çalışıyorlardı. Fakat Roger uzun bir süre Avrupa'da yaşadığı için Avrupalı komutanların neredeyse tüm taktiklerini biliyordu. Askerlerini de bu taktiklere göre hazırlamıştı.

Roger rakibine sahte bir umut vermek için biraz geri çekilerek onun saldırıya geçmesine izin verdi. Rakibi ise eline geçen bu fırsatı değerlendirmek adına yorgunluğunu kat kat artıracak şekilde saldırıyordu. Roger ise bu saldırılara kalkanıyla karşılık veriyordu.

Kısa bir süre sonra artık rakibi iyice yorgun düşmüştü. Roger kalkanını yere atarak son hamle için hazırlandı. Rakibi saplama darbesi yaptığı anda Roger kılıcın yanında dönerek geçti ve kılıcını rakibine sapladı.

Adam hemen orada can verdi. Ama Roger'ın fark etmediği bir şey vardı. Rakibi savaşta ölme ihtimaline karşı yanında zehir taşıyordu. Çok güçlü bir yılan zehri olan bu zehri Roger'a saplamıştı. Roger'ın gözleri kararmaya başlamıştı. Yavaş yavaş bedeninin soğuduğunu hissediyordu. Ve kısa bir süre sonra yere yığıldı.

Eğer birkaç yeni yorum gelirse bir sürpriz de vereceğim :grin:
 
Back
Top Bottom