FUTBOL OYUNLARI PLATFORMU
FIFA 2013
Elektronik Arts'ın Lokomotifi Fifa Yeniden Sahnede!
Bir kaç gün önce, ilk futbol oyun incelemem olan PES 13'ü yazma şansını yakalamış ve bu yazıyı sizlerle paylaşmıştım. PES 13 inceleme yazımda, gerçek hayattaki Fenerbahçe-Galatasaray-Beşiktaş rekabeti gibi, oyun dünyasında da Fifa ve Pes'in, bu rekabete benzer bir çekişmeyi oyunseverlere yaşattığını belirtmiştim. İşte bu ezeli mücadelenin son gözdeleri olan, Konami markası PES ve EA markası Fifa, yeni oyunlarıyla tekrar oyun dünyasının gündemine oturmayı başardılar. Ben de PES 13'ü yazdıktan sonra şimdi de Fifa 13'ü incelemek adına oturdum bilgisayarımın başına.
Yazıma geçmeden önce şu açıklamayı yazma gereği duydum. Bu inceleme Fifa 13 ve Pes 13 arasında bir kıyas veya terazi incelemesi olarak görülmemeli ancak, yine de yazımın bazı noktalarında ister istemez kıyaslama yapmak zorunda kalacağım. Bunu, bu iki rakip oyun arasındaki kıyaslamadan çok, aralarındaki farklar olarak algılarsanız daha memnun olurum arkadaşlar.
EA'nın sloganı neydi ''It's In The Game''
PES 13 yazısından sonra, yine sağolsun Burhan kaptanımız aradı ve aynı ses tonuyla PES 13'ü incelemem için söylediği kelimeleri sarfetti ''Sercan abi Fifa 13 elimde, bir zahmet inceler misin''. Ben de memnuniyetle tabiki Burhan kaptan dedim. Aslında PES 13'ü yazdıktan sonra bir futbol oyunu daha incelemek istemiyordum ama sonuçta kaptanımız rica etmiş O'na nasıl olumsuz cevap verebilirim ki? Ayrıca rakip oyun Fifa'yı da, aynı kişinin incelemesinden başka bir seçenek kabul edilemezdi zaten...
Burhan'ın göndermiş olduğu kargoyu büyük bir zevkle açtım ve Fifa 13'ü, emektar Fat kasa PS3'ümün kalbine pasladım. Biraz eskilere uzanıp hatırlarsanız, PES'in oyun kutularında ve tanıtımlarında en büyük kozu olan Messi'nin yüzünü Fifa kapmış ve bunu büyük bir haber olarak duyurmuştu. İşte bu transferi ticari açıdan sonuna kadar değerlendirmek isteyen EA, oyun açılır açılmaz o müthiş sloganı olan 'It's In The Game''i ekranımıza yerleştiriyor. Hemen sonrasında ise Messi'yi karşımıza çıkarıyor. Şöyle güzel bir yarım vole çakan Messi'nin topu ağlarla buluşturmasının ardından ana menümüz ekrana geliyor. Yeri gelmişken değinmeden geçemeyeceğim; dil seçenekleri Messi'den önce karşımıza çıkıyor ve envai çeşit dil seçeneklerinde Türkçe'yi göremediğim için her oyunda olduğu gibi bu oyunda da içim burkuluyor...Aslında burkulmaktan çok sinirleniyorum ya neyse, bu sinir harbini sizler de yaşıyorsunuzdur eminim. Bu konu ile ilgili geniş çaplı bir yazı yazmayı düşünüyorum zaten ama şimdilik biz incelememize dönelim.
Messi'den sonra ekranda beliren menü seçeneklerinen önce, takımını seç diye bir tercih sunuldu ve tabiki Türkiye'mi işaretledim ben. Sonra menüye şöyle bir göz attım. Maç, Ultimate Team, Carrier Mod, Skill Games, Game Modes ve Costomise diye envai çeşit başlıklar çıktı karşıma. Bu kadar başlık saydım sizlere ama, çoğu online oyun seçeneklerinin bir parçası oldukları için ve benim de inceleme detaylarını yazmam için, bir hazırlık maçı ayarlamam gerekliydi. Bu düşünceyle Fifa 13'te yer alan tek takımımız olan Galatasaray'ı seçtim ve İspanya'nın güzide kulübü Barcelona ile bir maç ayarladım.
Maç Başlasın!
