Dörtyol Hanı - Genel Sohbet Konusu

Users who are viewing this thread

Ragnarsson said:
Afrandez said:
Ragnarsson said:
Sıkıntı yok, yeni bölümün zamanı geldiğinde atacağım bende.

Doğru okudum değil mi? :shock: En son iki hafta geçmişti de...
Doğru doğru :grin:
Kişisel olarak işlerim var onları halledince, yeni bölümü atacağım.
Valla ikinizden de yeni bölümleri sabırsızlıkla bekliyorum uzun süredir. Tamam yazarları yeni bölüm için sıkıştırmak adetim değildir de siz de çok abartıyorsunuz be. :lol:
 
Boneless said:
Dörtyol Hanı vefat etmiş.
Bu 3. oluyor :grin:
Homerøs.Jr said:
Okulların açılmasıyla başlıyor sessizlik. Buradaki yazar ve okur kitlesi çoğunlukla liseli olduğu için hep aynı şey oluyor.

Ayrıca Kasım ayı liselilerin ilk sınav ayı oluyor genelde. Sınavlar bitsin yine bir hareketlenme olur.
 
  İyi akşamlar dostlar.
  Ben İzmir'de 3 yıldır freelance yönetmenlik ve sinematograflık yapıyorum. Bu sene mayısa kadar ön prodüksiyonunun bitmiş olması planlanan fantastik bir kısa metrajlı film projem var ekibimle. Senaryosu ana hatlarıyla (genel öykü ve alt metin) belli fakat üst metni yazma, revize etme konusunda yardımcı olmak ve bir filmde çalışmış olmak isteyen birileri olursa pm bekliyorum.
  Buradaki hikayeleri okuyup aradan seçip benim teklif götürme gibi bir şansım yok maalesef, ortaçağ temalı işlerle ilgilenen kalemine güvenen istekli herkesle deneyebiliriz.
öptüm
 
Vaktiniz varsa online çözümler bulabiliriz.  :smile:
Uğraşmak isteyen herkesle iletişime geçebilirim. Kısa film senaryosu yazma teknikleri ve sinema hakkında da yardımcı olurum, bunlarla ilgili kitap vs. de önerebilirim.



Bu arada filmi yurt içi ve yurt dışı film festivallerine yollayacağız ve yarışmacı bir film hedefliyoruz. Indie film olduğu için dekor kostüm vs. dışında pek bir bütçesi yok, ancak ödül kazandığı takdirde herkese hakkını teslim edebiliriz maddi olarak. Onun dışında gönüllü  çalışıyoruz...
 
Erozbey said:
Bir dizi çekmek için yeterli vakti ayırdım kendime sonunda. Ne önerirsiniz? Tavsiyelere açığım.

Şöyle bir mesaj atmıştın The Witcher 3-Wild Hunt konusuna;

Erozbey said:
Witcher 3 ile bir Machinima çekme fikrim var. Fikirleriniz var mı? Kafamda Geralt'ı mentor olarak gören ve onu bulmak için arayışlarda olan birisinin öyküsü var. Yaklaşık 10-15 dakikalık bir film düşünüyorum. Birkaç denemelik çekimler yaptım ve hoşuma gitti gerçekten fikir. Birkaç SS göstermek gerekirse

GyXBl3.png
yz9EXN.png
6yG909.png
WGR0dQ.png
3pJ7dp.png
kXRbl9.png
ROR0qn.png
pGV0Ln.png

Şunu görmek isterim eğer yapacaksan.  :roll:
 
O zaten olacak. Kesin. Ses sanatçıları falan olacak. El emeği göz nuru bir iş olacak. Ona ama daha vakit var. En azından Ocak-Şubat gibi başlarım gibi duruyor. Belli bir çizelgede gitmem lazım. O yüzden şu an Warband için bir boşluk ayırdım. Herhangi bir mod için de dizi çekebilirim. Ama bu sefer sizin isteklerinize bırakıyorum.
 
