HADİ TÜRKÇEYE "PAİ PAİ" DİYELİM

Users who are viewing this thread

Gelin “Türkçeyi“ Yok Edelim!

Başlığı yanlış okumadınız, artık topluca Türkçeyi yok etmeye çalışıyoruz. Mademki Türkçeyi korumayı beceremiyoruz ve özentiliğimiz yüzünden Türkçeyi her gün biraz daha köreltiyoruz, o zaman en iyisi bu dili kökten yok edelim ve Türkçeden çok daha güzel olan bir dili (İngilizceyi) kullanmaya başlayalım. Böyle yaparsak ne Türkçe için dertlenecek bir kişi kalır ne de korumak zorunda olduğumuz bir dil. Geleceğimiz (yani İngilizceye kavuştuğumuz gün), çok güzel olacak.

Şimdi öncelikle bu yazıyı Türkçe yazdığım için özür diliyorum; çünkü pat diye diğer dile geçemeyiz. Sonuçta akıllı insanlarız ve Türkçeyi bir anda yok etmeyi düşünmüyoruz. Zaten bunu yapmamız çok zor olur. Biz önce toplumu bizim gibi düşünmeye çağıracağız, sonra biraz baskı uygulayıp her şeyi İngilizce yapacağız ve bir süre sonra İngilizce kendiliğinden Türkçeyi ezip geçecek. Böylelikle şu ezik, güçsüz ve değersiz Türkçeden kurtulacak ve artık bütün dünyanın iletişim dili hâline gelen, şanlı İngilizceye kavuşmuş olacağız. Ahh, şimdi bile o günleri düşündüğümde heyecanlanıyorum.

Bu yazıyı Türkçe yazmak zorundayım; fakat kurallara bu kadar da dikkat edilmez ki canım! Şu yazıyı biraz çarpıtarak işe başlayalım. En azından Türkçe (tüh, yine büyük harfle yazdım şu dili) karakterleri kullanmayız başlangıçta. Sonra “k” yerine “q“; “v” yerine “w“, “ş” yerine “sh“; “ç” yerine “ch” harflerini kullanmaya başlarız. “Ö” ve “ü” gibi İngiliz alfabesinde bulunmayan harfleri de kaldırıp atarız. Zaten “ğ” harfi çok gereksiz, onu da çıkardık mı mis gibi İngiliz alfabesine kavuşmuş oluruz. Böylece kökten İngilizceye geçtiğimizde, çok zorlanmaz bu millet.



Türk gençliği olarak internette kullanılan Türkçeyi “böle acaip shekiller yaparaq” bozalım. Çevremizdeki herkesi, Türkçe karakter kullanmamaları konusunda uyaralım. “Bye, ok, thanks” gibi sıradanlaşmış sözcükleri kullanın dememe gerek yok diye düşünüyorum. Zaten bunlar köyde yaşayanların bile dilinden düşmüyor. Bundan böyle İngilizcedeki söz varlığını taşımaya çalışacağız. Yani kimsenin bilmediği, yeni İngilizce sözcükleri kullanarak, bu sözcükleri herkesin öğrenmesini sağlayacağız. Artık “duygusal” sözcüğü yerine “emotional” demek moda olsun. Şu güzelim computere bilgisayar demek ne kadar ahmakça bir şey? “Friend“lerle “cafe“de “tea” içerken, “garson“dan İngilizce “rap, rock veya metal music” çalmasını isteyelim. Şu “çalmak” sözcüğü de bir an önce “play” olsun. Sonra üstümüze İngilizce yazılı “t-shirt“leri giyerek insanlara artık İngilizce konuşmanın gerekliliğini gösterelim. Aslında bu söylediklerimizin hepsini şu anda yapıyorlar; fakat biz daha aşırısına gidelim.