Stadı, oyun süresini, forma tercihini ve oyunun orta derece zorluk seviyesini (PES 13'te de aynı seçimi yapmıştım) yaptıktan sonra maç için girişimizi yaptık. Tabiki futbol oyunlarında artık bir gelenek olan stad görüntüsü ve tünel sahnesi olmadan olmaz. Muslera, Hakan Balta, Burak Yılmaz, H. Altıntop, Emre Çolak, Melo gibi yıldızlar hemen kendilerini belli ettiler. Barcelona'da ise Messi, Iniesta, Xavi ve Victor Valdez adeta gözümüzün içine bakarak, bizler de buradayız der gibi selam çaktılar.
Tabiki Milli Marşsız olmaz değil mi? Milli Marşımız gerçekten büyük bir ahengle ve yüksek ses tonuyla kulaklarımı çınlattı. Sanki gerçek bir Milli maç var da, televizyonda canlı olarak izliyorum gibi geldi bana. Sesler o denli iyiydi yani. Marşlardan sonra orta hakem düdüğü çaldı ve Bismillah dedik. Stadı dolduran taraftarlar hakemin düdüğüyle birlikte ''Saldırın saldırın saldırın bu taraftar için saldırın'' tezahuratına başladılar. İnanın öyle ahengli öyle gür sesler çıkıyordu ki, kendimi gerçekten stadın ortasında hissettim vallahi. Bu müthiş tezahuratlar eşliğinde maça başladık ki, tam bu noktada PES 13 ile kıyaslamalarım da başladı. Paslaşmaya başladığımda topun o yumuşaklığı ve adeta gerçek bir maç sahnesi gibi gidişi, çok hoştu. PES hala bu sorunu aşamamış nedense... Topun pastan sonra oyuncuyla buluşması ve kontrolü PES 13'ten daha estetik olmuş Fifa 13'te. Futbol oyunlarında uzman değilimdir ama, hatırladığım kadarıyla Fifa serilerinde, 2-3 kısa pas yaparak, rakip sahanın kenarlarındaki sol açık veya sağ açık futbolcuları topla buluştururduk. Onlar da ortayı yaparlar ve forvetlerimiz de kafayı vurarak topu ağlara gönderirlerdi.
Bildim bileli (Fifa 12'yi hiç bilmiyorum) Fifa'da, bu basit sistem mevcuttu. Ancak bu geleneği unutun derim ben. Kenarlara pas atıp içeri gireyim dedim ama kenarlardaki futbolcularımın karşısında hemen bir rakip belirmeye başladı. Öyle ki benim oyuncum önde olsa bile, kademeden biri çarpraz koşu yaparak kapatıyordu önünü. Yani o kapı kapalıydı. Ben de madem öyle ortadan giderim duvar pası yaparım ve gollerimi çakarım diye düşündüm ama o da nafile. Orta sahada pire gibiler şerefsizler. Hemen baskıyı hissettim ve geriye döneyim bol bol pas yaparım, diye düşünürken topu kaptırdım Xavi'den derin bir top ve hop Messi pleaseyi çaktı. Acemiliğimi atlatana kadar 3-0 oldu maç. Altını çiziyorum ''orta seviye zorluk derecesi''ni işaretlemiştim.
Oysaki bir kaç gün önce PES 13'te tercih ettiğim zorluk derecesi ile aynıydı. Ancak o maçta çok ama çok basit gol atabiliyordum. Belki de ben iyi bir futbol oyuncusu değilimdir, belki Barcelona çok güçlüydü, belki de PES 13 maçında çok şanslıydım bilemiyorum ama durumu yazmam gerekirse olay bu yani. Bana biraz daha gerçekçi geldi Fifa 13 ve biraz daha dikkat isteyen bir oyun... Neyse oynanışa biraz alıştım ve biraz daha gayret ederek 2 gol attım ama bir gol daha yedim ve maç 4-2 mağlubiyetimle sona erdi.
Müthiş ''Tournament'' Bölümü
Bu hazırlık maçının ardından, çıkayım menüde gezineyim ve daha farklı ne var diye göz atayım dedim. Baktım ki oyun modları hep online oyunculara hitap ediyor. Dedim şu ''tournament''e salça olayım biraz. İyiki de bu tercihi denemişim. Bilmeyenler için yazayım hemen; bu modda takımınızı seçiyorsunuz seçmesine de, siz tek oyuncuyu kontrol edebiliyorsunuz. Mademki öyle ben de ülke takımını yani Türkiye'yi seçip Arda'yı kontrol etmek istedim., rakip ise Yunanistan. Maç başladı ayağıma top, iki kere ya deydi ya deymedi. Ulan ne oluyoruz yahu dedim kendi kendime. Tamamen sahayı gözlemleyen 360 derecelik bir kamera açısıyla gezindiğim maç, ordan oraya koşarken maç sona erdi. Bir parantez açayım; topun ayağıma deydiği ender anlardan birinde kameranın yaklaştığını ve oyunun benim penceremden görüldüğünü hissettim ama bu sahne sadece top bendeyken gerçekleşiyordu, koskoca maçta en fazla iki kere oldu bu...