A Clash of Kings diye bir mod vardı. Hatırladığım kadarıyla popüler bir moddu. A Song of Ice and Fire ile de bağlantısı var. Eğer sağlam bir senaryo bulabilirsen çok iyi şeyler çıkabilir.
 
Karalama Defteri konusunu tekrar açsak mı ya.
Vilcasser'da tüm hastalara duyularını iki hafta boyunca körelten ilaçlar veriyorlardı. Bu ilaçlar duyuların -duyma duyusuna ilişilmiyordu, çünkü deneylerde hastalarla diyalog kurulması gerekiyordu- iki hafta boyunca tamamen köreltilmesi için yeterliydi, ve uzun süreli olması da sinirlerde biyolojik bir kayıp olmamasını sağlıyordu. Sinirler kalıcı olarak köreltilmiyordu, çünkü yapılan deneyler çoğunlukla sinir sistemi üzerineydi. Her hastanın birbiriyle uyuşan ilaç ve deney takvimi vardı; böylece yıllık deneyin zamanı geldiğinde, hastanın sinir sistemi normal bir birey gibi çalışır halde oluyordu. Ve anlaşılabileceği gibi hastalar deney sırasında uyutulmuyor, uyuşturulmuyor hatta yatıştırılmıyordu. Yeniden ilaç alınması gereken zaman ise deneyden bir-iki gün sonraya denk geliyordu. Böylece, deneylerde yapay sinirsel tepkisi ölçülen hasta, sonraki ilaç alımına kadar acı ve ağrıdan başka hiçbir şey hissetmiyordu. Hepsi hastaneye -uydurulmuş bir kaybolma hikayesiyle- girmeden önce bir şeylere dokunmanın, onları koklamanın, görmenin veya tatmanın nasıl bir his olduğunu unutmuştu. Bazıları önceden bir şeyleri duyumsayabildiğini bile hatırlayamıyordu. Duymanın bir duyu olduğu, üzerlerinde gerekli psikolojinin oluşturulabilmesi için onlara çoktan unutturulmuştu. Bir şeyleri duymanın sinirler sayesinde gerçekleştiğinden ziyade bir refleks olduğunu düşünüyorlardı. Onlar için biricik duyum acıydı; acı ve acı. Sadece acı çekiyorlardı.
 
Daha önce de bu tarz hikayeler için konu başlığı bahsi açılmıştı. Eğer istek varsa Karalama Defteri'ne bu tarz hikayeler için ayrı bir konu açabilirim.
 
Aslında Dörtyol Hanı için iyi olabilecek bir şey fark ettim (daha önce neden dikkatimi çekmediğini bilmiyorum), "Mount&Blade'de Yaşadığımız En Güzel Savaşı Hikaye Gibi Yazalım" konusu insanların kendi istedikleri hikayelere ya da en azından karalamalara ilk adımlarını atabilecekleri harika bir konu. Kimi 3. kişi ağzıyla anlatıyor, kimi "şu oyunda şu krallıktaydım" diye hanlarda savaş hikayesi anlatan eski bir asker tarzıyla anlatıyor, ve işin güzel yanı şu: Bu aslında kendiliğinden gerçekleşiyor. Karalama Defteri adlı konuda insanlar yazmak istedikleri kesitleri/kurgusal olayları anlatıyordu; bu konuda ise insanlar oyunda görerek kendi gözlerinde canlanan manzarayı bir şekilde buraya aktarıyor (elbette çok düz ve bir şey ifade etmeyen şekilde yazanlar çıkıyor ama sonuçta bu da onlara kalmış bir şey).

Diyeceğim şey şu dostlar: Neden o konuyu canlandırmaya uğraşmayalım?

Edit: Hileli Savaşların anlatıldığı mesajların (yok "şuna ctrl+alt+f4 attım" "ctrl+h attım rahatladım" gibi) silinmesi ya da bir şekilde yok sayılması da taleplerim arasında.
 
İçimde hikâye yazma hevesi var fakat konu hakkında kararsızım. En uğraşsız olanı Kalradya'da geçen bir hikâye yazmak sanırım. Sizce Kalradya konulu bir hikâye beğenilir mi?
 
Back
Top Bottom