Dînî Tartışma

Users who are viewing this thread

Sanırım attığım ileti epey yanlış anlaşılmış. Bahsettiğim tavır karşıdakini cahil yerine koyup buradaki "Senin şu şu konuda hiçbir fikrin yok. Ne söylersen söyle bundan başka bir argüman sunmayacağım." şeklideki tavrın. 624 sayfalık konuda meal okuyun tavsiyesini veren ilk üye değilsin, bu tek başına bir sorun değil ancak bunun üstüne hiçbir şey katmadan halihazırdaki tartışmayı böylesine karşıdakini hor görecek bir şekilde baltalayınca durumun vehametini belirtme gerekliliği hissettim. Burada tartışma hiçbir zaman sen şu kitabı okumamışın, git oku da bilgilen şeklinde gitmedi. Herkes kendi argümanını ortaya sunuyor, insanlar elindeki verilerle veya kendi düşünceleriyle bu argümanları tartışıyor. En fazla öne sunduğu argümanla ilgili bir kaynak belirtiyor.

Eğer bu tartışmaya katacak bir şeyin yoksa rahatlıkla konudan ayrılabilirsin. Eğer tartışmada yapıcı rol üstlenmek istiyorsan da insanların cahil olup olmadıklarıyla değil, sundukları argümanlarla ilgilenmen bir başlangıç olabilir.
Ben zaten tartışmadan ayrıldığımı söylemiştim arkadaşlar etiketleyince cevapsız bırakmak istemedim. Daha derin birebir argümanlı bir tartışma varsa zaten her inanıştan alim olarak kabul gören kişilerin toplanıp bunu tamamiyle tarafsız sürdürmesi gerekir başka türlü bir sonuca varılamaz. Bana argüman sunun diyorsunuz ama bu arkadaşların da benim inancıma saldırmaktan başka bir argümanları yok. Birisi zırva diyor ötekisi anlattıklarında kayda değer bir şey yok diyor ötekisi peygamberime iftira atıyor. Madem bana tavrınızı değiştirin dediniz bu arkadaşların yaptığı saygısızlık neden gözden kaçıyor öyleyse? Sizinle aynı inancı veya fikri paylaştığı için mi? Onlar da saldırmak yerine argüman sunsunlar öyleyse. Bana kanıtlayın tanrının olmadığını diyorum, kanıtlayamamak olduğu anlamına da gelmez diyorsunuz. Bu mu yani argüman? Bu da bu konudaki son yorumum olsun. Cevabınız varsa okuyacağım ama artık cevaplamayı düşünmüyorum. Teşekkürler.
 
Benim zaten geç aydınlanmamı sağlayan senin inandığın o "mucizeler". Lisenin ilk senesi yatılıyken sene sonuna doğru bolca zamanım vardı. Ben de bu zamanımı dinim üzerine düşünerek geçireyim dedim. İslam tarihini falan detaylıca araştırdım o dönem. Bu araştırmam iki hafta sürmüştü. Bu süreç sonucu inancım özünde bundan yaklaşık iki yıl önce bitmişti aslında. Ben de araştırmamın devamını getirmedim.
Bir kere İslam tarihi tamamen yalan. Sözle aktarıldığı iddia edilen, o dönemdeki kaynaklara dayanmayan bilgiler.

İnanmak bir alışkanlıktı çünkü. Vazgeçmek beni korkuttu. Kendimi İslam'ın mucizelerine adadım.
İslam'ın mucizeleri diye bir şey yok, Kuran'ın alâmetleri var ki, bunlar Kuran'ın Tanrı katından geldiğini kanıtlamaktadır. Bunlardan biri Kuran'daki sayısal sistemlerdir. Kuran'ı kabul etmeme son noktayı bunlar koydu.
Bunun dışında daha pek çok şey var. Şurada birkaç örnek bulabilirsin meselâ:

Bana iman için kuvvet verdi. Öyle ki 2018'de okul başında tekrardan namaza falan başlayacaktım. Hem kıldıkça imanın güçleniyor falan.
Mezheplere göre namaz kılıp da imanın güçlenmesi... bana garip geldi. Zira benim imanımı hiç de artırmazdı. Aksine Allah'ın neden böyle gereksiz bir şey emrettiğini düşünüp sinirlenirdim.