Bu oyun moduna hayran kaldığımı bir kez daha belirterek devam edeyim. Hayranlıkla bir maç daha yapayım dedim ve bu kez tercih hakkımı Emre Belezoğlun'dan yana kullandım. Gerçi bilginiz olsun, oyun içinde istediğiniz zaman ayarlar bölümünden istediğiniz oyuncuyu seçebiliyorsunuz. Yani başladığınız oyuncuyla devam etmek zorunda değilsiniz. Neyse ben döneyim ikinci maçıma, Emre orta sahada oynuyor diye mi yoksa, ben bu moda alıştım diye mi bilemiyorum ama daha çok topla buluştum bu maçta. Hani derler ya ''dünyanın senin etrafında döndüğünü mü sanıyorsun''diye. İşte topla buluştuğunuzda kameranın açısı olsun, oyuncuların duruşu olsun, sahnedeki dalgalanmalar olsun size bu hissi yaşatıyor açıkçası. Öyle al topu, hızlıca koş, rakibini geç, istediğin yere at takım arkadaşlarından illaki birine gelir vs vs gibi beklentileriniz olmasın., çünkü bunlar gerçekleşmeyecek sahneler, bu oyun modunda...
İşte bu oyun seçeneğinde 11 kişiden oluşan bir takımın içerisindeki tek oyuncunun ne kadar değersiz olduğunu anlıyorsunuz. Yani tek başına bir oyuncu ancak bu kadar önemlidir, fazlası değildir diyorsunuz kendi kendinize. ''Futbol, bir takım oyunudur'' denilen spor terimlerini daha iyi anlama şansını, bu oyun modunda yakalayorsunuz. Gerçi büyük oyuncular, üstün yetenekler yok mudur? Elbette vardır. Messi, Ronaldo veya daha da eski bir örnek olsun Maradona gibi... Vardır elbet ama kaç yılda bir böyle oyuncular çıkar, Allah bilir. O nedenle genel olarak takım oyununun, üstün yetenekli oyuncuların kabiliyetlerinden daha anlamlı olduğunu bilmekte fayda var (Tam da bu anda, şuan yolcu edilen Alex geldi aklıma, yolu açık olsun)
Yorumsuz Olmaz
Kısa kısa detaylardan da bahsetmekte fayda var. Oyuncu profilleri gerçekten muazzam olmuş Fifa 13'te. Yine PES 13 ile bir kıyaslama yapacak olursak, Fifa13'ün bir gömlek daha üstün olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca saha içindeki takım oyuncularının genel görüntüleri ve esneklikleri de PES 13'ün biraz daha üstünde bir kalitede duruyor.
Maç öncesi hazırlıkları ve sunum, maç esnasındaki stad atmosferi, sesler ve spiker anlatımı, maç sonrası önemli anlar ve istatistikler Fifa'ın vazgeçilmez görsel ve işitsel sunumlarıdır zaten. Bunu da gayet iyi bir şekilde tekrar etmeye devam ediyorlar.
Özellikle online oyunseverlerin tercih edecekleri bir çok modun yer aldığı menü zenginliği oyunun eski meraklılarını ve oyuna ön yargılı bakan futbolseverleri memnun edecektir. Az önce de yazmıştım tekrar yazayım, Tournament bölümünü, Fifa 13'ü almaya karar veren herkes oynasın lütfen. 3-5 maç denem yaptıktan sonra, gerçek futbolun, daha doğrusu gerçek hayattaki futbolun ne denli zor bir spor olduğunu anlayacağınız müthiş bir bölüm sizleri bekliyor.ALINTIDIR.
Bir kaç gün önce, ilk futbol oyun incelemem olan PES 13'ü yazma şansını yakalamış ve bu yazıyı sizlerle paylaşmıştım. PES 13 inceleme yazımda, gerçek hayattaki Fenerbahçe-Galatasaray-Beşiktaş rekabeti gibi, oyun dünyasında da Fifa ve Pes'in, bu rekabete benzer bir çekişmeyi oyunseverlere yaşattığını belirtmiştim. İşte bu ezeli mücadelenin son gözdeleri olan, Konami markası PES ve EA markası Fifa, yeni oyunlarıyla tekrar oyun dünyasının gündemine oturmayı başardılar. Ben de PES 13'ü yazdıktan sonra şimdi de Fifa 13'ü incelemek adına oturdum bilgisayarımın başına.