Sokaklardaki bütün satıcılarla görüşelim, dükkan adlarını İngilizce yapsınlar. En azından tabelalarına “shop, center” falan eklesinler şimdilik. Yeni açılan iş yerlerinin de sahipleriyle görüşelim. Gerekirse aramızda para toplayıp dükkanlarına İngilizce ad verenlere ödül verelim. İnsanları bu konuda teşvik etmek lazım. Şöyle uzunca bir caddenin bir ucundan, diğer ucuna baktığımızda, her yeri ışıl ışıl parlayan İngilizce sözcüklerle donatılmış olarak görelim, başka bir dileğim yok. Bütün lokantalardaki yiyecek / içecek listeleri İngilizce olsun. Kırtasiyeler, marketler ve bunlar gibi bütün alışveriş merkezleri, ürünlerin adlarını İngilizce yapsın. Böylece insanlar o İngilizce sözcükleri her gün görüp öğrenirler. İş yerlerine, kapılarına asmaları için “Welcome” yazılı süs eşyaları hediye edelim. Ayrıca yabancı müzik çalmayan yerlere, topluca gitmeme kararı alalım. Gerekirse insanlarla “Ya siz hâlâ Türkçe müzik mi dinliyorsunuz?” diyerek dalga geçelim. E aslında bunları yapan da çok. Daha farklı şeyler bulmamız gerekiyor. Türkçeyi yok etmek için, daha etkili çalışmalar yapmamız lazım.

Eğitim dilinin de bir an önce değişmesi gerekiyor. Biz Türkçe konuşmaya bile utanıyorken, onunla eğitim görmemiz resmen felaket bir durum. Önce okuldaki öğretmenlere baskı yaparak işe başlarız. Yazılı kağıtlarını İngilizce ifadelerle süsleriz. İngilizce dersinin, daha çok olmasını isteriz. Sıraların üzerine bile İngilizce sözler kazırız. Hiç olmadı yürüyüş yapar, dersleri İngilizce işlemek istediğimizi söyleriz. Üniversitelerin bile İngilizce eğitim yapması için yetkili makamlara dilekçe yazarız. Hepimiz topluca İngilizce kurslarına yazılırız ve böylece her ilde onlarca yabancı dil (şu güzel İngilizceye yine yabancı dedim, affedin) kurs merkezinin açılmasını sağlarız. Belki ilk aşamada konuşmada zorluk çekebiliriz. Ama temel sözcükleri Türkçe cümlelerin içine sıkıştırabiliriz. “Mother! Bize bu evening fırında chicken yapar mısın? O yemek very good bence.” biçiminde ifadelerle, İngilizcemizi güçlendirebiliriz diyeceğim; fakat bunları zaten her gün yapıyoruz. İnsanlara Türkçeyi unutturacak başka bir yol yok mu?

Yeni doğan çocuklara Türkçe ad verirlerse, tepkimizi ortaya koyalım. “Zeynep, Alper, Merve, Ahmet, Yağmur” da neymiş? “Rose, Martin, John, Melissa” gibi adlar varken, ne gerek var çocukların gelecekleriyle oynamaya? Çocuklardan sonra beslediğimiz hayvanlara da İngilizce adlar verelim. Sonra odamızın kapısına “Mrs. Angel Girl’s Room / Mr. Spider Child’s Room” gibi takma adlar (yani nickname’ler) asalım. Msn adresinde Türkçe sözcük kullananları silmeyenlere İngilizce konuşmak nasip olmasın, ölene kadar bu çürük dille konuşmak zorunda kalsınlar! Kolumuza İngilizce dövme yaptıralım, maçlarda İngilizce pankart açalım, telefonumuza İngilizce müziklerden zil sesi yükleyelim…

Of, off! Aklıma şu anda Türkiye’de yapılmayan hiçbir şey gelmiyor. En iyisi biz hiçbir şey yapmayalım. Zaten benlik bilincine sahip (!) Türkler, Türkçeyi atıp İngilizceyi getirmek için yapılacak ne varsa yapıyorlar. Bu gidişle çok sürmez 20-30 yıl sonra Türkçenin yalnızca “adı” kalır büyük olasılıkla.

Yavuz TANYERİ

İnternet Türkçesi:

slm (merhaba)
asl? (yaşın kaç? cinsiyetin ne? hangi kenttesin?)
f (kadın)
m (erkek)
u? (Senin yaşın, cinsiyetin, kentin?)
Lol (Kahkaha atıyorum)
Buyrun bir sohbete:

1. kişi: -slm
2. kişi: -slm
1. kişi : asl?
2. kişi: 20/m/İst
2. kişi: u?
1. kişi: 19/f/Ank
2. kişi: :.)
2. kişi: iş/okul
1. kişi: okul/üniv
1. kişi: u?
2. kişi: okul
1. kişi: hımmm... branş?
2. kişi: history... u?
1. kişi: müh.
2. kişi: :.)