Yine geçen senenin bu zamanlarında inancımı bu mucizeler tekrardan eskisi derecesinde onarmıştı. Sonra aynı yılın sonuna doğru Kur'an meali okuyayım, mucizeleri kitapta kendim göreyim falan dedim. Bir dayım var ona söyledim işte. Bana mucizeleri Turan Dursun'dan okumamı söyledi. Müftü adam falan tam kaynağı dedi. Dalga geçtiğini Turan Dursun'u internette aramaya başlayınca öğrendim. Daha sonra bu mucizelerin bazılarını Turan Dursun kafamda çürüttü.
Olabilir. Kuran'daki bazı şeyler mucize değilken öyleymiş gibi lanse ediliyor zaten.

Ben yine iman elden gidiyor diye tutuştum. Mucize konusunu da "Mucize olsa herkes inanırdı zaten olmaması daha doğru mantıken." deyip kapattım.
Kusura bakma ama bu hayatımda duyduğum en saçma şey. Âyet olmadan inanmak enayiliktir. Hayatını yalan üzerine kurmak konusunda Hobeto bunu kastediyor sanırım.

Daha sonra tabii kendimi kandırmaya başladığımı anladıkça iyice bu konuyu düşünmeye başladım. Yamulmuyorsam arada kalmışlıktan kafayı yediğim bir dönemde bunu foruma yazmıştım. tlgklz bana yardımcı olmuştu. Sonra yine kafayı yedim iletilerimi sildim falan. Arada kalmışlık adamı bitiriyor. O kadar dehşet bir şey ki, inancının bittiğini hissettiğinde bunu düşünmek bile korkunç oluyor. Neyse ki bunu atlattım. Zamana yaydım her şeyi. Zamanla da din benim için bitti. Yazın sonunu evrim teorisine falan harcadım. İçimdeki son yaratılışçılık damarı da yok oldu.
Ben gerçeklerden ne kadar kaçarsam kaçayım mantığım buna el vermedi. İnanmak için ne kadar çırpınsam da bir yerden sonra kayboldum. Turan Dursun desem şimdi taraflı diyebilirsin o yüzden diyebileceğim tek şey sadece o mucizeler gerçekten mucize mi detaylıca bakmanı öneririm. Çünkü zaten özünde kimseye ihtiyaç yok.
Sahte bir dine inanmaktansa inanmamak yeğdir. Umarım bu süreçte ahlâklılığını da koruyabilmişsindir.

Tanrı olmadan neden hayat anlamsız olsun ki? Belki tanrı dediğin evrenin kendisidir nereden bilebiliriz ki? Tanrının varlığı zaten belirsiz.
Eğer Tanrı varsa, bu her şeyden önemlidir. Bizi yaratana yaklaşmak doğal olarak bizi tatmin edecektir. Tanrı yoksa asla böyle bir şeyi başaramazsın. İnsanın varlığı ve düşünebilmesi anlamsızdır Tanrı yoksa. Tanrı yoksa küçük hataları önemsemen için, iyi olmayı zevk almanın önüne koyman için bir sebep yoktur. Seni tatmin ettiği kadar iyi olursun sadece. Ne de olsa her şey unutulacak.

Bana göre asıl sorulması gereken soru, Semavi dinlerdeki tanrı, gerçek tanrı mı? İnsanlar geçmişte hep tanrıya inandılar, birileri de bunu kullandı. İnsanlar kendini hep evrenin merkezine koydular, oysaki tüm evreni düşünerek duruma bakmak bile tuhaf hissettiriyor. Ya nasıl desem, düşününce bir insanın kalkıp tanrı ile iletişim kurması çok ekstrem bir şey. O zamanlar insanlar cine, meleğe kısaca metafiziksel pek çok şeye inandığı için bana melek aracılığıyla tanrı emri geldi diyen zeki biri tabii ki toplumu kontrol altına alabilir.
Muhammed toplumu kontrol altına alıp ne elde edecek? Adamın insanları çağırdığı tek şey erdemlilik. İnsanların yaşamına hiçbir gereksiz kısıtlama getirmiyor, aksine onları özgürleştiriyor. Onları insanların düşüncelerinden ve dünyevi zevklere köle olmaktan kurtarıyor.
Ayrıca Muhammed'i gelenekçilerin anlattığı gibi süpermen gibi hayal ediyorsan Kuran'ı okuyunca büyük hayal kırıklığına uğrarsın. Çünkü o hata yapan bir insan. Ahzab suresi bunun belgesidir.