Yazıma geçmeden önce şu açıklamayı yazma gereği duydum. Bu inceleme Fifa 13 ve Pes 13 arasında bir kıyas veya terazi incelemesi olarak görülmemeli ancak, yine de yazımın bazı noktalarında ister istemez kıyaslama yapmak zorunda kalacağım. Bunu, bu iki rakip oyun arasındaki kıyaslamadan çok, aralarındaki farklar olarak algılarsanız daha memnun olurum arkadaşlar.
EA'nın sloganı neydi ''It's In The Game''
PES 13 yazısından sonra, yine sağolsun Burhan kaptanımız aradı ve aynı ses tonuyla PES 13'ü incelemem için söylediği kelimeleri sarfetti ''Sercan abi Fifa 13 elimde, bir zahmet inceler misin''. Ben de memnuniyetle tabiki Burhan kaptan dedim. Aslında PES 13'ü yazdıktan sonra bir futbol oyunu daha incelemek istemiyordum ama sonuçta kaptanımız rica etmiş O'na nasıl olumsuz cevap verebilirim ki? Ayrıca rakip oyun Fifa'yı da, aynı kişinin incelemesinden başka bir seçenek kabul edilemezdi zaten...
Burhan'ın göndermiş olduğu kargoyu büyük bir zevkle açtım ve Fifa 13'ü, emektar Fat kasa PS3'ümün kalbine pasladım. Biraz eskilere uzanıp hatırlarsanız, PES'in oyun kutularında ve tanıtımlarında en büyük kozu olan Messi'nin yüzünü Fifa kapmış ve bunu büyük bir haber olarak duyurmuştu. İşte bu transferi ticari açıdan sonuna kadar değerlendirmek isteyen EA, oyun açılır açılmaz o müthiş sloganı olan 'It's In The Game''i ekranımıza yerleştiriyor. Hemen sonrasında ise Messi'yi karşımıza çıkarıyor. Şöyle güzel bir yarım vole çakan Messi'nin topu ağlarla buluşturmasının ardından ana menümüz ekrana geliyor. Yeri gelmişken değinmeden geçemeyeceğim; dil seçenekleri Messi'den önce karşımıza çıkıyor ve envai çeşit dil seçeneklerinde Türkçe'yi göremediğim için her oyunda olduğu gibi bu oyunda da içim burkuluyor...Aslında burkulmaktan çok sinirleniyorum ya neyse, bu sinir harbini sizler de yaşıyorsunuzdur eminim. Bu konu ile ilgili geniş çaplı bir yazı yazmayı düşünüyorum zaten ama şimdilik biz incelememize dönelim.
Messi'den sonra ekranda beliren menü seçeneklerinen önce, takımını seç diye bir tercih sunuldu ve tabiki Türkiye'mi işaretledim ben. Sonra menüye şöyle bir göz attım. Maç, Ultimate Team, Carrier Mod, Skill Games, Game Modes ve Costomise diye envai çeşit başlıklar çıktı karşıma. Bu kadar başlık saydım sizlere ama, çoğu online oyun seçeneklerinin bir parçası oldukları için ve benim de inceleme detaylarını yazmam için, bir hazırlık maçı ayarlamam gerekliydi. Bu düşünceyle Fifa 13'te yer alan tek takımımız olan Galatasaray'ı seçtim ve İspanya'nın güzide kulübü Barcelona ile bir maç ayarladım.
Maç Başlasın!
Stadı, oyun süresini, forma tercihini ve oyunun orta derece zorluk seviyesini (PES 13'te de aynı seçimi yapmıştım) yaptıktan sonra maç için girişimizi yaptık. Tabiki futbol oyunlarında artık bir gelenek olan stad görüntüsü ve tünel sahnesi olmadan olmaz. Muslera, Hakan Balta, Burak Yılmaz, H. Altıntop, Emre Çolak, Melo gibi yıldızlar hemen kendilerini belli ettiler. Barcelona'da ise Messi, Iniesta, Xavi ve Victor Valdez adeta gözümüzün içine bakarak, bizler de buradayız der gibi selam çaktılar.
