En sevdiğiniz kitaplardan alıntılar

Users who are viewing this thread

"Büyük padişahların âdetleridir, uzak sefere gidince ailelerini alıp varmak. Mâiyet halkının da bazılarını alıp giderler. Oğuz Han'ın bir beyi karısını alıp gitmişti. Kendisi savaşta öldü, hâtunu kurtulup iki suyun arasında Han'ın arkasından yetişti. Hâmile idi. Sancısı tuttu. Gün soğuk idi, girmeğe ev yok. Bir çürük ağaç içinde oğlan doğurdu. Bunu Han'a bildirdiler. Bunun üzerine Han dedi: Bunun babası bizim önümüzde öldü, üzüleni yok, deyip, oğulluğa aldı, adını KIPÇAK koydu. Eski Türk dilinde içi boş ağaca kıpçak derlermiş. Onun için o oğlan ağaç içinde doğdu diye adını kıpçak koydular."

(Şecere-i Terakime [Türklerin Soy Kütüğü] / Ebülgazi Bahadır Han)
 
KARLUK TÜRKLERİNİN SOYU

"Kış idi. Günler müthiş soğuk idi. Gur'un bağlarına kar çok düşmüştü. Asker halkı yürümekte zahmet çektiler. Oğuz Han emretti ki: Hiç kimse benden geri kalmasın, deyip, varıp Gur'u aldığı zaman yıl gelip yaz oldu. Askerin yoklamasını yaptı, birçok kişi eksik geldi. Onları sordu, hiç kimse bilmedi. Bir nice günden sonra o kişiler Han'ın hizmetine geldiler. Han onların ahvalini sorunca dediler ki: Birçok kişi askerin arkasından geliyorduk. Dağ içinde bir gece çok kar yağdı. Ondan sonra yürüyemeden o yerde yattık. Atlarımız ve develerimiz, hepsi öldü. Bahar olduktan sonra yaya geliyoruz, dediler. Han emretti, o cemaata KARLIK desinler, diye. Bütün KARLIK halkı onların neslindendir."

(Şecere-i Terakime [Türklerin Soy Kütüğü] / Ebülgazi Bahadır Han)
 
Kara Bey said:
"Büyük padişahların âdetleridir, uzak sefere gidince ailelerini alıp varmak. Mâiyet halkının da bazılarını alıp giderler. Oğuz Han'ın bir beyi karısını alıp gitmişti. Kendisi savaşta öldü, hâtunu kurtulup iki suyun arasında Han'ın arkasından yetişti. Hâmile idi. Sancısı tuttu. Gün soğuk idi, girmeğe ev yok. Bir çürük ağaç içinde oğlan doğurdu. Bunu Han'a bildirdiler. Bunun üzerine Han dedi: Bunun babası bizim önümüzde öldü, üzüleni yok, deyip, oğulluğa aldı, adını KIPÇAK koydu. Eski Türk dilinde içi boş ağaca kıpçak derlermiş. Onun için o oğlan ağaç içinde doğdu diye adını kıpçak koydular."

(Şecere-i Terakime [Türklerin Soy Kütüğü] / Ebülgazi Bahadır Han)
Kitabın tercümesi kime ait ve kitap güzel mi?
 
Elimdekinin tercümesi Tercüman Gazetesine ait eski bir kitap. Kitap muhteşem ama ikinci el kitapçılarda, sahaflarda bulabilirsin sanırım. Yine de bir araştır satılıyor mu diye.
 
"...yalnızca bir günah vardır,tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki günahlar,hırsızlığın bir çeşitlemesidir... Bir insanı öldürdüğün zaman bir yaşamı çalmış olursun...Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma  hakkınını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğa , haklılığı çalmış olursun."