Hayır aksine her şey burada başlıyor, asıl dinsizken yaşamı anlamlandırman gerekiyor. Eğer tanrı semavi dinlerdeki tanrı değilse ve var veya yoksa neden varız, ne yapacağız, nasıl oluştuk gibi sorularla boğuşuyorsun. Gerçekten evrildik mi, evrenin kaynağı aslında nedir, yoksa bir simülasyon muyuz acaba gibi bir sürü teori ile karşı karşıya kalıyorsun. Bazen o tutarlı geliyor bazen öbürü. Ama hep bir bilinmezlik olduğu için bilim daha fazlasına ihtiyaç duyuyor. Sen de merak ediyorsun ve araştırma, bilme ihtiyacı duyuyorsun.
Bilim hiçbir zaman bu soruları cevaplayamayacak. Bilim hep "nasıl"la ilgilendi. "Niçin"i bulmak için içe dönük derin düşünme ve felsefe gerekiyor.

Pek çok kişi yok olmayı kabullenemediği için de inanmıyor. Ruh kavramına ve kendisinin sonsuzluğuna inanıyor. Bu bana göre bir bağlamda insanın egosu. Din de o egonun en büyük kanıtlarından biri. Nasıl da kendimizi merkeze koyuyoruz. :smile:
Ölünce insanın ruhunun yok olmadığı gayet de bilinen bir şey. Beyin ölümü gerçekleşip de inanılmaz tecrübeler yaşayan insanlar var.
 
Ayet, işarettir. Allah'ın varlığının ve birliğinin işaretleri vardır (Evrenin başlangıcı ve doğadaki düzen). Dinin doğruluğunun işaretleri ve neden dikkate almamız gerektiğinin akılcı sebepleri de vardır. Bu işaret ve sebepleri en iyi tespit eden kitap Kuran'dır. Bunları yeterli bulan herkes için Kuran'ı kabul etmek enayilik değil rasyonel bir seçim olacaktır. Bunları hayatını buna göre yaşamak için yeterli bulmak rasyonel midir sorusunaysa davranışlarımızdan yola çıkarak evet yanıtını vermek mümkündür. Bu yanıttan, inanmama tercihinin rasyonel olmadığı sonucu da çıkar. Yani rasyonel olmak isteyen müslüman olmalıdır sonucu çıkar.

İlle kanıt arayanlara sorum; biz sadece, önlem almadığımız takdirde başımıza geleceğini kesin olarak bildiğimiz şeylere karşı mı önlem alırız? Hayır. Motosiklet kullanırken, olası bir kazada yaralanmamak için kask takarak önlem alırız. "Olası kaza" sözünden anlaşıldı zaten ama kask takmamızın nedeni, kasksızken kaza yaptığımızda kesin olarak yaralanacağımız değildir; olasılıkla, "büyük olasılıkla" yaralanacak olmamızdır. Bakın, olasılık var; kesinlik yok. Ama dikkate alıyor ve kask takıyoruz ve bu davranışımızı rasyonel buluyoruz. Öyleyse önlem almak için, tehlikenin, önlem almadığımız takdirde başımıza kesin olarak geleceğini bilmemiz şartını aramayız; olasılığın büyük olması yeterlidir. Ama konu din olunca ille de kesin bilmemiz gerekir diyoruz. Yoksa öyle ya tutarsa diye inanmak olmaz, öyle inanacaksan hiç inanma diyoruz. Kask da takmayalım o zaman.

Neyle neyi kıyaslıyorsun? İkisi aynı şey değil. Dinin ölçülebilirliği yok. Kask takmamanın istatiksel sonuçları görülebilir, yani ölçülebilir ve bu yüzden önlem alma gereği duyulur. Din ise ölçülemezdir, gibi şeyler.