Tabiki Milli Marşsız olmaz değil mi? Milli Marşımız gerçekten büyük bir ahengle ve yüksek ses tonuyla kulaklarımı çınlattı. Sanki gerçek bir Milli maç var da, televizyonda canlı olarak izliyorum gibi geldi bana. Sesler o denli iyiydi yani. Marşlardan sonra orta hakem düdüğü çaldı ve Bismillah dedik. Stadı dolduran taraftarlar hakemin düdüğüyle birlikte ''Saldırın saldırın saldırın bu taraftar için saldırın'' tezahuratına başladılar. İnanın öyle ahengli öyle gür sesler çıkıyordu ki, kendimi gerçekten stadın ortasında hissettim vallahi. Bu müthiş tezahuratlar eşliğinde maça başladık ki, tam bu noktada PES 13 ile kıyaslamalarım da başladı. Paslaşmaya başladığımda topun o yumuşaklığı ve adeta gerçek bir maç sahnesi gibi gidişi, çok hoştu. PES hala bu sorunu aşamamış nedense... Topun pastan sonra oyuncuyla buluşması ve kontrolü PES 13'ten daha estetik olmuş Fifa 13'te. Futbol oyunlarında uzman değilimdir ama, hatırladığım kadarıyla Fifa serilerinde, 2-3 kısa pas yaparak, rakip sahanın kenarlarındaki sol açık veya sağ açık futbolcuları topla buluştururduk. Onlar da ortayı yaparlar ve forvetlerimiz de kafayı vurarak topu ağlara gönderirlerdi.
Bildim bileli (Fifa 12'yi hiç bilmiyorum) Fifa'da, bu basit sistem mevcuttu. Ancak bu geleneği unutun derim ben. Kenarlara pas atıp içeri gireyim dedim ama kenarlardaki futbolcularımın karşısında hemen bir rakip belirmeye başladı. Öyle ki benim oyuncum önde olsa bile, kademeden biri çarpraz koşu yaparak kapatıyordu önünü. Yani o kapı kapalıydı. Ben de madem öyle ortadan giderim duvar pası yaparım ve gollerimi çakarım diye düşündüm ama o da nafile. Orta sahada pire gibiler şerefsizler. Hemen baskıyı hissettim ve geriye döneyim bol bol pas yaparım, diye düşünürken topu kaptırdım Xavi'den derin bir top ve hop Messi pleaseyi çaktı. Acemiliğimi atlatana kadar 3-0 oldu maç. Altını çiziyorum ''orta seviye zorluk derecesi''ni işaretlemiştim.
Oysaki bir kaç gün önce PES 13'te tercih ettiğim zorluk derecesi ile aynıydı. Ancak o maçta çok ama çok basit gol atabiliyordum. Belki de ben iyi bir futbol oyuncusu değilimdir, belki Barcelona çok güçlüydü, belki de PES 13 maçında çok şanslıydım bilemiyorum ama durumu yazmam gerekirse olay bu yani. Bana biraz daha gerçekçi geldi Fifa 13 ve biraz daha dikkat isteyen bir oyun... Neyse oynanışa biraz alıştım ve biraz daha gayret ederek 2 gol attım ama bir gol daha yedim ve maç 4-2 mağlubiyetimle sona erdi.
Müthiş ''Tournament'' Bölümü
Bu hazırlık maçının ardından, çıkayım menüde gezineyim ve daha farklı ne var diye göz atayım dedim. Baktım ki oyun modları hep online oyunculara hitap ediyor. Dedim şu ''tournament''e salça olayım biraz. İyiki de bu tercihi denemişim. Bilmeyenler için yazayım hemen; bu modda takımınızı seçiyorsunuz seçmesine de, siz tek oyuncuyu kontrol edebiliyorsunuz. Mademki öyle ben de ülke takımını yani Türkiye'yi seçip Arda'yı kontrol etmek istedim., rakip ise Yunanistan. Maç başladı ayağıma top, iki kere ya deydi ya deymedi. Ulan ne oluyoruz yahu dedim kendi kendime. Tamamen sahayı gözlemleyen 360 derecelik bir kamera açısıyla gezindiğim maç, ordan oraya koşarken maç sona erdi. Bir parantez açayım; topun ayağıma deydiği ender anlardan birinde kameranın yaklaştığını ve oyunun benim penceremden görüldüğünü hissettim ama bu sahne sadece top bendeyken gerçekleşiyordu, koskoca maçta en fazla iki kere oldu bu...