SANAL TÜRKÇE

"Hallo" "Asl" "U" "pls" "bye"
Az kaldı.. BİTİYOR Türkçe
"Slm" "kib" "ok" ve "hoi"
Az kaldı..YİTİYOR Türkçe

"Hacker" "Admin" "surf"ve "login"
Nerde kaldı Türkçe bugün
Yemin olsun göze her gün
Az kaldı..BATIYOR Türkçe

Ne "lakap"ı "nick"in varken
Kalkarsın aksamdan erken
"Net" "chat" falan filan derken
Az kaldı..YATIYOR Türkçe

Sitelerde geze,geze
"Ban" olursun batma göze
Ne demeli dogru söze (!)
Az kaldı..TUTUYOR Türkçe

A..zade "connection" ol da
Sen de yorul gel bu yolda
"Link" atanlar sagda,solda
Az kaldı..YUTUYOR Türkçe
--------------------------------------------
BUGÜNDEN SONRA DİVANDA, DERGAHTA, BARGAHTA, MECLİSTE VE MEYDANDA TÜRKÇEDEN BAŞKA DİL KULLANILMAYACAKTIR. KARAMANOĞLU MEHMET BEY (13 Mayıs 1277)

Karamanoğullarının üçüncü hükümdarı Karamanoğlu Mehmet Bey, millet olarak yaşamanın ilk şartı olarak, dil birliğinin sağlanması gerektiğine inanıyordu. Kendi dilini ve kültürünü hor görüp başka kültürlere özenenlere karşıydı. 1277 yılında yayınladığı fermanla Türkçe den başka bir dil konuşulmasını yasakladı.

Yedi asır önce Türkçe ye verilen değeri günümüzde görememek aşağıda okuyacağınız şiirdeki gibi sizlerinde yüreğini sızlatıyorsa artık dilimize sahip çıkmanın zamanı gelmiş demektir.

Arıyorum

Karamanoğlu Mehmet Beyi arıyorum.
Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?
Bir ferman yayımlamıştı;

Bu günden sonra divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste, meydanda
Türkçeden başka dil konuşulmaya diye,
Hatırlayanınız var mı?

Dolanın yurdun dört bir yanını,
Çarşıyı, pazarı köyü, şehri
Fermana uyanınız var mı?

Nutkum tutuldu, şaşırdım merak ettim,
Dolandığınız yerlerdeki Türkçe olmayan isimlere,
Gördüklerine, duyduklarına üzüleniniz var mı?

Tanıtımın demo, sunucunun spiker,
Gösteri adamının showman, radyo sunucusunun discjokey,
Hanımağanın first lady olduğuna şaşıranınız var mı?

Dükkânın store, bakkalın market, torbasının poşet,
Mağazanın süper, hiper, gros market,
Ucuzluğun damping olduğuna kananınız var mı?

İlân tahtasının billboard, sayı tabelâsının skorboard,
Bilgi alışının birifing, bildirgenin deklârasyon,
Merakın uğraşın hobby olduğuna güleniniz var mı?

Bırakın eli, özün bile seyrek uğradığı,
Beldelerin girişinde wellcome,
Çıkışında, good-bye okuyanınız var mı?

Korumanın, muhafızın body-guard,
Sanat ve meslek pirlerinin, duayen,
İtibarın, saygınlığın prestij olduğunu bileniniz var mı?

Seki’nin, alanın platform, merkezin center,
Büyüğün mega, küçüğün mikro, sonun final,
Özlemin, hasretin nostalji olduğunu öğreneniniz var mı?

İş hanımızı plâza, bedestenimizi galleria,
Sergi yerlerimizi center room, show room,
Büyük şehirlerimizi, mega kent diye gezeniniz var mı?

Yol üstü lokantamızın fast-food,
Yemek çeşitlerimizin mönü olduğu yerlerde,
Hesabını, adisyon diye ödeyeniniz var mı?