Evren nasıl oluştu? Kendi kendine oluştuysa buna olanak veren fizik yasaları nereden geldi? Bunun yanıtı belirsizse, bu noktada yaratıcı kavramı öne sürülebilir hale gelir. Bu durum yaratıcının varlığının belirtisi olur. Yaratıcı varlık ile Spagetti Tanrısı aynı şey değildir. Spagetti Tanrısının varlığını düşündürtecek herhangi bir belirti yoktur. Birilerinin bunu ortaya atmış olması yeterli bir belirti değildir, belirti bile sayılamaz. Ama evrenin başlangıcı konusunda, yaratıcının varlığı düşünülebilir. O halde yaratıcının varlığı belirdi, düşünülebilir oldu. Yaratıcının varlığı düşünülebilir olduğuna göre, O'nun amaçları da düşünülebilir hale geldi. Düşünülebilir olan bu amaçları ihtiva eden din de düşünülebilir oldu. Düşünülebilirlik, dikkate alınabilirliktir. Din dikkate alınabilir bir şey olduğuna göre neden dikkate almayalım? Kanıt yok diye mi...
 
imam hatipler yiktirilsin, yepis yeni fen liseleri + laboratuvarlar acilsin. dini ne varsa hepsini hemen yasakliyalim. Yok din özgürlügümüs falan hic istemem. Tüm dinler yasaklansin. Star Wars'daki Güce inananlara okay, gerisine hayir.


Bana birisi bu emojinin-> :poop: evreni yaratmadigini kanitlasin desem?
 
Last edited:
Ne söylediğinden bağımsız olarak üslubuna dikkat etmek zorundasın. Ben de müslümanım ve yazdıklarının beni rahatsız ettiği bir gerçek. İnsanların zeka veya bilgi seviyelerini sorgulamak kimsenin işi değil. Forumun kurallarını takip ederek tartışmayı sürdürmenizi tavsiye ederim. İyi forumlar.
 
Selamlar.

Öncelikle daha önce bu şekilde bir başlık açılmış ama kilitlenmiş bu nedenle ben bir daha açmak istedim. Amaç forumdaki çeşitli tartışma çöplüğünü tek başlık altında toplamak.

KURALLAR
-Hakaret kullanmayın, insanları rencide etmeyin. Kızarmış patatese de tapsanız, insanların kutsalına açıkça saldırmak hoş bir davranış değildir.
-Seviyeli bir konu olduğunu yazdım, istediğiniz argümana cevap arayabilirsiniz.
-Aklınıza takılan ve insanlarla düşünce alışverişi yapmak istediğiniz konuları ortaya dökmek bu konunun amacıdır
-Bunu özellikle söylüyorum, lütfen konuyu bir nevi Ateist-Müslüman tartışmasına çevirmeyelim. Önceki amaç maddesine bir göz atın, konuya bundan sonra cevabınızı atın.


--------


Öncelikle ben başlayayım. Bugüne kadar Müslümandım, halen de öyleyim. Özellikle evrim teorisi gibi konularda çok çelişkiye düştüm, en son ekşi'de "Bir Müslümanın aklına takılan 91 soru" başlığını gördükten sonra kafamdaki çelişkiler arttı. Konu linkini de vereyim:

Buradaki herhangi bir soru veya kendi argümanlarınız üzerinden başlayabiliriz tartışmaya.

o soruların hepsinin islamda cevabı var youtubda ehli sünnet olan hocalardan bakabilirsin kuranı kerimi anlamak . için meale değil tefsire bak çünki biz arap değilizki arapçanın çevirisinden anlayalım o soruların çoğunu cahillikten dolayı sormuş bi örnek vereyim 8.soruda ilk inen sure alak demiş yanlış ilk inen ayetler alaktan ancak ilk bütün olarak inen sure fatihadır birde peygamberimiz vahiyden önce namaz kılmıyordu
 
Neden 7 yıp önceki bir iletiye cevap veriyorsun :lol:

Din circular logic üzerine kurulmuş bir doktrin olduğu için kendisine inanlara mantıklı geliyor. Kuran'ı kanıtlayan tek şey yine Kuran. Yok o alim kanıtlamış, yok bilmem kimin kitabında yazıyor gibi şeyler demenin kanıt olmadığını fark edemiyolar. O alimlerin ve bilen kişilerin kaynağı yine Kuran, circular logic burada başlıyor. Birini kabul edersen diğeri de mantıklı geliyor. İkisini birden sorgulamak lazım. Dini bilimle kanıtlamaya çalışan arkadaşlar da burada hata yapıyor. Sorgulamayı bu hataya düşmeden yapmaları lazım. Dini kanıtlamak için dini olmayan bir kanıt gerekiyor. Dini olan kanıtların kabul edilememe sebebi kanıtlamak istediği şeyi kanıt olarak kabul etmesi. Sorgulamaya bir şeyleri kabul etmeden başlamak lazım. Olaya tamamen skeptik olarak yaklaşmalısınız.
 