Bu oyun moduna hayran kaldığımı bir kez daha belirterek devam edeyim. Hayranlıkla bir maç daha yapayım dedim ve bu kez tercih hakkımı Emre Belezoğlun'dan yana kullandım. Gerçi bilginiz olsun, oyun içinde istediğiniz zaman ayarlar bölümünden istediğiniz oyuncuyu seçebiliyorsunuz. Yani başladığınız oyuncuyla devam etmek zorunda değilsiniz. Neyse ben döneyim ikinci maçıma, Emre orta sahada oynuyor diye mi yoksa, ben bu moda alıştım diye mi bilemiyorum ama daha çok topla buluştum bu maçta. Hani derler ya ''dünyanın senin etrafında döndüğünü mü sanıyorsun''diye. İşte topla buluştuğunuzda kameranın açısı olsun, oyuncuların duruşu olsun, sahnedeki dalgalanmalar olsun size bu hissi yaşatıyor açıkçası. Öyle al topu, hızlıca koş, rakibini geç, istediğin yere at takım arkadaşlarından illaki birine gelir vs vs gibi beklentileriniz olmasın., çünkü bunlar gerçekleşmeyecek sahneler, bu oyun modunda...
İşte bu oyun seçeneğinde 11 kişiden oluşan bir takımın içerisindeki tek oyuncunun ne kadar değersiz olduğunu anlıyorsunuz. Yani tek başına bir oyuncu ancak bu kadar önemlidir, fazlası değildir diyorsunuz kendi kendinize. ''Futbol, bir takım oyunudur'' denilen spor terimlerini daha iyi anlama şansını, bu oyun modunda yakalayorsunuz. Gerçi büyük oyuncular, üstün yetenekler yok mudur? Elbette vardır. Messi, Ronaldo veya daha da eski bir örnek olsun Maradona gibi... Vardır elbet ama kaç yılda bir böyle oyuncular çıkar, Allah bilir. O nedenle genel olarak takım oyununun, üstün yetenekli oyuncuların kabiliyetlerinden daha anlamlı olduğunu bilmekte fayda var (Tam da bu anda, şuan yolcu edilen Alex geldi aklıma, yolu açık olsun)
Yorumsuz Olmaz
Kısa kısa detaylardan da bahsetmekte fayda var. Oyuncu profilleri gerçekten muazzam olmuş Fifa 13'te. Yine PES 13 ile bir kıyaslama yapacak olursak, Fifa13'ün bir gömlek daha üstün olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca saha içindeki takım oyuncularının genel görüntüleri ve esneklikleri de PES 13'ün biraz daha üstünde bir kalitede duruyor.
Maç öncesi hazırlıkları ve sunum, maç esnasındaki stad atmosferi, sesler ve spiker anlatımı, maç sonrası önemli anlar ve istatistikler Fifa'ın vazgeçilmez görsel ve işitsel sunumlarıdır zaten. Bunu da gayet iyi bir şekilde tekrar etmeye devam ediyorlar.
Özellikle online oyunseverlerin tercih edecekleri bir çok modun yer aldığı menü zenginliği oyunun eski meraklılarını ve oyuna ön yargılı bakan futbolseverleri memnun edecektir. Az önce de yazmıştım tekrar yazayım, Tournament bölümünü, Fifa 13'ü almaya karar veren herkes oynasın lütfen. 3-5 maç denem yaptıktan sonra, gerçek futbolun, daha doğrusu gerçek hayattaki futbolun ne denli zor bir spor olduğunu anlayacağınız müthiş bir bölüm sizleri bekliyor.ALINTIDIR.
PES 2013
Son derece hızlı akan oyun içinde oyuncuların pozisyonundan taktiklere, başarılı oldukları yönlere kadar her şeyi düşünürken bir yandan da haldır huldur gelen rakibe karşı en akıllıca savuşturmayı bulmak gerekiyor. Satrançtan o kadar da farklı değil aslında. En azından FIFA'lar için durum böyle. Son dönemde Pro Evolution Soccer serisine küsmüş bir oyuncu olarak, içimde umut kalmadığını söylemem doğru olmaz ama her sene aynı vaatleri duyup hayal kırıklığına uğramak beni biraz yordu artık. Son yıllarda PES oyunları önemli gelişmeler yaşasalar da 2013 yılında hâlâ 5 yıl öncesinin vaatlerini duymamalıyız artık. Daha iyi grafikler, daha iyi yapay zekâ, oyuncuya daha fazla kontrol veren top sürüş tekniği... Bu vaatlerini kaç PES oyunundan önce duymuştuk, hatırlıyor musunuz?