İki katlı evinizi dubleks, üç katlı komşu evini tripleks,
Köşklerimizi villa, eşiğimizi antre,
Bahçe çiçeklerini flora diye koklayanınız var mı?

Sevimlinin sempatik, sevimsizin antipatik,
Vurguncunun spekülatör, eşkiyanın mafya,
Desteğe, bilemediniz koltuk çıkmağa sponsorluk diyeniniz var mı?

Mesireyi, kır gezintisini picnic,
Bilgisayarı computer, hava yastığını air-bag,
Pekâlayı, oluru okey diye söyleyeniniz var mı?

Çarpıcı, önemli haberler flash haber,
Yaşa, varol sevinçleri, oley oley,
Yıldızları star diye seyredeniniz var mı?

Vırvırık dağının tepesindeki köyde,
Cafe-show levhasının altında,
Acının da acısı, nes-kaaave içeniniz var mı?

Toprağımızı, bayrağımızı, inancımızı çaldırmayalım derken,
Dilimizin çalındığını, talan edildiğini,
Özün, el diline özendiğine içi yananınız var mı?

Masallarımızı, tekerlemelerimizi, atasözlerimizi unuttuk,
Şarkılarımızı, türkülerimizi, ninnilerimizi kaybettik.
Türkçemiz elden gidiyor, dizini döveniniz var mı?

Karamanoğlu Mehmet Bey i arıyorum,
Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?
Bir ferman yayınlamıştı....
Hayal meyal hatırlayıp da sahip çıkanınız var mı?

Yusuf YANÇ

G.E.P.

EDİT:KONUYU KONU DIŞINA ALIR MISINIZ
 
Yenilmişlik Psikolojisi Üzerine (1)

İbni Haldun(1332 - 1406), Mukaddime"sinde der ki:

Yenilmiş kavimler, giyim ve kuşam, mezhep, diyanet ve başlıca hal ve itiyadlarında kendilerini yenen kavim ve hükümdarları örnek alırlar. Bunun sebebi şudur; Nefis ve kalp daima kendi kavimlerine galebe çalmış ve kendi kavmine boyun eğdirmiş olanların olgunluk ve üstünlüklerine inanır. Kendisine galebe çalanı ululamak kalbine yerleşmiştir. Kendisinin ona boyun eğmesinin tabi sebeplerden olmayarak, kendisini yenen kimsenin kemal ve fazilet sahibi olmasından ileri gelmiş olduğuna inanır ve de bu konuda yanılır. Yenilen kimse bu hususta yanlış fikre kapılarak, buna inandıktan sonra, kendisini yeneni örnek edinir ve ona benzemeye çalışır. Yahut, kendisini yenenin zaferinin meslek veya mezhep üstünlüklerinden ileri geldiği gibi yanlış bir fikre kapılır.

İşte bu gibi sebeplerden dolayı, yenilgiye uğrayan kimse giyim, kuşam, hayvana binmek, silahlanmak ve bütün diğer hal ve işlerinde kendisini yeneni örnek edinir.

Bu tıpkı, oğulların babalarını örnek edinmeleri gibidir. Oğullar, babalarının olgunluk ve üstünlüklerine inandıkları için onları örnek alırlar.

Bir kavim diğer bir kavimle komşu olup, o kavmin komşusu olan diğer kavimden üstün ise, büyük bir ölçüde üstün olan kavme benzeme ve o kavmi kendilerine örnek etme hali görülür. O üstün kavmin hali ve adeti onlara sirayet etmektedir.

Bu halleri gören: "Halk hükümdarın dinindendir" sözünün manasını anlar. Çünkü bunlar, bu kabilden olan şeylerdir. Hükümdar, idaresi altında bulunanlardan üstündür. Tebaa, hükümdarlarında olgunluk ve üstünlük bulunduğuna inanır. (Gerisi...Bkz.Mukaddime)

Peki, şimdi gelelim günümüze. Osmanlı yıkıldıktan sonra, adeta onun küllerinden Türkiye"miz kurulmuştur. Şanlı bir mücadele sonrası, Mustafa Kemal"in liderliğinde Milli Mücadele sonrası kurulmuştur.