"Allah vardır çünkü Kuran öyle dedi" demek mantıksal bir hatadır. Aynı şekilde "Kuran doğrudur çünkü Allah öyle dedi" demek de hatadır. Çünkü sonsuza kadar tekrar edip durabilirsin. Döngüsel mantık denir buna(circular logic). Bilimsel olarak kanıtlamak imkansız oluyor. Bir sorunun cevabı yeni bir soru doğuruyor ama sonunda başladığın yere döndüğün için bir yere varamıyorsun. Dinin dogmatik olmasının nedenidir bu. Bilmeni değil inanmanı ister. O yüzden dinlere inanan biri bana sorguladım dediğinde ciddiye almıyorum. Ya mantıksal hata yaptıklarının farkında değiller yada sorgulamak nedir bilmiyorlar. Döngünün içinde sorgulama yapmayacaksın, döngüyü bir bütün olarak sorgulaman gerekir.

TLDR; Bir varsayım yaparak sorgulama yapmak hataya sebep olur
 
Yukarıda attığım gönderiyi okumamışsın(Lalaitha'ya cevap verdiğim).
Dinin dogmatik olmasının nedenidir bu. Bilmeni değil inanmanı ister. O yüzden dinlere inanan biri bana sorguladım dediğinde ciddiye almıyorum. Ya mantıksal hata yaptıklarının farkında değiller yada sorgulamak nedir bilmiyorlar. Döngünün içinde sorgulama yapmayacaksın, döngüyü bir bütün olarak sorgulaman gerekir.
Kuran'da insanın alâmetlere dayanarak kabullenmesi istenir. İmanın anlamı budur.
Sizin kullandığınız anlamıyla inanmak ise Kuran'da zan diye geçer. İnsanların çoğunun sadece zannettiği(ya da inandığı) söylenir.
 
Last edited:
Madem insanların alametlere dayanarak kabul etmesi bekleniyor, ne diye İslam'ı yaymak için onca savaş yaptılar (Hz.Muhammed dönemi dahil)? Sırf din için yapılmış savaşlar var. O zaman savaş yapmanın bir anlamı yok. İnsan inanır ya da inanmaz.
 
İslam'da savaş müdafaa esaslıdır. Müslümanın veya Müslüman topraklarında barış içinde yaşayan gayri müslimin bile selameti tehlikeye girdiğinde öncelikle karşı tarafa anlaşma teklif edilir. (Hz. Muhammed dediğin için bu dönemden örnek veriyorum: Hudeybiye Barış Anlaşması). Anlaşma yapıldı bu anlaşma sürecinde Müslüman verdiği ahde sadık kalmak mecburiyetindedir. Eğer bu anlaşmayı bozarsa karşı taraf gayrimüslim olsa bile günaha girmiş olur. Hudeybiye anlaşmasının en önemli sebebi Mekkelilerin Müslüman olmasına karşılık onlara yapılan baskıya karşı sulh yoluyla barış tesis etmekti. Neticede anlaşma Kureyşlilerin anlaşmadan sonra Müslüman olduğunu duyuran kabilelerden birine saldırmasıyla bozuldu ve savaş başladı. Bunun dışında İslam'da savaşın başka şartları vardır. Kendisine savaş açana savaş açar. Kendi topraklarında fitne çıkarıp birliği bozan hiziplere, birliklere, devletlere savaş açar. İslam'ın tebliğ edilmesini engelleyen ve zor kullananlara savaş açar, karşı tarafın kendisine karşı savaşa hazırlandığı anlaşılırsa savaş açar vs. vs.
 