FUTBOL TARLADA OYNANMAZ
Konami'nin bu seneki vaatlerine bakmak gerekirse, bana göre en çok dikkat çeken özellik PES Full Control ismi verilen sistem oluyor. Bu sistemde, top oyuncuya geldiği andan itibaren topa olan hakimiyetimiz eskisine oranla daha fazla oyuncuya bağlı olacak. Örneğin, top gelirken bizi sıkıştıran bir defans oyuncusunu ekmek için topu bırakıp yandan sıvışarak koşabileceğiz veya havadan atılan bir topun önü boşsa, ayağımızdan aşırtarak hızını koruyabileceğiz veya durup tam hakimiyete sahip olabileceğiz. Bu durumun biz oyunculara yansıyacak iki önemli artısı var. Bunlardan ilki, önceki oyunlarda çok rastlanan rakibinizin sizi öğrenmesi, tepkinizi tahmin etmesi ve atağınızı bozması gibi durumların önüne geçecek. Diğeriyse hepimizin başına gelen, "ben istiyorum ama futbolcu yapmıyor" durumları. Topu istediğimiz gibi yönetirken "oyun bozuk" mazereti artık geçerli olmayacak gibi duruyor. Ofensif sistem gelişince elbette ki buna uygun olarak defansif anlayış da biraz değişmiş. Açıkçası çok da değişmiş demek istemiyorum çünkü doğrudan geçen yılın FIFA'sından araklanmış olay. Artık eskisi gibi rakip oyuncunun üzerine koşup yandan geçerken ayak koyup topu kapmak yerine, önünde kademe alarak hareketlerini sınırlamak gerekiyor. FIFA'da gayet güzel çalışan bu özellik, oyuncuların darbe ve fizik hesaplamaları olmadan nasıl çalışacak merak etmiyor değilim.
Bu tarz oyunların özellikle başlıca büyük takımlar seçilerek oynandığını düşünerek, Konami PES 2013'e oyuncu kimliği sistemini de eklemiş durumda. Bu Kaka'nın ellerini hafif yanlarda tutarak balerin misali attığı deparları veya Cristiano Ronaldo'nun kafası önde attığı çalımları oyunda birebir olarak görebileceğimiz anlamına geliyor. Şu an kaç oyuncunun kendine ait kimliği olacağı belli değil ama bu kadar vurgulandığına bakarsak, çok sayıda futbolcu sahada aslında uygun olarak hareket ediyor olacak diyebiliriz.
Daha iyi oyuncu tepkileri dedik, aslına uygun oyuncular da söylendi... Bu durumda her sene söylenen vaatler arasında geriye bir tek geliştirilmiş yapay zekâ kalıyor. Bu seferkinin ismini "ProActive AI" koymuşlar ki, oyuncular yapay zekânın hile yaptığı düşünmesin. Yani imkânsız kurtarışlar yapan kaleciler veya her uzun pası balistik füze gibi takım arkadaşının kafasına nişanlayan futbolcular olmayacak artık. Daha insancıl ve daha kusurlu bir yapay zekâ sayesinde artık robot takımlarla karşı karşıya kalmayacağız. Bunun haricinde oyuncuların artk Facebook'a bağlanarak maçlarını paylaşabilecekleri, ses ve yorumların geliştirileceği de belirtilmiş; ancak bu özellikleri basın bültenine neden ekleme zahmetine girmişler pek emin değilim.
YOKSA YİNE Mİ?
Buraya kadar her şey kulağa iyi hoş geliyor ama ne yazık ki bunlar Konami'den her sene duyup, oyun çıktığında bizi hayal kırıklığına uğratmanın ötesine gidemeyen vaatler. Zaten artık bırakın kullanıcı kitlesini FIFA'ya kaptırmayı, yavaş yavaş var oluş mücadelesi verecek noktalara gelen Pro Evolution Soccer serisinin uzun süre daha yaşaması gerekiyorsa, Konami'nin artık durup FIFA'nın özelliklerini taklit etmeye çalışmak yerine kendisine avantaj kazandıracak yeniliklerle gelmesi gerekiyor. Yoksa bu gidişle her sene aynı ilk bakışı oyunun ismine bir yıl ekleyerek yayınlayasam kimse fark etmeyecek. Doğrudan yorum yapmak gerekirse PES 2013, muhtemelen serinin fanatiklerini üzmeyecek kadar "kaliteli", ama kaybettiği oyuncuları geri kazandıramayacak kadar da sıradan bir oyun olacak. İnanın bana Konami'nin beni haksız çıkarmasını çok istiyorum. ALINTIDIR.