Dolayısıyla ülkemiz, bir yenilginin eseri değil, tam tersine bir zaferin neticesidir. Nitekim kuruluşunun hemen akabinde büyük bir kalkınma hamlesi başlatarak, bu konuda çağdaşlarının dahi önüne geçmeyi hedeflemiştir. Müktesebatına uygun hareket etmiştir.

Ancak daha sonraki onyıllarda, ülkemize bir "yenilmişlik" psikolojisi aşılanmış gibidir. Sanki bu koca millet, bir psikolojik harbin muhatabı olmuş ve kaybetmiştir. Bu psikoloji, toplumun hemen hemen her katmanında vardır. Kendi müktesebatına uygun hareket edeceğine, kendi ulularını örnek alacağına, hızla hakkı değil kaba kuvveti üstün tutan zihniyetleri örnek almaya başlamıştır. Onlara benzemeye çalışmaktadır. Bu taklitçilik konusunda beceriksiz idareler ise, adeta halk ile yarışır olmuşlardır. Günümüzde de bu durumu çok açık olarak müşahade etmekteyiz. İdare, bir merkezi halkın gözü önünde ulularsa, halk ne yapmaz?!.........

İbn'i Haldun'u yorumlayabilecek kadar üstün bir zat olmadığım için, eserinin içersinden açmış olduğun konuya en yakından değinen kısmını bir internet sitesinden alıntıladım... Evet bu gerçek bir sorun...(Türkçenin yozlaşıyor olması)... Ve bunun olması son derece normal, emperyalizm dostum bunun adı, kimi alanda hemencecik kimi alanda uzun soluklu bir asimilasyon süreci, işin enteresan yanıda artık topla, tüfekle, yada zorla gerçekleşmiyor olması.
Hayatla boğuşmaktan ve geri kalan zamanda önündekine yoğunlaşmaktan, esas kaldırması gereken yeri olan kafasını kaldıramayan zavallılar haline getirildik.
Bu ülkede; Dünyalara ibret bir eğitim öğretim düzeni (Politika demiyorum çünkü, hukukla beraber ikisininde mevcudiyeti tartışmakla şekil alacak gibi görünmüyor) oldukça , faiz ödemeye ve imf ye mahkum bir ekonomi vucut bulmaya devam ettikçe, milliyetçiyim, ülkücüyüm deyipte ssk kuyruğunda devletin ne kadar kuruluşu, kurumu varsa baştan aşağı söven ne yidüğü belirsiz insanlar topluluğu oldukça... Sosyalistim, komünistim deyip insanların giyim kuşamlarına bakaraktan beyinlerinin içini okuyan dangalaklar oldukça... 5 vakit namazını kılıp sokakta elinde tabak çanağa vurup kahrolsun Şeriat diye bağıran ..... oldukça, ça ça ça ça... gerek var mı daha yazmaya?  STK'lar (Sivil Toplum kuruluşları) var dimi bu ülkede ama ben ne dense sadece adlarını biliyorum... Ama çare yok dostum, aynı kısa dönem yada uzun dönem yapılan gibi(İsim verip suç işlemeyelim şimdi) İçerde kütüphane var kitap okumak yasak, futbol sahası var top oynamak yasak... STK lazım hükümet beceremiyorsa becertmek için ama dedik ya işte etiketlere boğuveriyorlar adamı hemen adını koyuveriyorlar...       
 
Artık bunu internet üzerinden yapılan bir devrim ile çözebiliriz.

Artık herşeyi değiştirmeliyiz herşeyi herşeyi.

Bug buldum değil Oyunda böcek buldum gibi konuşmalara gerçmemiz lazım artık herkesin kullanması ve kullandırtması gerek.
Slm değil merhaba
bug değil böcek
enjoy değil hoş
no değil hayır
by değil görüşürüz
otomobil değil araba
... herkes herkesi doğru yazsın herkes herkez yazmasın!