Yanlışın var. Hz.Muhammed döneminde yapılan seferlerin bazıları saldırı amaçlı. Dört Halife döneminde yapılan savaşların ise çoğu saldırı amacı güder. Hz.Ebubekir döneminde Şam civarını ele geçirmek için sefer düzenlendi. Hz.Ömer döneminde yapılan Kasidiye Savaşı, İran topraklarını ele geçirme amacında. Hz.Osman döneminde Trablusgarp,Tunus, Azerbaycan; deniz donanması tarafından da Kıbrıs, Rodos ve Girit fethedildi. Buralarda Müslüman olmadığı gibi Kur'an'ın alametlerinden haberdar olma şansı da yoktu. Yukarıda İslam'ın savaş şartları olarak saydığın çoğu şey, genel manada savaş sebebidir zaten. Her devlet bu sebeplerden dolayı savaş açabilir, bunun İslam ile bir alakası yok.
 
Hayır Hz. Muhammed'in savaşlarının hepsi Müslüman topraklarını savunma amacı güder. Saldırı savaşı olarak görülebilecek Tebük seferi var mesela. O da Bizans ordusunun İslam'ın yayılma tehlikesine karşı güneye çıkardığı keşif birliğine karşı alınmış sefer kararıydı. Bunu ecnebi kaynakları da yazıyor. Muhtasar İslam tarihinden örnek vermek istemiyorum tarafsız değil denilir diye.

Dört halife dönemindeki savaşları da spesifik olarak incelemek lazım o konuda pek bilgi sahibi değilim ne desem yanlış olur. Yukarıda saydığım savaş şartlarının hepsi ama hepsi Kur'an'da ayetlerle açıklanmış. Bütün bunlardan farklı olarak şöyle de bir durum var. Bir idareci, ordu, ülke bu şartlara aykırı hareket ettiğinde, İslam'ın belirlediği ölçüler dışında ganimet için, şan şöhret için bir bölgeye saldırıp tahrip eder yağmalarsa o İslam'ı gene bağlamaz. Eğer İslam'dan bahsedeceksek İslam'ın hükümlerinden bahsetmemiz gerekir. Bu hükümlere aykırı hareket eden halife olsa kâr etmez maalesef.
 
Last edited:
İslam tarihi Kuran'ı eleştirmek için kullanılamaz.
Kuran'da savaşılmasına izin verilen birkaç durum var, bunlardan biri antlaşmanın bozulmasıdır. Antlaşmayı bozanla hatasından dönene kadar savaşılır. 9:1-7
 
Doğu Roma'nın ve Sasanilerin hangi bölgeleri müslümandı da savunma amaçlı işgale girişildi? İslam barışçıl bir din olsa asla Arap Yarımadasın'dan ayrılamazdı. Kuran bizzat dini yaymayı emrediyor. Yaymanın en iyi yolu da işgal etmektir. Doğu Roma'nın ve Sasanilerin yüzyıllardır birbiriyle sürekli savaşması yüzünden bitkinlikleri olmasa asla yayılamazdı.

İslam tarihi Kuran'ı eleştirmek için kullanılamaz.
No true scotsman bu. Komünizmi eleştirmek için Stalin'i, Hrıstiyanlığı eleştirmek için Papa'yı kullanıyoruz; İslam'ı eleştirmek için de takipçilerinden başka neyi eleştirebiliriz? O zaman bütün ideolojiler sütten çıkmış ak kaşık gibi birşey oluyor.
 
Komünizmi eleştirmek için Stalin'i, Hrıstiyanlığı eleştirmek için Papa'yı kullanıyoruz
O zaman sen şahısları veya o şahısların tutumlarını eleştiriyorsun. Birisi burada bana Pol Pot Kamboçya'da şu kadar adam katletti işte komünizm / sosyalizm budur dese komünist olmamama rağmen koca bir yallah çekerim. Eğer şahısların yaptığı veya yapmadığı icraatlardan bahsediyorsanız onu bilemem. Bildiğim kadarını konuşurum kendi adıma.
 
No true scotsman bu. Komünizmi eleştirmek için Stalin'i, Hrıstiyanlığı eleştirmek için Papa'yı kullanıyoruz; İslam'ı eleştirmek için de takipçilerinden başka neyi eleştirebiliriz? O zaman bütün ideolojiler sütten çıkmış ak kaşık gibi birşey oluyor.
İslam'ın tek temsilcisi Kuran'dır. İslam tarihinin çoğunun uydurma olmasına girmiyorum bile, bu tarihi eleştirerek ancak İslam'ın uygulanış şeklini, İslam'a tabi olduğunu söyleyenlerin hareketlerini veya zorlasan İslam'ın insan ve topluma etkisini eleştirebilirsin.
Kuran bizzat dini yaymayı emrediyor.
Ben böyle bir ayet görmedim.
 