FUTBOL TARLADA OYNANMAZ
Konami'nin bu seneki vaatlerine bakmak gerekirse, bana göre en çok dikkat çeken özellik PES Full Control ismi verilen sistem oluyor. Bu sistemde, top oyuncuya geldiği andan itibaren topa olan hakimiyetimiz eskisine oranla daha fazla oyuncuya bağlı olacak. Örneğin, top gelirken bizi sıkıştıran bir defans oyuncusunu ekmek için topu bırakıp yandan sıvışarak koşabileceğiz veya havadan atılan bir topun önü boşsa, ayağımızdan aşırtarak hızını koruyabileceğiz veya durup tam hakimiyete sahip olabileceğiz. Bu durumun biz oyunculara yansıyacak iki önemli artısı var. Bunlardan ilki, önceki oyunlarda çok rastlanan rakibinizin sizi öğrenmesi, tepkinizi tahmin etmesi ve atağınızı bozması gibi durumların önüne geçecek. Diğeriyse hepimizin başına gelen, "ben istiyorum ama futbolcu yapmıyor" durumları. Topu istediğimiz gibi yönetirken "oyun bozuk" mazereti artık geçerli olmayacak gibi duruyor. Ofensif sistem gelişince elbette ki buna uygun olarak defansif anlayış da biraz değişmiş. Açıkçası çok da değişmiş demek istemiyorum çünkü doğrudan geçen yılın FIFA'sından araklanmış olay. Artık eskisi gibi rakip oyuncunun üzerine koşup yandan geçerken ayak koyup topu kapmak yerine, önünde kademe alarak hareketlerini sınırlamak gerekiyor. FIFA'da gayet güzel çalışan bu özellik, oyuncuların darbe ve fizik hesaplamaları olmadan nasıl çalışacak merak etmiyor değilim.
Bu tarz oyunların özellikle başlıca büyük takımlar seçilerek oynandığını düşünerek, Konami PES 2013'e oyuncu kimliği sistemini de eklemiş durumda. Bu Kaka'nın ellerini hafif yanlarda tutarak balerin misali attığı deparları veya Cristiano Ronaldo'nun kafası önde attığı çalımları oyunda birebir olarak görebileceğimiz anlamına geliyor. Şu an kaç oyuncunun kendine ait kimliği olacağı belli değil ama bu kadar vurgulandığına bakarsak, çok sayıda futbolcu sahada aslında uygun olarak hareket ediyor olacak diyebiliriz.
Daha iyi oyuncu tepkileri dedik, aslına uygun oyuncular da söylendi... Bu durumda her sene söylenen vaatler arasında geriye bir tek geliştirilmiş yapay zekâ kalıyor. Bu seferkinin ismini "ProActive AI" koymuşlar ki, oyuncular yapay zekânın hile yaptığı düşünmesin. Yani imkânsız kurtarışlar yapan kaleciler veya her uzun pası balistik füze gibi takım arkadaşının kafasına nişanlayan futbolcular olmayacak artık. Daha insancıl ve daha kusurlu bir yapay zekâ sayesinde artık robot takımlarla karşı karşıya kalmayacağız. Bunun haricinde oyuncuların artk Facebook'a bağlanarak maçlarını paylaşabilecekleri, ses ve yorumların geliştirileceği de belirtilmiş; ancak bu özellikleri basın bültenine neden ekleme zahmetine girmişler pek emin değilim.
YOKSA YİNE Mİ?
Buraya kadar her şey kulağa iyi hoş geliyor ama ne yazık ki bunlar Konami'den her sene duyup, oyun çıktığında bizi hayal kırıklığına uğratmanın ötesine gidemeyen vaatler. Zaten artık bırakın kullanıcı kitlesini FIFA'ya kaptırmayı, yavaş yavaş var oluş mücadelesi verecek noktalara gelen Pro Evolution Soccer serisinin uzun süre daha yaşaması gerekiyorsa, Konami'nin artık durup FIFA'nın özelliklerini taklit etmeye çalışmak yerine kendisine avantaj kazandıracak yeniliklerle gelmesi gerekiyor. Yoksa bu gidişle her sene aynı ilk bakışı oyunun ismine bir yıl ekleyerek yayınlayasam kimse fark etmeyecek. Doğrudan yorum yapmak gerekirse PES 2013, muhtemelen serinin fanatiklerini üzmeyecek kadar "kaliteli", ama kaybettiği oyuncuları geri kazandıramayacak kadar da sıradan bir oyun olacak. İnanın bana Konami'nin beni haksız çıkarmasını çok istiyorum. ALINTIDIR.
Evet arkadaşlar bu sayfada bu 2 oyunun hangisinin daha iyi olduğunu, oyunların hatalarını iyi yönlerini tartışabiliz. Ayrıca attığımız güzel gollerin videolarını , oyun SS'lerini paylaşabiliriz.