Türkçe erimesin eğer el ele verirsek,cümlelerimize sahip çıkarsak tamamdır.Neresi zor by yerine görüşürüz yazmanın?
 
siz istediğinizi yapın, insanlar kolaylarına geldiği gibi konuşur, anlaşır.  yazı dili için birşey diyemem ama konuşma diline müdahale edemezsiniz (chat muhabbetleri de buna dahil).

türkçenin yozlaşmasına ağlayıp, yerine öztürkçe önermek çok boş; sorunun iki ana kaynağından biri zaten o.  ifade etmek istediğini karşılayan kelime kendi dilinde yoksa, bunun yabancı dilden alınması çok doğal bir durum.  türkçeye has değil, ingilizce böyle zengin bir dil oldu mesela, aynı şekilde türkçe de bu yüzden zengin bir dildi.

ifadeyi, anlamı, hissi, cismi vs. yi karşılayan kelime olmaması iki nedenden dolayı olabilir:  ya o cismi yaratan, ya da o hissi tanımlayan kültür başka bir kültürdür ve sen bunu kullanmaya karar vermişsindir; ya da türkçe de olduğu gibi kelime haznen 1/4 e indirilmiştir, yerine getirilenler ise başarılı olamamıştır.

sonuçta dil bu, yaşan varlık diyolar ya hep...  işte o yüzden sıçarsınız.
 
İngilizcenin avantajı farklı, İngilizce'de kök kelime sayısı fazla bu yüzden yeni kelimeler türetmeye müsait. Türkçe daha ilkel bir dil olduğu için başka dillerle etkileşime girdiği zaman eriyip gitmemesi için özel çaba harcamak gerekiyor. Kaldı ki İngilizce'nin alışveriş içerisinde olduğu dilleri İngilizce'ye oturtmak daha kolay çünkü organik bağ var aralarında. Mesela eşcinsel kelimesinin yerini artık "gay" aldı neredeyse ve Türkçeye hiçbir şekilde oturtulmadı bile, "gay" yazılıp "gey" olarak okunuyor. Türkçe bir gazetede, Türkçe'nin fonetik kurallarına tamamen aykırı bir şekilde gay'ı görüp gey olduğunu zorlanmadan anlayabiliyoruz şu an.
Bu arada bu konuyu açan arkadaş bu zihniyetle 1000 yıl önce yaşasaydı bugün otomobil yerine kullanılmasını istediği "araba"ya Arapça olduğu için karşı çıkacaktı heh.
 
hem katılıyorum, hem katılmıyorum.  katılıyorum, çünkü türkçenin şu anki istilası ingilizcenin içselleştirme özelliğinden farklı.  yani dil ele geçirmiyo kelimeleri, kelimeler dili ele geçiriyo (dediğin gibi yazılışı falan).  katılmadığım nokta türkçenin ilkelliği.  bu bir ilkellik midir, yoksa gelişmişlik midir bilmiyorum; ama şu bi gerçek, türkçe istilacı dilidir.  omurgası sağlamdır ve yük taşımaya müsaittir.  eskiden fetheden taraf türkler olduğu için diğer dilleri fethedip içselleştirmiş ama şu an olay tersine işliyo. yani türkçenin ilkelliği değil bence olay.
 
ben bu konuya tıklayacak olanların öncelikle milli edebiyat akımının ilk temsilcileri ve amaçlarını iyice okumalarını öneririm
konumuz böcek değil lütfen başkalarının uzunca yazılarını boşverip dalga geçilecek bir şey bulmaya çalışmayalım.
konuşma diline de "cihat muhabbetlerine" de müdahale edebiliriz.benim amacım dili anlamı olmayan saçma sapan özentilik eseri kelimelerden kurtarmaktır.sözlerime başlarken de söylediğim gibi Türkçede karşılığı bulunan sözcükler değiştirilir gerisi zaten Türkçenin malıdır.
Türkçe ilkel ve emperyalist bir dilse ben sadece sizin düşünme organlarınıza sıçayım diyorum
evet dalay,sıçtık.

bu arada gördüğüm güle güleler:
by
by by
bay
bay bay
pai
pai pai
bye
bye bye
bb
...
..
.
 
senin bi beş yıl sonraki halini oldukça merak ediyorum...