-Uçurtma Avcısı, Klaled Hosseini
 
Rauf Bey  "Sizin her kararsızlık ve şüpheye düştüğünüz zamanlarda ben yeni baştan yemin etmeye, ant içmeye mecbur muyum?" dedi, "Mecbursun" sesleri yükseldi. Rauf Bey bu seslere"Hayır Efendiler, kimsenin kimseden şüphe etmeye hakkı yoktur! cümlesiyle cevap verdi. Buna Afyonkarahisar milletvekili Ali Bey, yerinden karşılık verdi Sen de o vakit bu toprakta oturamazsın. Atalarının, babanın ve dedenin geldiği yere gidersin. Bu toprak bunu istiyor dedi.
36jyq5.jpg
Nutuk 581. sayfa
 
neden en sevdiğimiz kitaplardan alıntılar? çok sevmediğimiz eh işte okumasam da olurmuş dediğimiz kitapların içinde çok hoşumuza giden bir alıntıyı paylaşamıyor muyuz bu konuda şimdi? yani kitap bok gibiydi ama şu kısmı çok benimsedim şu alıntıyı paylaşayım desem kitap en sevdiğim kitaplardan olmadığı için uzaklaştırma alır mıyım?
 
Sen böyle söyleyince fark ettim, ben bu konuyu hep öbür türlü düşünmüştüm. Türkçe'nin azizliği bence. Kitaplardan en sevdiğiniz alıntılar şeklinde algılıyordum ben.
 
Alhedras'a sormak lazım şimdi, niye böyle yazmış diye :evil:

Konuyu boşlamayayım yazmışken.

"... insanın ruhu tek başına bir işe yaramıyor, ancak büyük bir bütünün parçası... o zaman mesele yok artık. O zaman ben karanlıkta her yerde olurum. Nereye baksan, orada." Gazap Üzümleri, sf. 514.
 
Last edited:
Marco polo yaşamı ve efsanesi kitabında;

Haşhaşi Kalesinin Yanından Geçiyorduk [Alamut kalesi] Amcama geceyi orda geçirelim diye söyleyince Amcam haşhaşi leri anlattı
Amcam: ilk başta Kendilerine bir kurban seçerler O kurbanı yakalayıp haşhaş içirirler sonrada çok gizli bir yere götürürler Orası o kadar güzeldir ki kurban Kendini cennette sanar .haşaşın etkisi Geçmeden Ordan Çıkarırlar ve isteklerini yerine getirirse orayı tekrar görebileceğini söylerler bu sayede o güzel Yer için savaşan aklı yerinde olamayan bir ordu oluşur
 
“Vatandaşların hükümetleri tarafından konulan herhangi bir kanun ya da kurala itaat etmek için hiçbir sorumluluğu olamaz. Hükümetin bazı kararlarının adaleti ciddi şekilde zedelediğini düşünen vatandaşlar, bu durumun aleyhine hareket ederek bunu yeniden düşünmeye çağırma amacıyla kanuna itaatsizlik edebilirler ve bazen etmek mecburiyetindedirler. Bunu yaparken şiddet kullanılmamalı ve ihlal ettikleri kanunun gerektirdiği cezaya boyun eğmeye hazırlanmalıdırlar.”

A Theory of Justice / John Rawls.
 
"Bak üvey kardeşim! Bu kılıcın ucu senin dilinden keskindir. Yerimi ve babamın sevgisini elimden almayı hele bir dene; o vakit belki Noldor halkı, esirlerin efendisi olmaya hevesli birinden kurtulur."

Silmarillion - J.R.R. Tolkien
 
Şu anki okuduğum kitapta asansörde kalıp da birbirlerine aşık olmuş bir kadın ve bir erkek anlatılıyor. Elbette daha öncesinde de aşık oldukları insanlar var filan ama onlar da terk etmişlerdi. Yine de iletişimi kesmemişlerdi. Sevenler arasında ''Allah kahretsin Enes, seviyorum işte'' sözü geçiyor.

Beyza Alkoç - Asansör
 
"Şimdi her şeyi öğrendim. Mutsuzluğunuzun sebebinin ben olduğumu fark ettiğim için sıkılıyorsunuz."

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski - İnsancıklar
 
Back
Top Bottom