Doğru doğruAfrandez said:Ragnarsson said:Sıkıntı yok, yeni bölümün zamanı geldiğinde atacağım bende.
Doğru okudum değil mi? En son iki hafta geçmişti de...
Kişisel olarak işlerim var onları halledince, yeni bölümü atacağım.
Doğru doğruAfrandez said:Ragnarsson said:Sıkıntı yok, yeni bölümün zamanı geldiğinde atacağım bende.
Doğru okudum değil mi? En son iki hafta geçmişti de...
Valla ikinizden de yeni bölümleri sabırsızlıkla bekliyorum uzun süredir. Tamam yazarları yeni bölüm için sıkıştırmak adetim değildir de siz de çok abartıyorsunuz be.Ragnarsson said:Doğru doğruAfrandez said:Ragnarsson said:Sıkıntı yok, yeni bölümün zamanı geldiğinde atacağım bende.
Doğru okudum değil mi? En son iki hafta geçmişti de...
Kişisel olarak işlerim var onları halledince, yeni bölümü atacağım.
Bu 3. oluyorBoneless said:Dörtyol Hanı vefat etmiş.
Homerøs.Jr said:Okulların açılmasıyla başlıyor sessizlik. Buradaki yazar ve okur kitlesi çoğunlukla liseli olduğu için hep aynı şey oluyor.
Erozbey said:Bir dizi çekmek için yeterli vakti ayırdım kendime sonunda. Ne önerirsiniz? Tavsiyelere açığım.
Erozbey said:Witcher 3 ile bir Machinima çekme fikrim var. Fikirleriniz var mı? Kafamda Geralt'ı mentor olarak gören ve onu bulmak için arayışlarda olan birisinin öyküsü var. Yaklaşık 10-15 dakikalık bir film düşünüyorum. Birkaç denemelik çekimler yaptım ve hoşuma gitti gerçekten fikir. Birkaç SS göstermek gerekirse
Vilcasser'da tüm hastalara duyularını iki hafta boyunca körelten ilaçlar veriyorlardı. Bu ilaçlar duyuların -duyma duyusuna ilişilmiyordu, çünkü deneylerde hastalarla diyalog kurulması gerekiyordu- iki hafta boyunca tamamen köreltilmesi için yeterliydi, ve uzun süreli olması da sinirlerde biyolojik bir kayıp olmamasını sağlıyordu. Sinirler kalıcı olarak köreltilmiyordu, çünkü yapılan deneyler çoğunlukla sinir sistemi üzerineydi. Her hastanın birbiriyle uyuşan ilaç ve deney takvimi vardı; böylece yıllık deneyin zamanı geldiğinde, hastanın sinir sistemi normal bir birey gibi çalışır halde oluyordu. Ve anlaşılabileceği gibi hastalar deney sırasında uyutulmuyor, uyuşturulmuyor hatta yatıştırılmıyordu. Yeniden ilaç alınması gereken zaman ise deneyden bir-iki gün sonraya denk geliyordu. Böylece, deneylerde yapay sinirsel tepkisi ölçülen hasta, sonraki ilaç alımına kadar acı ve ağrıdan başka hiçbir şey hissetmiyordu. Hepsi hastaneye -uydurulmuş bir kaybolma hikayesiyle- girmeden önce bir şeylere dokunmanın, onları koklamanın, görmenin veya tatmanın nasıl bir his olduğunu unutmuştu. Bazıları önceden bir şeyleri duyumsayabildiğini bile hatırlayamıyordu. Duymanın bir duyu olduğu, üzerlerinde gerekli psikolojinin oluşturulabilmesi için onlara çoktan unutturulmuştu. Bir şeyleri duymanın sinirler sayesinde gerçekleştiğinden ziyade bir refleks olduğunu düşünüyorlardı. Onlar için biricik duyum acıydı; acı ve acı. Sadece acı çekiyorlardı.