GaziEmirPasa said:
konuşma diline de "cihat muhabbetlerine" de müdahale edebiliriz.benim amacım dili anlamı olmayan saçma sapan özentilik eseri kelimelerden kurtarmaktır.sözlerime başlarken de söylediğim gibi Türkçede karşılığı bulunan sözcükler değiştirilir gerisi zaten Türkçenin malıdır.

faşist. (gerçekten, cidden, vallahi ve billahi.  açıklama ister misiniz sonra?)

ayrıca türkçeyi tamamen türkçeleştiremiceksin.  çünkü hiç aklına hayaline gelmeyecek kelimeler farsça, italyanca, rumca ve arapça kökenli...

bi etimoloji sözlüğü al istersen.
 
ha tamam oldu ingilizce konuşalım yane olur olur banane türkçeden


Nys arklr smd bn drs clscm hd bb

he oluyormu oluyormu? Eğer gelecekte boktan bir dil konuşmak istiyorsanız hadi durmayın kim tutar sizi

Türkçemize birlikte sıçalım hiçbirşey olmasın...
 
etimoloji sözcüğüne ihtiyacım yok ve sen hala geri kafalılık edip dediklerimi anlamamakta ısrar ediyorsun.Ben bilmiyor muyum sanki konuştuğum her sözcüğün Türkçe kökenli olmadığını?Ben diyorum ki dilimize parlemento girmesin,bilgisayara computer demeyelim,5 yaşındaki çocuk gördüğü kısaltmayı ingilizceye uygun olarak okumasın.benim amacım yazı dilinin "slm nbr sn bna birr bksnnnaa" Türkçesi olmaması.
yazımda bir yanlış varsa söyle (ilk yazdığım uzuun yazıda)
ayrıca bir milletin tarih sahnesinden silinmemesi için insanları adam olmaya çağırmak faşistlikse "Ne mutlu Faşistim diyene"

Atatürk'ün bir sözüyle bitiriyorum sözlerimi;
Türk demek Türkçe demektir.O halde ne mutlu TÜRK'ÜM  diyene!

Dil herşeydir.Dil giderse millet de gider.Millet giderse devlette gider.Devlet giderse zaten milletsel özellikleri kalmamış,kültürlerini kaybetmiş insanlar kuru kalabalığa dönüştüklerinden bu kuru kalabalık da güneşi göremeden ömür boyu madenlerde çalıştırılan işçilere döner.İşte çağımızın sömürgeciliği;görünmeden yapılan,kardeşi kardeşe vurdurtarak yapılan sömürgecilik.
 
Bana göre olay aslında bizden çok profesörlerimizde bitiyor. TDK maalesef yabancı kelimelere kolay adapte olacak karşılık bulmakta zayıf (ittirgeçli öttürgeç miydi neydi o :lol:). Aydın Köksal gibi aydınlarımız bu konuda daha başarılı (bkz. http://tr.wikipedia.org/wiki/Ayd%C4%B1n_K%C3%B6ksal). Amaç illa Türkçe'nin dilbilgisi kurallarına çevirmek olmamalı. Kullanımı kolay olmalı aynı zamanda. Kompüter -> Bilgisayar gibi..

Msn ve benzeri yerlerde yaptığımız konuşmalar günlük hayattan oldukça farklı. Tamamen bir tembellikten ve rahatlıktan kaynaklanıyor. O kadarda yadırganacak bir durum değil bence. Yoksa ha "grşrz" yazmışsın ha "bye" yazmışsın ikisi arasında bir fark yok. Kaldı ki msnde bana "by" yazan adamın sokakta bana "bay" diye hitap ettiğine hiç rastlamadım. Kısacası Türkçe "bye" yazmakla kaybedilecek bir dil değil diye düşünüyorum.
 
alışmış kudurmuştan beterdir demiş adam.bu saatten sonra ne yapsanız düzelmek istemeyen gene düzelmez.başkalarının değil,herkes kendi konuşmasıyla-yazmasıyla ilgilense daha doğru olur BENCE... :roll:
 
O zaman biz sayesinde düzelir tükçe arp kökenli fars kökenli peki ya bunların içine birde ingilizceyimi katmalıyız bence bu arkadaşlarımız bir devrimi başlatacak kişiler internet üzerinden yayılmalıyız mesela ben çok tutulmuş forumlara yayılıp bu mesajı onlara sunmak istiyorum..
 