İnancın Rasyonelliği

Bu yazıda dine inanmanın rasyonelliğinden bahsedeceğim ve "hangi din?" sorusuna cevap vermeye çalışacağım. Ancak bir dine inanmalı mıyız veya hangi dine inanmalıyız sorusuna geçmeden önce biraz bilgi vermem gerekiyor.

İnsanlar seçim yaparken faydayı ve olasılığı kriter olarak alırlar. Fayda ne kadar büyük olursa, kabul edilebilir olasılık değeri o kadar az olur. Örneğin, %1 küçük bir değer gibi görünse de, bir virüsün %1'lik öldürme oranı, virüse karşı önlem almak için yeterli kabul edilebilir. Bu nesnel bir olasılık olsa da, öznel olasılıklar için de durum aynıdır.

Buna göre, potansiyel faydası sonsuz olarak kabul edilen bir seçeneği seçmek için yeterli kabul edilebilecek olasılık değeri sıfıra yakın olmalıdır. Bu seçenek, ne hakkında olduğuna bakılmaksızın mantıklıdır. Örneğin, parmak şıklatmanın potansiyel faydasının sonsuz olduğu iddia ediliyorsa, mantıklı seçenek parmağınızı şıklatmaktır. Parmak şıklatmamayı seçmek mantıksız olur. Ancak neredeyse hiç kimsenin bunu yapmayacak olmasının nedeni, elbette mantıksız davranmak istemeleri değil, tam tersine, bunu yapmayı mantıksız görmeleridir. Ancak bu, parmak şıklatmanın mantıklı olduğu gerçeğini değiştirmez.

Aslında insanlar, mantıklı gördükleri şeyleri de yapmamayı seçebilirler. Örneğin, egzersiz yapmanın çok faydalı olduğu bilinir ancak çoğu insan egzersiz yapmaz. Ya da bir uyuşturucu bağımlısı bağımlılığından kurtulması gerektiğini bilir, ancak kendisine engel olamaz.

Potansiyel faydası sonsuz kabul edilen iki seçenekten olasılığı daha yüksek olanın seçilmesi mantıklıdır. Zira, rasyonel seçimi belirleyen başka bir kriter bulunmuyor. Elbette, olasılığı belirlerken de mantıklı hareket etmek gerekir.

Şimdi bu bilgilere dayanarak bir dine inanıp inanmamaya veya hangi dine inanmamız gerektiğine karar verebiliriz.

Bir dinin potansiyel faydası inançsızlıktan büyükse, o dine inanmak rasyonel olacaktır. Çoğu dinin ödül ve ceza sistemleri olduğundan, inançsızlıktan daha fazla potansiyel faydası vardır. O halde bir dine inanmanın inançsızlıkla karşılaştırıldığında genel olarak rasyonel olduğunu söyleyebiliriz.

Hangi dine inanmalıyız sorusuna ise, yine potansiyel faydaya bakılarak cevap verilebilir. En büyük potansiyel faydaya sahip din, doğru cevaptır. Bunun için, bu dindeki ödül ve cezanın sonsuz olarak belirlenmiş olması gerekir. Aynı zamanda, diğer dinlerdeki sonlu güce sahip tanrı veya tanrısal güçlerin tehditlerinden korunmayı garanti eden sonsuz güç ve yetkinlikteki bir tanrı figürü bulunmalıdır. Bu nitelikleri taşıyan bir din, fayda kriteri açısından rasyonel olur. Ancak bu noktada, birden fazla seçilebilecek din varsa, o zaman hangisinin gerçek olma olasılığının daha yüksek olduğuna bakılması gerekir.

Olasılığı belirlerken de mantıklı hareket etmek gerektiğini söylemiştim. Buna göre, gerçek dinin tutarlı ve güvenilir bir kaynağa sahip olması gerektiği söylenebilir. Bu kaynak, Tanrı tarafından gönderilen bir elçi veya kutsal bir kitap olabilir. Böyle bir kaynağı olmayan bir din, güven sorunu yaratacağı için elenmelidir.

Bundan sonrasında, hangi dinin rasyonel olduğu kararını size bırakıyorum.
 
Back
Top Bottom