@mfozmen: "Oturgaçlı götürgeç" veya "alttan ittirgeçli üstten tüttürgeçli otgaçlı götürgeç" gibi kelimeler türetildiği tamamen rivayet  :smile:

Dile yabancı kelimeler ise birçok şekilde girer.En çok görüleni etkileşimdir(ticari,kültürel,teknolojik vs.).Bunları engellemek zor.Türkler'in bir sürü uygarlıkla etkileşim içinde olduğunu ve de hep başka kültürlere özendiğini düşünürsek imkansız gibi birşey oluyor.Hatta Avrupa ülkeleri zamanında bizi Araplar'dan ayıramıyordu bile.

Kültür etkileşimi tartışmaya çok açık bir konu ama ben kendi öz kimliğimize en azından sahip çıkılması düşüncesinde olduğumu söyleyebilirim.Fakat beni en çok rahatsız eden ve yanlış olan,kültür emperyalizmidir.Bence asıl tartışmamız gereken konu bunun Türkiye'ye yapılıp yapılmadığıdır.Sadece dil olarak değil,yaşam tarzı olarak da insanlarımız değişmiyor mu?Sokakta bir ana kız yürürken aralarındaki fark çok garip değil mi?

Neyse tekrar dil konusuna dönecek olursak.Yabancı dilde tabelalar-"Simit House" ne kadar gülünç,değil mi? :smile:-,kendi dilinde karşılığı olmasına rağmen yabancı dildeki kelimeyi kullanmak bence son derece yanlış.
Duygusal ergenlerin konuştuğu dile girmiyorum bile :grin:
 
Koyurtang said:
Hocam bu tartışma sırasında Atatürk'ün özlü bir sözünü söylemek sana çok puan kaybettiriyor söyleyeyim.

sebep?
ExorcisT said:
alışmış kudurmuştan beterdir demiş adam.bu saatten sonra ne yapsanız düzelmek istemeyen gene düzelmez.başkalarının değil,herkes kendi konuşmasıyla-yazmasıyla ilgilense daha doğru olur BENCE... :roll:
kesinlikle çok yanlış bir bakış açısı.herkes kendine baksın demek bana dokunmayan yılan bin yaşasın demekle aynıdır.ayrıca herkes kendine bakarsa bir konuda gelişmiş görüşleri olmayanlar o konuda kendi kafalarına göre davranıp bir şeyin içine -misalen dilin içine- edebilir.

mfozmen said:
Bana göre olay aslında bizden çok profesörlerimizde bitiyor. TDK maalesef yabancı kelimelere kolay adapte olacak karşılık bulmakta zayıf (ittirgeçli öttürgeç miydi neydi o :lol:). Aydın Köksal gibi aydınlarımız bu konuda daha başarılı (bkz. http://tr.wikipedia.org/wiki/Ayd%C4%B1n_K%C3%B6ksal). Amaç illa Türkçe'nin dilbilgisi kurallarına çevirmek olmamalı. Kullanımı kolay olmalı aynı zamanda. Kompüter -> Bilgisayar gibi..

Msn ve benzeri yerlerde yaptığımız konuşmalar günlük hayattan oldukça farklı. Tamamen bir tembellikten ve rahatlıktan kaynaklanıyor. O kadarda yadırganacak bir durum değil bence. Yoksa ha "grşrz" yazmışsın ha "bye" yazmışsın ikisi arasında bir fark yok. Kaldı ki msnde bana "by" yazan adamın sokakta bana "bay" diye hitap ettiğine hiç rastlamadım. Kısacası Türkçe "bye" yazmakla kaybedilecek bir dil değil diye düşünüyorum.

tdk yanlış yapabilir önenmli olan  herkesin kendi dilini düzeltmesi ve sonra da gördüğü yanlışları düzelttirmesi.
düşüncene gelince evet,by demekle dil kaybedilir.Türkçe de buna en müsait dil
 
GaziEmirPasa said:
kesinlikle çok yanlış bir bakış açısı.herkes kendine baksın demek bana dokunmayan yılan bin yaşasın demekle aynıdır.ayrıca herkes kendine bakarsa bir konuda gelişmiş görüşleri olmayanlar o konuda kendi kafalarına göre davranıp bir şeyin içine -misalen dilin içine- edebilir.

senin görüşlerin çok mu gelişmiş?
 
Back
Top Bottom